-
hiç dikkat ettiniz mi? kürtlerin nufus olaka yoğun olduğu, ancak ekonımil entegrasyonun sağlandığı batı bölgelerinde, hadep oy alamıyor. Ama feodal yapının güçlü olduğu, yani ekonomik bütünlüğün sağlanamadığı yerde pkk güçleniyor.
Tarihsel mataryelist görüşe göre, ulus olmanın koşullarından bir de "ekonomil birlik" tir.
Avrupa!da burjuvasi, sınıf olarak gelişirken, şiarı milliyetçilikti. Ve biliyorlardı ki, ekonomik birlik olmadan ulus olunamaz. Bu nedenle, feodalizmin koyduğu sınırları kaldırmak, ilk amaçlarıydı. Nitekim ulus devletler de böyle doğmuştur.
lazlar, gürcüler, çerkezler niçin hızlı bir asimilasyon yaşıyorlar da kürtler yaşamıyor? bir düşünün.
Yine söylüyorum ki, şiddet bir çözüm değil. Adamlar, 15 yaşında çocuğu ailesinden alıp dağa çıkarıyor. Ve nefret aşılıyor. Ya da zorla suça itiyor. Topyekün nefretin sonu da bu olacaktır.
Bizler hukukçuyuz.
-
Dipdalga nın söylediklerine aynen katılıyorum. ancak benim sorunum olan grup azınlık değilki o grubun içinde çoğunluğu oluşturmakta. birileri benzini döktü yanıyor şimdi. yakın zamana bakmak lazım Mitterand diyarbakır yerine cezayiri seçse idi sonra diyarbakırı seçse bu ziyaret anlam kazanırdı ancak fransa yaktıları ve yıktıklarını görmeyerek bu ülkeye demokrasi ve özgürlük söylemi adı altında dersler verebiliyor. BU TOPLUMA SÖZDE ÖZGÜRLÜKTEN BARIŞTAN SÖZEDEN BU İNSANLAR DAHA İKİ KUŞAK ÖNCEMİZİN YAŞADIĞI DÖNEMİ ZİNDANA ÇEVİRMEK İÇİN BU TOPRAKLARI İŞGALE GELENLERDİ. İT SOYUNDAN İT ÜREYECEKTİR ELBET. provakasyon diyen aşağılık zihniyet acaba kendisini gözden geçiriyormu? asla! apo nun yan koğuşuna talip olanlar var bu besbelli! su testisi su yolunda kırılacaktır elbet.
-
Dipdalga nın söylediklerine aynen katılıyorum. ancak benim sorunum olan grup azınlık değilki o grubun içinde çoğunluğu oluşturmakta. birileri benzini döktü yanıyor şimdi. yakın zamana bakmak lazım Mitterand diyarbakır yerine cezayiri seçse idi sonra diyarbakırı seçse bu ziyaret anlam kazanırdı ancak fransa yaktıları ve yıktıklarını görmeyerek bu ülkeye demokrasi ve özgürlük söylemi adı altında dersler verebiliyor. BU TOPLUMA SÖZDE ÖZGÜRLÜKTEN BARIŞTAN SÖZEDEN BU İNSANLAR DAHA İKİ KUŞAK ÖNCEMİZİN YAŞADIĞI DÖNEMİ ZİNDANA ÇEVİRMEK İÇİN BU TOPRAKLARI İŞGALE GELENLERDİ. İT SOYUNDAN İT ÜREYECEKTİR ELBET. provakasyon diyen aşağılık zihniyet acaba kendisini gözden geçiriyormu? asla! apo nun yan koğuşuna talip olanlar var bu besbelli! su testisi su yolunda kırılacaktır elbet.
-
Ragip Bey gene guzel ifade etmissiniz, ve yazdiklarinizda dogruluk payi var tabi de fakirlik, ekonomik esitsizligi etnik kokeni ne olursa olsun Bati bolgelerinde olanlarda yasamiyorlar mi? Bu sadece Kurtlere mahsus bir olay degil diye dusunuyordum. Ufak yerlesim bolgelerine gittiginiz vakit goruluyor, gerilik, fakirlik bol, imkanlar cok kisitli. Ama fakirler diye bayrak yakmiyorlar.
Size verdigim ornekte oldugu gibi aslinda Turk bayragi yakmaya bile gerek yok. Kurdistan bayragi renkleri giydiginiz an siz bir tercih belirtiyorsunuz ve Turkiye'ye karsi sembolik ve anlamli bir beyanda bulunuyorsunuz.
Guneydogu'nun kalkinabilmesi icin koklu kulturel degisiklikler lazim. Siz de bilirsiniz bunun zorlugunu. Turban meselesi soz konusu olunca, Turk ya da Kurt, nasil hic kimseye laf anlatamadik hatirlarsiniz. Nufus patlamasi var, 21.ci yuzyilda 5-10 cocuklu aileler. "Ikinci" es icin daha "ucuz" diye Suriye'ye giden bolge insani. Bu durumu kabullenen kadinlar. Bunun onune devlet gecebilir mi? 10 cocuklu bir aile bir maasla nasil gecinecek? Tek cocuklu, 2 maaslilar gecinemiyor.
-
Ragip Bey gene guzel ifade etmissiniz, ve yazdiklarinizda dogruluk payi var tabi de fakirlik, ekonomik esitsizligi etnik kokeni ne olursa olsun Bati bolgelerinde olanlarda yasamiyorlar mi? Bu sadece Kurtlere mahsus bir olay degil diye dusunuyordum. Ufak yerlesim bolgelerine gittiginiz vakit goruluyor, gerilik, fakirlik bol, imkanlar cok kisitli. Ama fakirler diye bayrak yakmiyorlar.
Size verdigim ornekte oldugu gibi aslinda Turk bayragi yakmaya bile gerek yok. Kurdistan bayragi renkleri giydiginiz an siz bir tercih belirtiyorsunuz ve Turkiye'ye karsi sembolik ve anlamli bir beyanda bulunuyorsunuz.
Guneydogu'nun kalkinabilmesi icin koklu kulturel degisiklikler lazim. Siz de bilirsiniz bunun zorlugunu. Turban meselesi soz konusu olunca, Turk ya da Kurt, nasil hic kimseye laf anlatamadik hatirlarsiniz. Nufus patlamasi var, 21.ci yuzyilda 5-10 cocuklu aileler. "Ikinci" es icin daha "ucuz" diye Suriye'ye giden bolge insani. Bu durumu kabullenen kadinlar. Bunun onune devlet gecebilir mi? 10 cocuklu bir aile bir maasla nasil gecinecek? Tek cocuklu, 2 maaslilar gecinemiyor.
-
Bir konuya kendimden örnek vererek biraz açıklık getirmek isterim. Bayrağımızın Yakıldığı gün, Kürt kökenli Türk bir arkadaşım evimde misafirdi. Kendisi de bir futbol sitesi yöneticisi, ve aynı programları kullanıyoruz. Karşılaştığımız problemleri nasıl çözebiliriz üzerine konuşurken, bir baktık ki saat 19:00 olmuş. Hemen açtık tabî, Kanal Türk Ana Haber'i. Hulki Bey'den Her Eve Bir Bayrak kampanyasını duyar duymaz, dolabımdan bayrağımı çıkardım ve balkona yöneldim. Evim cadde üzeri gibi diyebilirim, ve yoğun bir trafik akışı var,.. Her geçenin görebilmesi için, Bayrağın bir ucunu uydu çanaklarına, bir ucunu da balkon demirlerine bağlamak istedim. Ancak, çanağın en ucuna uzanamamıştım. Benden daha uzun boylu olan, bu arkadaşımdan yardım istedim, ve Kan Kırmızı Bayrağımızı birlikte astık. Onun da aynı gururu taşıdığından hiç mi hiç şüphe duymadım. Kapalı kapılar ardında bu bölücü zavallılara küfrederken, aynı küfürleri onun ağzından duymak ise daha farklı bir histi benim için. Sonuç olarak daha önce yazdığım gibi Türklüğü Taşıyabilen Kürk Kökenleri Vatandaşlarımız yaşadıkları çevrede bilinir, ve tanınırlar. Bölücü olanlar ise aynen olmayanlar gibi bilinir ve tanınırlar. Maalesef de çoğunlukları bölücü görünmeseler de, bu olayın üstüne, çıkıp bayrak asmamakta, veya aynı küfürleri onlardan duyamamaktayız. Bu onların seçimi,... Zamanı gelince biz de seçimimizi yaparız,...
Saygılarımla,...
-
Bir konuya kendimden örnek vererek biraz açıklık getirmek isterim. Bayrağımızın Yakıldığı gün, Kürt kökenli Türk bir arkadaşım evimde misafirdi. Kendisi de bir futbol sitesi yöneticisi, ve aynı programları kullanıyoruz. Karşılaştığımız problemleri nasıl çözebiliriz üzerine konuşurken, bir baktık ki saat 19:00 olmuş. Hemen açtık tabî, Kanal Türk Ana Haber'i. Hulki Bey'den Her Eve Bir Bayrak kampanyasını duyar duymaz, dolabımdan bayrağımı çıkardım ve balkona yöneldim. Evim cadde üzeri gibi diyebilirim, ve yoğun bir trafik akışı var,.. Her geçenin görebilmesi için, Bayrağın bir ucunu uydu çanaklarına, bir ucunu da balkon demirlerine bağlamak istedim. Ancak, çanağın en ucuna uzanamamıştım. Benden daha uzun boylu olan, bu arkadaşımdan yardım istedim, ve Kan Kırmızı Bayrağımızı birlikte astık. Onun da aynı gururu taşıdığından hiç mi hiç şüphe duymadım. Kapalı kapılar ardında bu bölücü zavallılara küfrederken, aynı küfürleri onun ağzından duymak ise daha farklı bir histi benim için. Sonuç olarak daha önce yazdığım gibi Türklüğü Taşıyabilen Kürk Kökenleri Vatandaşlarımız yaşadıkları çevrede bilinir, ve tanınırlar. Bölücü olanlar ise aynen olmayanlar gibi bilinir ve tanınırlar. Maalesef de çoğunlukları bölücü görünmeseler de, bu olayın üstüne, çıkıp bayrak asmamakta, veya aynı küfürleri onlardan duyamamaktayız. Bu onların seçimi,... Zamanı gelince biz de seçimimizi yaparız,...
Saygılarımla,...
-
"Bayrak yakmak"
Yazar: Ozdemir Ince
Asagidaki yazi kisaltilarak Hurriyet gazetesinden alinmistir.
-
Bayrak yakmak sıradan bir iş değildir. Anlamı çok derindir. Kin, nefret, intikam gibi çok karmaşık duyguları ifade eder ve onlardan kaynaklanır.
Mersin’de Türk bayrağını yakan Kürt çocukları da vatandaşı oldukları, okullarında okudukları, hastane ve dispanserlerinde tıbbi yardım aldıkları Türkiye’yi düşman olarak gördüklerini, ondan nefret ettiklerini göstermişlerdir. Davranışlarını başka türlü tercüme etmenin, yorumlamanın olanağı yok.
***
Çocukların yaşları 12-14 arasında. Türk bayrağının ne anlama geldiğini ve onun simgesel değerinin ne olduğunu bilecek yaştalar. Anlamını ve simgesel değerini bildikleri için yaktılar bayrağı, bilmedikleri için değil.
Demek ki bu çocuklara aileleri, büyükleri, çevreleri Türk bayrağından, Türkiye’den ve Türklerden nefret etmeyi, onları düşman olarak görmeyi aşılamış. Hadi, saf yürek olup, bunlar çocuk, ne yaptıklarını bilmiyorlar, diyelim. Peki çevredeki yetişkinler niçin engel olmuyorlar onlara?. Bir sivil polisin müdahalesine kadar.
***
Bayrak yakma girişimiyle ilgili soruyu şöyle yanıtlıyor Leyla Zana:
“Vatanın ortak değerlerine saygılı olmak zorundayız. Bayrak, uğrunda can verilen en önemli değerdir. Bu provokasyonları tersine çevirip barışa katkıda bulunmak hepimizin görevidir.” Orhan Doğan ise “Ortak vatanımızın ortak değerlerine saygı duymak zorundayız” diyor.
Provokasyonlari kim yapiyor?!? “Ortak vatan” tanımlaması midemi bulandırıyor. “Ortak vatan” değil, “vatanımız”!.
Üniter devlette ortaklık mortaklık olmaz. Devlet ne sınırlı sorumlu yapı kooperatifidir, ne de anonim şirkettir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni Türkler ve Kürtler birlikte kurmadılar. Ulusal bağımsızlık savaşı veren onurlu bir halk kurdu. Bu halkı harekete geçiren, kuşkusuz, etnisite bilinci değildi, ulusal bilinçti.
***
Bütün gazetelerde, Abdullah Öcalan’ın Havva ve Fatma adlı kız kardeşlerinin zafer işareti yaparken çekilmiş fotoğrafları var. İnsanların aklından geçen soruyu ben sorayım: Havva ve Fatma Ocalan hanimlar kimin kime karşı kazandığı ya da kazanacağı zaferin işaretini vermektedirler? Şimdiye kadar ciddiye alınmayan bu işaretler, ABD’nin, Avrupa Birliği’nin şantaj ve baskıları altında bunalmaya başlayan insanların onuruna dokunmaya, sabrını taşırmaya başlayabilir. Bunu mutlaka dikkate almalı!
Hatta 1919’da işgal ordularını alkışlayan azinlikların ihanetiyle, Avrupa Birliği ve İskandinavların kışkırtıcı ilgisiyle şımaran insanların davranışları arasında bir ilişki kurabilirler. Bu nedenle DEHAP yöneticilerine, belediye başkanlarına, sivil toplum örgütlerine ve yerel önderlere önemli görevler düşüyor. Ülkenin, insanların ağırbaşlı, soğukkanlı ve hazımlı davranışlarına gereksinimi var!
Ozdemir Ince
Hurriyet Gazetesi
-
"Bayrak yakmak"
Yazar: Ozdemir Ince
Asagidaki yazi kisaltilarak Hurriyet gazetesinden alinmistir.
-
Bayrak yakmak sıradan bir iş değildir. Anlamı çok derindir. Kin, nefret, intikam gibi çok karmaşık duyguları ifade eder ve onlardan kaynaklanır.
Mersin’de Türk bayrağını yakan Kürt çocukları da vatandaşı oldukları, okullarında okudukları, hastane ve dispanserlerinde tıbbi yardım aldıkları Türkiye’yi düşman olarak gördüklerini, ondan nefret ettiklerini göstermişlerdir. Davranışlarını başka türlü tercüme etmenin, yorumlamanın olanağı yok.
***
Çocukların yaşları 12-14 arasında. Türk bayrağının ne anlama geldiğini ve onun simgesel değerinin ne olduğunu bilecek yaştalar. Anlamını ve simgesel değerini bildikleri için yaktılar bayrağı, bilmedikleri için değil.
Demek ki bu çocuklara aileleri, büyükleri, çevreleri Türk bayrağından, Türkiye’den ve Türklerden nefret etmeyi, onları düşman olarak görmeyi aşılamış. Hadi, saf yürek olup, bunlar çocuk, ne yaptıklarını bilmiyorlar, diyelim. Peki çevredeki yetişkinler niçin engel olmuyorlar onlara?. Bir sivil polisin müdahalesine kadar.
***
Bayrak yakma girişimiyle ilgili soruyu şöyle yanıtlıyor Leyla Zana:
“Vatanın ortak değerlerine saygılı olmak zorundayız. Bayrak, uğrunda can verilen en önemli değerdir. Bu provokasyonları tersine çevirip barışa katkıda bulunmak hepimizin görevidir.” Orhan Doğan ise “Ortak vatanımızın ortak değerlerine saygı duymak zorundayız” diyor.
Provokasyonlari kim yapiyor?!? “Ortak vatan” tanımlaması midemi bulandırıyor. “Ortak vatan” değil, “vatanımız”!.
Üniter devlette ortaklık mortaklık olmaz. Devlet ne sınırlı sorumlu yapı kooperatifidir, ne de anonim şirkettir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni Türkler ve Kürtler birlikte kurmadılar. Ulusal bağımsızlık savaşı veren onurlu bir halk kurdu. Bu halkı harekete geçiren, kuşkusuz, etnisite bilinci değildi, ulusal bilinçti.
***
Bütün gazetelerde, Abdullah Öcalan’ın Havva ve Fatma adlı kız kardeşlerinin zafer işareti yaparken çekilmiş fotoğrafları var. İnsanların aklından geçen soruyu ben sorayım: Havva ve Fatma Ocalan hanimlar kimin kime karşı kazandığı ya da kazanacağı zaferin işaretini vermektedirler? Şimdiye kadar ciddiye alınmayan bu işaretler, ABD’nin, Avrupa Birliği’nin şantaj ve baskıları altında bunalmaya başlayan insanların onuruna dokunmaya, sabrını taşırmaya başlayabilir. Bunu mutlaka dikkate almalı!
Hatta 1919’da işgal ordularını alkışlayan azinlikların ihanetiyle, Avrupa Birliği ve İskandinavların kışkırtıcı ilgisiyle şımaran insanların davranışları arasında bir ilişki kurabilirler. Bu nedenle DEHAP yöneticilerine, belediye başkanlarına, sivil toplum örgütlerine ve yerel önderlere önemli görevler düşüyor. Ülkenin, insanların ağırbaşlı, soğukkanlı ve hazımlı davranışlarına gereksinimi var!
Ozdemir Ince
Hurriyet Gazetesi
-
28.03.2005 Hürriyet
Saygısızı soruşturan da saygısız
Adana
Mersin'deki bayrağa saygısızlığı soruşturan DEHAP'lının da "Türk Bayrağı'nı çiğneyerek çöpe attığı" iddiasıyla yargılandığı ortaya çıktı.
Mersin'deki Nevruz kutlamaları sırasında, bir grubun Türk Bayrağı'nı yerlerde sürükleyerek, yakma girişiminde bulunmasıyla ilgili olayı incelemek üzere, MYK üyesi Hüseyin Yılmaz ve PM üyesi Hüseyin Yıldız ile Mersin'e gelen DEHAP Genel Başkan Yardımcısı Aleddin Erdoğan'ın, benzer bir olayla ilgili olarak Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılandı ortaya çıktı.
HADEP Mersin İl Başkanlığı yaptığı 1998 yılında, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanarak, Türkiye'ye getirilmesini protesto etmek amacıyla başlatılan açlık grevi sırasında, Türk Bayrağı'nı çiğneyerek çöpe attığı iddiasıyla gözaltına alındığı bildirilen Erdoğan'ın, Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce “Türk Bayrağı'na hakaret ve bölücü örgüt elebaşısı lehine propaganda” suçlarından yargılandı.
Erdoğan'ın, daha sonra “Şartla Salıverilme Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair kanun” ile 13 Nisan 1999 yılında tahliye edildi.
(aa)