Re: Çocuk istismarına müebbet önerisi
Alıntı:
Mehtap Deniz rumuzlu üyeden alıntı
Sevgili Mehtap Deniz. Teşekkür ederim. Bizim önerimize göre elbette yeterli olmasa da bu da bir gelişmedir. Ayrıca en son , küçüklerin korunmasına ilişikn yeni bir tasarıdan da bahsediliyor. Bunlar olumlu gelişmeler. Bir toplum insanına değer verdiği ölçüde gelişmiştir. Bunlar da bu yönde atılan adımlar olarak nitelendirilebilir.
Re: Çocuk istismarına müebbet önerisi
Alıntı:
Akademik Sultan rumuzlu üyeden alıntı
Sevgili Mehtap Deniz. Teşekkür ederim. Bizim önerimize göre elbette yeterli olmasa da bu da bir gelişmedir. Ayrıca en son , küçüklerin korunmasına ilişikn yeni bir tasarıdan da bahsediliyor. Bunlar olumlu gelişmeler. Bir toplum insanına değer verdiği ölçüde gelişmiştir. Bunlar da bu yönde atılan adımlar olarak nitelendirilebilir.
Engüzel ceza ip.
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Ben ne zaman çocuk pornosu yada çocuk istismarı lafını duysam şu ileti gelir aklıma bir milyon mum kampanyasının hikayesi.. Çok bozulurum herkesinde bozulmasını isterim. Hatta ne yapalım bu iletiyi alıp herkes kopyalasın ve tanıdığı herkese e-ileti olarak atsın altınada not düşsün hatta ben burada da düşeyim çocuk pornosuna hayır...
Düştüm, Bebeğim bir yana, Gülüşlerim bir yana. Anneme baktım, Yoktu! Başımda yabancı bir adam Küçücük göğsümde kocaman elleri Sakalları deldi geçti pespembe tenimi. Anne, anneeeeeeee. ... Bir oyun sandım Elleri kara kara 'öcü' amcalarmış Bir emzik düğümünde yarıldı bedenim Altımı ıslattım sandım Kan kaybında Boğuldu insanlık! Bebektim Çocuk olacaktım Abla olacaktım Altımdaki bez çıkmadan, Kadın oldum bir buçuk yaşında... ADAM OLDUMU o amca bedenimde ??? Öğretin bana; kendi suyumu kendim alamazken Nasıl sulayacağım bedenimde ölen çiçeği!!! Ben kadın olmak istemedim Ben dünyaya da gelmek istememiştim ki! Anneeeee... babaaaaa.... Işığı açın! Uzanamıyorum
ÇOCUK PORNOSUNA HAYIR
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
bu suç için daha ağır bi ceza varsa bence değerlendirilmeli
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Çocuk istismarına müebbet önerisi en mantıklı çözüm bence.
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Fransız düşünür Michel Foucault “Gözetleme ve Cezalandırma” adlı eserinde deliler ve cüzamlılar gibi aydınlanmadan hemen önce, orta çağla aydınlanmanın buluştuğu anda çocukların da hastalar, deliler yani “normal olmayan”lar gibi adalara gönderildiğinden söz eder.
O dönemde Foucault’ya kulak verirsek çocuklar hastalıklara açık yapılarıyla zayıf ve bir kenara atılabilecek “insancıklar” olarak görülüyordu. Kendilerini savunamayacak kadar güçsüzdüler.
Tarihin her dönemi de doğuda ya da batıda çocukların zorlu yolculuklarını bize anlatır. Oğlan çocukları ulak, asker, kız çocukları cariye, hizmetçi, eş olarak yetişkinlerin hizmetine sunulmuştur. O günden bugüne ne değişti?
Tam da Foucault’un işaret ettiği biçimde, Türkiye medyasında, hatta biraz daha ileri gidip dünya medyasında rastlamak hala sıradan. En son hatırlayacaksınız Fransa medyası cinsel tacize uğrayan dört yaşındaki oğlan çocuğu günlerce manşet oldu. Fotoğrafları basıldı. Artık kasabasında herkes onu, dahası onun bedenini, uğradığı tacizin tüm detaylarını pornografik unsurlar biçiminde okudu, muhtemelen yaşadı.
Çocuk pornografisi için internete gerek yok, Le Monde ve Liberation gibi ciddi sayılan gazetelere ve bizdeki bildiklerinize bakmak yeter.
Hem Fransa hem Türkiye medyası "çocuk istismarı"ndan 18 yıl hapis yattıktan sonra 2 Temmuz'da şartlı tahliye edilen Francis Evrard'ı adeta "canavar" ilan ettiler. Evrard'ın hapisten çıktıktan sonra á àá àá àá àá àá à alabilmesi de Fransa medyasının "haklı olarak" merak nesnesi oldu ancak "anlaşılmaz bir biçimde" de olayı pornografik merkezli bir hikaye haline getirdi.
Kadın bedenini kimi zaman kendi iradesiyle sunabiliyor ancak çocuğun tamamen kendi irade ve arzusu dışında bir süreç işliyor ve çocuk bedeni medyada sıkça çocuğun kendi iradesinden bağımsız olarak temsil ediliyor.
Zaten toplum da aslında çocuğu bir iradi varlık olarak, kendi düzeyinde bir “birey” olarak görmeyerek bu irade dışı süreci başlatmış oluyor.
Toplumsal yargı, tarih ve gelenekler de çocuğun “tamamlanmamış”, “eksik”, “birey olmayan” bir “var olan” olduğu yolundadır. Oğlan çocuğu sünnet edilirken vicdani olarak onun ileri yaşlarda seçimlerinin başka olacağı konusu asla akla getirilmez, kız çocuğun pembe giymek istemeyeceği asla düşünülmediği gibi.
Oysa Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye bakılırsa, “çocuk” olarak tanımlanan 18 yaşın altındaki bireyler, en az yetişkinler kadar “bireydir”, yetişkinlerden beklenen, çocukların yaşama katılımlarını sağlamak, bu konuda onlara destek olmaktır, nasıl bir hayat süreceklerini belirlemek değildir.
“Yaşama hakkı”, “eksiksiz biçimde gelişme hakkı”, “zararlı etkilerden, istismar ve sömürüden korunma hakkı”, “aile, kültür ve sosyal yaşama eksiksiz katılma hakları” çocuğun temel haklarıdır.
Ergenlik, ilk gençlik ve hatta “bebeklik” çağında da çocuk “bireydir.”, yani çocuk, eğer varsa, ailesine aidiyeti, “kimlerden geldiği”, cinsiyeti üzerinden de değerlendirilemez.
Son günlerde beni en çok çarpan, bir gazeteci olarak çok öfkelendiren bir haberden söz etmek istiyorum.
Biz bianet’te üç sözcükle haberi tanımlamak gerekirse, “haber bir iddiadır” tanımına başvuruyoruz ki akademik ortama rağmen bu doğrultudaki kuramsal metinlere başvurmadan “haber”e/”iddia’ya geçmek istiyorum.
Evet iddia şu: 16 yaşında – fotoğrafa bakarsanız çok daha az gösteriyor—bir oğlan çocuğu emrinde çalıştığı hırsızlık çetesinden bir diğerine geçek istiyor. Patron çocuğa aşırı dozda uyuşturucu veriyor ve çocuk ölüyor. Sonra da cesedi baltayla parçalıyor.
Şimdi Sabah gazetesinin 16 ağustos 2007 tarihli sayısından çocuğun toprağa verilme haberinin öne başlığını sizlerle paylaşmak istiyorum:
"Hızlı hırsız Kimsesizler Mezarlığı'na gömüldü"
Öncelikle “ölmek/öldürülmek bile yetmiyor” demek gerekiyor galiba. Her şeyden önce bu haberde, "TCK ve Gazeteciler Hak ve Sorumluluk Bildirgesi"ne rağmen çocuğun fotoğrafı ve adı verilmiş. Bir hırsız olduğu söylenerek, damgalanmış. Ayrıca hırsızlık suçuna itilen çocuktan söz ederken yoksulluğun hiç sözü geçmiyor.
Çocuğun “suçlu” olduğundan gazete çok emin, üstelik bunu ailesinin de “hırsızlık yaptığı gerçeği”ne bağlıyor. Burada, “belirlenmişti,” “öğrenildi”, “belirtildi” gibi öznesi belli olmayan ancak kaynak kabul edilen “haber kaynakları”na da değinelim. Biz” belirten”in, “öğreten”in, “belirleyen”in kim olduğunu biliyoruz: Polis.
Emniyet’ten alınan bilgilerin doğru olduğunu bize kim söyleyebilir? Eğer, öyle olsaydı yargıya ne gerek vardı?
Öte yandan çocuğun ailesi de "suçlu" olarak damgalanıyor. Bu “iddia”/haberle ilgili 3 Eylül 2007 Sabah Okur Temsilcisi köşesinde okurlardan gelen tepkileri okuyoruz. Ve düzeltme yapılırken yine isim tekrarları, “sağda solda yaşayan aileyi de zor duruma sokmuşuz” ifadesine rastlıyoruz.
Öyle ki, isim yazmama gibi en temel ilkeyi bile “katı bir kural olmamakla birlikte” denerek gazetenin politikasına uygun haline getirme çabasını da görüyoruz.
15 Ağustos gazetelerine dönersek 16 yaşındaki çocuğun “testereyle kesilmiş” görüntüleriyle de karşılaşıyoruz ki,bedenin pornografisi insanı neredeyse haberi okumaktan men ediyor, iyi ki… Ama, ne kadar kişiyi men ediyor? Bu da ayrı bir soru…
Biz bianette böyle bir “olay” üzerinden böyle bir haber yapmayı reddediyoruz. Çoğu zaman da bu tür haberleri gazetelerde televizyonlarda görünce payımıza öncelikle evrensel gazetecilik kurallarını hatırlatan yazılar yazmak düşüyor.
Böyle bir haberde bianet'te öncelikle üzerine eğildiğimiz konu çocuğun suça karışma nedenleri. Biz "ne oluyor da çocuk suça itiliyor?" sorusunu soruyoruz.
Ve çocukların suça itildiklerini okuduğumuz haberlerin yoksullukla da ilgisini kuruyoruz.
Medyanın da bu noktada genel kabulleri yeniden üretmek ve yaygınlaştırmak yerine çocuk haklarından yana, bu hakları görünür kılacak yayınlar yapması beklenir.
Örneğin bizim yerel medya eğitimlerinde de kullandığımız bir örnek haber de “Suç makinesi P.B.”. Güzel ve tehlikeli bir kız çocuğu olarak mitleştirilen P.B. “suçtan pişman olmayan”, “iflah olmaz” bir “baş belası” olarak sunulur.
Savcılık birkaç ay önce bu çocuğun fotoğraf ve görüntülerini yayınladıkları için Kanal D ve Hürriyet hakkındaki başvuruyu kovuşturmaya gerek görmedi. Aile ise "teşhir, iftira, hakaret"e uğradığını iddia etmişti.
Savcı dava için "Anayasal özgürlükler çerçevesinde haberin duyurulmasında atılı suçların manevi kasıt öğesinin oluşmadığı düşüncesine varılmıştır" ifadesini kullandı.
Medyada ölen, yaralanan ve “talihsizliklerin” nesnesi olan çocukların fotoğrafları ve şanssızlıkları haberin en kışkırtıcı öğesi haline getirilir. Buna örnek milyonlarca haberden biri "Antalya'nın Kumluca ilçesine bağlı Hacıveliler köyünde beş yaşındaki bir çocuğun devrilen demir matkabının altında kalarak yaşamını yitirmesi".
Bu haberde bizim okur olarak çocuğa merhamet duymamız hedefleniyor ancak çocuğun planlı bir şehirde yaşama hakkı tamamen göz ardı edilmiş.
Çocuğun fotoğrafı, acı, keder ve daha da ötesi “acıma” duygusunu kışkırtmaktan kaçınmayarak teşhir edilmiş.
Çocuğun bedeni temsili olarak ya da alenen yukarıda örnek verdiğim tür haberlerde kullanıldığı gibi reklamlarda ve ticari amaçlı iletişim biçimlerinde de sıkça kullanılıyor.
Bebek yaşta olsa bile aslında bir çocuk bezinin tanıtılması için çocuk bedeninin teşhirine gerek yoktur. Buradaki itiraz noktası ahlakçı bir bakış açısından kaynaklanmıyor. 18 yaşına kadar korunmak ve yaşama katılmak için erişkinlerin desteğine ihtiyaç duysa da çocuk, erişkinin “malı” değildir, onun tasarrufunda olmamalıdır.
Çocuk eğer fikir beyan edemeyecek kadar küçük, bebeklik çağında ise konuşanların dünyasında konuşamayan olarak hakkı ihlal ediliyor demektir.
Diyelim bir ütü reklamında, “o” marka ütüyle, anne ütüyü daha hızlı yapar ve çocuğuna daha fazla zaman kalır. Burada çocuğun göze hoş ve sevimli gelen bedeni, dünyası onun iradesi dışında teşhire açılmıştır.
Babasını camda bekleyen çocuk “o” marka araba sayesinde babasına daha çabuk kavuşur. Burada bebeğin ya da çocuğun çıkarına, yararına bir durum yoktur. Çocuk o noktada "tamamlanmamış" görüldüğü için yetişkinin eliyle kitlenin seyrine sunulur.
Burada pornografik olan yetişkin dünyanın aracısız ve güç kullanarak bu teşhir eylemini uygulamasıdır.
Bu ikisinin dışında kalan bir haber türü de çocuğun özüne dair sevimliliğinden yararlanarak siyasi ya da ideolojik mesaj vermek.
Buna örnek bir haber çok yakınlarda çıktı: “Erdoğan'ın çocuklarla arası iyi.. İki eve konuk oldu. Eliyle pasta yedirdi.
Bu haber Meclis’te hala bir çocuk adalet sistemi geliştirmemiş bir hükümetin Başbakanının “çocuk bedenini” aracı ederek sahneye çıkmasına ön ayak olmaktan öteye gitmiyor.
Bir diğer haber, "Bağdat'ta, çocuklara şekerleme dağıtan ABD devriye aracına intihar saldırısı düzenleyen teröristler 32 çocuğu öldürdü, 18'ini yaraladı. Bir baba, 'Mahalledeki bütün çocuklar öldü' dedi."
Bu örnekte de görüyoruz ki, çocuğun ölü bedeni savaşa çare değil. Ölü çocuk bedeni insan bakışının görmek istemeyeceği hem de bakmadan duramayacağı bir pornografik görüntü teşkil ediyor.
Biz, bianet olarak çocuğun konu olduğu haberleri, çocuk haklarını görünür kılmaya, çocuğun varlığını korumaya, medyaya katılımını sağlamaya çalışıyoruz."
"Çocuktan Ver Haberi" diyerek çocukları ilgilendiren haberlerde çocukların da sesine kulak veriyor, ve çocukları çocuklardan daha iyi anlatacak bir ses olmadığına inanıyoruz.
bianet’in çocuk haberciliğinde çocuklar için talep yükseltme kaygısı da var. Örnek vermek gerekirse, 2007 genel seçimlerine aylar kala, çocuk hakları dernekleri ve komisyonlarıyla temas halinde, Meclis’te çocuk haklarının uygulanması ve takibi için gerekli çalışmaların yapılmasını talep eden haberler hazırladık.
Örneğin yaz boyunca ana akım medyada özellikle Güneydoğu’da sulama barajlarına serinlemek için girip boğulan çocukların cesetlerinin fotoğraflarını gördük. Oysa bianet'te bu çocukların o barajlara girmemelerinin nasıl sağlanabileceğini tartıştık.
Olayların adli boyutlarını ve kamuda gerekli hassasiyeti uyandırıp uyandırmadığını izlemeyi yeğledik.
Öte yandan diyen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 13. maddesine uygun olarak çocukların görüşlerine yer veren bir medya alanı olmayı gözetiyoruz.
Gündemdeki konularla ilgili yazı yazan çocuk yazarlarımız ve haberlerimizde çocukların görüşlerine geniş bir biçimde yer veriyoruz.
Ayrıca çocuk yazarlarımız da var. Onlar da hiçbir kısıtlamaya uğramadan düşüncelerini kendi dillerine uygun olarak yazıyorlar.
Öte yandan ana akım medyada çocuklar da kadınlar gibi başarıları ve iyi öyküleriyle haberlere konu olmuyor. Oysa bianet'te yerel ya da ulusal olmasına bakmaksızın çocukların olumlu öykülerini haberleştiriyoruz. Yazın ortalarında Hopa'da çocukların satrançta erişkinleri yenmesi örnek bir haberimiz.
Sonuç olarak bianet yedi yıldır süren çocuk odaklı habercilik deneyiminde bazı sonuçlara vardı. Çocuğu "kurban/mağdur" modelinin dışında olumlu öyküleriyle de haberleştirmek, suç faili ya da mağduru olarak damgalamamak, çocuğu herhangi bir biçimde teşhir etmemek, çocuğun medyaya katılımını sağlamak çocuk odaklı haberciliğin olmazsa olmazları.
Bu konuda iletişim fakültelerinden, müfredatlarına insan hakları, kadın, çocuk hakları ve ifade özgürlüğ konulu dersler ekleyerek ve kaynak çoğaltarak destek olmalarını bekliyoruz. (NZ)
* Nilüfer Zengin'in İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi 4. Uluslararası Çocuk ve İletişim Kongresi/sunum
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Düştüm, Bebeğim bir yana, Gülüşlerim bir yana. Anneme baktım, Yoktu! Başımda yabancı bir adam Küçücük göğsümde kocaman elleri Sakalları deldi geçti pespembe tenimi. Anne, anneeeeeeee. ... Bir oyun sandım Elleri kara kara 'öcü' amcalarmış Bir emzik düğümünde yarıldı bedenim Altımı ıslattım sandım Kan kaybında Boğuldu insanlık! Bebektim Çocuk olacaktım Abla olacaktım Altımdaki bez çıkmadan, Kadın oldum bir buçuk yaşında... ADAM OLDUMU o amca bedenimde ??? Öğretin bana; kendi suyumu kendim alamazken Nasıl sulayacağım bedenimde ölen çiçeği!!! Ben kadın olmak istemedim Ben dünyaya da gelmek istememiştim ki! Anneeeee... babaaaaa.... Işığı açın! Uzanamıyorum
ÇOCUK PORNOSUNA HAYIR
***Canan Tarancı, aile içi tecavüz mağduru kadınların anlattıklarından yola çıkarak, annelerinin olay karşısında takındıkları ortak tutumundan bahsediyor. "Sakın kızım, kimselere anlatmayacaksın! Etraf ne der? Ailemiz lekelenecek..." 3. Sayfa'nın uzman psikiyatrları ve sosyologları, annelerdeki bu suç ortaklığını, kadınların bağımlılığına, maruz kaldıkları yoğun şiddet nedeniyle içinde yaşadıkları korkuya bağlıyor.
Anne eğer kocaya çok hayransa, gerçeği kabullenmek istemiyor ve kocasını kaybetmemek için çocuğunu gözden çıkarmayı tercih ediyor. Bunun yolu da çocuğa inanmamaktan geçiyor. Bu hayranlığın altında, kendisi için birey olamama, kocasıyla varolabilme yatıyor.
Tarancı toplumsal ikiyüzlülüğün nasıl ağır bastığını da anlatıyor.
"Çocuklarımızı çok seviyormuş gibi görünüyoruz.., toplum olarak ikiyüzlülüyüz. Akraba evlilikleri ensest ilişki değil, gelenek sayılıyor. Gözümüzü kapatarak bir yere varamayız. Çocuğumuzu aile içi cinsel tacizden korurken, yaşamın en doğal kavramlarından olan cinsellikten de korkmamalarını sağlamamız gerekiyor."
Kızlarına tecavüz eden kocalarını ziyaret ediyorlar
Canan Tarancı'yı, ensest mahkûmlarından öğrendiği bir gerçek hayretler içinde bırakmış: Babasının tecavüzüne uğrayan kızın annesi veya kız kardeşine tecavüz eden erkek kardeşin eşi, kocalarını hiç yalnız bırakmıyor, asla dışlamıyor: "Sorduğumuzda hepsi, eşlerinin düzenli ziyaretlerine geldiğini söyledi. Ya tacize veya tecavüze uğrayan kız? O çocuk ailesinden alınıp bir sosyal hizmet kurumuna yerleştiriliyor. İki kez mağduriyet söz konusu. Başına gelenler yetmiyormuş gibi bir de ailesinden koparılıyor."
***Canan Tarancı 30 yıldır TRT´de çalışıyor. Bir buçuk yıl önce 13 başlıkta topladığı suçları ele alan programın çalışmalarına başladı. Bu 13 suç şunlardı: Töre ve namus cinayetleri, dolandırıcılık, aile içi şiddet, trafik, cinsel (ensest, pedofili, tecavüz), cinayet, fuhuş, hırsızlık, kız kaçırma, kan davası, gasp, uyuşturucu (kullanma, satma) ve çocuk suçları. 38 cezaevinde bin mahkûmla görüştü. Her mahkûmla bir saat konuştu. "3. Sayfa" adını verdiği yarı belgesel bu dizi üç haftadır salı günleri TRT-1´de, gece 00.30´da yayınlanıyor. 04.06.2008
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Önce İngiltere'deki uygulamayla ilgili aşağıdaki haberi eklemek istiyorum. Ardından da üyelerden sayın sedatif in bana ulaştırdığı linkten incelediğim kadarıyla konuyla ilgili bazı çalışmalar ve çabalar içinde bulunan bir sitenin linkini eklemek istiyorum.. Bu konu hala önemli.. Aşağıdaki haberde İngilterede bu suçu işleyenlerin tedavi sürecine ilişkin bir açıklama da yer alıyor. Haberin son satırında. Buna daha önce de değinmiştim ve ülkemizde buna yönelik olarak bildiğim kadarıyla bu suçu işleyenlerin tedavi edilmesine yönelik bir adım atılmadığını dolayısıyla tedavi edilmeden salıverilmelerinin yine aynı suçu işlemeye davetiye çıkarmaktan başka bir işe yaramayacağını, bu koşullar içinde o zaman bunları salıvermenin yeni canlar yakmak anlamına geleceğini çünkü bunun bir hastalık sapkınlık olduğunu belirtmiştim. Bakınız İngilterede en azından yeniden salıvermeden ve topluma karışmadan tedavi konusunda adımlar atılıyor. Tedavinin başarısı %100 değildir aslında hiç bir terapi yöntminde size bu oranı zaten veremezler de. En azından bir çaba var. Bizde ise yatıp çıkıp ertesi gün bir çocuğu cinsel obje olarak kullanmak söz konusu olabiliyorsa ya devlet olarak bu konuda daha ciddi adımlar atılsın ve cezanın verilme amacıyla örtüşen ve caydırıcılığını arttıran önelemler alınsın, ya da salıverilmesin diyorum..
hala bu görüşümün ardındayım..
teşekkür ederim sayın sedatif.. bu arada.. işte bahsettiğim link: http://doctus.org/cocuk-tacizcilerine-ceza-t31426.html
Şimdi haberi okuyalım dilerseniz.
Çocuk tacizcileri kısırlaştırılacak
Merve LOĞMNAOĞULLARI/ LONDRA, (DHA)
Çocuk istismarı vakalaının artması üzerine, bu suçu işleyenler kısırlaştırılacak.
İngiliz hükümeti pedofillerle (sübyancı) mücadelede ‘kısırlaştırma’ yöntemine başvurmaya hazırlanıyor. Ülkede artan çocuk istismarı vakalarını önlemek için çeşitli caydırıcı yöntemlere başvuran İngiliz hükümeti, son olarak pedofilleri ‘kısırlaştıracaklarını’ açıkladı.
Sağlık eski Bakanı John Reid'in önerdiği uygulama çerçevesinde pedofillere testesteron azaltıcı ilaç verilecek. Deney aşamasında olan uygulama Newcastle Üniversitesi'nde görevli Prof. Don Grubin öncülüğünde yürütülüyor. Prof Grubin, “Cezalarının tümünü çekmiş suçlulara verilecek ilaç, aynı suçu tekrar işlememeleri için sadece bir önlem olacak. Sorulması gereken soru şu: cezası bitmiş, tedavisi yapılmış kişilerin mi salıverilmesini istiyoruz, yoksa tedavisi yapılmamış kişilerin mi?” dedi.
İngiliz Gözaltı Merkezi ise, “Cinsel istismardan suçlu kişiler öncelikli olarak psikiyatr gözetiminde tedavi ediliyor. Bazı durumlarda hormon tedavisi ile de takviye yapılabilir” yazılı açıklama yaptı.
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/976...d=229&sz=17572
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Sn akademiksultan,
İngiltere o kadar masum ve çalışkan değil, sözkonusu açıklamaları yapma nedeni başka...
İşler hiç de açıklandığı gibi olmayabilir,,, Ülkesi adına yaptığı en kesin çözüm, pedofillerini üçüncü dünya ülkelerine sürgün etmek...
bir de bu linke ve aynı tarihte çıkan bülten haberlerine göz gezdiriniz..
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Tecavüze uğrayan 15 yaş altı çocukların ailelerinin şikayetine bağlı olarak bu suçun kovuşturulması ne demektir???Allah aşkına biri bana bunun mantığını açıklasın lütfen..Tabii mantık varsa!
Tipik Türk bakışında kız tecavüze uğradı olan oldu, biz bunu evlendirelim tecavüzcüsüyle, namusu temizlensin , yuvasını kursun mu diyeceğiz??? Bu nasıl olabilir ? Nasıl düşünülebilir?Böyle nasıl yuva kurulabilir.Yoksa yuvası mı yapılabilir.. anlamıyorum..:kızgın:
Biz diyoruz ki müebbet verilsin.. onlar diyor ki salıverilsin.. hatta ceza bile almasın..!Adalet Bakanlığı bunlara ayrıca düğün de yapsın oldu olacak..:deli:
Nutkum tutuluyor bu bakış açısına.. Giderek gelişmemiz gerekirken geri geri gidiyoruz..
Böyle bir yasa teklifi gelirse eğer..lütfen destek olunuz çıkmasın.. kızlarımız evlatlarımız çocuk yaşlarında hayatlarının baharında solmasın.. hayatlarını karartanlarla bir ömür yaşamak zorunda kalmasın..
unutmayalım..çocuklar kendi haklarını yasal ve siyasal platformlarda savunamadıkları için biz yetişkinlerce bu konu sahiplenilmek zorundadır.