Sayın Commodere çoğunluğun istemediği RTE Cumhurbaşkanı olmasın ve Cumhurbaşkanını halk seçsin buna ne dersiniz ? Harun Bey kızacak buna ama.
(RTE isterse Cumhurbaşkanı olur bunun için bir engel yok, tabi Türkiye'de demokrasi varsa.)
Printable View
Atatürk'e, "şekerli kahve" fıkrasıyla hakaret ettiği iddia edilen İstanbul'un Mimarsinan Belde Belediye Başkanı Cuma Bozgeyik hakkında, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açıldı.
TV'lerde yayınlanan görüntülerde, kahkahalar arasında içinde ’çirkin yakıştırmalar' bulunan fıkra anlatan AKP’li Başkan, vatandaşların tepkisini çekti. Ankara'lı avukatlar Efsun Ünal ve Duygu Bahadır da, Başkan Bozgeyik hakkında suç duyurusu yaptı. Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikáyette bulunan avukatlar, Bozgeyik'in, Atatürk'ün hatırasına hakaret ettiğini savunarak, cezalandırılmasını istediler.
ÇÖLAŞAN'IN YAZISI DELİL Avukatlar, Emin Çölaşan'ın dünkü köşe yazısını ve gazete haberlerini delil gösterdikleri dilekçelerinde şöyle dediler: "Atatürk'ün kişiliğini ve O'nun Türk insanı üzerindeki etkinliğini zayıflatacak, hatta yok sayacak beyanlarda bulunmak O'na inanan, O'nu rehber olarak kabul eden kişiler üzerinde doğrudan doğruya bir duraksama hatta bir yıkım yaratabilir. Buna sebebiyet verilmeyecek şekilde hareket edilmesi ve beyanlarda bulunulması da her Türk vatandaşının görevidir."
Ekleme yapıp durmayın ne yazacaksanız yazın salak değiliz anlarız....
Hani söylemedi diyorsunuz ya bakın ne demiş...
Büyükçekmece'nin Mimar Sinan Belde Belediye Başkanı AKP'li Cuma Bozgeyik, Yunanistan gezisi sırasında anlattığı Atatürk ile ilgili fıkranın maksadını aştığını söyledi. Bozgeyik, "Bu gezide anlattığım fıkranın son cümlesi maksadını aşan bir söylem olmuştur. Son derece üzgünüm" dedi.
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/gost...spx?id=6058204 adresine girerseniz gözlerinizle görür kulaklarınızla duyarsınız...
Hak hakkın yanında olmaktır unutmayın.... Şaklabanların takkiyecilerin yanında durursanız onlara benzersiniz zamanla...
Commodore üslubuna dikkat etmelisin bu şekilde hitap etme hakkın yok bana. Bana özel mesaj yolu ile bunu belirtebilirdin deil mi ? Ben bana yazılan cevaplara yanıt veriyorum nasıl ve kaç defa cevap vereceğim de seni ilgilendirmez.
Kişisel meselelerde Özel Mesaj sistemini kullanalım !!!!!!!
Bu kadar geyik yetmez mi? Bilmiyormusunuz ki bu istasyondan tren kalkmaz. Hem ben bu iktidara mensup değilim diyeceksin, hem 28 şubattan bahsedeceksin vs.vs. Ata'ya, laikliğe,cumhuriyete küfrettirmemeyi baskı olarak göreceksin.
De heydiiiii.........
Üslupla ilgili uyarıda bulunmadan önce kendi üslubunuzu gözden geçiriniz. Size "siz" "sayın" diye hitap edenlere karşı hitap şeklinize bakınız, ondan sonra başkalarının üslubunu değerlendiriniz.
Bu arada iletilerinizi değiştirmek için de uğraşmayın, yazım hatası varsa biz anlar ve hoşgörü de gösteririz; eklemek istediğiniz birşeyler varsa yeni ileti yazınız ki öncekileri anlamsız kılmasın, havada bırakmasın; yok hayır çıkarmak istediğiniz cümleler varsa gene uğraşmayınız, orjinal halleri sistem tarafından otomatik olarak kopyalanmaktadır.
Çarpıtmayın Fırat Bey ben hiç öyle bir şey söylemedim. Benim ne söylemek istediğimi siz anladınız da işinize gelmiyor açıkça bunu yazamıyorsunuz ve ilginç yorumlar yapıyorsunuz.
Milletin değerlerine saygılı olacaksınız, halkın iradesine saygılı olacaksınız ve demokrasi'ye inanacaksınız. Sizin eleştiriye tahammülünüz yok, sizin gibi düşünmeyelenlere verdiğiniz tepkiler hep böyle mi ?
Fırat Bey siz belli kalıplar ezberlemişsiniz ve insanları da o kalıplara sokmaya çalışıyorsunuz ama ben o kalıba girmem. Hem AKP'yi eleştiririm hem de sizin yorumlarınızı eleştiririm. Hem 28 Şubat'ı eleştiririm hem de AKP'yi eleştirirm.
Demokrasi'ye inanın Fırat Bey.
hadi bir de şu AKP eleştirinizi bir görelim. AKP zihniyetinin toplumu "inançlı" inançsız" diye nasıl böldüğünü, bürokrasiyi nasıl baskı altına aldığını, devlet içinde nasıl kadrolaştığını, Ali Diboları, Unakıtanın mısırlarını,Cargilleri,B-2 yasasını,Kıbrısı nasıl verdiğimizi, memleketin hükümetin başı tarafından nasıl pazarlandığını ( bu kendi ifadesidir) PKK ile Barzani ile ABD ile gizli pazarlıkları bir anlatın bakalım. Sonra da bu gün başbakanın 8 Mart Kadınlar günü dolayısıyla yaptığı konuşmayı bir dinleyin bakalım.
Hadi bakalım, görelim sizi.
T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi
Esas: 1994/6361
Karar: 1995/4352
Karar Tarihi: 23.05.1995
ÖZET : Oysa, ileri sürülen sözlerin davalıya ait olduğunun benimsenmesi durumunda matufiyet iki yönlü gerçekleşmiş olur. Birincisi, doğrudan kişilik haklarına saldırıdır: Atatürk`ü benimsemek zina ürünü olma gibi yorumlanmıştır. Toplum için söylenen sözler bakımından bireylerin dava açamamaları, o toplumun küme niteliğiyle ilgilidir.
(743 S. K. m. 24) (2709 S. K. m. 176) (818 S. K. m. 49)
Dava: Taraflar arasındaki manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hüküm davacı tarafından her ne kadar duruşma istekli olarak temyiz edilmiş ise de HUMK`nun 3156 sayılı kanunla değişik 438. maddesinin birinci fıkrası ve ek 2. maddesi hükümlerince duruşma isteğinin reddine ve incelemenin kağıtlar üzerinde yapılmasına oybirliği ile karar verildikten temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği konuşuldu:
Karar: Davacı, davalının bir kısım milletvekili ile birlikte Atatürk`e suikast planı yapanların itibarlarının geri verilmesini sağlamak amacı ile TBMM`ne önerge verdiğini, davalının bu önergeden sonra 24.2.1994`deki basın toplantısında "Selanikli biri benim atam olamaz. Ben veled-i zina değilim; ( benim babam Batumlu Mustafa Kemal ) kendini kanunla Türk atası ilan etti" biçimde sözler söylediğini basın organlarından öğrendiğini; böyle bir davranışın kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu bildirerek davalının manevi tazminatla sorumlu tutulmasını; kınanmasını ve kınamanın yayın yoluyla duyurulmasını istemiştir,
Davalı, basın organlarında görülen yayının doğruyu yansıtmadığını; belirtilen sözleri söylemediğini; o nedenle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davacıyla Atatürk arasında nesep bağı bulunmaması ve yansıma yoluyla kişilik haklarının zedelenmesi dolayısıyla davalının sorumlu tutulmaması ilkesi gereğince dava reddedilmiştir.
Oysa, ileri sürülen sözlerin davalıya ait olduğunun benimsenmesi durumunda matufiyet iki yönlü gerçekleşmiş olur. Birincisi, doğrudan kişilik haklarına saldırıdır: Atatürk`ü benimsemek zina ürünü olma gibi yorumlanmıştır. Toplum için söylenen sözler bakımından bireylerin dava açamamaları, o toplumun küme niteliğiyle ilgilidir. Olayda büyük Türk Ulusu ve onun bireyi olma söz konusudur. İkincisi Atatürk`e yönelen sözler dolayısıyla kişilik haklarına saldırıdır. Atatürk`ün doğum yerinin Selanik olması ve kendisini kanunla Ata ilan etmesi, küçültücü bir olgu olarak ele alınmıştır.
Anayasa`nın 176. maddesi gereğince başlangıç kısmı, Anayasa metni kapsamındadır. Başlangıç kısmının üç, on ve onbirinci paragrafları şöyledir: Anayasa, "Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk`ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O`nun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda; anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere Türk Milleti tarafından, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet ve S. sine emanet ve tevdi olunur."
Anayasa, bayrakta olduğu gibi Atatürk`ün Türkiye Cumhuriyetindeki yerini belirlemiş; Türk evladı ile bağlantısını kurmuş ve O`na karşı görevlerini ise vatan ve millet S. sine emanet etmiştir. Böylece Anayasal bağlantıyla ve yukarıda açıklanan nedenle davacı, Atatürk konusunda aktif husumet ehliyetine sahip olmaktadır. Öyleyse isteği incelenmelidir.
Yerel mahkemece, bu düzenleniş ve doğrudan davacının kişilik haklarına saldırının varlığı gözetilmeksizin davanın, aktif husumet yokluğu nedeni ile reddedilmiş olması, bozmayı gerektirir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, gösterilen nedenlerle ve oyçokluğuyla BOZULMASINA, 23.5.1995 gününde karar verildi.