-
Alpay'ın ...
Dağların Arkasında Yar
***********************
Sensiz içiyorum bu aksam, sensiz içiyorum
İki kadeh koydum masama
Biri senin için, biri benim için
Bir ondan bir bundan içiyorum
Seni çok seviyorum
Resmine her baktigimda
Sevdigim ah içim aciyor
Varsin acisin içim
Ben seni çok seviyorum
Seninle gelen tüm acilara
Buyrun hosgeldiniz diyorum
Daglarin arkasinda yâr
Önündeyse ayrilik var
-
Son türk süperstarı AJDAR ben sadece adını biliyorum hehe hakkındaki yorumları duydummmm biridinlesin de yazsın ...
-
Ajdar'ı bilmem ama ben Alpaydan devam edeyim,günümüze kadar gelmiş ve bizden sonraki nesillerinde dinleyeceğini tahmin ediyorum...
Fabrika Kızı
Gün doğarken her sabah
Bir kız geçer kapımdan
Köşeyi dönüp kaybolur
Başı önde yorgunca
Fabrikada tütün sarar
Sanki kendi içer gibi
Sararken de hayal kurar
Bütün insanlar gibi
Bir evi olsun ister
Birde içmeyen kocası
Tanrı ne verirse geçinir gider
Yeter ki mutlu olsun yuvası
Dışarıda yağmur başalar
Yüreğinde derin sızı
Gözlerinden yaşlar akar
Ağlar fabrika kızı
Oysa yatağında bile
Bir gün olsun uyku girmez
İhtiyar anası gibi
Kadınlığını bilemez
Makinalar diken gibi
Batar her gün kalbine
Yün örecek ellere
Her gün geçim derdinde
Seslendiren(Alpay)
-
Bu fabrika kızı alpayı alpay yapan şarkıların başında gelir ne meşhurdu ve her yerde çalınırdı hatta filmi bile vardı...
-
Söyle gelsem ordamısın
değiştin bir yabancımısın
beni yine sararmısın gölge çiçekleri gibi açarmısın
Dalgaları rüzgarlar öperken
o seher yelleri esmeden
ilk martılardanda önce ben
gelsem ordamısın?
günü yok dünü yok yeri yok
nasılda zor ona sevda hevesi
düşü yok sesi yok izi yok
nasılsa açamaz gölge çiçeği
bu şarkıyı severim
söyleyen: Reyhan Karaca
-
Alpay bir başkadır,bir başka güzel gönül köşemizde,
kendisini bizden usandırmayan,yormayan ,dinledikçe dinleyesi geliyor insanın...
-
Yaşar'dan bir güzellik size... Ragıp Abi teşekkürler
kimi sevdalar aranır
hani dağların ardında
kimi sevdaya boyanır
en umulmadık anında
kimi 25inde
kimi bilmem kaçında
kimi yok der inanmaz
kimi bulur anlamaz
sevda uzak değil ki
sevda başucumuzda
sevda pek yakında
sinemalarda
kimi yerlerde aranır
kimi dağların ardında
kimi yollarda aranır
kimi yol ayrımında
kimi 25inde
kimi bilmem kaçında
kimi yok der inanmaz
kimi bulur anlamaz
sevda uzak değil ki
sevda başucumuzda
sevda pek yakında
sinemalarda
benim sevdam cevap
bana sevda soranlara
benim sevdam sanat
hatta sinemalarda
benim sevdam yarın
benim sevdam öbür gün
benim sevdam başlar yeniden her gün
-
Çok sevdiğim bir şarkıyı 'OKYANUS' u paylaşmak isterken Hürriyetteki bu yazıları buldum...(Alıntıdır)
**************************************************
Kelebek
31 Ağustos 2005
Karşılıksız aşkım okyanustan büyük
Hazırlayan: Ertuğrul AKÇAYLI
Bir şairin bir güftekara duyduğu tek taraflı aşk, satırlara dökülürken, mürekkep yerine gözyaşı kullanılıyordu sanki. Geceler, gündüzleri kovaladı ama bu aşk karşılığını bulamadı. Gerisinde bir tek seven dillere marş olan ;Okyanus'u bıraktı.
Kadın, belki 20 saati aşan yorucu bir otobüs yolculuğunun ardından, kendisini kalacağı pansiyonun bahçesine zor attı. Elindeki valiziyle ;Villa Bella'nın salaş bahçesindeki bir sandalyeye çökercesine oturdu.
Aynı anda gözü, sandalyesinde sırtı dönük olarak oturmuş adama takıldı. Elindeki gazeteden başını kaldıran esmer adam,Hoşgeldiniz hanımefendi' dedi. Yüzündeki ciddi ifadeyi saniyeler içinde sildi, bakışlarında saygının yanında bir tebessüm vardı. Sırtını dayadığı İğde ağacının yaprakları arasında bulunan çiçeklerin mis gibi kokusu ortalığı kaplıyordu.
Adam elini uzatıp, ;Ben Cemal Safi, buranın sahibiyim' dedi. Kadın, adamın yüzüne dikkatle bakıp, ismini söyledi: Ben de Nadide Gülpınar, festival için Mersin'den geldim...'
Adam o zaman, daha bir samimi, daha bir ilgi ile baktı kadının yüzüne:
Demek sizsiniz Nadide hanım... Şiirlerinizden haberim var... Bu akşam diğer konuklarımız, şair dostlarımız hepsi burada toplanırlar' diye sürdürdü konuşmasını.
KIZIM SEN AŞK SARHOŞUSUN
Kadın duş alıp giyinirken, içinde beliren duyguya kendi de şaşırdı. Üzerine bir akşam kıyafeti giyip bahçeye çıktı. İşte yine oradaydı, iğde ağacına sırtını vermişti...
Adam, adıyla, sanıyla, şiirleri ve şarkılara ilham olmuş güfteleriyle Cemal Safi idi. Nadide Gülpınar, Akçay 2000 Şiir Festivali'nin devam ettiği o bir haftada şiirlerinden çok Cemal beyi düşünür olmuştu. Bir sabah, tüm konuklar daha kahvaltıya oturmamıştı ki, pansiyonda kendisine çok sıcak şekilde davranan bir genç kız, usulca bir cümle söyledi: Nadide sen aşık oldun, kime diye sorma! O yanıtı benim yerime sen ver, ismini sen söyle kendine!'
Nadide hanım kendi kendine hem güldü, hem de teşhisi koydu:
Kızım sen ilk defa hayatında içmeden sarhoş oluyorsun, bunun adı AŞK SARHOŞLUĞUDUR...'
Cemal beyin şair ruhu, sanatçı ruhu çoktan fark etmişti kadının duygularını, çoktan çözmüştü. Ama bir şey söylemiyor, önünü kesmiyordu. O duygularla gelecek, doğacak ve taşacak ilhamlarla kimbilir ne güzel dizeler kaleme alacaktı!
Bu oyun bu suskunluk belki iki yıl sürdü. Nadide Gülpınar, Mersin'de 40'larını süren bir kadın değil de, 15-16 yaşındaki öğrenci bir kız gibiydi sanki... Pembe kağıtlara pembe hayallerle bezenmiş duygusal şiirler, mektuplar yazıyordu. Zaman zaman telefonla konuşuyorlar, ama aşk sözcüğü etmiyorlardı, zaten Cemal bey hiç oralarda değildi!
Bir gün aniden kalkıp Ankara'ya gitti. Cemal beyin bürosu şiir ve müzik dostlarıyla doluydu. Sohbetler yapıldı, anılar anlatıldı, yeni şiirler okundu. Dönüş vakti geldiğinde kadın, duygu adamından bir şeyler bekliyordu, en azından ;Bir dokunuş, bir öpücük!' düşlüyordu.
Oysa, veda sahnesinde sıradan iki insanın ayrılışı vardı. Kadın gönlü ve onuru zedelenmiş olarak döndü Mersin'e. Bir gün Ankara'daki o tek taraflı sevilen adam, ;Kış geçsin, ilkbahara geleceğim, bekle' dedi.
KIBRIS'I BIRAK SİLİVRİ'YE GEL
Kadın Mersin sahillerinde bekledi. Kış da geçti, ilkbahar da, hatta yaz da. Ama o beklenen gelmedi... Onuru zedelenmiş, gönlünün isyanını sitemini döktü kağıtların üzerine.
Dizelere sözcüklerle, kafiyelerle can verirken, karşılıksız aşkının Akdeniz'den de okyanuslardan da daha büyük olduğunu düşünüyordu:
Okyanus mu iki şehrin arası
Kaç saatlik yol ki şunun şurası
O verdiğin ümitlerin süresi
Her nedense bitmek nedir bilmiyor...'
Şiir baştan sona sitemdi. Ortak dostlardan Coşkun Bağır gördü şiiri, okudu Çok güzel' diye fikrini söyledi ve ekledi: Tanıdığım genç bir kemani bestekar var, ona vereceğim'dedi. O bestekar şimdi İstanbul Radyosu sanatçıları arasında yer alan, o günlerde Ankara radyosunda çalışan Talat Er idi.
Coşkun Bağır, bir gün yine şiir dostu olan Ergun Maraşlı beye de okumuştu şiiri. Bu arada bir yılın yorgunluğunu Kıbrıs'ta geçirmek isteyen Talat Er ile Radyo sanatçısı eşi Ayfer Er, veda etmek için Coşkun Bağır'a gittiler. Ergun Maraşlı da oradaydı. Ergun bey, Bırak Kıbrıs'ta tatili, Silivri'de Klasis Otel'de ben size de yer ayırttım, oraya gidiyoruz' dedi.
Bir şey daha ekledi:
Nadide hanımın tam bestelenecek şiirlerini de yanımıza alıyoruz!'
Araba, Ankara'dan İstanbul'a doğru giderken, molalarda şiire bakmıştı Talat Er... İlhamı hissettiği an, şarkıyı bestelemesi zaten zor olmadı. Eser ilk kez TRT'nin Türk müziği kanalı olan TRT 4 kanalında Ayfer Er'in yorumu ile duyuldu. TRT'nin ilgisi, halkın sevgisi, şarkıyı zirvelere taşıdı.
Şarkı çalınmaya başlandıktan sonra Bestekar Talat Er, hem Nadide hanımı aradı, hem Cemal bey'i. Er, Cemal bey'den de ;Sitem'e karşı bir cevap istedi, ama gelmedi. Bu kez kendisi ;Uçurumlar' güftesini yazdı, Okyanus'a yanıt olarak...
Okyanus'u, fırsat bulduğunuz zaman değil, fırsat yaratarak mutlaka dinleyin. Şarkı çalınırken, gerçekte öksüz bir aşkın, bir sevginin okyanus dalgalarını andıran duygu gel gitlerini, hüznünü sizler de yüreklerinizde hissedecek, hüzünleneceksiniz.
OKYANUS (Sitem)
MAKAM: Kürdi
BESTE: Talat Er
GÜFTE: Nadide Gülpınar
İlkbahara bekle beni diyordun
Hiç mi orda Kış, Bahar'ı bulmuyor
Düşlerin mi yoksa sen mi değiştin
Ayrılıktan aşka sıra gelmiyor
Okyanus mu iki şehrin arası
Kaç saatlik yol ki şunun şurası
O verdiğin ümitlerin süresi
Her nedense bitmek nedir bilmiyor
Gün kavuştu ikindiye vakit dar
Bir öpüşten dokunuştan ne çıkar
Güzelliğin aşkım kadar aşikar
Mazeretin bu gerçeği silmiyor
-
Müzik ruhun gidası derler peki doğru diyelim o zaman aşk nedir ? Ruhsuz bir aşk... müzikle doyar mı.... Dinleyin bakalım bolero yu ama gözünüz kapalı istanbul u dinler gibi... Ama İstanbul u....
-
Sn.Commodore,
Müzik,yemek ,içmek,dokunmak,sevmek ,gibidir bütün bunların kendisidir.Çok iyi notalarla işlenmiş bir müzik kulağımıza bir doyum sağlar...midemiz bayram eder ya enfes yemekler olduğu zaman,tadı dilimizde kalır,müzikte hem kulağı hem ruhu okşar,aşık olmayan biride bu hazzı hissedebilir,illa ki yemek yememiz için,müzik dinlememiz için aşık olmak gerekmez.
Aşksa bütün güzel sanatların kendisidir,aşk başlı başına bir yemek ,bir müzik,bir rüyadır;)Aşık olmakta bir sanattır.