Cevap: Re: Ekonominin Canlandırılması İçin Ne Yapılmalı?
Türkiye ekonomide 10 yıllık yol haritası çizdi, büyümede hedefi yüzde 5 koydu
Radikal - 12/05/2010
Mali Kural kanun taslağının TBMM tatile girmeden yasalaşmasını hedeflediklerini söyleyen Başbakan Yardımcısı Babacan önümüzdeki 10 yıla ilişkin hedefler için 'Türkiye yüzde 5 büyüyecek, kamu açığı yüzde 1 olacak' dedi
ANKARA - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan hükümetin önümüzdeki 10 yılda ekonomideki hedefleri için “Türkiye yılda yüzde 5 büyüyecek, yüzde 1 kamu açığı verecek” dedi. Babacan, Mali Kural kanun taslağının TBMM tatile girmeden çıkartmayı planladıklarını da açıkladı.
Bakan Ali Babacan, kabaca ‘Bir ülkenin kendisine orta-uzun vadeli bir maliye politikası, bütçe dengesi hedefleri koyup, buna hangi büyüme hızıyla nasıl ulaşacağını belirleyip açıkladığı eylem planı’ olarak tanımladığı Mali Kural uygulaması hakkında Hazine Müsteşarlığı’nda düzenlediği basın toplantısında bilgi verdi. Önceki gün yapılan Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısında Mali Kural Kanun Taslağı’na son şeklini verdiklerini belirten Babacan, taslağın Başbakanlığa, oradan da TBMM’ye sevkedilmeye hazır durumda bulunduğunu söyledi.
Yeni dönem başlayacak
Mali kuralın özellikle maliye politikaları açısından Türkiye için son derece önemli olduğunu dile getiren Babacan, “Para politikaları tarafında Merkez Bankası’nın bağımsızlığı nasıl temel bir konu ise mali politikalarda da, mali kuralla Türkiye’de yeni bir dönemin başlayacağını ifade edebilirim” dedi. Babacan’ın verdiği bilgiye göre önce 1 yıllık bütçeler yapan, daha sonra Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte üç yıllık hedefler açıklayan Türkiye şimdi ilk 10 yıllık ekonomik haritasını hazırlayabilecek bir mekanizmayı oluşturmuş ve mekanizmadaki dört önemli parametreyi de belirlemiş bulunuyor.
Mali Kural konusunda 2009 yılının mayıs-haziran aylarında başlayan çalışmalar parametrelerin belirlenmesiyle tamamlanmış oldu. Türkiye ekonominin önümüzdeki 10 yıllık dönemdeki parametrelerini şöyle belirledi:
Tasarruflar kara gün için
Hedef kamu açığı: 10 yıllık dönem sonunda kamu açığında ulaşılması hedeflenen değer Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 1’i olarak belirlendi. Bu parametre aynı zamanda Türkiye’nin borç stoğu olarak söz konusu dönemde neyi hedeflediğini de gösteriyor.
Yakınsama katsayısı: Mali Kureal’da Türkiye’nin hedef kamu açığına hangi hızla ulaşacağını gösteren bu değer yüzde 0.33 olarak belirlendi. Yani Türkiye hedefe ulaşmak için kamu açığını her yıl yüzde 0.33 oranında azaltacak.
Eşik büyüme: Türkiye önümüzdeki 10 yılda ortalama yüzde 5 yıllık büyüme hedefliyor. Bu hedefe ulaşıldığı takdirde ekonomide işlerin iyi gittiği kabul edilecek. Ekonomik büyümenin daha iyi olduğu yıllarda kamu açıkları konusunda daha derli toplu gidilecek.
Yani elde edilen tasarrufun bir kısmı kötü günler için kenara ayrılacak. Ekonominin kötü olduğu dönemlerde de kamu açıklarının biraz artmasına izin verilecek. Yani yüzde 5’in altında büyüme yakalanırsa ekonomide biraz daha yüksek kamu açığına göz yumulacak. Üzerinde büyünürse para kötü günler için bir kenara ayrılacak.
Döngüsel (konjonktür) etkiyi yansıtma katsayısı: Eşik büyümeden yani yüzde 5’den fazla bir büyüme durumunda ne kadar tasarruf edileceğini, düşük büyüme durumunda da ne kadar harcanacağını gösteren bu değer Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) yüzde 0.33’ü olarak belirlendi.
Örneklerle anlattı
Mali kuralın nasıl çalışacağını anlatan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, mali kuralın 4 ana parametresi bulunacağını ve buna göre orta, uzun vadede Türkiye Cumhuriyeti’nin bütçe dengesinin eksi yüzde 1, yani GSYİH’nın yüzde 1’i oranında oluşmasının hedefleneceğini açıkladı. “Yani orta, uzun vadeli hedefimiz bütçe dengesi noktasında yüzde 1’lik bir açık” diyen Babacan, bir başka önemli parametrenin de eşik büyüme oranı olduğunu ve bunun da yüzde 5 olarak belirlendiğini bildirdi. Bakan Babacan, şöyle devam etti:
“Mali kuralımız iki bileşenden oluşuyor. Bunlardan biri açıkla ilgili konu. Bir diğeri de genel konjonktürle, ekonomik büyüme hızıyla ilgili. Diyelim bizim bütçe açığımız yüzde 4. Ulaşmak istediğimiz hedef de yüzde 1. Çünkü 1 artık sabit. Bir bundan sonra yıllar boyunca hep sabit olacak, o orada duracak. Açığımızın 4 olduğu bir yıl, ertesi yıl için ne kadarlık bir bütçe açığı hedeflemeliyiz. İşte bu noktada 0.33 katsayısı devreye giriyor. Bu da bu da şu demek; yüzde 4’ten yüzde 1’e ulaşırken, bir sonraki yıl aradaki farkın 3’de 1’i kadar bir uyarlama yapıyoruz. Yani 4 ile 1 arasında 3 puan var, o 3 puanın 1 puanı kadar bir uyarlama. Dolayısıyla mali kural çerçevesinde yüzde 4 açık verdiğimiz bir yılın ertesi yılı, bu açığı 3’e indirmemiz gerekecek.
Yani yüzde 1’lik bir mali uyum gerekecek. Bir sonraki yıl kalan farkın yine 3’de 1’ini alıyoruz. Yani azalan bakiye sistemiyle gidiyor. Diyelim ki ertesi yıl açığımız yüzde 3 ise ve hedef 1 ise bu sefer 3 ile 1 arasındaki farka bakıyoruz 2 puan. İki puanın 3’de 1’ini alıyoruz ve 0.67 oranında açığımızı düşürüyoruz.”
‘Kolay alışacağız’
İkinci bölümün konjonktür etkisi olduğunu anlatan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bu konuyla ilgili de şu bilgileri verdi:
“Diyelim biz Türkiye olarak herhangi bir yıl yüzde 8 büyüdük. Yüzde 8 büyüme bizim eşik büyüme oranımızın 3 puan üzerinde. O 3 puanın 3’de 1’i oranında o yıl bir tasarruf sağlamamızı söyleyecek mali kural. Ya da tam tersine diyelim ki sadece yüzde 2 büyüdük. Bu yılda da yine yüzde 5’lik eşik değerden 3 puan daha altta kaldığımız için bunun 3’te 1’i kadar, yani yüzde 1’lik daha fazla bütçe açığı belirleyeceğiz. Yani bir bakıma işlerin iyi gittiği yıllarda, yüzde 5’in üzerinde büyüdüğümüz yıllarda tasarruf edeceğiz, ama yüzde 5’in altında büyüdüğümüz yıllarda da o tasarruf ettiğimiz miktarlar kadar bütçemizde daha fazla açık vermeye izin vereceğiz. Yani ekonomik döngülerle ters çalışan bir bütçe dengesi olacak.
Ekonomik döngüleri telafi etmeye yönelik bir bütçe dengesini böylece kurmuş olacağız. Bu formülasyon, matematik biraz belki ilk bakışta anlaması güç gözükse de bir süre göreceksiniz sonra buna çok kolay alışacağız.”
OVP’den farkı yok
Babacan Mali Kural ile Eylül 2009’da açıklanan Orta Vadeli Program’daki (OVP) hedeflerin farklı olmadığını da vurgularken, “Burada amaç uzun vadeyi garanti altına almak. Uzun vadede nereye gittiğimizi herkese ilan etmek ve iyi günde kötü günde, hava şartları ne olursa olsun, biz bu yolculuğa devam edeceğiz mesajını açık bir şekilde verebilmek” diye konuştu.
Denetim Sayıştay’da
Genel yönetime ilişkin mali veriler üçer aylık ve yıllık olarak Maliye Bakanlığı’nca Mali Kural İzleme Raporu ile kamuoyuna açıklanacak. KİT’lere ilişkin mali veriler ise üçer aylık ve yıllık olarak Hazine’ce kamuoyuna açıklanacak. Her yıl emeklilik ve genel sağlık sigortalarının uzun dönemli aktüeryal dengesine ilişkin hesaplamaları içeren raporlar kamuoyuna duyurulacak. Babacan , yıllık gerçekleşmelere ilişkin Mali Kural İzleme Raporu’nda yer alan verilerin belirlenmiş standartlara uygunluğu bakımından değerlendirilmesinin Sayıştay’ca yapılacağını, sonuçların raporun yayımından itibaren üç ay içinde açıklanacağını bildirdi. OVP ile OVMP’nin, ‘Orta Vadeli Program ve Mali Plan’ altında birleştirileceğini ve 15 Haziran’a da açıklanacağını kaydetti.
Mahalli idarelere denetim
Babacan, “Mahalli idarelerin limiti aşan iç borçlanmalarında, İçişleri Bakanlığı’nın yanı sıra Hazine’nin de uygun görüşü aranacak. Mahalli idarelerin dış borçlanma limitindeki istisnalar sınırlandırılacak” dedi.
Mali kuralla özel sektörün ve piyasaların işinin de kolaylaştığını ifade eden Babacan, “Özel sektörümüz çok daha uzun vadeli ve daha düşük maliyetleri kaynaklara içeriden ve dışarıdan ulaşabilecektir. Zaten bizim de amacımız Türkiye’yi özel sektör eliyle büyütmek’’ dedi.
Cevap: Re: Ekonominin Canlandırılması İçin Ne Yapılmalı?
Kazakistan Devlet Başkanı’ndan Türk işadamlarına çağrı: “400 milyon dolarlık anlaşma yaptık, 25 milyar doları kaçırmayın”
Kazakistan’da iki gün süren Türk-Kazak İş Formu’nda iki ülke firmaları arasında 1.400 iş görüşmesi yapıldı. Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev, iş formunda 400 milyon dolarlık bağlantının yapıldığını hatırlattı ve “2020 yenileşme programı kapsamında 25 milyar dolarlık yatırım yapılacak. Fırsatı kaçırmayın” dedi.
Türkiye İhracat Meclisi (TİM) ile Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) organizasyonunda Astana’da Kazak-Türk İş Forumu gerçekleştirildi. İş formuna Türkiye’den 150 kişilik işadamı heyeti katıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev himayelerinde gerçekleştirilen forumda Türk firmaları 350’ye yakın Kazak şirketleri ile 1.400 ikili iş görüşmesi gerçekleştirdi. İki gün süren forumun kapanışında konuşan Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayen, Türk işadamlarını yatırıma çağırdı. İki gün boyunca yapılan görüşmeler sonucunda 400 milyon dolarlık iş anlaşmasının imzalandığını söyleyen Nazarbayen, Türk işadamlarını öncelikle kimya, petro kimya, tarım ekipmanları, enerji, ulaşım ve lojistik alanlarına yatırım yapmasını istedi.
FIRSATI KAÇIRMAYIN
Nazarbayev, “Kazakisan’da inşaat alanlarında büyük yatırımlar yaptınız. Şimdi de üretime yönelik yatırımlarınızı bekliyoruz. Bu yıl içinde 144 işletme faaliyete geçecek ve 5 milyar dolarlık yatırım yapıldı. 2020 Yenileşme Programı çerçevesinde 25 milyar dolarlık yeni işletme açılacak. Bu fırsatı kaçırmayın. Orta Asya’ya yapılan 108 milyar dolarlık yatırımın yüzde 80’ı Kazakistan’a yapıldı. Alt yapıyı düzelttik ve yatırımcıya güven verdik” dedi.
KUCAKLAŞMAK YERİNE İŞ YAPALIM
Rusya ile Beyaz Rusya arasında gerçekleştirilen Gümrük Birliği’ne de atıfta bulunan NazarbayeV, Kazakistan’da yapılacak yatırımların 170 milyonluk pazara da ulaşacağını kaydetti. Yaşanan krizi rağmen bugüne kadar tek bir uluslar arası kredi almadıklarının altını çizen Nazarbayev, şöyle devam etti: “2007’de doğal kaynaklardan yaratılan milli fondan kriz döneminde 10 milyar dolar harcadık Şu anda 55 milyar dolar fonda var. Petrol, altın rezervi ve maden kaynaklarımı fazla. Alternatif alanlarda yatırım yapılmasını istiyoruz. Sağlık, altyapı ve eğitim konularına ağırlık veriyoruz. Türk akrabalarımızla iş yapalım. İyi dostluğumuz var. Tarih, dini ve eğitimimiz ortak. Hep kucaklaşmak yerine gelin gerçek işler yapalım. Her projeyi inceleyeceğim, sizin başarıya ulaşmanızı sağlayacağım.”
YENİ ÖRNEKLER GÖSTERİN
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de işadamlarının karşılaştığı tüm sorunları Nazarbayev’e ilettiğini ve çözülmesi konusunda adımlar atılacağın söyledi. Türk yatırımlarını çekmek için düşünülen organize sanayi bölgesi projesinin Çimkent’te kurulacağını belirten Gül, “Burada yer almanızı istiyorum. Madencilikten enerjiye kadar bir çok alan var. Müteahhitlikte güzel örnekler verdiniz. Yeni örnekler vereceksiniz. Lojistik, kara hava, demiryolları seferleri artırılacak. Özellikle demir yolu yatırımlarına ağırlık verilecek. Bakü-Tiflis-Kars demiryolu süratli bir şekilde ilerliyor” diye konuştu
EXİMBANK’TAN KREDİ PROTOKOLÜ
Kazakistan’daki Türk yatırım sayısının artmasını isteyen Gül, özellikle tarım, maden alanında büyük potansiyel bulunduğunu bildirdi. Bu yatırımlara Eximbank’ın destek vermesi için protokol de imzalandığını belirten Gül, Kazak işadamlarına da seslenerek Türkiye’de yatırım yapmalarını istedi. Gül, “Türkiye güvenli bir ülke. Herkes ofisini İstanbul’da açıyor” şeklinde konuştu. Türkiye’deki OSB’lerin en büyük başarı alanlarından biri olduğunu ifade eden Gül, geçen yıl Nazarbayev’in Ankara’daki OSB’leri ziyaret ettiğini hatırlattı. Gül, OSB’lerin üretimin devletten insanlara geçmesinin en iyi yolu olduğunu savunarak, “Bu OSB’lerde 3 kişi ile kurulan şirketler 3 bin çalışana ulaştı. Bu başarılı örnekleri buralara taşıyalım. Gelişmeyi sanayiyi tabana yaymak lazım” dedi.
http://ekonomi.haberturk.com/makro-e...irmayin-cagri-
Cevap: Re: Ekonominin Canlandırılması İçin Ne Yapılmalı?
Uluslararası piyasaya raf üreten Türk firması Çinliler'in işlerini bir bir kapıyor
Geçtiğimiz aylarda Çinlilerin elinden Suudi Arabistanlı firmayı kaparak ülkenin ecza depolarını raflayan Temesist, bu kez Hollandalı bir firmayı Çinliler kaptı. Ünlü yapı market zincirlerine raf tedarik eden Hollandalı bir firma ile anlaşan Temesist, 20 milyon euroluk iş hacmi gerçekleştirecek.
Senegal, Azerbaycan, Kazakistan ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Temesist Genel Müdürü Halil İbrahim Gül, “Çinliler ile çalışan Suudi Arabistan’ın işleri aldık. Sağlık Bakanlığı Ürdün’deki ecza depolarının yapımını bize verdi. Ürün ve hizmetimizden memnun kaldı ve şimdi tüm ülkedeki ecza depoları işini bize verdi” dedi. Halil İbrahim Gül, şimdi de Çinliler ile çalışan Hollandalı bir firmanın işlerini aldıklarını açıkladı.
Hollandalı firma da tercih etti
Suudi Arabistan’ın ardından Hollandalı bir firmayı da Çinlilerin elinden aldıklarını söyleyen Halil İbrahim Gül, “Suudi Arabistan’da Çinliler ile çalışıyordu. Ancak Çinlilerin son zamanlarda kalitede istikrarı tutturamaması nedeni ile, müşteri kaybetmeye başladı. Son örneği ise yine biz yaşadık. Practiker, Bauhouse gibi dünyaca ünlü Yapı Marketlerinin raflarını tedarik eden Hollandalı bir firmanın işlerini üstlendiklerini üstlendik. İlk aşamada 2 milyon euroluk anlaşma imzaladık. Ancak önümüzdeki yıllarda bu rakam 20 milyon euroya kadar çıkacak. Şu an, önümüzdeki yıllara ilişkin birlikte planlama yapıyoruz” diye konuştu.
Bilecik yatırımı ikiye katlanacak
Hollandalı firmanın Temesist’i başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu ve Orta Asya’da bir üs olarak gördüğünü ifade eden Halil İbrahim Gül, “Firma, bizim üzerimizden bölge ülkelere yayılacak” dedi. Bilecik’te 1 milyon lira yatırımla faaliyete geçen fabrikaya ek olarak bir o kadar daha yatırım yapacaklarını kaydeden Gül, “Bilecik fabrikamız 5.000 metrekaresi kapalı olmak üzere toplam 16.500 metrekarelik bir alanda kurulu. 2011 yılında bu fabrikamıza 5.000 metrekarelik bir kapalı alan daha ilave yapacağız. Ve bu ek fabrikamızda sadece Hollandalı firma için üretim gerçekleştireceğiz” dedi. İhracat yaptıkları ülke sayısının 30’un üzerine çıktığını da belirten Halil İbrahim Gül, bugüne kadar ürettikleri ürünlerin yüzde 30’unu ihraç ettiklerini, hedeflerinin bu rakamı yüzde 50’e çıkarmak olduğunu kaydetti.
Temesist Irak’ta Amerikalılara raf giydirecek
Kazakistan’daki projenin de hızlı bir şekilde sürdüğüne dikkat çeken Halil İbrahim Gül, Kuzey Irak’ta da iş aldıklarını belirtti. Gül, “Kuzey Irak’ta da giydirme raf sistemi uygulayacağız. Bağdat Havalimanı ‘Free Shop’unda yer alan Amerikalı bir firmanın mağazasına raf sistemi kuruyoruz. Buradan hareketle firmanın dünya genelindeki tüm Free Shop mağazalarına biz raf sistemimizi döşeyeceğiz” dedi.
Tasarruflu raf getirdi
İnsansız çalışan akıllı raf sistemleri üreten Avusturyalı BT-Anlagenbau şirketinin Türkiye distribütörlüğünü aldıklarını söyleyen Halil İbrahim Gül, “Türk firmalarına tasarruf imkânı sunacak olan yeni ürünümüz için firmalarla görüşmeye başladık” dedi.Gül, “Bu sistem günlük yüklemesi fazla olan bütün sektörlerde kullanılabilecek. Tek düğmeye basarak depodaki mallar sınıflandırılabilecek ve zamandan da tasarruf edilmiş olacak” diye konuştu.Nisanda market rafları üretimine gireceklerini anlatan Gül, bu rafları iç piyasa dışında ağırlıklı olarak Afrika ülkelerine ihraç etmeyi planladıklarını kaydetti. Öte yandan Suudi Arabistan’da Sağlık Bakanlığı’nın ilaç depolarındaki rafları yaptıklarını belirten Gül, İtalyan firmalara da raf sattıklarını ifade etti.
Haber Türk
Demek ki neymiş?
İşine gücüne bakacaksın; bunun için de öncelikle zırhları kaldırıp yolları açacaksın.
Gerisi kendiliğinden gelir..
Batı nın en büyük korkusu da bu değil miydi zaten!
Şimdi de işte böyle korksunlar BİRAZ... :cop
Cevap: Re: Ekonominin Canlandırılması İçin Ne Yapılmalı?
Ekonominin Canlandırılması İçin Ne Yapılmalı?
Ulaşım mesela , nasıl da unutmuşuz! İş dünyası için ulaşımın ne denli önemli olduğunu bilmeyenimiz yoktur sanırım . Düşünsenize günlük ihtiyaç meyve ve sebzelerin nasıl da taze taze tüketiciye ulaşabileceğini :ok Tatlı bir rekabet de olursa değmeyin satıcı ve tüketicinin keyfine..
İstanbul-İzmir 3.5 saat olacak
Türkiye'nin en büyük otoyolunun imzaları atıldı...
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İzmit Körfez Geçişiyle bağlantı yolları dahil olmak üzere Gebze-Orhangazi-İzmir otoyoluna ilişkin sözleşmeye imza atarak, “Proje, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Yap-İşlet-Devret modeliyle bir seferde yapılan en büyük projedir” dedi.
Türkiye'nin en büyük otoyolu projesi olan ve İzmit Körfez Geçişiyle Bağlantı yolları dahil olmak üzere Yap-İşlet Devret modeliyle ihale edilen Gebze-Orhangazi-İzmir otoyoluna ilişkin sözleşme, Karayolları Genel Müdürlüğünde tarafların katılımıyla gerçekleşti.
Törene, sözleşmeye imza atan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Nurol, Özaltın, Makyol, Astaldı, Yüksel ve Gökçay firmalarının temsilcileri katıldı.
Bakan Yıldırım, açılışta yaptığı konuşmada, projenin kamu, özel sektör ortaklığıyla yapıldığını belirterek, “Proje, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Yap-İşlet-Devret modeliyle bir seferde yapılan en büyük projedir. Projenin, milletimize, devletimize ve geçtiği güzergahtaki illerimize hayırlı olmasını diliyoruz” dedi.
Proje ile aynı zamanda hem Türkiye'nin Avrupa Birliği altyapısına entegrasyonunu sağlayacağını hem de yapım süresince çok ciddi bir istihdam ve iç pazarda hareketlenmeye de vesile olacağını ifade eden Yıldırım, 20 ayda 7 adet şantiye kurulacağını, 10 bin kişinin doğrudan istihdam edileceğini ve dolaylı istihdam sayısının da 50 bini bulacağını bildirdi.
Yıldırım, geçtiğimiz yıl İstanbul-İzmit Körfez Geçişi, Bursa-Balıkesir ve İzmir illerini kapsayan bir otoyol projesi ve İzmit Körfez Geçisinin ihalesini gerçekleştirdiklerini anımsatarak, “Bu proje, bugüne kadar Türkiye'de Yap-İşlet-Devret modeliyle bir seferde gerçekleştirilen en büyük proje olma özelliğini taşıyor” dedi. Projenin, yaklaşık olarak maliyetinin kamulaştırmalarla birlikte 11 milyar TL'yi bulduğunu belirten Yıldırım, proje tamamlandığında Türkiye'nin 2. büyük kenti İzmir'le en büyük kenti İstanbul arasının 3-3.5 saat süreceğini söyledi. Yıldırım, ayrıca projenin ilklerinden birisinin de İzmit Körfez Geçiş Köprüsü'nün toplam açıklığıyla birlikte “dünyada 2. büyük köprü olma özelliğini de taşıdığını” bildirdi.
PROJE TÜRKİYE İÇİN BİR İLKİ OLUŞTURUYOR
Böylesine büyük bir projenin, özellikle küresel krizin tüm şiddetiyle yaşandığı dönemde, Yap-İşlet-Devret modeliyle başarılı şekilde ihale edilmesiyle, Türkiye'nin son yıllarda elde ettiği güven ve istikrarla uzun vadede yatırım yapılabilecek ülkeler arasında en ön sıralarda olduğunu bir kez daha dünyaya gösterdiğini ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti:
“Dünya Bankası'nın son yaptığı bir araştırmaya göre, son 10 yıl içerisinde ekonomisi en büyük, en fazla büyüyen 30 ülke içerisinde, birinci Çin, ikinci ise Türkiye olarak göze çarpmaktadır. Bu da ülkemizin geçtiğimiz yıllarda başlatığı büyüme rekorlarını, krizin hemen sonrasında arttırarak devam ettiğini bir kez daha göstermektedir. Yine hatırlayacaksınız, 2010 yılının ilk çeyreğinde Türkiye, 11.7, ikinci çeyreğinde 11.2 büyüme gerçekleştirerek, Avrupa'da birinci, dünyada Çin'den sonra ikinci en yüksek düzeyde büyümeyi gerçekleştiren ülke unvanını korudu.
Büyük projelerin gerçekleştirilmesi zaman alır. İhale üzerinden bir seneden fazla zaman geçti. Bu süre içerisinde konsorsiyumlar dahil firmalar, bir yandan sürekli görüşmelerini sürdürürken, bir yandan da sözleşmeye esas olacak görüşmeleri Bakanlığımız, Hazine, DPT üçlüsüyle karşılıklı müzakereler yaparak olgunlaştırdılar ve nihayet bugün imza edilecek noktaya getirdiler. Her şeyden önce, bu kadar büyük bir projeyi yoğun çalışma sonucunda imzaya hazır hale getiren, bu süreçte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”
Söz konusu projenin Türkiye için bir “ilk” olduğunu vurgulayan Yıldırım, ilk olan projelerde bazen tecrübe yönünden sıkıntılar olabildiğini belirtti. Yıldırım, böylesine büyük bir projeyi bu aşamaya getirmenin çok daha kolay olmadığını ifade ederek, bu süreçte ilgili tüm kurumların büyük bir özveriyle, yakın bir işbirliğiyle koordinasyon içerisinde çalıştıklarını söyledi.
Projenin başlamasının önünde artık hukuken bir engel bulunmadığını dile getiren Yıldırım, “Bu imzayla birlikte, en kısa sürede, zannediyorum ki en geç 2 ay içerisinde de ilk kez temelleri atacağız ve çalışmalara süratle başlayacağız” dedi.
Yıldırım, projenin sadece bir noktadan başlamayacağını, ilerleyen tarihlerde İzmir tarafından, hatta birkaç yerde birden başlayarak çalışmaların eş zamanlı olarak gerçekleştirileceğini bildirdi.
SEYAHAT SÜRELERİ KISALACAK
Proje ile ilgili olarak teknik bilgiler hakkında da bilgi veren Yıldırım, projenin öngörülen azami yapım süresinin 7 yıl olduğunu ve bir neden olmadığı sürece, bu sürenin kesinlikle 7 yılın üstüne çıkmayacağını kaydetti.
Yıldırım, “Geçmişte yaşanılan tecrübeler bize şunu göstermiştir; Yap-işlet-devret projelerinde yapım süresinden yapılacak tasarruf işletme süresine ilave edildiğinde, yükleniciler maliyetinin çok daha yüksek olmasına aldırmadan, kısa sürede tamamlamak için çok ciddi gayret gösteriyorlar. Yapım süresinden neredeyse yüzde 30-35'e yakın bir kısalma, bir tasarruf söz konusu olabiliyor. Biz de bu düşünceyle yapımda yapım süresini kısaltabilmek bakımından burada sağlanacak bir zaman tasarrufunun işletmeye dahil edilmesi prensibini benimsedik ve bunu da sözleşmeye koyduk. Kısaca 7 yıldan aşağı inilecek her tür işletme süresini ilave alacaktır. Bu da yüklenicilerin, projeyi 7 yıl değil çok daha kısa sürede belki 5 yılda tamamlaması için bir fırsat oluşturmaktadır” diye konuştu.
“İşletme süresinin yapım dahil 22 yıl 4 ay olduğunu” ifada eden Yıldırım, şöyle devam etti:
“Köprünün toplam uzunluğu 3 bin metredir. Ayaklararası uzunluk da yaklaşık bin 700 metre olarak ön görülmektedir. Trafik yoğunluğunun çok daha fazla olduğu bininci kesim denilen Gebze-Orhangazi arasında 40 bin otomobil eşdeğeri, trafik gün başına, ikinci kesim Orhangazi-Bursa'da 35 bin otomobil eşdeğeri, üçüncü kesim Bursa-Balıkesir 17 bin ve dördüncü kesim Balıkesir-izmir kesiminde 23 bin günlük trafik garanti edilmiştir. Garanti edilen ücretler ise tavan ücretleri olarak sözleşmede yer almış olup, onun altında tarife uygulamak yüklenicilerin ve işleticilerin kendi inisiyatifindedir.”
DÜNYANIN 2. ASMA KÖPRÜSÜ OLACAK
Yıldırım, projenin “dünyanın 2. köprü niteliğinde, bir asma köprü olacağına” dikkati çekerek, otoyolun geçtiği güzergah üzerinde yer alan İstanbul-Yalova-Bursa-Balıkesir-Manisa ve çevresindeki illerin sanayisinin ve ekonomisinin de bu yolların yapımıyla birlikte çok daha hızlı bir şekilde gelişeceğini bildirdi.
Öte yandan, İzmit Körfezi ve özellikle Yalova Körfez ve İzmit üzerinden Gebze'ye uzanan 90 kilometrelik devlet yolunun, bugün trafik yükünün çok üzerinde çalıştığını belirten Yıldırım, bunun zaman kaybına ve fazla yakıt tüketilmesine yol açtığını söyledi. Yıldırım, bu yolun devreye girmesiyle birlikte körfezdeki trafik yükünün en az yüzde 30'unun bu yola kayacağını belirtti. Edirne-İstanbul-Ankara otoyolunun, İzmir-Aydın otoyoluyla da birleşeceğini ifade eden Yıldırım, “Marmara ve Ege bölgeleri de böylece otoyol ağlarıyla birbirine tamamen bağlanmış olacak” dedi.
Körfez geçişinin bugün 45 dakika- 1 saate yakın sürdüğünü dile getiren Yıldırım, köprünün yapılmasıyla birlikte bu saatin 6 dakikaya düşeceğini bildirdi. Yıldırım, bunun yakıt tasarrufu anlamına da geleceğini belirterek, “Yıllık bazda yapılan hesaplamaya göre, zaman ve yakıtta yapılan tasarruf 870 milyon TL olarak ortaya çıkmıştır. Sadece, bu iki kalemdeki tasarrufla 10-11 yıl içindeki bu projenin geri dönüşü mümkün gözükmektedir” diye konuştu.
Köprü ile seyahat sürelerinin de önemli ölçüde kısalacağını ifade eden Yıldırım, “Bursa'ya azami 1 saatte, İzmir'e 3-3.5, Eskişehir'e 2.5 saatte hız kurallarına uyulduğunda ulaşılabilecek”dedi. Haber Türk
Cevap: Ekonominin Canlandırılması İçin Ne Yapılmalı?
Bendeniz burada ankette sorulmuş olan şıkların hiçbirisine katılmıyorum. Ekonomisi canlı ülkeleri incelediğinizde vergi affının bile bizdeki gibi kullanılmadığını, hatta neredeyse hiç kullanılmadığını göreceksiniz.
Ayrıca nereden buldun yasası çok önemlidir. Ekonomi için neden bir zararı olsun? Yatırımcı tabi ki usulsuz para ile yatırım yapmıyorsa. Zaten hukukta usulune göre olması gerekmez mi?
Ekonomiyi canlandırmak özel sektöre daha fazla teşvik vermekle, ve özel sektörü denetlemekle olur. Hangi anlamda denetlemek derseniz, üretiminin standartlara uygunluğu ve işveren olarak sorumluluklarının yerine getirmesi noktasından.
Yurtdışında en çok gözüme çarpan ve ekonomide hareketliliği sağlayan hususlar bunlardı. Bazı noktalar ne alakası var diyebilirsiniz, ancak soran olursa detaylı yazmaya çalışırım.
saygılar.