Cevap: Hukuki Net üye ve misafirleri, bu yaz ilaç yapacağız
timurcark ile temasa geçtim ve cevabını verdim. İkinci konu: sözünü ettiğim yara; sürmeyle tedavi olmadı. Şimdi; içerek ve sürerek denemekte. O kişi hakkında biraz bilgi vereyim: En son, yarasıyla ilgili olarak; bir sahil şehrindeki üniversitenin tıp fakültesi hastahanesine gider. Derdini anlatır. O bölümdeki uzman, ona der ki; "Yaranla ilgili hiç bir ilacı kullanma. Yaranı gazlı bez gibi bir şeyle sarma. Kendi haline bırak ve yaran kuduruncaya kadar bekle. Sonra; buraya gel ve yarandan parça alıp, tahlil edelim ve yaranın iyileşmesine engel olan ne ise, bulalım."
Üçüncü konu: Vitiligo hastalığıyla ilgili, deneyecek birini buldum. 1975 yılında ortaokulda iken öğrencim olan ve öğretmelik yapmakta olan biri... Daha önce; "şimdiki aklım olsaydı" diye söz ettiğim şekilde, tavsiyede bulundum ve ilacını verdim. Kullanacak. Dördüncü konu: Sizlere tavsiye ettiğim; tıbbi özellikleriyle ilgili dosyaya ulaşmanız için söylediğim; "Wild Plants of Malta" adlı site kapandı, iyi mi?...
Antibiyotiğin dokunduğu hasta kadınla ilgili soruma, kimse cevap vermedi. Devamını anlatayım o zaman... Bir gün telefonum çalar:"Hocam, ben; polis Ş. Siz, ilaç yapıyormuşsunuz.(Evet derim.) Benim safra kesemde iltihap var ve iki aydır doktorlar tedavi edemedi. Sizin telefonunuzu; ilacınızı kullanan komşum kadından aldım.(Hakkında soru sorduğum kadından söz ediyor) Yapar ise; Sakar Hoca yapar deyip, sizi tavsiye etti. Tedavi olur muyum?" Cevap:"Çocuk oyuncağı!..."
Niye anlatıyorum; bazı şeyleri -İlgisizlikten dolayı kızdığımdan- yazmamama rağmen; "İnanılmaz bir ilacı yapmamakla, büyük hata ettiniz." demek için...
Bir yıldır; bulunduğum yerdeki kişilere ilaç vermemeye, neredeyse; yemin etmiştim. Niye;"yapın, yapın" demekten dilimde tüy bittiği için. Şu anda yapan kişi sayısı; altmışın üzerindedir.Bir istisna yaptım, bu yıl. Üç çocuğuna da öğretmenlik yaptığım yaşlı bir karı-kocaya. Şu anda yalnız yaşamaktalar. İkisi de; 70'in üzerindeler. Kadın; kilolu ve kalp dahil birçok rahatsızlığı var. Merdiven bile çıkamıyor. Kocası 79 yaşında. Günde 2,5 paket sigara içiyor. Kahveden eve gidinceye kadar üç sefer mola veriyor, nefes sıkıntısı var. Yetmiyor; yürümekte de zorluk çekiyor, eklemlerden dolayı... Verdim ve kullandılar, devam ediyorlar. Şu anda; harika gidiyorlar. İlaç yapmaları için otu da ben topladım ve yağı onlardan, yapıverdim. Olgunlaşmasını bekliyorlar. Kocası diyor ki:"Yıllardır boşuna hap içmişim."
Beni; İstanbul, Ankara, Zonguldak, Aydın, Kocaeli, Tekirdağ, Muğla, Afyon, Mersin, Bitlis, İzmir, Antalya, Manisa, Kütahya, Sakarya, Çanakkale ve Konya'dan tanıyanlar var.
Bu kadar "çene" yeterli.
Sağlıcakla kalın...
Cevap: Hukuki Net üye ve misafirleri, bu yaz ilaç yapacağız
Yapın dediğim halde yapmadığınız şeye; ilaç mı, süper ilaç mı, iksir mi, ot-çöp mü, kocakarı ilacı mı, yoksa; birinin geçenlerde dediği gibi; şurup mu, ya da; İGB (işlem görmüş bitki) mi, İGO (işlem görmüş ot) mu demeliyiz, bilmiyorum. Her ne ise, anlatacaklarım var.
Vitiligoda deneyecek olan öğrencimden söz etmiştim. O iş söyle başladı:
Köyünü ziyarete geldiğinde bana:"Hocam, ot ile ilgili araştırmalar nasıl gidiyor?" deyince, ben ona; "Sana bir şey anlatayım." dedim ve anlattım: Bizdeki kedilerden birinin adı BENEK. Bu kedi; insana sürtünmesine rağmen, kendini sevdirmez. Bu kedinin ensesinden kuyruk sokumuna kadar olan bölgede, dört yerinde, en küçüğü 50 kuruş büyüklüğünde olmak üzere, bazıları elips, bazıları da daireye yakın şekilde derisinin renginde kızarma şeklinde koyulaşma oldu. Bu bölgelerdeki tüylerinin %90 ı da döküldüğü gibi, her birinin ortasına yakın yerlerde de; küçük bir yara varmışcasına kabuk oluştu. Hanım dedi ki;"Buralara ilaç sürelim." Nasıl süreceğiz? Müdahaleye izin vermez... Gece geç vakit, kedilere, krem kaşara batırılmış ekmek veriyoruz. Ekmek yerken ses çıkarmaz belki, deyip; hanım ekmek yedirirken ben de ilacı sürdüm. Yedi günde altı defa. Netice; derisini rengi düzeldiği gibi, tüyleri tekrar çıktı.Veteriner gözüyle hastalığın adının ne olduğunu bilmiyorum, ama; olan bu...
Anlattıktan sonra, öğrencim; ellerini uzatarak; "tam bana göre bu iş" deyip, vitiligo olduğunu belirtti. Denemeye böyle karar verdi.
Hani, bilirsiniz; Dost başa, düşman ayağa bakar, diye bir söz var. Bu sözü, şu şekilde değiştirdim: Dost başa, düşman ayağa, otçu ele bakar. Nasıl ama?...
Kasım'ın dokuzunda, külüstürün genel bakımı için sanayi çarşısındaki tamircime giderim. Usta; bu işi haftaya yapabileceğini ve arabayı, yıkamaya vermemi söyledikten sonra, birine telefon eder:"Ali Abi, doktorun burada, gel çay içelim." Bana dönerek; "Hocam, bizi yemeğe çağırıyor, hadi gidelim." Yemekte buluşuruz. Ha bire yaşadıklarını anlatmaktadır. Bir ara ben ona;"Ali Bey, yanında çalışan işçinin karısı ne durumda, onu anlat."
Cevap verir:"Dün kan tahlili için gittiler. Bu tahlilin sonuçları geç çıkıyormuş. Daha belli değil yani... Ama; ilacı kullanmaya başladıklarından on gün sonraki idrar tahlilinde, netice çok iyi çıktı.İltihap ve böbrekte arıza marıza yok..." Ben de ona; haftaya geleceğimi, mümkünse raporun bir fotokopisini alayım, derim.
Arabayı yıkamacıdan alırken, delikanlı şunu demez mi;" Abi, bu araba camları açık olarak, aylarca, açık bir yerde mi yattı?" "Amca" demediği için, bu çocuğu sevdim. Ona;"Bu araba, 1 Hazirandan 22 Ekime kadar dağlarda, taşlarda, tarlalarda ot araştırmaları için kullanıldı. Onun için böyle..." dedim. Anladıysa, arap olayım.
Bir hafta sonra yine sanayi çarşısı. İşçiyi buldum. Tak, elime raporu verdi. Minnet ve şükran dolu. Eee dedim, kandaki mikrop işi? Hocam, kanda mikrop işi yok, kurdeşen gibi bir durum var. İlacı kullanmadan önceleri hanım, sinirlenince; her tarafı kabarıp, kaşınıyordu. En son; kurban bayramında sinirlendi ve belli belirsiz kabarma ve kaşınma oldu. Yok oldu diyebilirim. Ben yine de, faks numarası vererek, ilacı kullanmadan önceki kan tahlili ile son gelecek olanı fakslamasını istedim. Anlaştık. Niye istedim?
Bir meslektaşımın eşi yaklaşık 20 yıldır, bir öğrencimin eşi de iki üç yıldır "kandaki mikrop" ile uğraşıyorlar. Başlangıçta, bu mikrop işinin bakteri/virüs olduğunu sanıyordum. Araştırınca; kandaki alyuvar/lökosit, doktorların ifadesiyle; WBC yüksekliği olduğunu anladım. Buradan bir netice alamaz isem; başka biri daha var, onun raporlarından araştıracağım. Merakım şu: Bu ilaç, WBC yüksekliğinin düşürülmesinde etkili mi? Eğer; bunu yapabiliyorsa; İzmir'deki Prof.un, tedaviye giden eski öğrencime dediği "Hocan bu işi başarsın, hepimiz zengin oluruz" sözüne getiriyorum. Nasıl olacaksa?...
Araştırmalara devam ediyorum. 300 litreyi geçtim. Diyeceksiniz ki; "deneyecek kişiyi nasıl buluyorsunuz?"
Onlar beni buluyor. Nasıl mı:
Geçen Temmuz ayı sonuna doğru telefonum çalar:"Sizi duydum. Benim şöyle bir derdim var: mesane kesemde tümör (Doktorların miyom dediği) oluşuyor. Ameliyatla temizliyorlar. Şimdiye kadar onbeşe yakın ameliyat oldum. Ameliyat olmaya bıktım. Bu ilaç; bunu engeller mi?" Bilmiyorum dedim, istersen dene. Yaklaşık 150 günlük gönderdim. Bugün beni aradı:"İlaç bitmek üzere. Bu sürede iki defa kontrole gittim. Hiç bir şey yok. Devam etmek isterim." Ben de ona;" Bunu kullanırken olmayacağı zaten belli. Burada önemli olan şu: bundan sonra oluşmasını engeleyebilecek mi? Bunu öğrenmemiz lâzım. Ameliyat aralığının 10-11 ay olduğunu öğrendikten sonra; şimdi bir yıl bekle. Bir yıl içinde tekrar miyom olmaz isen; miyom oluşmasına engel oluyor, deriz. Anlaştık. Bir yıla yakın bekleyeceğiz.
Bir ay kadar sonra; başka bir şehirden yine bir telefon:"Eşim, rahmindeki miyomlar (Bu kişi doktorlar gibi söyledi) sebebiyle üç defa ameliyat oldu. Fayda eder mi?" Ona da gönderdim. Niye; mesane kesesinde deneniyor, rahimde ne yapar, diye...
Kurban Bayramının son günü, yine telefon:"Hocam, ben filanca. Yanımda komutanım var, ilaçla birlikte bana yazdığınız notu okudu. Sizinle görüşmek istiyor." Ver bakalım. Aldı telefonu:" Hocam, bende şu şu, bu bu ve de astım var." Şu şu ve bu bu kolay, ama; astımı bilmiyorum. İstersen göndereyim dene. Cevap;" Kabul, adresim şu..." Ve son cümlesi:"Astımı tedavi et, zengin ol. Size rapor vereceğim." Allah Allah, zengin olmak bu kadar mı kolay?...
Bir başka zaman, yine telefon:"Hocam, bizim evde mayın patlaması sonucu yanık ve yaralar oluşmuş biri var. Yanık ve yaralar tedavi oldu, ama; üç kırığı aylardır kaynamıyor." Cevap: Kırık konusunda, bir doktorun komşu oğluna "üç ayda olması gereken, iki ayda nasıl olmuş, hayret!" dediğini biliyorum, ama; emin değilim. Göndereyim, neticeyi bildirin. Aylar geçti, tık yok. En sonunda mesaj attım:"Kullanmadınız galiba..." Cevap geldi:" Teşekkür ederiz. İkisi kaynadı, biri kaynamadı. Haftaya ameliyat olacak." Demek ki; birisine platin takılırken kırık olan iki uç birbirinden epey uzak sabitlenmiş. İkisi kaynarken; üçüncüsü niye kaynamasın?
İki gün önce, ilacı yapmış bir tanıdık, 37 km.den bizi ziyarete gelirler. Sohbet ederken, arkadaş;"sakar Abi, Konya'da böbrek yetmezliği olan iki teyzem var. Birisinin durumu daha kötü. Uygun böbrek bulamadıklarından, nakil olamadı. Her iki teyzeme de gönderdim. Kötü olan kullanmaya başladı, öteki kullanmadı. Kullanmaya başlayan teyzeme, bir süre sonra doktoru demiş ki;"Teyze, böbreğin toparlanmaya başladı." Son durumu bilmiyorum.
Eee, ne diyorduk: Bütün ...İT'lere. Bu da ne; NefrİT
Yazmaktan yoruldum.
Bir daha ki sefere; üç doktorun dediklerini yazacağım.
Sağlıcakla kalınız.
Cevap: Hukuki Net üye ve misafirleri, bu yaz ilaç yapacağız
selam sayın sakar bende bu siteyi yeni buldum ve okudum yazılarınızdan çok etkilendim.Sizinle konuşmak isterim şeker hastalığıyla ilgili,size nasıl ulaşabilirim? mozdemir_50@hotmail.com görüşebilirsek çok sevinirim.
Cevap: Hukuki Net üye ve misafirleri, bu yaz ilaç yapacağız
selam sayın sakar mesajlarım gitmiyor galiba size ulaşmak istiyorum bu siteyi yani keşfettim ve yazılarınızdan çok etkilendim.
Cevap: Hukuki Net üye ve misafirleri, bu yaz ilaç yapacağız
Merhaba Sayın Sakar bey. Eşim 38 yasında, 3 çocuk annesi ve bu ay kanser hastası olduğunu oğrendik. Meme Ca teşhisi ve kemik metastazı söz konusu. Nette arastırırken önce ilk açılan yarım kalan konuyu gorunce üzülmüstüm. Ancak arastırmaya devam ettim ve sabah 6 dan beri 5 sayfalık konuyu dikkatle okudum. Biz de ilacı acilen kullanmak istiyoruz. İnsallah ilerde yapmak da nasip olur. Size ulaşmak için uye oldum. Lütfen irtibat kurarsanız sevinirim. Cihad Çelik 0532.311.36.60 cihadc@hotmail.com
Cevap: Hukuki Net üye ve misafirleri, bu yaz ilaç yapacağız
selam neden benim mesajlarım gitmiyor acaba bi rsorunmu var
Cevap: Hukuki Net üye ve misafirleri, bu yaz ilaç yapacağız
selam sakar hocam nihayet mesajlarım görüntüleniyor.bende sizinle irtibat kurmak istiyorum şeker konusuyla ilgili
ben sizin yazmış olduğunuz yazıların tamamını baştan sona kaç kez okudum ama şu an bu otu yapma imkanım yok mevsimi geçti anladığım kadarıyla. nasıl temin edebilirim yardımcı olursanız ve görüşürsek çok sevinirim.0505 221 06 85
saygılarımla.
Cevap: Hukuki Net üye ve misafirleri, bu yaz ilaç yapacağız
Yapılmasını istediğim ve yapmadığınız şeyin, bir adının olmadığını geçen sefer yazmıştım.Adını koydum:HTT (eyçtiti değil.)
Neden bu ad, derseniz: bu adla; bitki veya kimyasal yolla yapılıp satılan bir ilaç yok. İkincisi; bu, aynı zamanda, yapıldığı bitki adının kısaltılmışı oluyor: Hypericum Triquetrifolium Turra. "Kantaron yağı" denilmesinden de nefret ediyorum. Not: Bu bitkiyi Hypericum crispum adıyla (Öteki adı) ararsanız, ilk sitede bitkiyi tanımanıza yetecek fotoğrafları göreceksiniz.
Siz beni tanımazsınız. Top ve popla işim olmaz. Gazetelerin spor sayfalarına bile bakmam. Ama; şu hikâyeyi biliyorum: "Maradona ve Tanrının eli" Arayan internette bulur.
Gelelim hikâyelerimize...
Sağlık teşkilatından emekli ve bulunduğum köyde ikâmet eden biri vardır. Bana, bir gün:"Hocam, komşu ilçede bizim teşkilatta çalışıp emekli olan iki arkadaşım var. Hasta kişiler. Onları çağırsam, anlatır mısın? İkna olurlar ise; HTT verir misin?" Baktım ki, bu konuda bilgim yok, "Tamam" derim. 25 dakika sonra gelirler. İkisinin de adı; "B" ile başlamaktadır. Netice; HTTleri alıp giderler. Bunlardan biri; birkaç yıldır tedavi görmektedir ve sağlık grafiğindeki çizgi ise; hep aşağıya doğru gitmektedir.
Hem; doktorundan habersiz HTT kullanmakta, hem de tedaviye gitmektedir. Bir süre sonra doktoru fark eder. Çünkü; grafikteki çizgi yukarıya doğru dönmüştür. Sorunca "Emekli bir öğretmenin yaptığı ilacı kullanıyorum." O da; "içine kimyasal katkı koymuyorsa, kullan." der. Aradan bir süre geçer, iki ikibuçuk ay kadar önce beni ve arkadaşını ziyarete gelir. Ne dedi, biliyor musunuz:"Ben ikinizden de sağlıklıyım. Sizin kanınızdaki falan değer yirminin üstünde iken, benimki on'un altında." Ara not: Nasıl, insanlık tarihi M.Ö. ve M.S. diye ikiye ayrılıyor ise; hastanın da hayatı; HTT'den önce ve HTT'den sonra diye iki bölüm halinde. Bugün (29.12.12) yine buradaydı... Bu kişinin HTT den önce ve sonra kan tahlillerinin yapıldığını biliyordum...
Lafı WBC'ye getiriyorum. Hani, daha önce "Bu olmazsa, başka biri var, ondan öğrenirim demiştim ya..." İşte o kişi; anlattığım kişidir.
Geçen hafta, bu kişiye mesaj çekerim:"Kan tahlillerinde WBC değerleri var mıydı?" Telefon çalar:"Hocam, kahvedeyim. Dediğin var, akşam eve gidince haber veririm." Akşam telefon gelir."HTTden önce 13,9, daha sonra; 12,4, daha sonra ise; 10,6" Vay canına!... HTT WBCyi düşürüyor, ki; bunun için bir tedavi de görmedi.
Hastanın, aşağıya doğru giden çizgisini yukarıya doğru çeviren; Tanrının elidir. Yani; HTTdir.
Sizler, beni dinlemeyin. Ama; Bu konuyu açtığımda eklediğim "medicinal properties-TIBBİ ÖZELLİKLERİ"ni on defa, yüz defa okuyun. Buradaki bilgilerin tamamının "bilimsel araştırmalar" sonucu yazıldığını asla unutmayın. Bu dosyaya ulaştığım "Wild Plants of Malta" adlı sitede, dosyayı incelerken şunu da görmüştüm: "antibakteriyel" özelliği var ya; bu özelliğini tespit eden araştırma; Ege Üniversitesindeki bir gurup bilim insanınca yapılmış. Dip notta böyle yazıyordu, hatta; isimleri ve akademik ünvanları bile vardı... Site kapandı; elveda dosya..."info@maltawildplants.com" adresinden istenirse, gönderirler mi, bilemem.
O tıbbi özelliklere, birkaç tane de ben ekleyeyim:
EKSPEKTORAN: Balgam sökücü, hem de nasıl...
DİÜRETİK: Böbreklerin yeterince çalışmaması sebebiyle, vücutta birikmiş üreyi atar. On gün sürer ve bu süre içinde günde 10-12 çişe çıkış görülür. Hikâyelerini anlatmıyorum.
Daha da fazlası; HTT nin birkaç litresi hariç, 300 litre kadarı tamamen içildi. Bir kişi dahi:"Kaşıntı, kızarıklık, kabarma,yanma, böbreğime, karaciğerime, mideme zarar verme, tansiyonumu/şekerimi bozdu..." gibi bir yan etkiden söz etmedi. Bir hasta yakını, sadece şunu söyledi:"Babam bunu içince, uykusu geliyor." Bu yan etki değil; HTTnin özelliği. Neydi o; "sedatif-sakinleştirici" Ayrıca; bunu 5-6 hafta kullanıp da, hastalığı ne olursa olsun, kan değerleri iyi/çok iyi/mükemmel olmayan kimse çıkmadı. Bir iyilik daha yapayım: HTT kötü kolesterolü düşürüyor, biliyor muydunuz?
Şimdi geleyim, düşünmekten başımı ağrıtan iki konuya:
Daha önce yazmıştım: HTT ile antibiyotik kullanılmasın. Birisinde kusmalar, diğerinde de; vücutta kabarma ve kaşıntılar olmuştu.
Geçen yaz yaşananı anlatmalıyım: Boşnak Mehmet'in ayak parmağında tırnak batması olur ve doktora gider. Doktor antibiyotik ve sürülecek bir şey verir. Durum bellidir ve sorunca da anlatır. Üstelik;"Hocam daha çabuk iyileşsin diye HTT de (Kendisi ilk yapanlardandır) içiyorum." O, antibiyotik değildir derim. "Getireyim de gör." Getirdi: AUGMENTİN!... Hakikaten antibiyotik. Hiç de zararı yok. Eee, ne oldu şimdi:"HTT ile antibiyotik, birlikte zararlı mı, değil mi?" Bu; birincisiydi...
İkincisi ise; geçen yazıda "astımda deneyelim" meselesi vardı ya, astımı araştırdım. Astım:"Bronş mukozasının iltihaplanmasıdır" diyor, internet kültürü... Eee, hani tıp; iltihaplanmış doku ve organlardaki hastalıkları "...İT" diye adlandırıyordu? Ben öyle biliyordum. Bu ne şimdi?... Düşün Allah düşün!...
Cevabı olan var ise; yazsın da, düşünmekten kurtulayım.
Üç hasta-üç doktor konusu aklımda. Çok yakın zamanda yazacağım.
Sağlıcakla kalınız.
NOT:Ben "tedarikçi" değilim. HTT istemeyin. Bilmediğim bir rahatsılık söz konusu olursa; "öğrenmek için" gönderebilirim. Bu cümleyi, önümüzdeki yazıda açıklayacağım.
Cevap: Hukuki Net üye ve misafirleri, bu yaz ilaç yapacağız
Önceki yazımda sözünü ettiğim, bizi ziyarete geldiğinde "sizden sağlıklıyım" diyen kişiyi uğurladıktan sonra, arkadaşı bana dönerek;" HTT ile buluşmasaydı, çoktan helvasını yemiştik" demişti. Onu dün değil, bugün yazmamın sebebi; az sonra benzer bir cümleyi bir doktorun da kurduğunu görmeniz için...
Gelelim üç doktor-üç hasta meselesine...
Üç doktor da uzmandır ve birbirlerini tanımazlar. Üç hasta da; başka şehirlerde otururlar, birbirlerini tanımazlar. Üç hasta da; aynı hastalığa yakalanmışlardır, fakat; yerleri farklıdır. "Ağrı" bir rahatsızlık adıdır. Ama, söylerken; baş ağrısı, diş ağrısı, bel ağrısı... gibi söyleriz. Bu hastalarda da durum böyle. Üç hasta da; duyduklarını gerekli kontrollerden (Tahliller, MR/tomografi... ne gerekiyorsa) sonra duymuşlardır. Oluş sırasına göre yazıyorum.
Hasan Bey'in doktoru: Allah, Allah...Şimdiye kadar şöyle şöyle olması gerekiyordu, olmamış.Nasıl olur bu? Ne kullandınız?
Üniformalı oğlu telefonda:"Hocam, cevap vermedik.Ama, inanın; doktor bütün bildiklerini sıfırladı."
Ali Bey'in (Bize yemek ısmarlayan ve yaşadıklarını yemekte anlatan) doktoru:
Olmaması gerekiyor ama, olmuş...Olmaması gerekiyor ama, olmuş... Ali Bey: Hocam, ot ilacı kullandım dedim ya...
Doktor:Ali Bey, Ali Bey, modern tıp varken, bırakın bu kocakarı ilaçlarını... Temizsin, dört ay sonra kontrole gel.
Ali Bey, bunları yemek yer ve anlatırken devam ediyordu:"Hocam, yemişim bu hastalığı, yemişim."
6.12.12 Perşembe öğleden sonraları... Telefon, Muammer Bey'den:"Hocam, kontrolden geldim."
Doktoru:"Muammer Bey, şuran şöyle idi böyle böyle, buran şöyle idi böyle böyle olmuş. Meslek hayatımda böyle bir şey görmedim. İki defa ölmüş olmalıydın. Ne kullandın?
Muammer Bey:"Domates, biber, meyve yerken; hormonsuz olmasına dikkât ettim." demiş.
Doktor: Dört ay sonra kontrole gel, der.
Muammer Bey'e "doktor öyle dememiştir." dediğimde; valla aynen öyle söyledi, iki defa ölmüş olmalıydın, dedi.
Hakkımda; dört defa aynı cümleyi kullandı, telefon görüşmemizde. Onu yazmıyorum.
Üç doktorun, bu cümleleri kurmalarının sebebi?... Bildiniz; HTT
Şimdi bu yazdıklarımı okuyanlar, diyecekler ki;"Sakar tıp düşmanı mı?" Olur mu öyle şey. Ben FKB tahsil ettim. Benim gibi birinin bilimi, tıbbı inkârı mümkün müdür? Beni üzen, Ali Dayı'nın "İlaç denizinde iken, hastalıklar çekiyoruz" ifadesi ile belirtmeye çalıştığı, bitkileri sıfır saymadaki ısrar... Üstelik; hakkında, bilimsel, koca bir dosya olan HTT... HTT; bu kadar özelliği bir arada barındıran müthiş bitki. Dahası, bu konu başlığına ilk yazıyı yazdığımda, sadece tıbbi özelliklerine bakarak, o zaman ne yazmıştım:"Bu haliyle bile mükemmel"
Bilmem dikkât ettiniz mi, tıbbi özelliklerinde, hem "antivirütik" hem de; anti-HİV yazmakta. Virüs yok edici özelliği olan HTT, yine HIV virüsünün sebep olduğu AİDS'in de hakkından geleceğine göre, bunu niye yazmışlar? Bana göre; virüs konusunda o kadar etkilidir ki; HIV virüsünü bile yok eder, niyetiyle... Eee, o zaman; millet niye AİDSten ölüyor? Yine, bahar ayları ülkemiz insanının kâbusu olan, canlar alan KKKA hastalığı...Bu da virüs sebebiyle olmakta. Kurtulanı da, duymadım. HTT KKKAyı tedavi eder mi, bilmiyorum, denemedim. Ama, teoriye bakarsak; tedavi etmeli.
Siroz, bir karaciğer hastalığı. HTTnin özelliklerinden biri ne idi:Hepatoproktaktif... HEPAT karaciğer demek. AKTİF faal, çalışır demek. Hepatoprotaktif: karaciğeri çalışır hale getirir, yani; adam eder, anlamında. Eee, HTT sirozu tedavi eder mi, bilemem, denemedim. Teoriye bakarsak, olmalı.
Yine; Hepatit A,B,C... ne kadar var bilmiyorum. Ama, hepsi de; karaciğerin farklı türde iltihaplanması. Anti-inflamatuar (İltihap giderici) özelliği sebebiyle, HTT; ...it lerin düşmanı. HTT; hepatit çeşitlerini tedavi eder mi, bilmiyorum, denemedim. HTT hakkında en çok bilen benim, ama; cahilliğimin ne kadar çok olduğuna bakın. Ne kadar çok şeyi bilmiyorum.
Bu konuyu açalı, üç koca yaz geçti. Biri "yaptım", diğeri "yapacağım"" dışında yapmaya meraklı başka kimse çıkmadı. Şayet bir gün yapmaya/yaptırmaya kalkarsanız; beş litrelik metal kapaklı cam kavanoz kullanın. 2014 Ocağında HTTniz hazır olup, süzdükten ve tekrar cam kavanoza koyduktan sonra, yaklaşık elde edeceğiniz 4 litre civarındaki ürünüze bakarak; bir değer biçin. 100, 5000, 100000,... kaç lira değer biçersiniz? İsterseniz; şimdiden bir tahminde bulunun.Bulunamadınız mı? Yardımcı olayım:"Hayatınıza karşılık ne öderdiniz?" Evet, aynen öyle...Niçin, dört litreden az yapmayın dediğimi, ileride, belki söylerim.
Her şeyi; niçin, açık açık anlatmadığıma gelince. Çünkü;... Görüyorsunuz, sebebini bile yazamıyorum.
Siz, yine de beni ciddiye almayın, ama; tıbbi özelliklerini çok iyi okuyun. Daha ne diyeyim?
Umarım; önümüzdeki yıl, ülke olarak can derdine düşmez isek; HTTyi yaparsınız.
savaskara1951@g
Cevap: Hukuki Net üye ve misafirleri, bu yaz ilaç yapacağız
Hukuki Net Üye ve Misafirleri,
Yeni haberler var:
1-Geçenlerde, deneme yapan sedef hastasıyla görüştüm. Süresini tamamlamıştı. Dediği şu:"Çok gerilemişti. Neredeyse bitecek sanmıştım. Maalesef; yok olmadı..."
Yorumum:Size daha önce yazmıştım; sedef bir çeşit "proliferasyon" Hastaya verdiğim doz; "Maalesef..." denmiş bir hastalıkta kullanılmış ve başarmış bir doz idi. Bu da; "yumuşak doku" olmasına rağmen başaramadı. Salladı, yıkamadı... Doz az geldi. Bundan sonrası; ya; aynı kişiyi daha yüksek dozda kullanmaya ikna edeceğim, ya da; yeni dozla deneyecek birini bulacağım.
2-Astım denemesinden, henüz; bir ses, bir nefes yok!...
3-KOAH'da ise; inanılmaz haberler geliyor. Kesin neticeyi, daha sonra yazarım.
4-Hatırlarsanız; rahim ve mesane kesesinde "miyom"ları temizlenmiş iki kişiden söz etmiştim. Şu anda; rahminde miyom olan biri de denemekte. Haber için daha zaman var. Kız kardeşinde kullanılmasını isteyen kişinin mesleğini yazsam; aklınız durur...
Bilginize...
Siz, yine de;"sakar'dan çok iyi senarist olur.Adam, uyduruyor ama; sanırsın ki gerçek!..." demeye devam edin.
Sağlıcakla kalınız...