xdevilx rumuzlu üyeden alıntı
Antep dolaylarında bir Emeni papaz, bir Kürt, bir Türk yaz günü, yaya olarak yolculuk yapıyorlarmış. Susamışlar. Su yok. Sıcaktan, susuzluktan dilleri damaklarına yapışmış. Bağlarında tam olgun zamanıymış.
"Yahu susuzluktan öleceğiz, şu bağlardan birine girelim de iki salkım üzüm koparıp yiyelim" demişler. Seslenmişler. Sahibi mahibi yok!
Beraberce sahibi olmayan bir bağa girmişler. İki salkım üzüm koparıp yemeye başlamışlar. Tam o sırada bağın sahibi gelmiş.
"Selamünaleyküm!"
"Aleykümselam!"
"Kusura bakma, seslendik, bağırdık, çağırdık kimse yoktu. Çok da susamıştık. Onun için bağa girdik. Parası neyse ödeyelim" demiş Türk.
Bağın sahibi Türk, şöyle bir bakmış. Ermeni papazını, Kürt'ü, Türk'ü kıyafetlerinden, konuşmalarından tanımış. Öfkesi yatışmamış. Saldıracakmış ama, karşısındaki üç kişi olduğundan gözü tutmamış.
Dönmüş Ermeni'ye demiş ki:
"Ulan bak bu yediyse Türk'tür. Helal hoş olsun! Malımızın ayrısı gayrısı yoktur. Afiyet olsun! Bu da Kürt'tür, dili ayrıdır ama din kardeşimizdir. Ona da helal hoş olsun! Ulan gavur oğlu gavur! Sen niye girdin sahipsiz bağa? Niye yedin benim üzümümü?"
Bu sözler Türk ile Kürt'ün hoşuna gitmiş.
"Paçayı kurtardık!" demişler.
Bağcı girişmiş Ermeni'ye... Bir güzel ıslatmış.. Döve döve yere uzatmış!
Sonra dönmüş Kürt'e:
"Ulan Kıro! Ulan kuyruklu Kürt! Sen ne zamandan beri Türk'ün sahipsibağına girer üzüm yer oldun!"
Bu söz de Türk'ün hoşuna gitmiş!
Kürt'ün dayak yiyişini seyredip, "Dur! Vurma! Yapma! Yazıktır!" falan diyeceğine, bağcını her yumruk vuruşunda "hıh, hıh" demiş.
Sıra Türk'e gelmiş.
"Ulan seninle dinimiz bir, dilimiz bir! Sen niye bir Türk'ün bağınaErmeni ile Kürt'ün girmesine engel olmadın?"
İyice girişmiş Türk'e! Evire çevire dövmüş, ağzını burnunu dağıtmış. Onu da Kürt'ün yanına uzatmış.
Bağcı kahraman edasıyla:
"Hadi bakalım! Bir daha sahipsiz bir bağa girip üzüm yiyin!" deyince, Türk Kürt'e fısıldamış:
"Papazı dövdürmeyecektik."