Cevap: N'olacak Bu CHP'nin Hali?
CHP İstanbul il yönetimi düştü
CHP İstanbul İl Başkanlığı'nda kriz bitmiyor. Bu kez de 2 yönetim kurulu üyesi istifa etti, tüzük uyarınca il başkanlığı yönetim kurulu düştü.
CHP İstanbul İl Başkanlığı'nda bugün yapılan toplantıda Kadıköy İlçe Başkanı Türer Ercan ile Kağıthane İlçe Başkanı Fevzi Şit görevden alındı.
Şit ile Ercan'ın görevden alınmasını protesto eden yönetim kurulu üyeleri Nadir Ataman ile Erol Şahin de istifa dilekçelerini verdi. İki üyenin istifa etmesiyle birlikte, CHP İstanbul İl Başkanlığı Yönetim Kurulu da fiilen sona ermiş oldu.
CHP tüzüğüne göre, atanmış olan yönetimlerde üye tam sayısı azaldığında yedekleri olmadığı için fiilen sona eriyor. İl yönetimine, pazartesi günü yeni atamaların yapılması bekleniyor.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25298522
Cevap: N'olacak Bu CHP'nin Hali?
Manşetle geldi manşetle gidecek
İktidar savaşının tam gaz sürdüğü CHP'de Kılıçdaroğlu'nu liderliğe taşıyan sürecin benzeri şimdi Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül için işletiliyor. Kılıçdaroğlu, TESEV üyeliği ve Dersim tartışmalarıyla yıpratılırken medya Sarıgül'e bol bol yer vermeye başladı
Partideki iktidar mücadelesinin bir türlü sona ermediği CHP'de, Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlık koltuğuna oturmasını sağlayan sürecin bir benzeri şimdi de Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül için işletiliyor. Kaset skandalının ardından Baykal'ın koltuğuna oturan Kılıçdaroğlu'nun son günlerde liderliğini zayıflatan tartışmalar ve krizler arka arkaya yaşanırken, bir yandan da Mustafa Sarıgül ismi için kamuoyu oluşturuluyor.
Baykal'ın ardından gözyaşı döken ama kısa süre sonra Kılıçdaroğlu'nun en yakınındaki isim olan Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin de kendisine yeni bir yol çizerek, Sarıgül ile dirsek temasını artırdı. Tekin ve destekçileri, Baykal'ın partiden attığı, Kılıçdaroğlu'nun da geri almadığı Sarıgül'ün genel başkanlığı için zemin hazırlıyor.
İSMİNİ VETO ETMİŞTİ
Gürsel Tekin, bir dönem parti ile ilişiği kesilmişlere yeniden dönüş yolu açan PM kararının ardından Fikri Sağlar ve Gürbüz Çapan gibi isimlerin yanı sıra Mustafa Sarıgül'ün de adını gündeme getirmişti. Fakat Sarıgül'ün partiye dönüşü Kılıçdaroğlu'ndan veto yemişti. CHP'ye yeni lider arayışı ile ilgili haberler medyada sık sık yer alırken, bu kapsamda Sarıgül'ün adı da sıkça konuşuluyor. Sarıgül de belediye başkanlığı ile ilgili çalışmalarını halkla daha iç içe sürdürmeye özen gösteriyor, cenazelerde, düğünlerde ve halkın bulunduğu her türlü organizasyonda daha fazla yer alıyor.
SARIGÜL ANKETİ
Sarıgül'ün adı son günlerde yapılan anketlerde de dikkat çekici şekilde yer alıyor. Andy-Ar'ın en beğenilen liderler listesinde Başbakan Erdoğan'ın (yüzde 54.3) ardından Sarıgül'ün (yüzde 23.8), daha sonra da yüzde 19.1 ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun adı sıralandı.
PARTİDE DERSİM İSYANI
Bir yandan medyada Sarıgül'ün adı yoğun olarak kamuoyunun gündemine getirilirken, diğer yandan parti içinde de Kılıçdaroğlu'nun liderliğini tartışmaya açacak gelişmeler sürüyor. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün Dersim katliamı ile ilgili partisinin geçmişini eleştiren sözleri üzerine partinin ulusalcı kesiminde büyük bir isyan başladı. Bazı milletvekilleri Kılıçdaroğlu'ndan habersiz Aygün'e karşı bildiri açıklarken, Kılıçdaroğlu da partilileri 'disiplinli olmaya' davet etmek durumunda kaldı. Gürsel Tekin'e yakın bir internet sitesi Kılıçdaroğlu'nun liberal düşüncedeki TESEV'in kurucuları arasında olduğunu deşifre etti. Bu haber partide Kılıçdaroğlu aleyhine yükselen seslerin artmasına neden oldu.
BENZER SENARYO
Sarıgül senaryosu, Kılıçdaroğlu'nu liderliğe taşıyan senaryoya benzerliğiyle dikkat çekiyor. AK Partili bazı isimler hakkında açıkladığı dosyalarla kamuoyuna taşınan Kılıçdaroğlu, medya desteğiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday yapılmış, kaset skandalının ardından da Baykal'ın koltuğuna oturmuştu. Sarıgül'ü de önce belediye başkan adayı gösterip sonra liderlik koltuğuna oturtmak da konuşulan senaryolar arasında.
Değişmeyen hedefi CHP genel başkanlığı
Mustafa Sarıgül, 2004 yerel seçimlerinde Şişli Belediye Başkanlığı'na yüzde 60'ın üzerinde oy alarak seçilince, buradan aldığı destekle 2005 yılında Deniz Baykal'la genel başkanlık yarışına girdi. Kurultayda yenilen Sarıgül partiden de ihraç edildi. 2009'da Belediye Başkanlığı'nı bu kez DSP çatısı altında kazandı. DSP'den istifa eden Sarıgül, Türkiye Değişim Hareketi'ni kurdu. Kılıçdaroğlu'nun CHP'ye genel başkan olması üzerine partileşme çalışmasını durdurdu.
Cevap: N'olacak Bu CHP'nin Hali?
Sarıgül: Solda liderlik için erken
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, CHP’nin başına geleceği iddiasına ilişkin "Şimdilik bunlar için çok erken. Belediye başkanlığına devam etmek istiyorum" dedi. Sarıgül, CHP’deki huzursuzluk iddialarına ilişkin, "Bir siyasi partide adaletsizlik, dengesizlik varsa kavga çıkar" yorumunu yaptı.
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, CHP’nin başına geleceği iddiasına ilişkin "Şimdilik bunlar için çok erken. Belediye başkanlığına devam etmek istiyorum" dedi. Sarıgül, CHP’deki huzursuzluk iddialarına ilişkin, "Bir siyasi partide adaletsizlik, dengesizlik varsa kavga çıkar" yorumunu yaptı.
Bir kitap tanıtımı için İtalya’nın başkenti Roma’da bulunan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, anketlerde ’En güvenilen siyasi liderler’ arasında ilk sıralarda yer alması ve adının soldaki lider arayışlarında telaffuz edilmesiyle ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı. Halkın kendisine gösterdiği ilgiye teşekkür eden Sarıgül, şöyle konuştu:
"Daha çok erken. Ben şu anda belediye başkanıyım ve görevime devam ediyorum. Hala Şişli ve İstanbul’a yapacağım hizmetler var. Bu hizmetlerime aralıksız olarak devam ediyorum. Bu başarı sadece benim başarım değil. Din, dil, ırk, kültür ve mezhep farkı gözetmeden yaptığınız çalışmalar sizi bir yerlere taşıyor. Ben yıllardan beri dünya insanlığının barışı için çaba gösteriyorum. Bu yaptığım çalışmaların karşılığında, yurttaşlarımız anketlerde bana ve arkadaşlarıma karşı güzel ilgi gösteriyorlar."
BİR PARTİ LİDERE DEĞİL HALKA BAĞLANMALI
CHP’deki olumsuz gelişmeleri de değerlendiren Mustafa Sarıgül, bu partideki gelişmelere değinmesinin doğru olmayacağını belirterek, şöyle devam etti:
"Ancak bir siyasi partinin ve Türkiye’deki bütün siyasi partilerin demokratik olmasını diliyorum. Bunun için öncelikle Siyasi Partiler ve Seçim Yasası’nın çıkması lazım. Lidere değil de halka bağlı bir demokrasinin ön planda olması lazım. Bu şu anda sadece CHP’de değil tüm partilerde var. Bir siyasi partide adaletsizlik, dengesizlik varsa kavga çıkar."
Avrupa Birliği’ne (AB) girmek isten Türkiye’de, seçim barajının yüzde 10’un altında olması gerektiğini savunan Sarıgül, "Niye milletvekillerinin atama ve tayinlerini genel merkezler yapıyor da neden partiye kayıtlı üyeler yapmıyor? Türkiye’de niçin dar bölge seçim sistemi yok. Düşüncelerden korkmamak lazım. Böyle olursa bir ülkede demokrasi gelişmez. Partilerde huzurun sağlanması için demokrasinin sağlanması lazım. Demokrasi de genel merkezlere değil, Hakkın gücünü arkasına alan halkın emeğine saygı duyan bir demokrasiyi yıllardan beri savunuyorum" diyerek sözlerini sürdürdü.
ŞİŞLİ OLASI DEPREME HAZIRLANIYOR
Başkan Mustafa Sarıgül, olası İstanbul depremine Şişli olarak nasıl hazırlandıklarının sorulması üzerine, şunları söyledi:
"Depremden sonra gittiğim Van’da olmak bana çok şey öğretti. İstanbul’daki olası deprem ne yazık ki Türkiye’nin yüzde 70’ini ilgilendirir. Şişli ilçesi olarak 28 mahallemiz, 1165 cadde ve sokağımızda, üniversitelerimizle, mimarlar odasıyla, jeologlarla çalışmalarımızı yaptık. Zemin itibariyle Şişli’nin gerçekten Türkiye’nin en sağlam jeolojik altyapısına sağlam bir ilçe olduğu ortaya çıktı. Süratle güçlendirilmesi gereken binaları tarıyoruz. İlçede şu ana kadar 2 bine yakın binanın taramasını yaptık. Önemli olan özellikle okullardır. Okullarda en az 2 bin, 2 bin 500 öğrenci bulunur. Şişli bölgesindeki okulların yüzde 95’ini, 12 derslik depreme dayanıklı olmayan okulları yıkarak, 50 derslikli, Türkiye’nin değil Avrupa’nın en modern ve en dayanıklı okullarını ülkemize kazandırdık."
Cevap: N'olacak Bu CHP'nin Hali?
CHP Bedelli askerliğin kaldırılması için dava açıyor!
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Rıza Türmen, eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle bedelli askerliğin iptali için dava açabileceklerini söyledi.
Türmen, Bedelli Askerlikle ilgili yasanın iptali için Anayasa Mahkemesine başvuruyu ''düşündüklerini ve incelediklerini'' belirterek, ''Kesin bir şey söyleyemem. Burada eşitlik ilkesini ağır bir ihlal var'' dedi.
BEDELLİ ASKERLİK YASALAŞTI
Türmen, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak'ın, İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik operasyonlarla ilgili basın açıklamasının, HSYK'nın, ''basın açıklamasının kişinin suçlu olduğuna ilişkin kanaat uyandırmaması gerekir'' ve ''gözaltındaki kişilerin suçlu olarak kamuoyuna duyurulmasına sebebiyet verilmemesi gerekir'' şeklindeki genelgesine aykırı olduğunu ifade etti.
Kavak'ın açıklamalarının kamuoyuda bu kişilerin suçlu olduğuna dair kanaat uyandırdığını ileri süren Türmen, ''Açıklamalar, bu kişilerin masumiyet karinesini ihlal etmektedir'' diye konuştu.
CHP İzmir milletvekilleri olarak HSYK'ya başvuracaklarını ve Durdu Kavak hakkında soruşturma açılmasını ve Kavak'ın bu davadan uzaklaştırılmasını talep edeceklerini bildiren Türmen, Kavak'ın yaptığı beyanlarla, bu davada tarafsız olmadığını, masuniyet karinesini ihlal ettiğini, kişilerin suçlu olduğuna dair kanaat uyandırmaya çalıştığını savundu.
Türmen, bedelli askerlikle ilgili yasanın iptali için Anayasa Mahkemesine başvuru yapıp yapmayacakları yönünde bir soru üzerine, ''Bunu düşünüyoruz, inceliyoruz. Kesin bir şey söyleyemem. Tabii burada eşitlik ilkesini ağır bir ihlal var'' dedi.
Cevap: N'olacak Bu CHP'nin Hali?
Kılıçdaroğlu’nun ‘bedelli’ gafı
CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, oğlu Kerem’in bedelli askerlikten yararlanmayacağına yönelik açıklamasında gafa imza attı. Kılıçdaroğlu “Oğlum bedelliden yararlanmayacak, onun askere gitmesini istiyorum” dedi, ancak oğlu 1983 doğumlu olduğu için zaten çıkan yasadan yararlanamıyor.
http://i.ensonhaber.com/resimler/diger/esh_32145.jpg
http://www.stargazete.com/politika/k...ber-402241.htm
Cevap: N'olacak Bu CHP'nin Hali?
Eğer muhalefet lideriyseniz sözlerinize dikkat etmek zorundasınız.Yararlanma hakkı olmayan oğlunu yararlanma hakkı var ama yararlanmayacak ve gidecek demek en hafifinden çok vahim.
Aslında en çok vahim olan da;Bir sol lider olarak,mecburi askerliğin bile tartışıldığı günümüzde bu olaydan siyasi rant sağlamaya çalışmak..Dikkat edin bu cümle çok önemli.
Cevap: N'olacak Bu CHP'nin Hali?
Arkadaslar, copyalayip yapistiriyorsunuz.
Ozgun fikrinizi yazsaniz daha iyi olmazmi ?
Zaten butun gun okuyoruz bu haberleri..
Cevap: N'olacak Bu CHP'nin Hali?
Bu konu çok gerilere düşmüştü buraya ekleyeyim istedim videoda da "CHP nin HALİ" yazınca dayanamadım :)
http://www.youtube.com/watch?v=rurJDA2kLkM
Cevap: N'olacak Bu CHP'nin Hali?
CHP'li vekil Hüseyin Aygün bilindiği üzere terör örgütü tarafından kaçırıldı(?) serbest bırakıldıktan sonra da kamu oyunun her kesiminde nefret uyandıran açıklamalarda bulundu Kılıçdaroğlu da bu açıklamalara sahip çıktı.
Arkasındayım
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün serbest bırakılmasının ardından yaptığı açıklamalara gelen eleştirilere yanıt veren CHP Lideri Kılıçdaroğlu “Kaçırılan bir milletvekilinin yaşadıklarını anlatmasında ne var? Parti ile alakalı bir duruş değil. Bu bir CHP söylemi de değil. Ama bir yanlış da bulmuyorum. Milletvekilimizin arkasındayım” dedi
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/21246220.asp
Cevap: N'olacak Bu CHP'nin Hali?
http://www.youtube.com/watch?v=Y9RQ7kWz-70
‘Türkiye nereye gidiyor, 10 yıldır dümende olan Başbakan Erdoğan bu gemiyi hangi limana sürüklüyor?’ Ne olacak Türkiyenin hali?"
"************************************************* ************************************************** *******
Değerli arkadaşlarım, yapılan görüşmelerde bize çok eleştiri geldi. “Neden siz AKP ile Anayasa Komisyonunda masaya oturdunuz?” diye. Bizim sözümüz vardı. Birinci sözümüz neydi? Çağdaş bir anayasa. İkinci sözümüz neydi? AKP’nin maskesini indireceğiz. Oturduk masaya, AKP’nin maskesini indirdik. Şimdi ben size bazı örnekler vereceğim değerli arkadaşlarım
Şimdi ben size bazı örnekler vereceğim değerli arkadaşlarım.
Temel haklar ve özgürlükler konusunda bakın biz şu öneriyi yaptık: Kişinin etnik kökeni, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği ne olursa olsun eşittir. İnsan, eşittir.
Kim karşı çıktı? AKP karşı çıktı. Kim önerdi? Cumhuriyet Halk Partisi önerdi. Buradan bütün aydınlara sesleniyorum: Anayasa konusunda en son eleştireceğiniz parti Cumhuriyet Halk Partisidir. Eşitliği, demokrasiyi, özgürlüğü her ortamda savunan parti Cumhuriyet Halk Partisidir. CHP’yi eleştirirken önce elinizi vicdanınızın üzerine koyun, ondan sonra eleştirin. Olmayan vicdanlara zaten seslenmiyoruz, vicdanı olmayana ne diyebiliriz ki zaten.
Ve biz başka ne öneriyoruz? Şunu önermişiz: Bir cinsiyetin üstünlüğüne dayanan kültürel veya toplumsal önyargılardan kaynaklanan uygulamaları ve hukuk kurallarını kaldırmak devletin ödevidir yani bir cinsiyetin diğerine üstünlüğü olmaz. Devlet, bu üstünlük farkını kaldırmak görevindedir demişiz, biz demişiz.
Karşı çıkan kim? AKP Buradan bütün kadınlara sesleniyorum: Sizi ikinci sınıf yurttaş gören Adalet ve Kalkınma Partisidir. Anayasa Uzlaşma Komisyonunda kadın erkek eşitliğini savunduk. Sizi de Allah yarattı, erkeği de Allah yarattı, ikisi de eşit. Ama diyor ki “Eee, kadınlara hak verilmez. Onlar çalışamazlar, geleceğim ona da, onların üretmeye hakları da yok.
Değerli arkadaşlarım, başka ne demişiz? Özel yaşamın gizliliği ve aile yaşamındaki gizlilik. Biz savunuyoruz gizliliği. AKP, bizim öngördüğümüz kuralların aksini söylüyor.
Düşünce ve ifade özgürlüğü, şöyle demişiz biz: Açıklanmasında üstün kamu yararı bulunan düşünce ve Haberlerin açıklanması, yayımı ve bunlara erişim devlet sırrı, ticari ya da meslek sırrı gerekçesiyle de olsa güçleştirilemez ve engellenemez yani medyanın özgürlüğünü savunmuşuz. Yok devlet sırrıdır diye açıklanması kamunun lehine ise bunu yasaklayamazsın demişiz. Basın özgürlüğünü savunmuşuz, düşünceyi açıklama özgürlüğünü savunmuşuz, kim karşı çıkmış buna? AKP. Ne diyorlardı?
“Efendim, biz demokratik bir anayasa yapacağız da şu CHP var ya, şu CHP engel oluyor.” Avrupa’yı geziyorlardı, Amerika’ya gidiyorlardı, Brüksel’e gidiyorlardı, Strasbourg’a gidiyorlardı, her gittikleri yerde “Efendim, biz demokratik bir anayasa getireceğiz ama bu CHP var ya, hep engel oluyor.” Şimdi maskeleri düştü, şimdi konuşamıyorlar. Nereye giderlerse gitsinler onları konuşturtmayacağız. Demokrasiden ve özgürlükten yana bir parti var, Cumhuriyet Halk Partisidir o da.
Efendim, Türk sözcüğünden alerjisi var Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bunu da Anayasa’dan çıkaracağız.” diyor. Recep Tayyip Erdoğan, bir tek Cumhuriyet Halk Partili bile kalsa, sana bu değişikliği yaptırtmayacaktır. Kendisine sormuştum: Recep Tayyip Erdoğan, sen hangi ülkenin Başbakanısın? diye. Niye çıkıp da ben Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıyım diyemiyorsun? Diyemiyor bakın. Defalarca söyledim, miting meydanlarında söyledim, çık milletin önüne de ki Ben Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıyım de. Diyemiyor çünkü Türkiye Cumhuriyeti alerjisi var. O zaman doktora git kardeşim, tedavi etsinler seni.
Yine, Anayasa değişikliklerinde basın özgürlüğünü savunuyoruz ve diyoruz ki basın ve yayın organlarını, gazeteleri toplatacaksan bizim üç koşulumuz var, onun dışında toplatmayacaksın. Nedir bizim koşullarımız?
1) Şiddeti ya da nefreti teşvik ederse o gazeteyi toplatabilirsin.
2) İnsan haklarına, demokratik ve laik anayasal düzene açıkça saldırıyorsa yine onu toplatabilirsin.
3) Çocukların cinsel istismarını öngörüyorsa o gazeteyi toplatacaksın. AKP bunu da kabul etmiyor. Ve biz şunu da söylüyoruz: Toplatma kararını cumhuriyet savcısının kararı üzerine yapacaksın. O da diyor ki “Hayır, vali karar verir, o da toplatır.” Vali kimin talimatını yapacak? Başbakanın. 1 Mayıs’ı gördük, İstanbul Valisini gördük. Başka bir vali daha vardı. “Ben devletin valisi değilim, beni hükümet tayin etti, ben hükümetin valisiyim.” diyor. Zavallı adam, ne olduğunu bilmiyor daha. Devlet kavramı kafasında gelişmemiş. Sen, arabanda Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağını taşıyorsun, o bayrağın ne anlama geldiğini sen bilmiyorsun.
Dernek kurma özgürlüğü: CHP diyor ki herkes dernek kurabilir. AKP diyor ki “Hayır, herkes dernek kuramaz.”
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı: Hiçbir makamdan izin almadan yurttaşlar bu haklarını kullansınlar diyoruz. AKP diyor ki “Hayır. Ben izin verdiğim zaman, izin verdiğim yerde, izin verdiğim koşullarda sen yaparsın.” diyor. HAK-İŞ’i gördünüz değil mi Taksim Meydanında. Tam bir sarı sendika. Çıkmışlar oraya, polislerin kontrolünde ve gözetiminde halay çekiyorlar. Size sendikacı denmez, siz sendikacı değilsiniz. Arkadaşını, işçiyi satan adama ben sendikacı demem. Gerdan kırarak poz veriyorlar, neymiş? Taksim’e çıkmışlar polisin gözetiminde ve denetiminde. İnsan biraz utanır ya, utanır, utanır insan biraz. Senin arkadaşların cop yiyor, biber gazı yiyor, 17 yaşındaki kız çocuğu yoğun bakımda. Sen, polis izin vermiş, oraya çıkmışsın halay çekiyorsun. Neymiş? 1 Mayıs’ı kutlayacakmış! Sen 1 Mayıs’ın ne olduğunu bilmezsin. O meydanda ne olduğunu bilmezsin sen. O meydanda can verenleri bilmezsin sen.
“Siyasal partiler demokratik yaşamın vazgeçilmez unsurlarıdır.” der, Anayasa. Biz ayrım yapılmasını istemeyiz. Her siyasal partiye devletin destek vermesi lazım. Şu partilere, barajı şöyle olan partiye devlet para verir, diğerine para vermez, bunun bir ölçüsünün olması lazım, insaflı bir ölçünün olması lazım. Biz öneri yaptık: Yüzde 3’ün üzerinde her partiye devlet hakkaniyetle yardım yapsın diye. Kim karşı çıktı? AKP. Kim savundu? Cumhuriyet Halk Partisi savundu. Neden? Biz demokrasiyi savunuyoruz, biz özgürlüğü savunuyoruz.
Bakın yine aynı maddede, siyasi partilerin özgürlüğüyle ilgili maddenin yedinci fıkrasında şöyle bir öneri getirmişiz değerli arkadaşlarım: Siyasi partiler temsilde cinsiyet eşitliğini teşvik için gerekli tedbirleri alır yani kadınlar daha fazla siyasete girsinler. Öneren kim? Cumhuriyet Halk Partisi. Karşı çıkan kim? Adalet ve Kalkınma Partisi. Sevsinler sizin adaletinizi ve kalkınmanızı. Bütün kadınlara sesleniyorum tekrar: Sizi siyasetten bile alıkoyan, eşitliğinize göz koyan, sizi ikinci sınıf yurttaş yapan Adalet ve Kalkınma Partisine ders vermek, artık sizin görevinizdir.
Yine Anayasa değişikliklerinde çevre hakkıyla ilgili bir öneri getirmişiz. Şöyle demiş arkadaşlarımız: “Doğayı ve çevreyi olumsuz biçimde etkileyebilecek olan tüm plan ve uygulamalarda halkın karar mekanizmalarına katılma hakkının usul ve esasları kanunla düzenlenir.” yani çevre ve doğayla ilgili bir düzenleme yapacaksanız halkın oyuna başvurun diyoruz. Halkın, ormanla ilgili, çevreyle ilgili, doğayla ilgili bir talebini görmezlikten gelmeyin diyoruz. Kim diyor? Cumhuriyet Halk Partisi.
Kim karşı çıkıyor? Adalet ve Kalkınma Partisi. Gözünü rant bürüyen adamın çevreyle, doğayla bir ilgisi olabilir mi? Olamaz. Hem demokrasi diyeceksiniz, demokrasiyse halkın oyuna başvur kardeşim, niye korkuyorsun? Ormanı imara mı açacaksın, orada oturan vatandaşa sor bakalım. Parkı imara mı açacaksın, vatandaşa sor. Anayasal hüküm hâline getirelim, “Hayır, olmaz.” diyor. Gözünü rant bürümüş. Ne demiştim? Kefenlerinin cebi olsa oraya para doldurup öyle kefenlenecekler bunlar.
Sendika hakkı, savunduk sendika hakkını her zaman sendika hakkını savunurken de şunu söyledik: Kadın erkek arasında eşit temsil ve katılım ilkelerine uygun olarak bir düzenleme yapın dedik. Sendikalarda da kadınlar olsun dedik. Kim önerdi? Cumhuriyet Halk Partisi. Kim karşı çıktı? Adalet ve Kalkınma Partisi. Şimdi bunlar gidip Brüksel’de, Strasbourg’da Amerika’da veya herhangi bir yerde “Biz demokrasiden yanayız asla diyemeyecekler artık bir daha, bunlar kapı gibi önünde olacak.
Her isteyen sendika kursun. Buna yasak getiriyorlar. Savunan biziz ama şu koşulu getirdik: Güvenlik güçleri ile silahlı kuvvetler sendika kuracaksa bu özel bir yasayla düzenlensin, onun dışında herkesin sendika kurma hakkı olsun dedik ve biz bunu savunduk, karşı çıkan AKP.
Toplu sözleşme: Bunlar demiyorlar mıydı “Örgütlü toplum, örgütlü toplum…” Toplum örgütlenecek de niye örgütleniyor? Hak aramak için. Hak nasıl aranacak? Oturup konuşacaklar, yoksa yasalardan kaynaklanan gücü kullanacak. Grev hakkı olacak. “Hayır, ben sana grev hakkı vermem.” diyor. karşı çıkan parti Adalet ve Kalkınma Partisi.Toplu sözleşmelerde grev hakkını Anayasal hak olarak öneren parti Cumhuriyet Halk Partisi,
Bakın yine, kadınlarla ilgili çok önemli bir öneri yapmış arkadaşlarımız. Devlet, istihdam konusunda cinsiyet farkı gözetmeksizin fırsat eşitliği ve eşit muamele görme hakkını güvence altına alarak kadınların çalışma hayatına katılmasının önündeki engelleri ve çalışma yaşamında toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikleri kaldırmakla yükümlüdür. Yani demişiz ki devlet, kadın eğer çalışacaksa, bunun önünde engel varsa devletin görevlerinden birisi de bu engeli kaldırmaktır. Bu teklifi getiren kim? Cumhuriyet Halk Partisi, karşı çıkan kim? Adalet ve Kalkınma Partisi? Yine, kadınlara sesleniyorum: sizin çalışma yaşamınızın önündeki engelleri kaldırmak için mücadele eden parti Cumhuriyet Halk Partisidir. Siz çalışmayın, evde oturun, sizi eve kapatan parti de Adalet ve Kalkınma Partisidir. Belge mi istiyorsunuz? Anayasa Komisyonu çalışmaları gayet net ve somut olarak duruyor önünüzde.
Değerli arkadaşlarım, bunları ilk kez söylüyoruz. Bu ülkenin aydınlarına sesleniyorum, sabah akşam Cumhuriyet Halk Partisini eleştirerek sözde siyasete katkı yaptığını düşünen o liberallere sesleniyorum: Cumhuriyet Halk Partisinin Anayasa Komisyonundaki demokrasi, özgürlük, kadın erkek eşitliği konusundaki söylemlerini acaba duydunuz mu? Duymadıysanız duyun ve elinizi vicdanınıza koyun ve ondan sonra CHP’yi eleştirin.
Geçen hafta açıkladım, bizim kırmızı çizgilerimiz var. Neydi? Anayasanın ilk üç maddesi bizim kırmızı çizgimizdir. Kurucu iradenin iradesidir o. Karar verdim, çoğunluğum var, değiştireceğim, böyle bir şey olmaz. Pek çok ülkenin anayasasında da değiştirilmesi teklif edilmeyen maddeler var. Biz bağımsızlığımızı mücadele ederek, kan dökerek elde ettik. Çoğunluğum var, ben onu yok edeceğim, senin gücün yetmez ona. Türk Milleti sözünü Anayasa’dan kimse kaldıramaz, kimsenin kaldırmaya da gücü yetemez CHP olduğu sürece.
Atatürk’ün kurucu ve önder rolü, Anayasa’nın başlangıç bölümünde yer alacak, onu kaldırmaya kimsenin gücü yetemez çünkü Cumhuriyet Halk Partisi var.
Değerli arkadaşlarım, süreç konusunu hepiniz biliyorsunuz, ne olduğunu da biliyorsunuz. Defalarca ama defalarca Recep Tayyip Erdoğan niye konuşmuyorsun diye sordum “Ben konuşmam.” dedi. Arkadaşların konuşsun. “Onlar da konuşmayacak.” dedi. İyi de pazarlık masasına oturan sensin, masanın bir tarafında olan sensin, masanın öbür tarafındaki konuşuyor, sen niye konuşmuyorsun? Nereden öğreniyoruz gerçekleri, pazarlıkları? AKP’nin Kandil sözcüsünden öğreniyoruz. Bülent Arınç hükümetin sözcüsü ama bir de yurt dışında bunların sözcüleri var, Kandil’de, açıklama yapıyor.
Şimdi soruyorum: Recep Tayyip Erdoğan, Murat Karayılan’ın söyledikleri doğru mu değil mi? Doğru olduğunu biliyoruz. Adam niye yalan söylesin. “Ben dayattım, o da silahların gölgesinde kabul etti.” Diyor, daha ne desin. Bir ülkenin Başbakanı terör örgütünün tutsağı konumuna düşemez. Açıkça söylüyorum, sen esirsin, ne söylediğini bilmiyorsun ve onun için konuşmuyorsun çünkü ne söyleyeceğini bilmiyorsun. Oysa ben sana, daha yolun başında halkına hesabını veremeyeceğin angajmanların altına imza atma dedim, seni uyardım, gittin imzaladın. Korkuyorsun, konuşmuyorsun, senin sözcün Kandil’den konuşuyor ve 76 milyon yurttaş gerçekleri nereden öğreniyor? Kandil’den öğreniyor.
Bu utancın sorumlusu kim? Recep Tayyip Erdoğan. 17 yaşındaki çocuğa gücün yeter, polisini gönderirsin, asarsın kesersin, terör örgütüne gelince sesin soluğun çıkmaz ve konuşmazsın. Kusura bakmayın ama biz böyle adama Başbakan demeyiz. Sen bu ülkeye layık değilsin. Sen, bu ülkeyi Orta Doğu’da batağa sürükledin. Sen, bu ülkeyi dünyaya rezil ettin. Polis devleti kuruyorsun. Senin gücün 17 yaşındaki kız çocuğuna yeter ama ben sana söyledim. Senin gücün hiçbir Cumhuriyet Halk Partiliye yetmez. Çünkü biz, bu ülkenin bağımsızlığı, özgürlüğü için bedel ödemiş bir partiyiz, yine bedel ödemekten çekinmeyiz topunla gel, tüfeğinle gel, gelmezsen namertsin.
Hepimize büyük görevler düşüyor. Günün yirmi dört saati bize az gelmeli. Türkiye’nin içinde bulunduğu koşulları hepimiz biliyoruz. Vatandaş sabah uyanırken “Ne olacak bu memleketin hâli.” diyor. Her yerde şunu söyleyin: Bu ülkenin garantisi Cumhuriyet Halk Partisidir.
Medyayı satın alarak CHP’yi susturacağını sanıyor. Türkiye’yi gezeceğiz, mücadele edeceğiz, bizim görevimiz bu. Onu da yapacağız, meraklanma. Biz, bu ülkenin bağımsızlığı için, üniter yapısı için, birliği bütünlüğü için, etnik kimliği ne olursa olsun, hiçbir yurttaşımızı ötekileştirmeden hepsini kucaklayan bir partiyiz çünkü biz cumhuriyetin partisiyiz, çünkü biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz."
Yazını tamamı :http://www.haberfx.net/chp-grup-topl...-haber-845033/