-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Son haberde gördüğümüz anladığımız daha doğrusu akıllı olanların anladığı AKP nin kadını yok saydığının ilanı ve bu güne kadar bu yüzden canı yanan başta ağır abilerini kurtarma planı olarak görülmektedir. Buna azıcık toplumsal zorunluluk ( her neyse o?) Bol miktarda da dini karıştırıp dinimize uygun demek olduğu açıkça görülmektedir. Zaten son çıkardıkları dandik SGK dada kadınlara direk mesaj var: Evlenin ve doğurun... En az üç çocuk doğurun diyor RTE nerede bakıp okutup besleyecekse... Hepsi onun çocukları gibi bursçuk kazanacak gemicik alacak askerlikten yırtacak değildir. Elbet namuslularda çıkacaktır.
Üç çocuk kesmez aslında bu başbakanı teki dağa çıkacak teki askere gidecek teki tinerci olacak taki gaspçı olacak teki trafik terörüne kurban gidecek... Kaç etti.. demekki üç yetmez... Kadınlar zaten okumayacak... Çok çocuk köle ve biat demek ohhhh...
Ey kadınlar uyanın uyanın üstünüzden siyaset yapılır ve din diye aldatılırken siz geleceğinizve özgürlüğünüz gidiyor. Aynı zamanda ATATÜRK CUMHURİYETİ temellerinden sarsılıyor. Özgürlük adına özgürlüğünüz kısıtlanıyor... izin vermeyiniz....
AKP denilen şer yuvasının bu son hazırladığı taslakta normalde ''ÇOCUK'' kabul edilecek bir insanın sırf dişi diye mal olmasını öngörüyor. Buna normal diyen varsa gerizekalı bir budaladır.
Tecavüzcüsü ile evlenen kıza sanki bahşedilen bir mantık çağdışı hayvanlıkla eş değerdir. Sanki kıza lütfedilmiş namusu kurtulmuş gibi sürülen aslında bir hayvanın dıışarıya salınmasıdır. Pardon hayvan yazdım hayvana hakaret ettim... Tecavüz ortaya çıktıktansonra aile dahi şikayetten vaz geçse bile en az 20 sene hapis almıyorsa o devlet uygar yada hukuk devleti değildir.
Hepsini toparlamak üzere nokta koyup konumuza devam edelim..
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
DEVLETİN VAZİFELERİ
Milletin kurduğu devletin ve hükümet teşkilâtının, vatandaşlara karşı, mükellef olduğu vazifeleri ve salâhiyetleri, vardır. Bu vazifelerin mahiyetleri tetkik olunursa, şöyle bir sıra yapılabilir :
a) Memleket içinde, asayişi ve adaleti tesis ve idame ederek, vatandaşların, her nevi hürriyetini, mâsun bulundurmak
b) Haricî siyaset ve diğer milletlerle münasebetleri idare ederek ve dahilde her nevi müdafaa kuvvetlerini, daima hazır bulundurarak, milletin istiklâlini emin ve mahfuz bulundurmak.
c) Bu iki nevi vazife, devletin, en esaslı vazifelerindendir. Denilebilir ki, devlet teşkilinden maksat, bu iki vazifenin ifâsını temin etmektir. Çünkü bu vazifeler, vatandaşların fert olarak, yapmağa muktedir olamayacakları işlerdir. Hattâ, vatandaşların, bu vazifeleri, kısmen dahi, yapmağa kalkışmaları caiz değildir; zira, o zaman, anarşi olur; devlet kalmaz. Meselâ; bir vatandaş kendi kendine bir ecnebi devletle, siyasî bir temas ve münasebette bulunamaz.
d) Bir vatandaş, memleket müdafaasında, başına toplayabileceği, bir takım, kimselerle başlı başına harekete mezun değildir.
e) Bir vatandaş, kendi hürriyet ve hakkını, kendi maddî kuvvetine dayanarak temine kalkışamaz.
f) Bu hususlar, fertlerin kuvvet ve teşebbüsleri ile değil, milletin iradesini haiz olan devletin kudret ve nüfuzuyla temin olunabilir.
“31.1.1930, Cuma günü
Hürriyetin Muhtelif Şekilleri:
Bir milletin harsı yükseldikçe, ferdi hürriyetin tatbikat sahaları genişler ve çoğalır. Muhtelif şekilde birbirinden ayrı ve müstakil ferdi hürriyetler meydana çıkar.
Bu hürriyetler, mahiyet ve tabiatlarına göre iki gruba ayrılırlar:
Birinci grup içinde sayabileceğimiz hürriyetler başlıca, ferdin maddi menfaatlerine tekabül eder, ki şunlardır:
Kelimenin dar manasıyla, şahsi hürriyettir. Yani, serbestçe gitmek, gelmek, milli topraklarda kalmak, yahut oradan çıkmak hakkına malik olmaktır. (Seyahat ve ikamet hak ve hürriyeti) Bununla beraber, keyfi tevkiflerden, hapisten ve cezadan masun olmak emniyetidir.
Hususi meskenin masuniyetidir. Bu hak, şahsi emniyetin mabadi ve temadisidir. İnsan evinin sahibidir ve oraya ancak istediğini sokar. Bir insanın evine, hükümetin müdahalesi, yalnız kanunun tayin ettiği hallerde ve surette olabilir.
Ferdi mülkiyettir. Bir insanın emeği mahsulü olan her şeye sahip olması, devletin müdahale edemeyeceği, ferdin yüksek haklarındandır. İnsan, namuskârane, sahip olduğu mal ve mülküne istediği gibi tasarruf eder; satabilir, satmayabilir, istediğine verebilir, onları mahvedebilir, yıkabilir. Eski zamanlarda böyle değildi, aksi idi, insanları muvafakatları olmadığı halde, aileleriyle, oturdukları yerle beraber satabilirlerdi.
Ferdi mülkiyet hakkını yegane tahdit eden, umumi menfaatler için istimlâktir. Bununla beraber hükümetin, belediyelerin, mahalli idarelerin, ne gibi lüzum ve mecburiyetlerle ve ne gibi usul ve şekilde istimlak edebilecekleri, istimlak kanunlarıyla tayin edilmiştir. Fikir ve kalem mahsulü olan her eser dahi, sahibinin hakkıdır. Bu hak, “Hakkı Telif Kanunu” ile müeyyettir.
Ticaret, say ve zanaat hürriyetidir. İnsan hayatını kazanmak için, istediği işte, meslekte ve zanaatta çalışabilir, bu hususta serbesttir. Ancak bu hürriyet, umumun iyiliği için makul olarak bir takım kanuni kayıtlar ve şartlara bağlıdır.”
İkinci gruba dahil olan hürriyetler, daha çok, doğrudan doğruya ferdin fikri hayatındaki hürriyet haklarıdır. Bunlardan birincisi vicdan hürriyetidir. Her fert, istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre malik olmak, intihap ettiği bir dinin icabatını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. Vicdan hürriyeti, mutlak ve taarruz edilmez ferdin tabii haklarının en mühimlerinden tanınmalıdır.
Medeniyetin geri olduğu cehalet devirlerinde, fikir ve vicdan hürriyeti, tahakküm ve tazyik altında idi. İnsanlık bundan çok zarar görmüştür. Bilhassa, din muhafızlığı kisvesine bürünenlerin, hakikati düşünebilenler, söyleyebilenler hakkında reva gördükleri zulüm ve işkenceler, insanlık tarihinde daima kirli facialar olarak kalacaktır.
Türkiye Cumhuriyetinde, her reşit, dinini intihapta hür olduğu gibi, muayyen bir dinin merasimi de serbesttir; yani âyin hürriyeti masundur. Tabiatiyle, ayinler asayiş ve umumî adaba mugayir olamaz, siyasî nümayiş şeklinde de yapılamaz. Mazide çok görülmüş olan bu gibi hallere, artık, Türkiye Cumhuriyeti asla tahammül edemez.
Bir de, Türkiye Cumhuriyeti dahilinde bilûmum tekkeler ve zaviyeler ve türbeler kanunla kapatılmışlardır. Tarikatlar lâğvolunmuştur. Şeyhlik, dervişlik, çelebilik, halifelik, falcılık, büyücülük, türbedarlık vs. memnudur. Çünkü bunlar irtica membaları ve cehalet damgalarıdır. Türk milleti böyle müesseselere ve onların mensuplarına tahammül edemezdi ve etmedi.
Lâiklik - Türkiye Cumhuriyetinin resmi dini yoktur. Devlet idaresinde bütün kanunlar, nizamlar ilmin muasır medeniyete temin ettiği esas ve şekillere, dünya ihtiyaçlarına göre yapılır ve tatbik edilir. Din telâkkisi vicdanî olduğundan, Cumhuriyet, din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı milletimizin muasır terakkisinde başlıca muvaffakiyet âmili görür.
( Prof. Dr. A. Afetinan, M. Kemal Atatürk’ten Yazdıklarım, Ankara, 1969, Atatürk’ün el yazıları kısmı, s. 21; Prof. Dr. A. Afetinan, Medeni Bilgiler, Ankara 1988, s. 55 ve el yazısı ile s. 466 vd.)
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Sn sdt23; Can Dündar'ın web sitesinde 'sahte yazılar' adı altında bir bölüm var. Can Dündar bu bölüme aynen şöyle diyor;
"Bu bölüm; yıllardır internette benim adım altında dolaşan, fakat aslında bana ait olmayan yazılardan oluşuyor.
Bunları, gerçek yazılarımdan ayırabilmek için burada topladık.
Lütfen çoğaltıp dağıtmayınız...!
Dağıtanları uyarınız...!"
Kıssadan hisse; internette google'ye yazıp aldığınız sonuçlar size reel bilgiyi vermez,,, internette üç beş paylaşım sitesinde 'penis diktatorya'sı adlı yazının altına Yalçın Küçük diye yazıyor diye şimdi bu yazı Yalçın Küçük'ün mü oldu?? Lütfen biraz emeğe saygı!!!
Sonra ha Yalçın Küçük, ha Ali, ha Veli???
Ne farkeder? farkedecek? anlamak mümkün değil...
Nietzsche;
Benim insan sevgim; baskasının duygusunu paylaşmakta degil, paylaştığım duyguya katlanabilmektedir...
Yazınları; öncelik kimliklerini/kimliklerinin biyografilerini araştırdıktan sonra okumak, anlamak bir özerklik olmayıp, bilakis öznel fikir yoksunlugundan doğan ürkekliktir....
Kıymet Nadir Bindebir adlı bir yazar vardır, 'penis diktatoryası'nın yazarıdır ve kolayca ulaşılacak diğer yazıları...
http://odaksevgi.biz
http://www.gazeteport.com.tr/
Ve bir röportajından; Sütten Çıkma Ak Kaşık Partisi’nin (SÇAK) çok takdir ettiğim bir icraatı oldu elbet. 2006 yılında 5490 sayılı Yasayı çıkarıp nüfus cüzdanlarından din hanesini boşalttırmayı sağladılar. Bayıldım bu icraata. Yasa Resmi Gazetede yayınlandığı gün nüfusa müracaat ettim. Cüzdanı değiştirdim, din hanesine çizik çekilmiş bir tane aldım. Yüzde 99’dan eksildiğim için pek mutlu oldum. Taa ki geçen sene bir resmi işlem için Vukuatlı Nüfus Kayıt Örneği almam gerekene kadar. Tahmin edin Dini hanesinde ne yazıyordu; İslam. Bu Yasanın uygulamasını da bazı organlarının keyfine göre yaptıklarını, çıkartılan Yasa’nın bir tür ‘fişleme’ amaçlı olduğunu anladım.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
akp li dostlara açık mektup..........
sevgili dostlar siz renkkörlerini
bilrmisiniz?
Hepsi yeşili kırmızı kırmızıyı yeşil görürler…
Üstelik inanmazlarda yeşili kırmızı gördüklerine;
Tıpkı onlar gibi inatçısınız okadar şartlanmışsınız ki söyleyecek artık söz bulamıyorum…
Babam Allah rahmet eylesin sık sık ;
-Oğlum dost kazan dost; düşmanı ananda doğurur.. derdi!....
bu devirde dost yada arkadaş kazanabilmek o kadar kolay değil….
Herkes birbirine kuşkuyla bakıyor. Bakmakla kalsa iyi kafasına uymayan her şeye itiraz ediyor.
Hep mağdur olduğunu ve hep kendinin haksızlığa uğradığını düşünüyor.
.
Biz empati denilen uzlaşma formülünü uygulayacak olgunluğa ulaşamamışız daha. Herkesin bir bahanesi var ağlamak için….. sövmek için……
Hatta dövmek için………
Şimdi sev gili kardeşlerim
Bu memlekette bugün bir şeyler oluyor.
Kandavası gibi………….
Kime? kendi insanına;
Neden?
Efendim:
Bir günde atılmış bütün değerler. Bu bir travma yaratmış.
Öylemi?
Kılık kıyafetler bir günde değişmiş……….
Hadi canım sende…
Kılık kıyafet değişmeyecek olsaydı;
Hala ademle havvanın kıyafetleri olurdu üzerimizde.
Beynamaz özrü bu!
Ama faize gelince akp li dostlar için bişey ifade etmiyor olacak !
İslami değerlere önem verdiği söylenilen bu hükümet dünyanın en yüksek faizini vererek sistemini sürdürmesine rağmen kimseden çıt yok.
Hatta tefecilik boyutuna varan soygun düzenine içerden dışardan övgüler gırla
Tv kanallarında her gün bu soygunun bilimsel analizleri gavurca kelimelerle yapılıp
Çok mühim şeyler anlatılıyor..
Grafiklerle zenginleşmemizin(!)…….. matamatiği çıkarılıyor.
Öyle mühimki herkes anlamadığı birçok şeyi dikkatlice dinliyor.
Hmmmmmmm!…
kulakları çınlasın Osman hocamın dediği gibi Üç kahıt ekonomisi ( dolar borsa tahvil)
bir yığın zırva üretmeden zengin olmanın Frenkçesi……totodan loto dan daha ahlaksızca
Kim bunlar………
Zıkkımlanan sadece içimizdeki günahkarlar olsa iyi..
Alıpta gaçanmı….diye soramadığımız……..küresel sivrisinekler..
Bugün Bu devasa ekonomi çarkı bu küresel sivrisinekler sayesinde dönüyor.
Bu gerçeği görebiliyormusunuz acaba? Merek ediyorum.
Havuza dışardan bu sivriler su taşımasa billahi millet sürünecek..ama henüz akp li dostlar dahil bunu gören yok görmeye niyetleride yok..
Havuzda su azaldıkça ne kadar milli değer varsa birer birer bu çarkın dönmesi için eritilip suya dönüştürülüyor. Bu sivrilerin iğneleriyle de başka memleketlere taşıtılıyor.
Görünmesin diye de türbanla üzeri örtülüyor….
Önce ptt nin te leri gitti
sonra
1999 tezgahında hazırlanmış bilimum önce devletleştirilip sonra yabancılaştırılan bankalar.
Yollar.. köprüler arsalar yetmedi tarım alanları fabrikalar …dev tesisler…
Kanunları sözde çaktırmadan birer birer gece yarıları çıkıyor.
Ve her şeyimiz babalar gibi sulandırılıp havuza katılıyor.
yanlışmı düşünüyorum?
şimdilik küçük bir kısmı ekmek maaş iş olarak geri dönüyor.
Bu kadarı bile bizi memnun ediyor ki!
Kimseden tıs yok
Herkes hayatından memnun
Yola devam!
İşsizlik açlık sefalet onlar palavra
Akşama kadar bilgisayarın başına yanlayıp yüksek islami bilgilerinizi o siteden bu siteye taşımakla insan acıkmaz… bu durumda para ne dirki?elinin kiri olur insanın
Nasılsa 2 metrelik beze sarılıp ölecez …( mesaj alındı)
Çalışmaya ne gerek..
Üretip paylaşmak ne demek…….
Benim adım akp soyadım denizfeneri…….!
Özelleştirme adı altında binlerce sendikalı işci işten çıkartılıp yerine daha ucuz latılmış sendikasız işçiler alındı.
Operasyon tamam
Virüsler çıkartıldı…
İşçiler içi boşaltılmış aşı virüsüne döndürüldü……
Artık kimseye zarar veremezler.
Alın tepe tepe kullanın günde 12 saat izin yok hafta tatili yok. Gece gündüz farkı yok…
Abee iyi de kaç para verecen?
Kira artı bi baş soğan.. bide bayramlarda alışveriş kuponu..
İyde disk misk türkiş hak iş ayaklanmasınlar…
Yok cannnımm onlar soroz & bunun çocuklarına emanet merak etme yin…
Siz önünüze bakın
Herkes hayatından memnun
Yola devam!..................
liberal solcu dostlar 1920 lerden daha yenice yola çıkmışlar 2008 lere daha çook var.
Geleceklerde göreceklerde duyacaklarda
Sonra itiraz edecek ler.......
mümkünmü.?
Mümkündür efendim!..
Eeeee! ne zaman
benim İranlı elektrik mühendisi arkadaşın anlattığı hikayede olduğu gibi
(doksana yakın sol fraksiyon İslam devrimine yardım etti .----Hepside devrim sonunda kullanma tarihi geçtiği gerekçesiyle imha edildi)
Ne demek bu..?……….( cevapsız arama…
?aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor lütfen.bi müddet sonra tekrar deneyin!.......................................... ....)
kendini Dindar sanan vatandaşlarım henüz oralara bakmıyor fırsatı yok garibimin…
türbana bak türbana bak…
türban orda türbana bak türban burada türbana bak
milli hassasiyeti olanlar da şehitler ölmez vatan bölünmez demekten fırsat bulup
göremiyor.. görenlerse sanırım bodrumda(!) tatildeler………………
Bugün iktidarda olanların hepsi özgürlük demokrasi sözlerini tekrarlayıp dururlar.
Ama bu tekrarlar ülkeyi daha demokrat daha mürffeh daha özgür falanmı yapıyor.
Yooooooooooo
Boş laf ………..
zira demokrasi kitabı yeniden yazılmış haberimiz yok…….!
Bu ülkede özelleştirme adı altında binlerce insan işten atılıyor…siz nerdesiniz?
Bu ülke göz göre soyuluyor ….. gölgesinde yanladığınız ağaçların yaprakları dahi kıpırdamıyor
Nerdesiniz?
Uzaktan davulun sesi pek hoş tur…. Bi de çalana sor……….
Hadi gelin bi beyin jimnastiği yapıp iranda abd nin desteklediği bir oluşum düşünelim.
bizim dediğimiz gibisinden acıcık içinde demokrasiye benzer bişey olsun .......
iran ne yapar?.
Ne yapmayacağını söyleyin yeter. Gerisini herkes anlar.
Haaaaa!.......... siz aslında demokrasi falan istemiyorsunuzda
bu demokrasi treniyle başka bir yere gitmek istiyorsunuz....
olur beyim; emriniz olur!.
O zaman içimizde ki mezhepleri yada farklılaşmış yığınları fırınlarda yakmayımı düşünüyorsunuz?.
anlamadım?
Eeeeeeeeeeee!
düşünmüyorsanız:
O zaman amarika yı ikna etmeden nasıl ikdidarda kalacaksınız. Müsaade edermi?
Tabii eder! ama on yıl
Sonra gelir işgal eder… ondan sonra
Ondan sonrası mı?
tufan!.......
artık saymaya başlayabilirsiniz.
Onbir- oniki- onüç- hatta on dört …
Şimdi uyanabilirsiniz?
Şimdi dostlarım size bi ödev: düşündüklerinizle yapılanları bi yere yazınız..
sonra yazdıklarınızı okuyunuz aradaki fark içinize sindiyse diyecek tek bi sözüm kalmadı. yola devam
sinmediyse sizde demokratik tepkinizi koyup o parti bu parti demeden
%47+akp+ (abd +pkk+ab+dtp)= bop:tr ....... bu denklemi çözünüz............
demokrasi içinde sizin bu şartlanmışlığınız sürdüğü sürece bu denklemi bizim çözmemiz mümkün değil!
biz sizin insafa gelip demokratik yoldan çözemenizi bekleyeceğiz. kimbilir belki çözersiniz.
Ve bir gün pırıl pırıl bir türkiyeye birlikte uyanırız.
ayazoglum
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın cognis,
Yazılarınızın çoğunda çok seviyeli bir üslupla eleştirilerde bulunuyorsunuz.
Üslubunuzdaki güzellik de okutturuyor.
Bu üslubunuzdakiyle tezat oluşturacak bir yazıyı alıntılamışsınız. Bunu sizin adınıza büyük bir talihsizlik olarak görüyorum. Bu yazıyı kimin yazdığının da önemi yok.
Bu yazıyla söylemek istediklerinizi siz seviyeli bir üslupla dile getirebilirdiniz ve beğenerek okurduk. Ancak bu seviyesiz ve hakaretlerle dolu yazıyı ancak öfkeyle okumak mümkün.
Önemli olan fikirdir. Ama bu yazıda geçen ifadeler hakaretlerden ibaret.
Fikir özgürlüğünü serbestçe hakaret etme hakkı olarak anlamamalıyız.
Nasıl ki romantik yazılar Can Dündar'a, Özdemir Asaf'a, komik yazılar Cem Yılmaz'a mal ediliyorsa bu yazı da çok yerde Yalçın Küçük'e mal edilmiş.
Bazı forumlarda da Emin Çölaşan imzasıyla yer almış:
http://www.erkeklerkulubu.net/showthread.php?t=92
Demek ki, Yalçın Küçük, Emin Çölaşan gibi kişilere yakıştırılıyor.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Ahlâksız teklif!Biz bu filmi görmüştük... Çok değil, birkaç yıl önce iki kanun yapıcı profesör (biri Adalet Bakanlığı Hukuk Müşaviri ve halen ‘hocalık’ yapıyor) “çekilin kızların önünden, tecavüzcüleriyle evlensinler” diyerek tecavüz durumunda suçlu eğer mağdurla evlenmeyi kabul ederse “cezadan kurtulmasını” istemişlerdi.
İşi o kadar ileri götürmüşlerdi ki toplu tecavüzlerde, yani benzerini maalesef cinayetten farksız “devletin çocuk yurtlarındaki kimsesiz çocuklara toplu tecavüz” haberleriyle duyduğumuz vahşet olaylarında “suçlulardan biri evlenmeyi kabul ederse hepsi kurtulsun”a varmıştı olay...
Çocuk tecavüzlerinde “çocuğun rızası var mı, yok mu o da sorulsun” bile diyorlardı. Dayanamayarak ‘Bunu ancak ruh hastaları söyleyebilir’ diye yazdığım için toplam 150 milyar TL’lik dizi davalar açtılar bana...
Ama bu “zeytinyağı gibi üste çıkma” operasyonu ne beni, ne bu davayı gönüllü olarak üstlenen “Türkiye’nin tarihe geçecek cesaret ve kararlılıktaki kadın hukukçularını” ve örgütlerini, ne de destek vermek için her davada Adliye koridorlarını dolduran kadın-erkek yüzlerce sağduyulu vatandaşımızı geriletmeyi başarabildi.
Yıllarca o koridorlara taşındık ve işin içinde ‘Adalet Bakanlığı Müşaviri’ ve bir Ordinaryus Prof. olmasına rağmen o davaların büyük çoğunluğu kazanıldı. Sonuçta kanunlara bu çağdışı anlayışı yerleştiremediler. Türk Ceza Kanunu çağdaş bir düzeye zorla da olsa çıkarıldı ve tecavüze uğrayan çocuk ve kadınların hayat boyu kaybolmayacak mağduriyetleri yanında bir de “rızasının sorulması, tecavüzcüyle evlenmesi” gibi insan vicdanına, mantığına sığmayacak, onları bir kez daha mağdur edecek maddelerin TCK’ya girmesi önlendi.
PEDOFİLLERİ KURTARMA OPERASYONU
Şimdi, bu çağdaş adımı bir yenilgi olarak kabul edenlerin aynı anlayışı yıllar sonra hortlattığını görüyoruz.
17 Ekim Cuma günü Milliyet gazetesinde de çıkan haberde: Adalet Bakanlığı’nda yapılan ve Yargıtay hakimlerinin de katıldığı bir toplantıda “Medeni Kanun ve TCK’daki evlenme yaşının 14’e indirilmesi, ‘reşit olmayanla cinsel ilişki’ suçunda şikayet koşulunun 15 yaştan 14’e çekilmesi, tecavüzcünün tecavüz ettiği kişiyle evlenmesi durumunda cezadan kurtulması hükmünün YENİDEN getirilmesi (çağdışına dönmekte, geri adım atmakta çok kararlılar görüyorsunuz)”nin önerildiği bildiriliyordu.
Eşin tecavüzünde 7 yıla kadar olan cezanın 1 yıl indirilme önerisini saymıyorum bile...
Bu dehşet verici, nereden baksanız ‘ahlâksız teklif’ denecek teklifler yanında onu ‘öncelikli olarak’ sayamıyorum bile, yoksa çok önemli!
Yıllar önce de bahane olarak “toplumun gerçeği” demişlerdi, şimdi de aynı bahaneyi
öne sürüyorlar.
Oysa ne gerçeği, ahlâksızlığın adı ne zamandan beri “gerçek” oldu? Mor Çatı Kadın Sığınağı’nın deneyimli avukatı Canan Arın’ın “Pedofoliye, Türkçe adıyla sübyancılığa ortam yaratma çabası” dediği utanmazlık daha hangi yüzyıla kadar “Türkiye gerçeği” olarak yutturulacak?
HAYDİ AB’YE SORUN!
Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde “reşit olma yaşı 18”dir, 15 yaşında çocuklara tecavüze veya evlenmeye kalkanlara “AB’ye girmeye talip bir ülke” mazeret mi üretecek yani? Buna mı susulacak?
Köylerdeki veya çağın çok gerisinde kalmış aile yapılarındaki bir büyük yanlışa, 80’lik dedelerin (veya erişkin yaştaki erkeklerin o da fark etmez) 15 yaşındaki çaresiz çocuklara saldırmasına arka mı çıkılacak?
Bu değişikliğin, 15 yaşında bir kız çocuğa tecavüz ettiği için tutuklanan 80 yaşındaki Hüseyin Üzmez’i kurtarmak için yapılmaya çalışıldığı söyleniyor.
Olamaz... Asla izin verilemez, ona da diğer çocuk tecavüzcülerine de kurtarma operasyonu yapılamaz. Türkiye’ye 1500 yıl öncesinin Arap kabileleri usulleri yamanamaz.
Dünyayı ayağa kaldırma pahasına buna susulmayacak, şimdiden söyleyeyim. Bakanlığı da, partileri de, Yargıtay’ı da ona göre konuşsun!
*****
Onu da AHY yapın bari!
Türk Hava Yolları uçaklarında bir ara VATAN’ı vermediler, defalarca yazdık, birkaç tane bulundurur oldu THY... Dün Reha Muhtar bu kez Başbakan’ın “Bu gazeteleri almayın” diye (demokratik hiçbir ülkede bugüne kadar eşi benzeri görülmemiş) kampanya başlattığı “Hürriyet, Milliyet, Vatan, Cumhuriyet, Posta, Radikal” gibi gazetelerin tamamının bulunmadığını yazmıştı.
Demek ki Türkiye’nin ulusal havayolları, kamuya ait THY de Başbakan Erdoğan’ın medya ayırımcılığına, anti demokratik kampanyasına katılmış.
Elbette THY’nin iktidar gücünden bağımsız ve saygın hizmet kalitesini tekrar kazanmasını, şu andaki ciddi hatasına rağmen yine de gönülden diliyorum. Devlet eliyle yapılan siyasi baskılar “karşı konulamaz güçte” olmalı ki böyle bir ezikliğe, yanlışa izin veriliyor.
Ama o güne kadar bari THY’nin adını da İHY (İktidar Hava Yolları), AHY (AKP Hava Yolları) ya da BHY (Başbakan Hava Yolları) olarak değiştirsinler.
Daha çok yakışacak!
*****
Hata...
Sevgili okurlarım, dün Her Açıdan’la ilgili açıklama yaptığım yazıda bugünkü programımın konuğu olan Emekli Tümgeneral Osman Özbek’le ilgili “Jandarma Genel Komutanlığı eski Harekat Dairesi Başkanı” tanıtımında ‘Harekat’ olarak yazdığım kelime sanıyorum bir sayfa editörü hatası sonucu ‘Hareket’ olarak değiştirilmiş. Özürlerimle düzeltiyorum.
19 Ekim 2008 Ruhat Mengi Vatan
Sezen: Ölüsü olan bir gün, delisi olan her gün ağlar:
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
İNTİZARIM VAR !....
al bayrağım, nerenize battı da;
milli takımı turukuaza boyadınız?…
yahu siz ne şımarık insanlarsınız arkadaş!..
.din adınamı bu bütün yaptıklarınız?...
görmemişin bir ikdidarı olmuş..
tutmuş, anayasasını koparmış..
ikdidar dediğin nedirki? gelip geçici ;
yoksa sizin istediğiniz gelipte gitmemekmi?
inanılır gibi değil!..
şehitlere kelle deyip aşağılıyorsunuz;.
sonra katillerine övgüler yağdırıyorsunuz;
işçisini dövdürdüp çiftçisini azarlıyorsunuz;
genede ‘’millet vaz geçmem asla’’ diyor.. diye övünüyorsunuz…
ne mazoşistmişiz biz...
aşağılanmak ne çok hoşumuza gidermiş..
hey! Millet biz gerçekten öylemiyiz ?
yoksa siz gene mi ilizyon peşindesiniz?
önce dediniz dokunulmayanlara dokunacağız;
sonra türban diyerek oyları kaptınız;
o hızla Çankaya ya bile çıktınız;
ama siz gerçekten iktidardamısınız?
bize kuranı yaşayacağız dediniz.
ama çatır. çatır da faiz yediniz..
hop! bilader ne oluyor bakalım diyenlere?
işgaldeyiz arkadaş! yemessen günah dediniz..
herkese din üzerinden uygarlık dersi verdiniz;
bağıra çağıra ab ye gireceğiz dediniz;
ama kızları azarlayıp ‘’örtün başınızı’’ derken..
nerdeyse erkeklere de; ''alın bunlardan dörder tane'' diyeceksiniz.
Sizin uygarlık dediğiniz buysa vay! Halimize;
Kılda keramet ararken geldik taa! Nerlere..
Kafanızdaki kadın imajini herkes bir bilse;
Anlayacak nedir ne değildir A.K.P……………….
biz vatan millet dedikçe.
siz inadına ‘’amarika amarika’’ dediniz.
ab nin dümen suyunda, veled-i gemilerinizle;
bizi taa! irana kadar getirdiniz..
b.o.p un eş başkanlığına atanmakla sevindiniz;
ama amarikanın bir milyon ıraklıyı kestiğini görmediniz;
dönüp: ‘’Türkiye otuz iki parçadır’’ demeyi bir görev bildiniz…
başınız kumda; kıçınız dışarda sözde gizlendiniz....
’’anayasada neymiş yüzde kırk yedimiz var’’ dediniz..
mahkemeleri gözden çıkarıp; hakimleri fişlediniz;
onun bunun odasını utanmadan dinlettiniz.
sonra çıkıp; ahlak tan, demokrasiden, faziletten bahsettiniz..
kanla, canla alınmış bu memleket; bizim……..
ama babalar gibi satıp, onuda bitirdiniz……
seksen yılda yapılmıştı her şeymiz;
sekiz yılda hepsini birer, birer tükettiniz..
borç yiğidin kamçısıdır, hiç korkmayın dediniz.
kaç nesil torunların geleceğini yediniz.
buna karşı durup; itiraz edenleri;
utanmadan, efendinize şikayet ettiniz..
yobazlığı, irticayı; demokrasiye gizlediniz…
laikliği yargılayıp; idama mahkum ettiniz………
’’bu kadarı da olmaz!’’ ‘’pes! Doğrusu’’ diyenleri;
’’seni gidi ergonokoncu; hadi gir içeri’’ dediniz..
bu topraklar, bin yıldır böyle zulüm görmedi;
islamiyet bu adamların elinde; nasılda zalimleşti.
irticayı ne güzelde boyadınız, süslediniz;
adınada; ılımlı islam deyiverdiniz..
dinci olmak; kolay; çok kolaydır...
dinci; ulemanın söylediğini, düşünmeden yapandır ..
aslında zor olan; düşünebilen müslümandır..
çünkü; Müslüman, vijdanla cüzdanı ayırandır.
dinci; şeytanın ayarttığı gafildir;
o da insanları allahla aldatır..
bakın; hepsi, güya yüce allahı sahiplenir……….
ama yedikleri naneleri, uyduruk hadislere gizletir....
nereniz? Doğruki! siz Müslümansınız;
çalışmaz, paylaşmaz; niyet edip uğraşmazsınız;
siz neden? tembel ,miskin ama bu kadar fedakarsınız?
cennete gerçekten böylemi girileceğini sanırsınız;..
üretmek deyince; fabrika neresi, yatak odasımıdır?
üçer, beşer doğurmak dinin icabımıdır?
bu doğurduğumuz çocuklara ne yapmayı düşünüyorsunuz?
bu kafayla siz; allahaşkına! nereye gidiyorsunuz?.
öğrenim hakkına türbanı soktunuz; eyvallah!......
kadınları; üçer, beşer doğurttunuz; allah!.. allah!..
kadın; doğursunmu, okusunmu ? vah vah!....
siz şaşırmışsınız arkadaş! hem vallah! hem billah!.
bu böyle gitmez arkadaş! Gidemez!...
kimse vatanını peynir ekmekle yemez!...
yaptıklarınız can sıktı artık durmazsanız;
bir gün cehhenemin dibinde ''biz niye burdayız'' derken;
o gün torunlarınızın intizarını mutlaka duyacaksınız
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
krizmi kerizmi?
krizdeymişiz?
hemde....... krizin en küreseliini yaşıyormuşuz!
ekonomistlerin hararetle söylediği bu!
ne kadar doğru
ne nekadar doğru?
döviz büfelerine baksana kardeşim dolar nereye çıkmış?
eeee tamam dünya krizde
krize giren ülkenin parası tepeteklak olması gerekmiyor mu?
kriz abd de başlamadı mı?
eeeeeeeeeee!
o zaman neden gene gariban tl'em dayak yiyor anlamıyorum?........
türkiye krize girer
dayağı tl yer!
abd krize girer;
dayağı tl yer!
ab krize girer;
dayağı gene tl yer!
ah tl' em ah!
sen ''eşşek olduktan sonra
semer vuran çok olur''............!
ayazoglum
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Bugün çok tuhaf bir olay yaşadım paylaşmak istiyorum.Hem insani hem hukuki açıdan yorumlayalım.
Dersanemden çıktım eve dönmek üzere minibüse bindim.En arka koltukta üç bay oturuyor.Öündeki koltukta da bir bayan.Bayanın yanına geçtim.Peşimden genç türbanlı bir bayan bindi ve yanıma gelip ablacım sen arkaya geçsen ben otursam buraya diye sordu bana.Şaşkınım öfkeliyim ama sakin verdim cevabımı.Kucağında bebeği vardı normalde sınıflandırmam insanları türbanlı anne laik anne diye.Kucakta bebek varsa yer veririm oturacak başka yer yoksa.Ona şu cevabı verdim:Eğer oturacak başka yer olmasaydı size seve seve yerimi verirdim ama oturabileceğiniz bir yer var kusura bakmayın kalkamam.Haksız olmasına rağmen bana bir gün senin de başına gelirse şaşırma dedi ve peşinden de arkadaki baylardan birine abi az şöyle kay da oturayım dedi.Adamcağız kendini cama yapıştırdı hanımefendi rahatsız olmasın diye kendi iki büklüm gitti.Şimdi ben başımda türban yok diye erkeklerin yanına oturayım;o türbanlı ya oturamaz kadınların yanına oturacak.Toplu taşıma araçlarında yer beğenmemek olur mu,hadi oldu beğenmedin oturma tamam ama başkasına kalk demek hem de böyle bir nedenle ne kadar doğru ve etik?Arkadaki erkekleri de zan altında bıraktı,onlar bir şey demedi o ayrı, onların saygısı.Ama kadının yaptığı müthiş bir terbiyesizlik.Ona göre ben türbansızım ya erkeklerle oturayım bir şey olmaz.Nasıl bir düşünce tarzıdır bu?Hangi cürretle,hangi hakkına güvenerek bana bu soruyu sorabiliyor?Bu hakkı ona ne din verir ne de hukuk.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Olayınızı okuyunca gerçekten üzüldüm. Yüz yıllar önce kadını örtmenin gerekçesi (hür kadınlar tanınsın ve cariyelerden ayrılsın ki incitilmesin) bu gün yoksa da gerekçesi düşünülmeden kabul edilmiş sonuç halen ortada.
O kadının düşüncesi başınız açık olduğu için incitilmeyi de göze almış olmalısınız türünde bir düşünce olsa gerek. O ise özgür bir kadın ve incitilmesi yasaklanmış. Bu yasağın uygulanabilir hale gelmesi için sizin kendinizi feda etmeniz gerekiyor herhalde.
Zihniyet masum bir zihniyet değil. Başı örtülü diye ahlakı kendi tekelinde zannetmek başı açık olanların ise her türlü ahlaksızlığı göze aldığını, birşey başa gelecekse onların başına gelmesi gerektiğini düşünmek gerçekten tehlikeli bir zihniyet.
Geçmiş olsun diyorum. Umuyorum ki bu tür zihniyetler toplumun diğer fertlerine daha fazla sirayet etmeden ahlakın ve dini emirlerin gerçekte ne olup ne olmadığını herkes düşünüp sorgulayabilir.