ufak ufak gidecektir heralde!!
Printable View
ufak ufak gidecektir heralde!!
Genelkurmay ilk kez suskunluğunu bozdu; Atabeyler operasyonuyla ilgili olarak polisi üstü kapalı eleştirdi
Genelkurmay Başkanlığı "Atabeyler" baskınına dair ilk resmi açıklamasını operasyonun dördüncü gününde yaptı. Emniyet'in düzenlediği operasyon konusunda askeri makamlara bilgi vermemesinden duyulan "rahatsızlık" açıklamaya da yansıdı. Askeri personelin gözaltına alındığı bilgisini basından öğrendiğini vurgulayan Genelkurmay, olayın içeriği hakkında askeri makamlara herhangi bir bilgi ve belge ulaşmadan, bilgilerin bütün detaylarıyla basın kuruluşlarına ulaşmasını "dikkat çekici" buldu.
Genelkurmay Başkanlığı Atabeyler baskını hakkında yaptığı yazılı açıklamada isimleri verilmeksizin, Pilot Yüzbaşı Murat Eren ve Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli Astsubaylar Yasin Yaman ile Erkut Taş'ın "askeri malzemeyi gizlemek ve zimmetine geçirmek" suçlamasıyla tutuklandıkları bildirildi. Genelkurmay açıklaması şöyle:
* 30 Mayıs 2006 günü geç saatlerde bazı TSK mensuplarının Ankara Emniyet Müdürlüğü ekiplerince göz altına alınarak Terörle Mücadele Merkezi'nde sorgulanmaları ile başlayan soruşturmaya ilişkin konulardan, 31 Mayıs 2006 tarihli basın organlarında yer alan haberler üzerine bilgi sahibi olunmuştur.
* Olayın içeriği hakkında askeri makamlara bir bilgi ve belge ulaşmadan olayla ilgili bilgilerin bütün detaylarıyla basın kuruluşlarına ulaşmış olması dikkat çekici bulunmuştur. Bu bilgiler Genelkurmay Başkanlığı'nca ihbar kabul edilerek, olaya adı karışan askeri personel hakkında 'askeri malzemeyi gizlemek ve zimmetine geçirmek' suçundan Genelkurmay Askeri Savcılığı'nca yapılan hazırlık soruşturması üzerine, üç askeri personel tutuklanarak Askeri Ceza ve Tutukevi'ne konulmuştur.
* Olayın Askeri Yargıyı ilgilendiren bölümü dışında kalan kısmı ile ilgili soruşturma, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülmekte olup, olay tümüyle bağımsız yargıya intikal etmiş durumdadır.
Emniyet ne demişti?
Genelkurmay Başkanlığı'nın polisle asker arasındaki koordinasyonsuzluğu ortaya koyan açıklamasına karşılık, Emniyet Genel Müdürlüğü önceki gün "polis-asker koordinasyonunda sorun yok" diye açıklama yapmıştı. VATAN
Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan saldırılarla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Ayhan Parlak serbest bırakıldı. Soruşturma kapsamında 2 hafta önce çıkarıldığı mahkeme tarafından örgüt üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanarak ceza evine gönderilen Ayhan Parlak, yaptığı itiraz sonucu bugün serbest bırakıldı. Avukatı aracılığıyla soruşturmayı yürüten Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itirazda bulunan Ayhan Parlak'ın bu itirazı yerinde görülerek serbest bırakıldı. Parlak, tutuksuz olarak yargılanacak.
ÖNCELİKLE SALDIRIYI KINIYORUM.
BURADA ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ HUSUS;
BU ZAMANDA BU ŞEKİLDE BİR CİNAYET İŞLEYECEK; OKUMUŞ-KÜLTÜRLÜ İNSANLARIN OLUŞUDUR.
ARAŞTIRILMASI GEREKEN BUDUR. BU İNSANLAR NEREDE YETİŞİYOR?
BANA GÖRE BAZI ÖZEL OKULLAR DİN İSTİSMARI YAPARAK RANT ELDE EDERKEN NE YAZİK Kİ BU TÜR KATİLLERİ DE YETİŞTİRMİŞ OLUYOR.
BU TÜRDEN ÖZEL OKULLARIN İNCELENMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM. YAPILAN TEFTİŞLERİN YETERLİ OLMADIĞI KANATİNDEYİM. ÖRNEĞİN GEÇEN HAFTA DENİZLİDEYDİM. ARKADAŞLARIN ANLATTIĞINA GÖRE BAZI ÖZEL OKULLARA VATANDAŞ SADECE "ÖĞRETMENİN BAŞI ÖRTÜLÜ" OLDUĞU İÇİN KAYIT YAPTIRIYORMUŞ. VE DAHA NELER.
Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, İstanbul'da S.B
ve K.Ö adlı kişileri gözaltına aldı.
Gözaltına alınan 2 kişi Ankara'ya getirildikten sonra Adli Tıp
Kurumunda sağlık kontrolünden geçirildiler ve sorgulanmak üzere Ankara
Emniyet Müdürlüğüne götürüldüler. Böylece, Alparslan Arslan'ın ek
ifadesini verdiği pazartesi gününden bu yana gözaltına alınanların
sayısı 5'e yükseldi.
Gözaltına alınan S.B ve K.Ö'nün, Kağıthane'de bir camide vaizlik
yapan ancak Diyanet İşleri Başkanlığı personeli olmayan S.K'nın yakın
görüştüğü kişiler olduğu belirtildi. S.K ve gözaltına alınan 2 kişinin
Danıştaya düzenlenen silahlı saldırı öncesi Alparslan Arslan ile bazı
görüşmelerinin tespit edildiği kaydedildi.
Gözaltında tutulan 80 yaşındaki S.K'nın, sorgusunda Alparslan
Arslan'ı tanıdığını ancak saldırı olayıyla ilgili herhangi bir
bilgisinin olmadığını iddia ettiği vurgulandı.
Ankara-Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Danıştay'a düzenlenen silahlı saldırıya ilişkin soruşturmayı genişletiyor. Alparslan Arslan'ın Savcı Şemsettin Özcan'a ek ifade vermesinin ardından soruşturma yeni bir boyut kazandı.
Bulgar göçmeni ve Nurcu
Arslan'ın sık sık evine gidip bilgisine başvurduğu ve "şeyh" olduğu belirtilen Salih Kurter ile okul arkadaşı Avukat Süleyman Esen gözaltına alındı. İETT'den emekli olan Kurter'in Bulgar göçmeni çıkması ise saldırgan Alparslan Arslan'ın babası İdris Arslan'ın açıklamalarını yeniden gündeme getirdi. Baba Arslan, VATAN'a şu açıklamayı yapmıştı: "5-6 ay önce arkadaşlık etmeye başladığı yeni insanlar vardı. Şivelerinden Bulgar göçmeni olduğu anlaşılan iki kişi olduklarını biliyorum sadece. Bir keresinde bu arkadaşlarının kendisini bir eve götürdüğünü ve 3 saat boyunca birinin Kur'an okuduğunu anlattı. Kur'an okunurken çok etkilendiğini ve fenalaştığını söyledi." Kurter'in "Risale-i Nur" cemaatinin önde gelen isimlerinden biri olduğu belirtildi.
Soruşturmada tutuklu sanıkların ifadelerinde "Mardinli A." olarak geçen ve silahları sağladığı ileri sürülen Aykut Metin de dün düzenlenen operasyonla istanbul'da yakalandı ve gözaltına alındı. Mardin'de kamyon şoförlüğü yapan ve sınır ticareti yaptığı öğrenilen Metin'in sık sık Kuzey Irak'a giriş çıkış yaptığı ve yine bir silah alım satımı ile ilgili olarak daha önce de gözaltına alındığı belirtildi. Saldırıyla ilgili 2 kişi daha aranıyor.
Gerçek ismi Salih Kurter. Ancak Şeyh Salih Hoca olarak biliniyor. Nur cemaatinin önde gelen isimlerinden biri olduğu belirtilen 83 yaşındaki şeyh, Arslan'ın ifadesinin ardından İstanbul'da gözaltına alındı.
ARKADAŞI DA GÖZALTINDA
Arslan'ın sık sık şeyhin yanına gittiğinin öğrenilmesi üzerine polis, şeyhin Gültepe'deki evini bastı. Şeyhle birlikte evde olan Arslan'ın avukat arkadaşı Süleyman Esen de gözaltına alındı.
ATATÜRK'E HAKARET
Arslan'a "Harekete geçme vakti geldi" diye telkinde bulunduğu ileri sürülen şeyhin Atatürk'e hakaretten cezaevine girdiği iddia ediliyor.
Saldırıda ikinci perde
Danıştay saldırısının zanlısı Arslan'ın ek ifadesinden sonra sınıf arkadaşı Süleyman Esen ile 83 yaşındaki Şeyh Salih Hoca gözaltına alındı. Şeyhin, "Artık harekete geçme zamanı geldi" dediği ileri sürülüyor.
17 Mayıs'ta Danıştay üyelerine yönelik silahlı saldırı sonucunda Danıştay 2. Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'i öldürüp Daire Başkanı ile üyelerini ise yaralayan avukat Alparslan Arslan'ın önceki gün Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na verdiği ek ifade, soruşturmada ikinci perdeyi açtı. Uzun süren bir suskunluk sonrasında "Hiçbir şeyden korkum yok. Herşeyi anlatacağım" diyerek ani bir kararla soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan'a bir buçuk saat süreyle ifade veren avukat Alparslan Arslan'ın ifadesi sonrasında düğmeye basıldı.
POLİS BASKIN YAPTI
İstanbul Emniyet Müdürlüğü TerörleMücadele ekipleri Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı üzerine önceki gece Alparslan Arslan'ın saldırıdan önce sık sık yanına gidip geldiğini söylediği Şeyh Salih Hoca'nın Gültepe'deki evine baskın düzenledi. Baskın sırasında polis ekipleri bir sürprizle karşılaştı. Avukat Arslan'ın ifadesinde adı geçtiği için aranan sınıf arkadaşı avukat Süleyman Esen, tesadüfen Şeyh Salih Hoca'nın evindeydi. Polis Salih Hoca ile birlikte avukat Süleyman Esen'i de gözaltına aldı.
ANKARA'YA GÖNDERİLDİLER
Avukat Esen'in ev ve işyerinde arama yapıldı. Ardından Şeyh Salih Hoca ile avukat Esen ifadelerininalınabilmesi için Ankara'ya gönderildi. Avukat Arslan'ın saldırıyı gerçekleştirmeden önce 6 ay kadar kendisini Şeyh Sait'in talebesi olarak tanıttığı öğrenildi. Şeyh Salih Hoca'nın yanına gidip geldiği ve hocanın da Arslan'a "artık harekete geçme zamanı geldi" diye telkinlerde bulunduğu ileri sürüldü. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu da, Danıştay saldırısı'nın ilk günlerinde Arslan'ın "Şeyh Salih Hoca efendinin" yanına sık sık gittiğini ileri sürmüştü. Salih Kurter'in Atatürk'e hakaretten ceza aldığı da iddialar arasında yer alıyor.
Danıştay saldırısının faili Alparslan Arslan'ın ruh sağlığı bozuluyor !(muş!!!)
55 gündür Sincan F tipi cezaevinde tutuklu bulunan Alparslan'ın sürekli "Beni öldürecekler" sözünü söylediği belirtiliyor.
Öldürülme korkusuyla yemekleri yemeyen Alparslan'ın gelen yemeği önce gardiyanlara yedirdikten sonra yediği belirtiliyor.
Tek kişilik bir koğuşa konulan Alparslan'ın etrafındaki 6 koğuş da güvenlik gerekçesiyle boş tutuluyor. Alparslan'ın başkalarıyla temasa geçmemesi için dışarı çıktığında koridorların boşaltıldığı ve tek başıra yürütüldüğü kaydediliyor.
Arslan'ın bir süre önce de uzun süre yemek yememe eylemi gerçekleştirmiş ve kimilerine göre de sağlık gerekçesiyle cezaevinde yatmamak için böyle bir yola başvurduğu iddia edilmişti.
Bu arada Arslan, avukatları aracılığıyla ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi savcılığına başvurarak, ikinci kez ek ifade verme talebinde bulundu.
www.haber3.com
Madem bu kadar canın kıymetliydi, niye yaptın demezler mi adama ???
Alparslan Arslan hakkında 4 kez müebbet istenilen raporda saldırının türban için yapıldığı belirtildi.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan Danıştay saldırısının iddianamesini tamamladı. Saldırı ile "baskı ve şiddet kullanarak türbanı hakim kılmak" istenildiği belirtilen 12 sayfalık iddianamede "cumhuriyet"in hedef alındığı da belirtildi. Savcı, Alparslan Arslan için dört, Vaiz Salih Kurter ve Süleyman Esen için üçer kez "ağırlaştırılmış müebbet" istedi.
SAVCILIK kanlı Danıştay baskınının iddianamesinde saldırı nedenini, "türbanı baskı, şiddet ve tehdit kullanılarak topluma hakim kılmak" olarak belirledi. Savcı, "Oluşum türban diye bilinen örtüyü korumak ve kendi deyimleriyle ders vermek amacıyla örgütlenmiştir" görüşünü savundu.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan 12 sayfalık iddianamesinde saldırgan Alpaslan Aslan'ın Emniyet ve Savcılık'taki ifadelerinden alıntı yaptı.
Arslan Emniyet'te Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması ve Danıştay baskınının amacı için, "Başörtüsü kararına bir tepki olarak bu kararı veren Danıştay İkinci Dairesi Başkanı'nı öldürmekti. Bana göre yanlış karardı. Allah'ın Kanunu'nun üzerinde bir kanun veya karar yoktur. El bombasını gazeteye atmadan önce birkaç kez Allah-u Ekber diye tekbir getirdim" bilgisini verdi. Arslan Savcılık ifadesinde biraz daha ayrıntıya girdi:
"İnançlı bir Anadolu insanı olarak yani ortalama bir Müslüman bir Türk insanı olarak Danıştay'ın başörtüsü kararı nedeniyle daire başkanını vurmaya karar verdim. Odaya girdiğimde, "Allah-u Ekber" diye tekbir getirdim. Odada bulunduğum sırada, "Osmanlı'nın torunuyum bundan sonra daha dikkatli karar verilsin" diye bağırdım. Yakalanırken tekbir getirmiş olabilirim." Savcı Özcan, Arslan için dört, vaiz Salih Kurter ve Süleyman Esen için de üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
SALDIRI KİŞİLERE DEĞİL
İddianamede Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması ile Danıştay saldırısı birlikte ele alınarak amacın örgüt kurarak Anayasal düzeni yıkmak olduğu kaydedildi. İddianamede sanıkların meydana getirdiği oluşumun türban ile ilgili baskı ve şiddet ve tehdit içeren bir örgüt olduğu vurgulanarak şöyle denildi: "Eylemlerin mahiyetlerine bakıldığında saldırıların türban ile ilgili karikatür yayınlayan basın kuruluşuna ve T.C. Devleti Kanunları'na göre karar veren yargı mensuplarına karşı yapıldığı kişisel bir neden ve husumetin olmadığı görülmektedir."
KORUMAK İÇİN
"Türban olarak bilinen bir örtünün baskı, şiddet ve tehdit kullanılarak topluma hakim kılınması amacıyla örgütün kurulması ve bu amaca uygun eylemler gerçekleştirilmesi mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike olduğu gibi vasıfları T.C. Anayasası'nda yazılı ve bu anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs olarak değerlendirilmiştir. Oluşum, toplum üzerinde baskı kurmak, kendi deyimleriyle ders vermek amacıyla örgütlenmiştir. Terör örgütlerinin kuruluşunda amaç, önemli bir unsurdur. Türbanıkorumaya yönelik örgütlenmiş oluşumda da husus açıkça görülmektedir."
KENDİSİ ATTI
İddianamede, Cumhuriyet'e yönelik saldırılarla ilgili olarak da şu bilgiler yer aldı: "İlk bombanın patlamaması ve Cumhuriyet gazetesi'nden karikatürle ilgili herhangi bir özrün gelmemesi üzerine ikinci kez bombalı eyleme karar verdiler. Tekin İrşi ve İsmail Sağır'ın attığı ikinci bombanın da patlamamnası üzerine Alparslan, "Allah'a inancınız yok, bu nedenle bomba patlamamıştır" diyerek çok sinirlendi. 11 Mayıs'taki bombalı saldırıda Alparslan, "Allah-u Ekber" diyerek tekbir getirdi. Cebinden çıkardığı el bombasını gazetenin bahçesine attı. Kaçarken de "İnsanın başına taktığı başörtüsü domuzun başına geçirilmez" diye bağırdı.
Danıştay baskınından sonra yaralı olarak ele geçen emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin'in ismine de iddianamede rastlanmadı.
Hedefleri "Vakit" ten teşhis etti
İddianamede, Alparslan Arslan'ın silahlı saldırı düzenleyeceği Danıştay üyelerini tanımak için Vakit gazetesinde Danıştay üyelerinin fotoğraflarının bulunduğu, "İşte o üyeler" başlıklı haber küpürünü aracının vites kutusunun yanında tuttuğu belirtildi. İddianamede, bu konuda şöyle denildi:
"Arslan'ın Dairenin giriş kapısında 5-10 saniye kadar masa etrafında toplantı halinde bulunan başkan ve üyeleri süzdüğü, cadde üzerine parkettiği aracın vites kutusu yanında bulunan ve Anadolu'da Vakit Gazetesi'nde yer alan "işte o üyeler" başlıklı haberde resimleri bulunan üyelerin orada bulunduklarına karar verip çantasındaki tabancayı çıkartarak ve hedef gözeterek, ateş ettiği anlaşılmıştır."
Hürriyet
Olcay PINAR
Arda AKIN
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Arslan, cezaevi aracıyla bu
sabah Numune Hastanesi'nin tutuklu ve hükümlüler için ayrılan bölümüne
getirilerek, tedavi altına alındı. Arslan'ın yine bir süredir yemek
yemediği ileri sürüldü.
Alparslan Arslan, genel sağlık durumundaki bozulma nedeniyle 2
Haziran'da da Numune Hastanesi'ne kaldırılmış ve 4 gün boyunca burada
tedavi görmüştü.
Arslan'ın babası İdris Arslan geçen hafta Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ne başvurarak, oğlunun ''akli dengesini yitirdiği''
iddiasıyla psikiyatrik tetkikten geçirilmesi talebinde bulunmuştu.
Danıştay saldırısıyla ilgili olarak Arslan'ın da aralarında
bulunduğu 9 sanık, ''anayasal düzeni cebren ortadan kaldırmaya
teşebbüs'' suçundan 11 Ağustos'ta Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde
yargılanmaya başlanacak.
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu, Danıştaya yapılan saldırının faili İstanbul Barosuna kayıtlı avukat Alparslan Arslan'ın, Avukatlık Kanunu'nun avukatın hak ve ödevi başlıklı 34. ile disiplin cezalarının uygulanacağı haller hükmünü içeren 134. maddesi uyarınca tedbiren işten yasaklanması istemiyle Disiplin Kuruluna başvurdu.
Avukatlık Kanunu'nun 34. maddesi avukatların, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlü olduklarını düzenliyor.
Aynı kanunun 134. maddesi de, Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında disiplin cezaları uygulanır hükmünü içeriyor.
İstemi görüşen Disiplin Kurulu, oy birliğiyle Alparslan Arslan'ın tedbiren işten yasaklanmasına karar verdi.
Disiplin Kurulu, kararın gereğinin yerine getirilmesi için birer örneğini İstanbul Barosu Başkanlığına, ülkedeki tüm Cumhuriyet başsavcılıklarına ve baro başkanlıklarına gönderecek.
Alparslan Arslan ise bu karara itiraz edebilecek. İtirazı, Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu karara bağlayacak.
Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu itirazı reddederse, Arslan bu kez İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun kararının iptali istemiyle idare mahkemesinde dava açabilecek. (HABERTURK)
Danıştay 2'nci Dairesi'ne yaptığı saldırıyla bir hakimin ölümü 4'ünün de yaralanmasına neden olan avukat Alparslan Arslan'ın babası ilginç açıklamalarda bulundu. Baba İdris Arslan, "Bu milletin değerlerine saygı duymayanlara bu millet şu veya bu şekilde hak ettiği dersi verecektir" dedi.
Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki kanlı Danıştay yargılamasının öncesinde saldırgan Alparslan Aslan'ın babası İdris Arslan gazetecilere açıklamalarda bulundu. Milli Eğitim Bakanlığı müfettişi de olan İdris Arslan, duruşma öncesinde medyaya, "Emperyalist güçlere alet olmayın. Milletin hizmetinde olun. Milletin değerlerine saygı duymayanlara millet şu veya bu şekilde gerekli cezayı verecektir" diye seslendi.
İdris Arslan, "Bu ülkede İslam düşmanları var, Kuran düşmanları var, millet düşmanları var. Bu ülkeye yüz bin şehit verdik. Gerekirse yüz bin şehit daha veririz." diye konuştu.
OT KÖK ÜSTÜNDE BİTERMİŞ
MAL SAHİBİNE ÇEKMEZSE HARAMMIŞ....
Duruşmaya tutuklu sanık avukat Alparslan Arslan ve diğer 6 tutuklu sanık ile tutuksuz sanıklar Salih Kurter ve Ayhan Parlak katılıyor.
Duruşmayı izlemek üzere sanık Alparslan Arslan'ın ailesi de adliyeye geldi. Baba İdris Arslan, adliye girişinde, gazetecilere, ''Milletin hizmetinde olun, milletin amaçları doğrultusunda hizmet edin'' dedi.
Milletin, gayesi, ülküleri, amacı ve değerleri olduğunu söyleyen Arslan, ''Milletin değerlerine saygılı olun. Sevmeseniz de saygılı olun. Saygılı olmayana, milletin değerlerine hakaret edene bu millet gereken dersi verir, bunu herkes bilsin'' diye konuştu.
İdris Arslan, Türkiye için milyonlarca şehit verildiğini, verilmeye devam edildiğini dile getirerek, ülkede, ''Türk, İslam, bayrak, Kuran düşmanları'' olduğunu savundu. Arslan, şu görüşleri dile getirdi: ''Bu ülkede adı Mehmet, Ahmet, Mustafa, Ali, Veli olan birçok Ermeni ve Rum vardır. Laiklik adı altında bu ülkenin değerlerine düşmanlık etmektedirler. Bu ülkede yaşayan, bu ülkenin değerlerini benimseyen herkesi yürekli olmaya davet ediyorum. Yürekli olun, korkak olmayın.''
Arslan, bir gazetecinin, ''Oğlunuzla en son ne zaman görüştünüz'' sorusuna, ''Daha dün görüştüm'' yanıtını verdi.
İSTENEN CEZALAR
Saldırının faili olarak tutuklu bulunan sanık avukat Alparslan Arslan ile diğer tutuklu sanıklar avukat Süleyman Esen, Osman Yıldırım, İsmail Sağır, Tekin Irşi, Erhan Timuroğlu ve Aykut Metin Şükre ile tutuksuz sanıklar Salih Kurter ve Ayhan Parlak, "Anayasal düzeni cebren ortadan kaldırmaya teşebbüs", "örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak ve yardım etmek", "tasarlayarak adam öldürmek, öldürmeye teşebbüs ve bu suçlara iştirak etmek" suçlarından yargılanıyor.
Arslan, Esen, Kurter, Yıldırım ve Sağır için ağırlaştırılmış müebbet, Şükre ve Parlak için ise 1 er yıldan 3 er yıla kadar hapis isteniyor.
Danıştay 2. Dairesi ve Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik saldırılarla ilgili dava, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Duruşmada kimlik tespiti yapılan Alparslan Arslan, nerede oturduğunun sorulması üzerine, ''Sincan F Tipi Cezaevi'nde'' dedi. Mahkeme Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz'in tutuklanmadan önce nerede oturduğu yönündeki ısrarlı sorusu üzerine Arslan, ''İkametim şu anki adresim değil. Yeni adresim Sincan F Tipi Cezaevi'' yanıtını verdi. Arslan'ın bu ifadesi, mahkeme tutanağına aynen geçti. Arslan, kimlik tespitinde, hukukçu olduğunu ve daha önce bir sabıkasının bulunmadığını söyledi.
Diğer sanıklardan kimlik tespiti yapılan Tekin Irşi, İstanbul'da barmenlik yaptığını, Erhan Timuroğlu da bar çalıştırdığını kaydetti.
Kimlik tespitinin ardından, Mahkeme Başkanı Karadeniz, sanıklara iddianameyi okuyup okumadıklarını sordu. Alparslan Arslan, iddianamenin kendisine ulaştığını, ancak okumadığını ifade etti. Karadeniz, bunun üzerine iddianameyi okuyarak Arslan'a, ''Ne diyorsun? Böyle bir iş yaptın mı?'' sorusunu yöneltti. ''Evet, Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba attım, Danıştay başkan ve üyelerine saldırıda bulundum'' diyen Arslan, Karadeniz'in, ''Niye yaptın?'' sorusu üzerine, başını öne eğerek, uzun süre sessiz kaldı. Başkan Karadeniz'in ikazına karşılık Arslan, susma hakkını kullanacağını kaydetti.
Ancak daha sonra Alparslan Arslan, Başkan Karadeniz'in sorularını yanıtladı. Sanıklardan Süleyman Esen'in ''lideri olduğunu'' daha önceki sorgularında söylediğini dile getiren Karadeniz, Arslan'a, ''Ne lideri bu?'' sorusunu yöneltti. Arslan, Süleyman Esen'in Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeyken Ülkü Ocakları Başkanı olduğunu, mevcut olaylarda bir liderliğinin söz konusu olmadığını söyledi.
-ROKET ATMA FİKRİ- Esen'in kendisine ''bunu böyle, şunu böyle yap'' demediğini ifade eden Arslan, sık sık tutuksuz sanık Salih Kurter'in evinde toplanıp sohbetler yaptıklarını anlattı. Arslan, Salih Kurter'in evindeki bir toplantıdan ayrıldıkları bir gece arabayla işadamı Bülent Eczacıbaşı'nın yaptırdığı bir alışveriş merkezi inşaatının önünden geçerken kendisini otodakilere ''iki roketle buranın uçurulması gerektiğini'' söylediğini aktardı. Sanık Esen'in kendisine buna gerek olmadığını söylediğini kaydeden Arslan, ''Ama ben yapılması gerektiğini düşünüyordum. Eczacıbaşı'nı Sabeyatist Yahudi olarak bildiğim için insanların bu alışveriş merkezine gitmemesi gerektiğini söyledim. Eczacıbaşı'nın inşaatının önünden geçerken birisi 'Polat' demişti. Aklıma roket atmak geldi'' diye konuştu.
Arabada bulunan ''Salih Hoca'' dedikleri bir kişiye bu fikrini açıkladıktan sonra kendisinin, ''Bizim memleketimizin insanı olan Cevahir İş Merkezi'nin daha çok para kazanması lazım'' dediğini ifade eden Arslan, Salih Hoca'nın da bunu onayladığını kaydetti.
-''BU TİP OLAYLARI BEN TASARLIYORDUM''- Salih Kurter'in evindeki sohbet toplantılarında namaz kılıp dini konulardan konuştuklarını da anlatan Arslan, Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan saldırıların da bazı sohbetlerde konuşulduğunu söyledi.
Danıştay'a saldırı ve Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atma olaylarını kafasında kurduğunu belirten Alparslan Arslan, ''Bu tip olayları ben tasarlıyordum. Buna meyilli bir yapım söz konusuydu. Kendimi yavaş yavaş bu noktaya adapte etmeye başladım'' dedi.
-''MEHMET ALİ BİRAND'I DA ÖLDÜRMEK İSTİYORDUM''-
CNN Türk'te görev yapan ''Cihat'' adında Kayserili bir arkadaşı olduğunu, bu arkadaşına Mehmet Ali Birand'ı öldürmek istediğini söylediğini ve adresini istediğini anlatan Arslan, ''Medyada çalışan Cihat aklıma geldi. Onunla görüştüm, sadece adres istedim'' diye konuştu. Sanatçı Mehmet Ali Erbil'den de nefret ettiğini belirten Arslan, Erbil'e hakaretlerde bulundu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Karadeniz, mahkeme salonunda hakaret edemeyeceği yönünde Arslan'ı uyardı.
Cihat adlı arkadaşıyla görüştüğünde Cumhuriyet Gazetesi'ndeki ''başörtüsü takmış domuz'' karikatürünü kendisine söylediğini aktaran Arslan, böylece kafasında Cumhuriyet Gazetesi'ne saldırı olayının şekillendiğini, bir Cumhuriyet Gazetesi satın alarak adresini öğrendiğini ve bir gün de adres tespiti amacıyla gazetenin Şişli'deki bürosuna gittiğini belirtti. O günün gecesinde Salih Kurter'in evine gittiğini ve Cumhuriyet Gazetesi olayını konuştuklarını ifade eden Alparslan Arslan, bu sırada önünde bulunan mikrofona bakarak, ''Ben mikrofonu başka bir şey olarak algılamaya başlıyorum, ben zannetmeye başlıyorum'' dedi.
Karadeniz'in sorularına devam etmesi üzerine Arslan, Cumhuriyet Gazetesi'ne bombalı eylem olayıyla ilgili Kurter'in, ''Bomba atanlar dikkat etsin, yakalanmasın'' dediğini aktardı. Sanık Arslan, konuyla ilgili Süleyman Esen'in ise kendisine bir daha bu tip konuları Kurter ile açık açık konuşmaması gerektiğini söylediğini kaydetti.
-2 BİN YTL'YE BOMBA ALDI-
Cumhuriyet Gazetesi'ne saldırı olayında bomba temini için Osman Yıldırım ile diyaloğa geçtiğini anlatan Arslan, bu sırada da ''Osmanlı'ya karşı aşırı derecede bir sempatim var'' dedi. Tekrar konuya dönen Arslan, Yıldırım'ın Sultanbeyli'de bomba bulabileceğini söylediğini, Esen'in eniştesinin de özel harekat dairesinde astsubay olarak görev yaptığını anlattı. Cumhuriyet Gazetesi'ne atmak amacıyla üç bombayı 2 bin YTL karşılığında Esen'den aldığını belirten Arslan, Esen'in, kendisinin bombayı Cumhuriyet Gazetesi'ne atacağını bilmediğini söyledi.
-DANIŞTAY SALDIRISINI TASARLADI-
Bazı eylemlerde kullanmak üzere 1500 YTL'ye bir kaleşnikof da temin ettiğini ifade eden Alparslan Arslan, bu silahı Osman Yıldırım'ın Kars ve Erzurum'daki akrabaları aracılığıyla bulduğunu, silahı Danıştay saldırısını gerçekleştirmek üzere Ankara'ya gelirken Fikri Cura adlı arkadaşının evine bıraktığını kaydetti. Alparslan Arslan, sorular üzerine, Fethullah Kaya'nın evinde yatarken Danıştay 2. Dairesi'nin başörtüsüyle ilgili kararını düşündüğünü, beyin jimnastiği yaptığını ifade etti. Aradan 1 hafta geçtikten sonra Fethullah Gülen'in yeğeni olarak bildiği Kemalettin Gülen ile görüşerek bu konuları konuştuğunu söyleyen Arslan, Kemalettin Gülen'in kendisine Danıştay'da türban kararını veren üyelerin fotoğraflarının Vakit Gazetesi'nde yer aldığını ve ''bana bir şey düşerse yardımcı olurum'' dediğini belirtti. Arslan, Kemalettin Gülen'in ayrıca, Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Birden'i evinden telefonla arayarak, türban kararıyla ilgili küfürler içeren hakarette bulunduğunu kendisine söylediğini aktardı. Duruşmaya öğleden sonra devam edilecek.
Özbilgin ailesi müdahil oldu Danıştay 2. Dairesi üyeleri ile Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan saldırılarla ilgili davanın ilk duruşmasında, Danıştay Başkanlığı, Cumhuriyet Gazetesi ve saldırıda hayatını kaybeden Danıştay 2. Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in ailesinin müdahillik talepleri kabul edildi.
SALİH KURTER' İN SAVUMASI
Öğleden sonraki duruşmada savunmasını yapan tutuksuz sanık Salih Kurter, kendi evinde Arapça Kur'an-ı Kerim okuttuğunu, kendisine sanık Süleyman Esen'in Kur'an-ı Kerim öğrenmek için geldiğini, Esen'in bir süre sonra Alparslan Arslan'ı evine getirdiğini söyledi.
Bu ziyaretlerden birinde Arslan'ın birine aşık olduğunu, ancak kızın Almanya'da evlendiğini ve moralinin çok bozuk olduğunu söylediğini aktaran Kurter, Alparslan bana, 'Irak'a gidip şehit olacağım' dedi. Ben de ne şehittir ne gazi, ....... yoluna gitti niyazi dedim. Bunun üzerine Alparslan bana gücendi ve evime 3 ay gelmedi diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz ise Kurter'in bu sözlerini, Ne şehittir ne gazi, niyazi gibi olursun şeklinde tutanaklara geçirdi.
Salih Kurter, Arslan'ın 3 ay sonra tekrar eve gelmeye başladığını, ancak evde çok ndir konuştuğunu anlattı. Evinde Kur'an-ı Kerim okuttuğu kişilerin zengin olanlarının kendisine maddi yardımda bulunduğunu belirten Kurter, Arslan'ın da zengin olduğunu söylediğini, kendisine bir televizyon aldığını, zaman zaman 200-300 YTL para verdiğini ifade etti. Kurter, Bomba hadisesini bilmiyordum. Bilsem emniyete bildirirdim dedi.
Evinde Arslan ile daha çok dini sohbetler yaptıklarını, politikadan konuşmadıklarını dile getiren Kurter, Arslan'a Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atan çocuklar dikkat etsin, yakalanmasınlar demediğini ileri sürdü.
Alparslan Arslan'ın bir gece evine tek başına gelerek yere oturduğunu ve Ankara'ya gidelim mi diye sorduğunu anlatan Kurter, kendisini bir cevap vermediğini, bunun üzerine Arslan'ın ertesi gün de evine geldiğini söyledi. Kurter, Ertesi gün geldiğinde 'benim adım ne' dedi. Ben de arkadaşlarına, bu oynatmış buna mukayyet olun diye uyarı yaptım diye konuştu.
PARLAK VE ESEN'İN SAVUNMASI
Tutuksuz sanık Ayhan Parlak da savunmasında, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin kurallarına bağlı olduğunu belirtti ve saldırılardan üzüntü duyduğunu söyledi.
Sanık ifadeleri ve toplanan delillerden Alparslan Arslan'ı tanımadığının anlaşıldığını belirten Parlak, Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik olaylarla hiçbir ilgisinin bulunmadığını, Arslan'a maddi yardım sağlamadığını savundu.
Ağabeyinin icra davalarını yürütmesi sebebiyle Arslan ile tanıştığını anlatan Parlak, Arslan'ın bu davalarla ilgilenmediğini, takipsizlikten icra davalarının düşmesi sonucu Arslan'a ulaşarak dava dosyalarını istediğini kaydetti.
Arslan ile ilişkisinin bundan ibaret olduğunu anlatan Parlak, Arslan'ın eylemi hakkında pek bir bilgi sahibi olmadığını ifade ederek, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Sanıklardan Süleyman Esen de savunmasında, iddialarla ilgisi olmadığını, kendisine isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Bir soru üzerine, Salih Kurter'in evine dini bilgiler öğrenmek için gittiğini ifade eden Esen'e Mahkeme Başkanı Karadeniz, Bilgileri kitaptan okusana dedi.
Esen'in, Ama orada sohbetler oluyordu demesi üzerine Karadeniz, E ne oluyor? Allah sana göz, kafa vermiş, ne güzel kitaplar var. Niye onları okumuyorsun. Sen de avukat değil misin? Kanunları tespit eden adam, dini konuları tespit edemez mi? diye konuştu.
Karadeniz'in, Salih Kurter'e yardım edip etmediğini sorması üzerine Esen, birkaç kez hastaneye götürdüğünü ve yardımda bulunduğunu söyledi. Bunun üzerine Karadeniz, Senin yardım edeceğin hiç akraban yok mu? Onlara da böyle bakıyor musun? dedi.
Sorular üzerine Esen, Salih Kurter'i bir müvekkili aracılığı ile tanıdığını, Kurter'in kendisini hoca, vaiz olarak tanıttığını belirterek, fakülteden arkadaşı olan Alparslan Arslan'ı da dini sohbetler için bu eve götürdüğünü anlattı. Evdeki sohbetler sırasında Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik saldırılarla ilgili herhangi bir konuşmanın geçmediğini ileri süren Esen, Arslan'a bomba vermediğini söyledi.
Tutuklu sanık Aykut Metin Şükre, Alparslan Arslan ile Danıştay saldırı olayından 1 ay önce buluştuklarını, Arslan'ın belinde silah bulunduğunu gördüğünü söyledi. (HABERTURK)
SİLAHLARI 6800 YTL KARŞILIĞINDA TESLİM ETTİ
Silahı sorması üzerine Arslan'ın, Avukat olduk. Lazım oluyor dediğini aktaran Şükre, Alparslan Arslan'ın, ihtiyacı olması halinde kendisine de silah bulabileceğini söylediğini ifade etti. Mahkeme Başkanı Karadeniz, bunun üzerine, Nelere mal oldu, görüyor musun? dedi. Şükre de Bir anlık gaflet, üzgünüm, pişmanım karşılığını verdi.
Aykut Metin Şükre, olayla ilgili daha önce gözaltına alınan ve serbest bırakılan Selçuk Özkan'a silah bulması için gittiğini, Özkan'ın 3500 YTL'den 2 glock marka tabanca ayarlayabileceğini söylediğini aktardı. Özkan'ın silahları Alparslan Arslan'a 6800 YTL karşılığında Üsküdar'da teslim ettiğini belirten Şükre, bunun dışında olaylardan haberi olmadığını, silahların Danıştay saldırısı için kullanılacağını bilmediğini ileri sürdü. (HABERTURK)
BABA DAVA AÇACAK...
Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi saldırılarının faili Alparslan Arslan'ın babası İdris Arslan, VATAN'a yaptığı özel açıklamada "Millet, değerlerine saygı duymayana cezasını verir" şeklindeki ifadesinin Danıştay saldırısıyla değil, Cumhuriyet gazetesine atılan bombalarla ilgili olduğunu ileri sürdü. Arslan, oğlunun saldırısına gerekçe olarak gösterdiği karikatür nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi'ne dava açacağını da açıkladı.
Elazığ'da ilköğretim müfettişi olarak görev yapan, izinde olduğunu, bir süre önce emeklilik dilekçesi verdiğini ve emeklilik işlemlerinin tamamlanmak üzere olduğunu söyleyen Arslan, duruşmadan önce söylediklerinin yanlış anlaşıldığını iddia ederek şöyle konuştu: "Karşımda gazeteci ordusu vardı. Sözün tamamı aptala söylenir. Hepsi üniversite mezunu insanlar. Olayın ilk günlerindeki açıklamalarımın halen arkasındayım. Danıştay'a yapılan saldırıdan büyük rahatsızlık duyuyorum. Orada yaşamını yitiren Mustafa Bey'in (Mustafa Yücel Özbilgin) ailesine başsağlığı diliyorum."
Olaydan sonra çok düşündüğünü ve bütün parçaları bir araya getirdiğini, oğlunun Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan bir karikatür nedeniyle bu işlere girişmiş olduğu sonucunu çıkardığını söyleyen Arslan "Karikatürden çok rahatsız olduğu için bu eylemleri yapmış. Benim kastettiğim şudur: Milletin değerine saldırı yapıldığı zaman yetkililerin harekete geçip kanunla, hukukla bu saldırıyı durdurması gerekir. Ama Cumhuriyet'te karikatürün yayımlanmasından sonra kimse harekete geçmemiştir, bir boşluk oluşmuştur. Hukukçu olan oğlum da böyle bir eyleme girişmiştir. Keşke yapmasaydı" dedi.
Cumhuriyet Gazetesi'nin tavrını yanlış bulduğunu söyleyen Arslan, "Milletin değerleri bayrak, vatan ve başörtüsüdür. Bu değerleri yok ettiğimiz zaman millet sürü olur. Ben bunları çok iyi bilen biriyim. Karşınızda bunları ders olarak anlatan biri var" dedi ve gazete hakkında dava açacağını da sözlerine ekledi: "Davayı karikatür nedeniyle açacağım. Herkesin buna tepki göstermesi gerekir. Bunu medyadan da bekliyorum. Herkes milletin değerlerine saygılı olsun. Sevmiyorsa da saygılı olmak zorunda. Saygılı olmayınca bunun cezasını kanun verir. Kanun da vermezse biri böyle çıkıyor, bunları yapıyor."
VATAN / Kemal GÖKTAŞ
Ankara Numune Hastanesi, Danıştay saldırısının tetikçisi Alparslan Arslan ın akıl sağlığının yerinde olduğuna karar verdi. Arslan ın avukatının bu karara itiraz edeceği öğrenildi.
Arslan ın avukatı Ahmet Doğan ve babası İdris Arslan ın talebi üzerine Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi, sanığın akıl sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti için hastaneye sevk edilmesine karar vermişti.
Dün akşam Sincan F Tipi Cezaevinden Numune Hastanesine götürülen Arslana bir dizi piskolojik test uygulandı.
Uzman doktorlardan oluşturulan heyet, test sonuçlarına göre Arslanın akıl sağlığının yerinde olduğuna karar verdi.
Bu kararın ardından Arslan ın Sincan F Tipi Cezaevindeki tutukluluğu sürecek.
Arslan, saldıraya ilişkin davanın ilk duruşmasında suçunu itifar etmiş, ancak, bu ifadeleri reddeden Aslanın avukatı Ahmet Doğan müvekkilinin akıl sağlığının yerinde olmadığını öne sürmüştü.
Sanık avukatının hastanenin verdiği raporada itiraz edeceği öğrenildi.
RAPORA İTİRAZ
Danıştaya yapılan kanlı saldırının tetikçisi Alparslan Arslanın akıl sağlığının yerinde ve suç işleme ehliyetine sahip olduğu Numune hastanesinde yapılan tetkikler sonucu heyet raporu ile ortaya konuldu.
Savunmasını Arslanın olay anında akıl sağlığının yerinde olmadığı savı üzerine kuran Avukat Ahmet Doğan bu karara itiraz etti.
Arslanın verdiği ifadelere katılmadığını belirten doğan, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine dilekçe ile başvurarak,
sanığın hem fiziksel hem de ruhsal yönden uzman bilirkişi hekimlerinin tetkikinden geçirilmesini talep etti.
Dilekçede; sanık Alparslan Arslandan suç tarihinde, alkol, uyuşturucu gibi uyarıcı etkenlerin tespiti için alınan kan örnekleri ile şuan alınacak kan örneklerinin karşılaştırılması da istendi.
Arslanın kanında kimyasal bulguya rastlanması halinde bu kimyasal bulgunun biyolojik ve psikolojik yönden insan sağlığı üzerindeki etkilerinin neler olduğunun araştırılması da dilekçedeki talepler arasında yeraldı.
Danıştay saldırganı Arslanın suç tarihinde, polis ve savcılık sorgusu ile cezaevinde yemek yemediği, su içmediği ve uyumadığınının raporlarla sabit olduğunun belirtildiği dilekçede, Normal bir insanın en fazla kaç gün yemek yemeden,su içmeden ve uyumadan dayanabileceğinin sonuçları ile birlikte tespit edilmesi de istendi.
Yargıtay Başkanı Osman Arslan, ''Hiç kimse devlet düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma amacı güdemez ve din duygularını kötüye kullanamaz'' dedi.
2006-2007 Adli Yılı'nın başlaması dolayısıyla Yargıtayda tören düzenlendi. Törene, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM Başkanı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcıları Abdüllatif Şener ve Mehmet Ali Şahin, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok ve çok sayıda davetli katıldı.
Yargıtay Başkanı Arslan, davetlileri Yargıtay binasının protokol kapısında karşıladı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan törende, Kültür Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu da mini bir konser verdi.
Törende konuşan Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Danıştaya yönelik saldırıyı kınadı ve saldırının tarihe kara bir sayfa olarak geçtiğini söyledi. Saldırıyı yapanlar ve yaptıranların insanlık suçu işlediklerini belirten Arslan, ''Bu suçu işleyenler tarih tarafından affedilmeyecek ve nefretle anılacaklardır'' dedi.
Bu tür terörist saldırıların yargıyı etkilemeyeceğini ifade eden Arslan, Türk yargısının bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de Anayasa ve kanunlar doğrultusunda yargılama yaparak, vicdani kanaate göre karar vereceğini vurguladı.
Arslan, ''Hiçbir terörist eylem, yargıyı inandığı doğrultuda karar vermekten alıkoyamaz'' diye konuştu.
AKŞAM
Yargıtay Başkanı Osman Arslan, ''Hiç kimse devlet düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma amacı güdemez ve din duygularını kötüye kullanamaz'' dedi.
2006-2007 Adli Yılı'nın başlaması dolayısıyla Yargıtayda tören düzenlendi. Törene, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM Başkanı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcıları Abdüllatif Şener ve Mehmet Ali Şahin, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok ve çok sayıda davetli katıldı.
Yargıtay Başkanı Arslan, davetlileri Yargıtay binasının protokol kapısında karşıladı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan törende, Kültür Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu da mini bir konser verdi.
Törende konuşan Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Danıştaya yönelik saldırıyı kınadı ve saldırının tarihe kara bir sayfa olarak geçtiğini söyledi. Saldırıyı yapanlar ve yaptıranların insanlık suçu işlediklerini belirten Arslan, ''Bu suçu işleyenler tarih tarafından affedilmeyecek ve nefretle anılacaklardır'' dedi.
Bu tür terörist saldırıların yargıyı etkilemeyeceğini ifade eden Arslan, Türk yargısının bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de Anayasa ve kanunlar doğrultusunda yargılama yaparak, vicdani kanaate göre karar vereceğini vurguladı.
Arslan, ''Hiçbir terörist eylem, yargıyı inandığı doğrultuda karar vermekten alıkoyamaz'' diye konuştu.
AKŞAM
Alparslan Arslan'a akıllı raporu
Danıştay saldırısı sanığı Alparslan Arslan'ın akıllı olduğu belirlendi
Danıştay 2. Daire üyeleri ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılarla ilgili 7'si tutuklu 9 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşmasında, 6 tanık dinlenildi.
Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz, tanıkların dinlenilmesinin ardından daha önceki duruşmada Arslan'ın akıl sağlığına ilişkin Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinden istenen raporun geldiğini bildirdi.
Karadeniz, Arslan'a, Alparslan Arslan, raporun akıllı diye geldi. Bir itirazın var mı? diye sordu. Sanık Arslan'ın, gülümseyerek, rapora itirazı olmadığını söylemesi üzerine Karadeniz, Akıllısın yani dedi.
TANIK AYSEL SAĞLAM ALPARSLAN ARSLAN'I TEŞHİS ETTİ
Mahmede dinlenen tanık Aysel Sağlam, olayı görmediğini, sadece, Danıştay'a saldırı olayından bir gün önce Danıştay otoparkının yanında sanık Alparslan Arslan ile tanımadığı iki kişiyi gördüğünü söyledi. Arslan ve yanındaki kişilerin gergin şekilde konuştuklarını, konuşmaları duymadığını, ancak ellerindeki çantalardan avukat olduklarını düşündüğünü anlatan Sağlam, bu kişilerin yol vermemesi nedeniyle otoparktan geçemediğini belirtti.
BELİNDE SİLAH VARDI
Buna içerlediğini ve Danıştay kapısı önünde duran iki kişiye İnsana yol bile vermiyorlar diyerek tepkisini dile getirmek istediğini söyleyen Sağlam, bu sırada konuşan kişilerin, tanınmamak için sırtlarını döndüklerini ve bu kişilerden birinin belinde silah gördüğünü ifade etti.
EMNİYETTE 'BİR ŞEY GÖRMEDİM' DİYE İFADE ALMAK İSTEDİLER
Sağlam, olayın ardından emniyete çağrıldığını, Arslan dışındaki sanıkları teşhis edemediğini söyledi. Emniyette, bir şey görmediğine dair ifadesinin alınmak istendiğini öne süren Sağlam, mahkeme salonunda da Alparslan Arslan'ı teşhis etti.
Arslan'ın Ankara'ya geldiğinde Ulus'ta kaldığı otelin resepsiyon görevlisi Ferit Serkan Erkan, olayla ilgili bir bilgisinin olmadığını, bu kişilerin otelde kaldığını emniyet güçlerinin yaptığı tahkikat sonucu öğrendiğini anlattı.
POLİS OLAYI ANLATTI
Danıştay'a düzenlenen silahlı saldırıda polis memuru olarak görev yapan Ercan Kızılhan, olay günü, saat 08.20'de görevi aldığını, saat 08.30 ve saat 09.00 arası personel girişinin sağlandığını, bu sırada Danıştay'a az sayıda iş takibi için gelen avukat ve ziyaretçiler de bulunduğunu söyledi. Kızılhan, saat 10.15 civarında danışma görevlisi Mahmut Cengiz'in kendilerine 2. Daire'de bir karışıklık olduğunu söylediğini, bunun üzerine diğer polis memuru Şenol Aktan'ın olay yerine gittiğini anlattı. Ercan Kızılhan, olayı şöyle anlattı:
Birkaç dakika sonra Şenol ağabey birinin koluna girmiş bana doğru yaklaştı. Şahsın sol elinde evrak çantası vardı, sağ eliyle silahını çıkardı. Ben karşıdaydım, ilk önce beni hedef aldı, Şenol ağabey bileğinden tuttu, mücadele etmeye başladılar. O anda silah 1 el patladı. İkimiz üzerine atladık. Danıştay personeli de linç etmek istedi. Şahsı polis odasına aldık.
Vakit';in Hedef GöstermeVakit';in Hedef Gösterme Davası, Avukatların Talebiyle Ağır Cezada
İşte o üyeler' manşetiyle Danıştay 2. Dairesi üyelerini terör örgütlerine hedef gösterdiği iddiasıyla yargılanan Vakit Gazetesi'nin imtiyaz sahibi Nuri Aykon ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Harun Aksoy'un ağır ceza mahkemesinde yargılanmasına karar verildi
Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuksuz sanıklar Aykon ile Aksoy katılmadı. Sanıkların avukatı Ali Pacci, Terörle Mücadele Kanunu'nda (TMK) Haziran 2006'da yapılan değişiklikler ile hedef gösterme suçundan yargılama görevinin ağır ceza mahkemelerine verildiğini hatırlattı. Bu nedenle müvekkilerinin TMK'nın 9. maddesi uyarınca terör örgütlerine hedef göstermek suçundan açılan davanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesini talep etti. Hakim Muhterem Bulut da, avukatın talebi doğrultusunda TMK'daki değişiklikleri dikkate alarak dava hakkında görevsizlik kararı ile kanun tarafından özel yetkilendirilmiş ağır ceza mahkemesine gönderilmesine hükmetti. Sanıklara ilişkin basın yoluyla görevli memura hakaret ve devletin yargı organlarını aşağılamak suçlarından açılan davanın ise kendi mahkemesinde devam edeceğini bildiren hakim Bulut, Aksoy'un ifadesinin Ankara Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi'nce alınması için talimat yazılmasına, Aykon'un ise bir sonraki duruşmaya polis zoruyla getirilmesine karar verdi.
Avukat Alparslan Aslanın Danıştay 2.Dairesine yaptığı silahlı saldırı sonucunda Danıştay Üyesi Mustafa Yücel Özbilginin ölümüne ve 4 kişinin de yaralanmasına yol açmasına ilişkin davada, Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi esas hakkında mütaalasını yapması için dosyayı Cumhuriyet Başsavcılığına gönderme kararı aldı.
Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Orhan Karadeniz, Alparslan Aslanın cezaevinden mahkemeye gönderdiği ve kendisine atılı suçlamaları reddettiği mektup ve dilekçenin Cezaevi kanalıyla mahkemeye gelmediğine işaret ederek, Aslana dilekçenin kendisine ait olup olmadığını sordu, Aslan ise dilekçenin kendisine ait olduğunu ve Cezaevi kanalıyla gönderildiğini söyledi.
Avukat Alparslan Aslanın Danıştay 2. Dairesine yaptığı silahlı saldırı sonucunda Danıştay Üyesi Mustafa Yücel Özbilginin ölümüne ve 4 kişinin de yaralanmasına yol açmasına ilişkin davada sona yaklaşıldı. Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi esas hakkında mütaalasını yapması için dosyayı Cumhuriyet Başsavcılığına gönderme kararı aldı. Alparslan Aslanın cezaevinden mahkemeye gönderdiği ve kendisine atılı suçlamaları reddettiği mektup ve dilekçenin Cezaevi kanalıyla mahkemeye gelmediğine işaret ederek, Aslana dilekçenin kendisine ait olup olmadığını sordu, Aslan ise dilekçenin kendisine ait olduğunu ve Cezaevi kanalıyla gönderildiğini söyledi.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve kamuoyunda Danıştay Davası olarak da bilinen davanın üçüncü duruşmasında, Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz dosyanın esas hakkında mütalaasını yapması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verdi. (HABERTURK)
YÜZÜNE BAKTIM, YAPMADIĞINA EMİNİM''
Bu arada duruşmanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arslan'ın
babası İdris Arslan, cezaevinde görüştüğü oğlunun olayı kendisinin yapmadığını söylediğini ifade etti. Danıştayda yakalanmasının, saldırıyı oğlunun
gerçekleştirdiği anlamına gelmediğini iddia eden İdris Arslan, ''Görüşmemizde
'Baba ben yapmadım' dedi. Yüzüne baktım, yapmadığına eminim'' diye konuştu.
HABERTURK
Teşekkür edrim sayın meslektaşım.Alıntı:
YÜZÜNE BAKTIM, YAPMADIĞINA EMİNİM''
Bu arada duruşmanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arslan'ın
babası İdris Arslan, cezaevinde görüştüğü oğlunun olayı kendisinin yapmadığını söylediğini ifade etti. Danıştayda yakalanmasının, saldırıyı oğlunun
gerçekleştirdiği anlamına gelmediğini iddia eden İdris Arslan, ''Görüşmemizde
'Baba ben yapmadım' dedi. Yüzüne baktım, yapmadığına eminim'' diye konuştu.
Ceza yargılamasında yeni bir yöntem keşfettiniz. Sanırım bu yöntemin uygulanması için baroların hemen harekete geçmesi gerekiyor. Bundan sonra sanıkları, cezaevinde görüştürsünler. Babaları yüzlerine baksın. Eğer suçu işlemediği kanısında iseler, yarrgılamaya son verilip sanığın beraatine karar verilsin.
Ragıp Ağabey,
Sen de ne diyorsun Allah aşkına... Bu olayda olmasa bile, bundan sonra sanıkların babasına baksınlar, oğlunu (içeri) almasınlar. Bu daha doğru olacaktır netekim.
Ben herhangi birşey keşfetmedim ama sizin acayip bir yorum sistemi geliştirdiğiniz kolayca anlaşılıyor.
Sizin bu keşfiniz sadece baroları değil tüm hukuk alemini, felsefecileri ve sosyologları harekete geçirebilecek güçte.
Bunun için sayın Ağabeyim teşekkürü siz hak ettiniz. Çok ama çok teşekkürler....
Sn. Güven,
Affınıza sığınarak, hukukçu olmamakla birlikte, olayda yorumlanabilecek bir nokta olsa bunu anlayabilirim. Bir meczup (hep böyle tanımlanması son bir kaç yılın eseridir) , hem de sizin açtığınız bir forumda, bunca şahit ifadesine, kendi ifadesine, babasının ilk ifadesine rağmen; deyim yerinde ise bu işten yırtacaksa, burada hukuk da , adalet de, Hakkın ve haklının adaleti de ciddi zarar görür. Hukuku dini çizgiye çekmek değildir bu yazdıklarımdan amacım , ama yukarıda Allah varsa, en azından cana kıymakla, sanık en büyük günahı da beraberinde bir yerlere götürecektir.
Burada doğru olan; düşüncesi ne olursa olsun cana kıyana destek vermemek, bunun en başta hukuka, sonrasında dine orta ve uzun vadede zarar vereceğini bilmek , kısa vadeli kişisel (örgütsel) çıkarları gözetmeksizin, bunu en azından Allah korkusuyla savunmamak lazım geldiği düşüncesindeyim.,
Selamlar,
Sayın HRMGR,
Bahse konu olayda sitenin birinde bulduğum konuyla ilgi bir haberi eklemiş bulunmaktaydım. Eklememin sebebi yargılama esnasında insanların nasıl değiştiklerine basit ve inanılmaz olayların ardına sığınabildiklerini göstermekti.
Bunu benim yeni bir metod olarak keşfettiğim şeklindeki algılamayı ancak çok değişik yönden bakan insanlar sağlayabilirler. Kaynakta belirtilmek suretiyle ilginç bir haberi sunmak ve bunu birilerini oooo nasıl bir şey keşfetmişiniz şeklinde tepkilerle karşılaşıyor.
Ayrıca siz herhalde sadce Sayın Ragıp' ı okudunuz. Bir takım evrensel geçerlilik taşıyan cümlelerle beni bir yerlere davet ettiniz ama lütfen önce ilk mesajı ondan sonrada bana neyi telkin ettiğinize bir bakınız. Saygılarımla...
Sn. Güven,
Ülkemizde abukluklar öyle bir boyuta geldi ki, insanın sinir zemberekleri boşalıyor. Evet günümüzde bilgiye çok kolay erişiliyor, ancak bilgi de bilgi olmaktan çıktı, dezenformasyon ve bilgi kirliliği had boyutlara ulaştı. Kendi adıma bu kirliliğe katkı sağlamamak için forumlarda ve site dışı hayatımda, bir bilgiyi açıklarken, bir on yıl öncesine nazaran 40 kere daha düşünüyorum. Sanırım bu durum toplumsal hassasiyetlerimizle ilgili...
Cana kıyan, hukuku şiddet kullanarak sindirmeye çalışan, bunu müstakil bir hareket olarak değil, örgütlü ve sinsice yapanlara hep bir ağızdan karşı çıkabiliyor isek, ne mutlu bizlere.... Mesajım şahsınıza değil, açıktan dillendiremeseler bile ima ile veya içten içe bu insanlıktan çıkmışları destekleyenlere idi...
Bu vesile ile geçmiş Kandil'inizi ve Ramazan Bayramı'nızı kutlar, esenlikler dilerim.
Selamlar,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Danıştay saldırısını düzenleyen Alparslan Arslan'ın babası İdris Arslan hakkında suçu ve suçluyu övme fiilinden 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan'ın hazırladığı iddianamede, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden Danıştay Saldırısı davasına izleyici olarak katılan İdris Arslan'ın, duruşma öncesinde ve sonrasında bir takım açıklamalar yaptığı kaydedildi. İddianamede, İdris Arslan'ın bu açıklamalarında, Milletin değerlerine saygılı olun, saygılı olmayana, milletin değerlerine hakaret edene bu millet gereken dersi verir. Ülkede İslam düşmanları var. Değerlerimizi benimseyenler yürekli olsun, korkak olmasın. Ülkeye yüz bin şehit verdik, gerekirse yüz bin şehit daha veririz şeklinde ifadeler kullandığı belirtildi.
Bu sözlerin, bir babanın oğluna sahip çıkıp destek vermesini aşıp, suçu ve suçluyu övme derecesine ulaştığı belirtilen iddianamede, Her ne kadar şüpheli bu sözlerini bir karikatür nedeniyle Cumhuriyet gazetesini hedef alarak söylediğini savunmuş ise de sözlerin içeriğinde gazetenin hedef alındığına ilişkin hiçbir belirti olmadığı, böylelikle şüphelinin yüklenen suçu işlediği gazete örnekleri ile görüntülü kayıtlardan anlaşılmaktadır denildi.
İddianamede, İdris Arslan'ın, suçu ve suçluyu övme fiilini düzenleyen Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 215. maddesi gereğince 2 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Arslan'ın, ayrıca TCK'nın 53. maddesindeki belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmesi istendi. Dava, önümüzdeki günlerde Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesinde başlayacak.
Danıştay 2. Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’i, öldürdüğü, 3 üyeyi de yaraladığı iddiasıyla yargılanan Alparslan Arslan ile kendisine yardım ve yataklık yapmakla suçlanan Osman Yıldırım, İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu dün Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Duruşmada esas hakkındaki mütalaasını veren savcı Salim Demirci, sanık Salih Kurter’in evinde olaylardan yaklaşık bir yıl öncesinden beri “sohbet” adı altında toplantılar düzenlediğini, söz konusu evin bu haliyle örgüt evi niteliği kazandığını ifade etti. Bu toplantılarda, Danıştay 2. Dairesi’nin, kamu kurumlarında başörtüsü takılmaması yönündeki kararı ile Cumhuriyet’te yayımlanan, türban giydirilmiş domuz karikatürünün tartışıldığını hatırlatan Demirci, sanıklar Arslan, Osman Yıldırım, İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu’nun, Cumhuriyet gazetesi ile bir daha aynı kararı vermelerine engel olmak amacıyla Danıştay 2. Daire Başkan ve üyelerine silahlı saldırıda bulunmak konusunda eylem ve fikir birliği yaptıklarını kaydetti.
Mütalaasında olayların gelişimini anlatan Demirci, sanıklar için istenen cezaları da açıkladı. Demirci, örgüt lideri olduğu ileri sürülen Arslan’ın, “anayasal düzeni cebren ortadan kaldırmak için silahlı örgüt kurmak ve yönetmek”, “Danıştay 2. Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in ölümüne, başkan ve üyelerin yaralanmasına neden olmak” suçlarından 4 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını istedi. Yıldırım, Sağır ve Timuroğlu’nun da, “Danıştay saldırısını teşvik ettikleri” gerekçesiyle 4’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapsini talep eden Demirci, Salih Kurter, Aykut Metin Şükre, Süleyman Eser ve Tekin Irşi hakkında da, örgüt üyesi olmak suçununun da aralarında bulunduğu birçok suçtan 22 yıla kadar ceza istedi. Demirci, sanıklardan Ayhan Parlak’ın ise delil yetersizliğinden beraatine karar verilmesini talep etti. Duruşma, ertelendi.
Bombalarda Tekin iddiası
Cumhuriyet Gazetesi’nin avukatlarından Bülent Utku, gazeteye atılan bombaların Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na ait olduğunu ve bu bombalareın Arslan ve Esen’in askerlik yaptıkları dönemde çıkartıp çıkartılmadığını araştırılmasını istedi. Utku, soruşturma kapsamında göz altına alınan ve serbest bırakılan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’in evinde yapılan aramada ele geçirilen bombalar ile gazeteye atılan bombaların aynı model olduğunu belirterek, bombaların kaynağının aynı olup olmadığının da araştırılmasını istedi. Bülent Utku’nun bu taleplerine sanık avukatı Mehmet Ener de katılarak, bombaların kaynağının araştırılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, dosyanın esasına etki etmeyeceği gerekçesiyle bu talepleri kabul etmedi.
Danıştay saldırısının 1.yılı
Danıştaya düzenlenen silahlı saldırıda hayatını kaybeden Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin, saldırının yıl dönümü
17 Mayıs Perşembe günü çeşitli etkinliklerle anılacak.
Bu kapsamda ilk tören, Danıştay Başkanlığında yapılacak. Törende, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu bir konuşma yapacak.
Törenin ardından Çörtoğlu başkanlığındaki Danıştay mensupları, cübbeleriyle Anıtkabir'e giderek, Atatürk'ün kabrine çelenk koyacaklar.
Danıştaya düzenlenen saldırının birinci yılı ve Özbilgin'i anma gününde ayrıca Özbilgin'in Karşıyaka mezarlığındaki kabri ziyaret edilecek.
.............................
Saygıyla anıyoruz!..
:rolleyes:
Sayın Özbilgin'i rahmetle anarken, bu hain saldırıyı bir kez daha nefretle kınıyorum. Dilerim olayın önünde ya da arkasında her kim(ler) varsa bir an önce ortaya çıkar ve ADALET yerini bulur!..