konunun bilinirliği açısından teknik süreç hukukcular tarafından belirlenecek düzeydedir konuyla ilgili avukat arkadaşların temasa geçerek çocuk haklarıyla alakalı çalışma grubu kurulmasına katkı sağlamalarını temenni ederim...
Printable View
konunun bilinirliği açısından teknik süreç hukukcular tarafından belirlenecek düzeydedir konuyla ilgili avukat arkadaşların temasa geçerek çocuk haklarıyla alakalı çalışma grubu kurulmasına katkı sağlamalarını temenni ederim...
EBEVEYN YABANCILAŞTIRMA SENDROMU
Ülkemizde her yıl onlarca boşanma olmakta neredeyse her 6 evliliğin 2 tanesi boşanmayla sonlanmaktadır. Boşanmayla alakalı veya alakasız onlarca aile içi şiddet olayıyla karsılaşılmakta ve sorunlar doğru analiz edilmediğinden bir çok cinnet vakası veya dram göz ardı edilmekte gün yüzüne çıkmamaktadır. Adliye koridorlarına yansıyan bir çok olay aslında örtülü de olsa Ebeveyn Yabancılaştırma Sendromu (EYS) ve Medea Kompleksi ile alakalı ortaya çıkan durum olarak tanımlanmıştır.
Bu sendromlar, literatürde tanımlanmış hukuk ve tıbbı çevrelerde özellikle çocuk psikayatrları ve boşanma avukatları tarafından uzun tartışmalar sonunda kabullenilmiştir. Konu ile ilgili makalelerde gerçek ve kurgu istismar ayrımı net olarak tanımlanmıştır.
1976 yılında, Wallerstein ve Kelly boşanmış aileleri takipleri sırasında “patolojik yabancılaşma” ismini verdikleri klinik bir durumu tanımlamışlardır (1). Boşanma sonrasında bir ebeveyn ile yaşayan çocuğun mantıksız bir biçimde diğer ebeveyni reddetmesi, diğer ebeveyni görmeye veya bağlantı kurmaya karşı direnç göstermesi şeklinde yabancılaşmadan söz etmişlerdir. Daha sonra yayınlanmış birçok makalede bir ebeveynin diğer ebeveyn ile ilgili çocuğun duygu ve inanışlarında “maksatlı” manipulasyonu incelenmiş birçok yazar bu durumu farklı tanımlar ile ifade etmişlerdir (2-5).
Bu tanımlar arasında “ebeveyne karşı yabancılaşma”, “ebeveyn yabancılaştırma sendromu” ve “çocuğun yabancılaşması” sayılabilir. Ebeveyn yabancılaşması ile ilgili tek bir tanımın olmayışı bu durumun etiyolojisi, yabancılaşma dinamiklerinin özellikleri ve olgu formülasyonu ile ilgili güçlüklerin oluşmasına neden olmaktadır. DSM-V te bu durumun daha net olarak ifade edilmesi ve bir “sendrom” olarak tanımlanması noktasında çalışmalar bulunmaktadır.
Daha sonra Gardner çatışmalı evlilikler ve boşanmış ebeveynler ile çalışmaları sonucunda elde ettiği klinik deneyimlerin ardından 1985 yılında yabancılaşmanın dinamiklerini tanımlamış ve “Ebeveyn Yabancılaşma Sendromu-EYS” nu tanımlamıştır (6).
EYS, boşanma sonrasında bir ebeveynin diğer ebeveyne karşı çocuklarına karşı yürüttüğü sistemli bir beyin yıkama süreci olarak tanımlanabilir (7). Gardner, EYS’yi bir ebeveynin diğer ebeveyne (hedefteki ebeveyn) karşı bilinçli veya bilinçdışı bir şekilde çocuğun iftira yolu ile programlı bir beyin yıkama sürecine tabi tutulduğu ve yabancılaştırıldığını belirtmektedir. Gardner EYS’nin 8 özelliğinden söz etmektedir. Bunlar aşağıda sıralanmıştır (6).
1-hedefteki ebeveyne karşı iftira kampanyası
2-hedefteki ebeveyni reddetmek için çocuğa tutarsız, mantıksız, zayıf ve absürd mantığa bürüme
3-çocuğun yaşantısı ve gelişimsel süreci ile tutarsız ifade, terim ve senaryolar üretilmesi
4-çocuğun ebeveynlerine karşı ambivalan duygularının eksikliği
5-hedefteki ebeveynin red kararının çocuğun kendisi tarafından verildiği iddiası
6-çocuğun yabancılaştıran ebeveyne karşı koşulsuz otomatik desteği
7-çocukta belirgin bir suçluluğun olmaması
8-hedefteki ebeveynin geniş ailesine karşı yayılan kin ve nefret duyguları
Bütün bu süreçler literatürde sıklıkla tanımlanmasına karşın alandaki profesyoneller tarafından yeterince dikkate alınmamakta ve üzerinde çalışılmamaktadır.
Gardner EYS nin tanı konabilir bir rahatsızlık olduğunu ve hafif, orta ve ciddi formlarının olduğunu ifade etmiştir (8).
Gardner başlangıçta çocuğu sistematik bir şekilde yabancılaşıran ebeveynin sıklıkla anne olduğunu ifade etmesine karşın, babanın da yabancılaştırma sürecinde yer aldığını belirtmiştir (9).
EYS “medea kompleksi” olarak da ifade edilmektedir. Medea kompleksi Yunan tragedyalarından Epiclos’un yazdığı medea tragedyasında bahsedilen Medea’ nın ruhsal durumuyla özdeşleşrek medea komleksi olarak tanımlanan kadının kıskançlık ve adanmışlıkla intikam arzusundan köken alan bir hastalıktır. Kısaca aldatıldığını düşünen kadın (yıkık hüsran ve kızgın) eski kocasından intikam alabilmek amacıyla çocuklarını öldürerek ona gösterir. Tabiki buradaki öldürme modern dünyamızda semboliktir ölümle eş duran unutturma anlamındadır. Yani boşanmada art niyet sergileyerek anne bilerek veya bilinç altı bilmeyerek çocukları babaya karşı duygusal tacize maruz bırakır ve babalarına yabancılaşmalarına sebebiyet verir.
Günümüzde kimi boşanma davalarından hemen sonra başlayan EYS işin maddi kısmında nafakayla alakalı art niyet sergilerken velayet kısmında yabancılaştırıcı rolüne bürünerek çocuğu diğer ebeveyne karşı kışkırtmaya yabancılaştırmaya ve kullanmaya varır. Bu durum çocukları ciddi bir duygusal tacize maruz bırakır ve çocuklarda diğer ebeveynin imajının yok edilmesinden depresyona, travma sonrası stres bozukluğuna ve birçok ruhsal rahatsızlığa neden olabilir. Durum daha da vahimleşerek diğer ebeveyne karşı açılan cinsel istismar davalarına dönüşebilmektedir. Adli Tıp Kurumları üniversitelerden görüş istemek de bu konu ile ilgili yeterince farkındalık olmadığı içinde yanlış tanı ve raporlamalar olabilmekte ve diğer ebeveynin mağduriyetine neden olabilmektedir. Yanlış raporlamanın ana nedenlerinden birisi çocuğu muayeneye “yabancılaştıran ebeveynin” getirmesi, “hedefteki ebeveynin” ise başlangıçta suçlu imiş gibi algıla(tıl)nmasıdır.
Bu tür durumlarla karşılaşan ruh sağlığı profesyonellerinin çocuğu değerlendirirken EYS yi göz önünde bulundurmaları, her iki ebeveyn den de önyargısız bilgi edinmeleri, her iki ebeveyni erişkin psikiyatri değerlendirmesine almaları ve gerekli psikometrik testleri mutlaka uygulamaları gerekmektedir.
Dr.ERKUT ERDOĞAN
KAYNAKLAR
1-Wallerstein J , Kelly JB. The effects of parental divorce: Experiences of the child in later latency. American Journal of Orthopsychiatry,1976; 46: 256–269.
2- Baker JL. The long-term effects of parental alienation on adult children:A qualitative study. American Journal of Family Therapy, 2005;33:289.302
3-Gardner RA. Parental alienation syndrome vs. parental alienation: Which diagnosis should evaluators use in child-custody disputes? The American Journal of Family Therapy, 2002;30:93–115.
4-Johnston JR. Parental alignments and rejection: An empirical study of alienation in children of divorce. Journal of the American Academy of Psychiatry and the Law, 2003;31: 158–170.
5-Johnston JR, Walters MG, Olesen, NW. Is it alienating parenting, role reversal or child abuse? An empirical study of children’s rejection of a parent in child custody disputes. Journal of Emotional Abuse, 2005;5:191–218.
6- Gardner RA. Recent trends in divorce and custody litigation. Academy Forum (A Publication of the American Academy of Psychoanalysis),1985; 29: 3–7.
7- Cantwell B. Parental Alienation: How to Understand and Address Parental Alienation Resulting from Acrimonious Divorce or Separation. Journal of Social Work 2009;;3:365-366
8- Gardner RA. The three levels of parental alienation syndrome: Differential diagnosis and management. American Journal of Forensic Psychiatry,2004;25: 41–76.
9- Gardner RA. Parental alienation syndrome vs. parental alienation: Which diagnosis
should evaluators use in child-custody disputes? The American Journal of Family Therapy, 2002;30:93–115.
bu konu hukukun zorlandığı adli psikytrın tam dolduramadığı çocuk hakları bakımından oldukça önemli bir konudur.tüm profesyonellerin bu alanı hep beraber doldurmaları ve yayınlarını yapmaları gerekmektedir.ortak velayet her ne kadar sorunun çözümünde büyük bir adım olacaksada gerideki hukuki iftira ve suçlama niteliğinde yargılama gerektirebilecek sorunları aşamamaktadır.bu ancak akademisyenlerin net bir şekilde ülkemize uygun çalışmaları yapmaları bilgilendirme yükümlülüklerini yerine getrmeleriyle mümkün olacaktır...saygılarımla
yeni düzenlemeler meclisten geçirilmeden önce ortak velayet konusu gündemde tutulmalı madur ebeveynlerin bu maduriyeti için çalışmalar yapılmalıdır...saygılarımla
ortak velayet kavramı tbmm de torba yasa tasarısı içine alınmış olması mutluluk verici bir durumdur emeği geçen boşanmış babalar .com sahibi ve platformun kurucusu necil baykont beyefndiye ve tüm boşanmış babalar olarak teşekkürleri borç biliriz inşallah yasalaşır ...
Sizin ORTAK VELAYET hakkındaki haberinden sonra TBMM'de konu ile ilgili kanunda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifini okudum.
T.M.K.'nın 335. Maddesi şu an şöyle:
Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz.
Hâkim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velâyeti altında kalırlar.
Şu an ki 4721 sayılı Medeni kanunda 335. maddenin değiştirilmesi yönünde kanun teklifi ise şu yönde:
Madde 335 - Ergin olmayan çocuk, ana,baba veya ana ve babanın protokol yapması ve bu protokolün mahkemece uygun görülmesi halinde ana ve babanın ortak vesayeti altındadır.
Bu kanun teklifindeki değişikliğin yeterli olup olmadığını açıkçası merak ettim. Hukukçularımız ne der acaba? Nasıl yorumlarlar bu kanun teklifini? Bu değişiklikte eksik yönler var mı?
konuyla alakalı hukuki süreçte esas kamu kurum ve kuruluşlarının oluşturulması da gerekli olduğunu düşünüyorum hukuki boyutunu bu yukarda karşılaştırılmalı verilen değişen yasayı yorumlayacak hukukcu arkadaşların vermesi gerekir. boşanan çiftler eğer ebeveyn ise çocuk açısından ortak velayet dahi olsa çocuk hakları açsından belirli gözlem altında tutulması şart ve gereklidir.saygılarımla