Onca kanlı girişimlere rağmen , Devlet neden bu zamana kadar o feodalite barajını aşamamış peki?
Toprak desek, o da parsel parsel...
Printable View
Onca kanlı girişimlere rağmen , Devlet neden bu zamana kadar o feodalite barajını aşamamış peki?
Toprak desek, o da parsel parsel...
Gelinen bu noktada gördüğüm şudur ki gizli belgeler de olsa bir çok kişi bu olyı bilmiyor kulaktan dolma konuşuyor. Bu durumda ülkeyi bölmekle görevlendirilmiş RTE nin ekmeğine yağ sürüyor.... Sömürüyorda sömürüyor.... Bir Kürtlere gidiyor vah vah diyor... bir alevilere gidip vah vah... diyor... Ama bilmiyor ki Ölürken edilen Şahadet dini kurtarmaz...
1937 Dersim isyanının elebaşısı Seyit Rıza'nın ne olduğunu kime hizmet ettiğini öğrenmek gerekir. Nuri Dersimi'nin '' Kürdistan tarihinde Dersim'' kitabını okuması gerekmektedir. Ankara'yı arkadan hançerleyen Koçgiri isyanından (1921) öncesinden başlayan olaylarıda anlatıyor kitap.... okuyun.
Seyit Rıza'nın neler yaptığını Ankarayı Atatürk ü nasıl sattığını öğrenin ... Kürdistan Teali Cemiyeti aracılığı ile İtilaf Devletleri temsilcilerine gönderilen telgrafları okuyun...
Hepsini okuduktan sonra Dersim isyanına katılan aşiretlere bakın... sayısının sadece yedi olduğunu diğer aşiretlerin katılmadığını hatta tam tersine karşı çıktıklarını görün... Hadi bir bilgi ben vereyim katılan yedi aşiret...
Hozat'tan Bekstiyari , Abasane Jorin, Karabalan, Ferhadan...
Nazımiye'den Heyderan aşireti
Mazgirt'ten Demenan ve Yusufan...
Hangisindesiniz?
Bir dip not yazayım biraz uzun biraz corafi biraz siyasi... isyanın başlaması...
Tunceli'den geçen Fırat nehrinin Şeytan Köprüsü denilen mevkiinde dört metreye kadar daralır. En dar yerlerinden biridir Fırat'ın... Buna karşın bu dört metrelik karşıdan karşıya mesafenin derinliği tezat bir şekilde 17 metredir. Yani coğrafi ve jeopolitik olarak hassas bir yerdir. İşte tam buraya bir köprü yapılır. Köprünün başınada bir karakol.... Karakol komutanı bugünkü asteğmene karşılık gelen yedek teğmen İsmail Hakkı... İsmail Hakkının komutası altında 33 er var ... görevleri köprüyü ve trafiği denetlemek... 1937 nin meşum gününde bu karakola bir baskın düzenlenir bu tarihe daha sonra dersim isyanı olarak geçecek olayların başıdır... Sıradan bir günde beklenmeyen bu baskın neticesinde otuzüç rakamla 33 askerimiz şehit olur ... ortalık karışır ve istenmeyen olaylar peş peşe gelişir... isyan bastırılır... Türkiye yeni garip bir sürece sürüklenir... Belki Musul un gitmesinin müsebbebidir.... bilinmez...
Ne kadar ilginç onca sene sonra 1993 te PKK şerefsizleri Bingöl de karakolumuzu basarlar... Gene 33 askerimiz şehit edilir ... Türkiye yeni bir sürece sürüklenir...
Son paragraf olaylara azıcık tepeden bakabilmeniz için yakın tarihimizde zıplamadır... Anlamayan varsa daha açık yazayım...
"Dersim 38 Katliamdır!" "Arşivler Açılsın, Sorumlular Hesap Versin" sloganıyla düzenlenecek miting 13 Aralık'ta İstanbul'da yapılacak. Alevi örgütleri başta olmak üzere sendikalar, odalar ve siyasi partilerin desteğiyle yapılan mitingde Aleviler şu taleplerde bulunacak:
- Dersim ismi iade edilsin
- Dersim halkından özür dilensin
- Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yeri açıklansın
- Dillerimize ve Alevi inancımıza özgürlük istiyoruz
- Munzur Barajlar Projesi iptal edilsin
http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=218544
Mitinglere gerek kalmayacağı günleri sabırsızlıkla bekliyoru(m)z.
Daha çoookk bekleyeceğinizi söyleyebilirim.
Tarihte Dersim daha geniş bir bölgenin adıdır. Bugünkü Tunceli'ye Dersim demek, file karınca demeye benzer.
Geniş anlamıyla Dersim halkından özür dilemek bir anlam ifade etmez, özürün büyük kısmı boşa gider. Zira isyana katılan o zamanki Dersimlilerin tamamı değildir. İsyanın bastırılması harekatından da sadece isyana katılan aşiretler ve ahalisi zarar görmüştür.
Seyid Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerininin açıklanması bazıları için sembolik bir anlam ifade edebilir. Ancak bugün Apo posterleri ile sokağa çıkanlar ne anlatmak istiyorlarsa, Seyid Rıza ve arkadaşlarının mezarlarını ziyarete gidenler de aynı şeyi anlatmak istiyor hale gelirler.
"DİLLERİMİZE ve Alevi inancımıza özgürlük istiyoruz." lafı zurnanın zırt deliğidir. Aslında söylenmek istenen Alevi inancını boşverseniz de olur, şu Kürtçe'ye özgürlük verin demektir. Kürtçe mer-i mevzuatımıza göre zaten özgürdür. Kastedilen ikinci Resmi Dil'dir.
Munzur Barajlar Projesi iptal edilsin, bana yine 1930'ları hatırlatıyor. Tek başına kastedilen Hasankeyf ise bu sloganı destekliyorum.
Sn. çoban, olaylara insani ve duygusal yaklaşımınızı takdir ediyorum. Asla artniyetli olduğunuzu düşünmedim. Ancak tarihi olayları irdelerken öncelikle "anokrasi"den kaçınınız. Geçmişte yaşanan üzücü olayları tarihsel şartlar, Dünyada o esnada gerçekleşenlerden ayrı düşünmek üzerine kurulu bir tarih perspektifi ve anlayışı, bizi sonuçta hiç haketmediğimiz yerlere götürür. Bugün çeşitli odaklarca pompalanmaya çalışılan da odur. Buyurun size yazımın en altında Fransız Ulusal Marşı (La Marseillaise)... En az 40.000 insanın sadece giyotinle öldürüldüğü, Danton, Robespiyer gibi ihtilalin evlatlarının da giyotinde can verdiği bir tarih... Çatışmalarda ölüm sayısı belirsiz... Marş yabancı bir ülkenin gücüne karşı yazılmış değil, bizzat karşı saflardaki kendi vatandaşlarını tanımlıyor. Marşın sözlerini okuyun, sonra Fransa'da dün veya bugün tarihiyle bizim gibi nobran ve ayrılıkçı bir tarzda öc alıcı şekilde de değil, sadece yüzleşmek isteyen olmuş mudur bir araştırın. Doğru ya da yanlış, devrimler kanlıdır. Bu ülkede o yönde veya bu yönde yeniden devrim yapacaklarınki de ne yazık ki kanlı olacaktır. Önemli olan devrimin istikametidir. Eğer devrim gerici ise "yandı gülüm keten helva..." Bu satırları yazan duygusuz biri değildir. 1938' deki masum kayıpların acısını elbette yüreğimde hissediyorum. Ancak rasyonel olmak, olabilmek daha başka birşeydir. Bir başka mesajınızda "bu feodalite neden yıkılamamış öyleyse" mealinde birşeyler yazmışsınız. Onu da Dersim Harekatı'nın Başbakanı Celal Bayar ve başta Adnan Menderes olmak üzere DP avanesine ve siyaseten bugün devamı olduğunu söyleyenlere, Menderes ve Özal resimlerinin yanına kendi fotoğrafını astıran AK demokratlara sormalısınız...
İleri kardeşler vatan için ileri!
Şan şeref günü geldi çattı işte!
Karşımıza geçmiş kanlı sancağını
Tiranlık bir kez daha çekiyor göndere
Nasıl bağırıyor duyuyor musunuz uzaktaki
Alanlarda bölük bölük askerler?
Saflarımıza dayandılar öldürmeye gelmişler.
Karılarımızı, çocuklarımızı ve bizleri!
Haydi vatandaşlar sıklaştırın safları silahları kapın!
Yürüyün ki şu alçakların kanlarıyla toprağımız sulansın!
Kimin peşindedir bu hükümdarlar
Bu satılmış uşak takımı?
Bu zincirleri kimin için hazırladılar
Kimin içindir acaba bu demirden bukağılar?
Sizin için ey Fransızlar, sizin için tüm bunlar!
Olacak iş midir bu! Hepimiz hınçlı mı hınçlı,
Şimdiden hazırız sıkmışız yumruklarımızı!
Onlar sizi yeniden köle yapmak istiyorlar!
Haydi vatandaşlar sıklaştırın safları silahları kapın!
Yürüyün ki şu alçakların kanlarıyla toprağımız sulansın!
Nasıl olur! Efendisi mi olacakmış
Yurdumuzun bu yabancı lejyonlar?
Ne diyorsun! Paralı askerler mi duracakmış.
Bizim mağrur savaşçıların karşısında?
Aman Tanrım! Boynumuzu yakalamış.
Zincirden farksız eller boyunduruğa vurmuşlar.
Soysuzlaşmış despot beyinler,
Çıka çıka bizim bahtımıza çıkmış.
Haydi vatandaşlar sıklaştırın safları silahları kapın!
Yürüyün ki şu alçakların kanlarıyla toprağımız sulansın!
Tiranlar hainler onun bunun artıkları,
Artık korkudan titremeye başlayın!
Adi suikastçiler çözülsün dizlerinizin bağları!
Yakındır geliyor zamanı hesap sormanın!
And içmiş askerleriz biz yeneceğiz düşmanı!
Bir yiğit düşmeye görsün toprağa bizden,
Doğurur onu toprak ana yeniden,
Koparıp alsın diye sizlerin kafanızı!
Haydi vatandaşlar sıklaştırın safları silâhları kapın!
Yürüyün ki şu alçakların kanlarıyla toprağımız sulansın!
Çarpışın Fransızlar merhameti de esirgemeyin
Göze göz dişe diş, elden bırakmayın civanmertliği,
Yine de silâhların önüne zorla sürüklenen
O zavallıları bağışlayın o masum kurbanları.
Ama o tiranın yanından hiç ayrılmayan
Köpeği ve Bouilles'nin suç ortaklarını,
Bağışlamayın o gözlerini kan bürümüş kaplanları,
Anamızın bağrını parçalamaya can atan!
Haydi vatandaşlar sıklaştırın safları silahları kapın!
Yürüyün ki şu alçakların kanlarıyla toprağımız sulansın!
Gel gir kolumuza kutsal vatan sevgisi,
Götür bizi intikam almaya!
Sevgili özgürlük tutsana elimizi,
Sahip çıksana kendi davana!
Zafere erip dikince bayrağımızı,
Senin koruyucuların buluşana dek burada,
Mezarında bile sokana dek düşmanın kafasına,
Senin zaferini ve bizim şanımızı!
Haydi vatandaşlar sıklaştırın safları silahları kapın!
Yürüyün ki şu alçakların kanlarıyla toprağımız sulansın!
Çok adi...
Çok şerefsiz...
Çok sinsi bir oyunun startındayız...
Bu oyun için karşılık alan değil karşılık vermeye hazır bir KIT'A'nın olması
ve bu KIT'A'nın bütün bu arzu ve isteğine rağmen bir de her türlü "silah" ve "teçhizat" ile kuşanmış, kuşandırılmış olması
bizleri Kuvvayı Milliyecilerden bile büyük güçlüklerle karşı karşıya bırakmaktadır...
Sakin olun...
Bu dünyanın henüz satın alamadığı tek şey:
ANALARIN GÖZ YAŞLARI VE FERYATLARI...
Anaların ağlamasını ve feryadını bekleyin...
O göz yaşları ve feryatlar bize DİBİ
yani doğru yolu gösterecek...
DİP GÖRÜNDÜĞÜNDE GERÇEK AY VE YILDIZIN IŞIĞI VATANI AYDINLATACAKTIR...
Teşekkür ederim sayın Gür, önerilerinizin benim için çok değerli olduğunu bilmenizi isterim. Sağ olun.
" 'anokrasi' den kaçınınız." demişsiniz.
Geçmişi irdelemenin bize yarar değil , zarar getireceğine inandığım içindir ki , Sayın Öymen yanlış yaptı diyorum. Anokrasiden nasibini alamadan olan oldu... Özür dileyip susmayı tercih etseydi de olurdu ama onu da yapmayınca olan daha da beter oldu.
Gerçi Alevilerin suyu çoktan ayrı akmaya başlamışmış ama olsun yine de onurlu bir istifa; hem kendisi için , hem de partisi için çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Saygılarımla,