Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Genelkurmay Başkanlığı, İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın gerçek olduğunu doğrulayabilecek bazı delillerin elde edildiğini açıkladı. Genelkurmay, bu kapsamda ıslak imzalı belgede imzası olduğu öne sürülen Albay Dursun Çiçek’in tutuklama istemiyle Askeri Mahkemeye sevk edildiğini, ancak mahkemenin bu talebi reddettiğini bildirdi.
Genelkurmay’ın internet sitesine dün akşam saatlerinde İrtica ile Mücadele Eylem Planı ile ilgili konulan 6 maddelik yazılı açıklamada soruşturma kapsamında 24 Haziran 2009 tarihinden bu yanaki adli safhalar anlatıldı ve şöyle denildi:
- 16 Şubat 2010 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından belgenin Genelkurmay Askerî Savcılığı’na gönderilmesini müteakip, söz konusu belgenin ıslak imzalı aslının mevcudiyeti iddialarını doğrulayabilecek bazı delillerin elde edilmesi nedeniyle, 24 Haziran 2009 tarihli karara esas teşkil eden gerekçelerin yapılmakta olan soruşturmada geçerliliğini yitirmiş olduğu dikkate alınmış ve Genelkurmay Askerî Savcılığınca verilen “Kovuşturmaya yer olmadığı kararı” kaldırılmıştır.
- Bu kapsamda devam olunan soruşturma sırasında, ifadesi Askerî Savcılık tarafından yeniden tespit edildikten sonra, Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek tutuklama talebiyle Askerî Mahkemeye sevk edilmiş ve 01 Mart 2010 tarihinde Genelkurmay Askerî Mahkemesi tarafından tutuklama talebinin reddine karar verilmiştir. Soruşturmaya Askerî Savcılık tarafından devam edilmektedir. Herkesin; soruşturmanın gizliliği ve masumiyet ilkelerine saygılı olmasını, bu bağlamda sorumlu hareket etmesini ve yargı sürecinin sonucunu sabırla beklemesini bir kez daha hatırlatmakta yarar görülmektedir.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13977245.asp?gid=233
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
şukufe rumuzlu üyeden alıntı
Bunu yeni anlamış olamazsınız değil mi?
Yanlış algılamalara neden olmamak için mensubu ve yöneticisi olduğum partinin ismini vermeyeceğim fakat Ben ne Ergenekoncuyum ne de AKP'liyim.
Ben Atatürk'le doğdum onunla ölmek isterim. Ama sahte Kemalistleri gördükçe midem bulanmaya başladı. Artık savunduğum görüşlerin bile doğruluğunundan şüphe duymaya başladım. Neyse ki doğru yolu buldum. Olaylara tüm samimiyetimle objektif olarak bakmaya çalışıyorum. Kanaatim şu yöndedir:
Bizim ülkemizde son 20 yıl içerisinde vuku bulan post modern bir meslek olan Toplum Mühendisliğidir. Ben toplum mühendislerinin iş başında olduğunu düşünüyorum. Toplumun algısını kendi istikametleri doğrultusunda yönlendirmeye çalıştıklarından artık neredeyse eminim. Yanılmıyorsam eğer bu mesleği icra edenler şu anda sahte sosyal demokratlardan başkaları değilerdir. Bu arada gerçekten sosyal demokrat olupta toplum üzerinde etki yaratabilecek kadar nüfuza sahip olmayanları tenzih ediyorum. Nitekim bende bu sınıf içerisinde yer alıyorum yani benimde birilerine kendi düşüncelerimi empoze edebilecek bir gücüm yok.
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
ekinoksday80 rumuzlu üyeden alıntı
Neyse ki doğru yolu buldum.
Allah Doğru Yol'dan ayırmasın.
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
ekinoksday80 rumuzlu üyeden alıntı
Yanlış algılamalara neden olmamak için mensubu ve yöneticisi olduğum partinin ismini vermeyeceğim fakat Ben ne Ergenekoncuyum ne de AKP'liyim.
Ben Atatürk'le doğdum onunla ölmek isterim. Ama sahte Kemalistleri gördükçe midem bulanmaya başladı. Artık savunduğum görüşlerin bile doğruluğunundan şüphe duymaya başladım. Neyse ki doğru yolu buldum. Olaylara tüm samimiyetimle objektif olarak bakmaya çalışıyorum. Kanaatim şu yöndedir:
Bizim ülkemizde son 20 yıl içerisinde vuku bulan post modern bir meslek olan Toplum Mühendisliğidir. Ben toplum mühendislerinin iş başında olduğunu düşünüyorum. Toplumun algısını kendi istikametleri doğrultusunda yönlendirmeye çalıştıklarından artık neredeyse eminim. Yanılmıyorsam eğer bu mesleği icra edenler şu anda sahte sosyal demokratlardan başkaları değilerdir. Bu arada gerçekten sosyal demokrat olupta toplum üzerinde etki yaratabilecek kadar nüfuza sahip olmayanları tenzih ediyorum. Nitekim bende bu sınıf içerisinde yer alıyorum yani benimde birilerine kendi düşüncelerimi empoze edebilecek bir gücüm yok.
Bende yanlış anlamalara sebep olmamak adına mensubu olduğum siyasi partinin adını vermeyeceğim.Yukarıdaki aylar önce yazmış olduğum iletiden nasıl bu sonuçları çıkardınız bilemiyorum.Ama bildiğim tek birşey var,ne siz ne bir başkası asla Atatürkçülüğümü,dünya görüşümü ve kişiliğimi sorgulayamaz.Neye nasıl objektif olarak bakmaya başladınız anlamadım.Burda kimse kimseye birşeyler empoze etmeye çalışmıyor.Herkes kendi düşüncelerini saygı çerçevesinde dile getiriyor.Daha da eklemek istediğiniz birşey varsa buyrun yazın ....
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
ekinoksday80 rumuzlu üyeden alıntı
Yanılmıyorsam eğer bu mesleği icra edenler şu anda sahte sosyal demokratlardan başkaları değilerdir.
Ben de bu sahte sosyal demokratların kim olduğunu merak ettim doğrusu..
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Allah Doğru Yol'dan ayırmasın.
Amin........
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Allah Doğru Yol'dan ayırmasın.
Amin:) Dünyadaki en zor siyasi görüşü temsil ediyorum. "Ortadayım", o nedenle fikirlerimle kimseye yaranamam...
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
oda tv
Albay Dursun Çiçek'le ilgili kızı Avukat İrem Çiçek'ten bir açıklama geldi.
Yorum yapmadan yayınlıyoruz:
"BU OYUNLARI ARAŞTIRMAYA DAVET EDİYORUZ
1. İnsanlık onuruna, akıl ve mantığa, demokrasi ve insan haklarına, hukuk devleti ve adalet ilkelerine, hiç bir yasal delile dayanmayan iftira ve karalama kampanyaları ile bir kısım medyayı yargısız infaz aracı olarak kullanarak, yazılmayan planı yazılmış, imzalanmayan belgeyi imzalanmış, işlenmeyen suçları işlenmiş olarak göstermede çok mahir olan bazı odakların milletin gözü önünde ortaya koydukları bu oyunları, yine insanlık ve kamu vicdanı adına araştırmaya ve gerçeklerin peşinde olmaya davet ediyoruz.
ARTIK YOLUN SONUNA YAKLAŞILDI
2. Müvekkilim gibi, birçok insanın ilk defa bir gazetede gördüğü sahte planının, taklit imza dışında hiç bir yasal delil olmamasına rağmen gerçek olduğunu iddia eden, soruşturmanın gizliliğini ihlal suçunu işlemeyi alışkanlık haline getiren, yargıya müdahale ve yargıyı etkileme suçlarını kamuoyunu bilgilendirme olarak yorumlayan, suçsuzluk karinesini hiçe sayarak iftira atılan kişileri suçsuz olduğunu ispata zorlayan ve bu baskılar sonucu gerçekleşen onur intiharlarına yamyamlar gibi alkış tutan, yargısız infazları gazetecilik olarak yorumlayan insanlık dışı davranışlar gösteren kişilere yasaları kim uygulayacak?
Kamu vicdanı dışında bahse konu suçları soruşturacak ve yargılayacak bir makam arıyoruz. Ama her geçen gün ümitlerimiz azalıyor, sabrımız tükeniyor. İddialarını ispatlamak zorunda olanlar, gerçeklerin ortaya çıkması ve adaletin tecelli etmesini önlemeye ve milletin gözünün içine bakarak yalan söylemeye devam ederken, iftiralara maruz kalanlar her türlü araştırmanın sonuna kadar yapılmasını ve yargısız infazın önlenmesini istiyor. Ama gizli bir güç sadece imza ile uğraşırken, diğer delillere ulaşılmasını sağlayacak kriminal ve elektronik analizlerin yapılmasını ve tartışılmasını bu güne kadar önlemeyi başardı. Ama artık yolun sonuna yaklaşıldı. Sahte ıslak imzanın gerçek hikayesini yakında herkes öğrenecek ve son gülen tam gülecek.
”ISLAK İMZA” PEMBE DİZİSİ
3. Önce bir fotokopisi, devletin Cumhuriyet Savcısının sorumluluğunda yapılan bir aramada ele geçtiği iddia edilen meşhur “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” neden hukuki işlem yapılması yerine bir hafta sonra yayın için bir gazeteye servis edildi?
O fotokopi plan Cumhuriyet Savcısının sorumlu olduğu, namusu gibi korumak zorunda olduğu dosyadan çıkarak o gazeteye nasıl ve niçin gönderildi?
Üzerinde hiç bir tarih olmayan ve askeri yazışma usullerine uymayan planın Nisan 2009 ayı içinde Genelkurmay Karargahında hazırlandığına kim karar verdi?
Aradan geçen dört ay sonra bir ihbarcı tarafından müvekkilimin odasındaki çift kilitli dolaptan, müvekkilimin haberi olmadan imhadan kurtarıldığı iddiası ile bir zarfa konularak İstanbul'daki Cumhuriyet Savcısına nasıl ulaştırıldı?
Neden dört ay beklendi?
Müvekkilimin ısrarlı taleplerine rağmen; “Islak imzalı plan” hakkında; gerek fotokobisinin ve gerekse ıslak imzalı olduğu iddia edilen kopyasının, komplo kokan ele geçiriliş süreçleri niçin sorgulanmıyor?
Beş yaşındaki çocukların bile inanmadığı bu hikayelere, bu devletin hukuk adamları, savcıları ve yöneticileri neden inanmak zorunda bırakılıyor?
Tüm iddialara ve yargısız infazlara rağmen neden müvekkilim Türk Milleti adına yargılama gücünü kullanan adli ve askeri mahkemeler tarafından serbest bırakılıyor?
İmza iddiaları dışında söz konusu planın müvekkilim tarafından hazırlandığını ortaya koyan tek bir yasal delil var mı?
Düşünmek ve insan olmak, benzer sorulara cevap arayarak gerçeklerin peşinde olmaktır. Bu güzel ülkenin onurlu ve dürüst tüm insanlarını, gerçek ve mantık dışı iddialara dayalı olarak devam eden “Islak İmza” pembe dizisinin gerçek boyutunu sorgulamaya davet ediyoruz.
BU GİZLİ EL KİMİN ELİ
4. TRT'de bir canlı yayında; “Islak imza önem arz ediyor. Kilidi o açacak. Adli tıp raporunun gereği yapılmalı. Askeri yargının ıslak imzaya ilişkin olarak Adli Tıp'ın raporunu dikkate alması gerekir. Bakın geçen hafta 8 subay davet edildi. Sonra iki subay daha dinlendi. Demek ki süreç devam ediyor. Bu hafta içerisinde kim bilir kimler davet edilecek?” şeklinde yapılan açıklamalar doğrudan doğruya bağımsız yargıya açık bir müdahale, yargıyı baskı altına alma ve yönlendirme suçu değil mi?.
Gizli olması gereken hazırlık soruşturmasının temel unsurlarından biri olan ve kamu vicdanında şaibeli hale gelen ve özellikle imza analizlerine dayanan raporların, ilgili kamu görevlilerine ulaştırılmadan önce medyaya servis edilmesi hiç şüphe çekmiyor mu?
Defalarca talep edilmesine rağmen; plan üzerinde, parmak izi, kağıt, mürekkep, bilgisayar ve yazıcı, ibarcının gönderdiği zarfta ve planda aynı şekilde parmak izi, tükürük, hangi postahanaden gönderildiği, yazıların ve kağıdın kullanılma tarihi gibi diğer incelemeler neden yapılmıyor?
Bir gizli güç gerçeklerin ortaya çıkmasını ve ısrarla talep edilen imza dışındaki analizlerin yapılmasını önlüyor? Bu güç, bu gizli el kimin eli?
Sadece imza analizleri yapılıyor. Çünkü müvekkilimin imzası teknik imkanları ve yetkileri fazla olan birileri tarafından o kağıt parçasına imza taklit makinası kullanılarak itina ile kopyalandı. O yüzden o ıslak imzalı sahte planda tek gerçeğe yakın olan şey, çok iyi takit edilmiş olan imzadır. Bu komployu hazırlayanlar ve bu oyuna destek verenler işte bu gerçeği çok iyi bildikleri için sadece imza gündemde tutuluyor.
Bakın raporlara, gazete başlıklarına, varsa yoksa ıslak imza, başka bir sorgulama yok. En son yine önce bir gazeteden öğrendiğimiz Jandarma Kriminal Raporun açıklanması, soruşturmanın gizlilliğinin alenen ihlal edilmesi, yani suç üstü hali değil de nedir?
Raporda imza ile ilgili alt başlıklarda her şey müvekkilimin imzasına benziyor diye değerlendirilirken, neden sonuçta da imza müvekkilimin imzasına benziyor denmiyor da eli ürünü olduğu kanaati yazılıyor.
Kamuoyunun gerçekleri öğrenmesi adına bahse konu raporların tamamının açıklanmasını istiyoruz. Öyle içinden seçilmiş özel bölümlerin yargısız infaz için bazı gazetelere sızdırılmasını nefretle kınıyoruz.
Yasal olarak bu suçları soruşturmak zorunda olan Cumhuriyet Savcıları ve diğer kamu görevlileri niçin görevlerini yapmıyor ve yargısız infazların devam etmesine göz yumuyor?
NEREDE O YÜCE, TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ ADALET
5. Dokuz aydır tüm arama, dinleme ve sorgulamalara rağmen “Sahte Islak İmza” hikayesi dışında hiç bir yasal delil olmadan müvekkilimin tutuklanması talebi, iki kez nöbetçi hakimlar tarafından dosya incelenmeden onaylanmış, ancak kısa sürede bu yanlış karar adil yargı tarafından mahkeme kararı ile düzeltilmiştir.
Müvekkilimin delil olmadan kısa süreli de olsa tutuklanmasına neden olan Savcı ve Hakimler hakkındaki Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna yapılan ve dört kez tekrarlanan suç duyurularını sekiz aydır sonuçlandırmayan Adalet Bakanlığı ismine ihanet etmiyor mu?
Görevlendirilen Müfettişlerin maksadı bizi oyalamak ve kandırmak mıydı? Nerede o yüce, tarafsız ve bağımsız adalet?
Bir kısım medya tarafından aylardır süren yargısız infazı ve karalama kampanyasını, görevini ihmal ederek engel olmayan RTÜK hakkında tarafımızdan yapılan suç duyurusu üzerine soruşturma açma isteğinde bulunan Cumhuriyet Savcısının talebini geri çevirenler; adaletin tecellisini önlemeye, kamu vicdanını sızlatmaya ve yargısız infazların sürmesine hizmet eden kişilerin adaletten, insanlıktan ve hukuktan söz etmeye hakları var mı?
GERÇEKLER ORTAYA ÇIKTIĞINDA NE YAPACAKLAR
6. Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimsenin suçlu ilân edilmemesi veya suçluymuş gibi gösterilmemesi, insan onuruna ve temel insan haklarına saygılı olunması insanlığın, demokrasi ve hukuk devleti olmanın temelidir.
Hukuk ve adalet herkese lazımdır. Günümüzde kendisini çok güçlü gören, anayasa ve yasaların üstünde olarak düşünenlerin de geçmişte olduğu gibi gelecekte de hukuk ve adalete ihtiyacı olabileceğini unutmaması gerekir.
Hiç bir yasal delil niteliği taşımayan faili meçhul bir ihbar mektubunun ekinde gönderildiği hikayesi ile millete yutturulan bir sahte belge gerekçe gösterilerek, bu ülkeye canı ve kanı pahasına hizmet etmiş bir subayı yargısız infaza zorlayanlar, erinde gecinde ilahi adaletten kaçamayacak ve kamu vicdanında mahkum olacaktır.
Şimdi ıslak imza iddiaları ile sağa sola haksız yere saldıranlar ve kendileri gibi düşünmeyen gazetecileri linç etmeye çalışan sözde demokrasi ve insan hakları aşığı gazetecileri hayretle izliyoruz. Gerçekler bir gün mutlaka ortaya çıktığında ne yapacaklarını merak ediyoruz.
HAYAL KIRIKLIKLARI OLSA DA…
7. Medyayı kullanarak kamuoyunu ve yargıyı yönlendirme, başta Cumhuriyet Savcıları ve Yargıçlar olmak üzere kamu görevlilerini baskı altına alma eylemleri ile yargısız infazların bazı siyasilerin de baskısı ile sürdürülmesi, suçsuz insanların maddi ve manevi olarak yıpratılmasına ve zarar görmesine, daha da kötüsü onur intiharlarına neden olmaktadır.
Bütün bu baskı ve tehditlere rağmen Yüce Türk Milleti adına yargılama gücünü kullanan Türk Yargısına güvenmeye ve inanmaya devam etmek istiyoruz.
Türk Milletine, yargılama süreçlerinde adil ve tarafsız olma konusunda namus sözü vermiş olan devletin Cumhuriyet Savcıları ve Hakimlerinin; karar verirken, bazı siyasilerin ve onlardan talimat alan bir kısım medyanın taleplerine göre değil, yasal delil ve gerçekleri esas alan ve kamu vicdanını sızlatmayacak kararlar vereceğine inanmaya devam ediyoruz.
Zaman zaman sapmalar ve hayal kırıklıkları olsa da sonunda yüce adaletin tecelli edeceğine inanıyoruz.
Savcılarımızı, hakimlerimizi ve “Sahte Islak İmzanın Hikayesi”ni aylardır takip eden tüm vatandaşlarımızı, bir an önce gerçeklerin ortaya çıkarılması ve yargısız infazların önlenmesi için, insanlık adına gerçeklerin peşinde olmaya, başta o planın ele geçirilişi ve medyaya sızdırılması olmak üzere hikayedeki şüpheli noktaları sorgulamaya davet ediyoruz.
Dursun Çiçek adına Stajyer Avukatı İrem ÇİÇEK"
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı
Ben de bu sahte sosyal demokratların kim olduğunu merak ettim doğrusu..
Kuşkusuz onlar kendilerini iyi biliyorlardır.
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
şukufe rumuzlu üyeden alıntı
Bende yanlış anlamalara sebep olmamak adına mensubu olduğum siyasi partinin adını vermeyeceğim.Yukarıdaki aylar önce yazmış olduğum iletiden nasıl bu sonuçları çıkardınız bilemiyorum.Ama bildiğim tek birşey var,ne siz ne bir başkası asla Atatürkçülüğümü,dünya görüşümü ve kişiliğimi sorgulayamaz.Neye nasıl objektif olarak bakmaya başladınız anlamadım.Burda kimse kimseye birşeyler empoze etmeye çalışmıyor.Herkes kendi düşüncelerini saygı çerçevesinde dile getiriyor.Daha da eklemek istediğiniz birşey varsa buyrun yazın ....
Sinir yapmana gerek yok Şukufe Hanım,
Sorgulanacak onca şey varken sizin ne olduğunuzu sorgulamayla geçirecek vaktim yok zaten böyle bir şeye teşebbüs etmemde söz konusu olamaz!..
Sonucu şöyle çıkardım:
"Tek bir soru Niçin ergenekoncu bir tek AKP li yok ? Acaba AKP karşıtlarına mı ergenekoncu deniliyor ?"
Ne Ergenekoncuyum ne de AKP'liyim dolayısı ile hem Ergenekon karşıtıyım hem AKP karşıtıyım. Yani siz sanıyorsunuz ki AKP'nin yanında olan herkes Ergenekon karşıtıdır. Bunun böyle olmadığını anlamanız açısından yazdım.
Sonuç olarak sizde bilmediğiniz insanlar hakkında ya da onların görüşleri hakkında yorum yaparken bir sonraki sefer umarım daha dikkatli olursunuz.
Selamlar