Ailelerine yazmış oldukları mektuplar neden teslim edilmedi, vermeme gerekçeleri neymiş acaba?
Printable View
Ailelerine yazmış oldukları mektuplar neden teslim edilmedi, vermeme gerekçeleri neymiş acaba?
'Utanç Müzesi’
Kapatılan Ulucanlar Cezaevi’nin deposundan Denizlerin de asıldığı “darağacı” çıktı. Müzeye dönüştürülen cezaevinde idamların infaz edildiği kavak ağacının yanına konulan darağacı, 12 Eylül Utanç Müzesi’nde sergilenecek.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Erdal Eren, Necdet Adalı gibi devrimcilerin idam edildiği, eski Başbakan Bülent Ecevit’ten, sanatçı Yılmaz Güney’e, eski DEP milletvekili Leyla Zana’dan ünlü kabadayı Dündar Kılıç’a kadar uzanan çok sayıda tanınmış ismin tutulduğu Ulucanlar Cezaevi, kapatıldıktan sonra Adalet Bakanlığı tarafından Altındağ Belediyesi’ne devredildi.
Cezaevini yıkmak yerine müzeye dönüştürmeye karar veren belediye, restorasyon çalışmalarına başladı. Devam eden restorasyan çalışmaları yapılırken, cezaevi envanterinde kayıtlı bulunan bir darağacının halen depo bölümünde saklandığı fark edildi.
Aynı dönemde 12 Eylül’ün yıldönümünde işkence aletleri ve öldürülen devrimcilerin fotoğraflarının sergileneceği Utanç Müzesi’ni açmaya hazırlanan Devrimci 78’liler Federasyonu, darağacının varlığından haberdar oldu. Hükümetten darağacını isteyen Federasyon, taleplerine yanıt alamadı.
Cezaevi envanterine kayıtlı "darağacı" ise, depodan çıkarılarak Ulucanlar Cezaevi’nde idamların infaz edildiği kavak ağacının yanına konuldu.
Milliyet'te Gökçer Tahincioğlu imzasıyla çıkan haberde, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Erdal Eren, Necdet Adalı gibi isimlerin idamlarında kullanıldığı bildirilen darağacını, yakından görmek isteyen federasyon yöneticileri, yıllar önce yattıkları Ulucanlar Cezaevi’ni ziyaret etti.
Ziyarette Altındağ Belediyesi Başkanı Veysel Tiryaki ile görüşen yöneticiler, hedeflerine ulaştı. Tiryaki, cezaevindeki koğuşlarda yatan isimlerin yazılarının, giysilerinin, eşyalarının sergilenmek için verilmesi karşılığında darağacını 78'liler Federasyonu'na vermeyi kabul etti.
ntvmsnbc.com
Kapatılan Ulucanlar Cezaevi’nin deposundan Denizlerin de asıldığı “darağacı” çıktı. Müzeye dönüştürülen cezaevinde idamların infaz edildiği kavak ağacının yanına konulan darağacı, Devrimci 78’liler Federasyonu tarafından 12 Eylül Utanç Müzesi’nde sergilenecek.
Referandumla ilgili tartışmaların odak noktasını oluşturan 12 Eylül darbesinin en önemli simgelerinden biri, kapatılan ve Altındağ Belediyesi’nce müzeye dönüştürülen Ulucanlar (Ankara Merkez Kapalı) Cezaevi’nin deposundan çıktı: “Darağacı.”
Cezaevi envanterine kayıtlı “darağacı”, depodan çıkarılarak, Ulucanlar Cezaevi’nde idamların infaz edildiği kavak ağacının yanına konuldu. Darağacının varlığından, cezaevindeki alana konulmadan önce haberdar olan Devrimci 78’liler Federasyonu’nun da uzun süredir hükümetle darağacını almak için temas yürüttüğü ancak, 12 Eylül Utanç Müzesi’nde sergilemek için istediği darağacını bir türlü alamadığı öğrenildi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Erdal Eren, Necdet Adalı gibi isimlerin idamlarında kullanıldığı bildirilen darağacını, yakından görmek isteyen federasyon yöneticileri, yıllar önce yattıkları Ulucanlar Cezaevi’ni ziyaret etti.
Cezaevini restore ettiren Altındağ Belediyesi Başkanı Veysel Tiryaki ile karşılaşan yöneticiler, Utanç Müzesi için darağacını istedi. Tiryaki de cezaevi koğuşlarında, bu koğuşlarda yatan isimlerin yazılarının, giysilerinin, eşyalarının sergilenmek için verilmesi karşılığında teklifi kabul etti.
En azından görelim
Referandum çalışmaları sırasında devrimcilerin fotoğraflarının propaganda malzemesi olarak kullanılması nedeniyle hükümeti ağır biçimde eleştiren fedarasyon yönetimi, darağacını sergilemek konusundaki umudunu kaybetti.
Yöneticiler, darağacının depodan çıkarılarak, Ulucanlar’da idamların gerçekleştirildiği kavak ağacının altına konulduğu bilgisini öğrendikten sonra, “Yakından görelim” diyerek, önceki gün cezaevine gitti. Cezaevinin restore edilen bölümünde açılan restoranda iftar verilmesinden yararlanarak, bir dönem hapis yattıkları cezaevine rahatça giren yöneticiler, idamların yapıldığı kavak ağacının yanındaki darağacını görünce duygusal anlar yaşadı.
Tecrit hâlâ ürkütücü
Cezaevinin disiplin suçu işleyen mahkumların atıldığı, restore edilmesine rağmen ürkütücülüğünü koruyan tecrit bölümlerini ve koğuşlarını gezen federasyon yöneticileri, Yılmaz Güney’in, Leyla Zana’nın yattıkları koğuşları da gezdi. Cezaevinin restore edilen bölümleri için, “Böyle olsa 40 yıl yatardık. Bu hali çok lüks” yorumunu yapan federasyon yönetimi, cezaevi çıkışında bir sürprizle karşılaştı.
Utanç müzesi
Altındağ Belediyesi Başkanı Veysel Tiryaki ile karşılaşan yöneticiler, müze için darağacını istedi. Tiryaki de bu koğuşlarda yatanların eşyalarının aynı yerde sergilenmesi için kendilerine verilmesi karşılığında teklifi kabul etti.
Arkadaşları: Bize verilsin
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Erdal Eren, Necdet Adalı gibi devrimcilerin idam edildiği, eski Başbakan Bülent Ecevit’ten, sanatçı Yılmaz Güney’e, eski DEP milletvekili Leyla Zana’dan ünlü kabadayı Dündar Kılıç’a kadar uzanan çok sayıda tanınmış ismin tutulduğu Ulucanlar Cezaevi, kapatıldıktan sonra, Adalet Bakanlığı’nca Altındağ Belediyesi’ne devredildi. Cezaevini yıkmak yerine, müzeye dönüştürmeye karar veren belediye, restorasyon çalışmalarına başladı. Devam eden restorasyan çalışmaları yapılırken, cezaevi envanterinde kayıtlı bulunan bir darağacının halen depo bölümünde saklandığı fark edildi.
Sahibi biziz
Aynı dönemde, 12 Eylül’ün yıldönümünde işkence aletleri ve öldürülen devrimcilerin fotoğraflarının sergileneceği Utanç Müzesi’ni açmaya hazırlanan Devrimci 78’liler Federasyonu, darağacının varlığından haberdar oldu. Hükümetle temas kuran federasyon yönetimi, “Arkadaşlarımızın idam edildiği darağacının bize verilmesi gerekir” diyerek, darağacını istedi. Başlangıçta talebe olumlu yaklaşan hükümet, federasyonun sonraki görüşme taleplerine kayıtsız kaldı.
Kaynak: Gökçer Tahincioğlu (Milliyet)
Deniz Gezmiş'in mektubu ortaya çıktı
Deniz Gezmiş’in 6 Mayıs 1972’de idam edilmeden önce babasına hitaben daktiloyla yazdığı ünlü mektubunun el yazılı müsveddesi ağabeyi Bora Gezmiş’e teslim edildi.
Gezmiş, “Deniz’in el yazısıyla bu yazıyı karşılaştıracağız” dedi.
68 kuşağı devrimci gençlik liderlerinden Deniz Gezmiş’in 6 Mayıs 1972’de idam edilişinden önce babası Cemil Gezmiş’e yazdığı ve “Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum’’ diye başlayan ünlü son mektubunun orijinali olduğu ileri sürülen bir mektup ortaya çıktı. Mektup, İstanbul Ataşehir’de yaşayan Gülşah Yurtseven tarafından Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş’e teslim edildi.
Deniz'in annesi vermiş
Yurtseven mektubun hikâyesini şu sözlerle anlattı: “Deniz’in annesi Mukaddes Hanım Acıbadem’de öğretmenlik yaparken, öğrencilerinden biri de akrabamız Aynur Genç’miş. Mukaddes Hanım, bu mektubu ‘Sadece sana güvenebilirim’ diyerek saklaması için Aynur Genç’e vermiş. Annem ve ablam, nişanlandığında Aynur’u ziyarete gitmiş. O ziyarette konuyu ablama açmış ve korktuğunu, mektubu yakmayı düşündüğünü söylemiş. Ablamda ‘Sakın yakma, o mektup çok değerli’ demiş ve mektubu almış. Bu mektubun ablamda olduğunu ben de bilmiyordum.’’
Yurtseven, Anıtkabir ziyareti için Ankara’ya gittiğinde Deniz Gezmiş’in mezarını da ziyaret ettiğini belirterek, “Döndüğümde ablama ‘Deniz Gezmiş’in de mezarına gittik’ dedim. Gülümsedi. ‘O da bir şeymi, bende Deniz Gezmiş’in yazdığı mektup var’ dedi. İşte o zaman haberim oldu bu mektuptan” diye konuştu
'Müsvedde olabilir'
Mektubu Gülşah Yurtseven’den alan Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş, “Deniz’in el yazısıyla, bu mektuptaki yazıları kıyaslatacağız. Mektup müsvedde gibi. Bazı kelimelerin üstü karalanmış. Bu mektubun aslı daktiloda yazıldı. Belki Deniz bu mektubu yazdırtmadan önce el yazısıyla müsveddesini hazırlamıştır, bu mektup da o mektup olabilir. Ya da bu mektubu annem yazmış olabilir. Deniz’in mektubunu elinden alırlar diye korkmuş, o nedenle de bir örneğini yazmış olabilir. Annemin el yazısıyla da karşılaştıracağız. Deniz’in daktiloyla yazılan son mektubuyla bu mektup arasında tek bir fark var. Bu mektupta ‘Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği’ yazıyor. Oysa daktilo edilen mektupta o cümlesi yok. Onu idam sehpasında son sözü olarak söylemişti” dedi.
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=175998
http://t1.gstatic.com/images?q=tbn:A...eF5dSlbtj5yOvg
m.e.sezen:İzleyin beyeneceksiniz.
http://www.izlesene.com/video/deniz-...useyin/1026933
Deniz Gezmiş Mahkeme savunmasından alıntı;
Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye'nin bağımsızlığını temin edemedik. Bugüne kadar da bu özlem içinde kaldık."
"...Öteden beri arz etmiş olduğum gibi, bu ülkede Anayasa’yı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasa’yı ihlal edenlerse ortadadır. Anayasa’nın uygulanmasını isteyen gene bizleriz. Anayasa’yı uygulamayan yavuz kimselerse hâlâ ortadadır. Ve yine o kişiler bizim kellemizi istemektedirler..."
"...Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum. Halen de bu inancı taşıyorum. Türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı ölümden korkmuyoruz. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum."
sorgusunda şöyle diyecekti Deniz:
“Biz Amerikalılara acımış, serbest bırakmıştık. Sinan da aramızdaydı, sonradan dağıldık. Sinan Cemgil Nurhak dağlarında yaralandı. Silah kullanamaz haldeyken kasti olarak öldürüldü. Biz Şarkışla’da teşhis edildik, ancak burada isteseydik bizi teşhis edenleri silah kullanamaz hale getirirdik, fakat bunu asla yapmadık.”
Nitekim savunmasına kendi rızası dışında yapılan bazı eklemelere de mahkemede şiddetle karşı çıkmış ve şöyle bağırmıştı:
“Ben silahımı halka, orduya karşı kullanmadım. Ancak vatan hainlerine karşı kullanmak maksadıyla taşıdım ve halka orduya karşı kullanırım şeklinde bir beyanda bulunmadım. Silahımızı vatan hainlerine çeviririz bunların kim olduğunu da başlangıçta arzettim.”
İdama üç gün kala bütün akrabalara diye yazıyordu mektubunu Yusuf:
“Ben, halkımın kurtuluşu, Türkiye’nin bağımsızlığı için savaştım. Sizler beni tanıyorsunuz. Bir yıldan beri bu bir avuç sömürücüler, vatan satıcıları, işbirlikçiler, ellerindeki bütün imkanlarla, bizi dışardan yardım gören, beyinleri yıkanmış, vatan haini, dışarıdan emir alan, bölücü anarşist diye tanıtmaya ve halkımızdan bizi kopartmaya çalıştılar. Bu bir avuç azınlığa göre vatanseverlik; vatan satmak, yabancılarla işbirliği yapmak, NATO’yu, Amerika’yı savunmak, 6. Filo’yu ağırlamak, milyonlarca köylünün geçimi olan haşhaş ekimini elinden almak, işçinin grev hakkını engellemek, Amerika’ya ve ve emperyalizme hizmet etmektir.
Biz bunlara karşı çıktık. Bunun için biz vatan haini, onlar vatansever oldular.”
Deniz Gezmiş Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'nı saygıyla anıyorum.
http://www.gundem04.com/resimboyut.a...0&yukseklik=60
Kaderin müthiş tesadüfüne bakın ki "Denizlerin Avukatı" Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edildikleri gün olan 6 Mayıs'ta toprağa verilecek...
Denizlerin idam edildiği gün toprağa verilecek
Halit Çelenk vefat etti.
Denizlerin idam edildiği gün toprağa verilecek 68 kuşağının ünlü devrimci liderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın efsanevi avukatı Halit Çelenk vefat etti. Çelenk’in ölümü üç gencin idam yıldönümüne denk geldi. Cenaze töreni, bugünkü anma töreniyle birleştirilecek
"ÜÇ FİDAN'ın ASILDIĞI 6 MAYIS'ı görüp bir kez daha kahrolmamak için 5 Mayıs'ta vefat etti"
Allah rahmet eylesin sevenlerinin başı sagolsun.