-
Bu insanlar kadın sesi duymak günahtır deyip, çevresindeki insanlara müzik bile dinletmezken, kendileri walkman ile kulaklığı kulaklarına takıp sezen aksu dinleyen insanlardır.reislik dönemlerinde gizli bir sezen aksu hayranlığı sergileyen memet metiner örneği! İslami devlet kurulacak elbet! gibi bir söylemle 'Laikliği dinsizlik, demokrasiyi küfür!' addeden bir siyasal kültürden ve gelenekten gelip, şimdi devletin en üst kurumlarında görevlere gelmişler, anti partici hareketlerle devleti ele geçirmeyi düşünürken günümüzün en adi ak partisiyle iktidarı elde etmişlerdir.
Burada AKP nin değişik açılımları olduğuda söyleniyor ama ben bunları yazmayacağım, Allah ın Koruduğu Parti mi, Amerikanın Kurduğu Parti mi, yoksa A... K... Partisi mi.....
Bunlar kendi hak ve özgürlükleri söz konusu olduğunda demokrat, başkalarının hak ve özgürlükleri söz konusu olunca faşist olurlar.
Türkiye de ilk türban eylemini yapan kimdir acaba bilen varmı, hangi devlet bakanının halasıdır?
peki bizi AİHM ne türbanı için şikayet eden kimdir bilen varmı,o hangi devlet bakanının karısıdır.
meclise türban takarak girip eylem yapma cesaretini bile gösterenler hangi ülkenin vatandaşlarıdır.
adam olmak ile Allah a inanmak aynı şeyler değil! Karıştırmayalım...
-
Merhaba Arkadaşlar,
Burada veya başka platformlarda yapılan bu ve benzeri tartışmalarla bu konu hakkında çözüme ulaşmak zor.ÜzülüyorumAma beni asıl üzen çoğunluğunu hukukçu arkadaşların oluşturduğu böyle bir sitede dahi affadersiniz ama öküz altında buzağı aranıyor olması.Neden biz kendimizi biz ve karşidakiler diye ayırarak kamplaşma oluşturuyoruz.Neden bir türlü bizim gibi düşünmeyen ve inanmayan insanlarında olabileceğini ve neden onlarında en az bizim kadar ülke sevdalısı olduğunu ve inanaçları veya yaşam felsefeleri gereği giyim tarzını seçebileceklerini kabul etmekte zorlanıyoruz anlamış değilim.Elimzide turnusol kağıdımı varda kimin siyasi simge olarak kiminin inancı gereği böyle bir giyimi benimsediğini kabul edelim.Neden hep kendi önyargılarımızı ve hezayanlarımızı Ülke elden gidiyor sloganıyla süslüyoruz.
Sevgili ülekemin sevgili insanları, saygılarım sizler için..
-
öküz altında buzağı aramana gerek yok.
insanların olduğu bir yerde yaşıyorsan, bulunduğun yerde aynada vardır.
burada tursunol kağıdı sizin gibiler için türban ve onu savunanlardır, başka bir şey değil. takmayanlar da dinsizdir ya sizler için; özellikle beton kemal yada malum zat dedikleri kişinin yaptığı kılık kıyafet devrimini benimseyenler.
ne acayiptir ki şaşmamak imkansız böyle bir olaya, bundan bir kaç ay kadar önceydi. Tecrüman gazetesi yazarlarından ve ülkemizin güzide insanlarından Nazlı Ilıcak ve Gülay Göktürk bir araştırma yapıyorlar, Türkiyede başörtüsü sorunu. Bu kadınların hangisinin türban gibi bir sorunu var.
bu ülkeyi sevmek ve demoklesin kılıcını taşımak demogoji yapmaktan başka bir şey değil.
-
aslinda ortada sorun yokken sorunmus gibi etrafina gostrerek bundan cikar elde etmek isteyenlerin herzaman var olacaginin bilincinde olmak lazum... neden? ulsmak istediklere hedeflere giden ilk yol basortusunden geciyor ve bunu da genc beyinler uzeinde gerceklestirmye calisiyorlar ve zaman zaman basarili olunuyor... dikkatli olmak lazim ve cok calismak lazimmm
-
Biz bu düşüncelerle AB yemi gireceğiz bilmiyorum. Dinimizde kadının ve erkeğin namhrem yerleri vardır. Kadının başını açık gezmeside dinimizce haram kılınmıştır. Diyoruzki Müslümanız elhamdülillah. Fakat müslümalığın gereklerinden biri olan kadının başörtüsü takmasını kabul edemiyoruz. Bazı mantıklarda evinde kapatabilir ama kamuya açık ait yerlerde kapatamaz.
Kamuyu oluşturan bizler değilmiyiz.
İşin gerçeği kadın evinde kocasının yanında başını açabilir dışarıda ise kapatmak zorundadır.
Bir kadın bunu yapmıyorsa müslüman değildir diyemeyiz. Sadece müslümanlığın bazı gereklerini aksatıyor diyebiliriz. Örneğin namaz kılarsınız ama zekat vermezsiniz gibi.
Burada başını açana nasıl ki bir şey söylenmiyorsa kapatanada söylenmemesi gerekir. Yani hanımlarımızın, kızkardeşlerimizin veya annelerimizin bir kamu binasında başını kapatarak çalışmasının kime ne gibi zararı olabilir. Çokmu dikkat çeker anlayamıyorum.
herkes dinini özgürçe yaşamalı bu kısıtlanmamalı.
Sanırım bunu herkes iyi biliyor fakat savunamıyor. bana ne dememeli her müslüman bu konuda yapılması gerekeni yazıp, eksik bilgisi olanları bilgilendirmeli.
herkese sağlık ve esenlikler dilerim.
-
sayin ali bey kimse basortusu takan bayanlara karismiyor taki belli bir ideolojiyi savunarak ve bunu yaparken de basortusunu kullananlara sesleniyoruzz
-
inançların bi ülkeyi parçalamak yerine bütünleştireceğine inanıyorum onun içiin başörtüsü yasağı kanaatimce gereksiz eğer gerekli olsaydı bize şu an bağımsızlığı bağışlayan atalarımız bunu yapardı ve ulu önderimiz büyük komutan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK bize çanakkale savaşını kazandıran türk askerindeki iman gücüdür demezdi tabi başörtüsünün siyasal bi imge yapılmasına karşıyım ama yasaklanmasına da karşıyım çünki insana saygı inanca saygıyla başlar unutmadan bunlar şahsi görüşümdür bi kurumu kuruluşu yada şahısı rencide etmek amacı taşımıyor
-
Özgürlük başkasının özgürlüğünü kısıtladığı noktada biter.
-
başörtüsü olayını her iki tarafında yani yasağı savunan ve yasağa karşı çıkan açısından değilde hukuki açıdan ddeğerlendirecek olursak aslında yasaklamada anayasaya aykırılık görürüz şöyle ki:temel hak ve özgürlük olan baş örtüsü, anayasanın 13. maddesinde geçen kurala göre ancak kanunla sınırlanmalıdır ama görüyoruzki bu sınırlama bir anayasa mahkemesi kararıyla olmuştur.anayasa madde 13<Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.>yani burdan da anlıyoruz ki anyasa mahkemesi kendini bir kanun koyucu gibi görmüş ve kararı da bağlıyıcılığı olduğu için sınırlamada yasama organının önüne geçmiştir.bu da kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır. anayasa madde 153<Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez>anayasada da belirtildiği gibi anayasa mahkemesi kanun koyucu gibi davranamaz.kısacasi başörtüsü yasağanının kanuni bir temeli yok sadece uygulamadan doğmaktadır bunu da yök gibi kendi yönetmeliklerini uygulayan devlet kurumları gerçekleştirmektedir.anyasa hukuku açısından yanlış olan baş örtüsü yasağı ancak bir kanunla yapılırsa bir kanuni temele ve bağlıyıcılığa oturtulabilir.
-
Sayın ahmetsil
cevabınınızın hukuki bir anlamı olsaydı şimdiye kadar çoktan ilgili yasaların iptali için anayasa mahkemesine, tüzük ve yönetmelikler için de danıştaya müracaat edilir iptalleri istenebilirdi.(ki bu yollara da başvurulmuş ama geri tepmiştir) Ve eğer dedikleriniz doğru olsaydı da türban (başörtüsü demiyorum çünkü o çooook farklı bir olay) serbest bırakılsaydı bu gün ülkede şeriat gelsin mi gelmesin mi tartışması yaşanıyor olurdu.
Bu günlerde de oynan oyunlar etnik çatışma noktasında olduğu için türbanla ilgili bir gündem maddesi yok. Acaba neden diye hiç düşünüyormusunuz, bilemem. Yoksa bu konuyu şimdilik buzdolabına mı kaldırdınız?