bence burda olay aysun hanımla alakalı değil aysun hanımı o tv kanalına cıkartıp ülkenin bütün alınteri olan çiftciye ciftçinin çobanına laf uzatmasına imkan sağlayan tv kanalında...
Printable View
bence burda olay aysun hanımla alakalı değil aysun hanımı o tv kanalına cıkartıp ülkenin bütün alınteri olan çiftciye ciftçinin çobanına laf uzatmasına imkan sağlayan tv kanalında...
Sn. deniz02,
Bazen anlamamanın da bir meziyet olduğunu düşünüyorum. İnsanı kasmıyor, strese sokmuyor, sinirlendirmiyor velhasılı anlamamak da güzel şey...
Bu konuda yazdıklarımdan sadece mevcut hükümeti eleştirdiğimi nereden anladınız ben anlayamadım doğrusu.
Ülkemizin her tarafında Oxford mu vardı demişsiniz. İşte ben de diyorum ki ülkemizin her tarafında Oxford olmalıydı. Bunun suçu gelmiş geçmiş bütün siyasetçilerdedir, dağdaki çobanda değil... Dağdaki çobana eğitim, iş, fırsat eşitliği sağlamayan gelmiş geçmiş bütün siyasetçiler , çobanın bu halinden sorumludur. O siyasetçiler ki, Köy Enstitüleri'ni, Halkevleri'ni kapatmıştır, o siyasetçiler ki ilim ve fennin yerine , çarpıttıkları Dini yol gösterici etmiştir, o siyasetçiler ki memleketi hortumlamıştır. O siyasetçiler bugün yine varlar ve eskileri aratır icraatlere imza atıyorlar. Umutlu olmak istiyorum ama artık çok geç, dağdaki çobanda onlardan hesap sorabilecek bilinç ve inanç kalmadı, O şimdi, onu bu hale getirenlerle birlikte, acı gerçeğe bilmeden, istemeden parmak basan mankene dava açmak peşinde...
Selamlar,
Sayın erolkara;
Emekli sandığı mensupları ile SSK'lı ve Bağ-Kur'lular arasındaki eşit olmayan uygulamaya değinmekle önemli bir konuyu hatırlatıyorsunuz. Gerçekten de bu uygulama farklılığı hukukun temeli olan "eşitlik ilkesi" ile çelişmektedir.
Ancak, konu derinlemesine incelenirse; aslında bizdeki bazı kesimlerin "ayrıcalıklı kesim" olduğu sonucuna ulaşılır.
Bizim de bir çok yönü ile eleştirdiğimiz sosyal güvrenlik yasa tasarısında üç sosyal güvenlik kurluşu tek çatı altında birlşeitirilerek eşitsizlik giderilmeye çalışılacaktı. Ama bu mümkün olmadı. Neden mi? Çünkü Anayasa Mahkemesi bir çok madde ile birlikte bunu da iptal etti. Peki niye iptal etti? Çünkü kendileri de birer devlet memuru olan Anayasa Mahkemesi üyeleri, devlet memurlarının bu ayrıcalıklı durumunun muhaza edilmesinden yanaydı.
Burada devlet memurlarını ksıkandığımız sanılmasın. Ama diğerleri de en az devlet memurları kadar ayrıcalıklı olmasın mı? Yani tüm sosyal güvenlik kuruluşları mensupları eşit olsun. Ama bizim devletimiz bürokratik bir devlettir. Bürokrasi bizde ayrıcalıklıdır. Bu ayrıcalıklı konumunu kaybetmek istemez. Diğerleri ile aynı kuyrukta beklemek istemez. Bu durum aslında sayın Harun Gür'ün "elitist demokras" dediği şeyin günümüzdeki yansıması veya kalıntısısıdr. "Ayak takımı" ile aynı düzeyde olmak istemeyen "elitlerin" konumlarını kaybetmeme mücadelesidir.
Vallahi alkışlıyorum. Bir hukukçu olarak kısaca ne güzel bir gerekçe yazmışsınız Abbas Bey.:o Sizin bu gerekçeniz kabul görürse, yarın muhtemelen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı' nın da otobüs kuyruğunda ayak takımı ile birlikte beklememek için kapatma davası açtığını söyleyen olursa hiç şaşırmayacağım billahi...:o
Sizin o taraflara gelirsem, şu son bir iki iletinizden sonra dilinize acı şalgam suyu sürmeyi düşünüyorum haberiniz olsun.:p
Haydi gel de bu sözlerin sahibi kadına teneke kafalı veya aptal sarışın de...Alıntı:
Aysun Kayacı'nın Cevizkabuğu programında yaptığı özeleştiri:
"Aleyhime yapılan yorumlar psikolojimi tamamen bozdu. Programımı seviyorum ama ayrılmayı düşünüyorum.O sözleri söylerken kimseyi küçük görmedim. Bazen çok beceriksiz konuşuyor olabilirim ama hislerimi söyledim."
"Belki bu kadar cesur olmamalıydım" diyen Kayacı "Beni eleştiren AKP’li İsmail Katmerci ve Dengir Mir Mehmet Fırat’ı mazur görüyorum. Çünkü kendi amaçları açısından açıklamaları ters gelmedi." dedi.
Aysun Kayacı "Beni eleştirenler benim gibi insanları sevilmiyor gibi gösterip üzerimizden prim yapmaya çalışıyor. Sözlerimin bu kadar büyük bir etki yaratması çok ilgi çekici. Ama açıklamalarımın içinden fayda sağlayacak sonuçlar çıkarılmalıydı." diyerek kendini savundu.
Üzülme Aysun Kayacı, biz o sonuçları yıllar öncesinden çıkarmıştık. O sonuçları çıkaramayanlar, gerçekleri bugün bile anlayamayanlar, anlamak işine gelmeyenler utansın.
Baştan sona yanlış anlaşılan iletilerimizin anlaşılmasını sağlamak için yapabileceğimiz çok şey yok. Neyse ki sözlüklerimiz var da gaf ile hakaret arasındaki farkı anlatabilme olanağı buluyoruz:
Gaf: Yersiz, beceriksiz, zamansız söz veya davranış, patavatsızlık, pot
Hakaret: 1.Onur kırma, onura dokunma. 2 .Küçültücü söz veya davranış:
Acaba bu kez doğru anlaşılır mı umudu ile bu sözcük anlamlarını açalım:
Bir insana, özellikle de bir topluluk içinde "ananı da al git", seni buraya kim gönderdi terbiyesiz" dersen bu, "hakaret" sözcüğünün karşılığı bir fiildir, nitelim TCK'da da tanımlanmıştır.
Bir mankenin ağzından çıkan sözcükleri hakaret kapsamına alıp, "benim milletimin efendileri"ne bunu nasıl yapar diye -haklı- bir tepki gösterir de, aynı "milletin efendileri" başkaları tarafından hakarete uğradığında sesininizi çıkarmazsanız, bunun da karşılığı sözlükte elbet bulunur.
Sayın Gür;
Anayasa Mahkemesi'nin devlet memurlarını SSK'lılardan ve Bağ-Kur'lulardan ayrı tutan kararı ile ilgili yazdıklarımı fazla ciddiye almamış görünüyorsunuz. Keşke doğrusu sizin dediğiniz gibi olsayadı.. Ama benim o konuda yazdıklarımı o zaman gazetelerde yazanlar olmuştu. Ayrıca, aynı düşünceleri konuyu yakından bilen bir yüksek bürokrattan da bizzat dduymuştum. Yani bir çok kişi aynı doğrultuda yorum yapmıştı.
[B]Peki şimdi bunlar gaf mı değil mi, değilse neden "gaf" diye geçiyor orada?Alıntı:
Süleyman Demirel
* Türkiye'de petrol vardı da, tankerlerin hortumuna ağzımızı dayayarak biz mi içtik?
* Bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz.
* Biz kışın bulgaristandan dogal gaz alıyoruz yazın onlar yeriyo
Recep Tayyip Erdoğan
* Askerlik yan gelip yatma yeri değildir!
* Ananı da al git!
Tansu Çiller
* Cenab-ı Allah'ı size emanet ediyorum. - Tansu Çiller
* Mesut Yılmaz'a mecliste: Mesut Yılmaz iktidarsızdır. - Tansu Çiller
* Haydar Aliyev için Haydar Ali Bey - Tansu Çiller
* Sevgili Zeytinburunlular...
* Bir afetten sonra: “Ölü kaybı olmamıştır.”
* Mecliste: “Mesut Yılmaz iktidarsızdır.” (İstikrarsızdır demeye çalışıyor.)
* Halka seslenirken: “Sizi birinciliğe çıkarayım mı?”
* Gökhun Yazıtları (Göktürk Yazıtları demeye çalışıyor.)
* Mübarek kurban şeker bayramınız kutlu olsun.
* Deccal değil Yılmaz olsan ne farkeder? (Yılmaz değil deccal olsan ne farkeder demek istiyor.)
* Bu hükümet açıkça bir halüsü... hasülü... halasü... hasüsü...(halüsinasyon demeye çalışıyor)
* Samsunlulara: “Merhaba Antalyaa”
* Boğazlıyan Kaymakamı’na: “Boğazlanan kaymakam”
* Çekici güç (Çekiç güç)
* Güvenlik oyu (Güvenoyu)
* Türkiye’nin on metropolünden biri olan Samsun’da: “Burayı büyükşehir yapacağızdır.”
* Taocu muhalefet (Maocu)
* Trabzon’u Akdeniz’in incisi yapacağım.
* Afyonlulara: Sevgili Şebin Karahisarlılar
* Sayın Haydar Alibey, (Haydar Aliyev ve elçi bey karışımı)
* Tansu Çiller halka sesleniyor:
– Kırat’ın yemini verecek misiniz? (Oy istiyor.)
- Vereceğiiiiiz.
- Biz de sizin yeminizi vereceğiiiz.
* Zengin edeceğim sizi zengin !
Aç kalmayacaksınız !
Ekmek değil, pasta yiyeceksiniz !
* Bu Ramazan sesleri semalarımızdan hiç gitmesin diye bize oy verin! (Ezanı kastediyor.)
* Allah’ı size emanet ediyorum.
* Sivas’ta yaptığı miting konuşmasında: “Bu bacınız sizi il yapsın mıııı”(Sivas zaten ildi.)
* Anlayana davul zurna saz, anlamayana sivrisinek...
anlayana davul sivrisinek, anlamayana zurna saz...
* Devlet ekonomiyi düzeltmek için becelleşiyor. (cebelleşiyor)
* Madımak Katliamı'ndan sonra: "Otelin etrafındaki vatandaşlarımıza hiçbir şey olmamıştır."
http://tr.wikiquote.org/wiki/Siyasi_gaflar
Sayın Gür 'ün dediği gibi, gaf dediğim sözleri buraya taşıyacağım aklıma gelmeyeceği gibi, Kayacı yüzünden birilerini savunacağım da hiç aklıma gelmezdi.
Sayın Gür,
26 nolu iletinizde Sayın matise'ye vermiş olduğunuz yanıttan dolayı öyle anladım, bir de altına imzamı atarım deyince siz, öyle anlaşılıyor.
...
Anlamamış da olabilirim Sayın matise, anlama kabiliyetim kıttır biraz kusura bakmayın, fakat 'öğrenmemek daha ayıp' diye bildiğimden, bilginin sınırı olmadığı gibi öğrenmenin de sınırı yoktur diyerek tüm çabam, öğrenme/öğrenebilme yönündedir , emin olun.
Sanmıyorum ki, hiç kimse üzerinde durmuş olduğunuz sözün çok yerinde bir söz olduğuna inanmış olsun, elbetteki değil , heleki bu bir başbakan ise hiç değil , duymak istediğiniz bu ise doğruya doğru... Ancak, kusursuzluk da Allah'a mahsustur, bunu da unutmamak gerekir diye düşünüyorum.
Ayrıca, kendimi siyasi bir tartışmanın içinde bulacağımı da hiç düşünmemiştim, artık yorum yok , ancak ilgili haberleri eklemeye devam edeceğim.
Teşekkür ederim, sizlere kolay gelsin.