Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
gül değil karanfil
detaylı açıklaması verdiğim linkte var.
ama affınıza sığınarak şunu belirtmek istiyorum
sizi ismen tanıyorum. Apo ile sarmaş dolaş gezen kim ya ben tanıyamadım. Tanıyan var mı? diyerek akabindeki o linki vermenizi.
yine sölüyorum çok çok afedersiniz. size yakıştıramadım bu tarzı.
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
İLHAN SELÇUK ANLATIYOR.
25.03.2008 Cumhuriyet.
'Mantık dışı' Ergenekon operasyonuna ilışkin değerlendirmelerde bulunan İlhan Selçuk,soruşturmanın geldiği aşamanın 'mantık dışı olduğunu belirtti.Selçuk ,"Bu soruşturma siyasete alet edilmek isteniyor.Bende laik orduyu ve bağımsız yargıyı tasfiye edecek bir operasyon mu , kuşkusu doğdu " dedi.....
'Darbe felaket olur' ABD egemenliğindeki Türkiye'de Amerikan yörgüsünde bir darbe olursa felaket olacağını vurgulayan İlhan Şelçuk ," Laik ordu ,ılımlı islam devletine uygun bir tasfiyeye uğrarsa Amerikan planlaması da uygulanmış olur "
dedi.İlhan Seçuk,çözümün AKP ile Başbakan'ın bir an önce normalleşmesinden ve muhalefetle uzlaşmasından geçtiğini söyledi.Selçuk ,dinci ve tarikatçı sermayenin elindeki basının olayları çarpıttığını ilave etti.....
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Parti bülteni mi gazete mi?
Gazetecilerin kendi görev tanımlarının dışına çıkıp yargıç gibi davranmaları yeni değil ama Ergenekon soruşturması kapsamında doruğa çıkmış bir alışkanlık. Nitekim, dün üç gazete yayın yasağına uymadığı gerekçesiyle uyarıldı. Star, Taraf ve Yeni Şafak gazeteleri bu süreçte verdikleri haberlerden dolayı soruşturmaya tabi.
Star ve Yeni Şafak militan gazeteler. Parti bülteni gibi çıkıyorlar, önemli olan iktidarda olanı her koşul ve şartta aklamak onlar için. “Büyük basın” terbiyesinden de gelmedikleri için bunun dengeli ayarını da bilmiyorlar, kendi söylemek istediklerini okurun gözünün içine sokuyorlar. Yayın yasağına da uymayarak bizzat ortamın bulanmasına katkıda bulunuyorlar, dezenformasyon saçıyorlar.
Nitekim fişlenmelerin, parmakla gösterilen isimlerin merkezi de Yeni Şafak. Aynı gazete İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek’i de birinci sayfasından çetenin elebaşları olarak yargılamakta hiç mi hiç sakınca görmedi. Sekiz aydır ortada iddianame olmaması, bütün bu soruşturmanın bir farsa dönüşmesi de önemli değildi bu gazeteler için.
Roller birbirine girdi, gazeteciler görevlerini şaşırdılar galiba. Ne dersiniz?
En dikkat çekici değişim Taraf’taydı. AKP’nin kapatılmasını hazırlayan savcıyı hedef gösterdi Taraf öncelikle, hakkında suç duyurusunda bulundu. Ergenekon kapsamında da bu minvaldeki yayınlarına devam etti. Gözaltına alınan isimleri “Çetenin sol kanadı” diye damgalamaktan çekinmedi, “Tehlikenin farkında mısınız” diye manşet attı.
İşin ilginci, tıpkı Fehmi Koru’nun insanları fişleyen yazıları gibi bir süre önce Taraf’ın yayın yönetmeni Ahmet Altan da köşe yazısında felaket haberciliği yapmıştı. “Çok büyük şeyler olacak” diye ipucu veren Altan, yaklaşan dalganın ne olacağını açıklamadı ancak hemen gözaltlarıyla bağlantı kuruldu. Altan sonra da sustu. Bir yazarın böylesi bir süreçte susması mı yoksa bildiğini açıklaması mı doğru olur? Altan, bildiğini yazmalı mıydı yoksa “Bazı şeyler biliyorum” dediğiyle kalıp bulanık havaya katkıda mı bulunmalıydı?
Karar okurun. Ama ben Taraf’ın yaratmaya çalıştığı saygınlığa da epey gölge düştüğünü düşünüyorum. Bir okurları olarak onlara kuşkuyla bakıyordum, maalesef kuşkularımı doğruladılar. Üstelik Altan ailesiyle iktidarın arası kısa süre önce bozulmuştu, AKP’nin en büyük destekçisi olan ağabey-kardeş en sert muhalefete başlamıştı. Galiba bizlerin bilmediği bir tür “uzlaşma” sağlandı bu süreçte. Liberallerin gönlünü bir şekilde almış olmalı AKP; Taraf’ın manşetlerinin başka türlü bir okuması yok.
Neden böylesi taraftar oldular acaba?
İster istemez Taraf gazetesinin sermayesini düşünüyorum. Sadece kitap basan bir yayınevi koskoca bir gazetenin maliyetini, yüksek masraflarını tek başına karşılayabilir mi yoksa arkalarında başka bir finansal güç mü var?
Taraf, ilk gününden beri pek çok konuda okurunu aydınlattı ama en önemli meselenin üzeri hep kapalı kaldı. Üzerini böyle kapattıkları için de böylesi dönemlerde manşetlerini muğlak sermaye yapısı ekseninde okumanın yolunu bizzat kendileri açtı.
Terbiyesizi iyi tanıyalım
Kendisinin iki büyük terbiyesizliği oldu şu son günlerde. Bir kere TRT ekranına çıkıp Cumhuriyet Mitingleri’ne katılan halkı Ergenekon’la ilintilendirmesi bugüne kadarki günahlarının belki de en büyüğüydü. Hayatta bugüne kadar hiçbir şey olamamasının, hep bir yere itilip kakılmasının ve adam yerine konulmamasının intikamını günümüzün iktidarına karşı kahverengi ruj sürerek göstermesinin daha itidalli bir uzantısı olabilirdi halbuki. Eskiden de ciddiye alınmazdı, bir parodiydi ama şimdikinden daha düzgün bir parodiydi.
Keşke bu dönemi ranta çeviren ağabeylerinden üslup ve şıklık öğrenseydi. Kraldan çok kralcılık ve kaba bir ideoloji tetikçiliği yerine. TRT spikeri nazikçe onu uyarıp iki olay arasında bir bağlantının kanıtlanmadığını söylerken de “Ben biliyorum, ben söylediysem doğrudur” diye o koltuğuna yapışmış kantin sosyologu havasını sürdürmesi daha da ayıptı.
Bir başkasının utancını onun adına yaşarsınız ya, hiç kimsenin kendini bu kadar alçaltamayacağını düşünüp onun adına yüzünüz kızarır ya... Öyle bir andı izlemek. Maalesef, bu kadar dipte, bu kadar aşağıda yaşıyor bu canlı türü.
Benim için daha da büyük ayıbı şu oldu: Yazısının sonuna “İnşallah 83 yaşındaki İlhan Selçuk’a gözaltında iyi bakılır. Aksi halde hükümetin üstüne kalır” diye not koymuş.
Nedir bu, iyi niyetli bir temenni mi, hükümete karşı bir uyarı mı? “Bir seri katilin güncesinden” notlar mı? İlhan Selçuk ve “üzerine kalır” kelimeleri nasıl aynı cümle içinde kullanılır? Tam olarak anlatamamış olabilirim ama içten, samimi hiç değil. Sadece çirkin bir ifade.
Ben mesela “Bedava yedikleri restoranlar Emre Aköz ve karısına iyi baksın, şişip patlarlarsa üzerine kalır” yazarsam yakışık alır mı?
Oray Eğin / Akşam
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Hangi görüşten olursak olalım .Doğu Perinçek'in bilgisayarından Yargıtay'ın krokisinin çıkmasının savunulacak bir tarafı yoktur ..
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Alıntı:
SKOLASTİK rumuzlu üyeden alıntı
Hangi görüşten olursak olalım .Doğu Perinçek'in bilgisayarından Yargıtay'ın krokisinin çıkmasının savunulacak bir tarafı yoktur ..
Taraf diye adlandıran paçavraya bu haberin nasıl düştüğünün de araştırılması gerekmez mi? Hani gizlilik vardı ? Kaldıki Alkım kitapevinde bu kroki olan yayın zaten var...
Tersliklerde devam ediyor zaten ifadesini almak isteyen C.Savcısı saat 0430 da alınmasına kızdığını açıllıyor istanbul Cumhuriyet başsavcısı eş zamanlı olduğundan öyle oldu diyor. Yani aslında neyse söylemeyeyim...
Tek bir soru hakkında ciddi hiç bir iddia yokken ve çıktıktan sonrada oluşturulamayan değerli yazar İlhan Selçuk 0430 da göz altına alınınca tepki ne oldu ? Hakkında 301 den kesin dava açılan ve ısrarla bu tutumunu sürdüren Orhan Pamuk sabah 0430 da ifadesi alınmak üzere alınaydı ne olurdu ? Aradaki farkı nasıl değerlendirmeliyiz ?
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Bir sitede bulduğum, hoşuma giden ve koymayı uygun bulduğum yazı.
Alıntı:
DOĞU PERİNÇEK NE YAPTI?
Doğu Perinçek'in son dönem yaptıklarını hatırlamakta fayda var;
Karen Foog'un ''E-Postalarını'' deşifre etti.Zerre korkmadı.
Avrupa’nın Ortasında ''Ermeni Soykırımı yalandır'' dedi.Lozan'da göz altında tutuldu.Yinede geri adım atmayı aklına bile getirmedi. Ülkemizin dış politikaları ABD ve AB'deki ofislerden yönetilirken, o yeni bir LOZAN zaferi kazandı.
Türkiye'yi parçalama hayali kuran Büyük Orta Doğu(Bop) Projesini ilk o deşifre etti.R.T.Erdoğan'ın Bop eş başkanı olduğunu ilk o açıkladı ve kanıtladı.
Ab projesi kapsamında Yok edilmeye çalışılan ''Kıbrıs'' için hiç bir ideolojik ayrım göz etmeden vatanseverler ile kol kola yürüdü.İstenmeyen adam haline gelen Rauf Denktaş ile beraber sayısız mücadelede yer aldı.
Ermeni lobilerine karşı ''Talat Paşa'' komitesi kurup ermeni soykırımının yalan olduğunu kapı kapı dolaşıp anlattı.
Türkiye’mizi Faşist ülkeler arasında gösteren ''Özgür Gazeteciler''in Fransa' da hazırladığı haritayı kaldırtmak için Fransız Hükümetine korkmadan direndi.O haritayı kaldırttı.
Aydınlık dergisi ile gerçekleri korkmadan söyledi.Akp'nin bir ''Abd'' ürünü olduğunu seneler öncesinden ilk o açıkladı.
Uğur Mumcu,Necib Hablemitoğlu gibi aydınları katledenlerin Cia-Fethullah çerçeveli olduğunu korkmadan yine o söyledi.
Fethullah basını,Liberal kırmaların hedefi olmasına rağmen bildiklerini söylemekten hiç çekinmedi.
Sinmedi,sindirilemedi. Suçu varsa, Kemalist Cumhuriyet'in kazanımlarına dört elle sarılmaktır.
Lozan mahkemelerinin yapamadığını Türk mahkemeleri yaptı ve onu tutukladı.
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Necip Hablemitoğlu'nun 2002 yılında öldürülmesinden sonra basılan , "Köstebek " adlı kitabından , aynen alıntıdır:
PROF.DR. KEMAL ALEMDAROĞLU'NU TASFİYE OPERASYONLARI
Diğer taraftan, Türk sağındaki halen geçerli olan; "Allahını-Peygamberini biliyor, komünist değil, o halde bizden" yaklaşımını en çok fethullahçılar değerlendirmektedir. Mevcut tüm sağ çizgideki siyasal partilerde yaptırım gücüne sahip bulunan, dolayısıyla bir anlamda gelmiş-geçmiş siyasal iktidarlara görünmez biçimde "ortak" olan fethullahçılar, son yıllarda DSP, CHP gibi sol çizgideki partilere de büyük paralar harcayarak "adam yerleştirmektedirler". Bu açılım, üniversiteler için de sözkonusudur. Fethullahçıların üniversitelerdeki en önemli destekçileri ve de işbirlikçileri, 2. Cumhuriyetçi çizgide yer alanlarla, etnik bölücü kimliğini ön plana çıkaranlardır. Fethullahçılar, kimi vakıf üniversitelerinde görev yapan bu akademisyenleri, "danışmanlık" kılıfı altında resmen maaşa bağlamışlardır. Türkiye Cumhuriyeti'ne, Atatürk ilke ve devrimlerine, laik hukuk sistemine, Türklük bilincine, tam bağımsızlık olgusuna karşı tüm unsurlarla birlikte, ülke çapında olduğu gibi üniversitelerde de dayanışma gösteren fethullahçılar, kendilerine direnen, kadrolaşmalarını durduran ya da gerileten tüm akademisyenleri "hasım" olarak değerlendirmektedirler. Fethullahçıların en tehlikeli hasım olarak nitelendirdikleri akademisyenlerin başında, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Kemal Alemdaroğlu ile Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Nur Serter gelmektedir. Uzun bir süreden bu yana "türban" gerekçesiyle, tüm radikal şeriatçı örgütlerin yanısıra, A.B. organlarından desteklenen işbirlikçi kimi vakıf üniversitelerindeki etnik sorunlu ve 2. cumhuriyetçi ve de "yabancı dille eğitim-paralı eğitim yanlısı" öğretim üyelerini Alemdaroğlu ve Serter aleyhine provoke ve organize eden, bu uğurda kayda değer harcamalarda bulunan fethullahçılar, son dönemde de Rektör Alemdaroğlu aleyhine, salt iftiraya dayalı "intihal" kampanyası başlatmışlardır (65). Bilindiği üzere, tüm şeriatçı, aşırı sol ve de bölücü örgütlerin doğrudan hedef ilan ettikleri Prof.Dr. Kemal Alemdaroğlu, İstanbul'daki tüm asker-polis şehit cenazelerine katılan ve güvenlik kuvvetlerine koşulsuz destek veren tek Rektör'dür. Buna karşılık, Sadettin Tantan'ın İçişleri Bakanlığı döneminde gerçekleştirilen yasadışı polis eyleminde, kimi polis memurlarının İstanbul Üniversitesi ve dolayısıyla Rektörü aleyhine attıkları sloganlar, fethullahçıların söylemleriyle birebir örtüşmektedir. Keza Fethullahçılar, Ondokuzmayıs Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ferit Bernay hakkında da kesintisiz iftira kampanyası sürdürmektedirler.
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Alıntı:
SKOLASTİK rumuzlu üyeden alıntı
Hangi görüşten olursak olalım. Doğu Perinçek'in bilgisayarından Yargıtay'ın krokisinin çıkmasının savunulacak bir tarafı yoktur ..
Birisi koymuş olamaz mı?
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Alıntı:
Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı
Birisi koymuş olamaz mı?
Benim bilgisayarıma da koyar mısınız lütfen?
(Başkası koysa bile koyulma tarihi bellidir.
Mesela krokinin faksının Taraf gazetesinden çekildiği iddia edilmişti. Delil olarak Taraf gazetesinde yer alan krokideki faks üzerindeki tarih sunulmuştu.
Taraf buna cevap verdi. Tarihin 13 mart değil, 23 mart olduğu, bu faksın Ankara büro tarafından İstanbul Taraf gazetesine çekildiği ve İşçi Partisinin bu faks görüntüsünü Taraf gazetesinin haberinden aldığı açık bir şekilde ortaya kondu.
Taraf gazetesi faks makinesinde ve Türk telekomda herşeyin kayıtlı olduğunu ve krokinin gazeteden İşçi Partisi'ne veya bir başkasına daha önceki bir tarihte çekilmediğini ifade etti ve aksinin ispatlanması halinde gazeteyi kapatacaklarını da ilan ettiler.)
Aynı şekilde Özden Örnek'e ait olduğu öne sürülen günlüklerin de yapılan bilirkişi araştırması sonucunda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki bilgisayardan çıktığı anlaşıldı.
Gerçekler zamanla ortaya çıkacak.