Re: Ulus Devlet Nasıl Yok Edilir ?
"Ulusal egemenliğimizin bir zerresini dahi vermeye yeltenenlerin kafalarını koparacağınızdan eminim."
(1923, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri c.2, s. 71-72)
Dedim ya aslında değişen bir şey yok. Onlar, o dönem hayata geçiremedikleri Sevr' i hayata geçirmeye çalışıyorlar. Çünkü biliyorlar, uyuyan devi uyandıracak bir Atatürk yok artık... sayın Adıkutlu bence'de sölenecek başka söz kalmadı artık.
Re: Ulus Devlet Nasıl Yok Edilir ?
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Şurasıda bir gerçektir ki Nisan 2007 den bu yana verdiğimiz her şehidin sorumlusu başta rte olmak üzere bu eli kanlı hükümettir. Her şehidimizde ellerindeki kan büyümektedir. ...
Nisan 2007 den beri 30 şehit verdik bu tarihten önce
12,850 Asker polis ve Korucu olmak üzere vatan evladını bu iğrenç savaşta kaybettik
sivilleri
PKK lıları saymıyorum
bu insanlarımızı kaybederken
16 HÜKÜMET GÖREV YAPTI
Özal
Çiller
Yılmaz
Demirel
Ecevit
Bahçeli
Baykal
Karayalçın bu ülkeye "Hükümet" ettiler
COMMODORE1 Kardeşim
Senin yazdıklarını okudukça
Temelin anlına konan sineğe dursunun ateş etmesi
ve bir bizden bir onlardan fıkrası aklıma geliyor
Değerli Kardeşim
12850 güvenlik görevlimizi şehit verdik 23 senede
bunun karşılığında 25 bin PKK lı öldürdük
yani
2 onlardan
1 bizden olmuş
23 yıllık istatistik gösteriyorki öldürmeyle bitmiyor çözülmüyor bırak 12850 kişiyi 1 kişi daha feda etmememiz lazım senin hiç kardeşin çocuğun yeğenin akraban yokmu bunlardan bir tanesi ölse ne hissedeceksin hiç çocuklarını bu kirli savaşta kaybeden anaları düşündünmü
esir alınan askerlerimizin teslim alınmasıyla ilgili boy boy fotoğraflar koymuşsun ne yani bıraksaydık o çocuklar oradamı kalsaydı
kim getirdiyse getirdi
sağ salim geldiler yaa
bu konunun içinde ruandayla ilgili bir şeyler yazmıştım
korkarım senin gibiler oldukça insanlık daha çooookk ruanda pratiğini yaşayacak
ölümü kutsama
ölüm kan üzerine siyaset yapma
Re: Ulus Devlet Nasıl Yok Edilir ?
Ölüm kan üzerinden siyaset yapma öylemi baranbey onlar öldürsünler biz daha fazla özgürlük zırvasıyla armutmu toplayalım.
İştiklal savaşı tarinden haberiniz yok galiba! türkü söyleyerek kazanmadık biz o savası hem siyaset hem de (kan) deyil şehit vererek kazandık.
Ölüm (kan) üzerinden siyaset yapmamak adına yarı EGE Bölgesin de de Yunanlılar bir kaç eylem yapsınlar Ege bölgesinide onlara verelim.
kurtulalım öylemi baran bey size iyi uykular. saygılarımla
Re: Ulus Devlet Nasıl Yok Edilir ?
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
Ölüm kan üzerinden siyaset yapma öylemi baranbey onlar öldürsünler biz daha fazla özgürlük zırvasıyla armutmu toplayalım.
İştiklal savaşı tarinden haberiniz yok galiba! türkü söyleyerek kazanmadık biz o savası hem siyaset hem de (kan) deyil şehit vererek kazandık.
Ölüm (kan) üzerinden siyaset yapmamak adına yarı EGE Bölgesin de de Yunanlılar bir kaç eylem yapsınlar Ege bölgesinide onlara verelim.
kurtulalım öylemi baran bey size iyi uykular. saygılarımla
Bu bir istiklal savaşı değil kardeşim bu bir kirli savaş Bu ülkenin bir karış toprağına gerekirse tüm ülke canını seve seve vermeye hazır bunların en başında da ailemin tüm fertleri ve ben gelirim
gidip 8 tane çocuğumuzu alıp getirmek bu ülkenin ne istiklaline nede egemeliğine zeval getirmez sadece siyasi bir olay bu kirli savaşın kirli siyasetine çocuklarımızı feda etmeyelim diyorum
bu iğrenç savaşa
Feda ettiğimiz çocuklarımızın cenazeleri üzerine siyaset yapanlar siyaset yaptıkları günden beri %6-8 oyları varken iki hükümet önce bu kan siyaseti nedeniyle bu ülkeye iktidar oldular ama iktidarları döneminde ne yaptılar
Terörist başını ipten kurtaran yasayı çıkardılar
neymiş
efendim biz çıkarmadık
ya kim çıkardı
ANAP ile DSP çıkardılar
sen ne yaptın
Seyrettin
niye Seyrettin
yapacak birşey yoktu
allah allah
sinei millet diye birşey var
niye yapmadın
KOLTUĞUNU 30.000 kişinin katilinin ipten kurtulmasına tercih ettin de ondan
şimdi yine çıkmış asalım keselim öldürelim diyorsun
peki onlardan 100 tene öldürdüğümüzde
bizim çocuklarımızda Şehit olacak
olsun
her şehit 100 oy demektir.
Şehit cenazelerinde bulunur sloganlar atar kahrolsun PKK der Apo ya ölüm diye bağırır bu memleketin tek sahibiymiş gibi davranır halkın oylarını toplarız
Re: Ulus Devlet Nasıl Yok Edilir ?
Konu, ulus devletten Kürt sorununa, oradan PKK terör örgütüne kaydı.
Bizim üniter yapımızı tehdit eden birincil sorun Kürt sorunu ve bu bağlamda PKK terörüdür. Peki bu terör örgütünün bukadar büyümesini ve tabandan destek bulmasını nasıl izah edeceğiz? Ulus devlete sıkı sıkıya bağlı olduğunu söyleyenler, Kürt sorununu görmezden gelerek, yasakçı yaklaşımlarla en doğal haklardan mahrum ederek, kendi dilinde şarkı türkü dinlemesini bile yasaklayarak çözmeye çalışmışlardır. Bu yanlış politika da terör örgütünün tabandan destek bulmasına yardımcı olmuştur.
Knedisine dışkı yediren bir komutana yöre halkı neden sempati duysun? Oysa üniter yapının güçlü olması için yöre halkını ülke bütünlüğüne sempati duyar hale getirmek gerekmez mi? Ama bizim devletimizin politikası yasakçılık ve inkar üzerine kurulmuştu. Kürt diye bir ırkın varlığını dahi yıllarca inkar etti resmi görüş. Bu yasakçı ve inkar politikası sonucunda bu insanların ülkeye olan bağlılığı arttı mız azaldı mı? İşte bu sorunun cevabına göre politika belirlemek gerekir.
Yasakçı ve inkarcı politika bu bölge insanını ülkeye daha fazla bağladı ise, bu politikaya devam edelim. Ama bu yasakçı uygulamalar bölge insanının entegrasyonunu zayıflattı ise; o zaman çözüm liberal özgürlüklerin tanınmasından geçer. Ama artık "yasakçılar" sayesinde sanıyorum o treni de kaçırmak üzereyiz.
Daha başlangıçta, yasakçı ve inkarcı olmasaydık bu sorun bu kadar büyümeyecekti.
Ülkenin kaderini elinde tutmuş olan emekli komutanlar (Aytaç Yalman, Kenan Evren, Doğan Güreş vs.) Milliyet Gazetesi yazarı Fikret Bila'ya konuşmuşlar. (BU konuşmalar özet olarak gazetede yayınlandı ve arkasından tamamı kitap olarak çıktı). Bu komutanlar, yıllardır uyguladıkları politikanın yanlış olduğunu şimdi "itiraf" ediyorlar. "Biz Kürt yok" dedik diyorlar, "şarkılarını türkülerini yasaklamakla yanlış yapmışız" diyorlar. "Diyarbakır cezaevindeki işkenceler için üzülüyoruz" diyorlar. Diyorlar da diyorlar. Bu politikanın yanlış olduğunu yıllardır söyleyenler vardı. Sizin aklınız başınıza emekli olunca mı geldi. Neden iş başındayken böyle düşünmediniz? Yazık değil mi bu ülkeye? Sizin bu politikanız değil mi bu insanları devlete düşman eden? Bu şekilde ulus devletin temellerini sarstığınızın yeni mi farkına vardınız?
Ya Deniz Baykal'a ne demeli. Emekli paşalardan sonra O da doğru şeyler söylemeye başladı. Asakeri çözümün çözüm olmadığını söylüyor. Bunu daha önce neden söylemedin Deniz Bey?
Bizimkiler böyle de.. Cephenin öbür tarafı farklı mı? Kürtlerin partisi olarak bilinen DTP de kendi içindeki ılımlıları tasfiye sürecine girerek, şahinleri işbaşına getirmeye başladı. Diyalog kurulabilecek aklı başında olanlar harcanarak, tam anlamıyla terör örgütünün hegomanyasına giriyor. Çünkü terör örgütü, partinin ılımlı kanadını, diyalogdan yana olanları istemiyor. Kriz yaratarak Türkiye'yi sıkıştırmak istiyor. Çünkü Türkiye’deki yasakçı zihniyet PKK’nın da işine geliyor. Yasaklar arttıkça taban desteği artıyor. Bizim yasakçı ve inkarcı politikamız PKK’nın ekmeğine yağ sürüyor.
İpin bir ucundan bizim şahinler, öbür ucundan karşı cephenin şahinleri ulus devletin temellerine dinamit koymakla meşguller.
Re: Ulus Devlet Nasıl Yok Edilir ?
Sayın barankarahan ;
Yanlış anlama kabul edilebilir bir olgudur. Siz önce ;
http://www.hurriyet.com.tr/_newsimages/4428525.gif
Resme bakın sonra ; Okuyun...
Meclis, Atatürk’ün TBMM’yi açış konuşmalarının Türkçesini sadeleştirerek yeniden kitap haline getirirken, Atatürk’ün 1920 yılında yaptığı Ermenilerle ilgili bir konuşmasında söylediği "katliam" sözcüğünü "soykırım" olarak sadeleştirerek büyük bir "gaföa imza attı. Konuyu değerlendiren dil uzmanları, "Böylece ortaya ‘Ermenilere yönelik soykırım ifadelerini Atatürk de söylemiş’ gibi kabul edilemez bir durum çıkıyor. Oysa Atatürk ‘soykırım’ sözcüğünü kullanmadığı gibi o tarihte kullanmasına da imkan yoktu. Zira "soykırım" kavramı literatüre 1948’de girdi" dediler.
Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın da, bunun çok ciddi bir hata olduğunu, derhal düzeltilmesi gerektiğini söyledi.
ABD Temsilciler Meclisi Dışilişkiler Komitesi tarafından kabul edilen 1915 olaylarına ilişkin sözde "Ermeni soykırım" tasarısına karşı Meclis’te bildiri yayınlanması hazırlıkları sürerken yapılan zabıt ve kitap incelemelerinde söz konusu gaf ortaya çıktı.
Meclis, Atatürk’ün 1920-1938 yılları arasında Milletvekili, Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı tüm Meclis’in açılışı sırasında yaptığı konuşmaların dilini sadeleştirerek bir kitap halinde yayınladı. 1987 yılında, TBMM Başkanlığını yapan Necmettin Karaduman’ın döneminde yayınlanan kitap iki de baskı yaptı. Kitapta, Meclis zabıtlarından tek tek seçilen Atatürk’ün TBMM’yi açış konuşmaları günümüz Türkçesiyle yeraldı. Dönemin Meclis Başkanı Karaduman da kitaba bir önsöz yazdı. Önsözde, kitabın dönemin TBMM Başkanlık Özel Danışmanı Sedat Tüzüner tarafından konuşmaların günümüz Türkçesine çevrildiği belirtildi ve "Ayrıca Türk Dil Kurumu tarafından gözden geçirildikten sonra, Kütüphane ve Dokümantasyon ve Tercüme Müdürlüğü tarafından indekslenerek yayına hazırlandı" denildi. Kitabın hazırlanmasındaki amacının ise Atatürk’ü genç kuşaklara daha yakından tanıtmak olduğunun da altı çizildi.
Ancak kitapta zabıtların dilinin günümüz Türkçesine çevrilmesi (özleştirme) sırasında büyük bir gaf yapıldığı 20 yıl sonra ortaya çıktı.
TBMM’nin yayınladığı kitapta, Türkiye’nin büyük hassasiyet gösterdiği 1915 Ermeni Soykırımı iddiaları konusunda, henüz "soykırım" kavramı daha ortaya atılmamış, literatüre girmemişken, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna söylemediği halde söylemiş gibi gösterildiği konuşma metinlerinin yer alması tam bir şok etkisi yarattı. TBMM’nin internet sitesine de Kültür ve Sanat Komisyonu yayınları arasına kitabın tıpkı basımı konulurken de bu yapılan "gaf" fark edilmedi. Ve kitap Meclis’in resmi internet sitesinde de aynı "gaföla yeraldı ve tüm dünyadaki araştırmacıların ilgilerine sunuldu.
"KATLİAM" NASIL "SOYKIRIM" OLDU
Kitabın 41, 42 ve 43. sayfalarında Ankara Milletvekili olarak Mustafa Kemal’in 24 Nisan 1920’de yaptığı konuşmada, "katliam" sözcüğü, "soykırım" olarak geçiyor. Zabıtlarda Atatürk’ün "katliam" olarak kullandığı ancak TBMM’nin yayınladığı kitaba göre "soykırım" sözcüğü şu paragraflarda yeralıyor:
"İngiliz siyasi temsilcisi, İngiliz Dışişleri Bakanlığı adına hükümetimize bir nota verdi. Nota’da şöyle deniliyordu: Önce İtilâf devletlerine karşı başlatılmış olan Yunanlıları da içeren eylemleri durdurunuz. İkinci olarak, Türkiye’de Ermenilere karşı yapılan soykırımından vazgeçiniz. (?)" Syf. 41 Ermenilere karşı böyle bir tutum yoktu ve olay doğru değildi. Ülkemiz gerçeklerini hepimiz biliyoruz. Hangi yörede Ermenilere karşı soykırım yapılmıştır ve yapılmaktadır? (?)" Syf. 42.
"İşte böylece, geleceğe yönelik çıkarlarını, çeşitli baskılarla bütün dış ülkeleri aleyhimize çevirmekte gören bazı kuruluşlar ve unsurlar ise, tarafımıza yöneltilen bu akımı temelinden yıkmak ve bütün dış ülkelerin milletimiz lehine, düşüncelerinde değişiklik olmasına fırsat vermemek için, tümüyle yalan olan en son Ermeni soykırımı uydurmasını düzenlediler ve açıkladılar. (?)" Syf : 43
TDK BAŞKANI: BÜYÜK HATA
Meclis’in bastırdığı ve resmi internet sitesinde de yer alan kitaptaki bu "gaföı sorduğumuz Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, bunun ciddi bir hata olduğunu, derhal düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Metnin dilinin özleştirilmesi yani Türkçeleştirilmesinin son derece titiz bir çalışma gerektirdiğini belirten Prof. Dr. Akalın, "Zabıtlarda yer alan katliam sözcüğü TDK’nın sözlüğünde kırım olarak geçer. Soykırım kavramı ise BM’nin tanımladığı bir kavramdır. Yani bir ırk, cins, din vs. mensuplarına dönük planlı ve programlı kırımdır. Ancak, katliam tam tersidir ve doğrusu zabıtlar özleştirilirken kırım sözcülüğünün kullanılmasıdır. Maalesef bu hatalar yapılıyor" diye konuştu. Prof. Dr. Akalın, Atatürk’ün konuşmasındaki bu hataların süratle düzeltilmesini istedi.
KABUL EDİLEMEZ GAF
Konuyu ANKA’ya değerlendiren dil uzmanları da, bu tür metinlerin özleştirme çalışmalarının heyetlerle yapılması gerektiğini, aksi halde bunun gibi ağır sonuçlar doğurabilecek hatalar yapılabileceğini belirterek, "Burada da en çarpıcı örneği ile karşı karşıyayız. Yapılan bu büyük hatayla, ortaya ‘Ermenilere yönelik soykırım ifadelerini Atatürk de söylemiş’ gibi kabul edilemez bir durum çıkıyor. Oysa Atatürk ‘soykırım’ sözcüğünü kullanmadığı gibi o tarihte kullanmasına da imkan yoktu. Zira "soykırım" kavramı literatüre 1948’de girdi" dediler. Dil uzmanları kitapta sadece özleştirme hatasının olmadığını, çok sayıda imla hatasının da yeraldığı, kitabın TBMM’ye yakışmadığını ifade ettiler.
SOYKIRIM KAVRAMI NASIL ÇIKTI?
"Soykırım" kavramı, 1948 tarihli "BM Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme" ile tanımlandı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya atılan bu kavram söz konusu sözleşmenin 2. maddesinde şöyle tanımlandı:
"Soykırım; ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir grubu toptan ya da onun bir bölümünü yok etmek niyetiyle, grup üyelerinin öldürülmesi, grup üyelerinin fizik ya da akıl bütünlüğünün ağır biçimde zedelenmesi, grubun fiziksel varlığının tümü ya da bir bölümü ile yok edilmesi sonucunu verecek yaşam koşulları içinde tutulması, grup içinde doğumları engelleyecek önlemler alınması, bir grup çocukların başka bir gruba zorla geçirilmesi eylemlerinden herhangi birine başvurulmasını kapsamı içine alır. Soykırımda; planlı, devlet politikası haline gelmiş eylemler söz konusudur."
Bu yazıyı okuyun bir daha düşünün ne demek istediğimi anlayacaksınız. Gerçi bende size daha açık yazacağım zira yanlış anlaşılmayı sevmem...
Re: Ulus Devlet Nasıl Yok Edilir ?
Bu arada Abbas bey e oldukça katıldığım noktalar yok değil bunuda söylemem gerekecek...
O fotoğrafta Türkiye de bir ilktir bunuda unutmamak lazım...
Re: Ulus Devlet Nasıl Yok Edilir ?
Sayın Commodore 1tr abi o resmi yüklediğiniz için teşekkür ederim .
Resimle iğili olarak 11 Kasım 2007 tarihli vatan gazetesi baş sayfasında şu haber var .Tuhaf görüntü yazısı altında sitedeki sizin koyduğunuz resim
Resmin sağ üst kösesinde 10 Kasım 2007 Ankara Swissotel yazısı var.
Dikkat edilirse duvarda Kral Abdullah'ın kendi fotoğrafı asılı Sudi bayrağı tam ortada Türk bayrağı ise kenarda diye veriyor haberi gazete.
Gözünden kaçanlar olabilir diye yazıları eklemiş her halde vatan gazetesi.
Günler çuvala mı girdi de Suudi Kıral 10 Kasım'da Ankara'ya geldi?
Lafa gelince bu iktidar ve yandaşları "Laikliğe aykırı kanun mu çıkarıldı, bir karar mı alındı?" diye sorup üşte çıkmaya çalışıyor,tıpkı zeytinyağı gibi.
Elbette laikliğe aykırı bir kanunu henüz çıkarmıyorlar.
Çok şükür ki ülkede Atatürk ilke ve devrimlerini koruyacak bazı filitreler hala düzgün çalışıyor.
Onların düzgün çalşması iktidarı çileden çıkarıyor o ayrı konu.
Ellerinden gelse tıpkı Pervez Müşerref gibi İşlerime engel oluyorlardı bu nedenle bütün hakimleri görevden aldım diyecekler.
Onu şimdilik diyemiyorlar da "Yahu bunların aldığı kararlar aslında bize tavır"
tepkişiyle idare ediyorlar.
Laikliğe, daha doğrusu CUMHURİYETİN tüm değerlerine karşı olduğunuzu göstermek için ille de yasa çıkarmak, kararlar almak durumunda değilsinizdir.
Uygulamalarınızla, davranışlarınızla bunu gösterirsiniz.
Nitekim bugünkü iktidar bu tavrını sık sık gösterdi.
Cumhuriyet ve değerleriyle, Atatürk devrim ve ilkeleriyle defalarca karşı karşı karşıya geldiler, hal ve tavırlarıyla gerçek niyetlerini gösterdiler.
Alın size son örnek; Suudi Kıralı "devlet nişanı" takdim edilmek üzere ANKARA'ya davet edildi. Ne zaman? 9 Kasım günü. Yani Atatürk'ün ölüm yıldönümünden bir gün önce. Ve Suudi Kral 10 kasım gününü Ankara'da geçirdi.
Atatürk'e olan sevgisizliğini her fırsatta söyleyen, din devleti kavramının merkezi olan Suudi Arabiştan Kralı'nı 10 Kasım günü "devlet törenleriyle" Ankara'da konuk ettik.
Başkomutanımız ve başbakanımız başka hiçbir ülke başkanına göştermedikleri igiyi ve nezaketi! Kral'a göştererk 1. sayfamızdaki pozu verdiler.
Bir bedevi kabilesinin kralının ayagına giderek o pozu verenler bunun bedelini de siyaseten mutlaka ödeyeçeklerdir.
Atatürk'ten hiç haz etmeyen bir bedevi kralını 10 Kasım günü üstelik Atatürk'ün yattığı başkent Ankara'da debdebeli devlet törenleriyle ağırlamak, bu Cumhuriyet'le Atatürk'le, Atatürk'ün ilke ve devrimleriyle ve bu milletle alay etmektir.
Bizde türbe ziyareti yoktur bahanesiyle Anıtkabir'e bile gitmeyen bir kral'a
O büyük insanın ölüm gününden bir gece önce parlak törenlerle devlet nişanı takmak, pahalı hediyelerini kabul etmek, önünde el etek öpmek bu millete karşı da saygısızlıktır.
Bu arada zenginlik karşı çıklacak bir kavram değil. İnsanlar zengin de oluabilir fakir de. Zengin olan bu zenginlğini iştediği gibi yasar.
Ançak bir ülkeyi ziyarete giderken 9 uçakla gelmek, yanında aşçısını,berberini,terzisini üstüne üstlük altından yapılmış tahtını getirmek, 120 araç kiralamak, Ankara'nın en lüks otellerinde 260 odayı kapatmak, odaların içinde değişiklik yaptırmak zenginlik alemeti değil ancak görgüsüzlüktür.
Çok para insanı görgülü yapmaz.
Ankara'da Atatürk'ten haz etmeyen Suudi Kral'na gösterilen anarmol ilği, sanıyorum milyonlarca vatandaşın içini sızlatmıstır.
Can Ataklı 11 Kasım 2007 vatan.
Re: Ulus Devlet Nasıl Yok Edilir ?
Uluslararası temaül ve nezaket gereği, bu güne kadar ülkemizi ziyaret eden yabancı devlet başkanları ve cumhurbaşkanlarının hemen hepsi önce Anıtkabiri ziyaret ederlerdi. Bu ziyaret konuk olunan ülkenin milli ve manevi değerlerine olan saygıyı gösterir. Dönüp de geçmişe baktığımızda kimler Anıtkabiri ziyaret etmemiş veya ziyaretten imtina etmiş? Ülkemizin rejimini beğenmeyen ve bu rejimle kavgalı olanlar, içten içe bize halâ kin besleyen ve zaman zaman uygulamalarıyla dost olmadıklarını gösteren ülkelerin devlet başkanları...
Suudi kralı için de sadece şunu söylemek istiyorum.
Sayın Kral ; Şeri hukuk ve şeri hükümlerle idare edilen bir ülkenin kralısınız. Belki çoğumuzdan daha dindar, dini konularda belki bizden daha çok bilgi ve birikime sahipsiniz. Peygamber efendimizin bir sözü vardır. "Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir." Siz, 9 uçak dolusu personel ve malzeme ile kiraladığınız 260 otel odasında (5 yıldızlı) ülkemize konuk oldunuz. Başka dine mensup olanları bir kenara bırakarak soruyorum, dünyada milyonlarca aç-susuz-evsiz müslüman insan varken, bu hesapsız harcamalarınız ve şaşalı lüks yaşantınız sizi vicdanen rahatsız etmiyor mu? Ülkemizi ziyaret ettiğiniz günlerde ve sizinle aynı dine mensup bu ülkede bir hayır kurumunu ziyaret edip azda olsa Allah rızası için bir bağışta bulundunuz mu?
Ayrıca, basından öğrendiğimiz kadarıyla "Osmanlı/Türk mimarisi izleri taşıyor" gerekçesiyle Osmanlı dönemine ait cami, külliye, medreselerin yıkıldığı yer Suudi Arabistan değilmiydi?
Re: Ulus Devlet Nasıl Yok Edilir ?
13 Kasım 2007
Bekir COŞKUN
bcoskun@hurriyet.com.tr
Benim cumhurbaşkanım olsaydı...
Ben böyle "devlet adamı" görmedim. Sen kalk git kaldığı otele, Kral’ın dibine otur.
Öbürü de öte yanında...
Kral ortada.
İki gündür bekliyorum:
9 uçak, iki bin bavul, üç yüz gardırop ve altın tahtı ile gelen (iyi ki petrol kuyularını getirmedi) Kral’ın oteline giden ve sağına-soluna oturan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Başbakanı size "gurur" mu verdi, yoksa "hüzün" mü?
O zaman ben "Benim cumhurbaşkanım olamaz" dediğimde niye kızdınız?
*
"Benim cumhurbaşkanım" olsaydı; Anıtkabir’i ziyareti reddeden, bu ülkeyi kuran insana saygı göstermeyi kabul etmeyen bir Kral’a "Devlet Şeref madalyası" vermezdi.
Hem de 10 Kasım günü...
Mustafa Kemal; son yüzyılda, İslam áleminin Batı emperyalizmine karşı tek onurlu ve şanlı zaferini kazanmış komutandır.
Kral ise; Körfez savaşları boyunca, kendi topraklarını korumak için kutsal mekanların savunmasını dahi elinde bira kutusu olan Amerikalı askerlere bırakmış birisidir.
"Benim cumhurbaşkanım" olsaydı....
Kimin koltuğunda oturduğunu bilir, en şerefli savaşın kahramanına saygı göstermeyen, kutsal toprakları ABD deniz piyadelerine bekleten bir Kral’ın oteline koşmazdı.
Kral, görüşme salonuna Atatürk’ün resimlerinin asılmasını da kabul etmedi, kendi fotoğrafını astırmış, onun altına oturdular.
10 Kasım nedeniyle tüm bayraklar yarıya indirilirken, Suudi Arabistan bayrağının yarıya indirilmesini de reddetti Kral.
Ama bizim "devlet adamları" doğru otele.
Biri sağında, biri solunda.
Ortada Kral...
Tepelerinde de, kendisi yetmiyormuş gibi fotoğrafı.
Ben ise televizyonda şeriat bayrağının altındaki öpücükleri sayıyorum; işte sırayla ve hasretle yumuluyorlar... Sağ yanak bir, sol yanak iki, sağ yanak bir kez daha, etti üç...
*
Ne yapacaksınız?
Abdullah Gül "Benim Cumhurbaşkanım" olsaydı böyle yapmazdı.
Ben böyle "başbakan" ya da böyle "cumhurbaşkanı" istemem.
Benim de; en yüce değerlerimizi ayaklar altında paspas yapanları "reddetme" hakkım vardır.
Böyle yapmazdı "Benim Cumhurbaşkanım" olsaydı.