Re: Irak sınırını 50 km. geçtik
BAYRAK
Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
Yurda ay yıldızın ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.
Kızıllığında ısındık,
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün.
Gölgene sığındık.
Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
Barışın güvercini, savaşın kartalı...
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen !
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim !
ARİF NİHAT ASYA
Artık böyle Abbas Bey, evet kimsenin toprağında gözümüz yok ama toprağımızda gözü olanı toprağından etmek de artık farz oldu bize...
Re: Irak sınırını 50 km. geçtik
Mithat Cemal Kuntay, 1885'de İstanbul'da doğan Türk yazar. İmparatorluğun yıkılış dönemini konu edinen, Üç İstanbul (1938) adlı ilk ve tek romanı ile ünlendi.
Aruz vezniyle, vatanseverlik duygularını ve Türk tarihinin zenginliklerini dile getiren şiirler yazdı. Tiyatro oyunları olarak 1912'de Kemal ve 1918'de 28 Kanunuevvel'i yazdı. 1913'te Nefaisi Edebiye adlı antoloji kitabını ve 1945'te Türk'ün Şehnamesi adlı şiir kitabını yayımladı. 30 Mart, 1956'da İstanbul'da öldü.
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır; Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır! ünlü beyiti Mithat Cemal Kuntay'ındır.
Sayın Danger Gecem 1970 ve Abbas beye katılıyorum.
Ayrıca insan haklarını savunmak,insan yaşamını savunmak madurun yanında yer almak insanca ve asil bir davranıştır siz o kayalara ne amaçla cıktığınızı ne cabuk unuttunuz! Ayrıca türkçemizi güzel kunlanalım imzanız olan yazı bir büyük bir kücük harfli alfabemiz'de varmı? sayın danger
Re: Irak sınırını 50 km. geçtik
GKRY'de haritaları böyle garip çizenlerin üstüne bu kadar gidilmiyor.Gereğinden fazla sevgi pıtırcığı olmaya lüzum yok.
Re: Irak sınırını 50 km. geçtik
PDF]
KIBRISLI TÜRK İNSAN HAKLARI VAKFI’NIN GKRY’NİN KIBRISLI TÜRKLERE ...
Dosya Biçimi: PDF/Adobe Acrobat - HTML olarak görüntüle
birinin ve GKRY’nin açıklamaları dolayısıyla yeniden gündeme gelen ... GKRY’nin, gazete ilanlarında yüklendiği yükümlülüğü yerine getirmemek suretiyle kayıp ...
www.tepav.org.tr/tur/admin/dosyabul/upload/tufan_erhurman_kibris_turkleri.pdf - Benzer sayfalar
ABGS > GKRY
Re: Irak sınırını 50 km. geçtik
Hepiniz haklısınız, ancak uzun lafı kısası şudur arkadaşlar,
Bugün başımızdaki terör belası üçbeş çapulcunun işidir. Evet ancak o üçbeş çapulcunun arkasında ulusal çıkarları olduğu noktada, ABD, birçok Avrupa ülkesi, İsrail ve konjonktüre göre zaman zaman Rusya ve İran bulunmaktadır. Yani ülkeler arasında dostluklar değil, çıkarlar ön plandadır. Onun için şu "dostum bilmem kim", sevgili meslektaşım bilmem kim" diyen bizim çaylak, gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içerisinde olan yöneticilerimize bakmayın. Onlar rüya aleminde ve müstevlilerle çıkar ilişkileri içerisindedir.
Bugün PKK terörü başımızdaysa, bunun görünen kaynağı Kuzey Irak (tabi Irak) ve oradaki dansöz, dün bizim, bugün ABD'nin ayağını öpen yönetimdir. ABD başta özel güvenlik şirketlerinden Black Hawk (özel mözel değildir, bizatihi ABD yönetiminin güdümünde, Dick Chaney'in ortaklığı bulunan şirkettir.) bu üçbeş çapulcuya mümkün olan her türlü eğitim, lojistik ve mühimmat desteğini vermektedir. Ha keza İsrail de bölgede çoğu zaman ABD ile ortak çıkarları , kimi zaman özel çıkarları ile etkindir. Barzani'lerin kökenleri gerçekte Yahudi olduğundan yıllardır İsrail'ce özel bir korunmaya tabidirler.
Bölgenin önemi; zengin petrol yatakları üzerinde olması yanında, su kaynakları zenginliği, jeopolitik konumundandır. Emin olun bu bölge haritada İsviçre'nin bulunduğu yerde olsa, hiç sorun yaşanmazdı.
Bu girişten sonra, bugün Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en büyük handikapı 400 km.'ye varan ve zaman zaman 2500- 3000 metre yüksekliğinde olan dağların kimi yerde zirvesinin güneydoğu sınırımızı oluşturmasıdır. Buna rağmen TSK, terör belasının başladığı yıllardan bu yana yaklaşık 23 yıl boyunca çok zorlu arazi şartlarında gerçekten çok az zayiat vermeyi başarabilmiş, Avrupa'nın en büyük ve çarpışma tecrübesi ve azmi en yüksek ordusudur.
Oysa güneydoğu sınırlarımızın kimi yerde 15-20 km.lik güney bölümü nispeten düz ve kontrolü daha kolay bölgelerdir. ABD'nin Irak işgali öncesinde TSK fiili sınırlarımızı kimi bölgelerde 10 ila 40 km. kadar güneye çekerek tampon bölgeler oluşturmuş ve bebek katili teröristlerin sınırdan sızarak kanlı eylemler yapmalarına imkan vermemiştir.
Bugün Kuzey Irak'ta halen 2500-3500 kişilik TSK kuvveti mevcut olup, irtibat, istihbarat ve bulundukları bölgede genel güvenlik görevi görmektedirler.
Sonuç olarak, güneydoğu sınırlarımız en azından mevcuttan 20-25 km. güneye değişmediği durumda, benzer acıları yaşamamız mümkündür. Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti'nin Kerkük ve Musul'da tarihten gelen hakları ve misyonu da mevcuttur.
Belirtilen nedenlerle, Irak'ın toprak bütünlüğü bizim için önemlidir. Ancak bu bütünlük Talabani ve Barzani gibi aşiret reislerinin insafına ve ABD'nin hamiliğine kaldıysa, daha fazla şehit vermememiz ve anaların ağlamaması için, bir kere çok ağlamamız, ancak bu belayı defetmemiz her daim mümkündür. Süper güç?!!! ABD bizimle bir cephe açamaz, açarsa Irak işgali ile birlikte kıçı kırık direnişçilere karşı verdiği ölü ve yaralı 120.000' kişinin üzerine en az 10 katını kaybeder, bu iyi bilinmelidir.
Barzani ve Talabani Irak'ta etkisiz hale getirilmeden ve bizden kazandıkları ballı akçelerine darbe vurulmadan bu işler bitmez.
Bu işleri bitirecek iktidar mensuplarının bir kısmının bu şerefsizlerle yurt içinde ve yurt dışında ortak oldukları düşünülürse, varın dalalet ve hiyanetin boyutunu bir de siz düşünün.
Not: Burada ismi geçen Yahudi'ler, bizim Lozan Anlaşması ile hak verdiğimiz ve anlaşmayı müteakkip "Biz Türk vatandaşıyız, ayrıcalık istemeyiz" diyebilen, ülkesine bağlı Türk Yahudiler olmadığı gibi, Kürt ile sözü geçenler de, evinden şehit cenazesi çıkan ve onlara Kürtçe ağıtlar yakan, bu ülkeye bağlı sevgili kardeşlerimiz değildir.
Selamlar,
Re: Irak sınırını 50 km. geçtik
Geçen gece yazdıktan sonra bugün medyada benzer yorumlar görmek gerçekten hoş...:o Buyurun bunlardan biri...
İçeri girip, sınırı değiştirmek...
Güler KÖMÜRCÜ/Akşam
Cuma günü, Ankara Hilton Oteli’nde üst katta, Türkiye, ABD ve KDP ile KYB’den üst düzey yetkililer, gayet hayati bir toplantı yapıyorlar, bendeniz de Hilton’un lobisinde ABD’nin Ankara’daki önemli isimlerinden biri ile ‘özel bir sohbet’ yapıyorum, konumuz sınır ötesi operasyona gelince çarpıcı kısa yorum geldi misafirimden; ‘Kuzey Irak’a geniş çaplı-kapsamlı bir operasyona Washington sıcak bakamaz’ dedi. Evet, işte geldik asıl vurucu bölüme; operasyon an meselesi peki operasyonun kapsama alanı ne olacak?
AKP Hükümeti ve Washington belli ki fikir birliği içinde, Kuzey Irak’a birkaç ‘nokta operasyon’ ile Türk halkının yükselen milli duygularını karşılamak istiyor. PKK’ın asıl lideri Barzani’nin de hedefe konulmasını dillendiren yok. Baykal, AKP’nin duruşunu şöyle yorumluyor; “Her şeyi halkla ilişkiler; PR yaratma çabası içinde götürüyorlar. Başbakan, sınır ötesinin sadece karadan harekat olmadığını havadan yapılacağını söylüyor. Demek ki yarın ABD uçaklarıyla birlikte onların gösterdiği bir iki boş yeri vuracaklar. Sonra çıkıp ‘bakın operasyonu stratejik ortağımız ABD ile yaptık’ diyecekler. Oysa Barzani’nin de tesisleri vurulmalı. Teröre ev sahipliği yapan da cezasız kalmamalı.” Halk, gelinen durumda artık Baykal’ı da aştı.
Kuzey Irak’a bir askeri operasyon olacaksa hedef mutlaka Barzani de olmalı ve ilaveten Türkiye, sınır ötesinde geniş bir alanda etkili olacağını, Irak’ta uzun süre kalıcı olacağını da tüm dünyaya göstermeli.
Türkiye, Kuzey Irak’a girdi mi AKP ve Washington’ın istediği gibi bir-iki nokta atış için değil, uzun süre orada kalıp-gereğini yapmak üzere askeri operasyon düzenlemeli, çook uzun süre Kuzey Irak’ta VAR olmalıyız aksi takdirde Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti’nin kurulması da kaçınılmazdır, terör de kökünden kazınamaz. Asker ‘hazırım’ diyor, siyasilerin ne dediği ortada.
Tam bu noktada; sadece Washington merkezli hesap yapan siyasilerin yanılması da kaçınılmaz, İngiltere’nin bölge politikası, Kürt/İslam politikası ile Washington’ın menfaatleri sizce ne kadar örtüşüyor? Washington-Londra arasında son dönemde her şey gösterildiği gibi mi dersiniz? Diğer tarafta Rusya ve de İran’ın malum dengeler üzerindeki belirleyici etkisi yok sayılabilir mi? Türkiye uzaktan kuru söylemle o güç masasına oturabilir mi?
Konuştuğum bazı uzmanlara göre, Türkiye’nin Kuzey Irak’a yapacağı geniş kapsamlı derin operasyonu, marttan önce gerçekleştirmesini de beklememek gerekiyor, bu denli kapsamlı bir askeri harekat için iklim koşulları dışında uluslararası kamuoyunu hazırlanması için de marta kadar zamana ihtiyaç olabilir. ‘Önümüzdeki kısa vadede bir-iki nokta atışı içerecek sınır ötesi operasyon, mart-nisan aylarındaki asıl büyük askeri harekatı durdurmaya/geçiştirmeye yeterli olamacaktır’ vurgusu yapılıyor. Bu denli kapsamlı bir askeri operasyonun ‘içeride siyasetin malum dengeleri üzerinde’ etkileri nasıl olur dersiniz?
Türk askerinin Kuzey Irak’a uzun süre kalmak üzere girmesi, hatta bu operasyonla birlikte ‘Güneydoğu sınırlarımızda genişlemesinin’ mümkün olabileceği sizce kimin/kimlerin işine gelmez? Öncelikle Barzani ve malum yerli-yabancı meçhul! ortaklarının tabii...
Türkiye pekâlâ Irak sınırından içeri girerek (25-30 kilometre mesela) Türkiye-Irak sınırının yeniden oluşturulmasını-genişlemeyi sağlayabilir. Neresi ise orası... Haydi ‘sınır genişlemesini’ tartışmaya açalım.
Bu arada önemli bir son durum söz konusu; dün Barzani Türkiye’yi ‘savaş ilanı’yla tehdit etti. Barzani, Türk askerlerinin K. Irak’ı işgal etmesini savaş ilanı sayacaklarını söyledi. 5 ay önce, 24 Mayıs tarihli köşemde bu ihtimali duyurdum, hatırlayalım; konuştuğum uzmanlara göre, Barzani’nin şok bir kararla Irak Hükümeti Kuzey Bölgesi Başkanı olarak Türk Ordusu’na karşı savaş kararı alması söz konusu olabilir. Barzani cephesindeki bu olasılığın etkilerini kimse ihtimal hesabına katmıyor. Ters köşeden farklı okumalar yapmak zorunda olduğumuz günlerdeyiz, Türkiye bekler iken YA BARZANİ BİZE SAVAŞ İLAN EDERSE? Artık ne kaçınılmaz olur?
Ve... Son bir ‘özel not’ ile bağlayayım, ‘Ankara gecelerinde’ yarım kalan bir sohbetten ötürü ‘aklım’ paye-i taht (başkent) da kaldı. Yarım da olsa, o işaret fişeği beni gelecek adına çoook umutlandırdı.