Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Gül'ün laiklik tanımı konusunda Sayın Yüksel'in alıntıladığı gazetede (aynı tarihli nüshasında) köşe yazarı Semih İdiz "Gül'ün laiklik tanımında terslik yok" diyor. Dış dünyayı iyi takip eden bir yazar olduğundan, bun u da dikkate almak gerekir diye düşünüyorum.
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Siz de o yazıyı ekleyin, tanım ve yorumlar üzerinde tartışalım Sayın Bilgili. Yalnız daha önce size vermiş olduğum sözden ötürü, sizinle girdiğim tartışmalara daha erken saatlerde ara vermem gerekiyor. Bu nedenle siz de o yazıyı ekleyin ve ara verelim, yoksa gene uykusuz kalırsınız. :o Hoş bu gece ben de epey uykusuzum ya neyse... :)
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Gül'ün laiklik tanımı konusunda Sayın Yüksel'in alıntıladığı gazetede (aynı tarihli nüshasında) köşe yazarı Semih İdiz "Gül'ün laiklik tanımında terslik yok" diyor. Dış dünyayı iyi takip eden bir yazar olduğundan, bun u da dikkate almak gerekir diye düşünüyorum.
Bu arada, dış dünyayla ülkemizin durumunun farklı olduğunu, değerlerimizin başka başka olduğunu dile getiren sizdiniz. Dinimiz ve dini yaşam tarzlarımız da farklı olduğuna göre, laiklik ilkesini dış dünyaya göre tanımlamak ne kadar yerinde olur? Bu da bu gecelik son sorumdu, sustum... :p
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Yunan yada Rum olsam Gül ün ne laiklik nede başka yazısında sorun bulmam..
Sevr destekçisi olsam az bile derim...
Irak lideri barzani olsam yetersiz bile derim...
Ama ben Türk üm beğenmedim.
Dünya ne diyor ? Pardon !!!
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın Yüksel;
Ben Semih İdiz'in yazısındaki laiklikle ilgili cümleyi yorumsuz aldım. Olumlu ya da olumsuz bir yorum yapmadım. Farklı olduğu için, sizin alıntılarınıza bir ilave olsun diye yapmıştım. Yazıda laiklikle ilgili tek cümle vardı, onun için tamamını almaya gerek yok.
Dış dünya konusundaki görüşlerimi burada da yanlış anlamışsın. Benim dış dünya ile ilgili yazdığımı husus aslında siz çok anlamışsınızdır. Yahu, adam Amerikalı'nın tişörtünden bahsediyor, ben de onlar bayraklarını da kıçlarına don yapıyorlar, bu bize uymaz dedim. Bu doğru değil mi?
Ben bu sitede öteden beri dışa açık, özgürlükçü bir görüşü savunuyorum. Dış dünyadan tabi alınacak, öğrenilecek çok şey var. Dış dünyadan alınacak şey var, alınmayacak şey var. İçine kapanık bir Türkiye istemiyorum. AB'ye taraftarım. Bunun Sevr'le falan ilgiis yok.
Sayın Tangör'ün dış dünya ile ilgili "kısa ve özlü" yazısı ne yazık ki demogoji kokuyor.
Selam.
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Abbas Abi ;
Ben sayın semih idiz e değil Sayın CUMHURBAŞKANI na dedim. Demogoki ise yapan sayın GÜL ...Ben onu yorumladım.
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Dış dünya konusundaki görüşlerimi burada da yanlış anlamışsın. Benim dış dünya ile ilgili yazdığımı husus aslında siz çok anlamışsınızdır. Yahu, adam Amerikalı'nın tişörtünden bahsediyor, ben de onlar bayraklarını da kıçlarına don yapıyorlar, bu bize uymaz dedim. Bu doğru değil mi?
Valla dayanamayacağım, buna da cevap yazacağım, uykunuz gelince söyleyin bırakayım yazmayı olur mu?
Sayın Bilgili,
Yanlış anlamadım sizi, hatta bu tip konularda başka ülkelerden örnekler verilmesine ben de karşıyım. Ancak Amerika'dan örnek veren arkadaşımızın açıklamalarına da bazı noktalarda hak vermiyor değilim. Ayrıca bu yorumlarınızla, liberal demokrat biri olarak her fırsatta dile getirdiğiniz özgürlüklerin birtakım değerlere göre sınırlandırılabileceği görüşünde olduğunuzu fark ettim, yanılıyor muyum?
Konuya dönersek, yukarıdaki iletime açıklık getireyim, dış dünyayla ülkemizi vicdani değerlerle ilgili hiçbir konuda kıyaslamamalıyız diye düşünüyorum. Buna laiklik ilkesi de dahil. Semih İdiz'in yazısı hakkında yorum yaptığınızı ifade etmedim ki, neden kızdınız? Siz dış dünyaya yakın bir isim olduğunu dile getirip, bu nedenle farklı bir bakış açısı olabileceğini anlatmaya çalıştınız öyle değil mi? Doğru anlamış mıyım? Eğer öyleyse, ben de diyorum ki dış dünyaya yakınsa yakın, boşverin dış dünyayı (Vicdani değerler ve tanımlar açısından) biz kendi laiklik tanımımıza bakalım, zira dış dünyayla tüm değerlerimiz farklı olduğu için dilediğimiz kadar tanım transfer edelim bizde eğreti duracaktır.
Hoş, neden durduk yerde Laiklik yeniden tanımlanmak isteniyor onu da anlamıyor ve tasvip etmiyorum ya, şimdi o konuya girersek sabaha kadar otururuz... :)
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
31 Ağustos 2007 günlü Milliyet'te Çetin Altan'ın yazısında "milliyetçilik" ve "halkçılık" kavramlarına değinildiğinden, sanırım yazının aşağıdaki ilgili kısmı foruma uygun düşecektir;
Yaızının ilgili kısmı aşağıdadır;
* *
Cumhuriyetçiler döneminin "milliyetçilik" ilkesi "yönetenler"le, "yönetilenler"i; "yoksul"larla, "zengin görünenler"i aynı torbanın içine koyarak, sınıf bilincinin hem netleşmesini, hem de politikaya yansımasını iğdiş etmişti.
Ve böylesi oligarşik garip bir despotizm de, "halkçılık" ilkesiyle sütrelenmek istenmişti.
* * *
"Milliyetçilik" ilkesiyle "halkçılık" ilkesinin, birbiriyle yan yana kelepçelenmesi, ister istemez bir "kavramlar" curcunası yaratmıştı.
* * *
"Halkçılık", aristokratik bir egemenliğe karşı, Fransız Devrimi'yle ortaya çıkmış bir kavramdı.
Türkiye'de "halkçılık"tan yana olmak, hangi egemenliğe karşı olmaktı?
Hele hele ülkede, "milli gelir" dağılımındaki dengesizlikleri, su yüzüne çıkarmak da; "Allahsız komünizm" suçlaması içine alınmışsa?
Yazının tamamı için aşağıdaki linke bak;
http://www.milliyet.com.tr/2007/08/31/yazar/altan.html
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Çetin Altan'ın kafasına yeni mi dank etmiş bu fikirler? TÜrkiye İşçi Partisi üyesi bir milletvekili iken bunların tam da aksini savunuyor dahası bu uğurda Adalet Partisi milletvekillerinin linç girişiminden CHP'li milletvekillerinin yardımıyla kurtuluyordu.
Alıntı:
Cumhuriyetçiler döneminin "milliyetçilik" ilkesi "yönetenler"le, "yönetilenler"i; "yoksul"larla, "zengin görünenler"i aynı torbanın içine koyarak, sınıf bilincinin hem netleşmesini, hem de politikaya yansımasını iğdiş etmişti.
Ve böylesi oligarşik garip bir despotizm de, "halkçılık" ilkesiyle sütrelenmek istenmişti.
Çetin Altan'ın bu ifadeleri çok bilinçli yazdığı görülüyor ve kavramlar ancak böylesine çarpıtılıp İĞDİŞ EDİLEBİLİRDİ. Atatürkçülük ilkelerinden "Milliyetçilik" kavramının yönetenlerle yönetilenleri aynı torbanın içine koyarak sınıf bilincinin netleşmesi önlenmişti diyebilmek ancak Altan & Altan Co. şirketinin yapabileceği bir DEZENFORMASYON VE MANİPÜLASYONDUR. Atatürk milliyetçiliği, Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayan, dili, dini, etnisitesi ne olursa olsun üzerinde yaşadığı toprağı vatan olarak kabul etmiş herkesin Türk olduğunu ifade eder. Bu temelde şekillenen milliyetçiliğin ABD milliyetçiliğinden ne farkı vardır? 72 ırkın bir arada yaşadığı ABD' de herkes Amerikalıyım demektedir. Sakın bu noktada biz de Türkiyeliyim diyelim demeye kalkmayın.
Her ne kadar "Halkçılık" kavramı "milliyetçilik" kavramının bir sonucu ise de Atatürk'ün halkçılığı kafatçı (faşist) anlamı ile milliyetçilik anlayışından tamamen farklı, kendisini milletin bir ferdi olarak benimsemiş milletin vicdanı olarak ortaya çıkmıştır. Halkçılık, kendi kaderini tayin hakkını,halk iradesiyle oluşan demokratik bir toplum ve yönetim biçimini, sınıflar arasındaki eşitsizliği elverdiğince dengelemeye çalışan, devlet erkinin halk yararına kullanılmasını öngören bir yapıdır.
Atatürk ilkeleri klasik Fransız felsefik ve sosyolojik öğretilerden esinlenmiş olmakla beraber, kendi halkının, milletinin kurtuluş savaşı ile gelen tarihsel geçmişine uygun olarak dönüştürülmüş, son derece çağdaş ve sui generis (kendine özgü) bir ilkeler bütünü olduğu, bu anlamda apayrı bir felsefik ve sosyolojik doktrin olduğunu nasıl ıskalayabilirsiniz.Ancak bu ilkeler, emperyalist kurama en çok zarar verecek, 3. dünya ülkelerine son derece kötü örnek olabilecek ilkeler olduğundan, onyıllardan bu yana bu ilkelerin emperyalizme uyumlu olabilecek tarzda dönüştürülerek yokedilmesi kaçınılmaz bir görevdir bazıları için. O kadar kötü bir örnektir ki, Atatürk hayranı Pakistan ile Türkiye' de 1980 yılında eş zamanlı darbeler yapılabilmiş ve bu iki toplumun çivisi yerinden oynatılabilmiştir.
Çetin Altan &Altan Co. esasında bu yazdıklarının hiç de doğru olmadığını o kadar iyi bilmektedirler ki. Ama bu eşsiz yetenekleri sayesinde kavramların evrilip devrilmesinde üstün başarıları olduğunu kabul etmek gerekir.
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
İzliyor ve bakıyorum ki sevgili Abbas Bilgili uzun uzun bana cevap yazıyor. Aslında ne yazacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Liberal bir Demokrat olarak bizlere yine FARKLI bir lezzet, farklı bir bakış açısı sunacaktır mutlaka.En sevdiğim yemek patlıcan musakkadır ama sırf farklı bir lezzet olsun diye gres yağıyla pişiremem bu güzelim yemeği.
Abbas Bey de durmadan bize farklı bakış açıları da olduğunu göstermeye çalışıyor. Bi zde izliyuoruz yazdıklarını ve verdiği linkleri DU BAKALİ NO'LCEK diye (aslında sonuç hepimiz için ülkemiz için belli de, işte Abbas bey kaçınılmaz sonuçtan zevk almamız gerektiğine işaret ediyor aslında:o)