Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Muhterem, ekonomiye ilgim iletinden sonra artmadı, 4+2 olayı var dersem , şimdi bana inanmazsın. Hazinenin sayfasına baktım derken , bilmediğimden değil konuyu resmi verilerle desteklemek istemiştim, yanlış anlaşılmış tarafından, o nedenle meslektaşlarımın yaptığım analizlerden yüzlerinin kızarmayacağına emin olabilirsin.
Neyse baştan söyleyeyim, rakamlara işkence yapmadığımı itiraf etmene sevindim, bu konudaki dürüstlüğün için teşekkür ederim.
Alıntı:
2006 yılı ithalat artışı % 8,3 İhracat % 12,0 sanırım bu veri size birşey anlatır.
demişsin, ya seni yanıltmışlar muhterem, ya da bir işkence durumu var ortada.
Dış Ticaret Müsteşarlığı ve TÜİK verilerine bir göz atarsan;
İhracatın 2005 yılına göre % 15,9 arttığını, buna karşılık ithalatın % 17,3 arttığını, dış ticaret açığının 2005'e göre % 19,8 artışla gerçekleştiğini, son yıllarda sürekli düşen ihracatın ithalatı karşılama oranının % 62,1'lere gerilediğini görürsün.
Dediğin gibi sanayi üretiminde artış % 8'ler seviyesindedir. İhracatı destekleyen sanayi ürünlerinin 2006'da ihracat içindeki payı bir önceki yıla göre % 17,9 artışla % 86,2 olarak gerçekleşmiştir.
Demek ki neymiş, % 6 büyüyoruz dediğin, iç talepte büyüme yaşanmazken, dış talebe bağlı bir büyümeymiş. Ben ne demiştim mesajımda? Aynısını. Enflasyon olmaz bu ortamda, bir de vergilerle bastırırsan, piyasayı tutarsın, kıpırdamaz. Ama bu durumda da gelir dağılımının içine edersin, uçurumu derinleştirirsin.
"Aksi halde döviz ve kur sorunu çıkar" demişsin bir yerde, sana aynen katılıyorum. Merkez Bankası döviz rezervi açıklanan 60 milyar dolar civarındadır. Bunun içinde yurtdışı işçi tasarrufları da vardır. Yani gerçek rezervin 30-35 milyar dolar civarındadır. Şu anda döviz sorunu çıkmıyor, çünkü yabancı yatırımcı spekülatör cari açık kadar bir meblağ ile ülke içinde cirit atıyor, 1 koyuyor 3 alıyor. Neydi o rakam 33,5 - 35milyar dolar.
Siyaseten niye dışa bağlıyız sanıyorsun, bu adamlar sıcak parayı mecburen yabancı paraya çevirerek çıkarmak zorunda, senin rezervin bu büyük çıkışı karşılayacak güçte değil. Buna bir de son olaylar sebebiyle önemli döviz girdi kaynağı olan turizm gelirlerinin de düşeceğini eklersen iş daha da ciddi.
Evet muhterem bunlar derin konular, biz geçelim bunları. Bak ne güzel 23 Nisan'da Kuran okuma yarışması yapacaklarmış Ankara'da , dinleyelim ve Allahımıza dua edelim, aman Tayyip kızdırmasın bu sıcak paracıları ne istiyorlarsa versin diye!!!
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Türkiye'de rejim tehlikede mi ?
Hayır 3,824 ( % 59 )
Evet 2,577 ( % 40 )
Toplam oy: 6,401
Haber3.com
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Bu ampul güruhu anketleri pek sever......
Çünkü anketlerle oynamak ve istenilen sonuçlara ulaşmak çok kolay.
Anketi nerede ne zaman kimler arasında yaptığınız çok önemlidir.
Hani iktisatçı ya bazıları... bilirler tümevarım metodu olduğu gibi tümdengelim metodu da olduğunu.
Önce bulmak istediğin sonuçları seçersin, sonra da bu sonuçları verecek parametreleri.
Oyna babam oyna.....istediğin gibi.....
sonra da abuk sonuçlara subuk yorumlar getirip kandırırsın,
ister kendi güruhunu, ister bu güruhtan olmayanları, ister hepsini...
Anketçilerin elinin kemiği yoktur...(bu işi layıkıyle yapanları tenzih ederiz)
İstedikleri gibi oynarlar anket sonuçlarıyla (bakınız İ. Melih Gökçek anketleri)
İşlerine gelen anketleri de, kim yapmış olursa olsun kullanmakta hiç tereddüt etmezler....
İşlerine gelirse tabii...gelmezse tukaka....
E şimdi bir yorum getirelim ankete
Türkiye'de rejim tehlikede mi ?:eek:
Hayır 3,824 ( % 59 )
Yorum : Çünkü bu ampul belasına karşın, askeriyle siviliyle ülke evlatları cumhuriyetimizin yılmaz bekçileri olacaktır. Onlar bu başarının kendilerine ait olduğunu zannetse de, millet yaptığı hatanın bilincindedir ve bu tarikat artıklarını temizleyecektir....... :kızgın:
Evet 2,577 ( % 40 )
Yorum : Birtakım pislikler, ülkemizi şeyhlerin, şıhların arpalığı haline getirmeye çalışmaktadırlar. Rejimi yıkmak en büyük hedefleridir.
AMA......AVUÇLARINI YALARLAR. Bu sessizlik fırtınadan önceki sessizliktir. Fırtına koptuğu zaman bu yüreksiz, sinsi güruh kaçacak delik arayacaktır.:kızgın:
Kayıp ( % 1 ) onu da sahibine verelim uygun şekilde saklasın.;)
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
İste soygunun boyutu Soydurmayacağız demişlerdi. sayın veezy 37
Çıkrıkçılar Çarsısında babamızın dükkanında yetiştik diye övünmüslerdi.
Kasım paşalı Basbakanın zamanında gerceklesti.
DOÇ.Dr.Mete Gündoğan hesaplamış üLKEYE 25 MİLYAR DOLAR DÖVÜZ GETİRDİLER. Bu para 3yılda,65 milyar dolar oldu. Bunlar fonların paraları ABD de
olsaydı 3yılda ançak 30 milyar dolar olurdu.
Türkiyede 65 milyar doları buldu. İşte soygunun boyutu.
CARGİLL SİZCE ne ifade ediyor??
Ülkemizde birinçi sınıf tarım arazileri üzerine kurulmuş mısır nişastasından sıvı şeker üreten Amarika nın çıkarları gogrultusunda kurulmuş Ü lkemizde pancar üretimi sınırlandırılmış.
TÜRK ÇİFTÇİSİ FAKİRLESTİRİLMİŞ, ülke şeker ithal etmek zorunda bırakılmış
10 milyon kişinin ekmek yedigi sektör sıkntıya düsürülmüstür.
Bunları ben yapmadım??
Maliye bakanı Kemal Unakıtanın oglu bu sirketlere yurd dısından 400 bin ton mısır ihtal etme hakı veriliyordu. ogul unakıtan ithali tamamlamasının ardından
Sihirli eller tarafından GÜMRÜK DEĞERLERİ YÜKSELTİLİYOR ABDULLAHIN Kasasına servet üstüne katıyordu . BUNLARI Unuttunuzmu
Çift Sarılı yumurtalarıda var Abdullahın unutmadık demi**??
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
The Economist'ten Erdoğan'a destek !
Ekonomi ve siyaset dergisi The Economist, Erdoğan'ın adaylığına itirazın yanlış olduğunu yazdı.
İngiltere'de yayımlanan haftalık ekonomi ve siyaset dergisi The Economist, "Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı Kumarı" başlıklı makalesinde, "laik kesimin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığına itirazının yanlış olduğunu" yazdı.
"Fransa dahil hiçbir ülkenin laik değerleri koruma konusunda Türkiye kadar hassas olmadığı" ifade edilen makalede, "geçen hafta sonu yapılan dev mitingin gerisinde de Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığına seçilmesi fikrine itirazların bulunduğu" bildirildi.
"Mecliste AK Parti'nin çoğunlukta olduğu" hatırlatılan makalede, "Erdoğan'ın bu makamı istemesi halinde Cumhurbaşkanlığına seçilmesinin garanti olduğu" kaydedildi.
"En katı laikin bile Erdoğan hükümetinin olağanüstü başarılara imza attığını kabul ettiği" ifade edilen Economist'in makalesinde, "ekonominin 2001'de dibe vurduktan sonra güçlü biçimde büyüdüğü, kişi başına düşen milli hasılanın geçen beş yılda iki kat arttığı, Anayasa'nın, polisin, ordunun ve yargı sisteminin reformdan geçirildiği ve sonuçta da AB ile tam üyelik müzakerelerinin başladığı" kaydedildi.
"Partisinin dinsel köklerine rağmen Erdoğan'ın Türkiye'nin laik yapısına da müdahale etmediği" yazılan makalede, "başbakanın eşinin başörtülü olmasına rağmen başörtüsünün kamusal alanlarda yasak olmaya devam ettiği" bildirildi.
"Bu seçim için Erdoğan'dan daha iyi adaylar da çıkabileceği" belirtilen makalede, "Mesele bu da değil. Mesele, Cumhurbaşkanlığı makamına oturtulacak Erdoğan'ın, laik Cumhuriyet'e 1923'te kurulduğundan bu yana en büyük tehdidi oluşturduğu iddiaları temel alınarak safdışı bırakılması gerekip gerekmediğidir" ifadesi kullanıldı.
"Başbakan Erdoğan'ın Anayasa'nın laiklik dahil temel ilkelerini çiğnemek gibi bir niyeti bulunmadığını vurguladığına" da işaret edilen makalede, "Erdoğan'ın genel seçimde partisinin şansını artırmak için aday olmayabileceği" de hatırlatıldı.
"Bunun Cumhurbaşkanlığını tercih etmemek için iyi bir sebep olacağını" yazan Economist, "Ancak ordunun ve laik elitin katı karşıtlığı, adaylıktan vazgeçmek için kötü bir gerekçe olacaktır. Güçlü ve kendisine güvenen bir Türkiye kesinlikle eşi başörtülü olan bir cumhurbaşkanını taşıyabilecektir" ifadesini kullandı.
Haber 3 com
20 Nisan 2007
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Köşk için AK Parti'de 'tam mutabakat'
21 Nisan, 2007 00:00:00 (TSİ)
AK Parti'de cumhurbaşkanlığına aday belirleme sürecinde görüşme trafiği hızlandı. Meclis Başkanı Bülent Arınç, Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile görüştü. Arınç'a yakın kaynaklara göre, Arınç, Gül ve Erdoğan arasında sürece ilişkin tam mutabakat sağlandı.
Artık rahat ol Ey Türk Milleti !
SİSTEM TIKIR TIKIR İŞLEMEYE DEVAM EDECEK........;)
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Ekonomimiz 2004'te nasıl % 4.5 küçülecek?
Türkiye ekonomisinin 2004 yılının ilk yarısında GSYİH bazında % 11.9'luk, GSMH bazında % 13.5'lik çarpıcı bir büyüme hızı yakaladığının açıklandığı sırada, "Ekonomimiz 2004'te nasıl % 4.5 küçülecek?" sorusunu soran biriyle ilgili olarak akla gelebilecek olasılıkların bazıları şunlar:
Türkiye ekonomisinden söz etmiyor
2004 rakamını yanlışlıkla kullandı
Türkiye için korkunç bir felaket senaryosu geliştirdi
Aklını kaçırdı
Doğru cevap bunların hiçbiri değil. Daha doğrusu bu soruların muhatabı ben değilim çünkü Türkiye ekonomisinin 2004'te % 4.5 küçüleceği iddiası benim öne sürdüğüm bir iddia değil. Benden çok daha iddialı birilerinin, dünyaca izlenen bir yayında ortaya attığı bir iddia bu.
The Economist'in zırvası
Türkiye ekonomisinin 2004 yılında % 4.5 küçüleceği iddiası, yıllardır beğeniyle okuduğum The Economist dergisinin 2003 kasımında piyasaya çıkan The World in 2004 (2004'te Dünya) adlı yıllık özel sayısında yer aldı. Ben de 23 Kasım 2003'te bu köşede yer alan yazımda, The Economist'in yıllığında yer alan ve 2004 yılının Türkiye için tam bir felaket yılı olacağını öngören senaryoyu özetleyerek bu senaryonun hangi bilgilere dayandığını sorguladım. The Economist'in yıllığındaki senaryoya göre:
2004 baharındaki yerel seçimler nedeniyle AKP hükümeti sorumsuz harcamalar yapacak ve bütçe açığını patlatacaktı.
Bunun sonucunda üç haneli enflasyon hortlayacak ve TL'ye güven tamamen kaybolacaktı.
Türkiye ekonomisi 2004'te sancılı bir resesyona girecek ve % 4.5 küçülecekti.
Türkiye borcunu ödeyemez duruma düşecek ve IMF Türkiye'yi yeniden kurtarmak zorunda kalacaktı.
Avrupa Birliği (AB) yolunda yapılan reformlar Türk toplumunu ikiye bölecek, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin otoritesini tehdit edecekti.
Şimdi gelinen noktada şu soruları sormadan edemiyorum: Dayanağı belirsiz bu felaket senaryosunu yazanlar ve yıllığa koyanlar hâlâ The Economist'in bünyesinde mi? Türkiye'nin 2004'teki performansı karşısında ne düşünüyor The Economist'in senaryo yazarları? The Economist'in The World in 2005 (2005'te Dünya) adlı yayınında Türkiye için nasıl bir öngörü yer alacak?
Osman Ulagay Milliyet 12-9-2004
Ya muhterem!!! 2003'de The Economist böyle diyordu. Acaba niye böyle diyordu diye merak edersen 2004'deki siyasi konjonktüre , 2004'de yaşanan olaylara ve Batı'nın işine gelmeyen bazı gelişmelere bir göz at istersen.
Cari açık , yabancılar sıcak para ile 1 koyup 3 alıyor, bu ülke çok verimli diyoruz. Cari açığı dengelemek için bono ve tahvil piyasasında faizler yüksek , itfa gününde ya takasa giriliyor, ya yeni borçla borç faizi karşılanıyor diyoruz.
IMF borç vermiş, hem siyaseten bizimle istediği gibi oynuyor hem de alacağını kurtarmaya çalışıyor, işçinin, memurun, esnafın, çiftçinin perişan hali onu ilgilendirmez, borcunu tahsil etmek için her yol mübahtır diyoruz. Dünyada "saygın" olarak anılan gazetelere , dergilere birilerinin talimatı ile başyazılar, yazılar yazdırılıyor diyoruz. Yok ama yok, anlayan kim?
Bizim özde değil sözde İslamcılar takılmışlar yabancıların kuyruğuna ne derlerse onu yapıyorlar. Sözde demokrasi tramvayına binmişler, makas değiştirip kendi son duraklarına varma peşindeler. Ne demokratlar ama? Yahu şu senin Fettullah Hoca'nın medyasında, internet sitelerinde , işbirlikçi medyada, hamileri ABD'nin Kafkaslarda dönüşüm planına uygun olarak, Soros'un turuncu devrimleri gerçekleşirken, sokağa dökülen halk "en temel demokratik tepkisini" kullanıyor diye şakşaklanırken , şimdi kendi ülkesinde rejimi savunmak için sokağa dökülen halk niye "antidemokrat, darbeci yanlısı" oluyor? Çünkü rengi turuncu veya yeşil değil, KIRMIZI-BEYAZ!!!
Hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin!!! Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.
M.Kemal ATATÜRK
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Alıntı:
Sayın turkuaz,sizin demokrasi anlayışınız bu sadace bir kesime hitap eder sadece sizinle aynı fikri paylaşan bu anlayıştan nasibini alır biz de bunun adına demokrasi denmez bir de Atatürk resmi ve 1923 gibi milletin gönlünde taht kurmuş resim ve tarihleri kullanmayınız tüm insanlığı mal olmuş bu argümanları temsil edemiyorsunuz.Sembol olarak kalıyor.Bunun içini doldurabilecek şahsiyetler ve kabiliyetler çıkacaktır ama yerini alamayacaktır.
Yazılanları yanıtlamaya çap yetmeyince önce bir anket konulup konu değiştirmeye çalışmışsın, sonra da bir İngiliz dergisinden alıntı yapmışsın. Ne de olsa alıştık biz bu fırıl fırıl dönmelere !!!
Alıntı yaptığın derginin 10 Haziran 2000 sayısında "Atatürk'ün Uzun Gölgesi" başlıklı bir makale yayınlandı. Makelede;
Alıntı:
Türkiye'nin bütünlüğü kavramının, eskimiş ve geleneksel, sadece Atatürkçüler tarafından savunulan ve Avrupa Birliği'nin değerlerine karşıt bir kavram olduğu savunuluyor.
Yukarıda alıntılanan başka bir forumda yazdıklarına bakınca içimden dedim ki ;
Bu muhterem ve diğer münevveran takımı Atatürk ve Cumhuriyet gönüllerinde taht kurduğundan, böyle ulvi ve yürekten düşüncelere sahip olduklarından, "The Economist'e tepki telefonları yağdırmışlardır, faksla, e-mail'le topa tutmuşlardır, bu yazıyı yazanları!!!" :rolleyes:
Sizi gidi takiyeciler sizi:o
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
"Yazılanları yanıtlamaya çap yetmeyince önce bir anket konulup konu değiştirmeye çalışmışsın, sonra da bir İngiliz dergisinden alıntı yapmışsın. Ne de olsa alıştık biz bu fırıl fırıl dönmelere," demişsin,
Zatı muhterem,
Nasıl bir soru sordunda cevabını veremedik teessüflerimi bildiriyorum.buna rağmen anlamadığınız konular olursa gereken yardımları yapacağımı hemde hiç bir ücret almadan taahüt ediyorum demiştim.
"Evet muhterem bunlar derin konular, biz geçelim bunları. Bak ne güzel 23 Nisan'da Kuran okuma yarışması yapacaklarmış Ankara'da , dinleyelim ve Allahımıza dua edelim, aman Tayyip kızdırmasın bu sıcak paracıları ne istiyorlarsa versin diye!!!"
İletinizin sonuç kısmında yazılanlardan konuyu değiştirelim düşüncesini algılayıp ankete yer vermiştim hemde şu sizin tasvip ettiğiniz siteden alıntı yaparak ne o? o sonuçları da mı beğenmediniz?Haklı gerekçeleriniz olabilir The Economistin
zırvaladığı gibi zırvalamış diyebilirsiniz benim bunda kabahatim kesinlikle yok çünkü sizin onay verdiğiniz ve beğendiğiniz hatta alıntı yaptığınız sitelerden(Sadece sizi Kast etmiyorum.)Mesala anket yaparken küçük bir örnek tabirlerinizle ampul guruhun toplandığı yere gidip anket yapmıştır tabi sonucun ne çıkacağı belli bu küçük bir örnekti.Gelelim ingiltere kaynaklı The Economist dergisine bunun da yazarı bir insan olduğuna göre yazdığı makalede bir hata yaptığını yaşayarak görmüştür.Hata insanlara mahsus affetmek olgunluktur.Siz de ortaya birtakım fikirler atıyorsunuz zamanın sizinde yanıldığınızı ortaya çıkardığını varsayarsak The Economist dergisinin yanılgısı da öyle bir şey,The Economist dergisinde olduğu gibi Türkiye (İyi Yönetimiyle)istikrar ortamıyla art düşüncelileri(İç ve Dış Mihraklı) yanıltmaya devamedecektir.Her düşünceye saygılıyım seviyeli oldukça fikren olgunlaşmaya vesile olacaktır.Farklı konular olması beyin fırtınası için bir
versiyondur.Gerektiğinde tepkiler çeşitli şekillerde yerine ulaşmaktadır.Bunda tereddüdünüz olmasın.Yalnız her medyaya bir isim takarsanız içinden çıkalamaz bir hal alır.Sadece benim dediğim doğrudur şeklinde bir kelimeler bütünüyle kendinizle çelişki içinde kalırsınız.Bununda sonuçlarını kestirmek oldukça zordur.Sizi gidi sizi benim dediğim doğrucular!...
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
''Çağdaşlık slogan atmak değildir''
Başbakan Erdoğan, çağdaşlığın en önemli kriterinin slogan atmak olmadığını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çağdaşlığın en önemli kriterinin ''slogan atmak, vehim üretmek değil, eser ortaya koymak'' olduğunu vurgulayarak, ''Ne demek istediğimi görmek isteyen Türkiye'nin yollarına düşsün'' dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İDO'nun ''Osman Gazi Feribotu''nun hizmete alınması ve İstanbul-Bursa hattının açılışı nedeniyle Yenikapı İDO Terminali'nde tören düzenlendi.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, ülkeye kalıcı bir eser daha kazandırdıklarını belirterek, Osman Gazi ile bir süre sonra hizmete girecek olan ''Orhan Gazi'' hızlı feribotlarının yaklaşık 120 milyon dolara mal olduğunu söyledi.
Osman Gazi feribotunun hizmete alınmasıyla İstanbul-Bursa arasını 75 dakikaya, yani 1 saat 15 dakikaya indirdiklerini ifade eden Erdoğan, bütün sektörlerde şahlanan Türkiye'nin, deniz sektöründe bir özlemine daha kavuştuğunu belirtti.
Başbakan Erdoğan, 1994 yılında bu konuda başlattıkları çalışmalar kapsamında aynı adımı Bandırma için de attıklarını hatırlatarak, bunun bölgeye ciddi bir rahatlama getirdiğini ve bu hattın kaza riskini asgariye indiren, rahat, huzurlu ve konforlu seyahatler için tercih edilir hale geldiğini bildirdi.
Şimdi de aynı hizmeti İstanbul-Mudanya arasında verdiklerini anlatan Erdoğan, ''Türkiye denizciliğiyle, hava taşımacılığıyla, kara yolları ve demir yollarıyla dünyanın en modern ülkeleri arasına katılıyor'' diye konuştu.
Erdoğan, Karadeniz sahil yolundan sonra 3 tarafı denizlerle çevrili ülkenin denizlerini insanına kazandıran bir projeyi daha hayata geçirdiklerini dile getirerek, Osman Gazi feribotunun 1200 yolcu ve 225 araç kapasitesiyle bir örnek teşkil ettiğini kaydetti.
Feribotta sürat, huzur ve konfor bulunduğunu belirten Erdoğan, ''Gerek İstanbullu ve Bursalılar, gerekse çevrede bulunanların artık kara yolunu tercih etmeyeceklerine inanıyorum. Osman Gazi ile bir süre sonra devreye girecek Orhan Gazi'yi tercih edecekler'' dedi.
Hizmete giren feribotun esas öneminin hızından geldiğini vurgulayan Erdoğan, ''Az önce firmanın CEO'suyla konuşurken 'dün denemede 45 knota kadar çıktık ' dedi. 45 knota çıkmak, korkunç bir şey, çok çok önemli. Bu boğazda değil, açıldıktan sonra olan bir hız. Çevreyi rahatsız etmeyen bir hız olması bakımından önem arz ediyor'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, iki şehir arasındaki mesafenin 75 dakikaya inmesinin, ekonomik değerinin de paha biçilmez kazanım olduğunu ifade ederek, ''İstanbul'un adeta iki semti arasındaki mesafe kadar Bursa-İstanbul'un yakınlaşmış olması, ülkemize kazandırılan bu eserin önemini anlatmaya herhalde yeter de artar bile'' dedi.
Böylece sadece iki şehrin değil, çevre illerin de birleştiğini vurgulayan Erdoğan, yapmakta oldukları duble yollarla deniz yollarının birleşmesinin kaza riskini minimize ettiğini söyledi.
Erdoğan, trafik kazalarının Türkiye için bir felaket olduğunu kaydederek, Aksaray'da yaşanan olayı örnek gösterdi.
Başbakan Erdoğan, ''Bunlar şu yapmakta olduğumuz duble yolların önemini bize ifade ediyor. Belki orada duble yol olmuş olsaydı Aksaray felaketini yaşamayacaktık'' diye konuştu.
15 bin kilometreye ulaşacak duble yollarla deniz, hava ve demir yolu ağının birleşmesinin insanın huzurunu arttıracağına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''İşte meydan, işte çağdaş Türkiye. Bu lafla olmuyor, icraat, kararlılık, yorulmak istiyor. Bu sevdalı olmayı, aşık olmayı gerektiriyor. Bu olmadan olmuyor. Eserleriyle güçlenen bir Türkiye var. Çağdaşlığın en önemli kriteri slogan atmak, vehim üretmek değil, eser ortaya koymaktır. Ne demek istediğimi görmek isteyen Türkiye'nin yollarına düşsün, batıdan doğuya, kuzeyden güneye Türkiye'nin nasıl bir şantiye haline gelmekte olduğunu görsün diyorum''
Haber 3 com
Ne yapalım slogan atmak daha ekonomik oluyor icraat yapmaksa ne diyeyim
doğrusu sayılanlara göre çok da zahmetli işmiş.çok da abartmayın yani ne var bunda 120 milyor $ harcamışsınız derede sandal yüzdürmek için bu kadar maliyete ne gerek var doğrusu daha akılcı yatırımlar yapılabilirdi ne gibi mi ben söylemeyeyim içimizde 4+2 ler var onlar söylesin ama yalnızca 4+2 ler tamam mı?