Re: Hrant Dink öldürüldü!
Hrant Dink'in yargılandığı davalar düştü 22 Mart 2007
Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, uğradığı silahlı saldırıda öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink hakkında “Türklüğe hakaret” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlarından açılan 3 davayı, ölümü nedeniyle düşürdü.
Dink'in, 19 Ocak 2007 tarihinde Şişli'de Agos Gazetesi önünde uğradığı silahlı saldırıda öldürülmesine ilişkin otopsi raporu ve öldüğünü gösterir nüfus kaydı Şişli Adliyesine ulaştı.
Bunun üzerine Hrant Dink hakkında “Türklüğe hakaret” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçundan açılan 3 ayrı davanın dosyalarını inceleyen Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi, Dink'in ölümü nedeniyle bu davaları düşürdü. Dink'le birlikte bu davalarda yargılanan sanıkların dosyasını ayıran hakim, söz konusu sanıklar yönünden yargılamanın sürdürülebilmesi için yeni duruşma tarihleri belirledi.
Re: Hrant Dink öldürüldü!
ERHAN TUNCEL POLİSE 17 KEZ RAPOR VERMİŞ
Hrant Dink cinayetini organize ettiği öne sürülen ve polisin yardımcı istihbarat elemanı olarak görev yapan Erhan Tuncel’in, Trabzon emniyetine, Yasin Hayal ve Dink cinayeti hakkında, 4 değil tam 17 kez rapor verdiği belirlendi
22.03.2007 13:02
--------------------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------------------
Erhan Tuncel’in hem Yasin Hayal’i, hem de kendisiyle irtibat kurmaktan sorumlu polisi kullandığı izlenimi ortaya çıkıyor.
Biri cinayet günü olmak üzere polisle 25 kez görüştüğü tutanaklarda yer alan Erhan Tuncel’in, Yasin Hayal gibi rapor verdiği polisi de kullandığı görüşü güçleniyor.
Hrant Dink cinayetinde kilit isim olan Erhan Tuncel’in yardımcı istihbarat elemanı yapılmasında ve bu görevde kullanılmasındaki ihmaller belirginleşiyor. NTV’nin emniyete yakın kaynaklardan elde ettiği bilgiye göre usülsüzlükler, 2004 yılında Trabzon’da Mcdonalds’ın bombalanmasıyla başlıyor.
Bombayı hazırlayan ve eylemi organize eden Erhan Tuncel, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde görevli bir öğretim üyesi aracılığıyla, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek tarafından istihbarat elemanı yapılıyor. Ancak, istihbarat elemanı olması için suça karışmaması ilkesi atlanıyor.
Alperen Ocağı’na gidip gelen ve oradaki Ermeni karşıtı ortamdan etkilenen Tuncel, kendisine reis olarak hitabeden Yasin Hayal ve arkadaşlarıyla Hrant Dink cinayetini organize ediyor. Tuncel bir yandan da Trabzon emniyetine Yasin Hayal’in, Hrant Dink’i öldüreceğine dair raporlar veriyor.
HAYAL VE TUNCEL’İN TELEFONLARI DİNLENİYOR
Trabzon emniyetinin İstanbul’a gönderdiği, Yasin Hayal’in İstanbul’a gelip ağabeyi Osman Hayal’in evinde kalacağına dair raporla birlikte Yasin Hayal ve Erhan Tuncel’in telefonları dinlemeye alınıyor.
Ancak ilk raporun boş çıkması üzerine, Hrant Dink’in ensesinden vurulacağına dair bilginin de yer aldığı 16 rapor, İstanbul emniyetine ulaştırılmıyor.
AKYÜREK SONRASI TUNCEL İSTİHBARATTAN ÇIKARILIYOR
Ramazan Akyürek’in Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nden, İstihbarat Daire Başkanlığı’na atanmasının ardından, yeni emniyet müdürü, Erhan Tuncel’i Kasım ayında istihbarat elemanlığından çıkartıyor. Ancak, Tuncel’in polis ile irtibatı sürüyor. Kasım ayından itibaren, biri cinayet günü olmak üzere telefonla 25 görüşme yapıldığı tutanaklarda yer alıyor.
Hrant Dink cinayeti haber alınınca, Trabzon emniyeti Erhan Tuncel’i hemen Terörle Mücadele Şubesi’ne çağırıyor. 18 saat boyunca şubede tutulan Tuncel, “Cinayeti bizim grup yapmadı, Yasin Hayal burada” ifadesi üzerine bırakılıyor.
Ogün Samast yakalanıp, Yasin Hayal İstanbul’a getirilince Erhan Tuncel’in ismi yeniden ortaya çıkıyor. Bunun üzerine İstanbul emniyeti, Trabzon’dan Tuncel hakkında bilgi istiyor ancak bir gün boyunca hiç bilgi gelmiyor. Ertesi gün, bilgi beklenirken, Tuncel’in kendisi uçakla İstanbul’a gönderiliyor.
Tuncel’in İstanbul’daki sorgusunda anlattıklarından, 5 sayfalık tutanak hazırlanıyor. Görüşmede Erhan Tuncel’in hem Yasin Hayal’i, hem de kendisiyle irtibat kurmaktan sorumlu polisi kullandığı izlenimi ortaya çıkıyor. Emniyete yakın kaynaklar, Erhan Tuncel’in, Trabzon’a ulaşması halinde Ogün Samast’ı az ceza alma vaadiyle polise teslim edip ikili rolünü sürdürmeyi planladığı görüşünde.
NTV
Re: Hrant Dink öldürüldü!
Muhbiri öğretim üyesi önermiş
23 Mart 2007 09:42
Hrant Dink suikastının kilit ismi E.T’yi Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden bir öğretim üyesinin önerdiği, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Akyürek tarafından muhbir yapıldığı ortaya çıktı.
POLİS muhbiri E.T’nin, Trabzon Emniyeti’ne, azmettirici Y.H. ve Hrant Dink cinayeti hakkında, dört değil 17 kez rapor verdiği ortaya çıktı. Biri cinayet günü olmak üzere polisle 25 kez görüştüğü tutanaklarda yer alan E.T’nin, polisi de kullandığı belirtildi.
NTV’nin haberine göre, Dink suikastının kilit ismi E.T’nin yardımcı istihbarat elemanı yapılmasında ve bu görevde kullanılmasındaki ihmaller belirginleşiyor. Buna göre usülsüzlükler, 2004’te Trabzon’daki Mcdonald’s’ın bombalanmasıyla başlıyor. Eylemi organize eden E.T., Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde görevli bir öğretim üyesi aracılığıyla, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek tarafından istihbarat elemanı yapılıyor.
POLİSİ DE KULLANMIŞ
ANCAK istihbarat elemanı olması için suça karışmaması ilkesi atlanıyor. Alperen Ocağı’na gidip gelen ve oradaki Ermeni karşıtı ortamdan etkilenen E.T., arkadaşlarıyla Dink cinayetini tasarlıyor. E.T. bir yandan da Trabzon polisine Y.H’nin Hrant Dink’i öldüreceğine dair raporlar veriyor. Trabzon Emniyeti’nin İstanbul’a gönderdiği rapor üzerine Y.H. ve E.T’nin telefonları dinleniyor. İlk rapor boş çıkınca Dink’in ensesinden vurulacağına dair bilginin de yer aldığı 16 rapor, İstanbul’a gönderilmiyor. Cinayetin ardından E.T’nin İstanbul’daki sorgusunda anlattıklarından, beş sayfalık tutanak hazırlanıyor. Görüşmede E.T’nin hem Y.H’yi hem de kendisiyle irtibat kuran polisi kullandığı izlenimi ortaya çıkıyor.
STAR
Re: Hrant Dink öldürüldü!
Fatih Uğur - Sayı: 636 - 12.02.2007
Danıştay ve Dink suikastları akraba
Tamer Korkmaz, derin devlet tartışması konusunda “Başbakan cinayeti doğru okudu. Gereğini de yapması beklenir.” diyor. Derin devlete de bir çift sözü var: Eski hâl muhâl!
--------------------------------------------------------------------------------
‘Derin devlete çomak soktuk, bağıranların bağlantısı var.’ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hrant Dink cinayetinden sonra ortaya çıkarılan ilişkiler ağına yönelik yaptığı ‘derin devlet’ çıkışında en son bu sözleri söyledi. Herkes derin devleti bir yanından tarif ediyor; fil tarifi gibi tartışmalar hâlâ sürüp gidiyor. Basındaki derin devlet tahlillerine farklı bir kapı aralayan Zaman Gazetesi yazarı Tamer Korkmaz, tanımlamanın eksik yapıldığını; hatta soyutlamak ve hedefi örtmek için derin devlet tartışmasının kullanıldığını düşünüyor: “Derin devlet sadece askerlerden müteşekkil bir yapı değil; askerlerin de içinde bulunduğu bir mekanizma. Sadece darbe olduğunda öne çıkan/hâkim olan bir yapıdan söz etmek yanıltıcıdır.” Korkmaz’a göre, Dink suikastı sadece Ogün Samast, Yasin Hayal, Erhan Tuncel üzerinden okunmamalı. Perde arkasında sinsice ve ihtimamla yazılmış bir ‘Alacakaranlık Kuşağı Senaryosu’ var. Üstelik bir taşla birden fazla kuş vurulmuş vaziyette. Trabzon da tetikçi üreten bir tarla değil, operasyona uğrayan bir şehir.
Korkmaz, derin devleti teşhise çıkanlara ‘arzın merkezine’ yolculuk etmeleri tavsiyesinde bulunuyor. Başbakan Erdoğan’ın ‘derin devlet’ çıkışını Türkiye’yi doğru okumaya başladığı şeklinde yorumluyor. Korkmaz’ın bir yıldır kaleme aldığı bir tezi var: Türkiye 2006’da eksen değiştirdi; Amerika’nın yörüngesinden çıktı. Gazeteci Korkmaz’a göre kavga bu eksen değişikliği sırasında gücü elinden kaybedenlerin geri alma çabası. Tamer Korkmaz, uzun zamandır yazılarında, ‘eski hal muhaldir’ yazıyor. Derin devlet ya da kontrgerillanın atraksiyonları da artık tutmuyor. Halk ve devlet yöneticileri provokasyonları görüyor. Kısacası derin devlette son hal; eski hal muhal!
-Başbakan Erdoğan, Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel’den sonra derin devleti zikreden üçüncü devlet adamı oldu. Üstelik diğerlerinin aksine görevdeyken konuştu. Erdoğan’ın Dink cinayetinden sonra yaptığı derin devlet açıklamalarının anlamı ne?
Hrant Dink suikastı olduktan sonra olaya bir izah getirilmesi gerekiyordu. Bu bir provokasyondur. Yıllardır Türkiye’nin çok talihsiz bir şekilde ‘provokasyon hafızası’ oluştu. 1980’ler ve 90’lar öncesinden başlıyor provokasyonlar. Danıştay ve benzeri hadiselerle günümüzde de geri döndü bunlar. Bu mekanizmanın artık nasıl işleyebileceği hakkında herkesin bir fikri oluştu. Türkiye’de insanların bunun kişisel hadise olmadığını, provokasyon olduğunu görmemesi mümkün değil. Şöyle söyleyelim. Burada milliyetçi duygular ortaya çıktı, kişisel eylem yaptı yargısının gerçekle alakası yoktur.
-Başbakan sahneyi tanımladı diyorsunuz yani?
Tabii bunu tanımladı; derin devlet, dedi. Bu provokasyonsa başka türlü tanımlaması beklenmez. Başbakan olayı doğru okudu.
-AK Parti iktidarı süresince benzer başka olaylar da oldu? Şemdinli, Danıştay, Atabeyler, Sauna gibi. Niye şimdi ‘derin’ adı kondu?
Şimdi artık birtakım provokasyonlar birikti çünkü. Başbakan bunları söyleyebilir, söylemesi doğru. Ama, o zaman sorarlar; madem böyle, bunu çözmek için ne yaptın, diye. Bu soruya şimdi yeterli cevap vermesi de mümkün gözükmüyor.
-Bir yazar, ‘Derin devlet, bilgi kirliliğinin takma adıdır’ dedi. Başbakan Erdoğan üç ayrı tanımlama yaptı. Sizin derin devlet tanımınız ne?
Derin devlet askerdir, diye bir tanımlaması oldu Süleyman Demirel’in. (Sabah Gazetesi, 2005 - Yavuz Donat) Derin devlet, sadece salt askerlerin bulunduğu bir yapı değildir. Askerlerin ve başka mekanizmaların da bulunduğu bir yapıdır derin devlet. Ancak mesela derin devlete Susurluk’tan bahisle bir çeteleşme olayıdır derseniz, burada da eksik kalırsınız. Çünkü derin devlet üst mekanizmadır, bu çeteleri ve çeteleşmeyi de kullanır. Buradan yola çıkıp, derin devlet, devlette rutinin dışına çıkan ana mekanizmadan habersiz bir çeteleşme dersek, olayı küçültmüş oluruz.
-Ne demek lazım?
1980 öncesi olaylarını değerlendirdiğimizde Türkiye’de Amerika’nın yörüngesinde bir mekanizma görüyoruz. Bu yörüngedeki mekanizmanın kontrgerilla faaliyetleri olarak ortaya çıktığı biliniyor. Bu, Özel Harp Dairesi ile özdeşleştirilmişti hep. Siyasiler bunu söylemiş, raporlara yazılmış. O da derin devletin bir parçasıdır. Ama derin devlet eşittir, ‘Özel Harp’ tanımı da eksik olur. Yani derin devlet eşittir; asker, özel harp, çeteler diye tanımlamaların hepsi eksik olur. Bunların hepsini içine alan bir derin mekanizma var.
-Dink cinayeti özelinde düşündüğümüzde derin devletin ayak izleri nereye kadar uzanıyor?
2006 yılında Türkiye’de bir yörünge değişikliği meydana geldi diyorum ısrarla. Gücü kaybedenlerin tekrar gücü ele geçirme çabası olarak görüyorum. Kaybedenler tarafı tekrar bu gücü ele geçirmek için eski kontr faaliyetleri ve alışkanlıkları çerçevesinde bir hamle yaptılar. Ama bu tutmadı ve tutmayacak.
-Yani kaybedenler derin devleti ve aygıtlarını kullanma ihtiyacı hissettiler diyorsunuz?
Evet, ama kaybedenler eskisi gibi gücü elinde bulundurmuyor. Ama birtakım parçalar devletin birtakım yer ve kurumlarında var. Bunu kullanarak tekrar kafalarını kaldırmaya çalışıyorlar.
-Peki şu haksız bir soru mu; her siyasi cinayetten sonra derin devlet aramak paranoyaklık değil mi?
Ben derin devlet tartışmalarının aynı zamanda bir soyutlama süreci olduğunu düşünüyorum. Soruyu soranlar da bunu yapmaya çalışıyor. Dolayısıyla bu konuları her provokasyon olduğunda arzın merkezine gerektiğince seyahat edilmediği için bu tür tartışmaların; derin devlet deve midir, kuş mudur tartışmalarının soyutlama sürecine katkı sağladığını düşünüyorum. Bu provokasyonların arkasını aydınlatmak için gerçek anlamda, hukukî, fizikî, teknik anlamda ‘arzın merkezine’ inmeye yönelik gayret sarf edilmediği müddetçe saçma görüyorum.
-Türkiye üç haftadır Hrant Dink cinayetinin sonuçlarına göre konuları tartıştı. Ermeni davasında zarar göreceğiz, Kürt-Türk çatışması çıkarılacak, yükselen milliyetçiliğin eseridir vs. Sebep ve delilleri açısından cinayeti nasıl tarif edersiniz?
Bunun milliyetçilik akımlarının yükselmesi sonucu meydana geldiğini söylediğiniz zaman, yani Türkiye’de günlük hayatta faşizm etkili hale geldi ondan oldu derseniz, provokasyonun amacına hizmet edersiniz. Yani olayın perde arkasına seyahat etme şansı, üstündeki örtünün kaldırılması şansı ortadan kalkar. Çünkü, bu tip tetikçiler doğada bulunur. Ya da saksıda yetiştirilir. Mesela böyle bir olayı Kurtlar Vadisi dizisine bağlamak ne kadar absürtse, faşizm etkisi demek de o kadar absürttür.
-Kolaycılıktır yani?
Evet. Neden kolaycılıktır? Ağca’ya baktığınız zaman ‘yıllardır faşizm etkili oldu, o yüzden İpekçi cinayetini işledi’ denildi. Ağca olayının sağcılıkla, ülkücülükle alakası olmadığı; arkasında NATO-CIA mekanizmasının olduğu çok net bir şekilde ortaya çıktı. Yani o zaman demek ki yükselen milliyetçi dalga falan diyerek bu konuyu açıklamak mümkün değil. Tabii ki aşırı milliyetçi söylemler üzerinde bu vesileyle tartışma yapılmasını normal karşılıyorum. Ancak faturanın tetikçinin tırnak içerisinde ‘dünya görüşüne’ bakarak olayı açıklamaya çalışmak provokasyonun amacına hizmet eder ve bir yanılsama meydana getirir. Bizi gerçekten uzaklaştırır.
-Suikast ve provokasyonları da birbirine benzetiyorsunuz yazılarınızda…
Şimdi buraya baktığım zaman teknik anlamda İpekçi suikastı ile çok benzeyen ve son dönemde gerçekleştirilen iki provokasyon var. Bunlar Danıştay provokasyonu ve Dink suikastıdır. Buradaki tetikçiler arkadaki mekanizmayı bütün olarak tanımamaktadır. Yakalanmaları açısından da, tetiği kimin için çektikleri açısından da ‘bilmemek anlamında’ birbirlerine benziyorlar. Bu mekanizmayı matruşka gibi düşünürseniz, bir iki kompartıman öncesini; yani tetikçi, azmettirici, azmettirici yardımcısına kadar gidebiliyorsunuz. İki, en fazla üçüncü halkaya kadar biliniyor olay. Mesela Ağca olayında, Ağca tetikçi. O zamanki adamlar bugüne göre biraz fazlaydı; işte Yalçın Özbey, Yavuz Çaylan, Mehmet Şener, Oral Çelik. Bu adamlar neyin karşılığı bugün; Erhan Tuncel, Yasin Hayal. Bunların karşılığı. Peki ondan sonraki provokasyonun müteahhidi kim? Ağca olayında Abdullah Çatlı işin organizatörü idi.
-Soru şu o zaman; Dink cinayetinde ihaleyi kim verdi, derin devlet mi?
Türkiye’deki provokasyonlar tarihine baktığınız zaman burada iki cinayet görüyoruz. Danıştay suikastı ve Dink cinayeti. Bu ikisinde içerideki ulusalcıları kullanan bir uluslararası mekanizma olduğu anlaşılıyor.
-Uğur Mumcu cinayeti laik-anti laik kamplaşmasını körüklemişti. Dink cinayeti neyi körüklüyor, körükleyecek?
Dink cinayetinde işin şöyle bir tarafı var. Bir taşla birçok kuş vurulmuştur. Bunun dışarıdaki tepkisi Ermeni soykırım tasarısı konusunda Türkiye’nin mevzi kaybetmesidir. Ama bu en dışarıdaki halkadır. Kolaydır bunun tespiti, nitekim bu tespit yapıldı da.
-İçeriye doğru gelelim. İç halkalarda ne var?
İçeride cumhurbaşkanlığı seçimiyle alakası var mesela. Bu birebir olarak görülmez, ama total anlamda böyledir. Mutlaka Cumhurbaşkanlığı seçimini etkilemek amacını gütmektedir. Daha içerideki halkada güçler çatışması vardır. Bir taşla çok kuş meselesinde Trabzon da var mesela. NATO’nun Akdeniz’deki aktif gücünü Karadeniz’e taşıyabilmesi için, bu tip cinayetlerde Trabzon üretimi tetikçilerin kullanıldığını görüyoruz. Sonuçta denilecek ki sizin bu Karadeniz bölgesinde istikrar yok, bu gücü buraya koyalım.
-Trabzon’u ‘orası tetikçi tarlası değil, operasyona uğrayan bir şehir’ diye tanımlıyorsunuz. Nedir bu operasyon, tabiri açar mısınız?
Son cinayetteki tetikçiler Trabzon’un kendi iç dinamikleriyle, şehrin sosyal anlamda çürümesiyle ortaya çıkmış değildir. Çünkü eğer sosyal çürüme ve asayişsizlik varsa, bu bütün Türkiye’de var olan bir şeydir. Trabzon’a has değildir. Ama Trabzon’a operasyon yapıp, orada birtakım tetikçiler için bir mekanizma üretiliyor. Şehir bir pilot bölge olarak kullanılıyor. Geçmişte de Malatya böyleydi. (Ağca ve diğerlerini kastediyor.)
-Danıştay ve Dink cinayetinin birinci derece akrabalık bağı var diyorsunuz. Bu akrabalık bağına giren yakın döneme ait başka hadiseler var mı?
Danıştay hadisesinde, tetikçinin yakalandığı pozisyonda bazı yanılsamalar yaptırıldı. Nurcu şeyh çıkarttılar mesela. ‘Alparslan Arslan, Nurcu şeyhten ders alıyor,’ dediler. Filmlerdeki sanat yönetmeninin tarihî bir filmde padişahın cep telefonunu cebinden çıkartma görüntüsünü atlaması gibi bir sorundur bu. Cinayetin perde arkasında emniyet içindeki tarikatçılar vardır demek, tamamen olayları çarpıtmak ve perde arkasını kapatmak için yapılan bir dezenformasyondur. Aynı hataya düşmektir.
AKSİYON
Re: Hrant Dink öldürüldü!
Hrant Dink cinayetine iştirakten tutuklanan Tuncay Uzundal’ın suikasttan 4 gün önce ev arkadaşı Erhan Tuncel’e "7.65 mermileri geldi mi" diye mesaj geçtiği ortaya çıktı. Trabzon Emniyeti ve İstihbarat Daire Başkanlığı ise cinayetin ardından soruşturmayı yürüten İstanbul Emniyeti’ne bu mesajı "Mermiler geldi mi" diye kısaltıp geçmiş.
GAZETECİ Hrant Dink cinayetinden sadece 4 gün önce "Büyük Abi" Erhan Tuncel ile oda arkadaşı Tuncay Uzundal arasında geçen mesaj trafiğindeki bazı önemli bilgilerin Trabzon polisi ve İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından, İstanbul polisinden gizlendiği iddia edildi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in Şişli’de öldürülmesinin ardından, suikastın planlayıcısı olduğu ileri sürülen ’Büyük Abi’ Erhan Tuncel’in ev arkadaşı olan Tuncay Uzundal, Trabzon’da gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen Tuncay Uzundal’ın Ogün Samast’a cinayet sırasında üzerinde bulunan Türk Bayrağı’nı verdiği öne sürüldü. Uzundal, adam öldürmek suçuna iştirak ve siyasi örgüt üyesi olmak suçlarından tutuklandı.
ERHAN PLANLADI
Terörle Mücadele’de sorgulanan Uzundal’ın verdiği ifadeler ise Hrant Dink cinayeti soruşturmasında yeni bulguları ortaya koyarken, ihmaller zincirine de başka halkalar ekledi. Tuncay Uzundal poliste verdiği ifadesinde Erhan Tuncel’in baştan beri 2’li oynadığını belirterek, "Her şeyi Erhan planladı. Tetikçi olarak Ogün’ü de belirleyen de Erhan oldu" dedi.
7.65 MERMİLER GELDİ Mİ
İfadesinde Erhan Tuncel’in polisce dinlendiğini bildiğini de belirten Tuncay Uzundal, "Cinayetten 4 gün önce ’7.65 mermileri geldi mi?’ diye bir mesaj çekmiştim. Cevap olarak Tuncayyyyyyy diye yazdı. Kızdığını anladım, akşam telefonda bir daha böyle mesajlar çekmemem konusunda beni uyardı. Telefonlarımızın izlendiğini söyledi" dedi.
EKSİK MESAJ
Tuncay Uzundal’ın bu ifadesinin ardından, Dink cinayetinden sonra kendilerine Trabzon Emniyet Müdürlüğü ve İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan gelen telefon dökümlerini inceleyen İstanbul polisi böyle bir mesajın kendilerine gönderilmediğini fark etti. İstanbul polisine Dink cinayetinin ardından gönderilen telefon dökümlerinde, Tuncay Uzundal’ın ifadesinde belirttiği mesaj "Mermiler geldi mi?" şeklindeydi.
TUTANAKLA TESPİT
Bunun üzerine Telekomünikasyon İzleme Başkanlığı’na yazı yazan İstanbul Emniyeti, Tuncay Uzundal ile Erhan Tuncel arasındaki telefon görüşme dökümlerini tekrar istedi. Gelen dökümler Uzundal’ın ifadesini doğrular nitelikteydi. Mesajın tamamı, "7.65 mermiler geldi mi?" şeklindeydi. Bu mesajdan 4 gün sonra Dink’in 7.65 mm çapında bir mermiyle öldürülmesini de dikkate alan İstanbul polisinin, bu eksikliği tutanağa geçirdiği ve soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği belirtildi.
BAŞKA HEDEFLER
Uzundal polise ayrıca "Tek hedef Hrant Dink değildi, Erhan Tuncel, başka hedefler de belirlemişti." diyerek önemli bazı kişi ve kurumların isimlerini verdi. Ayrıca Tuncel’in kendisine Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan da bir görevliyle görüştüğünü söylediğini de anlattı.
Hurriyet- 24 Mart 2007
Re: Hrant Dink öldürüldü!
Cinayette kara kutu 'memur' çıktı
Dink suikasti soruşturması Erhan Tuncel’de tıkanırken, kilit isim olarak öne çıkan Mustafa Öztürk memleketi Erzurum’da yakalandı. Geçen ay TCDD’de Hareket Memur Yardımcısı olarak işe başlayan Öztürk cezaevine kondu.
GAZETECİ Hrant Dink suikasti kapsamında gözaltına alınan BBP MKYK yedek üyesi ve Trabzon yöneticisi Halis Egemen ile Trabzon İl Başkanı Yaşar Cihan’ın oğlu Hakkı Bahadır Cihan’ın ifadelerinde işaret ettiği ve cinayetin ‘kara kutusu’ olduğu ileri sürülen BBP Trabzon Alperen Ocakları Başkanı Mustafa Öztürk Erzurum’da tutuklandı. Soruşturma kapsamında 20 Mart’ta gözaltına alınan Mustafa Öztürk, 23 Mart’ta çıkarıldığı mahkemede serbest bırakılmıştı. 25 martta Trabzon İl Başkanı Yaşar Cihan, oğlu ve iki BBP’li daha gözaltına alındı. Hakkı Bahadır Cihan ifadesinde Mustafa Öztürk’ün Ankara’da bulunan birilerine ‘‘Bu Hrant işini biz yapacaktık ama başkasına verdik, onlar da eline yüzüne bulaştırdı’ dediğini kendisinin de bunu sorduğunda utanarak ‘ya dedik öyle bir şey ama öylesine söyledim’ dediğini anlattı. Halis Egemen de Erhan Tuncel ile Mustafa Öztürk arasında yaşanan sorunları polise aktardı. Bu ifadeler ışığında soruşturmayı yürüten savcılar Selim Berna Altay ve Fikret Seçen 26 Mart’ta Mustafa Öztürk’ün tutuklanması için üst mahkemeye itiraz etti.
HAREKET MEMURU OLMUŞ
TRABZON Alperen Ocağı Başkanı olan Erzurum’un Narman İlçesi nüfusuna kayıtlı Mustafa Öztürk’ün bir ay önce Devlet Demir Yolları’nda ‘Hareket Memur Yardımcısı’ olarak işe başladığı öğrenildi. İstanbul Nöbetçi 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Öztürk hakkında yeniden yakalama emri çıkardı. Bunun üzerine Erzurum Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri Öztürk’ü dün sabah yeniden gözaltına aldı. Ezurum Adliyesi’ne götürülen Öztürk, hakkındaki gıyabi tutuklama kararı vicahiye çevrildikten sonra Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevi’ne kondu.
ERHAN’IN HAKKI DAYAK
HRANT Dink cinayetinde ‘yardım ve yataklık’ yaptığı gerekçesiyle 20 mart günü İstanbul terör polislerine ifade veren Mustafa Öztürk şunları söyledi: ‘Ben Trabzon Alperen Ocağı Başkanı olduktan sonra Erhan Tuncel’in ocakla ilişkilerini kestim. Ancak Erhan’ın İl Başkanı Yaşar Cihan ile arası iyi olduğu için ocağa gidip gelmesine izin verdiler. 2006 yılında ben Erzurum’da bulunduğum bir sırada Erhan Tuncel’in ocağa başkan olması için Tamer isimli bir şahsı getirdiğini hatta partinin diğer üyeleriyle tanıştırdığını öğrendim. MKYK üyesi Halis Egemen’in yanına giderek Erhan’ın hakkının ‘dayak’ olduğunu söyledim.’
GENÇLERİ KIŞKIRTIYORDU
MUSTAFA Öztürk’ün 20 martta gözaltına alındığında verdiği ifadede Erhan Tuncel’in güvenilir biri olmadığını hatta Trabzon’daki gençleri kışkırttığını belirterek, şunları anlattığı öğrenildi: ‘Erhan’ın ‘kulak’ olmasından şüphelendim. O.S.’yi tanımıyorum, Ocak ile de hiçbir ilişkisi yoktu. Yaklaşık bir sene önce Yasin Hayal bana Hrant Dink’i öldüreceklerini, eylemi Zeynel Abidin Yavuz isimli şahsın yapacağını söyledi. Yanımızda Erhan Tuncel de vardı. Ben konuyu ciddiye almadım ve kimseye de söylemedim. Bu cinayete BBP adı karışırsa diye bilsinler diye bunları söyledim.’
29 Mart 2007 07:35
STAR
Re: Hrant Dink öldürüldü!
Bugün, katledilişinin 2. senesi ...