-
Re: Yılmaz Özdil sayfası
Yılmaz ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr
http://www.hurriyet.com.tr/_yazarlar/images/249b.jpg
Doktor civanım...
ALLAH memlekete hırsızın bile hayırlısını versin kardeşim.
*
Bana bu lafı dedirten hadise, hafta sonunda Bursa’da yaşandı...
Araya Şırnak katliamı girdiği için yazamadım, kısmet bugüneymiş.
*
Bir hanımteyze... Evde yalnız.
Sabah sabah kapısı çalınır, tak tak tak...
- Kim o?
- Doktor!
Açar kapıyı teyzem... 1’i kadın, 3 kişi.
Derler ki, "hanımefendi, biliyorsunuz AB’ye giriyoruz, bundan böyle vatandaşın hastaneye gitmesine gerek yok, doktorlar eve gelecek, buyrun uzanın kanepeye, muayene edelim."
Teyzemin zaten beli ağrıyor...
Hani, "iyi olacak hastanın doktor ayağına gelir" derler ya... O hesap.
"Allah razı olsun" der, uzanır.
Biri tansiyonu ölçer, biri steteskopla dinler, biri de masaj aleti gibi bir cihazı, yüzükoyun yatan teyzemin beline bağlar.
Teyzem gevşer...
O sırada, "mutfaktan su alıp geleyim", "balkondan otomobile bakayım, çalmasınlar" diyerek, evin içinde gezmelerinden huylanmaz.
Masaj biter...
Teyzem uğurlar, doktorlar gider.
Yarım saat sonra...
Teyzem bir de anlar ki, oğlunun düğünü için sakladığı 6 bilezik, buhar!
*
"Hayırlı hırsız"dan kastım işte bu.
Teşekkür borçluyuz o arkadaşlara.
Çünkü, "Türkiye-AB ilişkisi" hakkında, yüzbinlerce haber yazıldı ama, bu kadar iyi anlatanını hiç görmemiştim!
*
Kanepeye bi uzanıyoruz...
Kıbrıs yok!
Enseye masaj yapıyor...
Bankalar gitmiş!
Aspirin veriyor...
Cep telefonunu araklıyor!
Tahlil yapıyor sanıyorsun...
Kalçadan terör virüsü enjekte ediyor!
Sen keyifle "oooooh, kulunçlarım açıldı valla" diye esnerken...
O çoktan cüzdana dalmış, dünyanın en yüksek faizini götürüyor!
*
"AB doktoru" evin içinde, yükte hafif pahada ağır ne varsa indirdi bagaja... Hálá "Allah razı olsun" diye dua ediyoruz.
*
Teyzem uyandı, polise gitti.
Bizimkiler hálá kanepede!
Bak orda sehpanın üstünde THY var, Ziraat banyoda havluların arasında, Halk Bankası yatak odasındaki dolapta duruyor.
"Elin değmişken, bi de ateşimi ölçüver sevabına!"
-
Re: Yılmaz Özdil sayfası
4 Kasım 2007
Yılmaz ÖZDİL yozdil@hurriyet.com.tr
Fatmana...
10 ay önce sormuştum...
"44 yaşındasınız, evlisiniz, 3 çocuğunuz var, maaşınız sadece 2 bin 500 lira... Piyango vurdu... 145 bin lira çıktı! Ne yaparsınız?"
*
Sonra da cevabını vermiştim...
"Yukarıdaki şartlara uyan kişi, Sakarya Valisi Nuri Okutan... Türkiye'de pek çok vali 'Ne yaparım da, altıma bir tane daha Mercedes makam otomobili çekerim' diye kafa yorarken... Bu vali, 'Ne yaparım da, bir tane daha çocuğun okumasını sağlarım' diye kafa yoruyor.
Soyadı üstünde, Okutan...
Vehbi Koç Vakfı, 100 bin dolarlık ödülünü, eğitime katkılarından ötürü Vali Okutan'a verdi.
Anasının ak sütü gibi helal.
Güle güle harcasın diye verildi.
Ne yaptı Vali Okutan?
Kendisine verilen bu parayı, kendisi ve ailesi için harcamadı. Tek kuruşuna dokunmadı.
Okul yaptırıyor, okul...
100 bin doları bağışladı!"
*
Aradan 10 ay geçti...
Ben, Hürriyet'e geldim. Vali, Trabzon'a gitti. Ve, o okul bitti; açılıyor.
*
İsmi, Fatmana Anaokulu...
Nuri Okutan'ın anacığının ismi.
Oğlunun ödül aldığını duyduğunda, Isparta Eğirdir'deki Fatma ana, "Bilirim, benim oğlan, o parayı çocuklara harcar" demişti. Haklıydı.
Şimdi cennetten seyredecek, okulun açılışını... Çünkü Fatma ana, evladının ödül almasından kısa süre sonra vefat etti, maalesef.
*
Vali Okutan, ödülü alır almaz, 14 Şubat'ta başlatmıştı inşaatı... Pek çok firma, "tuzum bulunsun" dedi, ücretsiz mal verdi. Vehbi Koç Vakfı da, bu onurlu tavrı daha da desteklemek için, Semahat Arsel aracılığıyla, 50 bin lira daha gönderdi.
100 öğrenci kapasiteli.
Villa tarzı, tek katlı.
Masallardan fırlamış adeta...
Rengárenk.
Yavrularımızın gözleri gibi...
Pırıl pırıl.
Yemek odası var.
Oyun odası var.
Bahçesi, ağaç dolu, çiçek dolu... 3 bin 500 metrekare içine oturmuş; 450 metrekare kapalı alan.
Adres...
Yenikent Camili Mahallesi, Osmanbey İlköğretim Okulu yanı, Sakarya.
Tarih...
7 Kasım Çarşamba, saat 14.00.
Tüm Türkiye davetli.
*
Duyduk duymadık demeyin ey ahali... Devenin havuduyla götürüldüğü, her tarafı sapır sapır dökülen sistem, hálá ayakta duruyorsa, Nuri Okutan gibi evlatlarının sırtında duruyor.
******
http://www.yenisakarya.com/yeni/habe.../4325_maxi.jpg
-
Re: Yılmaz Özdil sayfası
16 Aralık 2007
Yılmaz ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr
Küresel sermaye
BİR soygun oldu...
İstanbul’da.
Yabancı işadamının Boğaz’daki yalısına giren hırsızlar, hem yükte hafif pahada ağır ne varsa, hem de garajdaki otomobilleri götürdüler.
Bilanço şöyle...
*
Porsche Cayman.
BMW 730.
4 dizüstü bilgisayar.
4 cep telefonu.
1 Roleks kol saati.
2 gümüş ibrik.
2 antika gümüş yüzük.
3 yağlıboya tablo.
İçinde para olan 2 çanta.
1100 liralık oynanmış Sayısal Loto kuponu.
*
Umarım, çalınanlar en yakın zamanda bulunur. Ama... "Küresel sermaye" işte böyle bi şey.
*
Yabancı işadamısın...
Boğaz’da yalı var.
Porsche Cayman var.
BMW 730 var.
Bilgisayar var.
Cep telefonu var.
Roleks var.
Gümüş ibrik var.
Antika yüzük var.
Tablo var.
Para var.
Bari "gariban hayallerimize" ortak olmayıp, "Sayısal Loto"yu bize bıraksaydın be abi.
-
Re: Yılmaz Özdil sayfası
15 Aralık 2007 http://www.hurriyet.com.tr/images/siyah_ok.jpg Yılmaz ÖZDİL yozdil@hurriyet.com.tr
http://www.hurriyet.com.tr/_yazarlar/images/249b.jpg
Welcome kardeşim welcome...
AMERİKA'dan avukatlar geldi.
Düşen uçakta can veren insanlarımızın akrabalarından dava vekaleti alıyorlar.
Tazminat için.
*
Yetkililer kızıyor.
*
Amerika'dan IMF memurları gelip, "kemer sık, maaşları azalt, vergi koy, zam yap" dediği zaman, yetkililerin çıtı çıkmıyor da... Amerika'dan avukatlar gelip, "tazminat alın" dediği zaman, aynı yetkililer neden kızıyor?
*
"Haklarınızdan vazgeçin, mallarınızı satın" diyen AB komiserlerinin "avukatlığı"nı yapan arkadaşlar... "Hakkınızı alın" diyen "avukatlara" niye itiraz ediyor?
*
Çünkü...
"Yetkililerin" ihmali, sorumsuzluğu, vurdumduymazlığı, beceriksizliği yüzünden, pisi pisine can veren Türk vatandaşlarının akrabaları tazminat davası açsa, bırak Türkiye Cumhuriyeti'ni, Dünya Bankası'nın bütçesi yetmez, Dünya Bankası'nın!
*
Amerikalı avukatlar hep olsa...
Ambulansın kapısını açık unutup, hastayı kafa üstü asfalta çakarlar mı? Kanalizasyona çocuk düşürüp, boğdururlar mı? Yükle bak tazminatı, o çocuğu kurtarmak için peşinden nasıl atlıyor belediye başkanı... Evlerimizi su basar mı? Fay hattının üstüne bina izni verirler mi? İkinci dünya savaşından kalma trenlere, hız rekoru denetirler mi? Hesaplamak mümkün mü, kaç para tutar, mühendislik faciası yollar sebebiyle yaşanan trafik kazalarının faturası? Basıyorlar hormonu, salatalık, Antalya'dan İstanbul'a gelene kadar 5 santim büyüyor... Veriyorlar kurbanlık kuzuya ilacı, bir haftada oluyor dana kadar... Kenefte dondurma yapabilirler mi? Horoz ibiğini, sosis diye kakalarlar mı? Hatalı iğne yüzünden kolu bacağı kesilenler? Doğduğu gün, klima mikrobundan seri şekilde can veren bebeler? Daha önceki gün AIDS'li kan verilen kadıncağız ölmedi mi?
*
"Yanlışlık" yüzünden gömdüğümüz insanlarımız, Zincirlikuyu'ya sığmıyor!
*
Amerikalı avukatlar hep olsa...
"Yetkiliyim" diye kasım kasım kasılanların, kaç tanesi oturabilir o "yetkili" koltuklarında?
-
Re: Yılmaz Özdil sayfası
Yılmaz ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr
http://www.hurriyet.com.tr/_yazarlar/images/249b.jpg
REKOOORRRRR! İHRACAAATTT YÜÜZZALTIIII MİLYAAARRRR DOLAARRR OLDUUU
ithalat ise, 170 milyar dolarcık oldu.
*
İYİYİ BÖÖÖYLE SÖYLE.
kötüyü böyle.
*
Sütten çıkmış "ak" kaşık ekonomisidir bu... Sütten çıkmış "ak" kaşık ekonomisi.
*
Doğalgaza bindi mi? Bindi.
Elektriğe bindi mi? Bindi.
Benzine, mazota? Bindi.
Ne indi birader?
Bağıra bağıra söylüyorlar...
"RESTORANLARDAAAAA, OTELLERDEEEEE, YÜZDE 18 OLAN KDVEEE, YÜZDE 8’E İNDİİİİİ."
*
Ha yaşa be!
*
Mesela sen, emekli Cemil abi.
Maaş 600 lira.
Seversin dışarda yemeği...
Eskiden ayda 30 defa gidiyordun Boğaz’daki restoranlara, ne ödüyordun?
Her oturuşta 200’er lira desek...
6 bin lira.
Şimdi ne ödeyeceksin?
5 bin 400 lira.
600 liran cepte kaldı.
Bak, sırf senin için, restoran KDV’sinde bi kalem oynattılar, bi maaş avantan oldu.
E daha ne!
*
Veya sen, çiftçi Tahir emmi.
Al yengeyi, çocukları...
Uludağ’a!
Bir hafta ski yapsan...
En az 2 bin lira kárdasın.
*
Gerçi, 1 liralık mazotu, káinatta eşi benzeri görülmemiş vergiyle 2 liraya alıyorsun ama, o kadar kusur kadı kızında bile olur... Hadi hayırlı tatiller.
-
Re: Yılmaz Özdil sayfası
Memleketim...
İran gaz verirse...
Kesinti olmayacak.
ABD istihbarat verirse...
Teröristi vuracağız.
Yağmur yağarsa...
Sular akacak.
Yabancı para gelirse...
Büyüyeceğiz.
*
Durum kontrol altında yani.
*
Bu "gönül rahatlığı"yla oturdum ekran karşısına, televizyon seyrediyorum... Kredi kartından batan biri, delirmiş; kayınpeder kaynana baldız komşu, 4 kişiyi öldürüp 5 kişiyi yaralamış, sonra da intihar etmiş... Daha önce akrabasını öldürüp "iyi hal"den 13 ayda serbest bırakılan biri de, bu sefer, eşini ve 6 çocuğunu katletmiş... Huzurevine emanet edilen dedeyi çırılçıplak soymuşlar, cep telefonuna kaydedip, kahkahalarla gülüyorlar; ninemin biri yerde yatıyor, birini tokatlıyorlar, biri "doktoor, doktooor" diye yalvarıyor. Yeteri kadar "ilginç" olmamış ki, Mahsun Kırmızıgül’ün son filminden "ihtiyarlara dayak" sahneleri ilave ediliyor. "Sağlıkta devrim" şahane gidiyormuş bu arada, ilaç olmadığı için beyin ameliyatları yapılamıyormuş; profesörler, "mümkünse, bu sorun halledilene kadar kalçanızı malçanızı kırmayın, protez de yok" diyor.
Şükür, bitti haberler...
Show’u seyrediyorum, Acun kutu açtırıyor, yarışmacı ağlıyor; acil paraya ihtiyacı var, yaş 48, borç gırtlakta, 2 çocuk, ev kira... Yüreğim kaldırmıyor, D’ye zaplıyorum... Lösemili çocuğu için patronla yatan Şehrazat’ı kaçırmışlar. Şak... En heyecanlı yerinde, araya tanıtım giriyor; pansiyonu basmışlar, polis Necla’yı fuhuştan götürüyor, yapraklar dökülüyor. Atv’ye zaplıyorum... Orada da "sosyal içerikli" bir dizinin tanıtımı var; kadınlar hapiste... Necla’yı da buraya getirirler mi acaba? Şaka şaka... Zaplıyorum; Fox’ta Ahmet Çakar... "Spor programı galiba" diyorum, meğer yarışma programı... İşten atılmış, 2 senedir boşta geziyor, elde avuçta olan suyunu çekmiş, banka hacizi gelmiş, cebindeki para arkadaşından aldığı 50 lira, 2 kız evladı var; üstelik, "Ankara’nın eski adı Ancyra’nın ne anlama geldiğini" bilmiyor! Ahmet Çakar, bilsin diye dudaklarını ısırıyor, yarışmacı ağlıyor, ben ağlıyorum, benim hanım ağlıyor... Allahım biraz "huşu", Kanal 7’ye zaplıyorum, film var, Talih "Kuşu..." Yabancı dizi seyredeyim, kendime geleyim diye "bir umut" zaplıyorum cnbc-e’ye, çıka çıka, karşıma çıkan, "umutsuz ev kadınları" iyi mi... Eurosport’a zaplıyorum, aha, milli maç var, unutmuşum... Keşke hatırlamasaydım aslında, Finlandiya’ya yenilen voleybol milli takımımız Almanya’ya da yeniliyor... Zaplıyorum Star’a... Eh be nihayet! Şarkı yarışması var, eğleneceğiz azıcık. O da ne? Jüri ağlıyor... Seda Sayan’ın rimelleri akmış, İbo’nun gözleri şişmiş... Bir yarışmacının kız kardeşi böbrek hastası, ameliyat masrafını çıkarmak için gelmiş. Birini, işsiz ve kumarbaz babası bıçaklamış. Biri, kimsesizler yurdunda büyümüş, bitlenmiş, dayak yemiş, yıllar sonra anneciğini bulmuş, kavuşmuşlar ama, anne kanser, kısa süre sonra ölmüş, 2 küçük kardeşi var, başlarını sokacak ev istiyor. Biri trafik kazası geçirmiş, eşinin kolu kopmuş. Birinin bacağı sakat. Biri, 3 çocuklu dul, baba alkolik, ölmüş zaten, anne merdiven temizliğine gidiyor. Birinin ablası ölmüş, eniştesi intihar etmiş, ana-baba boşanmış. Biri bayıldı. Pozisyonu ağır çekim tekrar gösterdiler. Sunucunun tansiyonu düştü.
*
Keyifli, rutin bir günün akşamı, vakit hayli ilerledi...
Artık zaplamıyorum, saat 23.30 gibi, kendimi jiletliyorum.
Yılmaz ÖZDİL / Hürriyet
-
Re: Yılmaz Özdil sayfası
Kazan bu...
Doğurduğuna
inanıyorsan
patladığına da
inanacaksın!
İşyeri, ruhsatsız.
İşçi, sigortasız.
Maaş, kayıtdışı.
Vergi, kaçak.
Elektrik, arak.
Üretim, belirsiz.
Kazan, denetimsiz.
Bina, çürük.
*
Netice?
20 insanımız daha gitti.
*
Vali’ye soruyorlar...
Neden patladı?
"Henüz bilmiyoruz."
Neresi patladı?
"Henüz bilmiyoruz."
Ne üretiyorlarmış?
"Henüz bilmiyoruz."
Kaç kişi çalışıyormuş?
"Henüz bilmiyoruz."
*
Korktum bi an için.
"Siz ne iş yaparsınız" diye sorsalar...
Vali, "Henüz bilmiyoruz" diyecek!
*
Mayıs 2005...
Zeytinburnu’nda bina çöktü.
Şubat 2006...
Zeytinburnu’nda bina çöktü.
Kasım 2006...
Zeytinburnu’nda bina çöktü.
Dün...
Zeytinburnu’nda bina patladı, çöktü.
*
Zeytinburnu Belediye Başkanı, üç dönemdir oturuyor o koltukta.
Son seçime baktım...
Yüzde 52.5 almış.
Necidir kendisi?
İmam.
Büyükşehir Başkanı?
O da imam.
*
E sonra ne oluyor?
Tren uçtu...
"Contadan."
Bina patladı...
"Kazandan."
Bu şartlarda nasıl yaşayabiliyoruz hálá?
Allah’tan.
YILMAZ ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr
-
Re: Yılmaz Özdil sayfası
http://www.hurriyet.com.tr/images/siyah_ok.jpg Yılmaz ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr
http://www.hurriyet.com.tr/_yazarlar/images/249b.jpg Istırap...
Dün, bizim gazete nostalji yapmış...
Demirel manşet.
"Halk bölündü, ülkenin huzuru bozuldu, büyük ıstırap içindeyim, fevkalade üzgünüm" demiş.
*
Bi nostalji de ben yapayım.
Yazmıştım... Gene yazayım.
*
536 imam hatip lisesinin 327’sini tek başına açarak, erişilmesi adeta imkánsız bir rekor kıran kimdir?
a) Barack Obama.
b) Veli Küçük.
c) Maldonado.
d) Muhtar Kent.
e) Süleyman Demirel.
"Hákim kılınacak olan şeyler, İslam’ın getirdiği ana kaidelerdir, sünneti seniyyedir" diyen kim?
a) Sünnetçi Kemal Özkan.
b) John Rambo.
c) Hidayet Türkoğlu.
d) Bart Simpson.
e) Süleyman Demirel.
"İmam hatipler, imam yetiştirsin diye açılmadı. Dinini bilen doktorlar, avukatlar, mühendisler olsun diye açıldı" diyen toplum mühendisi kim?
a) Cemil İpekçi.
b) Jack Bauer.
c) Burhan Altıntop.
d) Çinturato Pirelli.
e) Süleyman Demirel.
"Müslüman bir ülkede, dinini bilen insanlardan niye korkuluyor ki" diye soran mütedeyyin isyankár kim?
a) Haile Selasiye.
b) Paris Hilton.
c) Memati.
d) Amy Winehouse.
e) Süleyman Demirel.
"Türkiye, laikliği dinsizlik olarak anlamış" diyen felsefe insanı kim?
a) Charles Bukowski.
b) Ayn Rand.
c) Alexandr Sergeyeviç Puşkin.
d) Acun.
e) Süleyman Demirel.
Türkiye’nin usul usul getirildiği "ıstıraplı" noktada, laikliği savunacak belki de en son kişi kimdir?
a) Justin Timberlake.
b) Recep İvedik.
c) Kostas Karamanlis.
d) Shrek.
e) Süleyman Demirel.
-
Re: Yılmaz Özdil sayfası
Nisan 2008 http://www.hurriyet.com.tr/images/siyah_ok.jpg Yılmaz ÖZDİL yozdil@hurriyet.com.tr
CHP'ye öneri...
CHP kurultayında uzuuun uzun konuşmalar yapılacağına, salondaki dev ekranda Hüseyin Üzmez'in "din ve ahlak" konuşmaları yayınlansaydı, CHP'ye neden ihtiyacımız olduğu daha iyi anlaşılırdı aslında.
*
Veya, uzuuun uzun dil dökeceğine, ver ekrana tesettür defilesi yapan üç eşli modacıyı, "tekeşlilik mümkün olsaydı, kerhane olmazdı" desin...
*
Ne anlatıyorsun ekonomiyi mekonomiyi... Çıkar belediyeci arkadaşı kürsüye, anlatsın, iman gücüyle portakal sıkarak Kábe manzaralı ev nasıl alınır?
*
Ya da, ver Başbakan'ın sesini salona gümbür gümbür, "Batı'nın ilmini alacağımıza, ahlaksızlığını aldık" desin.
*
Dinlesin Türkiye...
En son, çağır Profesör Yaşar Nuri Öztürk'ü CHP'ye geri, özür dile, tak rozetini, haykırsın:
"Türk halkı neden asırlardır kandırılıyor? Yanıtın Kuran'da olduğuna inanıyorum. Kuran 'Allah ile aldatılmayın' ihtarında bulunuyor. Neden? Çünkü, Allah ile aldatılanların en büyük sorunu, aldatıldıklarının farkında olma imkánından yoksun bulunmalarıdır... Derinden inandıkları ve içtenlikle teslim oldukları bir değer, kendileri aleyhine kullanılıyor. Bunu fark etmeleri kolay değildir... Türk halkı, dinine olan derin saygısı, İslam'a duyduğu teslimiyet yüzünden, çoğu kez savunma, eleştirme gücünü kullanmıyor. Daha önemlisi, Allah ile aldatanlara karşı aklını kullanmıyor. Akıl işleyecek, dindarlık insanlar arasında bir değer ölçüsü olmaktan çıkarılacak ki, Allah ile aldatma tezgáhlarının maskesini düşürebilsin, arka planını görebilsin."
*
Kişisel değil...
Toplumsal mücadeledir bu.
Lütfen, gidin, Profesör Yaşar Nuri Öztürk'ün, yukarıda önsözünden birkaç satırını verdiğim, "Türkiye'yi Kemiren İhanet-Allah ile Aldatmak" kitabını alın, okuyun, çocuklarınıza, eşinize-dostunuza, komşularınıza okutun.
Kurtuluşun başka yolu yok çünkü.
27/Nisan/2008
-
Re: Yılmaz Özdil sayfası
9’a 2
"Hukuka tecavüz..."
Böyle başlık atmış bir gazete.
"Hukuk cinayeti" diyen de var.
"Hukuka aykırı" diyen de.
*
9’a 2 çıktı karar.
*
Üyelere bakıyoruz...
1, Ankara Hukuk mezunu.
2, Ankara Hukuk mezunu.
3, Ankara Hukuk mezunu.
4, İstanbul Hukuk mezunu.
5, İstanbul Hukuk mezunu.
6, İstanbul Hukuk mezunu.
7, Ankara Hukuk mezunu.
8, Ankara Hukuk mezunu.
9, Ankara Hukuk mezunu.
*
Geriye kaldı 2 üye...
Biri, İşletmeci.
Öbürü, İktisatçı.
*
Ben size söyleyeyim.
11 hukukçu olsaydı...
11’e 0 çıkardı karar.
*
"Kardeşim, dünyanın hangi ülkesinde iktisatçıdan Anayasa Mahkemesi Başkanı olur?" diye soracaklarına... Hukukçuların aldığı karara "tecavüz" diyorlar.
*
Çünkü, bunların mantığına göre, hukukçu mukukçu yoktur... Bunların işine geldiği gibi karar veren iktisatçı "en iyi hukukçu"dur... Hele eşi türbanlı iktisatçıysa, "ordinaryüs hukukçu"dur.
http://www.hurriyet.com.tr/images/geri.gifhttp://www.hurriyet.com.tr/images/yukari.gifhttp://www.hurriyet.com.tr/images/transparent.gif