Bir kaç gündür arka arkaya şehit haberleri geliyor yüreğimiz yanıyor yok ergenekonmuş yok bilmem neymiş saçma sapan deli mahsulü olaylarla ilgileneceklerine teröre kafa yorsunlar
Printable View
Bir kaç gündür arka arkaya şehit haberleri geliyor yüreğimiz yanıyor yok ergenekonmuş yok bilmem neymiş saçma sapan deli mahsulü olaylarla ilgileneceklerine teröre kafa yorsunlar
sabah saatlerinde askeri araca yapılan mayınlı saldırı sonucu 9 asker şehit oldu.
Erzincan Valisi Ali Güngör, teröristler tarafından operasyondan dönen askeri aracın geçişinde uzaktan kumandalı mayının patlatılması sonucu bir kurmay yarbay ile iki uzman çavuş ve 6 erin şehit olduğunu bildirdi.
Kars 14'üncü Mekanize Tugay Komutanlığı'ndan yaz mevsiminde bölgede operasyonlar yapmak üzere Erzincan’ın Kemah İlçesi'ndeki Alp İstasyonunda konuşlanan birliğin komutanı Kurmay Yarbay ile İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı ve 2'si uzman çavuş toplam 11 asker, Erzincan ile Kemah arasında bulunan Olukpınar Köyüne gitmek isterken, PKK’nın mayınlı tuzağına düştü
Alıntı:
9 ŞEHİDİN ARDINDAKİ SIR
11 Ağustos 2008
http://dosyalar.hurriyet.com.tr/habe...e_yaziyor2.jpgFatih ÇEKİRGE YAZIYORİşte yine 9 vatan evladının ateşi düştü.
Kemah'tan 9 şehit haberi geldi.
Alçakça döşenmiş bir mayın, göreve giden evlatlarımızı şehit etti.
Peki neden öldüler?
Bu öyle basit bir terör vakası değildir.
Yani Kandil'deki ya da Güneydoğu'daki birkaç teröristin oturup planladığı alçakça bir pusu değildir...
9 şehidimizin ardında uluslararası enerji savaşının alçakça oyunları vardır.
PKK işte bu oyunun taşeronu olarak özellikle Kemah'ı seçmiştir.
Neden Kemah?
Şimdi bazı olayları alt alta yazalım.
Kısa bir süre önce Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Ertuğrul Özkök ve ben, Erzincan'dan Kemah'a bir otomobil yolculuğu yapmıştık.
Bakan Yıldırım yol boyunca bu hattın önemini anlatmıştı.
Zaten yol kenarındaki kum torbalarının ardında nöbet bekleyen askerlerden her şey anlaşılıyordu...
Bu hat, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol ve Doğalgaz Hattı’dır.
Aynı zamanda Bakü-Tiflis-Kars Tren Yolu bu enerji koridorunun ticaret hattını oluşturuyor.
http://www.hurriyet.com.tr/_np/8269/6148269.jpg
İşte Kemah'ın önemi buradadır...
İşte sıralıyorum:
- Kısa süre önce Erzincan Refahiye Karayolu'nda Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı havaya uçuruldu.
Bu eylemi PKK üstlendi.
Rusya ve Ermenistan, her fırsatta Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’na karşı açıklamalar yaptı.
- Rusya, Karadeniz üzerinden Bulgaristan ve Avrupa'ya uzanan boru hattına alternatif olan ABD'nin desteklediği Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’ndan rahatsız olduğunu hissettirdi.
- Boru hattının birinci ayağı Bakü-Azerbaycan, ikinci ayağı Tiflis-Gürcistan, üçüncü ayağı ise Erzincan bölgesi üzerinden Ceyhan'dır.
- Ve son olarak Rusya, Güney Osetya bahanesiyle Gürcistan'a savaş açtı.
Bu savaş NATO'ya üye olmak isteyen Rusya'nın hegemonyasından kurtulup Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’yla Türkiye üzerinden ABD eksenine bağlanmak isteyen Gürcistan Lideri Saakaşvili ve yönetiminin düşürülmesini hedeflemektedir.
- Yukarıda Gürcistan'la savaş sürerken aşağıda PKK'nın Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı'nı havaya uçurması ve aynı bölge olan Erzincan bölgesinin boru hattı güvenliğini alan Türk askerlerini şehit etmesi rastlantı değildir.
- Bu PKK'nın açık taşeronluğudur.
Ucu Rusya-Ermenistan hattına bağlanmaktadır.
Türkiye, Gürcistan'a askeri destek sağlamıştır. Gürcistan özel kuvvetlerinin 700 subayını Harp Akademileri’nde eğitmektedir. 13 Türk özel kuvvet subayı, Tiflis'te Gürcü askerlerini eğitmektedir.
Türk Deniz Kuvvetleri, Gürcü Deniz Kuvvetlerine iki hücumbot hediye etmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri Gürcistan Silahlı Kuvvetleri'ne 100 milyon dolar lojistik yardım yapmıştır.
Sevgili okurlar.
Bütün bunları alt alta sıraladığımızda az önce Kemah'ta şehit verdiğimiz 9 vatan evladının basit bir terör eylemiyle şehit olmadıkları açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu Türkiye'nin doğrudan geleceğini ilgilendiren ve enerji güvenliğini içeren uluslararası bir savaşın sonucudur.
PKK işte böyle bir savaşta Türkiye'nin geleceğine karşı taşeronluk yapmaktadır.
Türkiye'nin Gürcistan'la ilişkileri de gerek ticari gerek diplomatik gerekse askeri boyutlarıyla bu kapsamdadır.
İşte bu gerçekler ışığında bütün şehitlerine Allah'tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyoruz.
Terörün diğer bazı ülkelerce el altından ya da açık açık desteklenmesinin altında yatan neden kendi ülke çıkarları değil midir zaten? Bu ülkeler başka bir ülke içindeki etnik savaşı , etnik milliyetçiliği neden körüklesinler mesela. Ya silah satacak? Ya kendi bölgesel çıkarlarına hizmet edecek? Demokrasi mi getirecek yoksa? Gördük Irak'a NASIL demokrasi getirildiğini! Yukarıdaki açıklamaları okuyunca gerçekten de çok mantıklı görünüyor. Bölgedeki etnik ayrımcılığı bir özgürlük savaşıymış gibi göstermeye çalışıp etnik kimlik üzerinden taraftar toplamaya çalışan , hem uyuşturucu hem silah kaçakçılığı , hem de diğer bazı devletlerin terör taşeronluğunu yapan PKK kendi halkını da kandırıyor böylelikle. Ceremesini ise ülke olarak hepimiz çekiyoruz. Askerlerimiz şehit oluyor, anaların yüreği yanıyor, genç yaşta kadınlar dul kalıyor ve çocuklar yetim kalıyorlar..Yzık. Bu kadar verilen şehide, dökülen kana, gözyaşına yazık..
Şehitlerimize Allah'tan Rahmet, Yakınlarına ve Yüce Türk Milletine Baş Sağlığı dilerim. Başımız Sağolsun. Bu son olsun.. Keşke.. :(
Bu haber hürriyet com.tr'den alınmıştır.
Tahsin 2 yaşında tıpkı babası gibi babasız kaldı
12 Ağustos 2008
BU HABERİN DETAYI
Bugüne kadar insanı böyle çarpan, şoke eden bir haber yazmadık. Elimiz varmasa da çare yok şimdi yazıyoruz.
Minik Tahsin de babasını uğurladı. İşte DHA'nın fotoğrafları
Erzincan Kemah'ta şehit düşen 9 askerimizden biri olan Kurmay Yarbay Miktad Şamdancı'nın tabutu başında askerler, ağlayan yakınları ve bütün bu olanlardan pek de bir şey anlamamış minicik bir çocuk vardı.
Çocuktu, küçüktü, tabutun üzerindeki çerçeveli fotoğrafa bakıyor, agular yapıyor, gülücükler atıyordu.
Dedik ya henüz 22 aylıktı. Adı Tahsin Behiç Şamdancı'ydı. Babası Yarbay Şamdancı şehit düşmüştü. Annesi ile babasının cenazesini almaya gelmişlerdi Erzincan'a. Bu fotoğraf bile yürek burkuyordu.
Baba ve oğul Şamdancı'nın ortak kaderlerini öğrenenlerin burkulan yürekleri ise sanki bir an için duruyordu.
En acı öyküyü dünden bugüne doğru anlatalım:
Ankara'nın Kalecik İlçesi...
Ümmühan ve Nezir Şamdancı çifti çok istemelerine rağmen bir türlü çocuk sahibi olamıyordu. Denemedikleri yol kalmadı.
Evlat hasretiyle yanıp tutuşurken bir gün bir haber geldi.
Bir çocuk vardı, henüz 2 yaşındaydı. Anasız babasız kalıvermişti. Ümmühan ve Nezir Çifti, düşündü taşındı, "Bu bize Tanrı'nın bir işareti olabilir. Bize çocuk nasip etmedi ama, bu yavruyu bağrımıza basabiliriz" dedi.
Karar verildi, uzun uğraşılar, işlemler sonunda evlat hasreti bitti.
Gözlerinden sakındılar, adını Miktad koydular. Didinip okuttular. Miktad çok başarılıydı, "Asker olacağım" diyor, başka bir şey demiyordu. Dediğini yaptı, okudu, asker oldu, pilot oldu, teğmen oldu, üsteğmen oldu, yüzbaşı oldu, binbaşı oldu. Çok başarılıydı, hızla yükseliyordu, Kurmay Yarbay oldu.
Evlatlık olduğunu hiç hissetmedi. Babası Nezir, annesi Ümmühan oğullarıyla hep gururlandı.
Yıllar geçti. Anne-babasının gurur kaynağı Kara Pilot Kurmay Yarbay Miktad Şamdancı ile Emine Hanım evlendi. Çok mutluydular.
Onlar evlat hasreti yaşamadı. Dünya güzeli bir çocukları oldu. Adını Tahsin Behiç koydular.
Yarbay Şamdancı 20 gün önce geçici görevle Kars'tan Erzincan'a gelmişti. 20 gün sonra asıl birliğine dönecekti.
Hain mayın patladığında oğlu Tahsin Behiç'i, eşini, onu yokluklarla büyütüp, bugünlere getiren anne-babasını düşünüyordu.
8 askeriyle birlikte şehit düştü...
O şehit düşerken oğlunu 2 yaşında öksüz bıraktı. Acı kader onu da yıllar önce öz anne-babasından ayırdığında o da 2 yaşındaydı.
O hiç bir zaman öz babasını gözünde canlandırıp hatırlayamadı.
Bugün bayrağa sarılı tabutu başında olan bitenden habersiz duran oğlu Tahsin de babasını gözünde canlandırıp, hatırlayamayacak.
Benim vergimden gırtlağına düşen pay, haram olsun!
Çok değil, daha önceki gün 9 çocuğumuzu teröre kurban verdik!
Onların kanı bile kurumadan Meclis çatısı altında bulunan DTP’nin Eşbaşkanı Emine Ayna dün, bu bölücü terör örgütünün ilk silahlı eylemini gerçekleştirdiği 15 Ağustos’u “Zafer Bayramı” ilan etmiş!
Partisinin Lice’de düzenlediği toplantıya katılanların “15 Ağustos Zafer Bayramı”nı kutlamış!
***
Sana söylenecek her söz, beni düşürür ey terörün vekili:
Sadece bil ki...
Aldığın maaşın, benim ödediğim vergiden oluşan bölümü zehir zıkkım olsun!
Haydi, yüreğin yetiyorsa dava aç bana...Mustafa Mutlu 14/08/2008 VATAN
M.E.Sezen:içimi boşaltığım tahamülü güç düşünçeler tasıdığım ot gibi yaşayan kişilere ve bölüçülere ait boş alan. okuyanlarda bıraktığım boşlukta düşünçelerini yükşek sesle söyleye bilirler.
BEN ŞEHİT MİYİM HAİN MİYİM?
1972 doğumluyum...
Şehidim, 1992''den beri....
Komando er olarak Diyarbakır''in Kulp ilçesinde görev yapıyordum.
Devriyeden dönüyorduk.
Ansızın üzerimize el bombaları fırlattılar; kurşun yağdırdılar. Karşılık verdik...
Teröristler kaçtılar...
Baktım ki teğmenim yaralanmış..
Gittim onu kucağıma aldım ve askeri cipe doğru götürmeye başladım.
Ansızın dünyam karardı...
Bir kurşun, kafamin sağından girip solundan çıktı...
Kucağımda teğmenim, yola devrildim...
Kanım toprağa yayıldı...
Ben ne suç işledim?
Ben Şükrü Eraslan...
Tokat'ın Reşadiye ilçesine bağlı Büsürüm Beldesi'ndenim...
Ailem ve akrabalarım düğün dernek ederek yolladılar beni askere...
Milletim ve vatanım için...
Diyarbakır'ın kırsalında bir suikast silahı ile beynimi parçaladılar...
Soruyorum şimdi size: Suçum neydi benim?
Soruyorum Başbakanıma, dışişleri bakanıma:
Ben şehit miyim, hain miyim?
Ben şehit isem beni vuranlar neci?
Millet de sorsun bunu …
Güneydoğu'da yolu kesilen, pusuya düşürülen, saldırıya uğrayan ve bu nedenle can veren askerler suçlu mudur?
Onlar, oralara gidip bu ülke uğruna canlarini vermekle hainlik mi etmişlerdir?
Sakın, bu nasıl soru demeyin...
Bakın iki günde beş arkadaşımı daha vurdular...
Vuranlar mı doğru vurulanlar mı?
Cevabını başbakanımız versin...
Çünkü, bizi hatırlayan yok...
Bütün övgüler, bütün televizyonlar, bütün gazeteler çetecilere...
Öyle değil mi ey halkım, öyle değil mi?
Bize vuranlara devlet töreni düzenleniyor…
Ben Şükrü Eraslan...
Büsürüm Beldesi''nden...
Taşı sıksam suyunu çıkartırdım.
Bu vatan uğruna bin canım olsa binini de verirdim...
Çünkü, biliyordum ki ölürsem şehit olacağım...
Gel gör ki şimdi şaşkınım...
Çünkü, beni Kanas tüfeğiyle vurduranlar; devletimizi yönetenler tarafından neredeyse törenle kabul ediliyorlar...
Bütün övgüler onlara...
Suikastçinin akıl hocalarının siyasi hakkı, kültürel hakkı...
Soruyorum başbakanıma:
Ya benim yaşama hakkım...
Bundan büyük hak olur mu?
Neden kimse onu savunmaz?
Neredesin komutanim?
Ben Şükrü Eraslan! Komando er...
Tokatlı...
Isparta'da eğitimde iken bana ne demiştin komutanım?
Siz bu milletin göz bebeğisiniz.
Ölürseniz şehit, yaşarsanız gazi olacaksınız....
Öyle mi komutanim?
Beni vuranlara, şimdi en üst yöneticiler gülücükler yolluyor...
Kanas silahını kullanan, neredeyse kahraman ilan edilecek...
Herkes onların kültürel haklarının peşinde...
Benim yaşama hakkımı düşünen bile yok.
Neden bizi kandırdınız kumandanim?
Ve neredesiniz?
Resmim size yadigar
Ben Tokatlı komando er Şükrü Eraslan!
Bir nisan günü Kulp'ta, pusuda kaldım...
Şu an o kurşun yarasından daha derin bir yaram var.
Kendimi fena halde aldatılmış hissediyorum.
Binlerce arkadaşım adına...
Kanı ile yeri sulayan; arkasından ağıtlar yakılan
Türk bayrağına sarılı tabutları ile giden arkadaşlarım adına...
Diyorum ki resmime bakın, bir karar verin:
Ben Şehit miyim, hain miyim?
Serkan Alper - 13 / 06 / 2007
Sayın ipekderya hassas yaklaşımınız beni cok etkiledi
Bayram gelmiş bizim neyimize
29 Eylül 2008 FOTOĞRAFLAR: ANADOLU AJANSI - DOĞAN HABER AJANSI
http://www.hurriyet.com.tr/_np/7078/6547078.jpg
Sevinç Aykoç... Melika Sakar... Kemal Yaman... Zehra Yaman... Ramazan Bulgan... Veziha Topal... Tuğgeneral Ali Doğan...Bu isimler ve daha binlercesi bugün dayanılmaz acılarda buluştu.
İŞTE TÜRKİYE'DEN YÜREK YAKAN ŞEHİTLİK MANZARALARI
Arife günüydü.
Yavruları okşanmak isterdi, sevilmek isterdi, güzel sözler duymak isterdi, kucaklanmak isterdi, mis gibi ana kokusu almak isterdi.
Yarın bayram.
Herkes kesesine, durumuna uygun bayram yapacak. İnanmayan bile hiç olmazsa tatil yapacak.
Ya onlar?
Onların bayramı yok! Kiminin 8 ay önce, kiminin 10 yıl önce, kiminin 2003'te, kiminin 1997'de bayramı bitmiş...
Bayrammış, seyranmış, günmüş, geceymiş onlar için fark etmiyor.
Onlar kim mi?
Onlar memleketin her köşesinde; her kentinde, her kasabasında, köyünde mezrasında, dağında, ovasındalar. Onlar her gün, her ay büyüyen kocaman acılardan, dinmeyen gözyaşlarından, isyanlardan bir kartopu.
Onlar şehit aileleri...
Say say biter mi? Bitmez. Film değil hepsi yakıcı birer gerçek öykü. Kiminin Alisi, kiminin Memedi, kiminin Yağızı kayıp gitmiş elinden.
Örnek mi? Anne Sevim Aykaç. İzmirli. Kadifekale Şehitliği'ne koştu bugün kendisi gibi kanadı kırık nicesi gibi. Canı oradaydı, oğlu Emrah... 8 ay önceydi acı haberi alalı. Dün gibiydi. Hiç dinmedi acısı. Sarıldı mezarının mermerine oğluna sarılır gibi. Taş az daha dile gelecekti.
Örnek mi? Abla Melika Sakar. İzmirli. Kardeşcazı Bülent Sakar'ı 1997'de şehit vermişlerdi bu topraklara. "Vatan sağ olsun" dediler, 11 yıldır bu dayanılmaz acıyı tek başlarına göğüslediler.
Örnek mi? Anne Zehra ve "Bizim bayramımız yok" diyen baba Kemal Yaman. Oğulları Yüksek Yaman'a koştular İzmir Kadıfekale Şehitliği'nde.
Örnek mi? Baba Ramazan Bulgan, Ramazan Bayramı Arefesi'nde koştu İstanbul Edirnekapı Şehitliği'ne. Şehit oğlu İsa'nın mezar taşındaki fotoğrafını bin kere sildi, öptü. Sonra... Sonra dayanamadı, aldırmadı fotoğrafının falan çekildiğine, bir baba gibi ağladı. Hıçkırıkları yankılandı.
Örnek mi? Yaşlı bir ana Edirnekapı Şehitliği'nde saatlerce oturdu oğulcuğunun mezarının taşında. Gitmek istemedi, ayrılmak, onu orada bırakmak istemedi. Mermerdeki, "Kanın yerde ülkün yarım kalmayacak" sözcüğüne baka baka acısını tazeledi.
Örnek mi? Sivas'taki şehitlik de doluydu. Anne Vezihe Topal şehit oğlunun mezarı başındaydı. Her bayrama, her arefeye bırakmadan neredeyse her gün geliyordu bu minik minik Türk bayrakları, güller, çiçeklerle donatılmış bayram yeri gibi şehitliğe. Duygu sömürüsü değildi yaptığı. Yüreğinden süzülüyordu isyanın gözyaşları. Tutamıyordu, tutamadı hüngür hüngür ağladı. Şehit yakınlarının acılarını paylaşmak için şehitliğe gelen Sivas Garnizon Komutanı Tuğgeneral Ali Doğan, anneyi önce teselli etmeye çalıştı. Olmadı tabii. Koca komutan belki de ilk kez bir şehit anasının karşısında çaresiz kalıyor, ne yapacağını bilemiyordu.
Bitti mi? Hayır. Bitmedi. Bu acı biter mi?
Belki siz de bir şehitliğe yolunuzu düşürürsünüz yarın. Kim bilir, bir ananın, bir babanın yükünü paylaşırsınız.
Tüm Şehit yakınlarının Ramazan Bayramını kutlar Allah'tan sabır dilerim.Sezen
Şemdinli'den kara haber; 15 şehit...
Analara, babalara, evlatlara, kardeşlere, eşlere ve bu şehit haberlerini izleyip görüp birşey yapamayan bizlere Allah sabır versin, şehitlerimizin mekanı cennet olsun.
Vatan sağolsun !
Genelkurmay'ın açıklaması
Hakkari ili Şemdinli ilçesi bölgesinde bulunan Aktütün Jandarma Sınır Bölüğü’nün batıdan emniyetini sağlayan Bayraktepe’deki unsurlarına karşı dün öğleden sonraki saatlerde bölücü terör örgütü tarafından Irak’ın kuzeyinde bulunan ağır silahlarının da desteği ile saldırı girişiminde bulunulmuştur.
Saldırıdan önce, bir jandarma özel harekat timi ile takviye edilen emniyet unsurlarının bulunduğu Bayraktepe Bölgesi’nde bir bölüğe yakın kuvvet bulunmaktaydı.
Ayrıca, bölge gelişmelere bağlı olarak bir jandarma özel harekat bölüğü ve bir komando bölüğü ile de takviye edilmiştir. Çatışmanın başlamasından önce görüntü alınan bölgeler, topçu ve havanlarla ateş altına alınmış ve iki kol taarruz helikopterleri de bölgede görev almıştır.
Ayrıca, Aktütün Karakolu’na on kilometre mesafede Irak’ın kuzeyinde bir terörist grup tespit edilmiş ve bu terörist grup önce Hava Kuvvetleri, daha sonra topçu tarafından ateş altına alınmıştır.
Çatışmalar, akşam karanlığına kadar devam etmiştir. Çatışmalar esnasında bir astsubay, altı uzman erbaş, sekiz erbaş ve er olmak üzere 15 güvenlik görevlisi şehit olmuştur. Zayiatın büyük kısmı, Irak’ın kuzeyinden yapılan ağır silah atışları nedeniyle meydana gelmiştir. Çatışmada yaralanan personel, tedavi edilmek üzere uçakla Ankara’ya getirilmektedir. İki uzman erbaş ile henüz temas kurulamamış olup bölgede arama faaliyetleri devam etmektedir.
Çatışmalar süresince, 23 terörist etkisiz hale getirilmiş olup Hava Kuvvetleri ve topçu ateşleri sonucunda etkisiz hale getirilen terörist miktarı henüz tespit edilememiştir.
Şehit olan personelimize Allah’tan rahmet, silah arkadaşlarına ve onların değerli ailelerine ve yüce milletimize başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.
Bölücü terör örgütü ile mücadeleye, yurt içinde ve yurt dışında artan bir kararlılıkla devam edilecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Bulamıyorum, artık yazacak hiçbir şey bulamıyorum...
Vatan ve vatan sevgisinin en yüce değerler olmaktan çıkmaya başladığı günümüzde böyle bir hassasiyetle karşılaşmak beni çok sevindirdi.