Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Efendiler, hesabı ödemeden nereye?
Bu yazı karşılığında aldığı paranın faturasını görmek isterim. Ucuza gitmemiş olsa bari...
sdt23 de bu tür yazıları aktarırken, okuyucularının tepkisini gözünün önüne getirip gevşedikten sonra gusül abdesti de alıyor mudur dersiniz????
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Gusül de yapar teyemmüm de yapar. Ama abdest tek başına aklar mı onu ve düşüncelerini onu Allah bilir...
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Baştan suçlu ilan edilen insanların hangi sebepler ile tutuklandığı yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Hurşit Tolon un 8 ay boş yere tutuklandığı bizzat mahkemenin gerekçesi ile sabit. Peki baştan suçlu ilan eden aymazlar iki satır yazıp pardon demeyi akıl edemiyor mu?
Vicdanları hala susuyor mu?
8 Ay bu dile kolay yaşayan bilir.
Ve şimdi bu tutuklamanın gereksiz yeterli delil olmadığını mahkeme söylüyor.
Bende bekledim ki iki satır yazarlar ve en azından utanırlar dedim.
Ama niyetiamacı fikri belli adamlardan çok şey beklediğimin de farkındayım.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Hüseyin Üzmez'i hatırlar mısınız? Kamu vicdanında mahkum olan bir kişi olsa da adli tıp raporuyla serbest kalmıştı. Yargılaması hala devam ediyor. Tekrar tutuklandı mı bilmiyorum. Basında yakın zamanda haber çıkmadı. Beraat etmedi, ama bildiğim kadarıyla serbest.
Hurşit Tolon da birkaç kez adli tıp raporuyla serbest kalmanın yollarını denedi, sonunda GATA'ya sevk edildi ve sonunda esas mahkeme (13. ağır ceza)tarafından reddedilen, nöbetçi mahkeme (12. ağır ceza) tarafından ilk seferinde ret, ikinci seferinde kabul "delil yetersizliği"ne dayanan bir mahkeme kararıyla "yurt dışına çıkma yasağı" konarak serbest bırakıldı. Henüz hakkında açıklanan iddianame de yok, dolayısıyla beraat kararı da yok. Ancak Tolon "Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme'' suçundan dolayı tutuklanmıştı.
İşin ilginç yanı Ergenekon'un çok daha aktif, hareketli ismi Şener Eruygur hapisteyken "susturuldu", durumu Tolon'dan çok daha ciddi olsa da tutukluluğu devam ediyor. Onun için Tolon'unkine benzer bir tahliye de söz konusu değil.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Bu konunun gerizekalılığı yüzünden yazmak istemiyorum bu konuda. Amma gerizekalılığın savunulup durmasıda ağrıma gidiyor hemde çok fazla.
Alıntı:
İşin ilginç yanı Ergenekon'un çok daha aktif, hareketli ismi Şener Eruygur hapisteyken "susturuldu", durumu Tolon'dan çok daha ciddi olsa da tutukluluğu devam ediyor. Onun için Tolon'unkine benzer bir tahliye de söz konusu değil.
Saçmalamanın doruklarını artık burada görebiliyoruz açık ve net. Aynı zamanda hukuka saygısızlığı vede bilgisizliğide görüyoruz. Sadece bu cümleyle ilgili olarak
1. İddianamesi bile olmayan bir orgeneralin çok daha aktif ve hareketli ismi olduğunu nasıl söyleyebiliriz ? Bu ne had bilmezlik bu ne densizliktir.
2. Tahliye edilen bir kişinin ki burada Emekli orgeneral Şener Eruygurdan bahsediyoruz; tutukluluk halinin devam etmesi ne demektir ? Bu ne bilgisizliktir ? Bu ne nefrettir ? Bu ne cehaletten doğan cesarettir ?
3. Hapisteyken ''susturuldu'' ne demektir ? Kim ve nasıl susturmuştur ? Tutuklanan yada mahkum olan bir kişi kim olursa olsun devletin kontrolü ve güvencesi altında değil midir ? Hapiste burnu bile kanasa hesabını verecek devlet değil midir ? Bu kişiyi devlet mi ''susturmuştur''? Bu kadar büyük bir iddia araya sıkıştırılıp sonra geçip gitmek nasıl bir zihniyetin tezahürüdür? Sağlıklı bir düşünce yapısı mıdır? Bu sözcükleri yazabilen zihniyet sahipleri net olarak açıklama yapmak zorundadır. Yoksa sadece AKP yi seviyorum diye önüne gelene iftira atmanın ağırlığı altında ezilirler ve ne bu dünyada nede öbür dünyada yerleri olmaz !
Hüseyin Üzmez gibi bir sapığın bu konuyla benzerliğinide nasıl kurulduğunu anlayabilmiş değilim. Din yoluyla kişileri kandırarak 12 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz eden aşağılık bir yaratık ile tamamen psikolojik bir rapor veren ama psikiyatristi olmayan dandik bir kurulun kararının bu konuyla ilgisi nedir ? Aynı daireden aynı akla zarar raporu alan bazı kişilerin 22,5 sene ve 30 sene hapis cezası aldıklarıda malumdur. Dolayısı ile konunun benzemezliği bir yana aşağılık kişilerle ilgi kurulması bile zihniyetin bozukluğunun en güzel göstergesidir.
Her ne kadar başkalarıda bunu dillendirsede ''TC hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme'' ne menem bir suçtur ? Hangi ceza kanununa göre nasıl bir suç sayılmaktadır ? Bu suçu çok partili döneme geçtiğimizden bu yana tum muhalefet partileri işlemiyor mu? Bu suçsa mevcut hükümete karşı oy vermekte onu yok etmek için atılmış bir adım değil mi? Örneğin ben AKP den kurtulmak istiyorum. Çankaya ya çıkardıkları adam dahil tamamının yargılanmasını istiyorum gerçek anlamda bir vatana nasıl ihanet edilir nasıl satılır savılır ulusal değerler yok edilir tek tek hesabının sorulmasını istiyorum şimdi bu suç mu? Faşizm geldi de haberimiz mi yok ?
Bilmeden boş boş laga luga konuşmaktansa birileri artık sussa çok daha evla olacaktır.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Henüz hakkında açıklanan iddianame de yok, dolayısıyla beraat kararı da yok.
"Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz."
Kural budur, kerameti kendinden menkul şahıslar konu hakkında saçmalamasa iyi olacak gibi..
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Şu forumun ismini "Ergenekon'da Yeni Tahliyeler" olarak değiştirsek mi, ne dersiniz?:o
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Bende ona bakıyorum kim acaba gözaltına alınmış diye haberim olmadı dedim kendi kendime :D
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Dedikodu özgürlüğü istiyorum...http://haber.gazetevatan.com/pics/yazarlar/136.jpgElbette Türkiye’nin bir suç cenneti olmasını istemiyorum...
Elbette, hırlı hırsız, uğurlu uğursuz, her önüne gelenin bir suç çetesi oluşturmasını arzu etmiyorum...
Salak değilim devletin istihbaratı için, telefon dinleyeceğini, adam takip edeceğini, ortam dinleyebileceğini, evleri gözetleyeceğini de biliyorum...
Saftirik davranmıyorum, Türk istihbaratı, Yunan istihbaratı, kimbilir belki alakasız görünen Amerikan, İngiliz, Rus istihbaratları, askeri, jandarması, polisi her kimse ve neyse bir sürü istihbari telefon dinlemeye takılmanın mümkün olabileceğini de biliyorum...
***
Paranoya yapmadım, paranoya yapmıyorum, paranoya yapmayacağım...
Amma velakin,
Son yıllarda, dinlenen telefonlardaki artışın, insanlarda huzur, keyif, sohbet, barışçı muhabbet ve en önemlisi hayatımıza keyif veren dedikodu olanağı bırakmadığının farkındayım...
Biliyorum ki, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın “Yanlış işiniz, yasal olmayan faaliyetiniz yoksa, dinlenmekten korkmayın... Dinlenmek istemiyorsanız konuşmayın...” yollu sözleri hayatı berbat etmekte, anlamsız korkular, ürpertiler yaratmakta, korku imparatorluğunu tetiklemekte, insanlar ‘baskı, tehdit, şantaj mı yapılacak acep’ korkusuyla karabasan görmektedir...
Çünkü “dinlenmek istemiyorsanız konuşmayın” demek, yaşamayın ölün demektir...(Fasist bir yaklaşımdır)
Özgür insanlar, konuşur...
Özgür insanlar adam çekiştirir...
Özgür insanlar, ona buna verir veriştirir...
Özgür insanlar gelene geçene sallar, sallarken keyiflenir...
Özgür insanlar, telefonda ağlar, zırlar, güler, bela okur, aşık olur, zıvanadan çıkar, seksi muhabbetler yapar, elalemin iciğini cıcığını, dedikodunun canını çıkartır...
***
“Dinlenmek istemiyorsanız konuşmayın” demek şu Akdeniz güneşinin ısıttığı ülkede, en temel insani keyiften vazgeçin demektir...
Anayasa Mahkemesi iptal etmişse helal olsun o Anayasa Mahkemesi’ne...
Çeteleri takip etmekle, konuşmayı takip etmek aynı şeyler değildir...
Hayatın mahremine devletin bu derece girmesi hayra alamet değildir...
Üstelik her “bela okuyan konuşma, her küfür içeren samimi tezahürat” suç da değildir...
İnsanın telefonda dedikodu etme hakkımı “kamusal bir adabın içine” sokamazsınız...
Kamusal adap, kamusal alanda geçerlidir...
Telefon kamusal bir alan değildir...
Her telefon konuşmasını, “ona niye sövdün yoksa gizli örgüt müsün, darbe mi hazırlıyordun, irtica mı yapıyordun, bölücü müydün, yoksa yeminli vatan haini misin?” türü yakıştırmalarla yaftalamak hayatı ve insanı bozar...
Adı üstünde telefon konuşması iki kişi arasındaki özel bir konuşmadır...
Gerektiğinde söver, gerektiğinde över, gerektiğinde dalga geçer...
Her özel telefon konuşmasından adap yaratmaya kalkarsanız, herkesi adap bilmeyen edepsiz yerine koyarsınız...
***
Edepsizlikten suç isnat etmeye kalkarsanız, hepimizi koskoca bir hapishanenin içindeki mahkumlar yaparsanız...
Telefon konuşmalarından kamu adabı yaratamazsınız...
Özel konuşmaların edepsizliğinden suçlu çıkartamazsınız...
Selçuk Ural’ın aşık olduğu kadın için söylediği çok eskilerde kalan bir pop şarkısı vardı...
“Saçların parmaklık, gözlerin gardiyan oldu...
İçinde ben ziyan oldum...” derdi o şarkı...
Telefon konuşmalarından, hareketlere “biri bizi gözetliyor” gibi gözetlenen bir toplum ziyan bir toplumdur...
Akıllara da ziyan, insanlığa da ziyan...
***
ERKAN MUMCU, İSMAİL HAKKI KARADAYI’YA DAVA AÇABİLİR Mİ?..
Dün bir internet sitesine eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın, eski ANAP Başkanı Erkan Mumcu hakkında kimliği belirsiz bir milletvekiliyle yaptığı konuşmanın ses kaydı düştü...
Karadayı o konuşmada, Cumhurbaşkanlığı siçimi için Meclis’e girmeyi düşünen Erkan Mumcu için, p.... diye küfür ediyor...
***
Dün Erkan Mumcu’nun sözlerine baktım, “Karadayı’ya dava açacağım” diyor...
Telefon dinlemenin yol açtığı komik bir durum...
Nasıl dava açacak Erkan Mumcu?..
Kime dava açacak?..
Diyelim ki konuşmayı yapan gerçekten eski Genelkurmay Karadayı’dır... Karadayı demeyecek mi ki “Kardeşim ben telefonda muhatabımla özel dedikodu yapıyorum... dedikodu yaparken p.... deme hakkım yok mu?.. Ben bunu kamuoyunun önünde hakaret niyetine söylemiyorum ki... İki kişi arasında muhatabının haberinin olmadığı, kimseyi bağlamayan en fazla bel altı bir sohbettir bu... Telefon konuşmasında sana Sayın Erkan Mumcu demek zorunda mıyım?..”
***
Bu durumda artık şöyle konuşacağız... “Bu Sayın Ahmet’in Allah (suskunluk).... iyiliğini versin kardeşim...
P...... bak yaa...
Pardon yani kimseye söylemedim, ortadan konuşuyorum ha...
İb.... lere bak ya...
Hayır onlar değil, hani öylesine havaya söylüyorum...”
Erkan Mumcu’nun hakaret davası böylesine ortada bir mevzuu...
Davayı açacak ama kime açacağı meçhul...
Sayın Karadayı’ya mı, sayın dinleyene mi, sayın yayınlayana mı, yoksa sayın yasayı çıkarana mı?..
Merak ediyorum kim bu sayın meçhul acaba?..30/01/2009 Vatan G.Z.T.