Sayın Kuzulu,
Akılsız dilin tuttuğu kalem, kalemi tutan akılsız dil, herkes izliyor, sadece ve sadece izleniyor, başka yaptırım yok. Bu ülkede demokrasi var ya!
Printable View
Sayın Kuzulu,
Akılsız dilin tuttuğu kalem, kalemi tutan akılsız dil, herkes izliyor, sadece ve sadece izleniyor, başka yaptırım yok. Bu ülkede demokrasi var ya!
Bu ülkelerde de demokrasi vardır. Bu ülkeler, yılan kendisini ısırana kadar demokrasi havarisidir. Terör örgütleri bu ülkelerde başka ülkeler aleyhinde faaliyette bulunabilir, bunun adı demokrasidir, özgürlüktür, azınlık ve insan haklarıdır vs vs vs. Ancak ve ancak bu örgütler bulunduğu ülkeye de zarar vermeye başlayınca üzerine gidilir. 18 YIL. Dile kolay. Hollanda devleti bu kampı 18 yıldır bilecek ama ses çıkarmayacak taa ki kendi vatandaşlarından birisi öldürülünceye kadar. Burada da bir aymazlık içindedir Hollanda. Katil radikal islamcıdır, PKK ise değil. O halde bu kampı neden bastılar ki? Fevkalade ayıp etmişler, nerde insan ve azınlık hakları nerde hak ve özgürlükler?? Sapla samanı karıştırmışlar zavallılar:kızgın:Alıntı:
Ankara'da Anafartalar Çarşısı'nda 22 Mayıs'ta düzenlenen saldırının faili Güven Akkuş'un Hollanda'nın Eindhoven kenti yakınlarındaki Liempde köyünde eğitim gördüğü ileri sürüldü. Eğitim kampının 18 yıldır PKK tarafından kullanıldığı belirtildi.
Doğan Haber Ajansı'nın haberine göre, Akkuş kampta 3 yıl boyunca eğitim gördü.
Kampta Almanya, Belçika, Avusturya, Fransa, İsveç ve Danimarka'dan da PKK militanları zaman zaman eğitim aldı. Kamp PKK'nın üst düzey isimlerine de ev sahipliği yaptı.
Hollanda polisi, eğitim kampını yönetmen Theo Van Gogh'un radikal İslamcı bir kişi tarafından sokak ortasında vurulmasından sonra basmıştı.
Bu olayın ardından Hollanda polisi sert önlemler almış ve örgütlerin üzerine gitmişti.
Kampı 1 yıldır izlediğini açıklayan polis, baskında 29 kişiyi gözaltına almıştı. (CNN TÜRK)
Yüreğimizi yakan liste
Tunceli Pülümür’de Kocatepe Jandarma Karakolu’na çalıntı ciple gelen PKK’lı teröristin el bombalı ve silahlı saldırısı sonucu 7 asker şehit oldu, 7 asker yaralandı. Terörist öldürüldü
Tunceli Pülümür’e bağlı Kocatepe Köyü’ne yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki Kocatepe Jandarma Karakolu’na dün öğle saatlerinde çalıntı ciple gelen PKK’lı teröristlerden biri askerlerin üzerine el bombası attı. Diğer terörist de inip askerleri otomatik tüfekle taradı. Bu sırada çevredeki kayalar arasında gizlenmiş birkaç noktadan askerlere ateş açıldı. Çatışmada 7 asker şehit oldu, 7 asker de yaralandı. Yaralılar helikopterle Elazığ’daki hastanelere kaldırıldı. Şehit olan Erdem Erkaçtı, Eraslan Güngör, Burhan Yalçın, Emrah Kayadelen, Mustafa Aslan, İlhan Sağlam ve Eyüp Yabangülü için bugün Elazığ’da tören yapılması bekleniyor. Yaralı askerler, Abdullah Şimşek, Ramazan Güven, Veysi Akbulut, Hüseyin İnal, Yusuf Ekemen, Mahmut Yiğit, Yunus Küçük ve Özgür Başçı’nın tedavileri ise Elazığ Askeri Hastanesi ile Elazığ Tıp Fakültesi’nde sürüyor. Bölgede hava destekli olarak başlatılan operasyonlar devam ediyor.
CİP TANIDIK ÇIKTI
PKK’lı teröristlerin, Kocatepe Jandarma Karakolu’nun bir süreden beri ihtiyaçlarını karşılayan, ancak kimliği öğrenilmeyen bir kişiye ait cipi çalıp baskını gerçekleştirdikleri belirlendi. Kapıdaki nöbetçi askerlerin daha önceden tanıdığı için cipi karakol bahçesine aldıkları bildirildi.
Bu kadar hainlik, vicdansızlık olmaz. Ekmek getiren cipten terörist çıkıyor, bir kafa bu kadar hainliğe çalışmaz.
Şehitlerimizin yakınlarına başsağlığı diliyorum, acılarını bütün Türk halkı paylaşıyor.
Onlar
Bağ bozumuna gider gibi
Ellerinde sıcaklığı karılarının
Dudaklarında vatan türküleri
Ve dağınık saçlarında kar
Çekip gittiler
Katar katar.
Yeni dostlar tanıdılar kara vagonlarda
Tarlalara bakıp bakıp da
Dert yandılar memleket hasretinden
Ve bir tünelin kara ağzında
Görünmez oldular.
Çiçek açmış nar ağacı gibi
Al al oldu göğüsleri
Saçlarının en güzeli
Tel örgülerde kaldı.
Vesikaya bağlı değildi
Taş yemek
Toprak yemek
Mermi yemek
Yediler deşilen gövdelerinden
Barsakları sarkıncayadek.
Ceplerinden çıkardıkları resimlere
Bakıp bakıp da
Kanlı saçları arasından
Dediler “Neylersin karıcığım
Ölüm de varmış kaderde”
Pençe pençe
Al kanları yerde
Kardeş kardeş uyudular
Kolları, bacakları
Başka siperde
Anlatıyordu bir adam
Harbe dair
Yüzüne yamanmış barut yanığı
Sağ kolu bir cephede
Ve bir cephede ayağı.
Onlar
Dağınık saçlarında rüzgar
Çekip gittiler katar katar.
Biz böyle yaşadık adaşım
Senden ne haber.Zafer Hüsnü Taran
7 Haziran 2007 http://www.hurriyet.com.tr/images/siyah_ok.jpg Bekir COŞKUN
bcoskun@hurriyet.com.tr
http://www.hurriyet.com.tr/_yazarlar/images/2b.jpg
Yaban güvercinleri...
NE zaman bir şehit cenazesine baksam, ya bir kasketli yoksul baba, ya da yazmalı yoksul bir annenin ağladığını görürüm.
Bir politikacının ağladığına tanık olmadım.
Bir zenginin...
Bir bürokratın...
Bir bakanın, bir milletvekilinin...
Birünlü gazetecinin, ya da bir diplomatın ağladığını hiç mi hiç görmedim.
*Bu yazı "insanların kafasını bulandırmak, vatandaşları yüce değerlerden soğutmak için" yazılan bir yazı değildir.
Bir çözümü getirecek tespittir bu:
Kimliksiz dış politikaları savunanların çocukları o dağlarda olsaydı, onurlu dış politika istemleri bu denli gecikir miydi?
Diyelim ki büyük patronlar, diplomatlar, bakanlar, milletvekilleri, paşalar, yüksek bürokratlar, ünlü gazeteciler, uykusuz gecelerde cep telefonlarıyla dağlardaki çocuklarını arayıp, onların bir kurşuna kurban gitmemeleri için dualar okusalardı...
Teslimiyetçi politikaları onaylarlar mıydı?..
Kuzey Irak’ta terör kamplarını barındıran ABD’nin oyunlarına... PKK’nın finans kaynaklarını barındıran ve kanlı yayınlarını destekleyen AB’nin ihanetine...
Ama en önemlisi:
Dağlardan tabutlar inerken, AKP gibi iktidarların kimliksiz, pısırık, tepkisiz, umursamaz tutumlarına sessiz kalabilirler miydi?..
Dolarlar gelecek diye, fidanların ölmesine göz yumabilir, istikrar(!) bozulmasın diye iktidara çanak tutabilirler miydi?..
*Ama ne yapacaksınız?..
Bir tekinin çocuğu o dağlarda değil.
Bu nasıl oluyor, nasıl beceriliyor, bilemem...
Çoktandır köylerde anneler ağlaya ağlaya "askerimiz fakirdendir" türküsünü söylerler.
O yaban güvercinleri, o şehitler-gaziler hiç kimsenin sahip olamayacağı bir şerefi, hiç kimsenin yükselemeyeceği bir yüceliği, hiçbirimizin erişemeyeceği bir gururu, önce kendi boyunlarına, sonra yoksul evlerinin duvarlarına asarlar.
Yine de benim sorum var; o karanfil karanfil tabutlar geldiğinde, arkalarından ağlayan bir bakan, bir milletvekili, bir diplomat, bir patron, bir gazeteci, ünlü görmedim otuz yıldır.
Neden?..
Milletin oğulları şehit! Vekili liste sarhoşu! Komutanı suspus!
http://www.gazetevatan.com/pics/yazarlar/108.jpg
O adı “Kocatepe” olan jandarma karakolu; Tunceli’nin Pülümür İlçesi’ne ne de çok yakındır. Seslensen duyulur. Pülümür’den yola çık, 30 kilometre git, işte o karakola varırsın...
Ulu dağlarla çevrili...
Keskindir yamaçları...
Ülkenin orta yerinde...
Vatan toprağı...
Vatan toprağı bölünmesin, parçalanmasın, ihanete uğramasın ve vatanın dirliği düzenliği bozulmasın diye milletin asker oğulları bekler. Milletin oğulları; yani onların içinde İstanbul’un gece hayatında fink atanların, zengin kodamanların, düzenin kaymağında yer tutmuşların, Ankara’nın siyaset sınıfının oğlu olarak doğmuş olanların hiçbiri yoktur.
Onlar yoktur.
Biri bile yoktur.
Olsaydı; kahpe kurşun adres sorarcasına gelir, o karakolda vatan toprağını bekleyen milletin 7 oğlunu daha şehit eder ve fakat onların arasında hiç değilse bir de “düzenin kaymak yiyicilerinin, gece hayatı sevicilerinin, siyasete demirleyip gemi sahibi olanların oğlu” olurdu.
Ve şehit cenazesinde!
Bir başbakan olurdu.
Bir bakan olurdu.
Bir meclis başkanı olurdu.
Bir muhalefet lideri olurdu.
Bir milletvekili olurdu.
***
Adres sorarak gelen kahpe kurşun İzmirli ikizlerden Er Erdem Erkaçtı’yı, Amasya’dan Er Eraslan Güngör’ü, Şırnak’tan Er Burhan Yalçın’ı, Gaziantep’ten Er Emrah Kayadelen’i, Balıkesir’den Er Mustafa Aslan’ı, İzmir’den Er İlhan Sağlam’ı ve Kayseri’den Er Eyüp Yabangülü’nü Pülümür’e bir mermi atımlık mesafedeki Kocatepe Jandarma Karakolu baskınında şehit etti.
Türkiye yine yandı.
Bütün vatan kavruldu.
Şehitler dün memleketlerine gönderildi. Toprağa verildi. Cenaze töreninde saf tutanlar yine milletin kendisiydi. Bir başbakan yoktu, bir bakan da yoktu, bir meclis başkanı da yoktu, 550 milletvekilinden biri dahi yoktu.
Onlar liste derdindeydiler.
Listeye girdi mi?
Seçilecek yerden mi girdi?
Oysa “Türkiye Vatanı üzerine” karanlık bir savaşın uzantısı olarak kapkara bir uluslararası oyun oynanıyor, Kuzey Irak’taki PKK yuvası yapılmış Kandil Dağı’nı vurması beklenirken tam tersi oluyor; PKK bizim vatanımızın ortası Tunceli’ye operasyon yapıyordu.
***
550 milletvekilinin!
Başbakan’ın.
Bakanların.
Meclis Başkanı’nın.
Muhalefet liderinin.
Hepsi birden bu cenaze törenlerinde saf tutup, bütün dünyaya “şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak” diye ABD’ye, AB’ye, Irak’taki kukla Barzani’ye seslenmeleri gerekiyordu. Yuh çekilse, çürük domates, cılk yumurta atılsa bile “milletimin yanan yüreğinin yanında olmak için bu öfkeli sözleri göğüslüyorum” diyerek 550 milletvekili cenazelerde olmalıydı. Genelkurmay da; oğulları şehit olmuş millete anında hesap vermeliydi.
Vatanın bağrında!
Gündüz ortasında!
Yemek vaktini bilerek, askeri görünümlü cipi, şu ya da bu yolla ele geçirip, karakola dost gibi sızmayı başararak, devriye gezen helikopterlerin geliş yönünü de hesap ederek ve tepelere mevzilenip uzun menzilli silahlarla 7 erin şehit edilmesinde oradaki komutanın, binbaşının, yüzbaşının ya da sorumlu kimse, onun hiç mi ihmali, dikkatsizliği, vazifeyi savsaklama suçu yok.
Milletin çocuğu şehit.
Lanet olsun PKK’ya!
Lanet olsun ABD’ye!
Lanet olsun AB’ye!
Lanet olsun koruyana!
Lanet olsun bölücüye!
Tamam da bu şehitlerden sorumlu olan generalin, albayın, binbaşının, yüzbaşının hakkında şimdiye kadar açılmış bir soruşturma neden yok? Gün ortasında ve vatanın tam ortasında nasıl avladılar askerimizi?
Açıklama neden yok?
[Tüm Yazıları]
Siirt'te mayın tuzağı: 3 er şehit, 3 er yaralı
7 Haziran 2007
ŞİRVAN(Siirt), (DHA)
Siirt'te mayın tuzağı: 3 er şehit, 3 er yaralı Siirt'in Şirvan İlçesi'nde PKK’lı teröristler, yola döşedikleri mayını askeri araç geçerken uzaktan kumandayla patlattı. Patlamada, ilk bilgilere göre 3 er şehit oldu, 3 er yaralandı.
Şirvan'da, Orman İşletme Şefliği'ne ait odun deposuna kalabalık bir grup PKK'lı terörist tarafından bu akşam saat 20.00 sıralarında, uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Saldırının güvenlik güçlerine haber verilmesi üzerine Şirvan ilçesinden bölgeye takviye giden askeri aracın geçiş güzergahına da PKK'lı teröristler tarafından uzaktan kumandalı mayınlı tuzak kuruldu. Askeri aracın geçişi sırasında mayını uzaktan kumandayla patlatılması üzerine ilk bilgilere göre 3 asker şehit oldu, aralarında rütbelilerinde bulunduğu 3 asker ise yaralandı.
Yaralı askerler helikopterle Siirt'e getirilerek Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Durumu ağır olan bir asker ameliyata alındı. Karanlıktan istifade ederek kaçan PKK teröristlerin etkisiz hale getirilmesi amacıyla bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı.
Şırnak'ın Güçlükonak İlçesi'nde, karayoluna terör örgütü PKK üyelerince döşenen uzaktan kumandalı patlayıcının patlatılması sonucu 1 yarbay ile 1 binbaşı ve 1 er şehit oldu.
Akçay Köyü yakınlarında bulunan 6'ıncı Motorlu Taşıtlar Tugay Komutanlığı'na bağlı askeri aracın Güçlükonak İlçesi'ne giderken PKK'lı teröristler yola önceden döşedikleri mayını uzaktan kumandayla patlattı.
Güçlükonak'a 10 kilometrlik mesafede meydana gelen patlamada, ilk verilen bilgilere göre 1 yarbay, 1 binbaşı ve 1 er şehit olurken, 5 asker de yaralandı.
Yaralı askerler Şırnak Askeri Hastanesi'nde tedavi altına alınırken, bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı.
Bugün Gazetesi yazarı Nuh Gönültaş soruyordu "erlerimiz savaşıyor, subaylar nerede?"Alıntı:
ŞIRNAKTA MEYDANA GELEN PATLAMADA BİR YARBAY BİR BİNBAŞI BİR ER ŞEHİT OLDU.
09.06.2007 21:30http://www.haberturk.com/kuturesim/flash.jpgŞırnak'ın Güçlükonak ilçesinde karayoluna terör örgütü PKK üyelerince döşenen uzaktan kumandalı patlayıcının patlatılması sonucu 1 yarbay ile 1 binbaşı ve 1 er şehit oldu.
Akçay Tugay Komutanlığı'na bağlı askeri konvoyun Güçlükonak ilçesine hareketi sırasında, karayolunun 10. kilometresinde terör örgütü PKK üyelerince yola döşenen uzaktan kumandalı patlayıcı infilak ettirildi.
Patlamada, askeri araçta bulunan 1 yarbay, 1 binbaşı ile 1 erin şehit olduğu, 4 askerin de yaralandığı bildirildi.
İHA
Bu sorunun ardından gelen tepkiler üzerine beyefendi izine ayrılmış. Bu duruma çok üzülen Taha Kıvanç namlı kel de şunu soruyor :
"Bu yazıya tepki gösteren Necati Doğru ve Emin Çölaşan da izine çıkacak mı?"
Hayasızlık son raddesinde.
Sabır da son RADDESİNDE
Ve bu RADDE' den sonra artık iş
"hattı müdafaa"dan çıkmış
"sathı müdafaa"ya ulaşmıştır.
Ve bu RADDE' den sonra vebal de günah da bizden gitmiştir.
Gördüğünüz gibi bazı sapık zihniyetlerin hiç subay şehit olmuyor ( zaman samanyolu akit gibi aşağılık kuruluşlar ) çağrısına PKK hemen uydu. Evet artık ciddi ciddi düşünme zamanı Türkiyeyi kim seviyor kim sevmiyor. Aşağılıklardan bıktım.
Emin olun AKP ye oy verenler ya çok saf yada artık vatan haini...
Türkiye bir tugay askerini şehit verdi
9 Haziran 2007
Türkiye bir tugay askerini şehit verdi PKK terör örgütüyle 1984 yılından beri mücadele eden Türkiye, Siirt’teki son 4 şehitlerle, 4 bin 568 vatan evladını toprağa verdi.
Bir tugayın 5 bin askerden oluştuğu göz önüne alınırsa Türkiye 23 yılda bir tugay kaybetti.
23 yılda 476 polis, bin 389 köy korucusu ve 6 bin 376 vatandaşımızı teröre kurban verdik.
Güvenlik güçleri bin 495 teröristi yaralı ele geçirirken, 21 bin 103 terörist öldürüldü.
2007 YILINDA ŞEHİTLER
Ocak ayından bu yana verilen şehitler, olay yerleri ve memleketleri şöyle:
16 Ocak Diyarbakır-Lice: Astsubay Kadir Aydın (İzmir)
23 Mart Diyarbakır-Dicle: Er Tanju Çankaya (Ardahan), Er Emrah Çetin (Gaziantep-Islahiye), Er Muharrem Yanlız (Artvin).
7 Nisan Bitlis-Hizan: Asteğmen Sertaç Uzun (Ankara-Elmadağ), Uzman Çavuş Hakan Han (Erzurum), Uzman Çavuş Kaşif Arslan (Samsun),
Şırnak: Er Şeref Bulut (Hakkari-Uludere), Uzman Çavuş Muhterem Yağbasan (Adana-Saimbeyli).
8 Nisan Bingöl-Yayladere: Uzman Çavuş Hasan Yollu (Çorum-Sungurlu), Onbaşı Mikdat Sümer (Adıyaman-Gölbaşı), Ramazan Özen (Adıyaman),
Er Halim Atlas (Van).
16 Nisan Tunceli: Uzman Çavuş Ahmet Güngör (Mersin).
21 Nisan Bingöl-Genç: Onbaşı İkram Cirit (Eskişehir)
23 Nisan Hatay-Hassa: Er Salih Bolamanlı (Ordu-Ünye)
Şırnak: Asteğmen Metehan Atmaca (Amasya-Suluova)
25 Nisan Şırnak: Çavuş Mustafa Kirazoğlu (Konya-Yunak), Er Ramazan Avcı (Hakkari)
26 Nisan Bitlis-Çeltikli: Astsubay Nadir İpek (Elazığ)
27 Nisan Ağrı-Doğubayazıt: Er Şeyhmus Öncül (Mardin)
3 Mayıs Hakkari-Çukurca Er Sedat Karacan (İstanbul).
Diyarbakır-Lice: Üsteğmen Muhammet Ali Demir (Adana-Pozantı)
5 Mayıs Şırnak: Er Servet Yıldırım (Kars-Kağızman), Er Ayhan Demirci (Zonguldak-Ereğli)
15 Mayıs Diyarbakır-Dicle: Teğmen Halil Demirörs (Burdur-Karamanlı)
18 Mayıs Diyarbakır-Lice: Üsteğmen Muhammed Ali Demir (Adana-Pozantı)
24 Mayıs Şırnak-Güçlükonak: Uzman Çavuş Bayram Bolat (Doğanhisar-Konya), Uzman Çavuş Atıf Günkan (Bor-Niğde), Uzman Çavuş Vedat Dayıoğlu (Kaş-Antalya), Uzman Onbaşı Bekir Çakır (Tufanbeyli-Adana), Çavuş Samet Kırbaş (Çorlu-Tekirdağ), Er Mahir Yıldırım (Aydın).
29 Mayıs Hakkari-Çukurca: Er Servet Aktaş
(Malatya)
4 Haziran Tunceli-Pülümür: 7 asker şehit oldu.
7 Haziran Siirt-Şirvan: 4 asker şehit
Mayına basan erin ayağı koptu
9 Haziran 2007
HAKKÂRİ'nin Şemdinli İlçesi Alan Belgesi'nde PKK'lı teröristler tarafından döşanen mayına basan 1 er ağır yaralandı. Patlamada ayağı kopan er, helikopterle Hakkâri Askeri Hastanesi'nde tedavi altına alındı.
Şemdinli'de bu sabah saatlerinde Irak sınırındaki Alan bölgesine operasyona giden askerlerden biri, PKK'lı teröristlerin daha öncede araziye döşediği mayına bastı. Mayının patlaması sonucu kimliği saptanamayan bir jandarma er ağır yaralandı. Patlama sırasında ayağının koptuğu belirtilen jandarma er helikopterle Hakkari Askeri Hastanesi'nde tedavi altına alınırken, bölgede kapsamlı operasyon başlatıldı.
Lütfen artık bu foruma şehit haberlerinden başka ileti eklemeyiniz hangi gazete olursa olsun.
Genel kurmayın Bir partinin internet sitesinde diye verdiği parti İP Diyarbakırda miting düzenliyor bşr yarbay şehit oluyor. Gereksiz bir şekilde hükümet kan uykusuna yatıyor. Sonra bazı kendini bilmezler asker lışlada otursun demokratik rejime karışmasın diyorlar ....
Serefsiz bir örgüte destek olan şerefsiz bazı sözde demokratlarla serefsiz bazı çok üst düzey siyasetçilerden bıktım. Bir vatan evladına topunu verebilirim. Ama vatan evladı şehit olurken bu şerefsizler ceplerini doldurup büyük iktidar hayalleri kuruyor.
AB ve ABD ye Türkiyeyi satmak şehit kanlarına sıcak para diye bakan bu şerefsizler yetti artık.
Sözde demokrasiyi savunan ve Şerefsizlerden geçinmeli Hasan Cemal Ve onun gibi tipler yüzünden Türkiye hergün şehitlerine ağlıyor. O kollarını çapraz kavuşturmuş saçmalıyor dedesi mezarda ters dönüyor kemikleri sızlıyor.
Uyuyna siyasi iktidarı desteklemeye devam ediniz. Ak partiye verilen her oy bir şehit olarak dönecektir....
ARTIK YETER GERÇEK DEMOKRASİ GERÇEK TÜRKİYE ÖYLE YADA BÖYLE...
Kemah'ta çatışma: 1 şehit
Erzincan'ın Kemah ilçesinde terör örgütüne yönelik yapılan operasyonda bin onbaşı şehit oldu.
11.06.2007 11:06
Edinilen bilgiye göre, Erzincan'ın Kemah ilçesi kırsalında yürütülen operasyon dün akşam bir grup teröristle sıcak temas sağlandı.
Güvenlik güçlerinin ''teslim ol'' çağrısına teröristlerin ateşle karşılık vermesi sonucu çıkan çatışmada ağır yaralanan Jandarma Komando Onbaşı Ahmet Bilgiç kaldırıldığı Erzincan'da şehit oldu, bir güvenlik görevlisi de yaralandı.
Yaralı güvenlik görevlisinin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenilirken, bölgede operasyonların devam ettiği kaydedildi.
Şehit Bilgiç'in cenazesinin memleketi Tokat'ın Zile ilçesine gönderileceği bildirildi.
Yıldırım isabet eden asker şehit oldu
11 Haziran 2007 13:00
Gümüşhane'nin Torul ilçesinde arazi taraması yapan askerlerin bulunduğu alana yıldırım isabet etti, bir asker şehit oldu.
İlçenin Altınpınar beldesi kırsalında arazi taraması yapan askeri birliğin bulunduğu alana yıldırım isabet etti.
Yıldırım isabet eden bir asker olay yerinde şehit oldu, yaralı olmadığı bildirildi.
Ve komutan ağladı...
SERT yapılı, fazla gülmeyen babamın hiç ağlamadığını ve hiçbir zaman ağlamayacağını düşünürüm.
Bir gün babam ağladı.
Bir cenaze töreninde, Urfa’nın eski mezarlığının kenarındaki taş duvarın üzerine oturdu ve ellerini yüzüne kapatarak ağlamıştı.
O gün babamı daha çok sevdim.
Çünkü ben çabuk ağlarım.
Babamın ağladığını da görünce, aramızdaki fark azalmış, biraz daha ona benzemiş, biraz daha yakınlaşmıştık.
*
Önceki gün gazetelerde haber vardı:
"Komutan ağladı..."
Son günlerde cami avlularında, mezarlıklarda şehitlerimizin cenaze törenlerinde sık sık görüyorum:
"Asker ağlamaz" deyiminin boş bir laf olarak uçup gittiği, dıştaki yaldızlı üniformanın içindeki "insanın" öne çıktığı yer orası olmalı.
Ama ben en çok ağlayan o komutanların omuzlarındaki dayanılmaz yükün ağırlığını düşündüm:
Bir yandan laik cumhuriyeti korumak ile demokratlık arasında sıkışıp kalmaları... Bir yandan başkomutanları Mustafa Kemal’in vasiyeti ile koşmak istedikleri o Batı uygarlığına karşı birer suçluymuş gibi gösterilmeleri... Bir yandan kimi kendi devlet adamlarının ve kimi kendi aydınlarının ihanetine uğramaları...
Ama asıl:
İç-dış güçler elbirliği ile ellerini-kollarını bağlarken, dış destekli terörün yırtıcı kuş gibi arada bir dalıp çocuklarını birer birer alıp götürmesi...
Bence canını yaktı komutanın.
Ve komutan ağladı...
*
Sert yapılı babamın ağladığını gördüğüm gün, onun gözündeki yaştan daha ziyade, yüzünün arkasındaki duygulu insanın farkına varmıştım.
O günden bu yana ben ne zaman ağlayan bir asker görsem, onun içindeki dayanılmaz insani duyguların, tüm kuralları yıkıp, tüm komutları aşıp, üniformayı bir kenara atıp ortaya çıktığını düşünürüm.
Aklıma babam gelir.
Önceki gün gazetelerde haber vardı:
"Ve komutan ağladı..."
Bekir Coşkun
****
Bu da benim başlığım; "Ve Türkiye ağladı ama Türkiye'yi yönete(meye)nler halkın haklı tepkisine dahi tahammül (!) edemediği için kaçtı..."
Böylesi hiç görülmedi
İNANILIR gibi değil... Gerçekten bir dostumuz, "Başbakan, Türkiye’deki 5 bin teröristle mücadele bitti mi? Yani bu halledildi mi (ki) Kuzey Irak’taki 500 kişiyle uğraşma safahatine gelinecek demiş" deyince, "Olamaz! Böyle bir şeyi bir ülkenin Başbakan’ı söylemez, söyleyemez" diyerek isyan ettik.
Ama doğru imiş:
Başbakan Tayyip Erdoğan dün Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yeni binasının açılış töreni sırasında gazetecilere öyle söylemiş. Gerçi "5000 ve 500 rakamları sembolik" imiş. Ama netice itibarıyla Başbakan, PKK terörü ile ilgili sorunun önce yurtiçinde çözülmesi gerektiğini savunmuş.
İyi de... Şimdi bunları söyleyen Başbakana birileri sormaz mı?
AKP’nin iktidara geldiği tarihte Türkiye’de terör durmuştu. PKK, Irak’ın kuzeyindeydi. Onların Türkiye’ye dönmelerine engel olmak sizin işinizdi. Neden olmadınız?
Bu sözlerinizle, sizden önce görev yapmış bütün başbakanları ve hükümetleri kendilerine düşeni yapmamış olmakla suçladığınızın farkında mısınız?
Şimdiye kadar sayısız defa "PKK’nın öncelikle yurtdışındaki kaynağının kurutulması gerektiğini" savunmadınız mı? ABD’den ve Irak yetkililerinden bu amaçla yardım istemediniz mi?
Beklediğiniz desteği alamayınca "sabrın da sonu vardır" demediniz mi? PKK’nın yurtdışındaki yuvalarını darmadağın etmeye hazırmışsınız gibi tehdit içeren sözler söylemediniz mi?
En vahimi, bu son sözleriniz "Biz madem ki yurtiçindeki PKK terörünü önleyemiyoruz, en iyisi bu gerçeği kabul edip yeni çözümler arayalım" anlamına gelmiyor mu?
Geliyorsa daha önceki gün "Son terörist de temizleninceye kadar mücadelenin devam edeceğini" söyleyen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le ve Silahlı Kuvvetler’in en üst düzeydeki komutanları Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ’un aynı nitelikteki beyanlarıyla ters düşmüş olmuyor musunuz?
Sayın Başbakan yanıt vermelidir:
Eğer Irak’ta 500 gibi küçük sayılacak düzeyde PKK’lı varsa, biz neden Türkiye-Irak sınırına, yabancı kaynakların 150 bin gibi rakamlarla ifade ettikleri sayıda ve güçte kuvvet yığdık?
Keza eğer asıl mesele PKK’nın yurtiçindeki varlığını ortadan kaldırmaksa -ki bu elbet çok önemli bir görevdir- Sayın Başbakan bunu yeni mi idrak etti? En azından PKK’nın silahlı saldırıları tekrar başlattığı 1 Haziran 2004’ten beri aklı neredeydi?
Daha önce idrak ettiyse neden gerekli önlemleri bugüne kadar almadı? Örneğin, Özel Harekát Timleri gibi terörle mücadele amaç ve eğitimiyle yetiştirilmiş birlikleri neden ihmal etti?
Sayın Başbakan’ın dünkü sözlerinden ve bir gün önce yine terör konusunda yaptığı tamamen boş içerikli konuşmadan anlıyoruz ki kendisi henüz, "PKK terörüyle mücadele" konusunda ne bir politika oluşturmuştur ne de bir yöntem belirlemiştir.
Nitekim dikkat ediniz, kendisine ne sorulsa hep yuvarlak laflarla yanıt vermekte, örneğin hálá "Genelkurmay Başkanı’yla gerekli gördüğü her zaman konuşmakta olduğunu" vurgulamaktadır.
Oysa onların kaç kere konuştuğuna değil, ne sonuç aldıklarına bakıyor millet...
Oktay EKŞİ
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...zarid=1&gid=61
Elazığ'da çatışma: 1 şehit
14 Haziran 2007
A.A
Elazığ'da çatışma: 1 şehit Elazığ'da güvenlik güçleriyle terör örgütü PKK üyeleri arasında çıkan çatışmada 1 uzman onbaşı şehit oldu.
Elazığ'ın Karakoçan ilçesi Kavacık köyü kırsalında bir grup teröristle karşılaşan güvenlik güçleri, operasyon başlattı. Çıkan çatışmada uzman onbaşı Cihan Kızıltaş, şehit oldu.
Yetkililer, bölgede operasyonun devam ettiğini bildirdiler.
17 Eylül 1976 doğumlu tek oğlum, tek varlığım Rüstem Bora TAŞTEKİN, asteğmen olarak Van-Özalp ilçesi İran hududunda karakol görevini yaparken şehit oldu. Vefatıyla birlikte 29 yıllık anımız, emeğimiz bir anda uçup gitmiş, bir baba ve annenin yaşayabileceği kıyameti görmüş olduk.
Gelecek planlarımız.
Hayallerimiz.
Umutlarımız.
Bir anda mahvolmuştur.
Ben de Kemalist bir asker olarak oğlumu vatansever, Atatürkçü, insan sevgisi ile dolu bir birey olarak yetiştirdim... İdeallerle yetiştirdiğim oğlumu bu topraklar için kaybettim. Ancak şu anda “kendi kusuru ile vefat etti diye şehit kabul edilmediği” için Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde davası görülmektedir. Şayet davayı kaybedersem mezar yerinin parasını ben ödeyeceğim. Yani bu vatan için gençliğini, ömrünü bu toprağa veren oğlumun yattığı 2.5 veya 3 metrekarelik vatan toprağını, babası olarak bedeli karşılığında satın alacağım ve mezarını yaptıracağım.
***
Bostancı’dan Pendik’e doğru giderken E-5’te Küçükyalı mezarlığına baktığınızda mezarlığın en üst zirvesinde bir bayrak göreceksiniz.
O bayrak benim şehit asteğmen oğlumun bayrağıdır.
Son günlerde verilen şehitlerden sonra üzüntülerim yeniden canlandı.
Sanki oğlumun vatan sevgisini size yazarsam içim ferahlar diye düşündüm.
Çünkü oğlum en çok sizin yazılarınızı okur ve yorumlardı.
Kendisi karakolda görevli iken telefon görüşmelerimde “Oğlum sıkılırsan, sevmezsen söyle seni daha merkezi bir yere aldırayım” dediğimde, “Baba 1071 Malazgirt Zaferi’nden beri atalarımız buraları beklemiş, biz de bekliyoruz. Hem ben buradan ayrılırsam 45 askerimin morali bozulur. Tüm gayretimle askerlerimin analarını ağlatmadan görevimi burada bitirmek istiyorum” derdi.
Ama ne fayda!
Kendi anası ağlıyor.
Ben merak ediyorum:
25 yıldır devam eden bu terör nedeniyle görev yapan Mehmetçiğimiz’in hudutlardaki nöbet yerinde korumasız, eskortsuz olarak bir milletvekili bir bakan, bir üst düzey diplomat veya bürokratımız onlarla birkaç gece geçirdiler mi? Yazın sıcağında, kışın ayazında gözetleme kulelerinde nöbet tuttular mı? Bunları yaşamayan, evladının acısını duymayan nasıl çözer bu sorunu?
Yine merak ediyorum:
Aday olanlardan acaba Güneydoğu’da askerlik yapan var mı?
Veya çocuğu o yörede asker olan var mı?
Parası olan, mevkisi olan zengin çocuklarını; asker kaçağı olarak arananları AB uyum yasaları nedeniyle artık yoklama kaçaklarını polis yakalayamıyormuş. Sadece o kaçağa rica ediyormuş “Askerlik şubesine başvurun” diye duyuru yapabiliyormuş.
Geçenlerde askerlik şubesinden bir subayla görüştüm. Her gün magazin dergilerinde ismi, resmi çıkan asker kaçaklarını vatan beklemeye götüremiyorlarmış.
***
Sayın Doğru,
İçimdeki 25 yıllık sızı, son 7 aylık alev topu. Oğlumun acısını belki biraz ferahlatır diye size yazdım.
Zamanınızı aldığım için özür dilerim.
Nasıl bir psikolojide olduğumu anlayacağınızı ümit eder, ifade ve yazım hatalarım için özür dilerim. Tüm vatan sömürücülerine rağmen vatan sağolusun.
Saygılarımla
Mehmet TAŞTEKİN Emekli Binbaşı”
Son günlerde Kuzey Irak'a yönelik yapılacak operasyon tartışılıyor. sanki elimizdeki son çözümmüş gibi millete yutturuluyor sanki kuzey Irak'a operasyon yapılırsa PKK nın sonu gelecekmiş gibi bir hava yaratılıyor Basın Şehit olacak askerlerimiz olmayacakmış gibi yazıp çiziyor nasılsa kendi çocukları bu çatışmaların tarafı değiller nasılsa anadolunun köylerinden gencecik fidanlar yaşamlarını yitiriyorlar
Ey savaş çığırtkanlığı yapanlar
bu savaş devam ettikçe gencecik fidanlarımız gidecek
gidecek olanların
çocuğunuz
kardeşiniz
yeğeniniz olduğunu düşünün
bu savaşı 30 yıldır öldürerek bitiremediysek neden neden bir canımız daha gitsin
başka çözümler bulalım
Aşağıdaki yazıda da görüleceği gibi geşmiş yıllarda defalarca oprerasyon yaptık binlerce PKK lı öldürdük ama görüyoruzki hala yerli yerinde duruyorlar ki o zamanlar Talabani ve Barzani'nin desteğini alıyorduk Binlerce PKK lı öldürürken kaybettiğimiz Mehmetçik olmadımı bu operasyonda da Binlerce PKK lı öldürsek kaybedeceğimiz Mehmetçik'e yazık değilmi
Geçmiş bize gösteriyorki bu savaşın sonu bu şekilde gelmeyecek yine binlerce mehmetçik kaybedeceğiz
Yine binlarce ananın yüreği dağlanacak
Peki şimdi Amerikaya ve oradaki yerel güçlere rağmen nasıl sonuç almayı düşünüyoruz
15/5/1997 Tarihli Milliyet gazetesi
· Mehmetçik Kuzey Irak'ta
50 bin askerle 4 bin korucu, Kuzey Irak'taki PKK kamplarına operasyon başlattı
Ali SEVMİŞ, İrfan SELVİ, Veli KADOOĞLU, Özge ÖZGEN - HAKKARİ / ŞEMDİNLİ / CİZRE / ANKARA
TÜRK Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'taki PKK kamplarına karşı bir süredir hazırlandığı büyük operasyon önceki gece başladı. Çukurca'nın 49 ve 51 numaralı sınır taşları arasındaki Çayırlı, Üzümlü, Işıklı ve Çığlı köyü ile 49 numaralı sınır taşı bölgelerinden 50 bin Mehmetçik ve dört bin korucunun Kuzey Irak'a girdiği bildirildi.
Birlikler sabahın ilk ışıklarına kadar 15 kilometre ilerlerken Kanimasi, Zay suyu havzası, Duthaza ve Ürek bölgeleri asker ve hava harekatıyla kuşatıldı. Aynı saatlerde Habur Sınır Kapısı'ndan Zaho'ya 50 tank ve zırhlı taşıyıcılar desteğinde askeri sevkiyat yapıldı.
Öncü birliklerin bölgeyi kuşatma altına almasının ardından önceki gece saat 21.00'de Hakkari semalarında yoğun bir hava harekatı başladı. Savaş uçakları, Cobra ve Skorsky helikopterlerinin bir saat süren hava saldırısının ardından saat 23.00'e kadar uçuşlara ara verildi. Bu sırada askeri birlikler Çukurca'nın Üzümlü köyünden Kanimasi, 51 numaralı sınır taşı bölgesinden Zap suyu havzası, Işıklı köyü yakınlarından Duthaza ve Çığlı köyü yakınlarından Ürek bölgelerinden Irak'a giriş yaptı.
23.00 - 24.00 saatlerinde yeniden başlayan hava harekatı sabaha kadar sürerken, öncü birliklerin Kuzey Irak topraklarına girmesinden önce savaş uçakları ve helikopterler iki saat süreyle PKK'nın seyyar kamplarının bulunduğu bölgeleri bombaladı.
Diyarbakır ve Malatya'dan önceki gün kalkan savaş uçaklarının, örgütün Sinat, Avagöze, Haftanin, Kerşan, Zap ve diğer kampları bombaladığı da öğrenildi.
Hakkari Dağ ve Komando Tugay'ından 300 araçla hareket eden sekiz bin asker saat 04.30 sıralarında Çukurca'nın 49 ve 51 numaralı sınır taşlarından bölgeye kaydırıldı. Çukurca'dan Kuzey Irak'a giren birliklerin PKK'nın ZAP Kampı'nı hedeflediği belirtildi.
Uludere'nin Gülyazı, Taşdelen, Ortabağ, Çukurca'nın Çığlı, Üzümlü ve 49 No'lu sınır bölgesinde konuşlandırılan birliklerin, Irak'ın kuzeyine doğru rahat hareket edebilmeleri için bazı kesimlerde portatif köprüler kurulduğu öğrenildi. Bölgede Kızılay'a ait bir seyyar hastane de kuruldu.
Birliklerin Kuzey Irak topraklarına girmesinin ardından bombalanan kamplardan kaçan teröristlerle yer yer sıcak temas sağlandı. Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Tuncay Kavuncu ile bir aydır bölgede bulunan Van 21. Seyyar Jandarma Tugay Komutanı Tuğgeneral Yusuf Soybaş'ın sevk ve idare ettiği harekatta birlikler 15 kilometre ilerledi.
Yaklaşık bir aydır PKK ile TSK arasında yaşanan taktik savaşına sahne olan sınırda, PKK'nın döşediği mayınları öncü birlikler temizledi.
Harekatın başlaması nedeniyle önceki gece saat 02.00 sıralarında Cizre ve Silopi'den geçen E - 24 karayolu araç trafiğine kapatıldı. Tank ve zırhlı birlikler desteğinde karayolunda uzun kuyruklar oluşturan askeri konvoyların Habur sınır kapısından Kuzey Irak topraklarına girdiği ve Zaho bölgesinde konuşlandığı öğrenildi.
Güneydoğu'da PKK'ya yönelik başlatılan kapsamlı operasyonlara ise halen devam edildiği bildirildi. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği tarafından yapılan açıklamada, Şırnak'ın Düğün dağında örgüte yönelik kapsamlı operasyon başlatıldığını belirtti.
Düğün dağındaki çatışmalarda 20, Siirt'in Eruh ilçesinin kırsal kesimlerinde 8, Bitlis'in Tatvan ile Şırnak'ın Silopi ilçesinde birer olmmak üzere toplam 30 PKK'lı öldürüldü.
Ankara: "Barzani çağırdı"
DIŞİŞLERİ, Türkiye'nin KDP lideri Mesut Barzani'nin Kuzey Irak'ta kontrolü ele geçirmeye çalışan PKK'ya karşı dün sabah saatlerinde başlattığı operasyona hava ve topçu desteği verdiğini açıkladı.
Dışişleri, Barzani'nin Türkiye'ye yaptığı destek ve yardım talebi üzerine TSK'nın kara ve topçu ateş desteği sağlamaya başladığını açıkladı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Elçi Sermet Atacanlı, "KDP liderinin talebi üzerine bölgedeki bir kısım birliklerimiz Habur - Zaho istikametinde bölgeye girmiştir. Burada bu harekatın büyük bir kısmı Barzani'ye bağlı kuvvetlerce icra edilmektedir" dedi.
KUZEY Atacanlı, "Türkiye, harekata sınırlı sayıda kuvvetlerle iştirak etmektedir" dedi.
Atacanlı Türk askerinin sınır ötesi hareketı ile ilgili olarak Irak ve ABD'ye bilgi verilip verilmediğinin sorulması üzerine de "Daha önceden haber verme ihtiyacımız yok. Ancak sonrasında tabii ki bilgilendirme oluyor" diye konuştu.
Irak'tan tepki
TSK'nın sınır ötesi operasyonu, Irak hükümeti tarafından tepkiyle karşılandı.
Irak Dışişleri Bakanlığı sözcüsü yaptığı açıklamada, "Irak hükümeti, son Türk askeri saldırısını ve Irak'ın toprak bütünlüğü ile bağımsızlığının Türk askeri güçleri tarafından ihlal edilmesini şiddetle kınıyor" dedi.
Sözcü, Bağdat yönetiminin, "Türk askerlerinin Irak topraklarından bir an önce çekilmesini istediğini de duyurdu.
En kapsamlı harekat
Irak'ta faaliyet gösteren PKK'lılara karşı ilk büyük operasyon 1992'de yapıldı. KDP ve KYB peşmergeleri deseteğinde yapılan harekatlarda, örgütün Haftanin, Şive, Keşan, ZAP ve Hakurk kamplarına girildi. TSK'ya karşı cephe savaşına giren ve büyük yenilgiye uğrayan PKK, iki binin üzerinde kayıp verdi.
28.01.1994: PKK'nın Zeli kampı savaş uçaklarınca bombalandı. Hava harekatında 600 PKK'lı öldürüldüğü açıklandı.
18.05.199: Zeli kampı ikinci kez bombalandı. 92 PKK'lı öldürüldü.
20.03.1995: Kuzey Irak'a "Çelik harekatı" adı altında ikinci büyük harekat başlatıldı. Operasyonlar 35 gün sürdü. Bu harekatta, 523 PKK'lı öldürüldü.
01.01.1997: Hakkari'nin Uludere ilçesi karşısında yer alan Kuzey Irak topraklarındaki Sinaht ve İran sınır kesiminde yer alan Hakurk'a hava harekatları yapıldı. 190 PKK'lı öldürüldü.
Bölgede zaman zaman dar kapsamlı operasyonlar da yapıldı. Geçtiğimiz yılın mayıs ayında gerçekleştirilen Ejder - 1 ve Ejder - 2 Operasyonları özellikle Hakurk bölgesinde yoğunlaştı.
Şırnak'ta mayınlı saldırı: 1 asker şehit, 3 asker yaralı
16 Haziran 2007
Mustafa ŞAN/ŞIRNAK, (DHA)
Şırnak'ta, PKK'lı teröristlerin güvenlik güçlerinin geçiş yoluna döşedikleri mayını uzaktan kumandayla patlatması sonucu 1 asker şehit oldu, 3 asker de yaralandı.
Şırnak Gabar Dağı, Küpeli Mevkii'nde, bölücü terör örgütü PKK'lı teröristler yola döşedikleri mayını, askeri aracın geçişi sırasında uzaktan kumandayla patlattı.
Patlamada, operasyondan dönen jandarma eri Ramazan Cuma şehit olurken, 3 asker de yaralandı. Yaralı askerler helikopterle Şırnak Askeri Hastanesi'ne getirilerek tedavi altına alındı.
Olay sonrası güvenlik güçlerinin bölgede başlattığı geniş çaplı operasyon devam ediyor.
Bekir COŞKUN bcoskun@hurriyet.com.tr
Yaban güvercinleri...
NE zaman bir şehit cenazesine baksam, ya bir kasketli yoksul baba, ya da yazmalı yoksul bir annenin ağladığını görürüm.
Bir politikacının ağladığına tanık olmadım.
Bir zenginin...
Bir bürokratın...
Bir bakanın, bir milletvekilinin...
Bir ünlü gazetecinin, ya da bir diplomatın ağladığını hiç mi hiç görmedim.
*
Bu yazı "insanların kafasını bulandırmak, vatandaşları yüce değerlerden soğutmak için" yazılan bir yazı değildir.
Bir çözümü getirecek tespittir bu:
Kimliksiz dış politikaları savunanların çocukları o dağlarda olsaydı, onurlu dış politika istemleri bu denli gecikir miydi?
Diyelim ki büyük patronlar, diplomatlar, bakanlar, milletvekilleri, paşalar, yüksek bürokratlar, ünlü gazeteciler, uykusuz gecelerde cep telefonlarıyla dağlardaki çocuklarını arayıp, onların bir kurşuna kurban gitmemeleri için dualar okusalardı...
Teslimiyetçi politikaları onaylarlar mıydı?..
Kuzey Irak'ta terör kamplarını barındıran ABD'nin oyunlarına... PKK'nın finans kaynaklarını barındıran ve kanlı yayınlarını destekleyen AB'nin ihanetine...
Ama en önemlisi:
Dağlardan tabutlar inerken, AKP gibi iktidarların kimliksiz, pısırık, tepkisiz, umursamaz tutumlarına sessiz kalabilirler miydi?..
Dolarlar gelecek diye, fidanların ölmesine göz yumabilir, istikrar(!) bozulmasın diye iktidara çanak tutabilirler miydi?..
*
Ama ne yapacaksınız?..
Bir tekinin çocuğu o dağlarda değil.
Bu nasıl oluyor, nasıl beceriliyor, bilemem...
Çoktandır köylerde anneler ağlaya ağlaya "askerimiz fakirdendir" türküsünü söylerler.
O yaban güvercinleri, o şehitler-gaziler hiç kimsenin sahip olamayacağı bir şerefi, hiç kimsenin yükselemeyeceği bir yüceliği, hiçbirimizin erişemeyeceği bir gururu, önce kendi boyunlarına, sonra yoksul evlerinin duvarlarına asarlar.
Yine de benim sorum var; o karanfil karanfil tabutlar geldiğinde, arkalarından ağlayan bir bakan, bir milletvekili, bir diplomat, bir patron, bir gazeteci, ünlü görmedim otuz yıldır.
Neden?..
Başak : Neden?
Çünkü güzel Başak'ım,
Onların çocukları, bırak alınlarını vatan için dökülmüş kanla yıkamayı,
seçimde parmaklarına sürülen boyaya bile tahammül edemezler......
Hukuk Sever mehmet emin sezenden alıntı:17 Eylül 1976 doğumlu tek oğlum, tek varlığım Rüstem Bora TAŞTEKİN, asteğmen olarak Van-Özalp ilçesi İran hududunda karakol görevini yaparken şehit oldu. Vefatıyla birlikte 29 yıllık anımız, emeğimiz bir anda uçup gitmiş, bir baba ve annenin yaşayabileceği kıyameti görmüş olduk.
.............................................
sayın mehmet emin sezen,
Acını paylaşıyorum.genç fidan hepimizin evladı,kardeşi.
Başın sağ olsun.
Bu sütunlardaki yazılardan bi seninki gerçek.Ötesi:
'Kimimiz öldük bu vatan için,
Kimimiz nutuk söyledik.''
Allah sabır versin.
alisaran
Teşekkür ederim.sizi taciz etti sem içimiz yandığımdandır.
Bu polotikacıların çocuklarının hepisi asker kaçağımıdır?.Yoksa özel zırhla mı
korunuyorlar???.
Onlar sade gemi,şilep mi alıyorlar?
Neden kimse benim oğluma burs verip ABD de okutmuyor?..
Biz şehitler için ağlarken,sesi sonuna kadr açılmış opörlolarla polikacı arabaları caddeden geçiyor.sinirimiz bozuyolar.
ne olur bu millet şöyle bir anpul değiştirse..memleket ışıl ışıl olacak.
vatan Sağ Olsun.
alisaran
Saygıdeğer Üyelerimiz,
Hepimizin hassas olduğu bir konuyu dahi polemik ortamına çevirmeyiniz lütfen. Daha önce de uyarıda bulunulduğu gibi, sadece konuya yorumda bulunmanızı, kişisel tartışmalara girmemenizi rica ediyoruz. Bu kurala uymayanların iletisi yayınlanmayacak ve devam edildiği takdirde üyeliği de askıya alınacaktır. Ayrıca, bazı üyelerimizin onayı beklemeye dahi tahammüllerinin olmadığını üzülerek görüyoruz. Bizler robot değiliz, bizlerin de kendilerine ait yaşamları var her an burda olup iletileri anında onaylamamız mümkün değildir. Bu konuda da sizlerden anlayış bekliyoruz.
Lütfen şehitlerimize saygı duyalım, bu forumu kirletmeyelim...
Bu iletiye cevap niteliğinde ileti yazılmaması rica olunur, aksi takdirde gereği yapılacaktır.
Hukuki.NET Yönetimi
Sayın Mehmet TAŞTEKİN,
Sözlerle tarifi imkansız acınızı, sözle paylaşmaktan başka birşey gelmiyor elimizden.
Umuyorum ki, bu kusur tartışması ayıbı, bir an önce ortadan kalkacak ve vatanı için canını veren sevgili oğlunuz, vatan toprağında şehidimiz olarak huzur içinde yatacaktır.
Tabutunu eşi taşıdı
2 Temmuz 2007
Ferit DEMİR - İsmail AKDUMAN/ DHA
http://www.hurriyet.com.tr/_newsimages/3653120.jpg
PKK’nın uzaktan kumandayla patlattığı bombanın şehit ettiği 1 astsubay ile bir uzman çavuş dün memleketlerinde gözyaşlarıyla toprağa verildi. Astsubay Atilla Şener’in 20 Ocak’ta nikah kıydığı, ancak henüz düğün yapmadığı için bir araya gelemediği askeri okul öğrencisi eşi Ayşegül Şener tabutu omuzlayarak taşıdı.
CENAZE FOTOGRAFLARI İÇİN TIKLAYIN
TUNCELİ-Pülümür Karayolu’nda PKK’lı teröristlerin yola döşediği bombayı uzaktan kumandayla patlatmaları sonucu şehit olan Astsubay Atilla Şener Isparta, uzman çavuş İsmail Dursun Yozgat’ta dün toprağa verildi.
Jandarma Üstçavuş 28 yaşındaki Atilla Şener’in uçakla Isparta’ya getirilen cenazesi, askeri helikopterle Gelendost İlçesi’ne gönderildi. 3 bin kişinin katıldığı törende Türk bayrağına sarılı tabutu, şehit Astsubay Üstçavuş Şener’in nikahlandığı, ancak henüz düğün yapmadıkları için bir araya gelemediği eşi Ayşegül Şener de omuzladı. Geçen 20 Ocak’ta resmi nikah kıyan şehit Atilla Şener ile Ankara Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığı’nda öğrenci astsubay adayı Ayşegül Şener’in düğünlerini ağustos ayında yapmayı planladığı öğrenildi. Şener’in cenazesi, ilçe şehitliğine defnedildi. Şener’in resmini, tören alanından şehitliğe dek eşi Ayşegül Şener taşıdı.
ANNESİNİ TESELLİ ETTİ
Jandarma Uzman Çavuş 40 yaşındaki İsmail Dursun, Yozgat’ın Şefaatli ilçesi’ne bağlı Karalar Köyü’nde toprağa verildi. İsmail Dursun’un cenaze törenine Kayseri Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Harun Ocaklı, Yozgat Valisi Amir Çiçek, siyasi partilerin temsilcileri, Yozgat milletvekili adaylarının büyük çoğunlu ile yaklaşık 5 bin kişi katıldı. Cenaze namazı öncesinde şehidin 11 yaşındaki oğlu Osman, 7 yaşındaki kızı Duygu ve eşi Birsen, fotoğrafına sarılıp gözyaşı döktü. Bu sırada şehit oğlu Osman ise annesini teselli etmeye çalışırken, kendisi de ağlamaya devam etti. Şehit İsmail Dursun’un cenazesi Şefaatli İlçesi’ndeki İstasyon Meydanı’nda kılınan cenaze namazından sonra Karalar Köyü’ne götürülerek toprağa verildi.
TAYİNİ İZMİR’E ÇIKMIŞTI
Şehit Jandarma Uzman Çavuş Ümit Eker’in memleketi Samsun’un Kavak İlçesi’nde yas var. Şehidin babası Kamil Eker, İzmir’e tayini çıkan oğlu ile 2 gün önce telefonla konuştuğunu anlatırken, "Evin İzmir’e taşınmasına gerek olmadığını söylemişti. Nedenini sorunca ’Baba buralar çok karışık. Her an şehit olma durumuyla karşı karşıyayız. Bu yüzden İzmir’e taşınacağımızdan pek umudum yok’ demişti" diyerek gözyaşı döktü.
Bomba imha ettikleri bölgede şehit düştüler
TUNCELİ-Pülümür karayolunda PKK’lı teröristlerin karayoluna döşediği bombayı uzaktan kumandayla patlatmaları sonucu şehit olan Astsubay Atilla Şener, uzman çavuşlar İsmail Dursun ve Ümit Eker’in 21 Haziran 2007’deki bomba imha çalışmalarını DHA görüntülemişti. Şehit astsubay ve uzman çavuşların da aralarında bulunduğu 2’si sivil toplam 6 güvenlik görevlisi, yine Tunceli-Pülümür karayolunda, şehit olmalarından 9 gün önce PKK’lı teröristler tarafından yola döşenen bombayı bulup başarılı bir şekilde imha etmişti. Saldırıyı düzenleyen PKK’lılara yönelik operasyon ise genişleyerek devam ediyor. Tunceli merkez, Pülümür ve Nazimiye ilçelerinden bölgeye çok sayıda Jandarma Özel Harekat timi sevk edilirken, bütün tepeler ve geçişler tutuldu.http://www.hurriyet.com.tr/_newsimages/3653119.jpg
Kavuşamadılar
ŞEHİT Astsubay Atilla Şener (28) son yolculuğuna memleketi Isparta’nın Gelendost İlçesi’nde uğurlandı. Şener’in resmi nikah kıydığı ancak henüz düğün yapmadıkları için bir araya gelemediği astsubay adayı eşi Ayşegül Şener de üzerinde askeri üniformasıyla eşini uğurladı. Düğünü yerine kavuşamadığı eşinin cenazesine katılan Ayşegül Şener, bayrağa sarılı tabutu taşıdı, mezarına toprak attı.
Hürriyet
BEKİR COŞKUN
HÜRRİYET 03.07.2007
Bir şehit kaç dolar?..
PARA için her şeyi verecek misiniz?
Kentlerin koruluklarını, limanları, bankaları, fabrikaları, televizyonları, haberleşmeyi, barajları, tarlaları, havaalanlarını, mağazaları, hastaneleri verdiniz...
Bu "para" hırsı nerede duracak?
Daha neleri vereceksiniz?
Çoktan pazarlanmış bir bağımsızlığın-özgürlüğün üzerine neler koyacaksınız, bitpazarında ceket satar gibi?..
Onuru?...
Kimliği?..
Marşlarımızı?..
Bayrağı?...
Çocuklarımızın umutla koştukları günleri?..
*
ABD’yle, Kuzey Irak’ta operasyon yapmamak şartı da taşıyan, bir milyar dolarlık anlaşma yapıldığı iddiaları doğru çıktı.
Anlaşmayı Ali Babacan imzalamış.
Bizim iktidardaki arkadaşlar, her konuda olduğu gibi yine işledikleri haltı örtmek için binbir numara çevirseler de, ABD Senatosu’ndan geçmiş belgeler, niyetlerini ve teslimiyetlerini kesinkes kanıtlıyor.
Anlaşmada Kuzey Irak’a girmeme şartı var.
Şimdi Başbakan’ın (Genelkurmay Başkanı’nın tüm ısrarlarına rağmen) sınırdaki PKK kamplarına ilişilmemesi için neden kıvırıp durduğu daha iyi anlaşılıyor.
Doğrusunu isterseniz bu; her şeyi çıkar olarak gören, değerlerini yitirmiş, bu yüzden de AKP’nin eteğine yapışmış, Türkiye’nin laik yapısı bozulurken hiç de oralı olmayan sermaye kesimi ile bire bir örtüşüyor.
Aynı kafadalar:
Her şey çıkar için...
Her şey para...
*
İşte; bilinçli olarak ilişilmeyen, görmezlikten gelinen, sınırımızın dibindeki o terör merkezleri yüzünden her gün cami avlularına şehit tabutları geliyor.
Toplumun bilmediği, Türkiye’den gizlenmiş bir ekonomik çıkar yüzünden...
Hepimizden gizlenen bir yüzkarası nedeniyle.
Peki...
Nedir bedeli akan kanın?..
Kaç paraya vuruluyor yaban güvercinleri?..
Bir şehit kaç dolar?..
3 Temmuz 2007
"Allah'ını seven hangi yürek bir çocuğu babasından ayırır?"
Emre İtalyan yapımı plastik patlayıcıyla Şırnakta şehit edilen Binbaşı Ramazan Armutçuoğlu'nun 18 yaşındaki oğlu...
11 yaşındaki Eren'in ağabeyi...
Emre gururlu çocuk, dosdoğru...
Onu ilk babasının cenazesinde gördüm. Hani şu şehit yakınlarının Abdullatif Şener dışında hiçbir bakanın elini sıkmadığı cenazede...
Elinde babasının çerçeveli resmi...Gözlerini biran olsun babasının tabutundan ayırmadan... Tören kıtasıyla yürüdü Emre...Dimdik...Gocunacak neyi var ki...
Bir hafta sonra Babalar Günü'nde ÖSS'ye girdi...'Babam için cevapladım soruları' dedi kendine uzatılan mikrofonlara. Yaşıtları ÖSS çıkışı partilerde, konserlerde alırken soluğu o babasının mezarına gitti. Dimdik...Gocunacak neyi var ki...
Bugün Ankara Tandoğan'daydı Emre...Her liseyi yeni bitiren gibi uzatmaya çalıştığı saçları, yeni yeni çıkan sakallarıyla dimdik kürsüdeydi. Emre delikanlı çocuk, lafı eğmez, bükmez... Çıktı, aldı mikrofonu eline, dedi ki...
"Ben, şehit Binbaşı Ramazan Armutçuoğlu'nun büyük oğlu Emre Armutçuoğlu. Benim babam, 9 Haziran 2007 tarihinde hain, şerefsiz, haysiyetsiz PKK yüzünden şehit düştü. Allah'ını seven hangi yürek bir çocuğu babasından ayırır"
Sonra patladı Emre... Fotoromansız...Trüksüz...Hilesiz...Klişesiz...Patl adı...
Ağladı...
Ama o bile yakıştı.Delikanlı çocuk...Dosdoğru...Gocunacak neyi var ki...
Emre belki mühendis olacak, belki doktor, keşke gazeteci olsa...Google'dan baktım. Basgitar çalıyormuş. Belki müzisyen olur. Çok da yakışır. Bilmem.
Bildiğim hep çok çalışmak zorunda...Daha kardeşini okutacak...
Bildiğim ne kadar çalışsa da 26 yaşında gemi alamayacak. Alınteriyle alınmıyor çünkü...
Bildiğim bu konuşmayı yaptıktan sonra ağzıyla kuş tutsa, üniversiteyi derecelerle bitirse de Dünya Bankası'nda işe giremeyecek! Almazlar çünkü...
Bildiğim ehliyetsiz hız yaptığı arabayla kimseyi ezemeyecek...Öyle son model, afili arabası da, kazayı örtbas edecek babası da yok çünkü...
Ama Emre adam gibi adam olacak. Hep öyle başı dik, lafı eğmeden, bükmeden dosdoğru konuşacak...
Emre 9 Haziran 2007 tarihinde hain, şerefsiz, haysiyetsiz PKK yüzünden şehit düşen Binbaşı Ramazan Armutçuoğlu'nun "Allah'ını seven hangi yürek bir çocuğu babasından ayırır?" diye soran oğlu...
Gocunacak neyi var ki...
Melike İlgün
www.kanalturk.com.tr
Değerli komutanımız Osman Pamukoğlu, yıllarca pkk terörünün Ankara da olduğunu söyledi.Ben ise buna bir şey ekleyerek,Pkk terör örgütünün kurucusu ve merkezi ve 35000 şehit mehmetcik kardeşimin katilinin Almanya olduğunu resmi delil ve belgeleri ile C.Savcılıklarına,bakanlıklara sundum.Fakat Akp hükümetinin talimatı,aman her ne olursa olsun Almanyayı karşımıza almayalım olmuştur.Yıllarca terörle mücadele verdim ve terörü deşifre ettim.Sadece benim yanımda yüzlerce mehmetcik kardeşim şehit oldu ve bir okadarda gazi.
Sizlere yemin ederim ki istense 1 mehmetciğimizi şehit veya gazi vermeyiz.Yeterki T.C.Devletimiz Almanyadaki operasyonlarını başarı ile sürdürsün.Fakat burada Ankaranın maddi çıkarları söz konusu olunca bu operasyona izin dahi verilmiyor.Almanyada 750000 pkk taraftarı olduğunu ve bunların çoğunun T.C.Kimliği taşıdığınıda biliyormusunuz.Tabi nedense bunlar Almanya yandaşı sözde Türk medyası tarafından gündeme getirilmiyor.Çünkü onlarında Almanya içinde maddi yatırımları var,ayrıca tüm siyasilere verilen örtülü ödenekler,Tüsiad,Müsiad yatırım ortaklıkları.İşte mehmetciğimizi satan misyon budur,buyurun inanmıyorsanız derin araştırmalarınızı yapınız.
sehıtlerımıze ALLAH rahmet eylesınde ..
bır avuc pkk yı tüketemedık yan basımızda yuvalrı var gıdemıyoruz bır ültümatun duruyoruz yerımızde bunlar gecmışdekı olan olaylar ya taze sehıtlerımız hala askerlerımız sehıt düşmekde nereye kadar ....
bızım yerımıze ırak gırdı kandıl dagına oysa bızım gırmemız gerekmezmıydı sehıtlerımızın ruhu ıcın ne engellıyo bızı bır avrupa sevdası ııcın nelerden vazgecıyoruz hangı sıyası dengenın unsuruyuz bılınmez ama bır seylerı yanlış yaptugumuz yada ıhmal etımız kesın
yoksa bır avuc gerılla okskoca TC cumhurıyetı kıyaslamaz bıle
BU forumda yazılanları içim burkularak okuyup duruyorum.Geçen gece yanılmıyorsam Show TV'de Kanlı Türkü'yü (Kan Uykusunun devamı) izlerken de nefes alamaz bir hale geldim. Ama benim hazmedemediğim o cenazelerde kan ağlayan anaların, bacıların, eşlerin sesini duymayanların acılarını küçümseyenlerin yine o insanların neredeyse % 50'sinin oyunu almış olmalarıdır.Torunu olduğunda demeç veren Başbakan'ı hangi şehit ailesinin yanında gördünüz? Ufff konuşmak istemiyorum ama dayanamıyorum hazmedemiyorum. Hazmetmek zorundayım biliyorum çünkü ne acı bugün sandık koyulsa neticenin %50'leri aşacağını ve asla aşağıya düşmeyeceğini biliyorum. Bu hususta zavallı Halkıma güvenim sonsuz!!!!!!
Sayın: Av:Gülcen Bakır yazdıklarınıza içim kan ağlayarak aynen katılıyorum ve evlatlarıma sunu söylüyorum Vatan uğruna ölmek gerektiğinde şayet ölürsem kanımı Bayrağımızda görürsünüz.
Bu vatan bir avuç çapulcuya ve yobaza teslim edilmez.
Şehitlerimizin ruhu sadt olsun.
Rauf Tamer/Posta 01.10.2007
Bunlara katil diyemem. Cani diyemem. Canavar diyemem. Eşkıya bile diyemem. Hepsi hafif kalır.
Bunlara bir ad arıyorum, bulamıyorum. İnsanlık dışı bütün terimleri sıralasam yetmez.
Biz hala bunların kravatlı olanlarına diyoruz ki:
Önce terörü lanetleyin.
Ne terörü?
Terör bile bunun yanında asalet kalır. Çünkü terörün bile bir hedefi bir amacı vardır.
Beytüşşebab'ın Beşağaç Köyü'ndeki kanal inşaatında çalışıyorlardı.
Saat 17.00'de paydos.
Minibüse binip evlerine döneceklerdi... Çoluk çocuk, hep birlikte...
O sırada bir cehennem ateşi açıldı.
13 ölü, 2 yaralı.
Şerefsizler. ellerini kollarını sallaya sallaya kaçtı.
Bunlara katil diyemem. Cani diyemem. Canavar diyemem. Eşkıya bile diyemem. Hepsi hafif kalır.
Bunlara bir ad arıyorum, bulamıyorum. İnsanlık dışı bütün terimleri sıralasam yetmez.
Kalleş, iltifat sayılır.
Kancık, kahpe falan?
Hayır. Kelimelere yazık olur.
Adi, alçak aşşağılık?..
Kafi gelmez. Çıta oralara inmez.
Biz hala bunların kravatlı olanlarına diyoruz ki:
Önce terörü lanetleyin.
Ne terörü?
Terör bile bunların yanında asalet kalır.
Çünkü terörün bi hedefi, bir amacı vardır. Oysa bunlar, kendi ansını babasını bile keser.
Kelimelerin yetersiz kaldığı böyle bir mahlukat, dünya kurulduğundan beri görülmemiştir.
........
Not: Beytüşşebab'ı Kuzey Irak'ta falan sanmayın.
Türkiye hudutları içinde:
Şırnak'ta.
Yanmak...
BİLMİYORUM terör kurbanları sizi ne kadar ilgilendiriyor.
Gazetelerdeki resimlere, televizyonlardaki görüntülere bakıp, içinizin biraz sızladığını ve "Bunlar hain" dediğinizi biliyorum.
Birazdan elektrik faturasını mı düşüneceksiniz, gelecek misafirleri mi, mağazanın vitrininde gördüğünüz o gömleği mi, yapacağınız dedikodunun provasını mı düşüneceksiniz içinizden...
Uzaktaki evlerde bunlara asla yer yok.
Orada yer-gök ateş...
Çığlıkların, ağıtların, ana-baba-sevgili yüreklerindeki ateşin bir cehennemi oralar.
Minderler de yanıyor, yastıklar da...
*
Tabutların geçidi bittikten sonraki haber hangisiydi?
"Deniz Seki yağ aldırdı" mı?.. "Ebru ile Osmantan’ın ortaya çıkan gizli aşkları" mı?..
Bir zıplayışta işte uçtu sayılır kafanız bu yana.
Ne üzüntü kaldı, ne o minik tepkiden eser.
Unuttunuz tabutları.
Uzakta ateş düşmüş evlerden yüzünüze bir an vuran hafif ılıklık, yerini "Bade, Emre ile yakalandı"nın serinliğine bıraktı gitti.
Uzaktaki evlerde bir yudum su dahi yanarken.
*
Böyle duygularını yitirmiş, umursamaz, çürümüş toplumlarda sırayla herkes yanar.
Ve herkes sırayla aldırmaz...
Meclis’te yemin etmiş, devletten milletvekili maaşı alan DTP’nin PKK’ya "Terör örgütü" demediğini ve PKK’nın Meclis’te olduğunu bilmiyor musunuz?..
Biliyorsunuz...
Bu iktidarın; PKK’ya silah veren, yardım eden ve topraklarımızı "Kürdistan"a vermeyi planlayan ABD’nin "stratejik ortağı" olduğunun farkında değil misiniz?..
Farkındasınız...
O tabutların bir hain oyunun parçası olduğunu görmüyor musunuz?
Görüyorsunuz.
Ama tepkiniz yok, sesiniz çıkmıyor, seyircisiniz...
Tam tersine; oy vererek bu teslimiyetçi ve tuzak politikanın birinci adamını Başbakan, ikinci adamını Cumhurbaşkanı yaptınız.
Tabutlar gelmeye devam ediyor.
Bakıp geçtiğiniz o uzaktaki evde bir nefeslik hava dahi ateş...
Yer-gök yanıyor.
Bekir Coşkun/Hürriyet
PKK’ya kardeşimiz diyenlerin ben kardeşi değilim!
Bu kadar açık ve bu kadar netim! Ne zaman PKK’nın adını duysam, görsem veya okusam hep aynı yüz beliriveriyor gözlerimin önünde…
Emre’nin… İtalyan yapımı plastik patlayıcıyla Şırnak’ta şehit edilen Binbaşı Ramazan Armutçuouğlu’nun 18 yaşındaki oğlu Emre’nin, babasının cenazesinde acıdan kararan yüzü …
Babasının tabutundan biran olsun ayrılmayan, ama bir türlü ağlamayan gözleri… Kulağımdaysa hep onun Tandoğan’daki “Teröre Hayır” mitinginde dediği "Ben, şehit Binbaşı Ramazan Armutçuoğlu'nun büyük oğlu Emre Armutçuoğlu. Benim babam, 9 Haziran 2007 tarihinde hain, şerefsiz, haysiyetsiz PKK yüzünden şehit düştü. Allah'ını seven hangi yürek bir çocuğu babasından ayırır" sözleri … Aynen Emre gibi ben de PKK’nın hain, şerefsiz ve de haysiyetsiz olduğunu düşünenlerdenim! Ve PKK’ya kardeşimiz diyenlerin ben kardeşi değilim! Çünkü; “ Biz PKK’ya terör örgütü diyemeyiz, dersek biz sizleşiriz” diyenleri “bu zihniyetle” mecliste görmeyi kabullenemeyenlerdenim. Çünkü; PKK’ya terörist diyemeyenlerin parti başkanının yabancı dil hanesine Türkçe yazmasına gülüp geçemeyenlerdenim. Çünkü; iyi niyet denilen şeyin beyaz ceket giyip meclise gelmekle olmayacağını bilenlerdenim. Çünkü; Orgeneral Büyükanıt’ın dün dediği , " Hiçbir ülkenin güvenlik güçlerinin terörle mücadele azmi ve uygulamaları, gizli bazı emellerle bu kadar engellenmemiştir. Bu sözlerimin bazı kişi ve grupları rahatsız edeceğini biliyorum. Bu çevrelerden beklentimiz bu sözlere somut kanıtlarla cevap vermeleridir. Kulağa hoş gelen birtakım sloganvari sözlerle konuşanları ulusumuz asla affetmeyecektir.” sözlerinin şifresini çözebilenlerdenim. Çünkü; ne Emre’nin babasının, ne Beytüşşebap’ta köyüne su getirmek için gittikleri kanal çalışmasından dönen 12 kişinin katillerini
“ uzlaşma, anlaşma, ılımlı olma ” teraneleriyle affedebilenlerdenim. Çünkü; Emre gibi “Allah’ını seven hangi yürek bir çocuğu babasından ayırır.” diye soran ve bu soruyu soranlara her gün yenilerinin eklenmesinden bıkanlardanım. Çünkü; her şehit cenazesinde hala içi yanan, Beytüşşebap Meydanı’ndaki dizi dizi tabutları görünce dayanamayan, yüreği nasır tutmayanlardanım. Tekrar ediyorum! PKK’ya kardeşimiz diyenlerin ben kardeşi değilim! Anlaşma da, uzlaşma da, kardeşlik de PKK’nın terör örgütü olduğunu kabul ettikten sonra başlar. Ha bu yüzden beni militarist olmakla suçlayacak olanlar varsa varsın suçlasınlar. Ben ne olup ne olmadığımı herkesten iyi bilirim!
Bakanlar Şırnak’ta ne yapacak?
Minibüs taranıp 12 kişi öldürüldü diye 3 bakan Şırnak’a gidecek.
Böylelikle hükümet gövde gösterecek.
Tamam gitsinler de...
Çok merak ediyorum gidip ne yapacaklar.
Taziye ziyareti…
Tutulmayacak bir “Hesap sorulacak” sözü…
“Allah rahmet eylesin” dilekleri…
Sonra da inceleme…
Neyi inceleyeceklerse… Olan olmuş, 12 kişi ölmüş, teröristler takır takır taramış işte!
Bence… Önce hükümet üyeleri birbirlerine taziye ziyareti yapmalı. Devletin terör politikasını öldürdükleri için… Ve Irak’a bile söz geçiremezken kendilerini incelemeli. “Biz nerede yanlış yaptık?” sorusunun yanıtını bulmak için…
Melike İlgün
pkk 13 askerimizi daha aldı." Ben kardeşlerime terörist dedirtmem "diyen meclisteki bazı şahıslar,pkk ya terörist diyenleri antidemokratlıkla suçlarken demokrasi yok diye çığırtkanlık yaparlarken kendi yaptıkları nedir acaba? bizler demokrasi adına konuşamayacağız konuştuğumuz zaman Vatanımızı,Cumhuriyetimizi Atatürkümüzü savunduğumuz zaman ırkçılıkla suçlanacağız ama kendileri teröristlere kardeşimiz derken hiçte ırkçı davranmamış olacaklar.çünkü düşünce özgürlüğü, yaşam biçimlerini diledikleri gibi yaşama hakkı bu ülkede demokrasi adına konuşma ve eleştirme hakkı sadece onlarındır..ne ala.neden çünkü onlar ezilmiş azınlıklarmış..YUH bunlara bu tavizi verenlere..
Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan basın açıklamasıdır.
1. Şırnak bölgesinde görev yapan bir birliğimize, 07 EKİM 2007 tarihinde terör örgütü tarafından yapılan saldırıda, 13 Silahlı Kuvvetler mensubu şehit edilmiştir.
2. Terör örgütü mensupları, yurt içerisinde operasyon birliklerimizle, yurt dışına kaçış noktalarında ise ateş destek vasıtalarıyla takip edilmektedir.
3. Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetlerde ortaya çıkan bu tablo, mücadele azmimizi ve kararlılığımızı daha da artırmıştır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Şu an meclisin yapacağı en güzel hareket o telaffuz ederken bile tüylerimin diken,diken olduğu örgütü;terörist olarak kabul etmeyenleri meclisten atmak olacaktır.ALLAH(c.c.) hepsine gani gani rahmet eylesin!
VATAN SAĞOLSUN!!!!