Siz %20'lik dilim içerisindesinizdir. Bu nedenle davanız reddolunur:)
Printable View
Vay be ! Haraç verdiğini itiraf eden bir hukukçuya ilk defa rastlıyorum. Ne günlere kalmışız.Tam adliyelik oldu bu başlık.
Vay be :DD
Cumhuriyet savcıları göreve..:)
Bu satırları okuyan bir savcı ifadeye başvurmasın
Olur mu olur:DD
Şişli Emniyet müdürü Fatih Altay'lıya Beyoğlu'nun ne kadar güvenli olduğunu yazmıştı. Ben de bir teklifte bulundum. Hadi gidelim tedbili kıyafet gezelim Beyoğlu'nun memurlarının yaptığı pislikleri gör diye.Hala teklifim geçerli.Bana tazminat davası açacaklarmış yarası olan gocunur. Açsınlar.Hakimden bilirkişi talep ederim. Bilirkişi çıkar bir gece sokaklara. Bakar polis rüşvet alıyor mu almıyor mu? Hodri meydan.
Amacımı aşan söz söylemedim. Az bile söyledim.
Bilirkişilere güveniniz tam yani:DD
Hediye hediye:DD
Yaptığı işten memnun kalmış ,içinden gelmiş ÇORBA İÇİRMEK:DD
Başka yerlere çekme konuyu:DD
Bakın bu mevzular her gün herkesçe dillendirilen şikayetler. Herkesin malumu. Benim bir kısım memurlarla ilgili şikayetlerim devam ediyor. Bataklığı kurutmak lazım tek tek şahıslarla uğraşıp husumetleşmenin sonu yoktur. Polisle gidilen haciz dönüşü icra memurunun "polis arkadaşı yolcula" demesini de yadırgayamaz olduk
Ne rüşvet ne haraçtır bu, bu olsa olsa kendini ve mensubu olduğu camiayı gölgelemektir. Bir tek polis memurlarında yok ki bir çok kuruma girerken daha elimizi cebimizde hazır tutarız.
Açıkçası ben yüzünü kızartıp dilenene hayır demekte zorlanıyorum.
Yani şimdi siz polislerin rüşvet almadığını mı iddia ediyorsunuz?
Yok estağfurullah efendim, ne haddimize.Soluğu nezarette almayalım sonra.
Siz iddia sahibi olarak %80 polisler rüşvetcidir dediniz.
İspat edemezsiniz.
İspat edemeyeceğiniz büyük laflar etmeyin
Teşkilatı zan altında bırakamazsınız.
Şuç işlemiş olursunuz.
Ceza davası ile karşı karşıya kalırsınız.
O oranları silin.
Pardon mesajınızı yanlış okumuşum.
Rüşvet alan polis varsa ,rüşvet veren vatandaş var demektir.
Rüşvet istiyorsa gideceksin şikayet edeceksin.
Tüm teşkilatı zan altında bırakmayacaksın.
Kurumları yıpratmayacaksın.
Bireysel olarak elbettteki 10000 binlerce üyesi olan teşkilatta cürük elmalar olacaktır.Bunu engellemekte mümkün değil.
Ama bunu teşkilata bütününe yönlendirip
suçlamak Bir vatandaş olarak bizi üzer.
Toplumun polise olan güvenini de zedeler.
Hukukcu kimliğiyle düşünelim.
TCK 301/2
Avukatlar şöyledir, polisler böyledir, jandarmalar yumurta toplarlar, savcılar Fethullahçıdır, askerler dinsizdir gibi ithamlar bize fayda getirmez.
Devleti ayakta tutanlar bu meslek gruplarıdır.Hepsine de saygım sonsuzdur.
Arkadaşlar İlk sayfadaki açılış mesajı ile Mehmet beyin ilk mesajını yan yana koyup değerlendiriniz. Diğer yazılanları da bu anlayışla algılamaya çalışınız.
Hepsi iyi güzel de, çorba parası niye alınır? Çorba içip çorbacıya vermek için değil mi? Adam sabaha kadar nöbet tutmuş, devriye gezmiştir. Sabaha karşı karnı acıkır bir sahahçı çorbacısına girer ancak çoğu zaman orada içtiği çorbanın da parasını ödemez. Hani çorba parasıydı..!!? Adını değiştirmek lazım öyleyse bunun.
Ben bir Mahalleden geçerken
O mahalledeki bir kişi bana yanlış yapsa
Tüm mahalleyi o kişinin yaptığı eylemle özdeştireceğiz mi
O mahallenin hepsi böyle mi diyeceğiz.
Mahalleyi mi suçlayacağız yoksa o yanlış yapanı mı?
Suçların Şahsiliği prensibini ne yaptık.
Yargısız infaz yapmadık mı
Tüm mahalleyi karalamadık mı
Mahallenin bir ferdinin yapmış olduğu yanlış
Tüm mahalleye nasıl taşındı.
Tüm mahalle o kişiyi Kontrol etmekle mi sorumludur?
Kontrol edemediyse ,bundan mahalle mi sorumludur.
BARODA SAHTEKARLIKTAN DİSİPLİN CEZASI ALAN AVUKATIN
MESLEKTEN ATILAN AVUKATIN
SORUMLUSU
TÜM AVUKATLAR MIDIR
Neden İğneyi önce kendinize BATIRMIYORSUNUZ?:DD
Polis önleme amacıyla avukatları arayabilir, kimlikte sorabilir;ama yüzde 50 si karşı geliyo ama dediğini yutuyor.Sonunda aranıyor maalesef.
İnsanlar başı sıkıştığında polis çağırmaktan çekinir hale geldi bana kaça mal olur düşüncesiyle.
Bilhassa trafik kazalarında karşılıklı anlaşma yolu sonuna dek bu nedenle zorlanmıyormu?
Bir kaç çürük elma tüm camiayı töhmet aldında bırakmasın istiyoruz. Kısa bir zaman içinde bir emniyet müdürü "bu camiayı bi kaç çorbacının kirletmesine izin vermeyeceğiz" demişti.
Sırf polis memurları için geçerli bir ayıp değildir bu devletin hemen her yanına yayılmış bir hastalıktır bu.
Geçen ramazanda icra dairesine gittim bir yazı asılmıştı "fitre ve zekat kabul edilir"
Bu yazı çok şey anlatıyor elbet meseleyi çok boyutlu ele almak lazım memurları bu duruma mecbur eden sebepleri ortadan kaldırıp çürümüşleri bundan sonra atmak gerekir.
Burda cevabi eleştiri hakkı kullanılmıştır bizim meslektede diğer tüm mesleklerde de çürük elma vardır.
Geçen ramazanda icra dairesine gittim bir yazı asılmıştı "fitre ve zekat kabul edilir"
Vay vay ........:DD
Esah mı:DD
Avukatın üzerinin aranması yürürlükteki kanunlarımızda iki yerde
geçmektedir. Bunlardan birisi, genel olarak avukatlık mesleğine ait hak ve
yükümlülükleri düzenleyen 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 58. maddesi digeri
ise 1721 sayılı yasanın 6. madedesidir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunun 58. Maddesi aynen 'ağır cezayı gerektiren suçüstü hali dışında avukatın üzerinin aranamayacağı' hükmünü koymuşur. Bu maddenin tek istisnası 1721 sayılı Yasanın 6. maddesidir. Bu madde de cezaevlerine girişleri düzenlemektedir.
Belirttiğim bu kanun maddesi 'Ağır cezayı gerektiren suç üstü hali dışında avukatın üzerinin aranamayacağı' genel kuralının tek istisnasını oluşturmaktadır. Dolayısı ile kamuya açık veya kapalı herhangi bir yerde ağır cezayı gerektiren suç üstü hali dışında, avukatın üzeri aranamaz. Bu kural maddenin değiştiği 02.05.2001 tarihini takip eden tarihlerde Emniyet Genel Müd. tarafından tüm emniyet birimlerine duyurulmuştu.
Ayrıca doktrinde bazı görüşe göre dedektörden geçme Arama olarak kabul edilmemektedir. Arama 24.05.2003 tarih ve 25117 sayılı Adlive Önleme Aramaları Yönetmeliği ile ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Ancak 2559 sayılı PVSK'nun 17. maddesi gereği polis kişilerden, (öncelikle kendisinin polis olduğunu gösteren belgeyi gösterdikten sonra) kimliğini sorabilir. Bu konuda herhangi bir istisna mevcut değildir.
Umarım sorunuza cevap olmuştur. Tüm meslektaşlarıma iyi çalışmalar dilerim.
Av. Hüseyin KOÇAL
İstanbul Barosu
YASAYA AYKIRI ÜSTÜ ARANAN AVUKATIN AÇTIĞI DAVADA İÇİŞLERİ BAKANLIĞI TAZMİNATA MAHKUM OLDU
1136 sayılı Avukatlık Yasasının 58. maddesi ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri dışında avukatın konutu ve yazıhanesi aranamaz hükmünü taşıyor.
Ankara Üçüncü İdare Mahkemesi, bir avukatın üstü ve çantasının yasaya aykırı olarak arandığı gerekçesiyle İçişleri Bakanlığını iki buçuk milyar lira manevi tazminat ödemeye mahkum etti
Mahkeme kararında, Avukat Kemal Vuraldoğan'ın, evinden bürosuna gitmekteyken miting dolayısıyla yapılan aramada, avukatlık kimliğini gösterdiği ve yasal olarak üstünün ve çantasının aranamayacağını belirmesine rağmen polislerce arandığı, bunun üzerine Vuraldoğan'ın İçişleri Bakanlığına suç duyurusunda bulunduğu ve yanıt alınamaması üzerine de tazminat davası açtığı belirtildi.
Mahkeme kararında, 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 58. maddesinde, ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri dışında avukatın üzerinin aranamayacağı hükmü bulunduğu belirtilerek şu görüşe yer verildi:"Kamu idareleri yürütmekle yükümlü bulundukları kamu hizmetlerini gereği gibi yerine getirmekle, bu hizmetin işleyişini sürekli olarak kontrol etmek ve hizmetin yükümlülüğünü yerine getirmemek suretiyle hizmetin kötü veya geç işlemesi, gereği gibi işlememesi idarenin hizmet kusurunu oluşturur. Dolayısıyla hizmet kusuru nedeniyle bir zarar verilmiş olması halinde belirtildiği üzere idarenin meydana gelen zararları tazmin sorumluluğu bulunmaktadır."
Ankara Barosu Başkanlığının da müdahil olarak katıldığı davanın kararında, davacı avukatın vatandaşlar önünde üst aramasına maruz kalmasının meslek onurunu zedelediği kanısına varıldığı belirtilerek İçişleri Bakanlığının iki buçuk milyar lira manevi tazminat ödemesine hükmedildiği belirtildi.
Avukatlık Yasası: Madde 58
Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır. Avukat yazıhaneleri ve konutları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet Savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile aranabilir.Ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri dışında avukatın üzeri aranamaz.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa ile Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun duruşmanın inzibatına ilişkin hükümleri saklıdır. Şu kadar ki, bu hükümlere göre avukatlar tutuklanamayacağı gibi hapis veya hafif para cezası da verilemez.
Kaynak http://www.istanbulbarosu.org.tr/Det...CatID=1&ID=765
'Polis bir asker kadar disiplinli,bir hukukçu kadar bilgili,bir anne kadar da şefkatli olmalıdır.'der önderimiz M.K.ATATÜRK.Lütfen polis tarihine kısaca bakınız.Davul zurna ile polis alımları olmuş.Sadece polis olduğu için vurulduğu dönemler olmuş.İlkokul mezunu,ortaokul mezunu derken,şimdi üniversite bitirmiş kişiler polisliği öyle ya da böyle tercih etmektedir.Tespitinizde hata olduğunu düşünüyorum.2009 yılı değerlendirmesi tam tersi yönde.Şu an kendi alanında uzmanlaşmış,bilgili,kibar,gerektiği yerde silahını,cobunu kullanan polislerin oranı teşkilat içerisinde yüzde seksenin üzerinde.Bence siz 1980 ağzı ile ve o zamanlardan kalan polis imajından bahsetiyorsunuz.Kişiliğinizi tanımıyorum ama bir hukukçu olduğunuz ihtimali ile size bu tür cümlelerin yakışmadığından dolayı sizi esefle kınıyorum.Lütfen,eleştiri yaparken daha sağduyulu olun.
Mesleğinizde "POLİS" yazıyor.
3 iletiniz var, ikisinde "sizde aşağılık psikolojisi var" yanıtını vermişsiniz.
Bu yazıların bir polis memuruna ait olduğunu düşünmüyorum. Aldatıcı nitelikte üye bilgisi verdiğinizi düşünüyorum.
Amacınız nedir? Yalnızca siteden atılmak istiyorsanız, zevkle. Fakat farklı bir amacınız varsa, paylaşın.
Hukukta silahların eşitliğinden habersiz olan polis arkadaşlarımız savcının önünde düğmesini iliklerken avukatı gördü mü hemen kendisini devletin tek temsilcisi zannederek saldırgan bir tutum göstermekte malesef.
O"aşağılık" sözünü söyleyen arkadaşa iade etmekle birlikte...
Avukatlar üzerini aratmazmış, avukatlar hemen "ben avukatım" diyip üste çıkarmış.Sadece gülüyorum bunlara.
Bugüne kadar bir polisin polisin üstünü aradığına , bir polisin radara yakalanıp ceza yediğine şahit olan meslektaşım varsa söylesin ben henüz rastlamadım.Mesaj yerine ulaşmıştır umarım.
Konu başlığı avukatların yüzde ellisinde aşağılık psikolojisi var diye açılınca buna verilecek cevap ancak benim yukarıda verdiğim cevaplar gibi olur. Herkes biliyorki her meslekte sıradışı insanlar vardır. İstisnalar hariç avukatın aranamaması yasadan doğan bir durumdur. Bunu en iyi bilmesi gereken de polislerdir. Polisler bunu bilmiyorsa onlara hizmetiçi eğitimi vermesi ve öğretmesi gereken İçişleri Bakanlığı'dır.:)
KOMPLEKS MESELESİ ÜZERİNE AÇIKLAMALAR
BASIN AÇIKLAMASI: MESLEKTAŞLARIMIZA YAPILAN SALDIRILARI KINIYORUZ
Meslektaşımız Av. Ümit ULAŞ, 29.11.2009 Pazar günü, saat 00.50 sıralarında, bir arkadaşı ile taksim Sıraselviler caddesinden geçerken, iki sivil polis memuru tarafından durdurulmuş ve kimliği sorulmuştur. Avukatlık kimliğini göstermiş ve sivil giyimli kişilerden de polis olduklarını belgeleyen kimliklerini sormuştur. Polislerden biri kimliğini çıkartmış ancak net olarak kimlik gösterilmemiştir. Bunun üzerine polis olduklarından kuşkulanıp yeniden kimliği görmek istediğini beyan etmesi üzerine “artistlik yapma ulan, yürü karakola gidiyoruz” denilerek ellerine arkadan kelepçe takılarak Taksim Polis Merkezi’ne götürülmüş, karakolda tartaklanmış, fiilen gözaltına alınmış, özgürlüğü kısıtlanmıştır.
Baroya durumun bildirmesi üzerine, Başkanlığımızca kendisine Avukat Hakları Merkezinden avukat görevlendirilmiş, görevli avukatın görüşme, rapor alınması için hastaneye sevk talebi ve hukuki girişimde bulunması kolluk biriminde engellenmiş, 04.00’a kadar hiçbir işlem yapılmaksızın bekletilmiş, serbest bırakılmasını müteakip görevli meslektaşımız ile hastaneye resmi sevk olmaksızın Taksim Araştırma ve Eğitim Merkezine gidilerek darp ve cebir raporu alınmıştır.
Aynı gün bir başka stajyer avukat meslektaşımız da Taksim Polis Karakolu’nun karşısında bir Baş komiser tarafından makul bir sebep olmaksızın kimliğinin sorulması üzerine başkaca polislerin de yardımı ile uygunsuz sözlerle yere yatırılıp elleri arkadan kelepçelenerek Taksim Polis Merkezi’ne sürüklenmiş, bu durumun kameralara yakalanmaması için özen gösterilmiş, karakolun tuvaletinde üzerine soğuk su dökülmüş, coplarla başına vurulmuş, burun kemiği tuvalet taşına çarpma nedeni ile zedelenmiş, karanlıkta ıslak bir vaziyette tuvalette bekletilmiş, sistematik işkenceye maruz bırakılmış, şikâyetçi olmaması ve hazırlanan ifadeyi imzalaması için korkutulmuş ve tehdit edilmiş, 04.30 sıralarında sırılsıklam bir vaziyette serbest bırakılmıştır.
2559 sayılı Polis Vazife ve salahiyet Kanunu’nun “durdurma ve kimlik sorma” kenar başlıklı 4/A maddesi uyarınca polis ancak bir suç ve kabahatin işlenmesini önlemek, suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek, hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek, kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek amacıyla, makul bir sebebin bulunması halinde durdurma yetkisini kullanabilir. Süreklilik arz edecek fiili durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamaz. Durdurulan kişiye durdurma sebebi bildirilmeli, nazik davranılmalıdır. Kişilere polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra kimlik sorabilir.
kanun hükümlerine uygun işlem yapılmadığı gibi meslektaşlarımıza neredeyse kin saiki ile davranılmıştır. Her fırsatta yargı, yargının kurucu unsurlarından olan savunmayı serbestçe temsil eden avukatlara olumsuz bakış açısının uzantısı olan bu durum, hukuka karşı saygısızlığın tezahürüdür.
Yargı görevi yapan avukat meslektaşlarımızla birlikte ülkemizde yaşayan insanlara karşı kimi kolluk birimlerinde dayak, kötü muamele ve işkence yapıldığı, giderek artan yaygın bir kanı olarak ortaya çıkmaya başlamıştır.
Hukuk devletinin temel koşulu bütün devlet işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır. Hukuk devleti, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her eylem ve işlemi hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde Yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa’nın bulunduğu bilincinden uzaklaştığında geçersiz kalacağını bilen devlettir.
Devlet faaliyetlerinin salt yasaya uygun olması da, hukuk devleti için yeterli değildir. Bu faaliyetlerin ölçülü, hukukun evrensel ilkelerine uygun ve birey hak ve özgürlüklerinin asıl olduğunu esas alan bir bilinçle yerine getirmesi gerekir. Hukuk devleti’nin öncelikli hedefi, bireylerin hak ve özgürlüklerini hukuka uygun kullanmalarını temindir. Hukukun dışına çıkan devlet yetkililerini de hukuk kuralları içerisinde etkin bir şekilde soruşturmak, bu tür hukuk dışı uygulamalara taviz vermemek, hukuk devletinin önceliklerindendir.
Bu tip olaylar koruma güdüsü ile hareket edilmeksizin ön kabullerden uzaklaşarak tespit edilip, hukuk kuralları çerçevesinde soruşturulup cezalandırılmalıdır. Bu anlayıştaki kişiler cezalandırılmaz ise, toplumun polise ve devlete olan güveni giderek zayıflayacak, hukuk devletine olan inancı kaybolacaktır. Emniyet birimlerinde hukuk dışı uygulamalar içerisinde olanlara karşı etkin bir soruşturma işlemi yapılacağını, kolluk birimlerinde hukuk dışı ve insani değerlerden uzak muamelelerin önüne geçilebilmesi için harekete geçileceğini, yapılacak etkin işlemlerle bu olaylara taviz verilmeyeceğine inanıyoruz. Böylece, asayişi, toplumun ve bireylerin tasarruf emniyetini, meskenini, halkın ırz, can ve malını korumakla görevli kılınmış Emniyet teşkilatı da töhmet altında kalmayacaktır. Çağdışı ve insanlık dışı bir muamele olan işkence ve kötü muamelenin artık ülke gündemine bir daha gelmemesini temenni ediyoruz. Aksi halde hukuk devletinden zulüm devletine dönüş başlamış olacaktır.
Hukukun örselenmeye çalışıldığı bu dönemde, Barolar olarak Avukatlık Kanunu’nun bizlere verdiği hukukun üstünlüğünü, insan haklarını ve avukatlık onurunu savunmak ve korumak görevimizi, hukukun herkese bir gün lazım olacağı ve hukukun üstünlüğüne sonsuz inancımız gereği sonuna kadar yılmadan ve korkmadan sahip çıkacağımızı, mesleğimizin onuruna ve meslektaşlarımıza karşı yapılacak olumsuz her eylem ve teşebbüs karşısında avukat ve meslek örgütü olan Baroların sert tepki göstereceğini basın ve kamuoyunun bilgisine sunarız.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI
Beyoğlunda onca yıl geç vakitlerde dolaştım.
Bir polis memuru yanıma gelmedi.
Trafikte araba sürerim .Ehliyetimi de sormazlar.
Yolda çevirme olur.Beni durdurmazlar.
Bakın Şu ehliyetime derim.Geç geç derler.
Polis beni adam yerine koymuyor
Bu memlekette ciddiye alınmıyorum ben.
Sayın Tayfun Eyilik de olmazsa yaşayıp yaşamadığım dan da şüphe duyacağım.
Bir o beni ciddiye alıyor.
Yazılarımı siliyor.
İstanbul barosunun yaptığı açıklamaya tamamen katılıyorum. İşin ilginç tarafı İstanbul barosunun dibindeki (TAKSİM) bir emniyet biriminin bu olaylara karışması. Nedir bu? Biri talimat verdi de avukatların canını mı sıkmaya çalışıyorlar.
Polis arkadaşlar, bir avukatın canını bir kere sıkabilirsiniz ama sizin canınız yıllarca sıkılır!
Lütfen kanunları öğrenin ve kanunlara önce siz saygı gösterin.
Kişi, avukatım dediğinde, önce kimliğini rica edin. Gösterirse karşınızdakinin bir savcı veya hakimden farklı bir kişi olmadığını düşünerek davranın. Avukat Suç mu işlemiş? Onun yolu da kanunda yazıyor. İfadesini de hesabını da Savcılıkta verir, siz hiç merak etmeyin. Savcıya da güvenmiyorsanız o zaman mesleğinizi terkedin. Avukatlar mesleklerinden ötürü yargılanırken Sulh ceza, Asliye ceza mahkemelerinde değil Ağır Ceza mahkemelerinde yargılanırlar. Çünkü kanun, koruma sağlarken de ceza verirken de bonkör davranmayı uygun görmüştür. Tüm dünya hukuklarında da avukatın yasal farklılıkları bu şekildedir.
Sonuç olarak İstanbul barosunca yapılan duyuruya konu olaylar ile ilgili yapılacak yargılamada, hakimlerimizden cezanın en üst sınırından ceza vermelerini diliyorum.