-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
DURMAYALIM HEP SORALIM!
Genelkurmay inceledi.
“Sahte bu belge” dedi.
Gözler Başbakan’a döndü.
Onun da bir sözü olmalıydı.
Başbakan susuyor.
Niçin susuyor?
Oysa; “Belge gerçekse çok vahimdir, gerçek değilse daha vahimdir” demişti. Bu belge sahteyse kim hazırladı? Orduda darbeciler var mı, yok mu? Varsalar neredeler? Yoksalar orduya niçin çamur atıldı, çamurcu kim, ne yapmak istiyor, rejisör kim, amaçları nedir? Askeri dinleyenleri, gizli evrakları, “süzme ve sızdırma, vurma ve kollama gazetecilerine” yayınlasınlar diye ulaştıranları Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bulması gerekirdi.
Bugün 33 gün doldu.
Bulmadı.
Halka bu belgenin “gerçek olduğunu” gösteren inandırıcı bir kanıt sunmadılar. Kendisi hapisteyken bürosundaki çekmecede bu sahte belge fotokopi çıkan Avukat Serdar Öztürk, “Ofisime mermi koyanlarla bu belgeyi koyanlar aynı kişilerdir. Ofisime mermi koyan kişiler, mermi kutusunu masamda unuttu. Kutuyu parmak izi alması için savcıya ulaştırdık, ancak savcı Adalet Bakanlığı’ndan gelen bir istek üzerine parmak izi almadan 1 ay izne çıkarıldı” diyor.
Savcıyı bakanlığa kim çağırdı?
Savcının görevini yapması neden engellendi, neden parmak izini almadan izne çıkarıldı?
Kim yazdı sahte belgeyi?
Kim koydu çekmeceye?
Kim sızdırdı süzme basına?
Kaç kişiydiler?
Birinci adam kim?
Unutmayalım!
Durmadan soralım.
Önemlidir!
15-Temmuz-2009 NECATİ DOĞRU VATAN G.Z.T
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
[B]“Ofisime mermi koyanlarla bu belgeyi koyanlar aynı kişilerdir. Ofisime mermi koyan kişiler, mermi kutusunu masamda unuttu.
Hatırlar mısınız?
Bir polis memuru bir işyerine uyuşturucu gizledi, daha sonra da aynı polis memuru resmi bir baskın yaparak kendi gizlediği uyuşturucuyu kendisi buldu. Uyuşturucunun gizlenmesine ve bulunmasına ait kamera kayıtları internette dolaşıyordu.
Bu polis memuru serbest bırakıldı. Üstelik uyuşturucu söz konusu iken. Dolayısı ile mermiyi ve belgeyi koyanın da kaderi aynı olacak sanırım.
Ben hukukçu değilim, Herhalde kanunlarımız böyle.
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
Yani Sn. Fetoş dan herşey beklenir.
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
Kesin olan bişeyler var arkadaşlar:
1- Ergenekon terör örgütü diye bir örgüt yoktur. Bu örgüt safsatası tamamen Zekeriya Öz ve arkadaşlarının iftirasıdır. Eğer böyle bir terör örgütü var olmuş olsaydı 3 yıldır ispar edilebilirdi bir şekilde.
2- Varolduğu isnat edilen ama ispat edilemeyen Terör örgütüne en çok saldıran kimse bu komployu hazırlayan da onlardır. Yani bu komployu hazırlayan akplilerdir.
3- Bunca rezaleti oturup seyreden bütün savcılar görevlerini ihmal etmektedirler. Eğer hükümetin militanlarından çekinip savcılık yapmaktan korkuyorsanız istifa edip avukatlık yapın. Bizim korkak savcılara ihtiyacımız yok. Pardon garibanın karşısında mafya babası kabadayıları gibisiniz. AKP'li suçluların karşısında da aynı delikanlılığı görmek istiyoruz.
4- AKP'nin PKK ile işbirliği yaptığı son günlerde ortaya çıktı. Çünkü PKK ile mücadele edip gazi olan subayları PKK ile işbirliği yapmakla suçlayan iftira atan savcılar AKP'nin koruması altında. Demek ki geleceğin milletvekili ve Adalet Bakanı kim olacak şimdiden belli oldu.
5- Bütün bunları ya dürüst, namuslu, cesur savcılar hukuk çerçevesinde çözecek, ya da İlker Paşa'nın harekete geçmesini bekleyeceğiz.
Saygılarımla
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
Alıntı:
erhan-1973 rumuzlu üyeden alıntı
Kesin olan bişeyler var arkadaşlar:
1- Ergenekon terör örgütü diye bir örgüt yoktur. Bu örgüt safsatası tamamen Zekeriya Öz ve arkadaşlarının iftirasıdır. Eğer böyle bir terör örgütü var olmuş olsaydı 3 yıldır ispar edilebilirdi bir şekilde.
2- Varolduğu isnat edilen ama ispat edilemeyen Terör örgütüne en çok saldıran kimse bu komployu hazırlayan da onlardır. Yani bu komployu hazırlayan akplilerdir.
3- Bunca rezaleti oturup seyreden bütün savcılar görevlerini ihmal etmektedirler. Eğer hükümetin militanlarından çekinip savcılık yapmaktan korkuyorsanız istifa edip avukatlık yapın. Bizim korkak savcılara ihtiyacımız yok. Pardon garibanın karşısında mafya babası kabadayıları gibisiniz. AKP'li suçluların karşısında da aynı delikanlılığı görmek istiyoruz.
4- AKP'nin PKK ile işbirliği yaptığı son günlerde ortaya çıktı. Çünkü PKK ile mücadele edip gazi olan subayları PKK ile işbirliği yapmakla suçlayan iftira atan savcılar AKP'nin koruması altında. Demek ki geleceğin milletvekili ve Adalet Bakanı kim olacak şimdiden belli oldu.
5- Bütün bunları ya dürüst, namuslu, cesur savcılar hukuk çerçevesinde çözecek, ya da İlker Paşa'nın harekete geçmesini bekleyeceğiz.
Saygılarımla
Ergenekon İmralı nın yollarındaki taşları kaldırma operasyonudur.
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
Mesajınız delile dayalı bilgiden ziyade evhama dayalı senaryo gibi olmuş, burası Hukuk net sitesi, Fan sitesi değil . Göz altına alınan sanıklar " Ergenokon vardır, biz kurduk " diyor, siz böyle bir örgüt yoktur diyorsunuz. Suç örgütü yoktur demek istiyorsanız; resmi makamlar haricinde, fevri veya işbirlikçi makam memurları tarafından uygulanan yaptırımlara dayanan eylemlere de suç, yapanlara da suçlu denilir . Bunların sınıfları ve makamları göz önünde bulundurulmaz. Fakat her örgüt suçlu değildir, her örgüt suçlu olursa vakıf ve dernek kurmakta suçtur.
Savcılar kişilerin vicdani isteklerine göre değil, somut delillere dayalı isnatlara göre hareket ederler. Savcılara görevlerini hatırlatmak tereciye tere satmak, onları korkaklıkla suçlamak hakkını ve adaletini savundukları TC'ni acziyetle itham etmektir . Sizin taleplerinize göre; Dürüst, namuslu, cesur savcıları göreve çağırıp, kimse yanaşmazsa o zaman bütün savcılar namusuz demektir! Bu mesajların tamamı suç unsuru oluşturabilir. Demokrasiyi kendi arka bahçesi gibi gören brjuva demokratlar, Paşalara güvenip cunta tellallığı yaparken birden kendilerini Türk Adaletinin ellerinde buldular.
Savcılarımızdan, yargıçlarımızdan, hakimlerimizden kimsenin şüphesi olmasın, şüphesi olanlar; ya safra keseleri bozuk olduğundan tatlıdan acı lezzeti duyar, yada gözleri şaşı olduğundan baktıklarını çift görürler .
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
Sn. Derman Bey,
Siz bu foruma yazmasaydınız, ben "sizin rüyadan uyanmanızın nafile olduğunu" iddia ettiğim bir başka başlıkta neredeyse haksız çıkacaktım.
Bundan sonra yazdıklarımın (öncesi yazdıklarım da kişisel görüşlerim olduğundan) yönetici olmamın sitemizle bir ilgisi yoktur.
Aklıma Can Yücel'in bir Mahkemedeki savunması geldi...
Bizim köyde göte "göt" derler Hakim Bey...
Mesele yöneticinin ossurması, cemaatin gaz sancısı olsa sizin en azından son 5 mesajınız bu sitede yayınlanmazdı. (Mesajlarınızın yayınlanmasına da onay veren bizzat benim.) Sizin cemaatin sitelerinde aynı çağdaşlığı bulduğumuz gün, memleketimizin geleceği için kaygılanmaktan vazgeçeceğiz.
Karısının başından BOK'unu alaşağı eden SOLCU'lara kimisi köşesini açar da bunlar demokrat olurken, BOK'a BOK diyenler eleştirilirse, işte o zaman BOKTAN demokratların, yeşil boyadan alınan FETHULLAHÇI AMERİKANCILARIN foyası ortaya çıkar ki; onların kokusuna ne bu forum ne de bu ülke dayanır...
Ne demeli? Dinime dahleden, bari Müslüman olsa...
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
m.e.sezen:Gözleri var görmezler.
Maraton’da sona doğru! Mustafa Mutlu
Yaklaşık iki yıl önce “Ayda en az bir kez okuduğum sözler” başlıklı bir yazı yazmıştım...
O sözler Fethullah Gülen’e aitti ve onun ABD’ye gitmesine neden olmuştu.
Aynen şunları söylüyordu Fethullah Gülen:
“Adliye’de, Mülkiye’de mevcut olanlar mevcudiyetlerini korumazlarsa, arkadan gelenlerin mevcudiyetini koruyamayız. Bir taraftan o kanun ve kuralları, diğer taraftan da kanun ve kural adamı olma imajını kullanmalıyız. Yani sizi gören, ‘Bunlar kurallara harfiyen riayet ediyorlar’ demeli.”
“Taa ilerilere gitmeli, can damarları içinde dolaşmalıyız. Cepheleri öğrenmeleri lazım arkadaşlarımızın. Hukuk sistemini didik didik etmeliler. Sistemin püf noktalarını bilmeleri lazım. Biz de çalışıp onları istifade edecekleri mevkilere getirmeliyiz.”
“Dikkatli olmalıyız. Erken harekete geçersek, tepemize binerler. Durmadan hazırlanmalıyız. Zamanı gelince, uygun boşluk bulunca maratona geçeriz. Devlet memuru arkadaşlarımız kahramanlık yapamazlar. Erken vuruş yaparlarsa dünya başlarını ezer. Bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır.”
***
Fethullah Gülen’in bu sözleri söylemesinin üzerinden yıllar geçti...
Ama ben; unutmayayım, yumuşamayayım, gevşemeyeyim, boş bulunup da “gününü bekleyenler”in oyunlarına düşmeyeyim diye her ay en az bir kez okumaya ısrarla devam ettim.
***
Müritleri; aradan geçen yıllarda Fethullah Gülen’in bu talimatlarının dışına çıkmadılar...
Adliye’de, Mülkiye’de mevcut olanlar, mevcudiyetlerini korudular...
Hem kanun ve kuralları kullandılar (her fırsatta demokrat kesilmeleri bunun örneğiydi) hem de kanun ve kural adamı olma imajını...
Onları görenler gerçekten de “Bunlar kurallara harfiyen riayet ediyorlar” dedi...
Sonra...
“Taa ilerilere” gittiler...
“Can damarları içinde” dolaştılar...
TSK’nın, yargının, emniyetin, üniversitelerin içine sızdılar...
“Hukuk sistemini didik didik ettiler, püf noktalarını öğrendiler...”
Ve sonunda...
“Maratona geçtiler!”
***
Öyle ustaca koşuyorlar ki bu “maraton”u, kimseyi “ürkütmüyorlar!”
Siyaset kurumu yıpranıyor...
Adliye yıpranıyor...
Mülkiye yıpranıyor...
Üniversiteler yıpranıyor...
Medya yıpranıyor...
Ama onlar; bu toz dumanda ortada bile görünmüyorlar!
Her yerdeler, her şeye hâkimler, istediklerini yapıyor ve yaptırıyorlar; ama yıpranmıyorlar!
Sızan gizli soruşturmalarda, fotokopi-gerçek belgelerde, telefon dinlemelerinde hep onların parmak izi var; ama “yok”lar!
O kadar “yok”lar ki; kimse onları suçlayamıyor, eleştiremiyor, bitiremiyor!
***
Sezar’ın hakkı Sezar’a:
İyi oynadılar oyunlarını...
Şimdi de “koşar adım” amaçlarına yürüyorlar...
Koca ülkenin saygın kurumları; onlara karşı, “kendilerini savunmak”tan başka hiçbir şey yapamıyor...
***
Ben yine en az ayda bir kez okumayı sürdüreceğim o sözleri...
Ama... Bakalım daha ne zamana kadar?
20-KASIM-2009
***
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
CEMAATE DOKUNUNCA BAŞINA GELMEYEN KALMADI
Hürriyet Gazetesi’nde Ali Dağlar imzasıyla Erzincan’da Fethullah Gülen ve İsmailağa Cemaati hakkında soruşturma başlatan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’e açılan iki ayrı soruşturmanın haberi vardı.
Cihaner’in Fethullah Gülen ve İsmailağa Cemaati’ne karşı dava açması sonrası hakkında imar kirliliğine neden olmak, resmi belgede sahtecilik, görevi kötüye kullanmak gibi gerekçelerle 26 yıl hapis istendiği, Cihaner’e açılan soruşturmada ihbar mektuplarının “duyarlı ve mağdur bir vatandaş” gibi müstear isimler ile yazıldığı ortaya çıktı. Kısacası Cihaner’in cemaate dokunması sonrası aleyhinde isimsiz mektuplar kullanıldı. Adliye Lojmanları’nın bahçesine yaptırılan kameriye dahi Cihaner’in aleyhinde hapis istemine dönüştü.
Peki, Cihaner bu davalarda kimler aleyhinde soruşturma başlatmıştı? Kimlerin örgüt üyesi olduğunu iddia etmişti?
Yeni Şafak’ın sahibi örgüt üyesi mi?
Cihaner’in yürüttüğü soruşturmada şüpheli olarak oldukça önemli isimler vardı. İsmailağa Cemaati soruşturmasında İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu, Cüppeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, Yeni Şafak Gazetesi sahibi Ahmet Albayrak ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın adı geçiyordu. Fethullah Gülen soruşturmasında da başta Fethullah Gülen olmak üzere cemaatin önemli isimleri soruşturuluyordu.
Cihaner kesintiye uğramaması için soruşturmayı gizli yürütüyordu. Ancak ortaya çıkınca önemli gelişmeler birbirini izledi. Bu gelişmeleri 1 Aralık’ta Radikal’den İsmail Saymaz ayrıntısı ile ele aldı.
Savcıdan dosya alındı
Önce Erzurum Cumhuriyet Savcılığı’na bu örgütlerin silahlı olduğuna dair bir ihbar mektubu geldi. İhbar mektubunu gönderenler büyük olasılıkla soruşturmanın Cihaner’in elinden alınmasını istiyorlardı. Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Osman Şanal bu mektuba dayanarak soruşturmaya el koydu. Ardından soruşturmayı yürüten soruşturma süresince 235 olan şüpheli sayısı 16’ya düştü. Şanal Cihaner’in yürüttüğü pek çok soruşturma iddiasını ise 22 Haziran’da tamamladığı iddianamenin dışında bıraktı. Karapara aklama, sahte diploma hazırlama, cemaatin isteği doğrultusunda Diyanet’in imam ataması, okul çağındaki çocukların okula gönderilmemesi, bunu engellemek isteyen MEB görevlilerini pasifize etme, bazı polislerin suçları soruşturmadığı gibi şüphelileri haberdar etmesi, İBB’nin imara aykırı yapılaşmaya göz yumması, siyasi sebeplerle tayin ve işe yerleştirme, sahte seçmen kaydı, ihaleye fesat karıştırma, Basın İlan Kurumu’na ve İÜ’ye baskı, Danıştay’daki davaya etki etmeye çalışma, belediye başkan adayları hakkında ses dosyası hazırlama, rüşvet, iki ayrı bakanla ticari çıkar için görüşme gibi Cihaner’in soruşturduğu konular iddianameye dahil edilmedi.
Silahlı örgüt iddiası dosyaya konulmadı
Silahlı örgüt varsayımı ile davaya el koyan Erzurum Başsavcılığı iddianamede silahlı örgüt iddiasına da yer vermedi. Oysa Cihaner de bu örgütlerin silahsız olduğunu düşünüyor ve iddianamesini buna dayandırıyordu. Cihaner’in soruşturmayı yürütmesine buna rağmen izin verilmemiş, örgüt silahlı denilerek soruşturma elinden alınmıştı.
Erzurum Başsavcılığı hazırladığı iddianamede tarihi hatalar da yaptı. Davanın tek gizli tanığının kimliği öldürülme korkusuna rağmen deşifre edildi.
İrticayla Mücadele Planı doğru kabul edildi
Yapılanlar bu kadar da değildi. Erzincan’da Cihaner’in başlattığı soruşturmayı yürüten askerler henüz doğruluğu kanıtlanmamış İrticayla Mücadele Eylem Planı’na dayanarak hareket ettikleri gerekçesi ile tutuklandılar. Erzurum Başsavcılığı bu uygulaması ile İrticayla Mücadele Eylem Planını doğru kabul etmiş oldu. 20 Kasım’da Erzincan İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Üsteğmen Ersin Ergut, astsubay Orhan Esirger, 28 Kasım’da İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim Ertan tutuklandı. Erzurum Ağır Ceza Savcısı Osman Şanal’ın talebi ile Ergenekon Davası’na dahil edildiler.
Sadece askerler değil savcının da Ergenekon şüphelisi olarak takip edildiği de soruşturma esnasında ortaya çıktı. İlhan Cihaner’in telefonları Ergenekon ile ilişkili hakim ve savcılardan olduğu iddiası ile dinleniyordu. Telefonda ettiği bir hakaret de hakkında açılan soruşturmanın konusu oldu.
Mahkemeler savaşı
Önemli ayrıntılardan biri de bu süreçte davanın Erzurum ve Erzincan Savcılığı arasında bir çatışmaya neden olmasıydı. 10 Mart 2009 tarihinde şüpheli Mehmet Turan telefonda dosyanın Erzurum’a gideceğini henüz dosya gitmeden anlatıyordu. Erzurum Başsavcısı Şanal, 5 Mayıs’ta Erzincan Valiliği’ne yazı göndererek Cihaner’in isteklerine uyulmamasını istiyordu. Cihaner ise buna itiraz ederek Şanal’ı HSYK’ya şikayet etti.
Oysa Ergenekon üyesi olmak bir yana bilakis İlhan Cihaner çetelere karşı verdiği mücadele ile tanınıyordu. 1999 yılında İdil Savcısı iken ilk JİTEM soruşturmasını o hazırlamış, JİTEM’in işlediği cinayetleri o soruşturmuştu. Bugün Ergenekon sanığı olan Emekli Albay Arif Doğan’ın ifadesini ilk kez Cihaner almıştı.
Çetelerle mücadele eden Cihaner, Fethullah Gülen ve İsmailağa Cemaati’ne dokununca Ergenekon şüphelisi oldu. Gülen ve İsmailağa İddianamesi ise Erzurum’da küçülerek gözden kayboldu.
Barış Terkoğlu
Odatv.com
-
Dinsizin hakkından imansız gelir.......
Gündem Politika Dünya Magazin Yaşam Ekonomi Medya HPTV Spor
Cübbeli Ahmet Hoca, Fethullah Gülen Cemaati'ne ve İslamcı Medya'ya savaş ilan etti!
İsmail Ağa Cemaati'nden Cübbeli Ahmet lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü, başta Zaman olmak üzere muhafazakar yayın organlarına boykot çağrısı yaptı."İslamcı Medya"nın para karşılığı Adnan Oktar’ın reklamını yaptığını iddia etti.
İsmail Ağa, Fethullah Gülen'e savaş açtı
İsmail Ağa Cemaati'nden Cübbeli Ahmet lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü, başta Zaman olmak üzere muhafazakar yayın organlarına boykot çağrısı yaptı.
Cübbeli Ahmet'in bu çağrısı İsmail Ağa cemaatinin Fethullah Gülen ve Gülen cemaatine savaş ilan etiği yorumlarına yol açtı.
Cübbeli Ahmet boykot çağrısında "İslamcı Medya"nın para karşılığı Adnan Oktar’ın reklamını yapmak sureti ile Müslümanları ifsat ettiğini iddia etti.
İşte Cübbeli Ahmet'in o açıklamaları:
İSLAMİ MEDYA DİĞERLERİNDEN DAHA ZARARLI
İslami Medya diye geçinip de bütün milletin evine giren fakat öbür kötü gazetelerden daha zararlı inançlar millete aşılayan bu medya, İslami geçindikleri halde bunlardan şikâyetçiyiz.
BEDAVA SATILAN GAZETE
Adam buna para veriyor, evine çoluk-çocuğuna okutturuyor. Orada yazıyor İslamın hükümlerinin hepsinin tatbik edilmesi gerekli değildir. Bende, gazete bende. Sormayın hangi gazete onu da sen anla! Herkesin evine giren gazete, bedava dağıtılan gazete. Amentüde ittifakımız var aynı gazetede çıktı. Yahudi ve Hıristiyan amentüsü ne ise benim amentüm o diyor Ya, bunu hangi çıplak gazete yapabilir.(haber3)
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
CEMAATİN ŞİFRELİ HABERLEŞME SİSTEMİNİ AÇIKLIYORUZ
Son dönemde Türkiye gündemini belirleyen gelişmeler ile Fethullah Gülen Cemaati arasında sık sık bağlantı kuruluyor. Cemaatin emniyet, yargı, siyaset içinde örgütlenmesinin son dönem orduya karşı faaliyetleri belirlediği konuşuluyor.
Peki, bu haberleşme nasıl sağlanıyor?
Rüya tabiri ve Gülen sitesi aynı kanaldan
Bu konuyla ilgili herkesi şaşırtacak bir örnek verelim. Örneğimizde şifreli bir haberleşme yöntemi kullanılıyor.
Önce kısa bir bilgilendirme…
Fethullah Gülen ile bilgilerin, videoların, yazıların, özel fotoğrafların, konuşmaların yayınlandığı özel bir site var.
Sitenin adı “www.fethullahgulenhasreti.com”.
Site, “Bünyamin İzzet” isimli “İzmir-Alsancak” adresli bir kişi adına kayıtlı.
Yine aynı kişi ve adrese kayıtlı bir site daha var “www.tabirci.com”.
Sitenin iletişim adresindeki yetkili ile görüşmemizde “fethullahgulenhasreti.com” sitesinin servis sağlayıcısının kendileri olduğunu ancak içeriğin bir hekim tarafından sağlandığını, “tabirci.com” un ise içerik ve servis sağlayıcısının kendileri olduğunu söyledi.
tabirci.com’a girenler rüyalarını belli bir ücret karşılığı yorumlatıyorlar. Kısacası bankaya belli bir ücret yatırdıktan sonra rüyanızı bu adrese gönderiyorsunuz. Site rüyanızın tabirini size yapıyor.
Site geçtiğimiz yıllarda Fethullah gülen’in Türkiye’ye gelişinin gecikeceğini de rüya tabiri yoluyla bilmesiyle tanınıyor.
Bu noktada şaşırtıcı bir bağlantı daha var.
Tabirci.com sitesinde Fethullah Gülen ile ilgili çeşitli rüyalar da yer alıyor.
Rüyalarında Fethullah Gülen’i görenler bu rüyalarını siteye gönderiyor. Site ise bu rüyaları yorumluyor.
Rüyaların tabirlerinde güncel olaylara ilişkin şifreler yer alıyor. Bu rüyalar daha sonra “fethullahgulenhasreti.com” sitesinde de yer alıyor.
Balyoz'u rüyasında görmüş!
tabirci.com sitesinde yayınlanan 6 Aralık 2009 tarihi ve halen sitenin manşetinde yer alan bir rüya tabiri var. Rüya şu başlıkla verilmiş: “DEVLET BAŞKANI İHTİLAL GİRİŞİMİ İÇİNDEKİ YÖNETİCİLERİ GÖREVDEN ALACAK”.
Üstelik rüya tabirinin yanında Abdullah Gül’ün de resmi var.
Siteye rüyayı gönderenin rüyası noktasına, virgülüne dokunmadan şöyle:
“Ben sanırım yurtdısı gibi bi yerdeyim yani evden uzakta bi yerde. Gokyuzune bakıyorum ama gece. Sonra ay çıkıyor ama kıpkırmızı ve dolunay. Kocaman bi de.
Birden yakınlaşıp uzaklaşmaya gokyuzunde hareket etmeye başlıyor. Ama ateş sacar gibi kıpkırmızı. Bi gariplik var diyorum sonra deprem gibi yer sallanıyor falan
Zaman duruyor. Saatler çalışmıyor vs. Herkes ay cekimden çıktı falan diye bağrısıyor. Acayip korkuyorum urkuyorum .”
Rüya ise site tarafından şöyle tabir edilmiş:
“Rüyanızda yabancı yerde olduğunuzu görmeniz; içinde olduğunuz ve karar vermekte zorlandığınız bir duruma işaret etmektedir. Bu durumdan zarar görmeden çıkmak istiyorsanız tecrübeli insanlara danışın.
Rüyanızdaki gökyüzü, kıpkırmızı dolunay, dolunayın ateş saçması ülkemizde en önemli kurumların üst yönetimlerindeki değişikliğe işaret etmektedir.
Devlet başkanı bu kurumların başında bulunan kişilerin etkilerini azaltacak ve onları zarar veremez hale getirecek.
Bu süreçte kızgınlık ve dehşet senaryoları uygulamaya konulacak.Halk korku ve dehşet içinde olayları izlerken zarar görmeyecek.
Ülkemiz korktuklarından emin olarak güzel günlere doğru hızla ilerleyecek.
Devlet başkanının bu tasarrufu adalet eliyle de tecelli edebilir yetkileriyle de. O günlerde ülkede çok büyük kargaşa çıkarma girişimleri olacak.
Yer sarsılması benzeri olay halk hareketlerine işaret etmektedir. Bu kurumların içindeki illegal uzantılar halkı sokağa dökmek için çok çaba serf edecekler.
Tüm çabaları boşa çıkacak. Halk onları terk edecek ve evlerine çekilecekler.
Kim evine ve devletine sığınırsa korktuklarından emin olacak. Bu rüya ülkemizin yakın geleceğinde yaşanacak olaylara apaçık işaret ediyor.
Devlet yönetimini elinde bulunduranların bu günden önlem almaları, illegal unsurların zarar vermeleri, ülkemizdeki huzuru bozmaları engellenmiş olur.
Devleti yönetenlerin doğru ve hızlı istihbarat almaları, etkili emniyet kuvvetlerini hazır bulundurmaları acil ve elzemdir.
Ay çekiminden çıkması bir tür ihtilal girişimi anlamına gelebilir.
Devleti yönetenlerin bu süreçte kısa süreli de olsa kararsız kalmaları söz konusudur. Bu konuda yapılacak tek şey istişare, danışmaktır.
Devleti yönetenlerin bu sorunları ve girişimleri danışarak aşabileceği rüyanızdan anlaşılıyor.”
Tevafuk mu
Rüya ve tabiri biraz tuhaf değil mi? Durumdan değil ama rüyadan vazife çıkarmak buna denir zannedersem. Tabirin bu kadar detaylı günceli yakalaması ve 06.12.2009’dan bugüne yaşananlar hakkında ipucu vermesi de STV’nin acar yorumcusu Asım Yıldırım’ın deyimiyle “tevafuk” olsa gerek.
Taraf Gazetesi Balyoz Planı’nı 20 Ocak 2010 tarihinde yayınladı. Planın ardından bugün emekli kuvvet komutanlarının sorgulanmasına kadar giden süreç başladı. Erzincan-Erzurum hattında Gülen Cemaati’ni soruşturan savcı tutuklandı. 3. Ordu Komutanı ifadeye çağrıldı. Eski Erzincan Alay Komutanı tutuklandı. Genelkurmay Başkanlığı’nda tüm orgeneral ve amiraller olağanüstü bir toplantı yaptı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı ile zirve gerçekleştirdi.
Başbuğ’u “görevden al” mesajı
Evet, Balyoz’un Taraf Gazetesi tarafından açıklanmasından bir ay önce “Bu süreçte kızgınlık ve dehşet senaryoları uygulamaya konulacak. Halk korku ve dehşet içinde olayları izlerken zarar görmeyecek” ifadeleri ile yaşanacak olaylar önceden haber veriliyor.
Ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e istişare etmesi, kararsız olmaması, askerleri etkisizleştirmesi uyarısında bulunuluyor. Bu etkisizleştirmenin ise Başbuğ’un görevden alınmasıyla olacağı anlaşılıyor.
Yakında bu güçlerin bitirileceği, emniyet teşkilatının hazır tutulması uyarısında bulunuluyor.
Rüya tabircisi olarak kendini tanıtan ve Fethullah Gülen’le aynı kanaldan yayın yapan bu sitenin sadece rüya tabiri yapmadığı, belirli yerlere mesajlar verdiği izlenimi genel kabul görüyor. Bir rüya sitesi adeta haberleşme amacıyla kullanılıyor izlenimi sitedeki mesajlardan anlaşılıyor.
Efe Noyan
Odatv.com
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
Fethullah Gülen'e teşekkür etti
MYK toplantısının ardından canlı yayında istifa kararını açıklayan Deniz Baykal, konuşmasında ismini anmadan Fethullah Gülen'e teşekkür etti. Baykal, ''İktidarın samimiyetine inanmıyorum ama Pensilvaya'dan gelen mesajın samimiyetine inanıyorum'' dedi.
FETHULLAH GÜLEN'E BÖYLE TEŞEKKÜR ETTİ / WEB TV
Baykal, ''Komployu ayıplar gibi yapanlar, aslında bizzat ayıbı işleyenlerdir'' dedikten sonra ''İktidarın samimiyetine inanmıyorum ama ABD’den Prensilvanya’dan aldığım mesajlara da inanıyorum'' şeklinde konuştu.
Fethullah Gülen'in ABD'nin Pensilvanya eyaletinde çiftliği var.
ÖZYÜREK: "GÜLEN BAYKAL'I ARADI"
CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek de MYK toplantısının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada görüntülerin ortaya çıkmasının ardından Fehullah Gülen'in Deniz Baykal'ı aradığını ve Gülen’in kendisine ‘bizim olanlarla ilgimiz yok’ dediğini aktardı.
Hürriyet
:alala
O zaman neden bu kadar fetullahçı da fetulalhçı deniliyordu? !
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
'Baykal'la ilgili bir olay var, açıklarsam yer yerinden oynar'
17 Mayıs 2010
'Baykal'la ilgili bir olay var, açıklarsam yer yerinden oynar'
Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, CHP genel başkanlığından istifa eden Deniz Baykal'la ilgili çok çarpıcı açıklamalar yaptı.
Deniz Baykal’ın istifasını açıkladığı toplantıda, “Pensilvanya’dan gelen mesajı samimi buluyorum” sözleri şok etkisi yaratmıştı.
Fethullah Gülen'in Deniz Baykal'a ait olduğu ileri sürülen ve internette yayınlanan kasetle ilgili olarak gönderdiği mesajın bir evveliyatı olduğunu söyleyen Hüseyin Gülerce, Baykal'ın Gülen hareketine olumsuz bakmadığını belirtti.
Gülerce, Vatan Gazetesi'ne Ak Parti’nin iktidara gelmesinin ardından Baykal’la yaşadıkları olayı ancak birkaç yıl sonra açıklayabileceğini söyledi ve ekledi: “Şimdi açıklarsam yer yerinden oynar. Bazı şeyleri zamanlama itibariyle tarihe bırakmak lazım. Her şeye rağmen Baykal’la ilgili kahramanlık duygusu bende değişmez.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14746620.asp?gid=373
Not düşelim bu haberi buraya da, ölmez isek o ilerleyen zamanı da göreceğiz.
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
"Amerika'nın misafiriyim"
New York Times muhabiri Brian Knowlton, klasik Türk yemeklerinden oluşan bir öğle yemeğinde konuştuğu Gülen’in şu sözlerini aktardı: “ABD’de, Türkiye, Afganistan, Pakistan ya da diğer ülkelerden gelen radikal ideolojiye sahip insanlar tarafından rahatsız edilmeden yaşamayı ümit ettim. Amerika’nın misafiriyim”
Amerikan New York Times gazetesi, Fethullah Gülen’le Pennsylvania’daki evinde görüşerek geniş bir makale yayımladı.
New York Times muhabiri Brian Knowlton, “Pocono Dağları’nın eteğinde Türkiye’nin en etkili insanlarından biri sessizce yaşamını sürdürüyor. Aynı zamanda en tartışmalı insanlarından biri” diye yazdı.
Knowlton, klasik Türk yemeklerinden oluşan bir öğle yemeğinde konuştuğu Gülen’in mütevazı yapısıyla, sahip olduğu etkiye haiz olacak bir adam görüntüsü vermediğini belirtti.
New York Times muhabiri, “Kendisi ve yaklaşık bir düzine taraftarı, eğrelti otları ve mavi ladin ağaçlarıyla süslü, ziyaretçiler için modern misafirhanelerin, bir toplantı salonunun ve turuncu sazan balıklarıyla dolu ışıl ışıl bir havuzun bulunduğu 25 arlık (10 hektar) kırsal bir sığınakta yaşıyor. Sağlık sorunları bulunan Gülen bu pastoral mekândan nadiren ayrılıyor” diye yazdı.
Haberde, “Bazıları Gülen’i, Müslümanların geleneksel değerlere bir darbe, laiklerinse modernleşme için zaruri kabul ettiği laikleşmeye karşı ağır çekim ancak güçlü bir tepkinin bir parçası olarak görüyor” denildi. Gülen’in yaklaşımının, ‘geleneksel ve modern olanı harmanlamaya çalıştığı’ belirtildi.
‘Gönüllüler’ hareketi
Gülen’in, uluslararası bir okul, hastane ve iş ağının kurulmasına ilham verdiği, bunların arasında bir İslami banka, gazete ve televizyon kanalının da bulunduğu belirtildi.
Gazete, “Bütün bunlar, başkalarının Gülen hareketi dediği ama arka planda kalmayı tercih eden liderinin Gönüllüler Hareketi diye tanımladığı oluşumun bir parçası. Gülen bunların kendisine kişisel hiçbir çıkar sağlamadığını ve sahip olduğu tek şeyin bir yorgan, çarşaf ve değer verdiği birkaç kitap olduğunu söyledi. Bu hareketin kaç ülkede faaliyette olduğunu da, kaç öğretmen ve öğrencisinin olduğunu da bilmediğini söyledi” diye yazdı.
Habere göre Gülen, takipçilerinin yaptığı işlerle ilgili bir soru üzerine “Ben bu hareketi Fethullah Gülen hareketi olarak adlandırmanın doğru olmadığına inanıyorum. Bu, hareketin faaliyetlerini yürütmeye kendini adamış olan birçok insana saygısızlık olur. Benim bu hareketteki rolüm çok kısıtlı ve burada bir liderlik, merkez, merkeze bağlılık ya da bir hiyerarşi yok” diye konuştu.
Opus Dei benzetmesi
New York Times, Utah Üniversitesi’nden siyaset bilimi profesörü Hakan Yavuz’un, Gülen hareketi için, “Bu savunmasız ve marjinalleştirilmiş insanlar için koruyucu bir alan yaratan bir İslam türü değil. Daha ziyade, amacı Opus Dei (aşırı muhafazakâr Katolik örgütü) gibi kontrolde olmak ve güç sahibi olmak” şeklindeki yorumuna yer verdi.
Ancak Gülen, her Türk hükümetine ve yabancı hükümetlere eşit mesafede durduklarını ve devlet kademesinde görev almak gibi bir isteklerinin olmadığını söyledi. Gülen, ara sıra Türk hükümetlerinin “olumlu işlerini” destekleyebileceğini ancak “bunun onlara siyasi tavsiyelerde bulunduğu ya da onların etkisi altında hareket ettiği anlamına gelmediğini” söyledi.
Öte yandan Gülen, dindar ya da laik olsun hiçbir iktidar partisinin “Türkiye’nin gerçeklerini görmezden gelemeyeceğini” belirterek, “İslam’ın gereklerini yerine getiren büyük bir kitle var. Camiler her gün insanlarla dolup taşıyor” dedi. Gülen, hükümetlerin dini azınlıkları da düşünmek zorunda olduğunu vurguladı.
Shakespeare’den Kant’a
New York Times, Gülen’in Türk sanat eserleriyle dolu bir odada Shakespeare’den Kant’a ve Sufi şairlere kadar geniş bir yelpazede yoğun okumalar yaptığını yazdı.
Gazetenin muhabiri Knowlton, izlenimlerini aktarırken, “Sağlığı el verdiği zamanlarda birkaç günde bir, bitişikteki geniş odada ziyaretçilerinin sorularını yanıtlamak için ortaya çıkıyor. Kadınlar da asma tavan sayesinde görünmeden ve erkeklerin arasına karışmadan Gülen’i dinleyebiliyor” diye yazdı.
Makalenin sonunda Gülen’in şu sözlerine yer verildi: “ABD’de, Türkiye, Afganistan, Pakistan ya da diğer ülkelerden gelen radikal ideolojiye sahip insanlar tarafından rahatsız edilmeden ya da onlardan zarar görmeden yaşamayı ümit ettim. Amerika’nın misafiriyim.”
‘En kötü devlet kaostan iyidir’
Gülen’in dana önce Wall Street Journal gazetesiyle yaptığı görüşmede Gazze filosunu İsrail’den izin almadığı gerekçesiyle eleştirdiğini hatırlatan New York Times muhabiri, bir e-postada Gülen’in “En kötü devlet ve en kötü hükümet bile devletsizlikten ve kaostan çok daha iyidir” diye yazdığını aktardı.
Dalay Lama* benzetmesi
New York Times yazarı Brian Knowlton, Gülen’in, Türkiye’nin en etkili ve tartışmalı kişilerinden biri olduğunu ancak mütevazı yapısıyla böyle etkisi olan bir adam izlenimi bırakmadığını yazdı. Georgetown Üniversitesi’nden (Uluslararası İlişkiler ve İslami Çalışmalar Profesörü) John L. Esposito, Gülen’i başka bir liderle karşılaştırması gerekse bunun Dalay Lama olacağını söyledi.
Dalay Lama: Tibet Budizmi’nde gelug kolunun ruhani lideri. 17. yüzyıldan 1959’a kadar Tibet yönetiminin de lideri olan Dalay Lama, 1959’dan bu yana sürgündeki Tibet yönetiminin lideri konumunda. Günümüzdeki Dalay Lama, Tenzing Gyatso 1950’den bu yana görev yapıyor.
http://www.milliyet.com.tr/-amerika-...34/default.htm
-
Fetullah cemaati!
İçlerinde gerçekten inanmış saf Müslümanları bir kenara ayırırsak, Fetullah’ın Müslümanlıktan öte İslam’ı yok etmek için organize edilmiş bir ajan olduğunu görürüz!!
Bizim gözden kaçırdıklarımız zamanla, daha bariz olarak ortaya çıktı!
Gördük ki; salt dinsel inançlarını yaşamaya çalışan bir cemaat değildir. Uluslararası alanda at koşturan, son derecede tehlikeli bağlantılarıyla, ekonomik kaynakları ile, eğitim kurumlarıyla, ülkemizin yüz yüze olduğu tehdit ve tehlike dizinidir..
Fetullah şebekesi, “ABD ve İNGİLİZ ALAŞIMLI” oralarda dizayn edilmiş, İslam’ın içini boşaltıp Türklüğü acz içine düşürmekle görevlendirilirmiş bir Vatikan kuklasıdır!!
Fethullahçılar, mevcut ekonomik kaynaklarını yapılabilecek en akılcı ve en değerli alana, eğitim yatırımına tahsis ettiklerinden, diğer şeriatçı yapılanmalara kıyasla, ülkemizin sadece bugününü değil, daha çok geleceğini tehdit etmektedirler.
— TSK’ya sızmakta zorlanan ama buna rağmen yılmaksızın girişimlerini sürdüren fethullahçılar, istihbarat birimlerindeki kadrolarını, alternatif silahlı kuvvetler olarak algılamaktadırlar. Bununla birlikte adliye ve mülkiye kadrolaşması ise, bu gücü daha da pekiştirecek ve devletin içten ele geçirilmesini ya da bir başka ifadeyle devletin kansız teslim alınmasını temin edecektir.
1980′li yılların başlarından itibaren polis okullarına ve polis akademisi’ne sızarak burada kadrolaşan ve daha sonra personel, eğitim, bilgi-işlem, terörle mücadele, istihbarat gibi birimlerde kökleşmeye çalışan Fethullahçılar, istihbarat birimlerinin yanı sıra, var oldukları her yerde ve ortamda, şeyhleri F.Gülen’in kaset ve kitaplarındaki “tedbir ve temkin”,”taktik ve strateji” içeren direktiflerinin gereğini yerine getirerek bugünkü güç düzeylerine erişebilmişlerdir.
Ankara DGM, F. Gülen iddianamesi’nde şöyle denmektedir:
“F.Gülen gurubunun başta milli eğitim ve emniyet teşkilatı olmak üzere bütün devlet kadrolarına sızma çalışmaları yaptığı ve önemli ölçüde muvaffak olduğu bilinmektedir.”
İstihbarat Daire Başkanlığı’nın 10 Mart 1992 gün ve 1992/79 sayılı yazısında şöyle denilmektedir:
“…Ankara polis koleji öğrencilerinin % 50′sine yakın bir kesimi ile çeşitli şekillerde temas kuran örgüt elemanları, kendilerine yakın olanlar üzerindeki ajitasyon çalışmalarını sistemli olarak yürütmektedirler.”
Yukarıda belirtilenlerin büyük bir bölümü gerçekleşmiştir!!
“…Gelecekte Emniyet Teşkilatı’nın bürokratlarını oluşturacak Polis Koleji öğrencilerinin, koleje seçiminden itibaren her aşamada sistematik bir çalışmanın yürütüldüğü görülmektedir.”
Emniyet Genel Müdürlüğü’nce yayınlanan istihbarat bülteninin 70 no’lu nüshasından bir alıntı:
“GURUBA AİT, ÜLKEMİZDE FAALİYET GÖSTEREN EĞİTİM-ÖĞRETİM KURUMLARINDAN BAZILARI AŞAĞIDA BELİRTİLMİŞTİR:
İzmir Yamanlar Fen Lisesi,
İstanbul Fatih Koleji,
İstanbul Safiye Sultan Kız Lisesi,
Mersin Yıldırım Han Lisesi,
Ankara Samanyolu Lisesi,
Van Serhat Lisesi,
Denizli Server Lisesi,
Erzurum Aziziye Lisesi,
Erzincan Otlukbeli Lisesi,
Eskişehir Ertuğrul Gazi Lisesi,
Sakarya Işık Lisesi,
Manisa Şehzade Mehmet Türk Lisesi,
Aydın Nizami Erkek Lisesi,
Fatih Üniversitesi.”
YAYIN ORGANLARI
Gurubun yayın organları arasında “Sızıntı Dergisi, Yeni Ümit, Aksiyon, Zaman Gazetesi, Samanyolu TV”, kuruluşları arasında da “Akyazılı orta ve yüksek eğitim vakfı, Türkiye Öğretmenler Vakfı, Türkiye Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı” gösterilmiştir.
ANKARA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NCE HAZIRLANAN RAPORDAN BİR ALINTI:
“F. Gülen’in oluşturduğu örgüt, devletin laik yapısını yıkmak amacıyla kurulmuş olup, istişare kurulu, bölge imamları, şehir imamları, semt imamları, ev imamları gibi illegal yapılanmayla bütün ülkeyi bir ağ gibi sarmıştır. Yine bu illegal yapılanmaya bağlı olarak yurt içinde ve yurt dışında legal görünüşlü şirket, okul ve vakıflara sahip bulunmaktadır. Bu legal ve illegal yapılanması ile büyük ve güçlü görünüm arz eden örgüt, halk üzerinde bir manevi cebir ve baskı yaratmaktadır.”
Göz önünde tutulması gereken önemli bir husus; fethullahçı örgütlenmenin, emniyet teşkilatı içinde bugüne kadar niçin çözülemediğidir. Bunun da en önemli nedeni, çözecek makam sahiplerinin, birtakım siyasal denge hesapları ve de koltuk endişeleri ile konuya soğuk bakmaları, risk üstlenmemeleridir.
İŞTE BİRTAKIM GARİPLİKLER:
— 10 Kasım 1996′da “inancımıza saygı duyulmadığı bir dönemde, içim kan ağlayarak bugünkü törenlere katıldım” sözleriyle ünlenen Kayseri Eski Belediye Başkanı Refah Partili Şükrü Karatepe hakkında DGM’nin bilirkişi olarak atadığı Prof. Dr. Ali Şafak, Karatepe’yi aklayan bir rapora imza atanlar arasındadır. Şafak, polis akademisi’nde görevinin başındadır!
— Polis Kolejindeki toplam 731 öğrencinin %53′ünü oluşturan 388 öğrencinin, fethullahçı yapılanma içinde yer aldığı belirtilmektedir. 2001 yılı mezunları arasında bu oran %67 olarak kaydedilmektedir.
Şimdi bu şahıslar emniyet içinde önemli noktaları tutmuş bulunmaktadırlar!!
FETULLAH – CIA İLİŞKİSİ:
Yayınlanan bir raporda “Etki Ajanı-Nüfuz Casusluğu” kavramının tarihsel süreçte anlatılması ve örneklendirilmesi amaçlanmıştı. Söz konusu raporda “Türkiye’deki Etki Ajanı Borsası: Fethullahçılar” ara başlığı altında aşağıdaki bilgiler yer almıştır:
“……SÖZKONUSU HOCAEFENDİLERDEN BİRİ OLAN ZAT, KALABALIK MAİYETİYLE (BUNA 24 SAAT YANINDAN EKSİK OLMADIĞI SÖYLENEN DOKTORLARI DA DAHİL) PENNSİLVANIA EYALETİ’NDE PHILADELPHIA YAKINLARINDA ÖZEL BİR ÇİFTLİKTE YAŞIYOR. ÇİFTLİĞİN BULUNDUĞU BÖLGENİN FBI KORUMASI ALTINDA, REFAKAT MEMURLARININ GÖZETİMİNDE OLDUĞU VE BURALARDAKİ ÇİFTLİKLERDE YAŞAYANLARA BİRİNCİ DERECEDE ÖZEL ÖNEME SAHİP KORUMA PROGRAMININ (COUNTUR-SURVEILLANCE FAALİYETİ) UYGULANDIĞI KAYDEDİLİYOR.”
“……GERÇEKTE BU ÇİFTLİĞİN, CEMAATİN GAZETESİNİN SORUMLULARININ DA ARALARINDA BULUNDUĞU, ABD YASALARINA GÖRE KURULAN ALTIN NESİL VAKFI ADINA FBI TARAFINDAN FETHULLAHÇILARA 1991′İN BAŞINDA TAHSİS EDİLDİĞİ VE AYNI YILIN ORTALARINDA YÖK YA DA MEB BURSU İLE BU ÜLKEYE GÖNDERİLEN
FETHULLAHÇI YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİLERİNİN BİR YAZ KAMPI OLUŞTURARAK, SÖZKONUSU ÇİFTLİKTE ÖRGÜTLENME TOPLANTILARI GERÇEKLEŞTİRDİKLERİ BİLİNİYOR.”
“ŞİMDİ HOCAEFENDİLERİN HEPSİNİ MASUM VARSAYALIM:
A) ABD’DE İKAMETİN YASAYLA BELİRLENMİŞ KATI KOŞULLARI BULUNMAKTADIR. HİÇKİMSE YASAL OLARAK, RESMİ BAŞVURU YAPMAKSIZIN VE DE GEREKÇESİNİ BELGELEMEKSİZİN (DEFACTOR STATÜSÜ HARİÇ) BU ÜLKEDE 6 AYDAN UZUN BİR SÜRE KALAMAZ.
……HOCAEFENDİLERİN TÜMÜNÜN YEŞİL KARTA SAHİP OLMALARI TEKNİK AÇIDAN OLANAKSIZ, ÇÜNKÜ YASAL KOŞULLAR UYMAMAKTADIR.
……GERÇEKTE, ABD’DE DERİN DEVLET KORUMASI ALTINDAKİ HOCAEFENDİLERİN, ‘KAÇ!’ KOMUTUNU ALDIKLARI ANDAN İTİBAREN CIA İLTİCA VE TARAF DEĞİŞTİRME DEPARTMANININ ACİL PLANINA DÂHİL OLARAK KENDİLERİNE TANIDIĞI KOLAYLIKLARDAN YARARLANDIKLARI BİLİNMEKTEDİR. BU ARADA, MERVE KAVAKÇI GİBİ ABD VATANDAŞLIĞINA ALINMIŞLARSA O BAŞKA.
B) HOCAEFENDİLERİN ALDIKLARI İLKOKUL MEZUNU EMEKLİ MAAŞI İLE BUNCA SÜRE ABD’DE NASIL (HEM DE MAYO FETHULLAHÇI KLİNİĞİ DAHİL) TEDAVİ GÖRÜP, 24 SAAT SÜREYLE DOKTOR GÖZETİMİNDE NASIL KALABİLDİĞİNİ; ÇİFTLİKTE RUTİN HARCAMALARIN YANISIRA, KAHYA, AŞÇI GİBİ PERSONELİN MAAŞLARINI
NASIL ÖDEYEBİLDİĞİNİ; HER HAFTA ONLARCA, BAZEN YÜZLERCE MİSAFİRİN AĞIRLAMA MASRAFINI NASIL KARŞILAYABİLDİĞİNİ KERAMETLE AÇIKLAYAN MÜRİTLERE İNANMAK NE DERECEDE OLANAKLI!..
C) FETHULLAHÇI YAPILANMA, CIA’NIN ÖNGÖRDÜĞÜ TARİKAT (SÖZDE SİVİL TOPLUM CEMAATİ) MODELİNE -MORMON, MOON, SCYENTOLOGY VD. GYBY- TIPATIP UYMAKTADIR.
……LEGAL, DEVLET KARŞITI OLMAYAN, SALT DİNSEL YA DA SİYASAL FAALİYETLERDE BİLE BU OLAĞANÜSTÜ GİZLİLİĞE GEREK DUYULMAZKEN, FETHULLAHÇILARIN BU AŞIRI DUYARLILIĞININ ÖZEL NEDENLERİ OLSA GEREKTİR. BU ÖRGÜTSEL YAPI VE GİZLİLİĞE VERİLEN AŞIRI ÖNEM, FETHULLAHÇILARIN BİR AJAN ŞEBEKESİ(AGENT NET) OLDUĞUNA İLİŞKİN KUŞKULARI KUVVETLENDİRMEKTEDİR.”
“……CIA NEZDİNDE TÜM FETHULLAHÇILAR, ‘WALK-IN’ TABİR EDİLEN BİR KATEGORİDE TUTULMAKTADIRLAR; YANİ KENDİ AYAKLARIYLA VE GÖNÜLLÜ OLARAK AJANLIK HİZMETİNİ TALEP EDEREK GELMİŞLERDİR. FETHULLAHÇILARA GÖRE, NASIL HUMEYNİ ZORUNLU SÜRGÜN SONRASI BİR GÜN İRAN’A DÖNMÜŞSE, HOCAEFENDİLERİ DE ÖYLE ANLI ŞANLI BİR BİÇİMDE DÖNECEK VE DODRUDAN ÇANKAYA’YA OTURACAKTIR. BU BEKLENTİNİN DEVAMINDA, ABD’YSE, KÜRESELLEŞME ÖNÜNDE EN TEHLİKELİ BİR ULUS-DEVLETİ ORTADAN KALDIRMANIN, YERİNE KENDİ ILIMLI, UYSAL MÜSLÜMAN PATRİĞİNİ GETİRMENİN NİMETLERİNİ GÖRECEKTİR. BİR YANDAN ABD YLE İLİŞKİYİ SÜRDÜREN FETHULLAHÇILAR, DİĞER YANDAN VATİKAN, FENER RUM PATRİKHANESİ, MUSEVİ HAHAMBAŞISI DERKEN, FARKLI ÜLKELERİN İSTİHBARAT SERVİSLERİ TARAFINDAN YÖNETİLEN-YÖNLENDİRİLEN ÇEŞİTLİ ULUSLARARASI KURULUŞLARLA DA FLÖRT ETMEYE BAŞLAMIŞLARDIR.”
FETHULLAH-ALMANYA BAĞLANTISI:
“ALMANYA İLE DE TEMAS KURAN FETHULLAHÇILAR, ALMAN DIŞ İSTİHBARAT SERVİSİ OLAN BND BAĞLANTISI DOLAYISIYLA ALMANYA’NIN İÇ İSTİHBARAT ÖRGÜTÜ OLAN FEDERAL ANAYASAYI KORUMA TEŞKİLATI’NIN DESTEĞİNİ DE OTOMATİKMAN ALAN FETHULLAHÇILAR, YAKLAŞIK 2.400.000 VATANDAŞIMIZIN YAŞADIĞI BU ÜLKEDE, ‘HİMMET PARASI’ TOPLAMA VE YANDAŞ-MÜRİT KAZANMA AMACINA YÖNELİK OLARAK KÖLN, HANNOVER, MÜNYH, AUSBURG, STUTTGART GYBY, TÜRKLER’İN YOĞUN OLARAK YAŞADIKLARI TÜM ŞEHİRLERDE ‘Y.BURG A.Ş.’ GYBY ŞİRKETLERİN YANISIRA, ‘DOST YOLU DERNEDY, TÜRK-ALMAN AKADEMİSYENLER BİRLİĞİ, İSLAM DİN BİRLİĞİ’ GYBY ÇOK SAYIDA AKTiF ÇALIŞAN ÖRGÜTE SAHİP OLMUŞLARDIR.”
FETHULLAH – İNGİLTERE BAĞLANTISI:
“İNGİLTERE DE OKUL AÇAN VE LONDRA’DA BÜYÜK BİR MERKEZ BİNASI SATIN ALAN FETHULLAHÇILAR, İNGİLTERE’NİN DÂHİLİNDE YABANCILARA DÖNÜK FAALİYET GÖSTEREN MI5 VE DIŞ İSTİHBARAT SERVİSİ MI6′NIN UZAKDOĞU’YA YÖNELİK FAALİYET GÖSTEREN DEPARTMANI(CIFE) VE ORTADOĞU’YA YÖNELİK FAALİYET GÖSTEREN DEPARTMANI (MEIC) İLE OKULLAR KONUSUNDA MÜŞTEREK ÇALIŞMA YÜRÜTMEKTEDİRLER.”
FETHULLAHÇI İSTİHBARATÇILARIN OPERASYONLARI:
DEVLETİN GÜCÜNÜ, DEVLET SAVUNUCULARINA KARŞI KULLANMA AŞAMASINA GELMİŞ OLAN FETHULLAHÇILARIN, OPERASYONEL ANLAMDA KAYDA DEĞER BAŞARILARI MEVCUTTUR. OPERASYONLARINDA, AMACA ULAŞMADA HER YOLU MÜBAH SAYAN VE HER TÜRLÜ SINIR TANIMAZ FIRSATÇILIK, AHLAKSIZLIK, TAKİYYE UNSURLARINI İÇEREN BİR KONSEPT ÇERÇEVESİNDE HAREKET EDEN FETHULLAHÇI İSTİHBARATÇILARIN KULLANDIKLARI YÖNTEMLER ŞUNLARDIR: TELEFON DİNLEME, TEHDİT, SAHTE BELGE ÜRETİMİ VE MONTAJ, ÇARPITILMIŞ BİLGİYE YÖNELİK KAMPANYALAR, HIRSIZLIK, KUNDAKÇILIK, ŞANTAJ AMAÇLI KADIN PAZARLAMA VE GÖRÜNTÜ KAYDI, HER TÜRLÜ İLLEGAL KAYIT KULLANIMI (BÖCEK, GİZLİ KAMERA VB.), RÜŞVET, GASP, DARP, BİLGİSAYAR SAHTEKÂRLIKLARI, EV VE İŞYERİ KURŞUNLAMA, EMNİYETİ SUİSTİMAL, HÂKİM KİRALAMA VE DİĞERLERİ…
FETHULLAHÇI İSTİHBARATÇILAR TARAFINDAN “HASIM” KABUL EDİLEN KİŞİ VE KURULUŞLAR ALEYHİNE YÜRÜTÜLEN DEZENFORMASYON FAALİYETLERİNDEN BAŞLICASI, ÇARPITILMIŞ VEYA TAMAMEN UYDURMA BİLGYLERE DAYALI SAHTE BELGELER ÜRETMEKTİR; TEKNİK DEYİMLE “FABRİKATÖRLÜK” YAPMAKTIR.
FETHULLAHÇILARIN ADLİYE’YE İLK SIZMA GİRİŞİMLERİ CHP-MSP KOALİSYONU DÖNEMİNE KADAR GİTMEKTEDİR. 12 EYLÜL SONRASINDA, ADLİYE’DEKİ KADROLAŞMA ÇABALARI SONUCUNDA, YARGI MENSUPLARI ARASINDA “GÜMÜŞ YÜZÜKLÜ” OLARAK ADLANDIRILAN BİR GURUBUN GİDEREK GÜÇ KAZANDIĞI KAYDEDİLMEKTEDİR.
— EMNİYET İSTİHBARAT DAİRESİ TARAFINDAN “EMNİYET TEŞKİLATI’NDA FETHULLAHÇI YAPILANMANIN VAR OLDUĞU”NU TESBİT EDEN BİR ARAŞTIRMA RAPORUNUN SONUÇ BÖLÜMÜ, TÜYLER ÜRPERTECEK BİR HÜKÜM İÇERİYORDU:
“ÖNLEM ALMAKTA GECİKİLDİDİ TAKDİRDE, TARİH SAYFALARI ARASINDA KALAN BABAİLER İSYANINDAN ŞEYH BEDRETTİN VE ŞEYH SAİD’E KADAR UZANAN DİN GÖRÜNÜMLÜ İSYANLARIN BELKİ DE EN CİDDİ, EN SİNSİ, EN KAPSAMLI VE EN TEHLİKELİSİ OLABİLECEĞİNE İŞARET ETMEK YANILTICI BİR TAHMİN OLMAYACAKTIR.”
FETHULLAH ÖRGÜTLENMESİ
TEPEDEKİ İSİM: FETHULLAH GÜLEN
BAŞYARDIMCI: İSMAİL BÜYÜKÇELEBİ
LATİN AMERİKA İMAMI: LATİF ERDODAN
AVRUPA İMAMI: ABDULLAH AYMAZ (İSMAİL YEDİLER)
MEDYA VE SANATÇILAR SORUMLULARI:
GAZETECİLER VE YAZARLAR VAKFI BAŞKANI HARUN TOKAK,
GAZETECİLER VE YAZARLAR VAKFI BAŞKAN YARDIMCISI CEMAL UŞŞAK!
ZAMAN YAZARI NEVVAL SEVİNDİ!!
ESNAF-PARA KONTROLÜ: ALİ BAYRAM
YÖK-ÜNİVERSİTELER: PROF. DR. ŞERİFALİ TEKALAN
SİYASİ PARTİLER: HÜSEYİN GÜLERCE
YAYINLAR: ALAADDİN KAYA
BÜYÜKÇELEBİ’NİN BAKANLAR KURULU
İSMAİL BÜYÜKÇELEBİ’NİN YAKIN ÇEVRESİNE AKP İÇİNDEKİ “ADAMLARI”NI ŞÖYLE ANLATTIĞI BELİRTİLİYOR:
“ABDULLAH GÜL, ABDÜLKADİR AKSU, CEMİL ÇİÇEK, HÜSEYİN ÇELİK VE MEHMET AYDIN, BAKANLAR KURULU’NDA BİZİ TEMSİL EDİYOR.”
BÜYÜKÇELEBİ’NİN SAYDIĞI İSİMLER ŞÖYLE DEĞERLENDİRİLİYOR:
“ABDULLAH GÜL’ÜN, GÜLEN’E YAKINLIĞI BİLİNİYOR.
CEMİL ÇİÇEK’İN, ‘FETHULLAH GÜLEN TÜRKİYE’YE DÖNEBİLİR’ AÇIKLAMASI!
AKSU’NUN EMNİYET İÇİNDEKİ ‘FETHULLAHÇILARA’ GÖZ YUMMASI,
DİYANET’TEN SORUMLU! DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN’IN ‘DİNLERARASI DİYALOG’CU OLMASI!
HÜSEYİN ÇELİK’İN GÖNÜLDEN ‘NURCU’ OLMASI, BÜYÜKÇELEBİ’NİN BU SÖZLERİNİ GÜÇLENDİRİYOR.
SON OLARAK HÜSEYİN ÇELİK’İN, GÜLEN’E YAKINLIĞIYLA BİLİNEN ÇALIK GRUBU’NUN 17 TEMMUZ’DA EĞİTİM KOMPLEKSİNİ AÇMASI, BU İLİŞKİLER AĞININ KANITLARINDAN.”
SONUÇ OLARAK, MİT RAPORUNDA DA BELİRTİLDİĞİ GİBİ, F.GÜLEN GURUBUNUN;
KISA VADEDE; DEVLET KADEMELERİ VE TSK BÜNYESİNDE KADROLAŞMA ÇABALARINI ARTTIRACAĞI VE AYRICA HÂLİHAZIR ÇİZGİSİNİ DEĞİŞTİRMEYEREK, UZLAŞMACI TAVIR VE UYGULAMALARINI AYNI ÇERÇEVEDE SÜRDÜRECEĞİ,
ORTA VADEDE; UZLAŞMACI VE BARIŞÇI POLİTİKASINI DEĞİŞTİREREK, UZUN VADELİ AMACI OLAN ŞERİATA DAYALI TÜRK İSLAM DEVLETİ KURULMASI İÇİN İLK GİRİŞİMLERİNİ BAŞLATABİLECEĞİ, BU MAKSATLA ALIŞILMIŞ TUTUM VE UYGULAMALARINDA, DEVLET VE TOPLUMUN KABUL EDEBİLECEĞİ DOZAJDA YOKLAMALAR YAPARAK ESAS AMACA ULAŞACAK ZAMANI BELİRLEYECEĞİ,
UZUN VADEDE; KENDİ YETİŞTİRDİĞİ MÜRİTLERLE, ÖZELLİKLE ÜST DÜZEY BÜROKRATİK MAKAMLAR DAHİL, YÖNETİMDE KESİN SÖZ SAHİBİ OLACAK ŞEKİLDE DEVLETİN TÜM ORGANLARINDA KADROLAŞABİLECEĞİ,
KADROLAŞMANIN SAĞLAYACAĞI AVANTAJLA, KENDİSİNE EN BÜYÜK ENGELİ TEŞKİL EDEN TSK’YA SIZABİLECEĞİ,
UZLAŞMACI GÖRÜNÜMLÜ POLİTİKASIYLA VE AYNI ZAMANDA SAĞLAYACAĞI DIŞ DESTEKLE TÜRKİYE’DEKİ TÜM TARİKAT VE MEZHEPLERİ EYLEM BİRLİĞİNE YÖNELTEREK, BİRLEŞTİRİCİ BİR DİNİ LİDER DURUMUNA GELEBİLECEĞİ, BU AŞAMADAN SONRA;
KENDİ PARTİSİNİ KURARAK VEYA ELE GEÇİRDİĞİ BİR SİYASİ PARTİYİ DESTEKLEYEREK, SİYASİ İKTİDARI ELE GEÇİREBİLECEĞİ VE SON AŞAMADA DA; BU GİDİŞİN ENGELLENMESİ HALİNDE, ÜLKEMİZ İÇİN VE CUMHURİYETİMİZ İÇİN İLERİYE DOĞRU DAHA BÜYÜK BİR TEHDİT VE TEHLİKE HALİNE GELEBİLECEĞİ BİLİNMELİDİR.
_________________
” Memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri Şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakrü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve Şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur! “
M.KEMAL ATATÜRK
http://fetos.wordpress.com/2007/06/2...ullah-cemaati/
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
FETULLAHIN YURTLARI
Denizli’de Pamukkale, Manisa’da Celal Bayar , Aydın’da Adnan Menderes , Isparta’da Süleyman Demirel, Afyon’da Dumlupınar Üniversitesi. ..
Buralarda binlerce öğrenci okuyor…
Adlarını saydığım üniversitelerin ilçelerde de meslek yüksekokulları bulunuyor…
Örneğin Afyon’da, Muğla’da, Aydın’da, Manisa’da yaşayan öğrenciler oralarda çalışan işçi, işsiz, memur, esnaf, üretici Türkiye’ye nasıl bakıyor?
Neredeyse her ile, her ilçeye üniversite, meslek yüksekokulu açan devlet , öğrencilerin yurt sorununu çözümlemiş mi?
Üniversite öğrencilerinin bir bölümü Türkiye’yle yakından ilgili, Ortadoğu’da neler olup bitiyor, AB süreci ne anlam taşıyor gibi konularla ilgililer…
Bir bölümü ise ilgisiz…
Devlet üniversite açmış, ama yurt sorununu çözmemiş; böylece tarikatlara gün doğmuş. Afyon’dan Muğla’ya dek tarikat yurtları ve ”ışık evleri” çoğalmış…
İzmir’ den Muğla’ ya geçmeden önce Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak ve Başkan Yardımcısı Hüseyin Çalışkan’ la sohbet ettim…
***
Karşıyaka çağdaş ve uygar bir yerleşim birimidir…
Peki varoşları nasıl?
Kara çarşaflı, sarıklı ve cüppeli tarikatların kuşatması altında…
Cevat Durak diyor ki:
”İki buçuk yılda çok işler başardık. 10 bin öğrenciye burs veriyoruz. Şimdi ise dershane ve okul açma projelerimizi yaşama geçireceğiz… ”
Olayın özü bu!..
Eğitim! Eğitim! Eğitim!..
Ege’ye dek Türkiye’nin dört bir yanında ”tarikat kuşatması” kendini gösteriyor…
Aylar önce Hakan Dirik Ege’den Akdeniz’e uzanan kıyı diliminde toplumu iki parçaya bölen yeni ayrımcılık türünün nasıl geliştiğini yazmıştı Cumhuriyet’ te…
Siyaseti dinle harmanlayan o düşünce, yaz aylarında sosyal demokratların yönettiği kıyı kasabalarında ”haşema” ve ”tesettür mayosu” nu gündeme taşımıştı. Şimdilerde de ”haşemalı-tesettü r mayolu” termal turizmi kendini gösteriyor…
Bölgede kadrolaşma tüm hızıyla sürüyor…
İmamlar turizm müdürü oluyor!..
Çanakkale’den Fethiye’ye dek uzanan kıyı kesiminde ”tarikatçı kadrolaşma” bitmiş…
Bir örnek vereyim…
İzmir’de Karşıyaka-Fenerbahç e Ülker basketbol maçında Karşıyakalı seyirciler salona, ”Atam rahat uyu, Cumhuriyetimizin ve laik İzmir’in bekçisiyiz” yazılı pankartla girmek isteyince polis engeliyle karşılaşıyorlar.
Karşıyaka taraftarı bu tepkiyle karşılaşınca hemen bir formül bulup pankartı içeriye sokuyorlar ve İstiklal Marşı okunurken açıyorlar…
Bu kez polis görüyor pankartı…
Buyruk veriyor polis:
”Kaldırın o pankartı, sporla ilgisi yok!”
Kaldırılıyor…
***
Biraz da Muğla’ dan söz edeyim…
AKP Kafaca Belde Başkanlığı kahvelere duyuru asıyor:
”İş arayanlar AKP Belde Başkanlığı’na başvursunlar! ”
CHP Muğla Milletvekili Ali Aslan konuyu Meclis’e taşıyor…
Oysa, istimlak mağdurlarının Türkiye Kömür İşletmeleri’ ne öncelikli işçi alınmasıyla ilgili konu…
AKP’liler uyanık. İktidar onlar.
Yeme de yanında yat!..
Tarikat yurtları, ışık evleri…
Her yerde Fethullahçılar ve Nakşiler…
Eğer Fethullahçı ve Nakşiyseniz hiçbir sorununuz yok…
Konuştuğum üniversite öğrencileri anlatıyor:
”Eğer sizi elde ederlerse para içinde yüzersiniz… ”
Bir kız öğrenci:
”Yurtta kapalıyız. Derse girerken başımızı açıyoruz. 100 dolar burs alıyoruz. Ailemize de para, erzak yardımı yapıyorlar.”
Bir erkek öğrenci:
”Fethullahçıları n yanlarında kalıyorum. Çünkü ailem yoksul. Ne yapayım devletin yurduna giremedim… ”
Tarikat yurtları neden denetlenemez? Tarikat evlerinde olup bitenler devlet tarafından niçin izlenmez?
Medyamız ”Cüppeli Ahmet Hoca” nın din sömürüsünden elde ettiği paralarla ”Alpler’de dağ havasında, Malta’da deniz havası” ndaki tatilini gündeme taşırken Anadolu’daki üniversitelerde, okullarda ”tarikat şeyhleri” nin egemenliğine kayıtsız kalıyor!..
İrtica oralarda!..
Hikmet Çetinkaya / Cumhuriyet
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
Gitmeyip Hukuk mucadelesi verenler keriz mi?
MUHTEŞEM BİR CEVAP:)
Fethullah Gülen'in ABD'ye gitmesi ve geri dönme konusunda tereddüt etmesi, bu ülkedeki düşünce özgürlüğünün ve demokrasinin boyutunu göstermesi açısından önemli bir gösterge..
Diyen sayın yöneticime:)
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Sanırım, Hanefi Avcı tüm şüpheleri ortadan kaldırdı. Ne dersiniz?
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
BUNLAR İYİ GÜNLERİMİZ!!!..
Candaş Tolga Işık, Posta gazetesindeki yazısında başından geçen ilginç bir telefon görüşmesini okurlarıyla paylaştı..
Kendisini arayan bir cemaat mensubunun sözlerine yer veren Işık, arayan kişinin, kendisinin telefonunu nereden bulduğunu merak ettiğini belirtirken ‘Bunlar daha iyi günlerimiz... Öyle bir gün gelecek ki, sabah uyandığımızda “günaydın” diye yatağın başucunda bekliyor olacaklar’ diye yazdı…
“- Candaş Tolga Bey?
- Buyrun...
- İsmim Cihan... Bir okuyucunuzum. Bir eleştiriyi paylaşmak için rahatsız ettim.
- Paylaşın lütfen...
- Yazılarınızda cemaati bir tehdit olarak gösteriyorsunuz. Ben cemaatçi değilim ama Hocaefendiye gönül verenlerdenim.
- Evet?
- Bilerek ya da bilmeyerek yarattığınız ürkütücü “cemaat” kavramı yüzünden bizler zor durumdayız.
- Sizler?
- Hocaefendiye gönülveren gençler. Arkadaşlarım bu kimliklerini gizlemeden yaşayamaz hale geldiler.
- Anladım.
- Bilinenin aksine cemaat kimliğinizi saklamadan polis, asker olamazsınız. Devlet dairelerinde çalışamazsınız. Aksi halde üzerinizde korkunç bir mahalle baskısı oluşur
. - “Hem cemaatçi olayım hem de bunu yüzümüze vurmasınlar” diyorsunuz!
- Önyargılarınızla dinlemeyin beni...
- Ne istediğinizi anlayamadım ama?
- Belli bir amaç uğruna birleşmiş insanların birbirini destekliyor olmalarında ne yanlış var?
- O amacı desteklemeyenlerin harcanması gibi bir yanlışlık var.
- O kapı kimseye kapalı değil ki isteyen gelip katılabilir.
- Bunu mu anladınız söylediğimden?
- Saygısızlık yapmak istemem ama lütfen cemaatle ilgili biraz daha araştırma yapın... Biz Türkiye için çalışan insanlarız...
- Biz derken? Az önce “Ben cemaat mensubu değilim” demediniz mi?
- Değilim, olsam da söylerdim.
- Anladım, başka?
- Dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.
- Ben de birşey soracağım: Telefonumu nereden... Neyse boşverin!
***
Bunlar daha iyi günlerimiz...
Öyle bir gün gelecek ki, sabah uyandığımızda “günaydın” diye yatağın başucunda bekliyor olacaklar
***
He bu arada ne olur ne olmaz: Pensilvanya’dan gelen mesajın samimiyetine inanıyorum!”
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Öncelikle söylediğim subjektif fikirlerim sebebiyle 'şakirt' nitelemesine tabi tutulma istemem.Ancak bu enternasyonal ve dini amaçlarla yola çıkan ancak ülke içinde basın ve öğrenci sübvansiyonlarıyla hedefinin sanırım din ölçeğinden çıkarak birtakım müphem amaçlara yöneldiği organizasyonun içeriği konusunda bende şüpheliyim.Yalnız amacı ne kadar müphem de olsa dünyanın bilinmeyen birçok kültüründe Türk Dil Ve Kültürünün öğretilmesi yapıcı özne herkim olursa olsun takdir edilmesi gereken bir durumdur.Tabii bu organizasyonun müsebbiplerinin ülkedeki öğrencileri şimdiden koruması ve sahip çıkması karşılığında eğer gelecekte bu öğrenciler kamu hizmetine girdiklerinde onlardan birşeyler bekleyeceği şüphesindeyim.İşte bu seferde tüzel kişilikler ardında sosyolojik açıdan bir amaca ve bu amacın önderine hizmet etme zorunluluğu bu öğrenciler için kaçınılmaz olacaktır.İşte benim korktuğum budur...Bu sayede eğer kamu kurum ve kuruşularında düzey farklılaşması içinde bir tecrit sistemi içinde kadrolaşma sağlanırsa işte bu devlet mekanizmasının birkimse tarfından istenildiği takdirde kitlenebileceği tehlikesini gözler önüne serer.Yargıdan bürokrasiye,idare kuruluşlarından özel sektöre uzanan bu pragmatist amaçlar dizisini bu cemaatçe geniş öğrenci kitlelerine sahip çıkmalarıyla anlaşılabilir hale gelmektedir.İşte bunun adı da eğer gerçekleşirse tabii(şüphelerim var) SİVİL DARBE olur.Eee darbeyi sadece asker yapmaz ki!
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Sn. Baykal niye gitti Amerikaya acaba!!!
Torunu okula gidecekmiş... O kadar uzun uzun açıklama yapma gereği duymuştu ki ister istemez kuşkular şimşek gibi çakıyor insanın kafasında.
Bi Fetullah Gülen ziyareti de yapar artık.. Teşekkür üstüne teşekkür etmişti ya, yetmemiş olabilir.
Neden olmasın!
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Kılıçdaroğlu, Fethullah Gülen'e referandum mesajı gönderdi
İzmir Gündoğan Meydanı'nda halka seslenen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hükümete çok sert eleştiriler getirdi. Kılıçdaroğlu konuşmasında ABD'de bulunan Fethullah Gülen'e de mesaj gönderdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün İzmir Gündoğan Meydanı’nda düzenlenen mitingte 60 bin kişiye seslendi. İsim vermeden ABD’de de yaşayan cemaat lideri Fettullah Gülen’e mesaj gönderen Kılıçdaroğlu, “AKP iktidarında ’hayır’ demek suç. ’Hayır’ diyene baskı kuruyorlar. İşçilere, memurlara, sade vatandaşa. Ama meraklanmayın 12 Eylül geliyor. İlk tokadı siz atacaksınız. İlk tokadı atın, okyanus ötesinden de duyulsun bu tokat” dedi. Konuşmasında sanatçılara da seslenen Kılıçdaroğlu, “Mevcut anayasada varolan hakların yurttaşların ve sendikaların elinden alınmasını hangi sanatçı kabul edebilir. Aydın kimliğinizi ortaya koyun. Haklar genişletiliyorsa evet, daraltılıyorsa hayır” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti: Öyle bir düzen kurdular ki, daha yeni üç tane genç bayan İstanbul’da hayır bildirisi dağıtıyor, üçü de AKP’lilerin saldırısına uğruyor. Biz güçlendikçe AKP’nin altından zemin kaydıkça bunlar şiddetlenecek, baskılar artacak.
Ramazan’da ‘evet” kampanyası için kurulan iftar çadırlarına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, insanların dini duygularını istismar edildiğini belirterek “Dini duyguları sömürmedik, sömürmeyeceğiz, Recepleşmeyeceğiz, halkın inancına saygı göstereceğiz” dedi.
‘Mağdur edebiyatı yapma’
CHP lideri İzmir’den önce katıldığı Manisa mitinginde de hükümeti ve Başbakan Erdoğan’ı hedef aldı.
Erdoğan’ın “Menderes’in kefenini giydik sözlerine atıfta bulunan” Kılıçdaroğlu, “Seni asacağız mı dedik? Sen Mesut Yılmaz’ı Yüce Divan’a gönderirken Menderes’in kefeni yok muydu? Mağdur edebiyatı yapma diye konuştu.
Manisa’daki Sümerbank’ın 4 trilyona alınıp, 52 trilyona satıldığını da ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Burada Sümerbank’ın yeri vardı değil mi? Birileri malı götürdü buradan değil mi? Kul hakkının hesabını ille de iktidara geleceğiz soracağız diye değil. Hayatın her alanında soracağız. Sümerbank’ı 4 trilyona özelleştirdiler. Çoğunluğunu AKP’li bir grup aldı.
Fazla değil bir süre sonra yüzde 90’ını 52 trilyona sattılar 4 trilyon nere, 52 tirlyon nere? Başta Bülent Arınç olmak üzere tüm Manisa milletvekillerine soruyorum. Dindar, ahlaklı, geçiniyorsunuz. Dört trilyona alınan bir yerin bir süre sonra 52 triyona satılması hangi vicdana hangi imana sığar? Yetki güç verin göreceksiniz ki bunların maskelerini indireceğim
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
HEP BANA, RAB BANA” DİYE DİYE HUKUKU GUGUK YAPTILAR…
Dincilerin, din tüccarlarının yaşamları çıkar (menfaat) ilişkisi temelinde şekillenmiştir. Onları yönlendiren güdü, “ticaret bilinci”dir, kâr bilincidir.
Yaşantılarının onda dokuzunu ticaret oluşturur. Ama ticarette kural mural tanımazlar. Etik metik bilmezler. Kazık atmak onlar için sıradan, olağan işlerdendir. Bire aldıklarını üçe, beşe satarlar.
Onların anlayışına göre çok kazanmak, mal mülk sahibi olmak uğruna her yol mubahtır. Ahlak, dürüstlük ticarette geçerli kural değildir. Aldanmamak için müşteri gözünü dört açmalıdır. Çünkü “serbest ticarette” tüccar malını dilediği fiyattan satma hakkına sahiptir.
Onların çalışma yaşamlarının temel ilkesi “İşi bileceksin, işe gitmeyeceksin…” kuralı üzerine kurulmuştur.
Üretim, emek, buluş, bilim, teknik, yenilik kitaplarında yazmaz. Akıl ise semtlerine hiç uğramaz. Çünkü yol göstericileri inançtır, hurafelerdir, fizikötesinin asla değişmeyen yasalarıdır…
Özgür vatandaş, ulus, ulusal düşünce, vatan, tam bağımsızlık kavramı, anti-emperyalist duruş onlarda yoktur. Kul, ümmet anlayışı egemendir dünyalarına. Kölelik bilinci beyinlerinin derinliklerine işlemiştir.
Bu nedenle ülkemiz Kürdistan, Ermenistan diye eyaletlere de bölünse; ordu güç yitirip görevini yapamaz bir konuma düşse, ABD Türkiye’yi teslim alsa dönüp bakmazlar. Bu konular onların ilgi alanlarının dışındadır. Onların tek ilgilendikleri konu alıp satmak, servetine servet katmaktır.
Din alırlar, gericilik satarlar, ümmetçilik satarlar, tarikatçılık satarlar. Din alırlar, kölelik satarlar… Vatan alırlar, emperyalistlere bölücülere devrederler… Nerede bir çıkar – kâr, yani para kokusu sezerlerse, balıklama üzerine atlarlar. Parmaklarını, bileklerini milyarlık yüzüklerle, saatlerle doldururlar.
Soruyorum şimdi:
Hile hurda yapıp, yalan söyleyerek insanları kandıran, kul hakkı yiyen, komşusu açken kendisi tok yatan, ülkesi perişan, sefil, işsiz iken yedi sülalesinin geleceğini garanti altına alıp, zevk ve sefa içerisinde ömür süren bir kimse, bir ay değil, oniki ay oruç tutsa, günde beş değil, on kez yatıp kalksa, bir yılda en az on kez hacca gitse dinin gereklerini yerine getirmiş sayılır mı?
İnanın bunlar, cennette tuba ağacı, Kevser suyu, bağlar, bahçeler, huriler, melekler, olmasa Allah için ibadet de yapmazlar.
Bu dünyayı parselleyenler şimdiden, öteki dünyanın tapusunu da üstlerine geçirebilmek için kolları sıvamışlar, ellerinden geleni yapıyorlar. Bir yandan Allah’ı aldatmaya çalışıyorlar, bir yandan “Allah’la toplumu…
Ama burada yeri gelmişken bir noktayı belirleyelim: Elbette bu söylediklerimiz gerçekten inanan, özel ve meslek yaşamında dürüst, vatanına, ulusuna bağlı, ülkesinin tam bağımsızlığından yana olanlar için geçerli değildir. Bizim eleştiri oklarını yönelttiğimiz çevreler din ticareti yapanlar, din alıp satanlardır. Yoksa herkes inancında özgürdür. Herkes dilediği gibi ibadetini yapabilir. Ama dinler de siyasetten elini eteğini çekip, vicdanlara yerleşmelidir. Din, Allahla kul arasında kalmalıdır. Bu işin başka bir çözümü yoktur.
Atatürk zamanında Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) Büyük Kongresi"nin 13–14 Mayıs 1931 günlü toplantısında, bu görüşü destekleyen şu kararı almıştı:
""Din anlayışı vicdani olduğundan, fırka, din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı milletimizin çağdaş ilerlemesinde başlıca başarı etkeni görür."" (Mete Tunçay, Tek Parti Yönetimi)
Yukarıdaki karar, laikliğin gerçek bir tanımı ve uygulama biçimidir. Atatürk"ten sonra laiklik, yalnızca, din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak açıklanmaya çalışılmıştır ki, bu yanlıştır, aldatmacadır. CHF’nin kararında da belirtildiği gibi, din ancak yaşamın tüm alanlarından elini eteğini çekerek, vicdanlara yerleştiği zaman, gerçek yerini bulacak, temel işlevine kavuşacaktır.
Bugünkü iktidar, bırakın “Din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı” devletin işleyişini, yasalarını, yargısını, emniyetini, ordusunu bile dine dayandırmak için elinden geleni ardına koymamaktadır.
8 yılda soygun düzeninin hukuksal alt yapısını oluşturarak, adaleti, yargıyı çıkarlarına hizmet eden bir kurum haline getirmiştir. “Hep bana, Rab bana” diye diye hukuku guguk yapmıştır. Yandaşları koruyup kollamış; eşi, dostu, yakınları servete boğmuştur. Türkiye’yi “Yağma Hasan”ın böreğine çevirmiştir.
Tüm Cumhuriyet tarihi boyunca AKP dönemindeki kadar hiçbir dönemde bakan, başbakan, cumhurbaşkanı çocuklarının ve damatlarının devlet olanaklarından yararlanarak, bu kadar zengin oldukları görülmemiştir.
Din, iman, ezan, Kuran sesleri arasında Tüm Türkiye’nin hakları çiğnenmiş, ayaklar altına alınmıştır. İç ve dış sömürücüler, büyük bir açgözlülük ve hırsla ormanları, madenleri, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini talan etmişlerdir. Fabrikalar, kamu malları bir yıllık kârlarına elden çıkarılmıştır.
Deniz Feneri vurguncuları karşısında hukuk, işlevini yitirip kızağa çekilmiştir. Etkisizleştirilmiştir. Zekeriya Karaman’lar, Zahit Akman’lar yargılanamamaktadırlar. Hukukun eli kolu, gözleri bağlıdır bugün.
Hukuk siyasallaşmıştır.
Bir yanda Habur hukuku oluşmuştur, bir yanda Silivri hukuku…
Cumhuriyet Hükümetine küfreden belediye başkanları, ülkeyi parçalamak isteyen teröristler ellerini kollarını sallayarak gezerken, suçunu günahını bilmeden, yıllardan beri Silivri zindanlarında çile dolduran yurtseverler vardır.
AKP iktidarında o kadar çok suç işlenmiş, o kadar çok suç birikmiştir ki artık yere göğe sığmamaktadır. Bu nedenle gidecekleri son durak yüce divandır. Yargıdan kaçmak için şimdi HSYK’yı ve Anayasa Mahkemesini ele geçirmeye çalışıyorlar. Bu referandumda “evet” çıkarsa, yeni anayasa, şeriat ve çağdışı uygulamalar için temel olacaktır ve böylece hukukun üstünlüğü yerini mollaların, cemaatin üstünlüğüne bırakacaktır.
Ondan sonra gelsin Fethullah Gülen saltanatı, kara çarşaf, kara düşünce dönemi… Gelsin ılımlı İslam Cumhuriyeti…
Şimdi soruyorum:
Bu düzen için var mınız, yok musunuz?
--------------------------------------------------------------------------------
ALİ ERALP
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Fetullah Gülen'in her yerden kaldırttığı video.. Sonuna kadar izleyin!
http://vimeo.com/13904890
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
GÜLEN OKULLARINDA CİNSEL TACİZ !!!
Güney Afrika’nın Polokwane kentinde Gülen Camaati’ne ait olduğu belirtilen okullarda çocuklara cinsel taciz ve şiddet uygulandı. Türk misyonerler hakkında dava açıldı.
Gülen okullarında yaşanan taciz ve şiddet olayı yerel gazete News24’ün verdiği bir haberle ortaya çıktı. Habere göre kentte öğretmen olarak görev yapan ve yaşları 19 ,22 ve 24 olan 3 Türk görevli çocuklara şiddet uygulamak ve tacizde bulunmak suçlamasıyla pazartesi günü gözaltına alındı.
12 ÇOCUK: GÖREVLİLER BİZİ DÖVDÜ, ÖPTÜ...
Olay üç Türkten şikayetçi olan, 12 çocuğun Çarşamba günü mahkemede verdikleri ifadelerle ortaya çıktı. Yaşları 11 ile 14 arsında değişen çocuklar mahkemede öğretmenlerinin kendilerini dövdüklerini, üzerlerine köpek salındığını ve bu öğretmenlerin kendilerini öptüklerini söylediler. Olayın duyulması ardından çocukların okulla ilişkisi kesilirken, mahkeme çocukları güvenli bir yerde koruma altına aldı.
Yerel mahkeme haklarında dava açılan üç Türk sanığın İngilizce bilmemeleri ve Türkçe tercümanlık yapacak kişilerin bulunmaması nedeniyle duruşmayı 2 Aralık tarihine erteledi. Sanıklar pasaportlarına el konularak, kefaletle serbest bırakıldılar. Taciz ve şiddete maruz kalan öğrencilerin hepsinin yoksul ailelerden geldiği bildirildi. Gazetenin haberine göre sanıklar 2 yıldır etüt merkezinde çalışıyor.
AFRİKA’DA 40’I AŞKIN OKULLARI VAR
Gülen Cemaati’nin Afrika’da 40’ı aşkın okulu bulunuyor. Güney Afrika’da en az 4 okul açılırken, bunların yanısıra yurtlar ve çeşitli eğitim merkezleri var. Afrika kıtasındaki okullarda 15 bini aşkın öğrencinin eğitim gördüğü tahmin ediliyor. Birçok bölgede asimilasyon merkezleri olarak işlev gören bu okullarda ve yurtlarda kalanların büyük çoğunluğu yoksul öğrencilerden oluşuyor.
Dünya genelinde en az 92 ülkede 500 lise veya ilköğretim, çok sayıda üniversite ve çeşitli sayılarda eğtim ya da dil merkezleri var. Bu kurumlar aracılığı ile eğitim adı altında 100 binden fazla öğrenciye ulaşılıyor. İslam ve eğitim adı altında yürütülen bu faaliyetler Türkiye"de yoğun bir şekilde devam ediyor. Yurtlarda da cinsel taciz ve şiddet olayları yaşanmasına rağmen, hem Gülen cemaatinin baskıları hem de toplumsal yapıdan kaynaklı olarak gizli tutuluyor.
ÖĞRENCİ-BELLETMEN İLİŞKİSİ
Özellikle yurtlarda “belletmen” olarak tanıtılan “abi”lerin öğrencilerle ilişkilerinde sık sık “taciz” yaşandığı yönünde iddialar ortaya atılırken, yurt müdürlerinin öğrencilere şiddet uygulaması da bir sır değil. Öğrencilere yönelik şiddet eğitim sisteminin de bir parçası olarak devam ediyor. Yurtlarda bu durum daha “özel” ve “gizli” kalıyor. Diğer bir ifadeyle okul veya yurt müdürleri bir cezalandırma yöntemi olan şiddeti öğrencilerin “iyiliği” ve “geleceği” için kullanıyor. Ucuz koşullarda barınma olanağı sunan yurtlarda kalan öğrenciler de bu duruma çoğu zaman boyun eğmek zorunda kalıyor. Cinsel taciz ise toplumsal bir tabu olarak varlığını sürdürdüğü için ve aynı zamanda bu çocukları birer mağdur olarak gören ve koruyan bir hukuksal zihniyet olmadığı için yurtlarda da “öğrenci-müdür”, “öğrenci-belletmen” arasında kalıyor.
ANF
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
KURBAN DERİLERİ CEMAATE GİTTİ VATANDAŞ!
THK, Amasya, Sivas ve Tokat’ta kurban derilerinin yalnızca yüzde 10’unu toplayabildi.
Kurban derilerini toplama yetkisi yasal olarak Türk Hava Kurumu’nda (THK) olmasına karşın Amasya, Tokat ve Sivas’ta kurum derilerin sadece yüzde 10’unu toplayabildi. Geri kalan deriler ise bu yıl da dini cemaatler, vakıflar ve Kuran kurslarına gitti.
AKP’li Amasya Belediyesi bünyesinde kurulan Hayatcan Derneği de haftalar öncesinden kurban bağışı ve payı toplanması için kentte duyuru yaparken kurban kesim bölgelerinde de stantlar açtı. Dernek bu stantlarda kurban payının yanı sıra deri de topladı.
Yaklaşık 50 bin kurbanın kesildiği Sivas merkezde THK şubesi ancak 200 sığır, 400 adet koyun, 50 adet keçi derisi toplayabildi. THK Sivas Şube Başkanı Halil Işın, “Sivas’ta neredeyse her kurbanın başında cemaat yurtlarında kalan 7-8 öğrenci vardı. Biz derinin yüzde 10’unu ancak topladık” diye konuştu.
Tokat’ta da toplanan deri miktarının geçen yılın altında kaldığı ve kesilen kurbanların ancak yüzde 10’unun toplanabildiği belirtildi.
Kaynak: Mehmet Menekşe (Cumhuriyet)
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Demokratik hukuk devletinde ve laik düzende insanların ibadetine devlet müdahale etmez.
Kurban kesmek bir ibadettir.
Kurbanın derisini ne yapacağına ve nereye vereceğine ibadetin sahibi karar verir.
İster cemaate, ister camiye, ister Kuran kursuna, ister T. Hava Kurumu'na verir.
Kişinin bu bireysel tercihi kendi özgürlük alanına ait bir sorundur.
İnsanları derileri THK'na vermeye zorlamak laikliğe de, hukuka da aykırıdır.
Bu saçma tartışmaları bu ülkenin artık aşmış olması lazım.
Yıllar sonra bu ülke normalleştiğinde yeni nesiller arkalarına dönüp baktığında bu saçma tartışmalara gülecekler.
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
PKK tarafından Görüşmeler yapıyoruz denen - İşbirliği içindeyiz denen , FETTULLAH GÜLEN ÇARK ETTİ , ABDULLAH ÖCALAN- FETTULLAH GÜLENLE İŞBİRLİĞİ İÇİNDEYİZ DİYORDU.....
Hüseyin Gülerce de görüşmeler yapıyoruz diyordu bir kaç gün öncesine kadar ama gelen tepkilerden çark ettiler... Hata ettim! Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, Öcalan"ın avukatlarıyla Yalova"da yaptığı görüşmeyle ilgili olarak "Hata ettim, acele ettim, istişare etmedim. Özür diliyorum" dedi.
Hata ettim!
Öcalan"ın Gülen hareketine "zeytin dalı" uzatan sözlerinin ardından başlayan tartışmada Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce bugünkü "Hata yaptım" başlıklı yazısında konuya ilişkin tartışmaları değerlendirdi... İşte Gülerce"nin yazısı...
Öcalan"ın avukatlarıyla Yalova"da yaptığımız görüşme, bir haftadır tartışılıyor. Benim açımdan, bir yazarın, kendisinden görüşme talep eden avukatlarla yapılmış bir konuşma iken, gördüm ki, bazı çevreler, konuyu saptırarak, çok başka yerlere çektiler/çekiyorlar. Bazı gazete ve internet sitelerinde muhterem Fethullah Gülen"le, Öcalan"ın fotoğrafları yan yana konuluyor. İşbirliğinden söz ediliyor. Son olarak dün Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Kars"ta; Gülen"e gerçek dışı beyanlarla iftira ediyor "Cumhuriyet rejimini değiştirmek isteyen bölücü ve gerici iki güç, dış destekli iktidardadır..." diyor. Akan kan dursun, şiddet-terör sona ersin, annelerin feryadı bitsin, "herkesle konuşuyorsun, seninle görüşmek isteyen herkesle konuşuyorsun, avukatları, ne deyip geri çevireceksin? 800 bin tirajlı bir gazetenin yazarısın, sana düşen bir sorumluluk da olmalı, bu insanları da bir dinle" diye vicdanıma kulak vermiştim. Yüz kişinin kahvaltı ettiği bir alışveriş merkezinde üç kişiyle konuştum. Köşemde yazılarımda, televizyonlarda ekranlarda dile getirdiğim görüşlerimi bir de yüz yüze ifade ettim. Konuşmalarım; kırpılmadan, cımbızlanmadan, montajlanmadan önüme konsun, yeni hiçbir şey söylemedim. Sadece sinemi açtım. Meğer hata etmişim; iyi niyetin, hastalıklı ruhlar için bir şey ifade etmediğini unutmuşum. İnsanî yaklaşımların, birilerinin kitabında yeri olmadığını unutmuşum. Meğer hata etmişim; birilerinin terör bitmesin diye, rant kapıları kapanmasın diye nasıl çırpındıklarını unutmuşum. Kürt sorunu çözülürse, Türkiye bölgenin parlayan yıldızı olur, bu içeride de, dışarıda da bazı odakları rahatsız eder gerçeğini unutmuş, gaflete gelip boş bulunmuşum... Meğer hata etmişim; görüştüğüm avukatların bu konuşmayı aktarırken yanlış anlamalara gelecek beyanları olabilirdi... Ya da onu dinleyenler, sözlerime, maksadı aşan anlamlar yükleyebilirlerdi, bunu da dikkate almalıydım. Ben hayatımda hiç flu olamadım. Bu benim en yakın dostlarımın ikazıydı. Ne yapayım; yüreğimdekini en yalın, en açık şekilde anlatmak benim karakterim. Bundan dolayı kınanacaksam, ona da razıyım. Ama ben, içi dışı bir insanım. Elimde değil, lafı eğip bükemiyorum. Kişi kişiyi kendi gibi bilir. Ben her konuştuğum insana önce "samimi olmak gerekir" diye söze başlıyor ve onları da en az kendim kadar samimi bularak konuşuyorum. Ancak benim asıl hatam, itiraf ediyorum, avukatlarla görüşmeyi kendisine fatura edilebileceğini düşünüp Hocaefendi"ye önceden sordurtmamam oldu. Buna basiret bağlanması da diyebilirsiniz. Ben kendimi Gülen Hareketi"nin -doğrusu Gönüllüler Hareketi- hiçbir zaman sözcüsü, temsilcisi olarak görmedim. Çünkü değilim. Ben kendimi biliyorum. Bünyedeki arkadaşlarım, Gülen Hareketi"ni biraz tanıyan herkes de bilir ki ben gerçekten sözcü falan değilim. Bunun için de hep Hüseyin Gülerce olarak yazıyor, konuşuyorum. Ama şimdi daha net görüyorum ki, birileri, benim ben olduğumu kabul etmiyor. Daha zalimcesi, beni bahane ederek, milyonlarca fedakâr, çilekeş muhabbet fedaisinin, isimsiz kahramanın yaptığı hizmetlere, beni vesile ederek vurmak istiyorlar. Muhterem Gülen"den bin defa özür diliyorum. Hakkını helal etmesi için istirhamda bulunuyorum. Ben zalimlerin, bu kadar da iğrenç olacaklarını düşünemedim. Bir gazeteci yazarın, üç avukatla konuşmasından "cumhuriyet düşmanları el ele" kalleşliği çıkaracaklarını unuttum. Muhterem Gülen hakkında dava açanların, ona terör örgütü lideri yaftası yapıştıranların, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun beraat kararından sonra bilendiklerini unuttum. Kafes Eylem Planlarında, "Işık evlere silah, Alevi aleyhtarı doküman koyup, "silahlı Fethullahçı terör örgütü davası" açmayı planladıklarını" unuttum. Onların, benim bu görüşmemi bahane ederek, bundan bir uluslararası komplo çıkaracaklarını akıl almaz senaryolarla tezvirat yapacaklarını bilmeliydim. Tekrar özür diliyorum. Bütün hizmet arkadaşlarımdan, Kürt meselesinin barış yoluyla, demokrasi içinde, Parlamento zemininde çözülmesini isteyen herkesten özür diliyorum. Ben şehit annelerinin, "bizim yüreğimiz yandı, başka anaların yüreği yanmasın. Bu ateş sönsün, akan kanı durdurun" feryatlarından cesaret almıştım. Ben, "asıl fetih, gönüllerin fethidir, sevgiyle, diyalogla her kapı açılabilir, sevginin yenemeyeceği kuvvet yoktur" hakikatinden yola çıkmıştım. Hata ettim, acele ettim, istişare etmedim. Özür diliyorum.
Yorum:
"Ne ilginç bir yapılaşma bu FETULLAH!.... Ne ararsan var!.... PKK da dahil olmak üzere!
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
CHP PM üyesi Muhammet Çakmak'ın Fethullah Gülen'le ilgili sözleri sıkıntı yarattı.
CHP’nin yeni PM üyesi İlahiyatçı Muhammet Çakmak’ın “Fethullah Gülen bilgedir. Gülen cemaatini selamlıyorum” açıklamasına tepki geldi.
Cumhuriyet'in haberine göre CHP milletvekili Nur Serter, “Önemli olan parti yönetimin tavrıdır. Yüzünü görmediğim bir insan hakkında değerlendirme yapmam” dedi. CHP Milletvekili Algan Hacaloğlu Çakmak’ın parti programı ve CHP tarihini okumasını önererek, “Parti politikaları herkesin aklına geldiği şekilde konuşulmasıyla çizilmez” diye konuştu.
Hacaloğlu şunları söyledi:
“Bugün cemaatler siyaseti, kamu yönetimini, mali sistemi, yargıyı, silahlı kuvvetleri kuşatma hareketindedir. Cemaat üyesi olmak ABD’de özgürlük alanıdır. ABD’de hiçbir cemaat üyesi Türkiye’deki gibi kendi cemaat çerçevesinde dini inançları ile devlet yönetimini ele geçirmeye çalışmıyor. CHP cemaat kuşatmasına karşı duruş göstermelidir. Şahsın dini konulardaki bilgisi benden derindir. Bir şekilde daha dikkatli olacaktır”
‘Birilerinin anlatması lazım’
Manisa Milletvekili Şahin Mengü de Çakmak’ın açıklamalarına tepki göstererek, “Herhalde hangi partinin Parti Meclisi üyesi olduğunun farkında değil. Fethullah Gülen denilen zatın herhalde CHP tarafından kabullenilmeyeceğinin bilinmesi lazım” dedi. Çakmak’ın PM’ye alınması konusundaki “takdirin” Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na ait olduğunu belirten Mengü, PM’ye yeni seçilen Binnaz Toprak’ın da bir televizyon programında “iki dil talebinden korkulmaması gerektiği” yönündeki açıklamalarının da CHP’nin tüzüğüne, programına aykırı olduğunu söyledi. Mengü, “Eksen kaymasına CHP tabanı izin verir mi bilmiyorum. Ama herhalde birileri bu arkadaşlara anlatır. Bu arkadaşlara parti program ve tüzüğünü okumalarını tavsiye ediyorum” dedi. Mengü, CHP yapısının cemaatleri kabul etmeyeceğini, böyle dünya görüşü olan insanlara da destek vermeyeceğine işaret etti
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Alıntı:
baymartı rumuzlu üyeden alıntı
CHP PM üyesi Muhammet Çakmak'ın Fethullah Gülen'le ilgili sözleri sıkıntı yarattı.
CHP’nin yeni PM üyesi İlahiyatçı Muhammet Çakmak’ın “Fethullah Gülen bilgedir. Gülen cemaatini selamlıyorum” açıklamasına tepki geldi.
Kılıçdaroğlu, Çakmak'ı uyardı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Fethullah Gülen'e yönelik sözlerinden dolayı CHP'nin yeni Parti Meclisi üyesi Muhammet Çakmak'ı uyardığı öğrenildi.
ANKA
CHP'nin yeni PM üyesi İlahiyatçı Muhammet Çakmak'ın, Fethullah Gülen'i öven sözleri partide sıkıntı yarattı. Edinilen bilgiye göre, CHP'li bir milletvekili de, bu sıkıntısını Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na iletti. "Söylemi ve üslubu doğru olmadı" eleştirisine Kılıçdaroğlu'nun da "Uyardım" dediği öğrenildi.
***
Gereken uyarı kendisine yapılmıştır.. CHP'nin altı oku Cemattçileri kabul etmez... Cemaatçi söylemler anında tepkisini bizden veparti yönetiminden alır.. Siz hiç merak etmeyin....
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Fethullah Gülen:Kur'an Ayetleri Çok SERT!
http://www.youtube.com/watch?v=PI27kQBUGNc
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
ORGANİZE SUÇLARİSTANBUL ŞUBE ESKİ MÜDÜRÜADİL SERDAR SAÇAN AÇIKLIYOR:"Emniyetteki örgütün adı: F (Fethullah) tipiYöneten: Ramazan Akyürek""Ben F Tipi örgütten bahsediyorum. İstihbarat Dairesi, Terör Dairesi,Kaçakçılık Dairesi ve Eğitim Dairesi'nde örgütlenmiş durumdalar ve illerinistihbarat teşkilatları bunların elinde. Teknik dinleme yapan polisbirimleri tamamen bunların elinde. Dinlemeyi polis mi yapıyor, yoksa polisüniforması giymiş F tipi adam mı yapıyor? Bunu merak eden savcı varsa benonları isim isim veririm."18 yıl boyunca emniyet teşkilatında çeşitli görevler üstlenen Saçan açıkkonuştu: "yaşanan gelişmeler Emniyet içinde yuvalanmış Fethullahçı kadrolartarafından örgütleniyor". Saçan, tertibin başındaki ismi deveriyor: 1978-79 yıllarında Polis Koleji'ndeki polis adaylarını IşıkEvleri'ne götüren, bugünün Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek.Türkiye'de ilk Kaçakçılık ve Organize Suçlar Müdürlüğü 1998 yılında kuruldu.Müdürlüğün İstanbul'daki şubesinin kurucusu Adil Serdar Saçan. 5 yıllıkgörev süresince Ömer Lütfi Topal cinayeti, Malki cinayeti, Korkmaz Yiğit,Albayraklar Holding, İGDAŞ, Akbil ve İSTAÇ gibi operasyonları yürüten Saçan,AKP'nin iktidar olmasıyla birlikte görevden alındı.Saçan'ın ifadesine göre bunun nedeni, "Emniyetteki irticai kadrolaşmayakarşı olması"Adil Serdar Saçan'la Danıştay'a yapılan saldırısı sonrası, hükümetyetkilileri ve kimi basın organları tarafından ulusalcılara karşı yapılanpsikolojik savaşı görüştük. Saçan'la yaptığımız ilk telefon görüşmesinde,gazete sayfalarına yansıyan iddialarla ilgili görüşünü sorduk. 18 yılboyunca emniyet teşkilatında çeşitli görevler yürüten Saçan lafını"eveleyip-gevelemeden" söyledi: "Danıştaya yapılan saldırı sonrası yaşanan"kamuoyunu yönlendirme" faaliyetini emniyet içindeki Fethullahçı yapılanmaörgütledi. Bu örgütlenmenin başında emniyet istihbarat daire başkanı RamazanAkyürek bulunuyor.AYDINLIK: Telefon görüşmemizde "Danıştay saldırısı sonrası yaşanangelişmeleri Emniyet içindeki Fethullahçı yuvalanmanın organize ettiğini"söylediniz. Bu örgütlenmeyi ve bu olay içindeki rolünü anlatır mısınız? A.SERDAR SAÇAN: Polis Koleji'ne 1978 yılında girdim. Birden Işık Evleri'nibuldum karşımda. Bu yıllar Polis Koleji'nin bu örgüt tarafından elegeçirilme dönemidir. Polis Akademisi'nden o dönem mezun ilk komiseryardımcıları -seçilmiş bir grup- polis kolejine gelmişti. Şimdi kolejdekiörgütlenmeyi yapan bu kişilerin hepsi şu anda emniyet müdürü. Bunlardanbirisi de şu anki İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek.İKİ YIL İÇİNDE İL EMNİYET MÜDÜRÜ OLACAKLAR Komiserler, Kolej'dekiöğrencileri Işık Evleri'ne götürmeye başladılar.Bizim dönemimizden Işık Evi eğitimi almış birçok kişi var. Önümüzdeki 2 yıliçinde onlar il emniyet müdürü seviyesine çıkacaklar. Şu anda müdüryardımcısı durumundalar. O tarihten sonra Polis Koleji ve Polis Akademisi,daha sonra Polis Okulları bu F Tipi örgütlenmenin (Fethullah Gülenörgütlenmesi - Aydınlık'ın notu) eline geçti. Ve emniyet örgütünün yöneticikesiminin büyük bir bölümü, bunlardan oldu.ÖZAL DÖNEMİNDE ÇIKAN ÖZEL YASA1985 yılında, "Özel Sınıf" adı altında polis koleji değil, üniversiteyibitirmiş olan kişileri de aldılar. Bir sene eğitip, 1986 yılında amiryaptılar. Atatürk, Polis Koleji'ni, Cumhuriyet'e bağlı bir polis teşkilatıyetişsin diye kurmuştu. Ama 1985 yılında. Özal döneminde bir yasa çıkarıldı.Böylece; örneğin İlahiyatı bitirmiş adam Polis Koleji'ne girmeden, sınavlaPolis Akademisi'ne girdi. 8 ay eğitim görüp, Kolej ve Akademi mezunları gibiyetki sahibi oldular. Bunların büyük bir bölümü "F tipi"dir (FethullahTipi). Bunlar şu anda il emniyet müdür yardımcısı düzeyindeler. Önümüzdekisene itibariyle birinci sınıf emniyet müdürü olacaklar. Emniyet örgütlenmesiiçindeki üst yapılanmanın büyük bir bölümü şu anda ne yazık ki, örgütünkontrolüne geçti. Dolayısıyla emniyet birimleri de F tipi örgütlenmeninkontrolüne geçti.Işık Evleri eğitiminden geçmiş emniyet müdürleri, imam emniyet müdürleri...Üzerlerinde resmi üniforma var ama üniformanın arkasında çok ciddi birörgütlenmeye bağlı emniyet mensupları var."SAVCILARA İSİM VERİRİM"AYDINLIK: Emniyet Genel Müdürü, Danıştay'a saldırı olayının arkasında, adıbelli olmayan bir örgütün varlığından bahsediyor?SAÇAN: Ben F Tipi örgütten bahsediyorum. İstihbarat Dairesi, Terör Dairesi,Kaçakçılık Dairesi ve Eğitim Dairesi'nde örgütlenmiş durumdalar ve illerinistihbarat teşkilatları bunların elinde. Teknik dinleme yapan polisbirimleri tamamen bunların elinde. Dinlemeyi polis mi yapıyor, yoksa polisüniforması giymiş F tipi adam mı yapıyor? Bunu merak eden savcı varsa benonları isim isim veririm.F TİPİ ÖRGÜT SOKAKLARI İZLİYORDinleme kapsamında MOBESE (Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu) diye birsistem kurdular. Bu sistem bütün sokakları izliyor. Yasal alt yapısı yok.Her yere bir kamera koydular ama her sokağa kamera koyan devlet Danıştay'akamera koymayı unutmuş. MOBESE'yi kuran firma, bu sistemi kuran örgüt, birazönce bahsetmiş olduğum grubun kontrolünde.DANIŞTAY SALDIRISI VE ÖNCESİSon olayda Cumhuriyete doğrudan sıkılmış bir kurşun var. Atatürkçü olduğu,Cumhuriyetçi olduğu, laik olduğu kesin olan bir üst yargıya Cumhuriyettarihinde ilk defa sıkılmış bir kurşun. Danıştaya yapılan saldırı sonrasıyaşanan "kamuoyunu yönlendirme" faaliyetini emniyet içindeki Fethullahçıyapılanma örgütledi. Bu örgütlenmenin başında emniyet istihbarat dairebaşkanı Ramazan Akyürek bulunuyor.Ancak son olaylar yaşanmadan önce Türkiye'de bir takım olaylar oldu.Bunlardan bazı örnekler vereceğim.Bir terörle mücadele komiseri, 2001 veya 2002 senesinde Çağdaş EğitimVakfı'nda bir kaset buluyor. Önce sızıyor oraya güya komiser. Ve sonra aramayapılıyor vakıfta ve orada kaset bulunuyor. Kaseti bir dinliyorlar.Fethullah Gülen'le ilgili soruşturma yapmakta olan Nuh Mete Yüksel'in sekskaseti. Tesadüfe bakın şimdi. Kim yapıyor operasyonu? Devlet yapıyor ama;devlete sızma, üniforma giyme budur yani. Peşinden Nuh Mete Yüksel görevdenalınıyor, sürülüyor.YÜKSEK YARGIYA SALDIRININ MERKEZİ DE AYNI Peşinden tekniğe dayalı biristihbarat operasyonu daha. Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya olayı. Yöntemibildiğim için söylüyorum. Özkaya laiklikle ilgili bir konuşma yapıyor,laikliği başka tarif eden grup bunu beğenmiyor. Ve Eraslan Özkaya birdenbire Alaaddin Çakıcı ile ilişkilendiriliveriyor. Soruşturma yapılınca adamınsuçsuzluğu ortaya çıkıyor ama daha evraklar adliyeye gitmeden basında çarşafçarşaf yazıyor.Burada da operasyonu yapan İstihbarat ve kaçakçılık daireleri.Danıştaya silahlı saldırı yapıldı. Fakat yüksek yargıya yapılan silahsızsaldırılar daha önemli. Yüksek yargıya Yargıtay Başkanının şahsında saldırıyapıldı.Hemen devamında AKP'nin bir milletvekili (TBMM Dokunulmazlıkları AraştırmaKomisyonu Başkanı Hüsrev Kutlu - Aydınlık'ın notu) diyor ki "yargıyagüvenmiyoruz". Akabinde Kaçakçılık, İstihbarat Daire Başkanlıkları "Neşter"diye bir operasyon başlatıyorlar. Yargıtay'a otomatik tüfekle saldırı gibibir olay. "Yargıtay'ın yargıçları, rüşvet aldı" diye telefon görüşmeleriyayınlanıyor. Yüksek yargıçlar karalanıyor. Yargıtay Genel Sekreterliği topatutuluyor. Sonuçta hepsi beraat ediyor.BDDK OPERASYONUBunun peşinden BDDK Başkanı Engin Akçakoca ele alındı. Adamın evinin yanındabir depo bulunuyor. Evraklar bulunuyor ihbar gelmiş falan filan.Adam "lanet olsun" dedi gitti. Hedef gösteriliyor. Polis hazır. Polisdediğim, bizim Türkiye Cumhuriyeti polisi değil.FERHAT SARIKAYA IŞIK EVLERİNE GİTMİŞ Mİ? ARAŞTIRILSIN Devam ediyorum... Van100. Yıl Üniversitesi meselesi. Orada hedef kim?Üniversiteler. Neden Çete'ye sokuldu orada rektör. Çünkü o tarihtekimevzuata göre telefonları dinlemek için çete mensubu olması lazım. Hemenİstihbarat Dairesi ve malum örgüt faaliyete başladı. Daha enteresan bir şey.Rektör Aşkın'ın avukatı (TBB eski başkanı Teoman Evren-Aydınlık'ınnotu) Ankara'da, şimdiki Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok'la birlikteaynı büroyu kullanıyor. Bu büroya giriliyor, talan ediliyor. Bu da yüksekteknik kullanabilecek kişiler tarafından yapılabilecek bir arama. Ondansonra da Şemdinli olayı meydana geliyor. Burada da askere kurşun sıkılıyor.Herkes bu savcı yetkisini aştı falan filan dedi. Peki bu savcı kim? Sonolayda Muzaffer Tekin'in dedesine kadar araştırıyorsun. Bu savcıyıaraştırdılar mı? Bu savcı ışık evlerine hiç gitmiş mi acaba?Şemdinli'de bir güç gösterisi var. TSK'nın en üst düzeydeki paşasıçetecilikle suçlanıyor. Bu güce kim sahip Türkiye'de.Dikkat edin. Şemdinli'de savcı iddianameyi yazmadan önce, Meclis AraştırmaKomisyonu'na İstihbarat Dairesinin Başkanı geliyor. Diyor ki, "hırsıziçeride dışarıda aramaya gerek yok" Onu alıyorlar onun yerine sicilinde"Fethullahçı" yazan birini atıyorlar. Adamlarda hiçbir değişiklik yok.Şemdinli iddianamesi, F Tipi örgütünün araştırmalarına göre yazıldı.SAVCI İSTANBUL POLİSİ HAKKINDA SORUŞTURMA AÇMALIAYDINLIK: Son soruşturmada da Bakan Mehmet Ali Şahin, "Süprizlere hazırolun" dedi.SAÇAN: Somut olay şu. Cumhuriyet Gazetesi üç defa bombalandı. Birincibombalamada, tamam, polis olarak bu eylemi yersiniz. İkinciyi yemezsin,gazetenin önünde tedbirini alırsın. Bu olay örneğin Zaman Gazetesi'neolsaydı, ikinci eylem yapılabilir miydi? İddia ediyorum yapılamazdı. Nedenoraya bir izleme aracı atmıyorsunuz. Üçüncüyü de attılar. Ekipler oradaduruyor, adamlar yürüyüp gitti. Aynı adamlar Danıştay'da Cumhuriyet'inhâkimini katletti. Ondan sonra polis çıkıp "biz başarılıyız" diyor. Aynıyerde üç olay oluyorsa bir kere bu görevlilerin yakasından tutacaksın. Hiçsoruşturma açıldı mı bunlar hakkında? Aksine ödüller veriliyor. İstanbulCumhuriyet Başsavcısı'nın bu konuda soruşturma açması lazım. En azından"görevi ihmal" var burada. Ondan sonra Ankara adamı yakalayınca İstanbulpolisi, "Ben bu adamları vermem, bu adamlar Cumhuriyet Gazetesi'ne bombaattı" diyor. Ankara'daki eylem olmasaydı sen yakalayamıyordun ki bunu.Bence o adam oraya yakalanmak için gitti zaten. Bu ya görevi ihmaldir, ya daacemilik sebebiyle ölüme sebebiyettir. Bir komplo varsa komplo buradanbaşlıyor.İSTİHBARAT DAİRESİ'NİN OLANAKLARINI KULLANIYORLARAYDINLIK: Komplo, Fethullahçı yuvalanmadan sağlanan imkânlarla mı yapılıyor?SAÇAN: Tabii tabii. İstihbarat dairesi, kaçakçılık dairesi. Dikkat edinhepsi tekniğe dayalı. Telefon görüşmeleri... Eraslan Özkaya telefonlagörüşmüş, bir avukatın bürosunda Nuh Mete Yüksel'le ilgili kaset çekiliyor.Planlı...Danıştay saldırısı öncesi de Başbakan, "Danıştay 2. Daire'nin kararı şöyleböyle" dedi saldırı oldu. Polis Yargıtay'a operasyon yaptı.BASIN İŞİN PSİKOLOJİK HAREKATINI YAPIYORAYDINLIK: Basın, polisten gelen bilgileri sorgulamadan bunun peşincekoşturup gidiyor. Muzaffer Tekin bağlantısı diye bir şey ortaya atıldı.Basının bilgi yetersizliğinden mi?SAÇAN: Basın ne veriliyorsa onu yazıyor. O merkez aynı zamanda bu işinpsikolojik harekâtını da yapıyor. Onlar ne verirse basın da onu yazıyor.AYDINLIK: Tüm bunları kim planlıyor?SAÇAN: Şemdinli olayıyla bu iki olaya baktığınızda bu olaydan zarargörenlerden biri kabul etsek de etmesek de hükümet. İkincisi, ulusalcı olanbir yargıç öldü, ulusalcı olan bir grup zarar gördü. Bir de askerebağladılar işi. Bu iki gücü "İstediğim an kafa kafaya tokuştururum" diyenüçüncü bir güç çıkıyor ortaya. Bu üçüncü gücü destekleyen yer neresi?Biraz evvel bahsettiğim devlete sızmış olan, "biz X imamına bağlıyız"diyen grup. Bunlar taşeron. Planlayan kim peki? İran meselesinde hem hükümethem ordu bir merkezin verdiği işi yapmadılar veya geciktiriyorlar.Devletin belirli kademeleri ele geçirilmiş. Bu örgütün başı, bir başkaülkenin istihbarat servisi ne derse onu yapıyor.O ülke, o örgüt vasıtasıyla bizim ülkemize operasyon yapıyor. Burada hemhükümete operasyon yapılıyor, hem de bize yani ulusalcı güçlere. O güç diyorki, "siz biz ne dersek yapmak zorundasınız. Yapmadığınız zaman biz artıksizin ülkenizde Danıştay'ı basacak güçteyiz. Yarın kafamızı bozarsanız MilliGüvenlik Kurulunu da basarız" diyor adam yani.https://www.biroybil.com/showthread.php?4096
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Yasaklamak sadece onları güçlendirir
CHP lideri Kılıçdaroğlu, düşünceleri tarikatları bugünden yarına kaldırmanın mümkün olmadığı, ancak özgür sivil toplumun güçlendikçe, filizlendikçe sorunun çözüleceğini öne sürdü
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, düşüncelere sınır getirilmesinden yana olmadıklarını, siyaset kurumunun manevi dünyaya müdahale etmemesi gerektiğini belirterek, tarikatlar için, “Onları bugünden yarına kaldırmanız mümkün değil. Biz çağdaş anlamda sivil toplumu güçlendirirsek, öbür kültür dediğimiz bir araya gelme kültürü farklılığı toplumu hissedecektir. O çerçevede zaman içinde bu sorun çözülecektir. Bunu zamana bırakmak lazım. Onları yasaklamak tam tersine onların güçlenmesine yol açıyor ” dedi.
Gazetelerin Ankara temsilcileriyle kahvaltıda bir araya gelen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
DERELERİN KARDEŞLİĞİ: Cemaat endişelerinize katılıyoruz. Türkiye’nin bir gerçeğini görmezlikten gelmek doğru değil, böyle bir olgu var. Dinsel anlamda olmayabilir, ama Doğu Güneydoğu’daki aşiretlerin varlığını reddetmiyoruz, bunu kabul ederek sivil toplum güçlendikçe bu yapı da kırılacaktır. Karadeniz’de ‘Derelerin Kardeşliği’ diye yapı var. Çok farklı siyasi görüşe sahip insanlar ortak bir çabayı harcıyorlar. Doğuda kadın hareketleri süratle gelişiyor. Bu yapının belli süre sonunda kırılacağını düşünüyorum.
FETHULLAH GÜLEN’E MESAFELİ Mİ?: (‘Fethullah Gülen hareketi var oraya karşı eleştirel mesafeniz var diye mi anlayacağız’ denilmesi üzerine) Sivil toplumu savunuyoruz, örgütlensin insanlar diyoruz. Biz düşüncelere sınır getirilmesinden yana değiliz. Şiddetin kullanılmasına karşıyız. Etnik ve inanç temelli özgürlükler sadece Türkiye’ye özgü değil, 20. yüzyıl başlarında Avrupa’da da yer bulan düşünceler bunlar.
YASAKLAMAMAK LAZIM: (Tarikatlarla ilgili soru üzerine) Belki adına sivil toplum demekle beraber kendi içinde katı hiyerarşik yapısı olan kuruluşlar da var. Ama biz onları görerek daha özgür bir sivil toplumun oluşmasını engellememeliyiz. Onlar da olacak zaten onları bugünden yarına kaldırmanız mümkün değil. Ama özgür sivil toplum güçlendikçe, filizlendikçe öbürlerinin sivil toplum olmadığı şeklindeki kanı bu kez toplumda yayılacak. Çünkü onlar katı düşüncelerini değiştirmeyen bir anlamda itaat kültürü olan yapılar olarak ortaya çıkacaktır. Biz çağdaş anlamda sivil toplumu güçlendirirsek, öbür kültür dediğimiz bir araya gelme kültürü farklılığı toplumu hissedecektir. O çerçevede zaman içinde bu sorun çözülecektir. Bunu zamana bırakmak mazım. Onları yasaklamak tam tersine onların güçlenmesine yol açıyor. Yasak değil onları bırakacağız zaten toplum onları hissedecektir, görecektir ne olduğunu.
İNANÇ GRUPLARINA SAYGILIYIZ AMA: Dini inanç grupları kendi manevi değerlerini yaşamak için bir araya gelmelerini toplanmalarını kimse yasaklayamaz. Sorun şurada; eğer bunlar belli siyasal grupların arka bahçesi haline dönüşüyorsa bu yanlış. İnançla siyaseti ayırmamız lazım, siyaset çok hızlı değişir. Düşünceler değişir ama inançlar değişmez, kendi değişmeyen kuralları vardır. Tüm inanç gruplarına neye inanıyorlarsa saygılıyız. Biz her inanç grubunun siyasete belli mesafe içinde olmasını isteriz. İnancının ötesinde, Türkiye’de gördüğü tablodan memnun olup olmadığına göre gidip sandıkta oy kullanmasını istiyoruz cemaatlere böyle bakıyoruz.
DALGA DALGA HALKA YAYILACAK: Gazeteciler son iki hafta içinde 3-4 kez yürümek zorunda kaldı, hekimler yürüyor. Bunları iki önemli göz görüyor, birisi halk, diğeri ABD’dir. Özgürlük talepleri baskıcı bir rejimin var olduğunu gösteriyor. Yürüyüş yapanların entelektüel düzeyleri dikkat çekici. Gazetecilerden, hekimlerden, entelektüellerden başlayan tepki yayılacaktır. Bunun dalga dalga halka inmesi kaçınılmaz olacaktır.
-
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
""Bir örümceğin sabrıyla ağlarımızı öreceğiz, insanların gelip bu ağlara düşmesini bekleyeceğiz ve ağlara düşenleri eğiteceğiz.""
FETULLAH GÜLEN
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
Alıntı:
Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı
Türkiye de Fettullahçı bir organizasyon var mı? Devletin kurumlarını bu çerçevede bir bir ele geçirip rejimi değiştirme gayreti var mı? Samanyolu TV, Bankasya, Anafen Dersaneleri,Zaman Gazetesi, Fem,.. hangi paralarla kurulmuştur?
"GÜLEN HAREKETİ"
Helen Rose Ebaugh
Sorularının cevabı bu kitapta var arkadaşım. Hukukçu olarak bir kitabın kimseye zararı olmayacağını düşünerek hareket edersimn umarım.
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
Sanırım yedi (7) yıl önce yazdıklarım/ız dikkate alınmamış.
- - - Updated - - -
Bu saatten sonra devlet/hükümet ciddiye alıp,
Cumhuriyetin fabrika ayarlarına samimi olarak geri dönerlerse, bu tüm millet adına kazançtır. Yok bu olmaz ise bir başka yapının, tarikatın, çok uzak olmayan darbesine şimdiden hazır olsunlar.
- - - Updated - - -
O sevmedikleri, iki ayyaş dedikleri Cumhuriyet çok önemli işler yaptı.
Biri bu tarz Gülenist akımlara karşı Tevhidi Tedrisat, diğeri ise kuvvetler ayrılığı.
Umarım hükümet aklı başında kararlar alır yoksa sonumuz aslında birbirimizden farklı olmaz.
- - - Updated - - -
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
Yıl 2016... 2009 yılında çoğu kişi fetonun tehlikelerini anlatmaya başlamış bu forumda. Bir kısım partili ve fetosever ise muhalefet yapıp durmuş. Sonuç: Feto tehlikesi icraata geçmiş ve yazılanların hepsi doğru çıkmış. Çok söylendi, çok yazıldı, çok uyarıldı hükümet ama iktidar hırsından başka şey görmeyenler sonunda belanın kendilerine dönmesinden son dakikada kurtuldu. Şimdi bari yapılan uyarılardan biraz daha ders alıp, PKK'nın çözümü, başkanlık sisteminden vazgeçmek gibi konuları ele alırlarsa kandırıldıklarına ve samimiyetlerine inanırım. Yoksa şahsen affetmiyorum bugünkü iktidarı. Atatürk ilke ve inkılapları neden lazımmış öğrenmişlerdir diye umuyorum... Yoksa bu yazım da belki 7 sene sonra, vaaah vaaah bu tarihi fırsatı kaçırdık dediklerinde ibret olacaktır...
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
tez zamanda sökülüp atılırlar umarım ama 40 yılın kiri iki günde çıkmıycak gibi..
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
Ben yine en az ayda bir kez okumayı sürdüreceğim o sözleri...
Ama... Bakalım daha ne zamana kadar?
20-KASIM-2009
-
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
O sözler Fethullah Gülen’e aitti ve onun ABD’ye gitmesine neden olmuştu.
Aynen şunları söylüyordu Fethullah Gülen:
“Adliye’de, Mülkiye’de mevcut olanlar mevcudiyetlerini korumazlarsa, arkadan gelenlerin mevcudiyetini koruyamayız. Bir taraftan o kanun ve kuralları, diğer taraftan da kanun ve kural adamı olma imajını kullanmalıyız. Yani sizi gören, ‘Bunlar kurallara harfiyen riayet ediyorlar’ demeli.”
“Taa ilerilere gitmeli, can damarları içinde dolaşmalıyız. Cepheleri öğrenmeleri lazım arkadaşlarımızın. Hukuk sistemini didik didik etmeliler. Sistemin püf noktalarını bilmeleri lazım. Biz de çalışıp onları istifade edecekleri mevkilere getirmeliyiz.”
“Dikkatli olmalıyız. Erken harekete geçersek, tepemize binerler. Durmadan hazırlanmalıyız. Zamanı gelince, uygun boşluk bulunca maratona geçeriz. Devlet memuru arkadaşlarımız kahramanlık yapamazlar. Erken vuruş yaparlarsa dünya başlarını ezer. Bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır.”
***
Fethullah Gülen’in bu sözleri söylemesinin üzerinden yıllar geçti...
Ama ben; unutmayayım, yumuşamayayım, gevşemeyeyim, boş bulunup da “gününü bekleyenler”in oyunlarına düşmeyeyim diye her ay en az bir kez okumaya ısrarla devam ettim.
************************************************** ************************************************** **************************13 Aralık 2018 Perşembe
Farkında mısınız?
Fethullah Gülen’i 2008’de beraat ettiren kararı verenler, İlhan Cihaner’e kurulan kumpasta ise FETÖ’nün tezlerini destekleyenler bugün yargının tepesinde.
Farkında mısınız?
FETÖ İmamı Suat Yıldırım’ın çalışma arkadaşı, örgütün derneği KADİP’in Yönetim Kurulu Üyesi, Abant Toplantıları’nın katılımcısı, Dinlerarası Diyalog çalışmaları için Vatikan’a yol yapan Ali Erbaş bugün Diyanet’i yönetiyor.
Farkında mısınız?
Erdoğan’ın tehdit edildiği toplantıda en önde oturan, Bilal Erdoğan’ın ortağı Mehmet Gür TUSKON davasında ifadeye bile çağrılmadı. Bilal Erdoğan’ın Akıncı Üssü davasına Adil Öksüz ile ABD’ye gidip gelenler arasında görünen ortağına da bugüne kadar soru soran olmadı.
Farkında mısınız?
Zaman gazetesi hisselerinin 2014 yılındaki sahibi, sık sık Pensilvanya’da “arınan” Fettah Tamince, soruşturmalardan Cumhurbaşkanı avukatlarının “başarılı” savunması sayesinde kurtuldu.
Farkında mısınız?
15 Temmuz darbesinin beyni Adil Öksüz, kolunda Hava Kuvvetleri armalı saatle gözaltına alındı. Emniyet’e sorguya ısrarla götürülmedi. Savcının 2 kez tutuklama istemesine rağmen “tarla bakmaya geldi” diye serbest bırakıldı. “Pes” eden savcı “Fethullahçı zihniyet hâlâ yönetiyor” diyerek görevini bıraktı.
Farkında mısınız?
Bazı davalara “para iddiaları” karıştı. Kimi savcılar görevden alındı. Polis, hapisteki FETÖ sanıklarından ifade bile aldı. Geçen hafta İstanbul’daki bir savcı, mal varlığındaki 660 bin TL açıklanamayan artış nedeniyle görevden alındı.
Farkında mısınız?
AKP İzmir İl Binası’nın 15 Temmuz’da bile mal sahibi, Işık Sigorta’nın da Gediz Üniversitesi’nin de kurucusu Ahmet Küçükbay tutuklandıktan sonra, en bilinen markasına AKP’ye yakın Mustafa Latif Topbaş ortak oldu. Küçükbay’dan istenen bir dizi paradan sonra yandaş medyada aleyhindeki haberler durduruldu. Etkin pişmanlıkla tahliye edildi. Kaynağı örgüt olanlar hariç, serveti iade edildi.
Farkında mısınız?
FETÖ’de ilk akla gelen “çatı davası”nda 72 sanıktan sadece 7’si tutuklu. Kalanlar nerede? 65’i de firarda. Haklarında yakalama kararı çıkmadan isimlerini yandaş medyada çarşaf çarşaf yayımlatanlar, yurtdışına çıkışlarını da izledi.
Farkında mısınız?
Bank Asya’ya para yatırma suç delili sayılırken bankanın sahipleri hakkındaki iddianame yeni çıktı. Farkında mısınız? 15 Temmuz’a kadar FETÖ’nün yayın organlarında nutuk atan, “Ben Hizmet hareketini bir terör örgütü olarak görmüyorum” diyen parti lideri AKP listelerinden milletvekili oldu. Partisi Cumhur İttifakı’na katıldı.
Farkında mısınız?
Kot markasıyla ünlü TUSKON yöneticisi işadamı, adliyeden “İfademi verdim ve aynı gün işimin başına döndüm” diyerek çıktı. Davaya giren MASAK raporu ise Bank Asya’ya yatırdıklarının, FETÖ kurumlarına darbeye kadar aktardıklarının listesini veriyordu. Zaten koca TUSKON dosyasında bugün hapiste 10 kişi var. Tabii ki kalanlar aramızdalar!
Farkında mısınız?
Fethullah Gülen’le sevgi dolu fotoğrafları ortaya çıkan Nurettin Nebati, Berat Albayrak’ın yardımcısı oldu. “Nasıl oldu” diye soran Nurettin Veren gazetesinden kovuldu.
Farkında mısınız?
“FETÖ ile nasıl mücadele edilmeli” raporu yazan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’ndaki daire başkanının telefonundan ByLock çıktı.
Farkında mısınız?
Türkiye’de birileri “evlerinden İncil çıktı” haberleri yapıyor. Yurtdışındaki Fethullahçılar bunları kendini haklı göstermek için kullanıyor. Türkiye’deki saçmalıklar FETÖ tanıtımına malzeme oluyor.
Farkında mısınız?
Adalet Bakanı, birkaç gün önce yurtdışında FETÖ ile mücadelenin kaybedildiğini adeta itiraf etti.
Farkında mısınız?
Yargı imamları yakalanıp ceza bile alsa onlarla irtibatı ortaya çıkan bazı hâkim ve savcılara kimse soru sormuyor.
Farkında mısınız?
FETÖ’nün diğer tarikatlara sızarak yoluna devam ettiğini yazan Emniyet’in mahrem yapılanma raporu sumen altı ediliyor.
Farkında mısınız?
Medyada dün en ateşli Fethullah propagandası yapanlarla, bugün herkesi FETÖ’cü ilan ederek tutuklama listesi açıklayanlar aynı kişiler.
Farkında mısınız?
“Herkes” FETÖ’cü olursa aslında “kimse” FETÖ’cü olmaz. Bu sıralar “herkes FETÖ’cü” ile “kimse FETÖ’cü değil” arasında dikkat çeken uyum var.
Farkında mısınız?
15 Temmuz şehit yakınları ve gazileri darbeden sonra yaşananlara isyan ederek küsüyor.
Farkında mısınız?
Hem Pensilvanya’da hem Ankara’da birileri “FETÖ ile çözüm süreci”ni fısıldıyor. “FETÖ ile mücadele”deki tesadüf sayılamayacak gidiş, Türkiye’yi ancak af ile sıyrılabileceği bir enkaza götürüyor.
Farkında mısınız?
Bütün bunlar olurken Necati Doğru’ya ve Emin Çölaşan’a FETÖ davası açılıyor.
Tehlikenin farkında mısınız?
Barış Terkoğlu - *