-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Medyaya bakıp da Ergenekon konusunda tam doğru bir şekilde fikir edinmek mümkün değil. Ortada bir iddianame de hala yok. Siyasilerin müdahalesi vs.. Açıkçası bu konuda ne konuşursak konuşalım elde net veri olmadığı sürece tünü spekülatif olacaktır. Günlüğü yazdığı söylenen Özden Paşa yazdığını kabul etmiyor. Yazılmamış! bir günlükten yola çıkılarak iddianame buna dayandırıldı ise temelde çürük bir şeyler var demektir. Israrla bu konuda keskin açıklamalar yapılmaktan kaçınılmalı diye düşünüyorum.
Günün birinde biri anılarını yazdığında gerçekleri öğrenebiliriz belki.. BELKİ..
Acı olan, yargı süreci başlatılamamış ve tam olarak neden suçlandığı bile netleştirilememiş birilerinin kurban edilmesi.. Yazık!! Cidden çok yazık..
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
2008 http://www.hurriyet.com.tr/images/siyah_ok.jpg
culsever@hurriyet.com.tr
Bu kadar vahim bir hata yapılmış olabilir mi?
BU köşeyi okuyanlar bilirler ki benim Ergenekon Soruşturması ile ilgili 2 tavrım var:
1) Bu ülkede demokrasi dışı çözümlerden medet umanlar vardır. Bunlar genellikle askeri cenaha yakın kişilerdir. Her daim "durumdan vazife çıkarmaya" çalışırlar. Eğer, darbekatörler yargılanır ve ceza alırlarsa bu ülkede karanlık bir dönem kapanır.
2) Ancak, herkes ama herkes hukukun üstünlüğü prensibi ilkesi ile yargılanmalıdır.
* * *
Maalesef Ergenekon Soruşturması:
1) Soruşturma ve dava işin içine Başbakan’ın dahi girdiği bir siyasi rövanş meselesi haline gelmiştir.
2) Şu ana dek basına sızdırılan deliller ve sorgulama soruları soruşturmanın oldukça ilkel yöntemlerle götürüldüğü intibaı vermektedir.
3) Bazı yazarlar ise hükümete yalakalık yapma uğruna gösterdikleri pervasızlıkta beni dehşete düşürmektedir.
Örnek: Bir yazar "Yargılanan herkes beraat etse dahi Ergenekon bitmiştir" (Sabah-09.07.08) diye yazabiliyorsa; o da artık davadan şüphe etmeye başladığını zımnen kabul ediyor ama hukuk tanımazlığı o dereceye varmış ki, herkes beraat etse dahi, ona göre, Ergenekoncuların suçu sabittir ve Ergenekon yok olacaktır!
* * *
Günlerdir kafama takılanları yazıyorum. Kafama teknik bir mesele de takılmıştı ama teknik bir insan olmadığım için ifade edemiyordum.
Kendi tecrübemle biliyorum ki, gelen e-postaları cevaplamaya kalktığınızda size gönderilen mektuba istediğiniz ilaveleri yapabiliyor, karşı tarafın yazmadıklarını onun tarafından yazılmış gibi gösterebiliyorsunuz. Benim kafama takılan soru şu idi:
El konulan CD’lere de ilave "deliller" konamaz mı?
Allah razı olsun benim cevaplayamadığım soruyu CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan cevaplıyor. (Hürriyet-09.07.08)
"El konulduktan sonra bilgisayarlara veri, geçmiş tarihli kayıt yerleştirmek mümkün."
TBMM Teknoloji Komisyonu Üyesi, Endüstri Mühendisi ve Bilgisayar Yazılım Uzmanı Tacidar Seyhan, yeni CMK hazırlanırken 134. maddeye bu konudaki hükmü kendisinin koydurduğunu belirterek, CHP’deki bilgisayar kayıtlarının önlem olarak yedeklendiğini de söylüyor.
4 Aralık 2004’te kabul edilen 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 134. maddesine göre, hakim ya da savcı kararıyla elektronik ortamdaki kayıtlara veya bilgisayarlara el konulacak ise yedeğinin alınması, bu yedeğin de adli makamlarca veya polis tarafından mühürlendikten sonra kişiye veya avukatına verilmesi gerekiyormuş.
Seyhan açıkça belirtiyor:
"Elektronik ortamda elde edilen bilgilerin hepsi delil olmaktan çıkmıştır. Çünkü polis, CMK’ya göre görev ve salahiyetlerini yerine getirmemiştir."
Seyhan’a göre yedekler alınıp mühürlenerek Ergenekon Soruşturması’nda gözaltına alınan kişilere veya avukatlarına verilmemiş!
"...Ergenekon soruşturmasında öğrendim ki; gözaltında bulunan hiçbir sanığın bilgisayarlarına el konulduğunda yedeklemesi yapılmamış."
* * *
Eğer, bu iddia doğru ise; eğer hakikaten yedekleme yapılıp ilgili tarafa verilmedi ise bu bir hukuk skandalıdır!
CD’lerde veya bilgisayarlarda gerçek darbe belgeleri varsa bile artık sanıklar "Bunlar sonradan ilave edildi!" demek hakkına sahipler!
11/Temmuz/2008
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Taha Akyol/Objektif/10.07.2008/MİLLİYET
t.akyol@milliyet.com.tr
Ergenekon ve hukuk
12 EYLÜL döneminde MHP davasından tutuklanmıştık. Hepimiz elbette tepkiliydik ama bazı arkadaşların tepkisi şöyleydi:
- Türk ordusu solcuları değil, milliyetçileri tutukluyor! Milliyetçilik suç oldu!
Solculardan kasıt, CHP’lilerdi.
Ben ve diğer hukukçu arkadaşlarımız, böyle düşünmenin yanlış olduğunu, bize hangi fiiller isnat ediliyorsa, onların geçersizliğini ortaya koymamız gerektiğini söylerdik. Sonunda beraat etmiştik.
Şimdi de Ergenekon soruşturması konusunda “Yurtseverler hapiste, cumhuriyetçiler tutuklanıyor, sindiriliyor” diyenler var! Hatta Baykal, “Cumhuriyet kurulurken saltanatçılar tutuklanırdı, şimdi cumhuriyetçiler tutuklanıyor! Nereden nereye geldik!” diyebiliyor!
Bu genellemeler de kesinlikle yanlıştır. Ergenekon soruşturmasında kimse cumhuriyetçi, yurtsever falan olduğu için gözaltına alınmış veya tutuklanmış değildir!
Darbe amaçlı, yasadışı bir organizasyon bulunduğuna dair kuvvetli şüphe sebepleri ortaya çıktığı için soruşturma yapılmaktadır!
Soruşturma açmak
Soruşturma açıldığı içindir ki, Hurşit Tolon Paşa, sözde “Darbe Günlükleri” denilen belge konusunda “Benimle ilgili bölümlerde bir yanlışlık olmadığı için tekzip etmedim” diye ifade vermiştir.
Soruşturma açıldığı içindir ki, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt hakkında bile “fişleme” yaptıkları ortaya çıkarılmıştır! Ülkenin Genelkurmay Başkanı hakkında “fişleme” yapmak normal bir şey mi?!
Şüphe sebepleri konusunda basına yansıyanların çok uzun bir listesi çıkarılabilir. Savcının dosyasında henüz bilmediğimiz şeyler de vardır tabii. Nihayet, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün Fikret Bila’ya söyledikleri:
“Darbe girişimi var da demem, yok da demem... Ceza da varsa cezayı çekmek insanı rahatlatır...”
Kim soruşturma açılmasaydı diyebilir?! Baykal “Soruşturma açılmasaydı” diyebilir mi?!
Sorun şudur: Soruşturma “hukukun makul sınırları” içinde yürütülüyor mu?!
Bu aşamada bu soruya hiç kimse için “evet” veya “hayır” cevabı verilemez çünkü delilleri tam bilmiyoruz; kararı da yargı verecek üstelik.
Hukukun doğruları
Bu aşamada, bir hukukçu olarak, ‘hukukun doğruları’nı vurgulamak isterim:
- Demokrasilerde herkes iktidardaki partiyi, hükümeti yıpratmaya, hatta siyasi ahlaka aykırı olmakla birlikte, ülkeyi yönetemez hale getirmeye çalışma hürriyetine sahiptir! Bunun sınırı, “yasallık”tır, “legalite”dir: Darbe organizasyonu yapamazsınız, şiddete başvuramazsınız!
- Teorik örnek olarak, günlerce orduyu “anayasal görevini yapmaya” çağıran manşetler atılmış, bildiriler yayımlanmış olabilir! Demokrasinin ruhuna aykırı bu fiiller hukuken suç sayılamaz! Amma ve lakin... Bir darbe planının uygulaması olarak bunların yapıldığına dair somut kanıtlar ortaya çıkarsa, o zaman suç olur!
Evet, bazen yasallık ile yasadışılık arasındaki çizgi bu derecede ince ve kritiktir!
Onun için suçlarken de aklarken de dengeli ve dikkatli olmalıyız.
Hukukta “dolaylı da olsa” diye iddianame yazılamaz! Soruşturma savcısı da Yargıtay Başsavcısı da bu mantığa başvuramaz.
Ergenekon davasının iddianamesi “dolaylı da olsa” mantığına dayandığı ölçüde zayıf olacak, tepki çekecek... “Doğrudan” kanıtlara dayandığı ölçüde güçlü ve itibarlı olacaktır.
Bekleyip göreceğiz.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayın Av. Abbas Bilgili ;
Her ne kadar şahsen sizi tanımasamda iyi bir avukat ve iyi bir insan olduğunuzu biliyorum. Olgun oturaklı vede mantıklı yaklaşımlar sergilediğinizinde farkındayım. Ancak zırp pırt alıntı yaptığınız bir takım yazarlarla fikir örtüşmeniz var gibi kötü bir his gitgide içime doğuyor. Sitedeki bir çok üyeden daha yakın ve değer verdiğim birisi olduğunuzdan ufak bir hasbihal yapalım dedim yüksek müsadenizle... Ama eğer yanıt verecekseniz lütfen Av. Abbas BİLGİLİ yanıtı olsun uyduruk kaydırık yazar değil. Emin olun benim gözümdeki değeriniz çok daha fazla onların gözümdeki değerinden....
Ben darbeleri, askeri yönetimleri hiç sevmem ve olmaması içinde akıl ve sağ duyuyla hareket etmek isterim. Çünkü yaşam bana enteresan şeyler öğretti özellikle Türkiye'de....
1. Bir darbe olması için en çok uğraşanlar nedense darbeye en karşı havasında olanlar oluyor, bakınız paçavra bir gazete kendisine benzer yazarlarıyla darbeye karşıyız derken aslında darbe olsun diye bağırıyorlar kaldıki bu sefer öyle bir hareket olursa ki Allah göstermesin ciddi kanlı olacağını bile bile...
2. Darbe olduğu zaman herkesim darbeyi üzerine alındığı gibi herkesimde enteresan bir şekilde darbeyi destekliyor. Yarın darbe olsa o paçavra gazete ''olacağı buydu kahraman ordu el koydu'' başlığıyla çıkar. Bu aslında iki yüzlülük ötesi bir şerefsizliktir amaonlar her devrin adamıdır.
3. Belirli bir süre sonra darbeyi yapanın lanetlendiği dönemdir. Gene her devrin adamları darbeye giydirirler ki buda yalandır iki yüzlülüktür.
Taha efendinin arkadaşlarıda bir çok solcunun düşündüğünü düşünmüş... darbe kendilerine karşı oldu diye... Bir çok solcuda darbe solu ezdi der... Benim gibi bir azınlık ise '' darbe Türkiye'nin üzerinden silindir gibi geçti, demokrasi yara aldı ''der. Sevilmeyen biz oluruz. Neden mi ? Gerçek bizim dediğimiz olduğu için ne sola ne sağa yaranmadığımız yalaka olmadığımız için...
Efendinin yazısı malumun abartılı ifşası olmaktan öteye gitmeyen içi boş bir yazı . İşin kötüsü kendisini demokratik topluma saygılı hukuk üstünlüğünü savunur gibide göstermeye çalışması. Görmezden geldiği kulak arkası ettiğide hayatın ta kendisi... Hukukçu kimliğimle diyor oda siz gibi hukukçu demekki. Ama böyle hukuk mu olur diye hiç sormuyor. Beni uyutmaya çalışıyor çok ta ayıp ediyor.
Hiç kimse bu soruşturmaya karşı değil. Ne olacaksa olsun diyenler o kadar çok ki... Amma bu efendi dahil Hasan Cemal namlı yiğit dönek, paçavra gazetesinin yazarları ve bazı sözde hukukçular başka gerçekleri görmüyor...
1. Hangi demokratik ülkede iddianamesiz 13 aydır içeride olan insanlar vardır ?
2. Mahkemece suçu sabit olana kadar herkes suçsuzdur ilkesi ne menem bir iştir ? Bu soruşturma da işlemez mi?
3. Bazı paçavra gazeteler ile iktidara yakın gazeteler iddianameyi nereden biliyor ?
4. Gene aynı grup gözaltıları bir gün önceden nasıl yazıyor ?
5. Avukatların alamadığı tutanaklar nasıl yayomlanıyor ?
6. Bu saygın insanlar davet edilseler gelmezler miydi ?
7. PC lerin yedeklemeleri neden alınmadı ?
8. Kuvvetli belirtileri olna bu davanın iddianamesi yazılamaz mı?
9. Başbakan nasıl olurda biz savcılarla birlikte hareket ettik bu yürütme ve yargının başarısıdır der ? Bu hukuki mi?
10. Faks tan kozmik evrak olur mu?
11. Yasa dışı telefon dinleme delil olur mu?
12. Neden ortada bir silah yok ?
13..... yazmaya gerek yok artık o kadar çok ki.
Özetle bu davada hukuk yoktur. Başbakan savcılardan iyi bilip biz polisle işi götürdük uygun yerde savcıya verdik dediğinde aslında dava birmiştir. Hiç bir yedek alınmadığı , yasadışı telefon dinlendiğinden bence ortada ciddi delilde yoktur, bir dangalağın zırt pırt ona buna laf atması ve bir sürü okur faksıyla dava olamaz. Bak göreceksiniz neler olacak ...
VE VE VE EN ÖNEMLİSİ SİZ DAHİLSİNİZ BUNA ABBAS BEY....
sizin tüm yazılarınıza baktım göremedim.
Taha efendi 6 temmuz hariç hergün yazmış yok. İşin ilginci siyasi adam TFF başkanı için yazı yazmış ;
Hasan cemal hiç değinmemiş ,
Ahmet Altan değinmemiş
Mehmet altan değinmeniş,
Diğerlerin hiç bakmadım.
Paçavra gazetede haberi azıcık çıkmış ki aşağıda koyacağım......
Şimdi İÇİNDE AZICIK HUKUKA SAYGI, İNSANA SAYGI , ACIMA , DİN DUYGUSU VE İNSANLIK OLAN BİRİSİ...
NASIL OLURDA KUDDUSİ OKKIR IN DEVLET ELİYLE ÖLDÜRÜLMESİNE KEPAZELİK REZALET SORUŞTURULMALI İLGİLİLERİ HAKKINDA İŞLAM YAPILMALI DEMEZ. o GÖZLERİ NASIL GÖREMEZ BU HUKUK CİNAYETİNİ BU DEVLET AYIBINI NASIL PAS GEÇER BİR SATIR YAZMAZ.
Bu sitenin fethullah yağdanlıları ile birlikte bazılarıda hiç dokunmadı ona erdem53, sadivarol v.s v.s onlar kendilerini bilir. Sizde bir kınama yazmadınız. Bakın paçavra da ne yazmış tek haber bu o paçavrada...
''Ergenekon tutuklusu Kuddusi Okkır yedi hastane dolaşmış ama kanser teşhisi konamamış. Adalet Bakanlığı konuya ilişkin soruşturma başlattı. Okkır, 19 marttan 29 mayısa kadar yedi hastaneye defalarca sevkedilmiş fakat her seferinde göğüs hastalığı ve zatürrie tedavisi görmüş. Kanser teşhisi ise ancak 5 haziranda konabilmiş. Uzman doktorlar teşhisten sadece bir ay sonra hayatını kaybeden Kuddusi Okkır’a kanser tanısının geç koyulduğu ve iyi tedavi edilmediği görüşünde.' mış mış lı haberler....
EEE şimdi söyleyin Abbas bey Ben gibi birisi siz dahil bu ölen için kepazeliktir diyemeyen rahmet dileyemeyen birisinin yazdıklarına nasıl inansın ? Nasıl onu demokratik birisi sansın ? Neden onun hukuka inandığını sansın ? Geçmişinde avukat yazıyor yada şimdi avukat diye mi????
Sözün özü Kuddusi okkır a Allah tan rahmet dilemeyen, bu kepazeliktir devlet cinayetidir diyemeyen ne demokrasiden anlıyordur, ne özgürlükten, ne hukuktan yapsa yapsa takiye yapıyordur. EE bende onlara karşıyım yahuuu.. Ne yapayım Atatürk ü hukuk u ülkemi seviyorum. Özgürlük varsa herkese vardır en kutsalıda yaşamla ilgili olanıdır. Türbana özgürlük gerisine ölüm yok öyle şey...
Hadi iyi akşamlar
Saygılar.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
1. Bir darbe olması için en çok uğraşanlar nedense darbeye en karşı havasında olanlar oluyor, bakınız paçavra bir gazete kendisine benzer yazarlarıyla darbeye karşıyız derken aslında darbe olsun diye bağırıyorlar kaldıki bu sefer öyle bir hareket olursa ki Allah göstermesin ciddi kanlı olacağını bile bile...
Bunu somut örneklerle açıklayabilir misiniz?
Tabii, "paçavra" gibi ifadeler kullanarak siz de "taraf" olup ihsas-ı reyde bulunuyorsunuz. Böyle bir keskin inanışla aynen o beğenmediğiniz yazarların yazılarına gözlerinizi, kulaklarınızı ve kalbinizi kapattığınız gibi sayın Bilgili'nin diyeceklerine kapatmayacağınız ne malum?
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
2. Darbe olduğu zaman herkesim darbeyi üzerine alındığı gibi herkesimde enteresan bir şekilde darbeyi destekliyor. Yarın darbe olsa o paçavra gazete ''olacağı buydu kahraman ordu el koydu'' başlığıyla çıkar. Bu aslında iki yüzlülük ötesi bir şerefsizliktir amaonlar her devrin adamıdır.
Her kesim darbeyi desteklemiyor. Eğer "paçavra" dediğiniz gazete hakkındaki tahminim doğruysa bu kesinlikle olmaz. Darbeyi alkışlayacak gazeteler belli.
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
3. Belirli bir süre sonra darbeyi yapanın lanetlendiği dönemdir. Gene her devrin adamları darbeye giydirirler ki buda yalandır iki yüzlülüktür.
Taha efendinin arkadaşlarıda bir çok solcunun düşündüğünü düşünmüş... darbe kendilerine karşı oldu diye... Bir çok solcuda darbe solu ezdi der... Benim gibi bir azınlık ise '' darbe Türkiye'nin üzerinden silindir gibi geçti, demokrasi yara aldı ''der. Sevilmeyen biz oluruz. Neden mi ? Gerçek bizim dediğimiz olduğu için ne sola ne sağa yaranmadığımız yalaka olmadığımız için...
Efendinin yazısı malumun abartılı ifşası olmaktan öteye gitmeyen içi boş bir yazı . İşin kötüsü kendisini demokratik topluma saygılı hukuk üstünlüğünü savunur gibide göstermeye çalışması. Görmezden geldiği kulak arkası ettiğide hayatın ta kendisi... Hukukçu kimliğimle diyor oda siz gibi hukukçu demekki. Ama böyle hukuk mu olur diye hiç sormuyor. Beni uyutmaya çalışıyor çok ta ayıp ediyor.
Hiç kimse bu soruşturmaya karşı değil. Ne olacaksa olsun diyenler o kadar çok ki... Amma bu efendi dahil Hasan Cemal namlı yiğit dönek, paçavra gazetesinin yazarları ve bazı sözde hukukçular başka gerçekleri görmüyor...
Hasan Cemal, 9 mart cuntasının Hannibal Lecter'idir.
Şu anki Ergenekon'un arkasındaki Baasçı cunta oluşumlarını o olmasaydı bu kadar iyi anlayamazdık. Tabii bu kişiler ağzıyla kuş tutsa, Allah bir dese, inanmayacaksınız, öyle değil mi?
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
1. Hangi demokratik ülkede iddianamesiz 13 aydır içeride olan insanlar vardır ?
2. Mahkemece suçu sabit olana kadar herkes suçsuzdur ilkesi ne menem bir iştir ? Bu soruşturma da işlemez mi?
3. Bazı paçavra gazeteler ile iktidara yakın gazeteler iddianameyi nereden biliyor ?
4. Gene aynı grup gözaltıları bir gün önceden nasıl yazıyor ?
5. Avukatların alamadığı tutanaklar nasıl yayomlanıyor ?
6. Bu saygın insanlar davet edilseler gelmezler miydi ?
7. PC lerin yedeklemeleri neden alınmadı ?
8. Kuvvetli belirtileri olna bu davanın iddianamesi yazılamaz mı?
9. Başbakan nasıl olurda biz savcılarla birlikte hareket ettik bu yürütme ve yargının başarısıdır der ? Bu hukuki mi?
10. Faks tan kozmik evrak olur mu?
11. Yasa dışı telefon dinleme delil olur mu?
12. Neden ortada bir silah yok ?
13..... yazmaya gerek yok artık o kadar çok ki.
Bu sorulara tek tek cevap verirdim ama okuyacağınız hakkında şüphelerim var.
Sadece 6. sorunun cevabını 3 cümleyle vereyim. Bu soruda mesafe kat edebilirsek öbürlerinde de uzun uzun yazarım:
Veli Küçük isimli saygın şahsiyet Susurluk kazasından beri kaç kez davet edildiği halde (1996) adli makamların ve Meclis komisyonlarının önüne çıkarılamadı.
Turhan Çömez ve emekli Tuğg. Levent Ersöz gibi saygın isimler
aldıkları istihbaratla yurtdışına kaçtılar, haklarında tutuklama kararı olduğu halde dönmüyorlar.
Hurşit Tolon ve Şener Eruygur gibi saygın isimler bir zamanlar omuzlarında dört yıldız olduğu için kendilerine dokunmazlar diye düşünüyorlardı, o yüzden kaçmadılar.
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Şimdi İÇİNDE AZICIK HUKUKA SAYGI, İNSANA SAYGI , ACIMA , DİN DUYGUSU VE İNSANLIK OLAN BİRİSİ...
NASIL OLURDA KUDDUSİ OKKIR IN DEVLET ELİYLE ÖLDÜRÜLMESİNE KEPAZELİK REZALET SORUŞTURULMALI İLGİLİLERİ HAKKINDA İŞLAM YAPILMALI DEMEZ. o GÖZLERİ NASIL GÖREMEZ BU HUKUK CİNAYETİNİ BU DEVLET AYIBINI NASIL PAS GEÇER BİR SATIR YAZMAZ.
Öncelikle şunu söyleyeyim. Sabaha idam edilecek bir mahkum gece intihara kalkışsa, önce tedavi edilir, idamı sonra infaz edilir. Tutuklular ve mahkumların canı devlete emanettir. Devletin bu konuda bir ihmali, ayıbı varsa bunun mazur görülecek bir tarafı yoktur. Zaten Adalet Bakanlığı bu konuda görevini yapmış, soruşturmayı başlatmıştır. Soruşturma sonuçlanmamıştır. Nasıl ki açılan davalar için yargı sonucunu beklemeden konuşmamak lazım diyorsunuz, bu konuda da soruşturma sonucunu beklemeli.
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
''Ergenekon tutuklusu Kuddusi Okkır yedi hastane dolaşmış ama kanser teşhisi konamamış. Adalet Bakanlığı konuya ilişkin soruşturma başlattı. Okkır, 19 marttan 29 mayısa kadar yedi hastaneye defalarca sevkedilmiş fakat her seferinde göğüs hastalığı ve zatürrie tedavisi görmüş. Kanser teşhisi ise ancak 5 haziranda konabilmiş. Uzman doktorlar teşhisten sadece bir ay sonra hayatını kaybeden Kuddusi Okkır’a kanser tanısının geç koyulduğu ve iyi tedavi edilmediği görüşünde.' mış mış lı haberler....
Benim uzun zamandır merak ettiğim bir duruma bu haberle açıklık getirmişsiniz, teşekkür ederim. Bu haberden çıkardığım sonuç bunun adli bir ayıp değil, tıbbi bir ayıp olduğu yönünde.
Çünkü rahatsızlığının başından beri hastaneye defalarca sevk edildiği de açıkça belirtiliyor.
Özellikle Ergenekon soruşturmasında azıcık tansiyonu yükselen tutuklunun hemen hastaneye sevk edilişini de hatırlayın.
Türkiye'de tutuklu olmadıkları halde hastanede geç veya yanlış tanı konan belki binlerce hasta var. Yanlış tedavi yüzünden hayatını kaybeden.
Ayrıca mart ayında tedavisi başlasa da kanser çok sinsi ve hızlı ilerleyen bir hastalık. Tıbbın bütün imkanları sunulsa ve ağustos ayında cenazesi çıksa yine basında benzer haberler çıkmayacak mıydı?
Ben bir yakınımın başına gelen olayı anlatayım. Askerdeyken kasıklarındaki ağrı şikayetiyle doktora sevkini istiyor, tanı konamıyor. Birkaç kez gidiyor, birinde 15 gün istirahat veriliyor, bu yüzden birliğinden bir daha sevk verilmiyor.
Askerden döndüğünden enfeksiyon yüzünden testislerinden birini kaybettiği anlaşılıyor, diğeri şimdilik kurtuluyor. Yani neredeyse kısır kalacak.
Ben bu olayın ayıbını küçümsemiyorum. Ancak Kuddusi Okkır'ın hayatını bir ihmal sonucunda kaybetmesi, tutuklanan kişilerin masum olduğunu göstermez.
Okkır üzerinden yürütülen bir duygu harekatının Ergenekon operasyonunu gölgelemesine izin verilmemeli.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Okkır üzerinden yürütülen bir duygu harekatının Ergenekon operasyonunu gölgelemesine izin verilmemeli.
Teşekkürler... Şu cümleniz Sayın commodor1tr'nin ne kadar doğru tespitleri olduğunu ortaya koyuyor.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Mola......
Biraz edebiyat,,,
nerdeyim ben
nerdeyim ben
nerdeyim?
kimsiniz siz
kimsiniz siz
kimsiniz?
ne söyler bu radyolar
gazeteler ne yazar
kim ölmüş uzaklarda
göçen kim dünyamızdan?
asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi?
yolunmuş yaprakları
ve kırılmış dallarıyla bir ağaç
söyler hangi güzelliği?
kökü burda
yüreğimde
yaprakları uzaklarda bir çınar
ıslık çala çala göçtü bir çınar
göçtü memet diye diye
şafak vakti bir çınar
silkeledi kuşlarını
güneşlerini:
«oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet,
memet!»
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
üstümbaşım elim yüzüm gazete
vurmuşum sokaklara
vurmuşum karanlığa
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
bu acılar
bu ağrılar
bu yürek
neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar
bu ağaçlar niçin böyle yapraksız
bu geceler niçin böyle insansız
bu insanlar niçin böyle yarınsız
bu niçinler niçin böyle yanıtsız?
kim bu korku
kim bu umut
ne adına
kim için?
Amacımız fakirin bir tabak bulgurunun yanına bir tas da çorba eklemekti. saati kaldığı yerden, 9'u 5 geçeden devam ettirmekti!
Fethi Gürcan
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
Teşekkürler... Şu cümleniz Sayın commodor1tr'nin ne kadar doğru tespitleri olduğunu ortaya koyuyor.
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Öncelikle şunu söyleyeyim. Sabaha idam edilecek bir mahkum gece intihara kalkışsa, önce tedavi edilir, idamı sonra infaz edilir. Tutuklular ve mahkumların canı devlete emanettir. Devletin bu konuda bir ihmali, ayıbı varsa bunun mazur görülecek bir tarafı yoktur. Zaten Adalet Bakanlığı bu konuda görevini yapmış, soruşturmayı başlatmıştır.
(...)
Ben bu olayın ayıbını küçümsemiyorum. Ancak Kuddusi Okkır'ın hayatını bir ihmal sonucunda kaybetmesi, tutuklanan kişilerin masum olduğunu göstermez.
Okkır üzerinden yürütülen bir duygu harekatının Ergenekon operasyonunu gölgelemesine izin verilmemeli.
Bu kadar cümleden diğerlerini görmeyip sonuncusunu görmenizin neyi ortaya koyduğunu okuyanların takdirine bırakıyorum.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
HTML Kodu:
Ben bu olayın ayıbını küçümsemiyorum. Ancak Kuddusi Okkır'ın hayatını bir ihmal sonucunda kaybetmesi, [B]tutuklanan kişilerin masum olduğunu göstermez.[/B]Okkır üzerinden yürütülen bir duygu harekatının Ergenekon operasyonunu gölgelemesine izin verilmemeli.
Sn Sdt23; suçlu olduğunu da göstermez.
Giden gitsin, kalan sağlar sizindir, keyfiyetindesiniz... pes
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Bu kadar cümleden diğerlerini görmeyip sonuncusunu görmenizin neyi ortaya koyduğunu okuyanların takdirine bırakıyorum.
Sayın sdt,
Ben bütün cümlelerinizi gördüm ve dikkatle okudum. Ve yine ısrarla son cümlenizin gerçeği ortaya koyduğunu düşünüyorum.
Kimbilir belkide gözlerinizi, kulaklarınızı ve kalbinizi kapattığınız için siz göremiyorsunuz.
Kuddisi Okkır'ın ihmal (!) (buna o çok demokratik ülkelerde cinayet denir yanılmıyorsam) yüzünden ölmesi nedeniyle kimse onu suçsuz ilan etmedi. Buna gerek yoktu. Çünkü o suçsuzdu. Suçu ispat edilmemiş olması bir yana suçlu olduğu bile idda edilmemişken siz neye dayanarak böyle bir cümle kurdunuz anlayamadım? Eğer diğer tutukluları kastettiyseniz onlar içinde durumun aynı olduğunu hatırlatmama gerek yok herhalde..
Okkır'ın ölmesi ile nasıl bir duygu harekatı görüyorsunuz? Yoksa Savcıların vicdanlarının sesini dinleyeceği ve davayı böylece bırakacaklarını mı sandınız? Okkır'ın gözlerinde gördükleri korkutacak mı savcıları? Ergenekon davasının nasıl gölgelendiği ortadadır. Ancak bu gölge bu operasyonu durdurmaz hiç endişelenmeyin. Belki hafifletici sebeb olarak dikkate alınması amacıyla ilerletici bir güdü bile sağlayabilir. Sayın savcılar artık geri dönülecek noktayı geçtiklerinin farkındalar.
İnsan beyni çoklu işlemcidir. Size Okkırın ölümünü Ergenekondan ayırarak incelemenizi öneririm. İlgili haberleri yorumları alt alta koyun ve ergenekondan ayırarak okumayı deneyin. Ergenekon'a son mesajı bulabilecek misiniz bakalım. Sonra dönüp kendi yazınızı bir daha okuyun. Ama gözlerinizi, kulaklarınızı ve kalbinizi açarak...
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Okkır üzerinden yürütülen bir duygu harekatının Ergenekon operasyonunu gölgelemesine izin verilmemeli.
derken yanlış veya yanlış anlaşılmaya müsait bir şey mi söyledim diye çok düşündüm. Ama ne yazık ki bu endişem gerçekleşti.
Biz şu anda sayın commodore1tr'ın şu sorusuna
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
6. Bu saygın insanlar davet edilseler gelmezler miydi ?
verdiğim cevabı tartışacakken konu bambaşka bir yöne gitti.
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Veli Küçük isimli saygın şahsiyet Susurluk kazasından beri kaç kez davet edildiği halde (1996) adli makamların ve Meclis komisyonlarının önüne çıkarılamadı.
Turhan Çömez ve emekli Tuğg. Levent Ersöz gibi saygın isimler
aldıkları istihbaratla yurtdışına kaçtılar, haklarında tutuklama kararı olduğu halde dönmüyorlar.
Hurşit Tolon ve Şener Eruygur gibi saygın isimler bir zamanlar omuzlarında dört yıldız olduğu için kendilerine dokunmazlar diye düşünüyorlardı, o yüzden kaçmadılar.
(Her soruyu ayrı ayrı tartışmaya değer buluyorum. Ama gördüğünüz gibi bu pek mümkün olmayacak galiba.)
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
İnsan beyni çoklu işlemcidir. Size Okkırın ölümünü Ergenekondan ayırarak incelemenizi öneririm. İlgili haberleri yorumları alt alta koyun ve ergenekondan ayırarak okumayı deneyin.
Aslında benim de söylediğim Okkır'ın ölümünü Ergenekon'dan, Ergenekon'u Okkır'ın ölümünden ayrı incelemek gerektiği.
Cümleme belki şunu eklesem anlaşabiliriz.
Ne Okkır üzerinden yürütülen bir duygu harekatının Ergenekon operasyonunu, ne de Ergenekon operasyonunun Okkır'ın ölümünde ihmali olanlar hakkında yapılan soruşturmayı gölgelemesine izin verilmemeli.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayın SDT23 soru Sayın Abbas Bilgili ye yazılmış bazı sorular kişiye özel sorulmuş ama Sayın Bilgili Yerine siz yanıtlamışsınız. Takip ettiğim kadarı ile Sayın Bilgili böyle durumlarda ortaya bir konu atar ve kenara çekilir. Bir daha zor okursunuz.
Bende soruyu size sorayım o zaman. Diyelim Rahmetli Okkır sizin babanız idi. Şİmdi ne yaparsınız? Babanız suçlu mu değilmi?
Benim yanıt bulamadığım bazı yasa açık hükümleri var bunları mümkünse yanıtlarmısnız?
1-) III. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti
MADDE 26. – Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
Soruşturma artık malumunuz herkesçe detayı ile biliniyor. Bazı zanlılara sorulan sorular bu anayasa kuralına aykırı mı değil mi?
2-) A. Dernek kurma hürriyeti
MADDE 33. – Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir.
Malumunuz dernek kurmak ve derneğe üye olmakta suçlu sayılmak için karine sayıldı ve sayılıyor. Bu konudai düünceniz nedir?
3-) B. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı
MADDE 34. – Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Yine malumunuz bazı toplantılara katılmak suç işareti sayıldı ve insanlar sadece bu sebeple suçlandı.
4-) MADDE 38. – Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır.
Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.
Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.
Ceza sorumluluğu şahsîdir.
Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.
Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
Bahsedilen kişiler şu an sadece şüpheli durumundadır. Hukukta şüpheden sanık yararlanır. Sİzde bende belli birileri için bir şüphe duyabiliririz. Ama bu durum ne beni nede sizi suçlu kılmaz. Anayasamızın tüm kanunların üzerinde olan hükümleri bu davalarda uygulandı mı sizce? BU insanlar henüz bir davanın sanığı bile değildirler. Çünkü ortada bir dava dahi yoktur. O zaman kim nasıl ve ne hakla bu insanları daha sanık bile olmadan yargılayabiliyor hatta yargılama ile kalmayıp suçlu olduğunu ilan ediyor..?
İsterseniz biraz da CMK hükümlerine bakalım.
Madde 12 – Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir
Madde 13 – (1) Suçun işlendiği yer belli değilse, şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
Bağlantılı ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına başlanmış olursa, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak uyuşma üzerine, bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir
BU soruşturma neden İstanbul da devam ediyor yada yapılıyor sizce ?
[I]Gözaltı
Madde 91 – (1) Yukarıdaki maddeye göre yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir. (Değişik ikinci cümle: 25/5/2005 – 5353/8 md.) Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmidört saati geçemez.(Ek cümle: 25/5/2005 – 5353/8 md.) Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre oniki saatten fazla olamaz.
(2) Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediğini düşündürebilecek emarelerin varlığına bağlıdır.
(3) Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Gözaltı süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir.
(4) Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafii veya kanunî temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilir. Sulh ceza hâkimi incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve nihayet yirmidört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya gözaltına alma veya gözaltı süresini uzatmanın yerinde olduğu kanısına varılırsa başvuru reddedilir ya da yakalananın derhâl soruşturma evrakı ile Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir.
(5) Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz.
(6) Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunur.
[/I]
Bu açık kurallar takip ettiğiniz kadarı ile uygulandımı?
Ben susma hakkımı kullanıyorum diyen şüpheli neden vene amaçla hala göz altında tutuldu.?
Tutuklulukta geçecek süre
Madde 102 – (1) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
Malumnuz Rahmetli Okkır hakkında hala bir iddianame yok adam şüpheli olarak öldü. İsnat edilen suç ise suç örgütüne maddi destek sağlamak olarak belirtiliyor. Okkır parasızlık nedeni ile hastane masraflarını bile ödeyemedi. Bildiğimiz yada bilebildiğimiz somut verilere göre benim insan olarak vicdanım sızlıyor. Ya sizin?
Tutukluluğun incelenmesi
Madde 108 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100 üncü madde hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir.
13 aydır tutuklu bulunan ve hala iddianame olmayan şüpheliler hakkında tam 13 defa tutukluluk halinin devamı hakkında karar verilmiş olması gerekir. Tam 13 defa aynı gerekçe ile tutukluluğa deva denmiş olduğu açıktır. BU sizce adilmidir.? Lütfen Aynı durumda olduğunuzu farzediniz.
Madde 125 – (1) Bir suç olgusuna ilişkin bilgileri içeren belgeler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz.
(2) Devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından incelenebilir. Bu belgelerde yer alan ve sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgiler, hâkim veya mahkeme başkanı tarafından tutanağa kaydettirilir.
Gazetelerde manşet manşet çok gizli belgeler bulunduğu iddia ediliyor.BU belgelerin basına düşmesi suç olduğu gibi bunları malesef savcılık makamı da inceleyemiyor.[I]
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve elkoyma
Madde 134 – (1) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin hâline getirilmesine hâkim tarafından karar verilir.
(2) Bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin çözülememesinden dolayı girilememesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması halinde çözümün yapılabilmesi ve gerekli kopyaların alınabilmesi için, bu araç ve gereçlere elkonulabilir. Şifrenin çözümünün yapılması ve gerekli kopyaların alınması halinde, elkonulan cihazlar gecikme olmaksızın iade edilir.
(3) Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoyma işlemi sırasında, sistemdeki bütün verilerin yedeklemesi yapılır.
(4) İstemesi halinde, bu yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline verilir ve bu husus tutanağa geçirilerek imza altına alınır.
(5) Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoymaksızın da, sistemdeki verilerin tamamının veya bir kısmının kopyası alınabilir. Kopyası alınan veriler kâğıda yazdırılarak, bu husus tutanağa kaydedilir ve ilgililer tarafından imza altına alınır.
[/I
Basının dilinden düşmeyen ve artık nihayet geçerli delil olamayacağıda söylenebilen meşhur bilgisayar kayıtlarının durumu yukarıda yazılıyor.
Bu açık yasa hükmüne de uyulmadığı malumalinizdir.
Soruşturmanın gizliliği
Madde 157 – (1) Kanunun başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir
İŞte en önemli ihlal burada yaşanıyor. Baştan ayrıca gizlilik kararı olan bir SORUŞTURMA alenen sürüyor. Belkide beraat alacak insanlar peşinen yargılanıyor hatta hükme bağlanıyor.
İşin tuhafı 2500 sayfalık iddianame ve 4.5 milyon adet belgeden söz ediliyor.
Bu dava aralıksız sürdürülse bu şartlarda 10 yılda bitmez. Ne olacak peki? Bu insanla 10 yıl boyunca damgalı yani suçlu olarak mı yaşayacak?
Bir konuya yakın omak sempati duymak öyle olduğuna inanmak başka bir durumdur.
Ama yanlışa yanlış, hukuksuz a hukuksuz, yalana yalan demek insanlık vasfıdır.
Ben başta söylediğim gibi sadece empati yapmanızı kendinizi OKKIR ın oğlu yada bırakalım oğlunu OKKIR yerine koymanızı ve sadece 10 dakika bunu var saymanızı diliyorum.
Saygılarımla.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayın mkocagul,
Yazdıklarımın hiç bir yerinde Kuddusi Okkır'dan suçlu olarak bahsetmedim.
Bu vefata çok üzüldüm. Kendimi onun veya ailesinin yerine koyarak empati yaptım. Ateş düştüğü yeri yakar. Elbette ki ailesinin üzüntüsü benimkisiyle kıyaslanamayacak kadar çok.
En baştan tavrımı da net olarak ortaya koydum. Ertesi sabah idam edilecek mahkumun canı idam sehpasına çıkana kadar devlete emanettir. Devlet önce tedavi ettirir, sonra cezayı infaz eder. Kaldı ki Okkır mahkum değil sadece zanlı. Yargılama sonunda beraat etmesini temenni ederim.
Bu konuda soruşturma da başlatıldı. İnşallah bu ihmalin sorumluları ortaya çıkar.
Ancak, öfkeyle devleti suçlamadan önce insaflı olmak lazım.
Mesela bu kapsamda tutuklananlardan birinin sabahın bir vakti polis tarafından kapısı çalındığında kalp krizi geçirseydi ne olacaktı? Veya Emniyete getirildiğinde veya hapishaneye sevk edildiğinde?
Okkır kötü hapishane koşulları yüzünden rahatsızlanmış biri değil. Ne kanseri olduğu net olarak yazmıyor, ama bazı kanser türleri 2-3 ay içinde ölüme götürebiliyor.
Olayın detayları zamanla ortaya çıkıyor, soruşturmayla daha da net ortaya çıkacak. Eğer bir kötü niyet olsa defalarca hastaneye sevk edilir miydi? Doktorlar, bile bile doğru teşhisi koymayacak kadar psikopat mı?
Cezaevinde şikayetini ilk bildirdiği zaman hastaneye götürülse ve anında teşhis konup tedaviye başlansa bile şu anda hayatta olmayabilirdi.
Devlet bir adi hırsızlık veya uyuşturucu sanığının sağlığıyla pek ilgilenmeyebilir. Ama Ergenekon gibi hassas bir konunun sanıklarının sağlıklarının korunması konusunda özel ihtimam gösterir.
Apo'yu bile kalp krizi geçirirse başımıza dert alırız diye özel diyetlerle besleyip günde 3 kez tansiyonunu ölçtürmüyor muyuz?
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Ne Okkır üzerinden yürütülen bir duygu harekatının Ergenekon operasyonunu, ne de Ergenekon operasyonunun Okkır'ın ölümünde ihmali olanlar hakkında yapılan soruşturmayı gölgelemesine izin verilmemeli.
sayın sdt23'ün ergenekon davası ile ilgili yazdığı tüm görüşlere bende katılıyorum. :iyi:
dava hakkında sayın commodore1tr ve diğer üylerin bahsettiği bir çok eleştiriye ben de katılıyorum.
mesela iddianame açıklanmadan bazı yayın organlarının dava ile verdiği haberler , davayı olumsuz etkilemektedir. bu konuda herkesin sorumlukuk sahibi olması gerektiğini düşünüyorum. gerekirse bu haberleri veren yayın organlarına ceza verilmeli , ki tekrarlanmasın.
bende kendimce sayın commodore1tr sorularına cevap vereyim.
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
1. Hangi demokratik ülkede iddianamesiz 13 aydır içeride olan insanlar vardır ?
yasalarımızda bu tip zaman sınırlamasının olmadığı söyleniyor. mademki bu eleştirileri getirecektiniz neden bu yasaları daha önce eleştirmediniz? bu tip bir durum ortaya çıkınca mı aklınıza geldi ?
herkesde biliyorki bu o kadar basit ve sıradan bir dava değil. biribirine bağlı bir sürü önemli konu olduğu söyleniyor. bırakın şu iddaname açıklasın, bakalım niye uzun sürmüş anlayalım.
sayın commodore1tr savcıları eleştiriceğinize gidin bu yasayı eleştirin. savcılar yasal haklarını kullanıyor.
2. Mahkemece suçu sabit olana kadar herkes suçsuzdur ilkesi ne menem bir iştir ? Bu soruşturma da işlemez mi?
neden işlemesin bu davada da işler. 58'i tutuklu 85 kişiye kim suçlu diyor? diyen var ise yanlış yapıyor. ama 58 kişi neden tutklandı diyorsanız, gidin bunu o kişileri tutuklayan hakimlere sorun. davayı sürdüren savcılara değil !!! savcıları hükümetin yanında olmakla suçlamanızı anladığımı varsayalım, peki bu 58 kişiyi tutuklayan hakimler için ne diyeceksiniz ? neden bu hakimler hala bu kişilerin tutukluluk hallerini devam ettiriyorlar? bu soruma cevap verirmisiniz ?
3. Bazı paçavra gazeteler ile iktidara yakın gazeteler iddianameyi nereden biliyor ?
içeriden bazı servisler olabilir. bu her zaman olmuştur. her kesim için olmuştur. son türban kararı sırasında mahkemede konuşulanlar nasıl bazı gazetelerde yayınlandı ise bu tip durumlar olmuştur. ancak her ne , her kim olursa olsun bu tip servisler yasa dışıdır ve yanlıştır. engellenmeli ve cezalandırılmalıdır.
4. Gene aynı grup gözaltıları bir gün önceden nasıl yazıyor ?
yukarıda açıkladığım görüşler aynen geçerli.her ne , her kim olursa olsun bu tip servisler yasa dışıdır ve yanlıştır. engellenmeli ve cezalandırılmalıdır.
5. Avukatların alamadığı tutanaklar nasıl yayomlanıyor ?
yukarıda açıkladığım görüşler aynen geçerli.her ne , her kim olursa olsun bu tip servisler yasa dışıdır ve yanlıştır. engellenmeli ve cezalandırılmalıdır.
6. Bu saygın insanlar davet edilseler gelmezler miydi ?
bu sorunun cevabını sayın sdt23 gayet güzel açıklamış. hakim tarafından tutuklanacak kadar önemli iddialara taraf olan kişilerin başka türlü ifadelerinin alınması düşünülemezdi. eksiklikler yanlışlıklar olabilir. tüm davalar mükemmel mi yürütülüyor? elbette burada yapılan yanlışlar eleştirilmeli ve bir daha olmaması için gerekli ikazlar yapılmalı.
7. PC lerin yedeklemeleri neden alınmadı ?
yedek alınmamasının hakim tarafından delil olarak kabul edilmeyeceği gerçeği bu noktaya gelmiş tüm adli merciler tarafından biliniyor olsa gerek. herhalde bir açıklama yapılacaktır. ama eğer bir komplo varsa ters taraftanda düşünebilirsiniz. ergenkon sanıkları lehine olan bu gelişme bilerek yapıldı ise, o zaman o yedekleri almayanlar bu kayıtların özellikle delil sayılamamasını istiyorda olabilirler.
dolayısı ile bu sorunun cevabı yargılama aşamasında kendiliğinden cevap bulacaktır.
8. Kuvvetli belirtileri olna bu davanın iddianamesi yazılamaz mı?
iddianamenin zamanından önce açıklanması ele geçirilmek istenen tüm delil ve sanıkların ele geçirilmesini engelleyebilirdi diye düşünüyorum. bazı konuların gizli kalması gerektiğini düşündüklerini zannediyorum. iddianamenin daha erken açıklanması bu gizliliği ortadan kaldirabilirdi diye düşündüler bence ve şu anda son dalga ile ele geçtiği iddia edilen deliller yok edilebilirdi.
her halde?
bu sorunun cevabıda savcılar tarafından iddianame açıklanırken verilecektir diye düşünüyorum.
9. Başbakan nasıl olurda biz savcılarla birlikte hareket ettik bu yürütme ve yargının başarısıdır der ? Bu hukuki mi?
bence hukuki. çünki,
yakalama ve sorgulama işini polis yapıyor. savcılar tarafından polise gönderilen belgeler ışığında bu göz altılar ve sorgulamalar yapılıyor. polis'de yürütme erkine dahil olduğundan içişleri ve başbakanlığa dolayısı ile başbakana bağlı.
buradan yola çıkarak, savcıların yakalama emirleri ve sorgulamalar başbakana bağlı polisler tarafından yapılıyor. dolayısı ile başbakanda konulara hakim olabiliyor. en son sayın fatih altaylı'nın yazısını incelerseniz, başbakanın konuya nasıl dahil olduğunu ve ne gibi girişimlerde bulunduğunu ve ne gibi karalar verdiğini görürsünüz.
yani
yargı'nın bir üyesi olan savcıların , yürütmenin bir üyesi olan polislere verdiği bilgiler ışında eğer sayın başbakan " hayır ben bu soruşturmanın gidişatını beğenmedim, devletin en saygın insanlarını bu şekilde sorulayıp göz altına almazsınız" dese idi, bu dava bu soruşturma bugün ne durumda olurdu?
bunları iyi düşündükten sonra başbakanın bu bahsetiğiniz sözünün ne kadar gerçek ve ne kadar hukuki olduğunu anlarsınız.
10. Faks tan kozmik evrak olur mu?
bu konuda hukuki bilgim yok
11. Yasa dışı telefon dinleme delil olur mu?
tabiki olmaz. ama bu dinlemelerin yasa dışı olduğunu size kim söyledi ?
bence yapılan tüm dinlemeler mahkeme izni ile olmuştur. bunlarda yargılama aşamasında ortaya çıkacaktır.
12. Neden ortada bir silah yok ?
yokmu? ele geçen bir sürü silah var. evet bunlar her sanığın kendi bireysel silahı olabilir. terör için kullanılmamış olabilir.
ancak şimdi bu silah konusu sizin daha önce eleştirdiğiniz başka bir konuya bağlayayım.
ne diyorsunuz, yada bazıları ne diyor ?
emekli olmuş , saçı beyazlamış , üç beş tane insan darbe yapabilirmi?
darbe 35 tane silahla mı olur? böyle darbe nerede görülmüş?
eğer gerçekten böyle düşünorsanız;
ya çok iyi düşünüyorsunuz ve bizi kandırmaya çalışıyorsunuz, yada hiç düşünemiyorsunuz?
kimse bu insanlar darbe yapacak diye iddia etmiyorki,
iddia edilen şu;
darbe yapabilecek donanım ve güce sahip olan birilerinin darbe yapabilmesi için gerekli olan bazı şartlar var.
şu anda suçlanan insanlarda bu şartları yerine getirmeye çalışıyorlar.
yani darbe yapmak değil, darbe yapılabilme şartlalarını yerine getirmeye çalışıyorlar.
iddia bu......
yoksa sizin gibi herkes biliyorki , ele geçen bu silah ile, bu insan gücü ve bu organizasyon darbe yapılamaz.
ayrıca sayın kanadoğlu'nun dün dinlediğim "teşebbüs suç teşkil etmez yargılanamaz" sözünün doğru olmadığını düşünüyorum. teşebbüs fiilininde suç teşkil ettiği yasalar olduğunu düşünüyorum. konuya vakıf hukukçu üyelerin konuyu aydınlatmasında fayda olduğunu düşünüyorum.
son olarak şunu söylüyorum;
hükümetten tamamen bağımsız olduğunu düşündüğümüz mahkemelerimiz ve yargıçlarımız acaba neden bu 58 kişiyi tutukladılarda , tutuksuz yargılanmak için serbest bırakmadılar ? bu kadar süre geçmesine rağmen neden hala bu tutuklular salıverilmedi ?
konuya hakim ve tecrübeli hukukçu üyelerimizin yukarada sorduğum bu sorunun cevabının ne olduğunu çok iyi bildiklerini düşünüyorum.
işte bu sorunun cevabı , iddianame hakkında ip uçları vermektedir.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayın Sdt,
Ben Ergenekon soruşturmasının Okkırın ölümünü gölgeleyeceği şüphesi taşımıyorum. Ama siz bunu bunu ötesinde Okkır'ın ölümünün, hatta daha ötesi buna verilen duygusal tepkilerin operasyonu gölgeleyeceğini ileri sunuyorsunuz. Bu kanatinizi destekleyen bir kanıt sunun lütfen.
Ya da özür dileyin. Bu özrü bekliyorum. Bu sitede Okkır'ın ölümüne ilk tepki bu forumda benden geldi. Açık ki duygusaldı. Siz kimsiniz ki beni (ve diğerlerini) ergenkonu gölgelemek üzere duygusal harekat yürütmekle suçluyorsunuz?
Yeter artık. Aman şöyle deme darbe destekcisi deriz. Aman böyle deme saygısız deriz. Ne hakla bana böyle bir şey söyleyebilrisiniz. Ne bilirsiniz benim hakkımda. Gözyaşımın sahte hatta amaçlı olduğunu söyleme cesareti nasıl bulursunuz. Bu ne aymazlık ne küstahlık...
Kelime oyunlarına boğduğunuz yazılardaki gizli mesajı anlamıyor muyuz? Susmayacağız. İnsanlık onurunu, en temel haklarını ayaklar altına alanlara hesabı sorulacaktır elbet. Ancak onlar bu hesabı verinceye kadar, siz beğensenizde beğenmesenizde kurbanların yasını yüksek sesle tutacağız...
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
mkocagul rumuzlu üyeden alıntı
Bir konuya yakın olmak sempati duymak öyle olduğuna inanmak başka bir durumdur.
Ama yanlışa yanlış, hukuksuz a hukuksuz, yalana yalan demek insanlık vasfıdır.
Ben başta söylediğim gibi sadece empati yapmanızı kendinizi OKKIR ın oğlu yada bırakalım oğlunu OKKIR yerine koymanızı ve sadece 10 dakika bunu var saymanızı diliyorum.
Saygılarımla.
Kişilerin özel görüşleri davaya bakış açılarını etkilememeli(çok zorda olsa).
eleştirilerinize ve hassasiyetinize en az sizin kadar katılıyorum.
ancak,
tutarlı olmak gerekir ise,
bu davaya konu olan bazı kişilerin kendi yaptıkları bazı sorgularda karakola girdiği tespit edilmiş olup, karakoldan çıktıkları tespit edilmemiş olan ve halen kayıp olan güneydoğulu bazı vatandaşlarımız içinde zamanında bu kadar duyarlı olabildik mi?
bizim yanımızda olan yada olmayan, görüşlerini beğendiğimiz yada beğenmediğimiz herkes için aynı şeyi ister, aynı hassasiyeti gösterebilirsek, o zaman söylediklerimizin bir değeri olur, o zaman toplum bizi dinler ve haklı olduğumuza inanır.
ama duruma göre, kişiye göre doğruları savunur, hassasiyet gösterirsek , boşuna çabalamış olur , gayretlerimizden bir sonuç alamamış oluruz. eleştirilerimizi de kimse dinlemez, değer vermez...
bu arada rahmetli OKKIR'ın ölümü hakkında gerekli araştırmanın yapılmasını ve ihmali olanların en ağır bir biçimde cezalandırılmasını istiyor , ailesine başsağlı diliyorum.
gösterdiğiniz hassasiyetten dolayıda sizi kutluyorum.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
mkocagul rumuzlu üyeden alıntı
1-) III. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti
MADDE 26. – Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
Soruşturma artık malumunuz herkesçe detayı ile biliniyor. Bazı zanlılara sorulan sorular bu anayasa kuralına aykırı mı değil mi?
Bu sorunuzla Anayasa maddesinin alakasını çözemedim. Örneklerle açıklar mısınız?
Alıntı:
mkocagul rumuzlu üyeden alıntı
2-) A. Dernek kurma hürriyeti
MADDE 33. – Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir.
Malumunuz dernek kurmak ve derneğe üye olmakta suçlu sayılmak için karine sayıldı ve sayılıyor. Bu konudaki düşünceniz nedir?
Daha iddianame açıklanmadı. Dernek üyesi olmak suç değil ama suç işlemek için örgüt kurmak suç. İddianamede ne şekilde ifade edildiğini göreceğiz.
Alıntı:
mkocagul rumuzlu üyeden alıntı
3-) B. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı
MADDE 34. – Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Yine malumunuz bazı toplantılara katılmak suç işareti sayıldı ve insanlar sadece bu sebeple suçlandı.
İddianame yoksa nasıl suçlandılar? Kasıtlı olarak sızdırılan bilgilerin bir kısmı sanık avukatları ve yakınları tarafından sızdırılan teferruatlar. Adli makamların suç isnatlarına dair bir açıklamaları henüz yok. Ayrıca dediğim gibi toplantıya katılmak değil o toplantıyla milletin huzur ve sükununu bozacak eylemler planlamak suçtur. İddianame açıklandığında göreceğiz.
Alıntı:
mkocagul rumuzlu üyeden alıntı
4-) MADDE 38. – Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır.
Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.
Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.
Ceza sorumluluğu şahsîdir.
Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.
Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
Bahsedilen kişiler şu an sadece şüpheli durumundadır. Hukukta şüpheden sanık yararlanır. Sİzde bende belli birileri için bir şüphe duyabiliririz. Ama bu durum ne beni nede sizi suçlu kılmaz. Anayasamızın tüm kanunların üzerinde olan hükümleri bu davalarda uygulandı mı sizce? BU insanlar henüz bir davanın sanığı bile değildirler. Çünkü ortada bir dava dahi yoktur. O zaman kim nasıl ve ne hakla bu insanları daha sanık bile olmadan yargılayabiliyor.?
Yargılama değil. Yargılamayı mahkeme yapar. Lehte ve aleyhte yorumlar yapılıyor.
Alıntı:
mkocagul rumuzlu üyeden alıntı
Madde 12 – Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.
Madde 13 – (1) Suçun işlendiği yer belli değilse, şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
Bağlantılı ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına başlanmış olursa, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak uyuşma üzerine, bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir.
BU soruşturma neden İstanbul da devam ediyor yada yapılıyor sizce ?
Çünkü olay Ümraniye'de bulunan el bombalarıyla başladı.
Alıntı:
mkocagul rumuzlu üyeden alıntı
Madde 91 – (1) Yukarıdaki maddeye göre yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir. (Değişik ikinci cümle: 25/5/2005 – 5353/8 md.) Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmidört saati geçemez.(Ek cümle: 25/5/2005 – 5353/8 md.) Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre oniki saatten fazla olamaz.
(2) Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediğini düşündürebilecek emarelerin varlığına bağlıdır.
(3) Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Gözaltı süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir.
(4) Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafii veya kanunî temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilir. Sulh ceza hâkimi incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve nihayet yirmidört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya gözaltına alma veya gözaltı süresini uzatmanın yerinde olduğu kanısına varılırsa başvuru reddedilir ya da yakalananın derhâl soruşturma evrakı ile Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir.
(5) Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz.
(6) Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunur.
Bu açık kurallar takip ettiğiniz kadarı ile uygulandı mı? Ben susma hakkımı kullanıyorum diyen şüpheli neden vene amaçla hal göz altında tutuldu.?
Üç günden fazla göz altında tutulan oldu mu?
Ayrıca kanun maddesi "susma hakkını kullanan derhal hakim önüne çıkarılır" diyor mu? Susma hakkını kullanana da Emniyet'te sorular yüzüne karşı okunur. Cevap verilmezse karşılığı boş bırakılır.
Alıntı:
mkocagul rumuzlu üyeden alıntı
Tutuklulukta geçecek süre
Madde 102 – (1) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
Malumnuz Rahmetli Okkır hakkında hala bir iddianame yok adam şüpheli olarak öldü. İsnat edilen suç ise suç örgütüne maddi destek sağlamak olarak belirtiliyor. Okkır parasızlık nedeni ile hastane masraflarını bile ödeyemedi. Bildiğimiz yada bilebildiğimiz somut verilere göre benim vicdanım sızlıyor. Ta sizin?
Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen hallerde tutukluluk süresinin 18 aya kadar uzayabileceğine kanun izin vermiş. O kanun orada durduğu sürece kanunsuz bir iş yok.
Alıntı:
mkocagul rumuzlu üyeden alıntı
Tutukluluğun incelenmesi
Madde 108 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100 üncü madde hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir.
13 aydır tutuklu bulunan ve hala iddianame olmayan şüpheliler hakkında tam 13 defa tutukluluk halinin devamı hakkında karar verilmiş olması gerekir. Tam 13 defa aynı gerekçe ile tutukluluğa deva denmiş olduğu açıktır. BU sizce adilmidir.? Aynı durumda olduğunuzu farzediniz.
İddianameyi ve delilleri bilmiyoruz. Duygularımız başka, olayın detayları başka.
Tutukluların kasten 13 ay tutulduğunu düşünmüyorum. Dosyanın ve delillerin tamamlanması ve diğer sanıkların tespiti ve yakalanması geciktiği için tutukluluk halleri devam ediyor.
Alıntı:
mkocagul rumuzlu üyeden alıntı
Madde 125 – (1) Bir suç olgusuna ilişkin bilgileri içeren belgeler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz.
(2) Devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından incelenebilir. Bu belgelerde yer alan ve sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgiler, hâkim veya mahkeme başkanı tarafından tutanağa kaydettirilir.
Gazetelerde manşet manşet çok gizli belgelr bulunduğu iddia ediliyor.BU belgelerin basına düşmesi suç olduğu gibi bunları malesef savcılık makamıda inceleyemiyor.
Yorumunuzu anlayamadım. Basının açıkladığı ifşa olmuş belgeleri savcılık inceleyemez mi diyorsunuz?
Alıntı:
mkocagul rumuzlu üyeden alıntı
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve elkoyma
Madde 134 – (1) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin hâline getirilmesine hâkim tarafından karar verilir.
(2) Bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin çözülememesinden dolayı girilememesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması halinde çözümün yapılabilmesi ve gerekli kopyaların alınabilmesi için, bu araç ve gereçlere elkonulabilir. Şifrenin çözümünün yapılması ve gerekli kopyaların alınması halinde, elkonulan cihazlar gecikme olmaksızın iade edilir.
(3) Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoyma işlemi sırasında, sistemdeki bütün verilerin yedeklemesi yapılır.
(4) İstemesi halinde, bu yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline verilir ve bu husus tutanağa geçirilerek imza altına alınır.
(5) Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoymaksızın da, sistemdeki verilerin tamamının veya bir kısmının kopyası alınabilir. Kopyası alınan veriler kâğıda yazdırılarak, bu husus tutanağa kaydedilir ve ilgililer tarafından imza altına alınır.
Basının dilinden düşmeyen ve artık nihayet geçerli delil olamayacağıda söylenebilen meşhur bilgisayar kayıtlarının durumu yukarıda yazılıyor.
Bu açık yasa hükmünede uyulmadığı malumalinizdir.
İddianameyi bilmiyoruz, delilleri bilmiyoruz. Dedikoduları duyuyoruz.
Zaten kanuna aykırı deliller hakimce geçerli sayılmayacaktır. Ergenekoncuların
içi rahat olsun.
Alıntı:
mkocagul rumuzlu üyeden alıntı
Soruşturmanın gizliliği
Madde 157 – (1) Kanunun başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir
İŞte en önemli ihlal burada yaşanıyor. Baştan ayrıca gizlilik kararı olan bir SORUŞTURMA alenen sürüyor. Belkide beraat alacak insanlar peşinen yargılanıyor hatta hükme bağlanıyor.
İşin tuhafı 2500 sayfalık iddianame ve 4.5 milyon adet belgeden söz ediliyor.
Bu dava aralıksız sürdürülse bu şartlarda 10 yılda bitmez. Ne olacak peki? Bu insanla 10 yıl boyunca damgalı yani suçlu olarak mı yaşayacak?
Bir konuya yakın omak sempati duymak öyle olduğuna inanmak başka bir durumdur.
Ama yanlışa yanlış, hukuksuz a hukuksuz, yalana yalan demek insanlık vasfıdır.
Ben başta söylediğim gibi sadece empati yapmanızı kendinizi OKKIR ın oğlu yada bırakalım oğlunu OKKIR yerine koymanızı ve sadece 10 dakika bunu var saymanızı diliyorum.
Saygılarımla.
Soruşturma konusunda yapılan herhangi bir resmi açıklama yok.
Sızdırılan bilgileri ben iki gruba ayırıyorum:
1. Sanık yakınları ve avukatlarının sızdırdığı psikolojik harekata yönelik dezenformasyon.
2. Polis veya savcılığın yine müstakbel sanıkları ele geçirmek için yaydığı dezenformasyon.
Savcıların açıkladığı gibi savcıların beyanatları dışındaki hiç bir şeyden emin olmayın.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Sdt,
Ben Ergenekon soruşturmasının Okkırın ölümünü gölgeleyeceği şüphesi taşımıyorum. Ama siz bunu bunu ötesinde Okkır'ın ölümünün, hatta daha ötesi buna verilen duygusal tepkilerin operasyonu gölgeleyeceğini ileri sunuyorsunuz. Bu kanatinizi destekleyen bir kanıt sunun lütfen.
Ya da özür dileyin. Bu özrü bekliyorum. Bu sitede Okkır'ın ölümüne ilk tepki bu forumda benden geldi. Açık ki duygusaldı. Siz kimsiniz ki beni (ve diğerlerini) ergenkonu gölgelemek üzere duygusal harekat yürütmekle suçluyorsunuz?
Ben sizin veya burada yazan bir başka şahsın ismini kullanmadım, aklımdan da burada yazan herhangi bir kişinin duygusal harekat yürüttüğü geçmedi.
Dolayısıyla duygusal harekat (halkın duygularının kullanıldığı psikolojik harekat) yürütmekle suçladığım bir üye yok, olmaz da.
Bu yüzden bu öfkeli tepkinizi hak etmedim ve anlamakta güçlük çekiyorum.
Okkır'ın ölümü vicdan sahibi her insanın yüreğini sızlatır ve üzer. İnsanlardaki bu üzüntü duygusu belli çevreler üzerinden bir psikolojik harekatla başka alanlara kanalize edilebilir. Bu oyuna gelmemek lazım.
Ergenekonla ilişkili isimler de son 10 yıldır özellikle internet üzerinden ve kulaktan kulağa yaydıkları dedikodularla psikolojik harekat yürütmekte uzman kişiler. Artık halkımızın pek çoğu bunları ve metodlarını tanıyor.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Ergenekonla ilişkili isimler de son 10 yıldır özellikle internet üzerinden ve kulaktan kulağa yaydıkları dedikodularla psikolojik harekat yürütmekte uzman kişiler.
Pes diyorum. Bu söylediğinizi neye dayandırıyorsunuz? Bunu nasıl yapabiliyorsunuz? Hiç bir kanıtınız yokken üçüncü dördüncü kaynaklara bile dayandırmadığınız bilgileri nasıl doğru, gerçek buymuş gibi yazabiliyorsunuz? Ben böyle düşünüyorum mesajı yok hiç bir yazınızda. Öyle olsa zaten sözüm olmaz. Sanki çok emin bir kaynaktan okumuşta aktarır gibisiniz. İlginç olan ne biliyormusunuz aynı sözleri bir iki gün arayla bağlantısız birden çok sitede okuyorum.
Ben bu siteye zor yetişiyorum. Bana öyle geliyor ki dedikodu yoluyla psikolojik harekat yapan birileri var internette ve kesinlikle ergenkoncu değiller.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
O kadar çok şey yazmış birbirinize katılmışsınız ama hukuk ve gerçek adına bir satır laf etmemişsiniz. Eder gibi görünmenize bir şey demiyorum. O ayrı ama ana temanız olayı bulandırmaktan öteye gitmiyor. Kendi yaptığınızın yanlış olduğu sizlere anlatıldığında dönüp tersten vurmaya kalkıyorsunuz ki bu çok bildik bir sözylence biçimi sizlerin camiasında.
O kadar okudum Okkır 'la ilgili dişe gelir satırınız yok. demogojiniz bol. Olayın aslını saptırmak için her yolu deniyorsunuz.
Devletin gözetimindeki birisi ölmüştür. 1 Temmuz günü bir hastahane koridoruna bırakılarak gidildiği tespit edilmiştir. Eşi bizzat aylar öncesinden TBMM si insan hakları komisyonuna başvurmuş ve mösyö Üskül tarafından özrü kabahatinden büyük bir şekilde red edilmiştir. Ki bu ayrı bir inceleme ve onurlu insanın istifa nedenidir. Akciğerlerinden rahatsızlanan birisinin 7 kere diş doktoruna iki kere bakırköy ruh ve sinir hastalıklarına götürülmesi ne kadar doğrudur ? Yazılarınızın bilgiden ziyade sadece bana yanıt vermek üzere benden aldığınız bilgilerle olmasıda çok üzücüdür.
Adalet bakanlığının iki müfettiş ataması soruşturmamıdır? Siz böyle mi sanıyorsunuz . Yoksa biz kandıracağız nasılsa işte alt hazırlık bu mu denmek isteniyor ? Sizde biliyorsunuz ne olduğunu....
Bu işe TBMM si el koymalı en azından yada Cumhurbaşkanlığı denetleme kurulunu çalıştırmalı. Şu anki hali ile okul müdürünü hademeye soruşturmaya benziyor. Hiç bir şey çıkmaz uyduruk sonuçtan başka. Olayda Adalt bakanlığı'nın İçişleri Bakanlığı'nın sağlık Bakanlığı'nın ağır ihmali var. Siz ne kadar ufak görmeye çalışsanızda...
Bunun ergenekonlada ilgisi yok .ÇÜNKÜ BU CİDDİ ölüm var devlet ayıbı var. İddianamesi olmayan bir şey değil.
Size bir yanıt daha yazacağımda son bir not bunu bir yere yazın..Yazınki sonra ERGENEKON diye karşımıza çıkmayın...
Oytun muş adı. O kedrli yüzü gördüğümde sormuştum kim ki bu diye. Aradım buldum. Oytun Okkır Babasının tabutunun başında sabit gözlerle bakıyordu. Sonra Tv de seyrettim çocuğu çocuk dediğime bakmayın 20-25 yaşlarında delikanlı, gözlerine baktım gözler gözler herşeyi anlatan gözler , sonra yine bir fotoğrafını gördüm . Çok dikkatli baktım. Üzüntüyü bastırmış bir duygu gördüm için titredi. Nefret öfke intikam karışımı bu ruh hali içerisinde kalkıp birisini vurursa bu çocuk sakın ERGENEKON FİLAN DEMEYİN gene ilgisizliktendir. Devlete kafa tutanların ailelerini arayan RTE devlet ihmaliyle ölen kişinin çocuğuna bakmadı bile...
Ve sizler hala sanki haklı bir şey varmış gibi yazabiliyorsunuz şudur budur diye. Bir insan öldü tutuklu bir insan devlet kontrolünde bir insan paçavra gazete ve dinci gazetenin üzerinde en çok yalan yazdığı olaydan bir insan, tek satır yazmadılar. Köşe yazarlarıda yazmadı . Sizler de burada yazmadınız şimdi olayı ufaltmaya çalışıyorsunuz ? Sizler mi demokratik devlete inanıyorsunuz ? Kendiniz inanıyor musunuz ? Hadi canımmmm güldürmeyin beni...
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Ulusalcıların pek çok mail listesine bir zamanlar hasbelkader üye olmuştum.
Buralardan her gün pek çok kışkırtıcı - prokovatif haber geliyor. 3 aydır artık okumadan siliyorum. Ama daha önce bunları yazanların hayal gücüne ve bunlara inananlara hayret etmiştim.
Bu gruplardan biri de zaten psikolojik-harekat adını taşıyordu.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Okkır 'ın ölümünü sadece ihmal diyerek geçiştirmek olayı fazla basite indirgemek olur. Hastaneye defalarca sevk edilip teşhis konulamamasını ise mantık almıyor. Olayda ihmal yok denilen açıklamalar da çok inandırıcı gibi durmuyor.
Ciddi bir şekilde araştırılmalı. Zaten insan hakları mahkemesine de gideceği söylenen eşi de bu konuyu netleştirmek için tüm hukuki yolları kullanacaktır eminim. Bizlere düşen aslında şu olmalı: Hangi siyasi ya da dünya görüşte olursak olalım öncelikle insani açıdan ele alıp olaya öyle bir bakış sergilemek durumundayız.
Hükümlü değil sadece tutuklu olan ve henüz hakim karşısına çıkarılmamış olmakla birlikte beden çıkarılacağı bile somut olarak ortaya konulamamış birinin en temel hakkı olan yaşam hakkından bu olaylar vesilesi ile yoksun kalmasından bahsediyoruz.. bu çok ciddi bir handikaptır. olayda ihmal yok, kasıt yok vs. gibi açıklamaların çok daha ciddi bir şekilde araştırılarak yapılması gerekir. tıbbi yardım alamadığı için hastalığı ilerlediyse o zaman hangi hastanelerde teşhis konulamamış vs..bunların tümünün kayıtları vardır hastanelerde? bir iki hastane ya da doktor mu bu teşhisi koyamayan? kanser teşhisi konulması o kadar da zor değil. Yoksa kasıtlı olarak tedavi alması mı engelledi acaba? tüm bunların açıklığa kavuşturulması gerekiyor..
bugün buna ses çıkarmayan ve sessiz kalan, yarın böyle bir olayın onun da başına gelmeyeceğinden emin olmasın sadece.. bir hukuk devletinde ,henüz suçluluğu hukuken ispat edilmemiş ve dolayısıyla masum kabul edilen birinin yaşam hakkının gerçekten elinden alınıp alınmadığından bahsediyoruz.. bakınız nu çok önemlidir.. kesinlikle açıklığa kavuşturulması gerekiyor..
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sanırım yanlış anlaşılma var. Nerede ve her kim olursa olsun aynı kuralların uygulanmasını isterim. Konumuz hukuk ise herkes eşit olmalıdır. İster Hizbullahçı, ister katil, ister hırsız, ister gaspçı, ister darbeci, isterse vatan haini. Hepsi yargılanmalı ama hukuk kuralları da harfiyen hepsine uygulanmalıdır.
Sayın SDT23 bazı yanıtlar istemiş buyrun;
Dernek kurmak suç değil ama bilnen basın organları açıkça ve alenen bu dernek ilişkileri nedeni ile suçluyor ve açıkça yazılı. Gazetelerin arşiv kayıtlarına bir bakarsanız unutulanları tekrar hatırlarsınız.
Toplantıya katılmak suç değildir demişsiniz . Elbette değildir. Bende onu söylüyorum. Örneğin Mustafa Balbay ın sorguda yanıtladığı soruların bazıları bunlar değilmiydi? İddianame açıklanınca göreceğiz diyorsunuz. Elbette o zaman göreceğiz. O zaman gizlilik kararı olan bir SORUŞTURMANIN bu kadar aleni basında yer alması, ifadelerin sızması, delillerin sızması ne demek?
Bunlar olması gerektiği gibi olsa, soruşturma bu kadar dile düşmeden gizlice sürse, iddianeme açıklansa kim neye itiraz edecekti. Bu gizli bilgilerin sızdığı bilinmiyor görünmüyor mu? Peki bununla görevli olanlar somut olarak ne yaptı?. Ben asla kimseyi savunmuyorum. Adı hizmeti ne olursa olsun suça karışmış bulaşmış herkes hesabını versin. Bu başka bir durum.
Bazı zanlılara atıf yaptığım Anayasa maddesine aykırı sorular yöneltilmiş ve bununla sorgulanmıştır. (Basına yazılarla itibarı ile) Anayasa bu kadar açık iken herkes istediğini düşünür bu başka. Ama bu düşünceler eyleme dönüür suç planlarsa o başka. " Bu toplantıda bu kadar farklı görüşte insanı bir araya getiren güç nedir" sorusu sorguda sorulmuş bir sorudur. Bu ne kadar yasaya uyuyor?
Adli makamların suç isnatlarına dair açıklaması yok demişsiniz. Ama basında Şener Eruygur'un darbe planının yer aldığı slayt gösterisi bile yazıldı. O zaman herkesin bilerek konuyu sömürmesi dilediği gibi çarpıtmasımı isteniyor?
Yargılama olmadığını söylemişsiniz; Sahi gerçekten basında yargılama yokmu? Biz başka bir basınımı okuyoruz? Bu yazılıp çizilenler yorumu çoktan aşmıştır. Bunlara yorum demek kusura bakmayın sadece çarpıtma olur.
Olay Ümraniye de el bombaları ile başladı sözünüzde yanlıştır. Eğer basının yazdıkları doğru ise Danıştay saldırısını ne yapacaksınız? Danıştay İstanbul da mı?
Kanun susma hakkını kullanan derhal hakim karşısına çıkarılır demiyor ama. Susma hakkını kullanan gözaltı süresinin sonuna kadar bekletilirde demiyor. Ayrıca Susma hakkını kullanan birine sorular yöneltilmez.
Tutuklulukta geçebilecek maksimum süre 3 yıldır bu başka bir durum. Bu insanlar hukuksuz yere göz altında tutuluyorlar demedim ki. Bir insanı bir suç işledi diye 13 ay önce tutuklayıp 13 ay boyunca her 30 günde bir tutukluluğunun devamına nasıl karar verildi. Bu süreçte neden hala ne ile suçlandığı somut olarak anlatılmadı diyorum. Yani iddianame neden 13 aydır yok diyorum. Alıntı yaptığınız bölümleri baştan bir daha okursanız şüphelinin de delil toplanmasını isteme hakkının olduğunu görürsünüz. Tutuklamanın neden yapılabileceği yasada yazıyor. Ben size bir suçlama yaparsam bu somut olmalıdır ve sizdesomut olarak kendinizi savunursunuz. İçerdeki adamı çaresiz eli kolu bağlı beklemek zorunda bırakan gerekçe nedir diyorum.
Delillerin toplanması ve diğer sanıkların yakalanması gecikiği için çok hukuki olmuş. Ben diyelim 4 kişi ile birlikte adam öldürdüm. Ben yakalandım ve diğer 3 kişi ortada yok yani ykalanmadı ise böylemi oluyor? Kusura bakmayın bu yazdıklarınızın hukukla ilgisi yok. Bu adamların neyle suçlandıkları bile bilinmiyor.Bir gurup kör adamın bir yerini tuttukları FİL tarifi gibi herkes bir başka tanımlama yapıyor.
Dellet arşivi belgelerini ve çok gizli kayıtlı belgeleri diyorum. Yine basında bu tip belgelerin paşaların arşivinden çıktığı yazılıyor. Yasa da bu tip çok gizli devlet evrakını sadece hakimler inceler diyor. Ben birşey demiyorum. Yasada belirtilen tipte belgeler basında yazıldığı gibi bulundu ise bunları inceleme yetkisi yasa hükmüne göre mahkemenindir diyorum.
Bana asıl garip gelen durum da şudur. Ergenekon adı verilen soruşturma 13 ay önce başladı. Herkes bu konuda öyle yada böyle böyle epey dedikodu dinledi. Peki 13 ay sonra yapılan baskın sizce ne kadar anlamlı? Diyelim ki Tolon ve Eruygur paşalar bu işin başında. Bu adamlar deli mi ki bu kadar sürede, hemde ucunun kendisine ulaşacağını bile bile hala birtakım belgeler saklıyorlar ve hala telefon ile konuşacak kadar saflar. Sizce aradan geçen 13 ayda herşeyi yok etmiş olmazlar mıydı?
Sanık avukatı ve sanık yakınlarının bilgi sızdırmasını yazabilmişsiniz ya size pes derim.
Beyefendi kimlerin gözaltına alınacağı dahi yazıldı. Mesela bir Taraf alın okuyun.
Konunun hangi boyutta olduğunu o zaman belki anlarsınız.
15 günlük Taraf gazatesi içeriğini lütfen okuyun bu bile size yetecektir.
Ben ne suçlananların nede suçlayanların karşısındayım. Ben hukukun yanındayım. BU olayında sadece hukuk yanı ile çözülmesini hukuka uygun görülmesini bekliyorum. 2500 sayfalık iddianeme ve 4500000 belge ile bu dava sürüncemede kalır. Aklın yolu birdir. Elinize kağıdı kalemi alın hesaplayın. Her sanığın ve iddia makamının her belgeye cevap ve söz hakkı var. Tüm heyetin bu dosyaları okuması değerlendirmesi ne demektir?
Birde yine yazıldığı gibi hiçbir şey çıkmayacağı belli olan konular var. Daha başlamadan delil olmaktan çıkmış bombalar, bilgisayarlar ve benzeri belgeler yanında , Mesela Sayın genelkurmay Başkanının fişlenmesi konusu. Bu çok gizli belgenin Sayın paşanın kulak rahatsızlığını ifade eden tek sayfalık bir KBB grafiği olduğuda söylendi. Eğer öyle ise bunu yazanlar bunu niye yazdı sizce?
Mustafa Balbay ın açıkladığı Ahmet Necdet Sezer belgesi gibi kaç belge daha çıkar ben bilmiyorum. Bu nedenle her hukukçu gibi iddianemeyi bekliyorum. Satır satır okumak kendi adıma suçlular yada suçsuzlar gibi bir ön kanıya varabilmek için.
Saygılarımla.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayın COMMODERE 1 TR
OKKIR konusunda ve diğer konularda size yürekten katılıyor ve kutluyorum.
Bir kurban daha geliyor. Şüpheliden sanık sıfatına geçemeden bir siroza bağlı ergenekon kurbanı daha geliyor. Sanırım onuda Bakırköy Ruh ve sinir hastalıkları hastanesine götürüyorlardır.
Ellerinize sağlık vede yüreğinize...
Saygılarımla.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
SayınSDT23 ;
Taraf olduğunuzu anlıyorum, taraftar olmak iyidir. İnsana bir yerlere ait olma duygusu verir . Spor kulüplerinin taraftarlığıda aynıdır. Örneğin ben GS liyim. Gerçi GS ile Kayserispor karşılaşmasını izliyorsam hangisi hangisi 50 kere sorarım o ayrı ama taraftarımdır.
Bir gün beni kandırıp maça götürdüler. 50 kişi filanız ama ben baş konuk gibiyim. Çünkü arkadaşlarım maç nerede onlar orada, Ali Sami Yen in numaralı bölümüne giderken bir kargaşa oldu ve hayatımda ilk defa tanımadığım birisini itekledim. 16-17 yaşlarında bir çocuğu tekme tokat dövüyordu birisi onu çok sert itekledim. Çevredekiler şöyle bir baktı, onu onaylamasalarda karışmıyorlardı üç dört arkadaşıyla kabadayılık yapıyordu. Diklebnecek gibi oldular bizim çok kalabalık olduğumuzu görünce sustular, çocukcağızın ağzı burnu kan içindeydi.
'' Ne oldu ? Neden kavga ediyorsunuz ? ''dedim.
'' Su alıyordum abi ne bileyim....'' gibi birşeyler dedi . Kafam karıştı. Susamıştı çocukcağız dayak yemişti ? Neden ? O sırada çocuğu döven serseri...
''FB li bu it ne aldın elimizden ?'' dedi. Ben iyice şaşırdım çocuğa bakıp
'' Sen FBlimisin ?'' dedim. Ve gülmeye başladım. Çünkü '' Bakar kör'' nedir onu fiilen ispatlamıştım. Çocuk zaten sarı lajicert tişörtlüydü.
'' Suyun ne oldu ?'' dedim.
'' Ne bileyim abi...'' diye ağlamaklı yanıt verdi....
Boğazıma bir şey düğümlendi çocuğun tek günahı susamış olmaktı. Bir yudumcuk su için geldiği yerde çapulcu bir takım itler spor adına dövüyordu. Kötü oldum... Maça gidenler bilir stat kenarlarında su çekirdek ne arasanız satarlar. Tekine işaret ettim geldi koşa koşa açtım suyun tekini
'' Elini yüzünü yıka ''dedim. yıkadı. Sonra al dedim istediğin kadar su iç git...
'' Gidemem abi siz gittiğiniz an beni döverler ya polise ya bizimkilerin oraya bırakın beni ''dedi.... Çocuğu FB lilerin oraya kadar götürdük bırakırken..
''abi suyun parası...'' diyecek oldu.
'' bizim eşeklerin özrüne say delikanlı dedim.''
O maçtan hiç zevk almadım GS yendi ama ben buruktum. Taraftardım ama hiç hoşuma gitmemişti bu olanlar....
Gördüğünüz gibi sayın SDT23 sizde taraf ve taraftarsınız yani olması en kolay olan bir yerdesiniz. Zor olan nedir bilir misiniz ? ADİL OLABİLMEK ama siz adil değilsiniz.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayın sadivarol ;
Verilen yanıtlar gerçeklerle hukukla uluslar arası teamüller ve uygulamalar ile evrensel insan hakları ve gerçek anlamda özgürlükler ele alındığında sizin savunduğunuzu iddia ettiğiniz düşüncelerinizle bile uyuşmuyor.
''1. Hangi demokratik ülkede iddianamesiz 13 aydır içeride olan insanlar vardır ?
yasalarımızda bu tip zaman sınırlamasının olmadığı söyleniyor. mademki bu eleştirileri getirecektiniz neden bu yasaları daha önce eleştirmediniz? bu tip bir durum ortaya çıkınca mı aklınıza geldi ?
herkesde biliyorki bu o kadar basit ve sıradan bir dava değil. biribirine bağlı bir sürü önemli konu olduğu söyleniyor. bırakın şu iddaname açıklasın, bakalım niye uzun sürmüş anlayalım.
sayın commodore1tr savcıları eleştiriceğinize gidin bu yasayı eleştirin. savcılar yasal haklarını kullanıyor.'' demişsiniz. Ama bunu derken bir alt yapınızın olması gerekmez mi? Bakınız ben oraya AİHM si kararı koymuşum sanırım işinize gelmedi onu görmek ...
Yasalarımızda zaman sınırı yok demek ölene kadar insanları içeride tutmak demek olarak algılanmamalıdır. Makul bir süre denmektedir yorumda makul süre 13 ay olamaz değil mi? ki hala yanayattı çamura battı iddianame ortaa yok .... Bir insanın iddianamesiz ne ile suçlandığını bile içeride tutulması en basit deyimiyle insan haklarının açıkça ihlalidir. Her kim olursa olsun. Kaldıki kişilerin karşı delil toplama hakkı da ekllerinden alınmaktadır böyle yapılarak. Bakınız bizzat savcılık bugün yarın diye diye uzatıp duruyor buda güveni çok ama çok sarsıyor. Hani iddianame uyap ı çökertmişti ? Bunu savcılık açıkladı Demekki o iddianame değişiyor ki çıkamadı !!! Bu hiç mi sizde şüphe yaratmıyor... Savcıların o rahatlığı yoktur. 50 kişiyi içeri aldırıp mesaiye gelir gibi gidip gelmeye hakkı yoktur savcının bu alenen suçtur. Savcı maaşını benden alır yani toplumdan topluma posta koyacağına görevini yapmalıdır. Gece gündüz orada durup çalışmalıdırlar. Kaldıki maalesef öğreniyoruz ki susma hakkını kullanan bile yadadaki boşluklardan yararlanılarak yani emniyet tedbirleri eza ve cefaya dönüştürülmektedir. Böylesine önemli bir olayda savcının kapısında ifade vermek için yedi saat bekletilmek hukuksuzluğun dik alası savcının savsaklamasıdır. Susma hakkını kullanan kişi teamüle göre anında savcılığa oradanda savcılık talebine göre ya tutuklanma istemiyle mahkemeye sev edilir yada salıverilir. Bu olayda ise susma hakkını kullananın yasal sürenin sonuna zorla yetiştirilmiş olması hukuksuzluğun bir göstergesi olmaktan öteye gitmeyecektir.
'' 2. Mahkemece suçu sabit olana kadar herkes suçsuzdur ilkesi ne menem bir iştir ? Bu soruşturma da işlemez mi?
neden işlemesin bu davada da işler. 58'i tutuklu 85 kişiye kim suçlu diyor? diyen var ise yanlış yapıyor. ama 58 kişi neden tutklandı diyorsanız, gidin bunu o kişileri tutuklayan hakimlere sorun. davayı sürdüren savcılara değil !!! savcıları hükümetin yanında olmakla suçlamanızı anladığımı varsayalım, peki bu 58 kişiyi tutuklayan hakimler için ne diyeceksiniz ? neden bu hakimler hala bu kişilerin tutukluluk hallerini devam ettiriyorlar? bu soruma cevap verirmisiniz ?''
demişsiniz. Gerçi burada hukuki yada mantıki bir şey denmemiş ama ... im suçlu diyor sorunuzun yanıtını siz daha iyi bilirken bana neden soruyorsunuz anlamadım. Taraftarı olduğunuz medya ne diyor ? Neden hakime sorayım ? Bir bütün olarak adalete soruyorum ben . Savcılık talep etmezse mahkeme tutuklar mı ? Savcılık talebinde ne yazdığını ne bilelim de hakime soralım ? Tabiiki savcıya soracağım talep onun. Neden tutukluluk hali devam ediyor biliyor musunuz ? İş dönülmez bir yola girdi de ondan tek dileğim bu işten adalet ciddi bir yara almasın demek ama pek öyle gözükmüyor.
''6. Bu saygın insanlar davet edilseler gelmezler miydi ?
bu sorunun cevabını sayın sdt23 gayet güzel açıklamış. hakim tarafından tutuklanacak kadar önemli iddialara taraf olan kişilerin başka türlü ifadelerinin alınması düşünülemezdi. eksiklikler yanlışlıklar olabilir. tüm davalar mükemmel mi yürütülüyor? elbette burada yapılan yanlışlar eleştirilmeli ve bir daha olmaması için gerekli ikazlar yapılmalı.''
Sayınsdt23 hiç bir şey açıklamamış. 2000 yılında emekli olan birisinin ifadesi isteniyorsa genelkurnmaya bir yazı yazılırdı . Önce gerçekleri öğrenelim sonra konuşalım diyeceğim ama gene boşa gidecek. Sadece düşünün sadece arkanıza yaslanın gözünüzü kapayın düşünün Düşüneceğiniz konu şudur. İki orgeneralden birisiniz yada ATO başkanı Yada Balbay her kimseniz. Dağdan kopmuş gelen bir çığ var soruşturma soruşturma üstüne ve siz biliyorsunuz ki bu işin lideri olarak ( Öyle diyorlar ya ) size gelecekler. Bu kadar çok belgeyi tutar mısınız imha mı edersiniz ? Bu sorunun yanıtı çok şeyi belirler. Tüm davalar mükemmel olması çünkü muhattabı insan her insan değerlidir en az savcı kadar. Her insanın onuru korunmalıdır en az savcı kadar. O yüzden böyle palas pandıras olan işler biraz ayıp oluyor ...
'' 7. PC lerin yedeklemeleri neden alınmadı ?
yedek alınmamasının hakim tarafından delil olarak kabul edilmeyeceği gerçeği bu noktaya gelmiş tüm adli merciler tarafından biliniyor olsa gerek. herhalde bir açıklama yapılacaktır. ama eğer bir komplo varsa ters taraftanda düşünebilirsiniz. ergenkon sanıkları lehine olan bu gelişme bilerek yapıldı ise, o zaman o yedekleri almayanlar bu kayıtların özellikle delil sayılamamasını istiyorda olabilirler.
dolayısı ile bu sorunun cevabı yargılama aşamasında kendiliğinden cevap bulacaktır.''
Mantık doğru kurgu yanlış. Tam tersinden yaygara çıkacak deliller kabul edilmedi diye bunu bilerek yapıyorlar gibi geliyor bana yoksa vay hukukumuzun haline savcıların kanunlardan haberi yok demektir ki pek te olmadığı ortada....
'' 8. Kuvvetli belirtileri olna bu davanın iddianamesi yazılamaz mı?
iddianamenin zamanından önce açıklanması ele geçirilmek istenen tüm delil ve sanıkların ele geçirilmesini engelleyebilirdi diye düşünüyorum. bazı konuların gizli kalması gerektiğini düşündüklerini zannediyorum. iddianamenin daha erken açıklanması bu gizliliği ortadan kaldirabilirdi diye düşündüler bence ve şu anda son dalga ile ele geçtiği iddia edilen deliller yok edilebilirdi.
her halde?
bu sorunun cevabıda savcılar tarafından iddianame açıklanırken verilecektir diye düşünüyorum.''
Pardon hangi gizlilik ??????
'' 9. Başbakan nasıl olurda biz savcılarla birlikte hareket ettik bu yürütme ve yargının başarısıdır der ? Bu hukuki mi?
bence hukuki. çünki,
yakalama ve sorgulama işini polis yapıyor. savcılar tarafından polise gönderilen belgeler ışığında bu göz altılar ve sorgulamalar yapılıyor. polis'de yürütme erkine dahil olduğundan içişleri ve başbakanlığa dolayısı ile başbakana bağlı.
buradan yola çıkarak, savcıların yakalama emirleri ve sorgulamalar başbakana bağlı polisler tarafından yapılıyor. dolayısı ile başbakanda konulara hakim olabiliyor. en son sayın fatih altaylı'nın yazısını incelerseniz, başbakanın konuya nasıl dahil olduğunu ve ne gibi girişimlerde bulunduğunu ve ne gibi karalar verdiğini görürsünüz.
yani
yargı'nın bir üyesi olan savcıların , yürütmenin bir üyesi olan polislere verdiği bilgiler ışında eğer sayın başbakan dese idi, bu dava bu soruşturma bugün ne durumda olurdu?
bunları iyi düşündükten sonra başbakanın bu bahsetiğiniz sözünün ne kadar gerçek ve ne kadar hukuki olduğunu anlarsınız.''
Polis hangi kanunla kolluk kuvvetleri hizmetinde başbakanlığa bağlandı ? Polis direk savcıya bağlıdır . Bilmediğiniz kanunlar ve konular hakkında yazı ve yorum yapmak yanlıştır.
Hukuki bir süreçte hiç bir demokratik hukuk devletinde BAŞBAKAN KONUYA DAHİL OLAMAZ KARARLAR VEREMEZ KANUN ÇERÇEVESİNDE İFADESİ İSTENİRSE GİDER ONU VERİR O KADAR. YOKSA KUVVETLER AYRILIĞI İLKESİNİ HAK İLE YEKSAN ETMİŞ OLURSUNUZ. AKP nin ve RTE nin istediği bu zaten... Sizde çnak tutmayın. BAŞBAKANIN " hayır ben bu soruşturmanın gidişatını beğenmedim, devletin en saygın insanlarını bu şekilde sorulayıp göz altına almazsınız" DEME YETKİSİ HAKKI YOKTUR. FARKINDA DEĞİLSİNİZ AMA RTE DE OLSA BAŞBAKAN PADİŞAH DEĞİL... KARIŞTIRDINIZ SİZ ONU.
''10. Faks tan kozmik evrak olur mu?
bu konuda hukuki bilgim yok''
Bu konuda hukukçularında bilgisi olamayacağı için hukuki bilgiye ihtiyaç yok. Kozmik bilgi askeri bir deyimdir. Kozmik in yanında iki özellik daha bulunur birincisi '' çok gizli'' olması ikincisi ''kişiye özel'' olmasıdır. Çok büyük bir istihbarat ve ya savaş planıdır örneğin . En önemli özelliğide EN ÜST DÜZEYDE Kİ KİŞİLER ARASI RESMİ BELGE OLMASIDIR. YANİ BAŞBAKAN İLE GENELKURMAY ARASINDA GİBİ... Vatandaşın birisi kendi görüşü doğrultusunda bir partide olması gerekenleri yazacak, bunlar olsa iyi olur diye görüş belirtecek bunu imzalayıp gazeteciye fakslayacak ve bu AHMET NECDET SEZER KOZMİK BELGESİ olacak valla buna kargalar güler. Kargalar gülsün gülmesinede insanlar ağlıyor... Zaten bu ve buna benzer resmen açıklanmış ve yalanlammamış olaylar neticesinde iddianamenin müthiş şaşaalı ama boş olacağı yani hukukii olmayacağı kanısı çok ama çok güçlenmiştir herkeste. Hatta dinci kesimde bile bakın ne yazmışlar... “iddianame zayıf olabilir, ama ne fark eder, önemli olan kamuoyunun zihninde oluşan imajdır, halk bu isimlerin darbeci olduğuna zaten inanmaktadır.'' Ne hukuki değil mi... Evet iddia ediyorum çok çarpıcı bir iddianame ortaya çıkacak. Ama içi boş . Yazın bunuda. Demişti dersiniz.
''11. Yasa dışı telefon dinleme delil olur mu?
tabiki olmaz. ama bu dinlemelerin yasa dışı olduğunu size kim söyledi ?
bence yapılan tüm dinlemeler mahkeme izni ile olmuştur. bunlarda yargılama aşamasında ortaya çıkacaktır.''
Ben söyledim kendime !! Aksinin söylenmesi önemli bizzat savcılık genel dinlemeye takılan diye ifade almış daha ne ? Hukuki olması için genel değil özel olması ve her şahıs için ayrı ayrı olması gerekir. Hukukun temel bir kuralıdır bu.
''12. Neden ortada bir silah yok ?
yokmu? ele geçen bir sürü silah var. evet bunlar her sanığın kendi bireysel silahı olabilir. terör için kullanılmamış olabilir.''
Yahu üç polisimizi şehit eden şerefsiz köpğeklerin üzerinden ve evlerinden daha çok silah ve patlayıcı çıktı İnsaf artık. Gözünüzdeki nefret perdesini kaldırın.
'' son olarak şunu söylüyorum;
hükümetten tamamen bağımsız olduğunu düşündüğümüz mahkemelerimiz ve yargıçlarımız acaba neden bu 58 kişiyi tutukladılarda , tutuksuz yargılanmak için serbest bırakmadılar ? bu kadar süre geçmesine rağmen neden hala bu tutuklular salıverilmedi ?''
58 kişinin neden tutuklandığını yazdım. Sayın sadivarol ; hukuki teamüllerden ve işleyişten bilginiz olmadığı net anlaşılıyor. Yada kulaktan dolma biliyorsunuz bilemeyeceğim ama Kanadoğlu'na yanılıyor demeniz bu hukuk bilginizle hertürlü taktirin üzerindedir....
Sayın varol ; savcılığın iddianame hazırlığında tutuklama istemiyle mahkemeye sev ettikleri kişiler tutuklanır yada serbest bırakılır. Tutukluluğada serbest bırakmayada itiraz bir üst mahkemeye yapılır kabul veya red gelir. Ancak bundan sonra çok önemli bir gelişme değişim olmaz ise iddianamenin okunduğu ilk duruşmaya kadar tutukluluk hali devam eder. Bu bir teamüldür. Çünkü tutuklama nedeni iddianame hazırlanmasıyla ortadan kalkar ondan sonra mahkeme tutuklamaya devam kararı verir yada vermez. Hele ilk iki celse geçsin o zaman göreceğiz...
Ve göreceğimiz korkarım toz duman bir ülke olacak.
Hükümeti boşverelim diyorsunuz ama kapatma davasındaki yasaklı sayısı ile bu davanın sanık sayısı gül ün dyasaklı olması ile A.Necdet Sezer e ulaşma havası iç içe sanki... O konuda da çok ama çok ciddi söylentiler var.
Birde tek tarafı bırakıpta bizim gibi olmayı deneseniz...
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayın sdt23 ;
Aşağıdaki iletinizi ispat edemezsenin sizin hiç bir yazdığınızı ciddiye almayacağım bendan böyle. Sayınsadivural, erdem33 yazsa önemli değil hukuki hata derim ama siz hukuk sorularına yanıt verdiğinizden gözaltına alınma ile tutuklama arasındaki keskin farkı biliyorsunuz. Bu bir ufak maddi yazım hatası değil bilinçli bir hata ...
''Turhan Çömez ve emekli Tuğg. Levent Ersöz gibi saygın isimler
aldıkları istihbaratla yurtdışına kaçtılar, haklarında tutuklama kararı olduğu halde dönmüyorlar. ''
Turan Çömez in bir aydır İngilterede dil eğitimi aldığı ikinci dilide öğrenip gelip bir siyasi partiye gireceği düşünülürse ve bir parti kurulmuşsa olaylar açık gibi geliyor bana. Hatta o partinin genel başkanı bile olabilir....
Leven Ersöz ise Rusya da oda biliniyor . Hemde çokuzun zamandır. 10 gün içinde döneceği açıklandı.
Bu ikisi öğrendide tüm orduyu darbeye teşfik eden emekli orgeneraller nasıl öğrenemedi acaba ?
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Sayın sdt23 ;
Aşağıdaki iletinizi ispat edemezsenin sizin hiç bir yazdığınızı ciddiye almayacağım bendan böyle. Sayınsadivural, erdem33 yazsa önemli değil hukuki hata derim ama siz hukuk sorularına yanıt verdiğinizden gözaltına alınma ile tutuklama arasındaki keskin farkı biliyorsunuz. Bu bir ufak maddi yazım hatası değil bilinçli bir hata ...
Ceza hukuk konusunda pek bir tecrübem yok. Böyle bir ifade kullanmamda kasıt yoktu. 1 temmuz günü iki Orgeneral ve ATO başkanının göz altına alındığı gün onlar için de göz altına alınma talebi vardı. Daha sonra yurtdışında oldukları için İnterpolden "arama emri" çıkarıldı.
Yanılmıyorsam arama emrinde de hakim kararı gerekiyor. İşte bu "arama emri" yerine sehven "tutuklama kararı" diye yazmışım.
"Tutuklama kararı" sözünü "gözaltı" için değil sonraki "arama emri" için yanlış kullanmışım. Bunda da herhangi bir kastım yoktu, düzeltir, özür dilerim.
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
''Turhan Çömez ve emekli Tuğg. Levent Ersöz gibi saygın isimler
aldıkları istihbaratla yurtdışına kaçtılar, haklarında tutuklama kararı olduğu halde dönmüyorlar. ''
Turan Çömez in bir aydır İngilterede dil eğitimi aldığı ikinci dilide öğrenip gelip bir siyasi partiye gireceği düşünülürse ve bir parti kurulmuşsa olaylar açık gibi geliyor bana. Hatta o partinin genel başkanı bile olabilir....
Leven Ersöz ise Rusya da oda biliniyor . Hemde çokuzun zamandır. 10 gün içinde döneceği açıklandı.
Bu ikisi öğrendide tüm orduyu darbeye teşfik eden emekli orgeneraller nasıl öğrenemedi acaba ?
1 temmuz günü operasyonda onların da göz altına alınacakları ortaya çıktı.
Ersöz ne zaman "10 gün içinde döneceğim" dedi bilmiyorum. Ama siz söyleyince yakınlarının bu yönde açıklamaları olduğunu ufak bir google araştırmasıyla buldum. Bu açıklamanın ne zaman yapıldığını bulamadım.
(Üzerinden muhtemelen günler geçmiştir.)
Ama bugün söylendiğini kabul edelim ve sayın Ersöz'e bir 10 gün daha verelim. Bu durumda Levent Ersöz'ün en geç 22 temmuz sabahı gelip ifade vereceğini anlıyoruz. İnşallah daha önce Interpol yakalamaz.
Levent Ersöz en nihayetinde emekli general olduğu kadar bir işadamı. Türkiye'ye vaat ettiği bir şey yok. Ama Çömez bir siyasetçi olarak Türk halkına
çok şey vaat edebilir.
Turhan Çömez'in de nerede olduğu konusunda çelişkili açıklamalar var.
Ancak ben özellikle onun hakkındaki gözaltı kararını duyar duymaz, işi gücü, kursu mursu bırakıp kahramanlar gibi dönmesini beklerdim. O pek çok insanın umut bağladığı bir siyasetçi en sonunda.
İnşallah ben mahcup olurum da bu saygın kişilerin itibarı kurtulur.
Ersöz'ün nasıl haber alıp Tolon ve Eruygur paşaların alamadığına gelince.
Kasaptaki ete soğan doğramayalım :)
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayın SDT 23 yaptığınız küçücük google araştırmasını kesin hüküm vermeden önce yazsa idiniz daha iyi olmazmıydı? Pardon hata yapmışım demekte erdemdir ama bir yargıya varmadan önce gerekli bilgileri okumak ve edinebilmek de bir erdemdir.
Kasaptaki eti boşverin. Aklınız mantığınız ne diyor ondan haber verin.
Jandarma genel komutanının kendine haber uçuracak kuşları olamazmı? Ne dersiniz beraber çalıştığı hiç seveni kalmamışmıdır?
Kıytırık adı gazeteci olan adamların bile kaynakları kuşları hindileri var. BU adamlar gerçekten bu işe dahil iseler 13 aydır bu ne gaflettir. Yahu boşverin bu adamları bırakın ne yaparsa yapsınlar. Ne darbesi bu nitelikteki adam iki koyun güdemez bence. Bir soruşturma var 13 ay olmuş hemde ortalıkta dedikodu gırla gidiyor.
Bir savaşta komuta ettiği ordu için her türlü strateji hazırlamak ve komuta etmekle görevli bir adam bu işin sonu bana gelir diyemiyorsa bence bu sadece karadeniz fıkrasında olur.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Ben Hukukcu deyilim merak ettiğim bir konu var ne zamandan beri.. Savcılık tarafından soruşturması yapılan iddianemeler savcılık tarafından basın açıklamasıyla kamu oyuna açıklanmaya başladı yasalarımız'da böyle bir şey varmı? benim bildiğim iddianame yetkili mahkemeye verilmez mi !
-
Kamu davasını açma görevi
Madde 170 – (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin iadesi
Madde 174 – (Değişik: 25/5/2005 - 5353/27 md.)
(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır
İddianamenin kabulü ve duruşma hazırlığı
Madde 175 – (1) İddianamenin kabulüyle, kamu davası açılmış olur ve kovuşturma evresi başlar.
(2) Mahkeme, iddianamenin kabulünden sonra duruşma gününü belirler ve duruşmada hazır bulunması gereken kişileri çağırır.
Ben Baş Savcı basın toplantısı ile iddianameyi açıklar diye bir hüküm bulamadım.
Sanırım bu yeni bir uygulama.
-
Re: ERGENEKON
:kızgın: Arkadaşlar ergenekon diye birşey yok anlamıyormusunuz. Düşünen ve toplumu aydınlatan bir aydın gurubunu göz göre göre korkutma operasyonu. Ve halkı düşünmek ve konuşup eleştirmekten korkutmak için yapılan bir operasyon. DÜŞÜNÜYORUM, KONUŞUYORUM, DÜŞÜNECEĞİM VE KONUŞACAĞIM
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Yarın 11 de hiç usulden olmamasına karşın savcılık açıklayacakmış canlı yayınla iddianameyi İddianame iddia edildiği gibi 2500 sayfaysa yaklaşık bir hafta okuyacaklar demek ki zaten iki savcı olacakmış açıklanırken vardiyalı okuyacaklar....
Çok şaşalı parlak bir iddianame olacağı kuşkusuz. Ancak ondan sonra GERÇEK HUKUK sisteme girmeye başlayacak. İddianamenin halk üzerindeki etkisi müthiş olacak sanırım ama sonuç beklendiği gibi de olmayacak kanısı bende çok güçlü.Çünkü şuana kadar ortaya saçılanlar ki iddianameden fazla olduğunu sanıyorum hukuk olarak içi boş gözüküyor. İkinci bir Van olayı olacak gibi.
Ancak ancak onyedi bin sene sonra bu dava bittiğinde çok şaşıracak herkes gibi geliyor bana. Kimsenin beklemediği bir şey çıkacak herkes yanılacak. Ben dahil. Dün aval aval tavana bakarken düşünüyordum. Ne oldu nereden oldu nasıl oldu diye. Abuk sabuk kişileri ve bilgi kirliliğini attığımda tabla bir anda çok net karşıma çıktı. Bulduğum netice hoşuma gitti mi? Hayır. Umarım yanılıyorumdur demek en büyük arzum. Söyleyecek miyim ne bulduğumu ?Doğal olarak hayır.
Ben kendi çizgimde hali hazır tablodaki tavrımı koruyacağım. Ama aslında kimsenin beklemediği bir garabet var işin içinde. Düşünün bulursunuz. O kadar da açık ki.....
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayın sdt23 ve sayın Sadivarol ;
ergenekon konusundaki engin bilginize istinaden bir şey sormak istiyorum. Kara mizah gibi olacak ama ben gibi bilgisiz birisinin aklına takılan bir soru lütfedip yanıtlarsanız,
Dört kişilik şerefsiz bir terörist grubu ki onlarında ufacık çocuklar olduğunu görünce çok üzüldüm nasıl bu hale geldiler diye düşündüm. Bulduğum sonuçlar iyi değildi ama konumuz bu değil şimdi.
Ortaya çıkanlara bakıyorsunuz. Bu dörtlüden birisi Afganistan'dan gelmiş El Kaide kampında eğitim görmüş, diğeri bu tip olaylar nedeniyle daha önce sorgulanmış, Türkiye son dönemde El Kaide nin açık hedefi. Bu üç veride belli ve savcılık özellikle polisin haberi yok demekki beklenen konular hakkında istihbarat zafiyeti hat safhada.
Yaşı 70 e dayanmış emekli orgeneraller, popüler ticaret odası başkanı, gazeteciler '' terör örgütü kurmaktan'' tutuklanıyor ve adı her nedense ergenekon konan örgüt her hangi bir terör eylemi yapamadan!!! çökertiliyor. Tarihteki adına uygun 2500 sayfa iddianame yazılıyor ortalıkta istihbarattan bol bir şey yok....
Ama resmen terör örgütü olan ve zırt pırt eylem yapan El kaide hakkında bilgi yok üç fidan gidiyor. Bu örgütün istanbuldaki eli ayağı hakkında bilgi yok !!!
Neden birazda gerçek teröristlerin telefonları dinlenmez faksları toplanmaz. onlar yakalanmaz. Belki çalışılsaydı üç fidan yaşıyor oludu ne dersiniz ?
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Yok valla....düşünüyorum düşünüyorum bulamıyorum. Benim aklıma seçim öncesi oyunlar geliyor, hileli sadıklar geliyor, muhalefet edecek kesimlerin susturulması geliyor, ama aklıma gelenlerin hepsi sığ kalıyor.....
Var mı bir ipucu ?
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
evet,
şifresi var!
Ergenekon'da kaç harf var?
9 (dokuz)
Kaç el bombası bulundu?
27 (yirmiyedi)
27' yi 9' a bölelim,
3 (üç)
ÜÇ (3) NEYE EŞİTTİR,
AKP de kaç harf var?
3 (üç)
RTE de kaç larf var?
3 (üç)
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Deryacer rumuzlu üyeden alıntı
Yok valla....düşünüyorum düşünüyorum bulamıyorum. Benim aklıma seçim öncesi oyunlar geliyor, hileli sadıklar geliyor, muhalefet edecek kesimlerin susturulması geliyor, ama aklıma gelenlerin hepsi sığ kalıyor.....
Var mı bir ipucu ?
Sayın: Deryacer Var. İpin ucu kaçtı !
Geldik kuyruğuna biz yüze yüze,
Borsadan bir haber vereyim size,
Ucuzluk mişafir geliyor bize.
Ispanak yüzelli, lahana yüze...
Hep eski mavaldır, eski terane,
Alt tarafı kaval, üstü şişhane!
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
İddianamenin kamuoyuna açıklanması son derece yanlış bana göre,çünkü halkımız savcıyla hakimin görevleri konusunda çok bilgisiz,muhtemelen dava sonucunda tutuklu ve tutuksuz yargılananların büyük bir çoğunluğu beraat edecek ve milletimiz ve bir kısım medya da diyecek ki o kadar iddia vardı (okunan iddianameye göre) ama mahkeme neden bu kadar az kişiyi mahkum etti neden savcıya uymadılar, savcının taleplerini neden reddettiler (Halkımızın büyük çoğunluğu savcıyı hakimden üstün görür, öyle olduğunu sanır) ve de iddiaların hukuki nitelemesini halkımız yapamayacağından (bazı şeyler suç gibi görünebilir ama suçun unsurlarının tam olmaması ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi gereği ya da başka hukuki nedenlerle ceza almayabilir bazı kişiler) bu dava sonucunda verilecek beraatler mahkemenin sanıklara kıyak geçtiği cıngarlarına neden olacaktır medya halka bunu taraflı yargı şeklinde yansıtacaktir ki, medya içinde de hukukçu olmasına rağmen, hukuki yorumu berbat olan ya da taraf olduğu için olayları eksik yansıtan insanlar var,hukukçu olmayan gazetecilerin ise en ufak bir hukuk eğitimi almamış olmaları çok üzücü,bolca sallama yorumlar yapılacaktır dava sonunda.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Taraf 'bertaraf' etme taarruzuna devam ediyor!!
Bakacakkadılı Muhammed Albuz'un belgesi yetersiz kalınca yeni belgeler yine İLK ÖNCE Taraf'ın manşetlerinde nasıl oluyor ilginç!
Manşeti dahi imabaz,
________________________________________________
Eruygur’un resmi sponsoru
Sezer 2006’da Cumhurbaşkanlığı bütçesinden 100 bin YTL bağış yapmasa, Ergenekon tutuklusu Şener Eruygur’un genel başkanı olduğu Atatürkçü Düşünce Derneği’nin topu atacağı ortaya çıktı. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin 2006 yılı hesaplarına ilişkin belge, derneğin o yılın giderlerini neredeyse tümüyle dönemin cumhurbaşkanı Sezer’in bağışlarıyla karşıladığını ortaya koydu. Belgeye göre Sezer 2006’ya kadar hep 20 bin YTL’lik yıllık bağışla yetinirken, bağışı birden iki taksitte 100 bin YTL’ye yükseltmiş. 112 bin YTL’lik gider neredeyse bu bağışla karşılanmış. Sezer’in Çankaya bütçesinden yaptığı bu bağışların toplamı 221 bin YTL. İlhan Selçuk’un 2006 bağışı 50, Eruygur’unki ise 35 YTL olmuş.
Başkanlığını Ergenekon Soruşturması kapsamında tutuklu bulunan eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’un yaptığı Atatürkçü Düşünce Derneği’nin harcamalarını eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in finanse ettiği belgeleriyle ortaya çıktı. Atatürk ismini izinsiz kullanan derneğin ilk altı ayındaki harcamaları 112 bin YTL tutarken bunun 100 YTL’sini Sezer’in verdiği bağışla karşılandı.
1997’DE ÖNE ÇIKTI • Atatürkçü Düşünce Derneği 19 Mayıs 1989 günü kuruldu. 28 Mart 1993 tarihinde ise Bakanlar Kurulu kararıyla “Kamu Yararına Çalışan Dernekler” statüsüne alındı. Kurulduğu dönemlerde çok fazla etkinlik gerçekleştirmeyen dernek, özellikle Refah Partisi’nin iktidara geldiği 1997’de öne çıkmaya başladı. AKP’nin iş başına geldiği 2002 seçimleri sonrasında oldukça aktif olan dernek ‘Cumhuriyet Mitingleri’ni organize eden kuruluşların da başında yer aldı. ‘Cumhuriyet Mitingleri’nin düzenlenmesinden bir yıl önce dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından yapılan bağışlar adeta derneğin harcamaları için “can simidi” oldu.
GELİRLER BAĞIŞLARDAN • ADD’nin 1 Haziran 2006 ve 31 Aralık 2006 tarihli bilançosu incelendiğinde derneğin altı aylık toplam gelirinin 185.074 YTL olduğu, bu gelirin 113.869 YTL’sinin bağışlardan oluştuğu, bu bağışların da 100.000 YTL’sinin dönemin Cumhurbaşkanı Sezer tarafından Cumhurbaşkanlığı bütçesinden karşılandığı görüldü. En büyük bağışı yapan Sezer, 17 Ağustos 2006’de 50 bin YTL, 25 Aralık 2006 tarihinde de 50 Bin YTl olmak üzere toplam 100 Bin YTL bağış yaptı. Sezer’in 100 bin YTL bağış yaptığı dönemde 112 bin 565 YTL harcama yapıldı. Sezer’in 16 Mayıs 2000 tarihinde başlayan ve 2007 Ağustos’una kadar devam eden görev süresince ADD’ye toplam 221 bin 811 YTL para yardımında bulundu.
ERUYGUR 35 YTL BAĞIŞLADI • Sezer’in bu cömert bağışlarına karşılık derneğin genel başkanı olan eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur 35 YTL, Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Göngür Özden 500 YTL, Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk 50 YTL, Türkiye Eczacılar Birliği de 3 bin YTL bağışta bulundu. Derneğin harcama kalemi içerisinde Ahmet Taner Kışlalı Kültür Merkezi’ne yapılan 37 bin YTL’lik yardım en büyük harcama kalemi olarak öne çıkıyor. Personel maaş ve ödemeleri 15 bin YTL ile ikinci büyük harcama kalemi olurken, SSK taksitleri ise 12 bin 430 YTL’yle üçüncü sırada yer alıyor.