Bu arada benim telefon konuşmalarımı dinleyenlere allah sabır versin!:o
Printable View
Bu sadece sabit numaralarda çalışıyor :o
Aslında 2 getirdiğinizde karşınıza birisi çıkarsa MİT, 3 getirdiğinizde birisi çıkarsa polis, 4 getirdiğinizde birisi çıkarsa jandarma dinliyormuş. :o :o :o
Diyelim ki telefonunuz 234 5678 başına 2 getirip aradığınızda aradığınız numara 2234 567 olur. 8'i çevirmenin bir etkisi olmaz. :p
Zekeriya Hocam yine oyuna gelmiş.
commodor1 nicikli üyenin yazdıklarına "sansür" uygulanmazken benim bu üyeye yazdığım tokat gibi cevaplara onay verilmiyor.
Siz kendi dünyanızda ancak "eşşek" koşturursunuz.
Siz çalın siz oynayın!
sizde delil karartmada birdir bir oynarsınız sona kalanda kına yakar.
Bedensel engeli olmayıp Beyinsel engellileri eyitmek gerkir önce
Sizin tokat gibi cevaplarınızdan gerçekten o cübbeyi hak edenler utandıklarından belki onay vermemişlerdir şimdiye kadar Hiç böyle düşündünüz mü ?
Çünkü bu cübbeyi giyen birisi
Yazıyorsa ben aynı meslekten olsam utancımdan kıpkırmızı olurdum.Alıntı:
Flaş Flaş Flaş...
Şok da şok da şok...(amannnnnnnnn yandan)
Türkiye Cumhuriyetinin Anayasasının 1. maddesi değiştirilmiştir.
Yapılan son gözaltılarda sayın savcı "yanlış" kişileri hele hele vatanına milletine gönülden bağlı Cumhuriyet Gazetesine ise "karşılıklı borç doğuran" bir özel hukuk sözleşmesi ile bağlı kişileri gözaltına almış bu olay neticesinde ortaya çıkan infialin ürünü Anayasanın 1. maddesinin değişikliği olmuştur.
Yeni metne göre:
I. Devletin şekli
MADDE 1. – Türkiye Devleti bir Oligarşidir.
Bu maddenin uygulamada çıkaracağı problemlerin giderilmesi için uygulayıcı konumundaki kişilere özel hizmet içi eğitimler verilmeye başlanmıştır. Eğitimlerde "Mustafa Balbay'ın, paşaların, maşaların, Cumhuriyet Gazetesi malzemecisinin" herhangi bir adi suç sebebiyle gözaltına alınamayacağı yönünde örnekler verilerek ve kur-pratikler çözülerek değişiklik özümsenmeye çalışılmaktadır.
Ne diyelim hayırlı uğurlu olsun!
__________________
Hele hele böyle kendini bilmez ukalaca anayasayı tahkir ve küçümseyen yazılar yazarak mesleğe yüzkarası olarak başlamaya namzet birisinin yazılarını rezil olmasın diye yok ederdim. Ama beklemişler anlaşılan uyanır ben ne yapıyorum yahu ben hukukçuyum demesi gerekir diye ama heyhat. Bıngıldak durunca böyle oluyor demekki.
Kendi yazısında ki ucubeyi görmeden anayasa ihlaline anayasayla dalga geçtiğini TSK yı küçük düşürdüğünü anlamayan küçük bir beyin için büyük bir laf etmişsiniz. Tabiiki beyin küçük olup bıngıldak sarsılıp ''travma'' geçirince böyle oluyor...Alıntı:
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
1. Bombalar patladı.
2. iddaneme uyapa uymadı.
3. iddanemeye ek yapacak dendi. Kimbilir hangi bahara kaldı.
4. Taraf hazırlandı ama gelen giden olmadı.
5. Cumhurbaşkanı takip edilemeyen görüşmeler yapıyorum dedi
Ne oldu? Hesaplar tutmadı da suçlular elimizde ama suçu bulamadık diyemeyenler baskı yapıldı diyecek onun alt yapısı çalışmalarımı başladı?
Ne diyelim.. Alışıksınız siz Kıvırın yandan....
Bu davanıyı siz kendinizce sonuçlandırmışsınz ve beraatleri verip geçmişsiniz.
Dava sonucu her halükarda sizi memnun etmeyecektir.
Ben beklemekte fayda var diyenlerdenim. Dava dosyası veya deliller hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmadan birileri hakkında mahkumiyet kuramayacağım gibi beraatede karar veremem.
Biz yargı kararları karşısında karar uygun hareket etmeyi biliriz. Ancak sizin gibileri doğrultmak imkansız gibi...
Paşaların maşaların gibi aşağılık bir deyimi kullanabilen köhne ve zavallı bir zihniyete cübbe giydi diye paşalık yoktur diye anlatmak ne kadar zor değil mi? İsmini ağzına aldığı Mustafa Balbay'ın kestiği tırnak kadar aklı ve zakası olmayanın ona laf etmesine izin veren sisteme biz demokrasi diyoruz bakın sizde ondan yararlanıyorsunuz. Mustafa Balbay ın tırnağı sizin tüm bilginizi geçer bilir misiniz ? Onun demokrasiye saygısı Cumhuriyete sahip çıkışı Atatürkçü oluşunun tırnağı olamayacak zavallı ona laf ediyor işte demokrasi...
Soros çocuğu feto bozuntusunun pek konuşmaya hakkı yok bu ülkede bu ülke satılık değil başka kapıya ruhu kalbi cübbesinden kara kişi...
Buda tokat gibi cevap diye yazdığın yazı kalsın burada bakan vayyydesin vayyyyy commodore1tr a ne tokat gibi yanıt vermiş... Breh breh brehhh commodore1tr uyuyamaz artıkkkk...Alıntı:
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Hukuk fakültesi öğrencisi cübbe giymiş...
Şaştım bizim bakkala gittim sigara almaya cübbe satmaya başlamışlar ne kadar ucuzlamış....
Çocuk Koruma Kanuna göre 18 yaşını doldurmayan kişi hukuken çocuktur.
Tütün ürünlerinin zararlarının önlenmesi hakkındaki kanuna göre ise çocuklara sigara satmak yasaktır. Umarım gittiğin yerde sigara alıpda kanuna aykırı eylem içerisine girmemişsinizdir.
Gerçi girseniz kaç yazar, sizi gidi oligarklar siziiiiiiiii...
Sen benim yaşımı bırakta dua et senin gibileri koruyan kanun daima var. Beni 1' ime kadar korumuş yaklaşık 24 senedir korumaya ihtiyacım yok. Ama seni insan hakları kanunları sonsuza dek koruyacak, korkma; yaz, sall yalakalık yap soro' a; ATATÜRK ü bize bırak zaten anlamazsın dedim ya koruma altındasın . IQ düzeyi 18 in altında olan embesiller hayat boyu hacir altındadır . Hadi yırttın gene Seni tokatçı seni...
Sayın Büyükavcı,
Büyük harflerle yönetim biçiminin artık oligarşi olduğunu ilanınız öncesi kimse davanın sonucuna ilişkin bir yorum yapmadı farkındamısınız bilmem. Sizin iddanıza sizin tarzınızda yanıt verilmesi neden sizi bu kadar öfkelendiriyor anlamadım? Beratları verip geçen sebebini oligarşiye bağlayan sizdiniz unuttunuz mu? Göbek atanda...
Eğer iletilerinizi okumadan göndermeye devam ederseniz tokat gibi cevaplar almak sizi şaşırtmamalı.
Sonradan gönderdiğiniz seviyesi gittikçe düşen cevaplarınız için boşuna aynı düzeyde cevap beklemeyin.
Ergenekon operasyonu kapsamında şu ana kadar tutuklananların sayısı 58:
Emekli askerler:
Hurşit Tolon (Emekli Orgeneral)
Şener Eruygur (Emekli Orgeneral)
Atilla Uğur-Emekli Albay
İbrahim Özcan-Emekli Astsubay
Kemal Aydın-Emekli Albay, Maliye Müfettişi
Veli Küçük- Emekli Tuğgeneral
Fikret Emek-Binbaşı
Oktay Yıldırım-Astsubay
M.Fikri Karadağ-Kurmay Albay
Zekeriya Öztürk-Yüzbaşı
Mahmut Öztürk-Başçavuş
Muzaffer Tekin-Yüzbaşı
Orhan Tunç-Astsubay
İŞÇİ PARTİLİLER
İP Genel Başkanı-Doğu Perinçek
İP Genel Sekreteri-Av.Nuret Senem
İP Gen. Bşk Yard. ve Ulusal KanalGen. Yayın Yön.-Ferit İlsever
İP MKYK Üyesi ve Aydınlık Dergisi Gen. Yay. Yön.-Serhan Bolluk
İP MKYK Üyesi-Adnan Akfırat
İP Basın Bürosu Başkanı-Hikmet Çiçek
Ulusal Kanal İzmir Temsilcisi-Hayati Özcan
ÖĞRETİM ÜYELERİ
Doç Dr. Ümit Sayın
Doç Dr. Emin Gürses
DERNEK BAŞKANLARI VE ÜYELER
ATO Başkanı-Sinan Aygün
ADD Kadıköy Başkanı-Birol Başaran
Kuvva-i Milliye Derneği Genel Başkanı-Bekir Öztürk
Kuvva-i Milliye Derneği Teşkilat Başkanı Hüseyin Görüm ve yeğeni Rasim Görüm
Kuvva-i Milliye Derneği Teşkilat Başkan Yardımcısı-Kahraman Şahin
Kuvva-i Milliye Derneği yöneticilerinden-Murat Çağlar
Kuvva-i Milliye Çaycısı-Erol Ölmez
SESAR Başkanı-İsmail Yıldız
GAZETECİLER
Yayınevi Sahibi-Durmuş Ali Özoğlu
Cumhuriyet Gazetesi Eski Çalışanı-Halil Behiç Gürcihan
Cumhuriyet Yazarı- Vedat Yenerer
Gazetaci- Yazar-Ergün Poyraz
Gazeteci-Ümit Oğuztan
Gazeteci Yazar-Muammer Karabulut
DİĞER TUTUKLULAR
JİTEM'ci Osman Gürbüz
Muhasebeci-Barbaros H. Altuntaş
Susurluk Hükümlüsü- Sami Hoştan
Güvenlikçi Muhammet Yüce
Başkomiser- F.K.
Av. Kemal Kerinçsiz
Emlakçı- Oğuz Alpaslan Abdülkadir
Bilgisayar Mühendisi- Gazi Güder
Akaryakıtçı-Mehmet Demirtaş
Serbest Meslek-Muzaffer Şenocak
Bancan İnşaat Tah.Ltd. Şti. Genel Müd. Yard.-Aydın Yüksek
Fizyoterapist-Yalaz Angil
Şantiye Şefi-Vatan Bölükbaşı
Bilgisayarcı-Erkut Ersoy
Esnaf-H. Gazi Oğuz
Ayakkabıcı-Abdullah Arapoğlu
Sanayici- Hayrettin Ertekin
Altın Tamircisi-Abdulmuttalip Tongar
Selim Akkurt
Kurucu Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, Yardımcısı Yasemin Çogar olan "Taraf Gazetesi", yayın hayatına başladığında: bu gazetenin, Türk Ordusu'nun Pentegon güdümünü kabul etmeyen onurlu Türk Generallerini, ülke bütünlüğümüzü ve bağımsızlığımızı korumaya çalışan vatansever insanlarımızı gözden düşürmeye yönelik bir yayın politikası izleyeceğinden hiç kimse kuşku duymamıştı ve haklı da çıktılar.
" Taraf Gazetesi'nin gerçek finansörü kim?"
Sorusuna cevabı ise, henüz verile bilmiş değil.
Şüpheliler arsında en çok Fethullah Gülen ve CIA'NIN ADI GEÇTİĞİNDEN;
bu konu, bir an önce açıklığa kavuşturulmalıdır.
Serdar Akinan'nın değerlendirmesi şöyle(Akşam Gazetesi/23,06,2008)"
"Mesleğe kısa pantolonluken, Milliyet'in satış servisinde başlayan biriyim...
Kurt gazetecilerin itifakla yorumu şudur:
50 bin tirajın altında, hiç de ucuz olmayan bir bordro ile, doğru düzgün reklam almadan gazete çıkarmak, çok çok iyimser bir tahminle ayda en az500 bin dolar net zarar yazmak demektir.
Taraf, Alkım yayınları tarafından çıkarılan bir gazete...
Ahmet Aktan milleti ve etrafındakileri kandırabilir ama, meslekten biri olarak şunu açık yüreklilikle söyleye bilirim, bizim mahalleyi kandıramaz.
Alkım Yayınları matbası gece vakti gizli gizli para basmıyorsa bu gemi yürümez.
...Taraf, silahlı kuvetler ve yüksek yargıyı hedef alan ve yıpratan yayınlar yapıyor.
Taraf nerde basılıyor?
Zaman Gazetesi'nin baskı tesislernde...
Kağıdı kalemi aloyorum elime hesaplıyorum, işin içinden çıkamıyorum.
Ben de haklı olarak soruyorum.
Bu değirmenin suyu nereden geliyor?"
Sedat Sertoğlu, bu konuyu araştıranlara şöyle ışık tutuyor(AkşamGazetesi/23.06.2008):
"Son zamanlarda gerek Genelkurmay ve gerekse Anayasa Mahkemesi'ne ilişkin bilgiler, telefon kayıtları, fotoğraflar havada uçuşuyor.
Peki nasıl oluyor bu?
...CIA ve KGB kızdıkları bazı ülkelerde, doğruluğu hakkındaki kesin bilgilere sahip olunmayan bu tür belgeleri, o ülkelerde tirajı yüksek olmayan gazetelere ulaştırırlar ve ülkeyi birbirine katarlar...
Her Ülkede maaşlı adamları vardır.
Çalıştıkları ülkelerde bazen resmi kimlikleri bazen de"Vakıf ve sivil toplum kuruluşu kimliği altında' faliyet gösterirler.
Bu vakıf ve sivil toplum kuruluşlarını kendileri kurarlar, parasını kendileri öderler ama hiç ortada gözükmezler.
Ortada olanlar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaslarıdır.
Ya saflıklarından bu oyuna alerolurlar veya para alırlar.
CAI ise, hep perdenin arkasındadır.
Ajanlar bazen "iyi bazen"kötü polis"olurlar.
Bir ajan iyi ise, öteki kötüyü oynar.
Bakın ne yaoıyor bu ajanlar:
Örneğin sizin bilgisayarınıza uydudan girip, dosyaların şifrelerini öğrenirler.
veya içerideki adamlarından temin ederler.
Sonra bu şifreyi dışarıdaki bir kişiye verirler.
Olmadı kendileri kullanırlar.
O kişi veya ajan, bu sayede dışarıdan sizin bilgisayarınıza girip istediği dosyayı word olarak indirir.
Arasanız da bulamazsınız bu kişiyi ve indsirdiği dosyaların neler olduğunu.
Sonra uygun zaman beklenir ve bu dosyalar birden ortalıga çıkıverir..
Unutmayın ki CAI ve öteki Amarikan haber alma örgütleri için dost' ülke diye bir kavram yoktur.'
O andaki çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yaparlar...
Hem ABD Dışişleri Bakanlığl, hem CIA ve hem de Pentegon bu işlerin içinde olabilir.
Milli duruş" sergileyen her kiş ve kurum: bundan sonra da Taraf ve benzeri gazetelerin, bazı sivil toplum kuruluşları, partiler ve cemaatlerin saldırı hedefi olmaya devam edecektir.
O kişi ve kurumlara sahip çıkmazsak: onurlu bir millet olarak yaşayamayız ve ülke bütünlüğümüzü koruyamayız.
27/Haziran/2008 Sözcü. Vural Savaş
tuncay özkan nezaman tutuklanır anayasanın nezaman talebi dorultusundan nezaman evraklar incelenirse ozaman bügün türkiye nufusukadar evrak incelenecek yanlış degil adalet herzaman dogruların yanındadır kuşkusuzdur
Baba oğul ALTAN'lar(Ben onlara DALTON'lar diyorum.) her devirde yollarını bulurlar!
Turgut Kazan önüne geleni mahkemeye veriyor ama bir sonuç çıkmıyor.
Özden Örnek in günlükleri iddianameye girmemiş. Bu benim için çok büyük bir sürpriz oldu.
Üyelerimizden ve bu forumda yazıları bulunan Hasan Büyükavcı isimli üye, bir yandan hukukçu olduğunu iddia ederken öte yandan terbiye ve nezaket sınırlarını aşan, kişisel sataşmalarla dolu daha da ötesi suç teşkil eden hakaret yazılarını yazabiliyor. Böylesi bir kişiliğin hukukçu olduğundan şüphe duyarım.
Kendisi hiç bir biçimde bu sitede barınmak zorunda değildir. Üye olduğu diğer hukuk sitelerinde dilediğini yazmakta özgürdür. Ancak burada seviyesizliğe izin ve tahammülümüz olmadığı da bilinmelidir.
Tüm üyelerden peşinen özür diliyorum. Ama hukukçu olduğunu iddia eden bu tiplerden sıkıldığımdan bu yanıtı yazıyorum. Lütfen mazur görün beni.
Tokat gibi yanıtınızı göremedim ama siz bu sitedekilere kendi dünyanızda eşşek koşturursunuz diye hitap edemezsiniz. Sözde hukukçusunuz. Ha etmişsiniz, büyük bir demokrasi örneği gösterip de yayınlamışlar yazınızı... Ben olsam yazınızı cebinize koyar geldiğiniz yere sizi gönderirdim.
Ben de o zaman size cevap veriyorum... Evet eşşek koşturuyoruz. Yarıştaki 1.ci ve tek Namzet de lafı söyleyendir!
Önce insan olacaksınız, ondan sonra bir fikri savunacaksınız! İnsan olmadan fikir olmaz... Hukuk bilmekle de insan olunmaz...
Sayın yönetim bu şahsı siteden atın. Geldiği şeriat yanlısı hukuk sitesini ben de gördüm oraya gitsin. Lütfen çok rica ediyorum.
Sayın Hasan_Buyukavci,
commodore1tr'nin, imzanızda yazdığınız üzere, henüz hukuk fakültesi öğrencisiyken nasıl cübbeli fotoğrafınızı yayınladığınızı merak ederek bunu belirtmesi üzerine yazdığınız tokat gibi cevap beni, bana tokat atılmışcasına sarstı. Neden, kime, neye, nasıl bu kadar öfkeli olur bir insan diye düşündüm. Bize de soruluyor "yıllıkta neden hukukcu cübbesiyle fotoğraf çektirdiğimiz", ben hiç bir zaman "sen 18 yaşından küçüksün, korunmaya muhtaçsın" gibi bir cevap vermedim, siz bu cevabı vermeden önce de böyle bir yanıt aklıma gelmezdi. Doğrusu öfkeniz beni şaşırttı. Siz bu soruya öyle bir yanıt verdiniz ki, commodore1tr de bu tahrik altında öyle bir cevap vermiş.
"Benimkileri görüyorsunuz da onunkileri görmüyorsunuz" demeye getirirken aslında sizin de görülecek, görülmesi gereken ifadelerinizin olduğunu zımnen kabul ediyorsunuz. İşte burada yanlışınızı fark ediyorsunuz, ama nedense demokrasilerde cevap hakkının olduğunu fark etmiyor yada unutuyorsunuz.
Neyse, biz burada sizin değiminizle eşek koşturalım, siz at koşturun. Ama unutmayın "canı yanan eşek atı geçermiş."
Sayın meslektaşım aklınca bu gözaltıları eleştirenlerle dalga geçmiş. Demogoji yaptığı bir nokta var insanların eleştirisi,şu ya da bu kişi nasıl olur da göz altına alınır ya da tutuklanır diye değil, eleştiriler iddianemenin çok uzun zamandan beri hazırlanamamış olması, iktidarı eleştiren kim varsa Atatürkçü kim varsa gözaltına alınmış ya da tutuklanmış olmaları ve en önemlisi de bence 1.5 yıldır iddianame ortada yokken başbakanın 1 hafta içinde iddianamenin hazır olacağını açıklaması(nerden biliyor ve bunu açıklaması başlı başına skandaldır başbakanın, sanki soruşturmanın savcısı kendisi) tüm bunlar bir araya gelince soruşturmanın siyasi etki altında yürütüldüğü ortaya çıkıyor,önemli bir kesim öyle düşünüyor ben de öyle düşünüyorum,bir de koskoca Türk ordusu dururken 100 kişinin hadi 500 olsun hadi 10000 kişi olsun darbe yapacağı gibi komik bi söylentisinin olması ve bunun soruşturmaya yön vermesi bu soruşturmanın ciddiliğine gölge düşürüyor.Darbe yapmak öyle kolay iş mi,Türkiyede darbe yapabilecek güce sahip tek bir kurum var bunu bilmeyen var mı,500 kişinin 1000 kişinin darbe yapacağını söylemek çok komik.
Bir de şu var,anayasada siyasi parti kapatma nedenleri belirtilmiş,buna rağmen akpnin kapatılması demokrasiye hukuka aykırıdır diyenler var,yaptıkları eylemler ve açıklamalar da ortada,türban ve kapatma davasına hukuksuz diyenler (ilki hakkında 89da verilmiş anayasa mahkemesi kararı vardı,laiklik nedeniyle refah ve fazilet partileri de daha önce kapanmıştı ve anayasaya göre kapatılıyo bu partiler hukuksuzluk falan yok)mahkemeyi başsavcıyı yerden yere vuranlar şimdi hukukun tam gaz arkasındalar,ben o zaman da mahkemelerin ve savcıların arkasındaydım şimdi de arkasındayım,inanıyorum ki tutuklu olarak yargılanan yaklaşık 60 kişinin en az 45i hakkında mahkeme beraat kararı verecek,olayın darbe yapmak için çete oluşturmak olmadığı da ortaya çıkacak,ha aksi bir karar halinde de hukuka saygım sonsuz,kim bir suç işlediyse cezasını çeksin, ağır ceza mahkemesi heyetinin vicdanlarına ve hukuka göre karar vereceğini biliyorum
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay ın salıverilmesine Savcılık itiraz etti. Yani tutuklanmasını istedi.
Dün akşam Erol Mütercimleri dinledim. İltimaslı gözaltı ve sorgudan bile korktuğu her halinden belliydi ....Değil darbe yapmak, muhtıranın bile yanından geçemeyeceği kanaati oluştu ben de......
İddianamenin yarın kameraların karşısında açıklanacağı rivayet ediliyor.
İddianamenin açıklanması pazartesi gününe kaldı.
İddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmeden kamuoyuna açıklanması CMK nun "iddianamenin iadesi" kurumuna ters düşmüyor mu? Ya mahkeme iddianameyi eksikler var diye savcıya iade ederse ...soruşturmanın gizliliği...n'olcak?
Bu iddianameden hukuka uygun yollarla elde edilmiş bir delil ortaya çıkar mı bilmiyorum. Fakat 3-5 yıl sonra Hukuk Fakültelerinin Ceza kürsülerinde "olmaması gereken" lere "kürsü örneği" olarak okutulacaktır.
Sıkmayın kendinizi Sayın Aydın. Çıkmaz ayın son perşembesine kalmadığı sürece sorun yok. Cuma hayırlı gündür malum. Ava bile gidilmez. İddanamenin böyle bir günde açıklanması zaten uygun düşmezdi. Pazartesi de açıklanmazsa kesin perşembeye kalır kendinizi hazırlayın. Çünkü Salı açıklanamaz. Malumunuz salı sallanır, çarşamba çarşafa dolanır.
İddianame filan okunmayacak sanırım.Genel açıklama yapacaklar kaç sayfa kaç bölüm v.s isim veremezler yeni kanuna göre mahkemenin kabul red hakkı var. Red ederse bir nedenle tam sıkandal olur o yüzden genel açıklama yapacaklar önemli bir şey olacağını sanmıyorum. 15 günlük mahkemenin kabul red süresinden sonra kabul çıkarsa abca iddianameyi görebiliriz.
Gerçi ona rağmen bu bir saçmalık. Bu arada Turgut Kazan Öz ü mahkemeye vermiş.
Bana kalırsa sırada Emin Çölaşan ve sözcü gazetesi grubu var...
Ayrıca ADDnin önde gelen isimleri, Cumoklar, kuvai milliye derneklerinin hepsi vsvsvsvss...... ulusalcı bütün grupları sindirmeye çalışacaklar.
Rivayet o ki 7. dalga geliyormuş
Bu arada Sn. Sinan Aygün serbest bırakıldı.
Günlükler ya delil değil ya da ek iddianamede
ERGENEKON iddianamesine ilişkin açıklamayı değerlendiren hukukçular, mahkemece kabul edilmeden daha kapsamlı bir açıklama yapılamayacağına dikkat çekti. Hukukçular, "Darbe Günlükleri"nin iddianamede yer almamasını "delil kabul edilmediği" ya da "ek iddianame"de yer alacağı şeklinde yorumladı. Hukukçuların görüşleri özetle şöyle:
Prof. Dr. Ahmet Gökçen(Yeni TCK ve CMK yı hazırlayan komisyonun üyesi): Bilgi kirliliğinin yaşandığı bir süreçte, daha detaylı açıklama yapılması gerektiğini savundu.
Sabih Kanadoğlu(Yargıtay eski Başsavcısı): Özden Örnek e ait olduğu ileri sürülen Darbe Günlükleri nin iddianamede yer almaması doğal. Son dalgada gözaltına alınan emekli askerlere ilişkin ek bir iddianame hazırlanacağı anlaşılıyor. Böyle olursa davanın askeri mahkemede görülmesi gerekir. Ek iddianamede yer almazsa, delil kabul edilmediği anlaşılır.
Prof. Dr. Nur Centel(M.Ü. Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi): Darbe günlükleri doğruluğu kanıtlanamadığı için iddianameye alınmamış olabilir. Günlükler ek iddianamede yer alırsa, emekli askerlerin suç tarihinde görevde olmaları nedeniyle dava askeri mahkemede görülür.
Turgut Kazan(Avukat): Günlüklerin ek iddianameye girmesi ve yargı sürecinde Genelkurmay eski Başkanı Özkök ün de ifadesine başvurularak incelenmesi gerekiyor. "Danışştay saldırısını azmettirme" suçlamasını ise anlayamadım. Çünkü Danıştay saldırısına ilişkin dava başka bir mahkemede görüldü ve hüküm kuruldu.
ERUYGUR BABAMIN CENAZESİNE KATILDI
DANIŞTAY a yönelik silahlı saldırıda hayatını kaybeden Danıştay 2. Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin in oğlu Gökhan Özbilgin, iddianame ile ilgili olarak "Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök ve Eski Jandarma Genel Komutanı Org. Şener Eruygur un babamın cenaze törenine katıldığını biliyorum." dedi. Davaya müdahil olabileceğini de belirten Özbilgin, Ergenekon soruşturması ile Danıştay a yapılan saldırı arasındaki ilişkiyi duyduğu zaman şaşırmadığını söyledi.
DIŞ BASINDA ERGENEKON
ERGENEKON iddianamesine ilişkin açıklama yurtdışında da yankılandı. İngiliz yayın kuruluşu BBC,haberinde "Üst düzey bir Türk savcısının, bir darbe komplosuna karıştığı iddia edilen 86 kişi ile ilişkin suçlamalarda bulunduğunu" duyurdu. BBC, "Türkiye de iktidarda ki partiyi kapatma çabaları sürerken gerilim tırmandı." yorumunu yaptı.
ÖRGÜT AKP YE KARŞI
Financial Times iddianamenin," siyasi ve kamunun yoğun ilgisi" altında açıklandığını kaydetti. Ergenekon un AKP yi devirmeye çalışmakla suçlandığını belirten gazete, örgüt üyelerinin AKP ye "şiddetle karşı çıktıklarını" yazdı. TİMES iddianameye yer vererek davanın gitgide "siyasi elitler ile hükümet arasında bir güç mücadelesine" dönüştüğü yorumunda bulundu.
GÜNLÜKLERE ASKERİ SORUŞTURMA
Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın "darbe günlükleri" için de soruşturma başlattığı iddia edildi. NTV nin haberine göre askeri başsavcılık Zekeriya Öz'den günlükleri istedi.
Ergenekon Savcısı Öz e tehdit mektubu:
Ergenekon un soruşturma savcısı Zekeriya Öz ün bir hafta önce tehdit aldığı ortaya çıktı. Emekli bir cezaevi müdürünün, geçtiğimiz hafata Veli Küçük ün arkadaşı olduğunu belirterek, Savcı Öz e tehdit mektubu gönderdiği, ardından aynı içerikli telgraflar çektiği belirtildi. Bu kişi hakkında soruşturma başlatıldı.
Mehmet TÜRKER
SÖZCÜ Gazetesi
Çorba mı Aşure mi?...
Geçen hafta ilk defa iddianamenin 2455 sayfa olduğunu öğrenince "Boğuntuya mı getiriliyor" demiştik!....
Şimdi "açıklanmayan" iddianameden öyle şeyler öğreniyoruz ki, "boğuntuya getirilme" lafı hafif kalır.!..
İddianamede herşey var derde devadan gayri...
Aşure mi desek;
Çorba mı?..
Bir kere Ergenekon,"Agarta" efsanesiyle 600 yıl öncesine dayandırılıyor!...
O zaman" Kabakçı isyanı"nı, Genç Osman ın Yedikule zindanlarında boğdurulmasını, Abdülhamit in tahttan indirilmesini, İttihat ve Terakki Örgütü nün kurulmasını, 27 Mayıs'ı,12 Mart'ı, 12 Eylül'ü, Tankların balans ayarı yapmasını da Ergenekon terör(!) Örgütü mü organize etti, diye düşünmeden edemiyor insan!...
Ve nihayet şu soru akla geliyor;
MUSTAFA KEMAL DE ERGENEKON CU MUYDU?....
iSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCISI," İDDİANAMEYİ AÇIKLAYAMAYACAĞINA" DAİR AÇIKLAMASINI YAPARKEN, İDDİANAMEYE İLİŞKİN MEDYADA YERALAN HABERLERİN ÇOĞUNUN YALAN OLDUĞUNU BİLDİRMİŞTİ!...
Şimdi dokuz sütuna manşetler birbirini kovalıyor!...
Başsavcı nın açıklamasından ve bilgi kirliliğinden yakınmasından sonra haberler daha da bombalaştı!...
Ergenekon gelişti, genişledi, Susurluk'tan Sabancı cinayetine kadar ne varsa içine aldı!...
Yazılanlara bakarsanız,Mumcu, Kışlalı, Hablemitoğlu cinayetlerini de Ergenekon işledi!...
DHKP-C li Fehriye Erdal da bir Ergenekon cu!....
Aslına bakarsanız, bu iddianameyi savcılar değil, bizim medyada ki arkadaşlar yazıyor!....
Açıklanmayan ve açıklanması suç teşkil eden iddianame delik deşik!...
Ne suç var ne ceza ne de hukuk!....
Zanlıların "lekelenmeme hakkı" çoktan berhava oldu!...
Yetmedi iddianame PKK ya kadar dayandırıldı!...
Okuduklarımıza göre, PKK ya para yardımı yapmakla suçlanan ve Susurluk kapsamında değerlendirilen Behçet Cantürk ve Savaş Buldan ile Cantürk'ün avukatı Yusuf Ekinci'nin öldürülmesi de Ergenekon iddianamesinde!...
Ozaman mutlaka Abdullah Çatlı da işin içindedir.
Peki o zaman Kumarhaneciler kralı Ömer Lütfi Topal ın adı neden hiç geçmiyor?
Ergenekon bu kadar genişse, Kenan Evren bu davadan soyutlanabilir mi?
İddianame sızdırıldıkça, insanın aklına neler gelmiyor ki!...
Örneğin Sabancı suikastında yer alan ve kendisini sol terör örgütünde zanneden çaycı kız Fehriye, Ergenekoncu olduğunu öğrenirse eğer intihar etmeyi düşünür mü?...
Ya Apo da ulusalcı bir Ergenekoncu olduğu gerçeğiyle yüzyüze gelirse kafayı oynatır mı?
Misal; kendini "Kürt ırkçısı" olarak gören ve şimdi PKK yı yöneten terörist Murat Karayılan ın sonunda Ergenekoncu olduğu ortaya çıkıyor.....
O değil ama bizler kafayı üşütmez miyiz?
Bunun sonu neye varır bilmiyoruz!...
Sağcısı, solcusu, dincisi, tarikatçısı nerede kim varsa birbirinden haberi olmadan Ergenekon içinde yer aldıysa, Fettullah'ın da bu işte parmağı olamaz mı?....
Ya Abdüllatif Şener??....
AKP ye karşı bir hareket başlattığına göre, O nu da koymak gerekir Ergenekon'a...
Söylemedi demeyin iddianameyi hazırlayan savcı Zekeriya Öz bile Ergenekon cu çıkabilir...................
Zira bu iş gerçekten çorbaya döndü...
En son ilginç gelişme ise, Ergenekon iddianamesini hazırlayan savcı Zekeriya Öz ile adlarını bilmediğimiz iki savcı arkadaşının hakkında suç duyurusunda bulunulması oldu.
Savcılar ve Hakimler Yüksek Kurulu, suç duyurusunu ciddi bularak Adalet Bakanlığı'na gönderdi.
Milyonda bir ihtimal bile değil ama savcı Öz tutuklanıp, tutuklattırdıklarının arasına konulursa, son perde çok daha heyecan verici bir şekilde kapanmaz mı?
Madem senaryolar ortalıkta cirit atıyor, böyle bir senaryo da bizden olsun!....
Ortalığı karıştırmaya çok meraklı olan Yüzyılın son Liberallerinin içerisinde olduğu 'The Washington TARAF' gazetesinin yazarlarıda Ergenekonla bağlantılı çıkarlarsa işte o zaman kafayı yerdim herhalde :)
'The Washington TARAF' ceridesi (ya da yöneten eller) "silemiyorsan karala!" taktiği izliyorlar.. Tuttu da bu taktik!
Ergenekon da sürpriz asker-sivil buluşması................Muvazzaf askerler hakkındaki soruşturmayı yürüten Askeri Savcı Ahmet Zeki Üçok, operasyonu başlatan Savcı Zekeriya Öz ile bir araya geliyor. İki savcı, belgeleri birlikte inceleyecek.
MİT BEGESİNİ 9 TEMMUZ DA GÖNDERDİ.
Ergenekon iddianamesiyle en çok konuşulan isim haline gelen Savcı Zekeriya Öz, operasyonda ele geçen gizli MİT belgesini 9 Temmuz günü Genelkurmay'a vermiş. Öz, "Muvazzaf subaylarla ilgili işlem yapmadım. Yetki askerde" diyor.
DOSYALARI 10 GÜNDE OKUYACAKLAR!
ERGENEKON'un 2455 sayfayı bulan 41 klasörlük iddianamesi, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde. Minibüsle getirilen dosyalar özel oda da muhafaza altına alındı. Hakimlerin, iddianameyi incelemek için hafta sonu dahil 10 günü kaldı. Bu sürede dosyaları nasıl okuyacakları merak konusu.
Hızlıca bir göz gezdirdim konu sayfalarına. Hepiniz değerli insanlarsınız ve yorumlarınızda bu görüşümü destekliyor. Bir söz var hepimiz biliriz. "
"Tarihini unutan milletler yok olmaya mahkumdur"
Bana kalırsa tüm yapılanlar bundan ibaret. Bize tarihimizi unutturmaya çalışıyorlar. Zorla yapamadılar. Şimdi ince ince yapıyorlar. Bu yüzden de değerlerimizin üzerine gidiyorlar.
Ülkemizde bazı insanlar; Hazine Müsteşarlığı'nın sayfalarında bile açıklanan rakamlar ile baştakilerce açıklananlar arasındaki farkları görmekten aciz.
Borçtan harçtan haberi yok kimsenin.
Çünkü araştırmıyor dinliyorlar sadece! Ne olduğuna bakan yok. Ne söylendiğine bakıyorlar. Neden?? Menfaat oradan gelecekte ondan! Hatta kömürlerin dağıtımına da erken başlandı bu yıl biliyorsunuz.
Bu işten menfaat güden arkadaşlar bilin ki, bu işin sonunda kaybedecekleriniz şimdiki kazancınızdan çok daha fazla olacaktır.
Bence baştaki insan ülkeyi birarada tutmalı ve Türk'ün onurunu koruyacak davranışlar göstermeli.
Tarih ve insanımız, göstermelik yaptığın bir kaç işi arkana alarak üzerinde oyunlar oynadığın ülkede, şu an özgürce dolaşmana imkan veren İnsan'ı unutturmaya çalışmanı affetmez.
Ben herkese birarada olmalarını tavsiye ediyorum. Yoksa gelecek karanlık. Millete yalan söylenmesin bölücülük yapılmasın.
Adı bile kıraathanenin kapatılmasına yetti.
BİLECİK te ki "Ergenekon Kıraathanesi" henüz müşteri kabul etmeden ruhsatsız olduğu gerekçesiyle kapatıldı.
Burada da tersi oldu ne ilginç. Kebapçı adını değiştirdi ''ergenekon kebapçısı '' ayptı tıklım tıklım. İşin komiği karşısınada bir kebapçı açıldı '' Son darbe'' Hayırlısı.
Operasyonun 7. dalgası çerçevesinde 26 kişi daha gözaltına alındı.
Daha Türksolu dergisine de baskın yapacaklar. Gökçe Fırat, Yekta Güngör ÖZdende gözaltına alınacak.
Dün Kuvvayi Milliye Derneği Denizli şebesinden mail aldım. İçişleri bakanlığı siteyi incelemeye almış. Güncelleştirmeler inceleme bitinceye kadar yapılmayacakmış. Daha altından neler neler çıkacak bakalım.
Derneğimiz ve internet sitemiz İçişleri Bakanlığı yetkililerince tarafımıza yapılan 17.07.2008 tarihli tebliğle 18.07.2008 tarihinde denetlenmeye alınmıştır.
Denetleme bitinceye kadar sitemiz güncellenmeyecektir.Saygı ile duyurulur
Ogün Ozansoy
Kuvayi Milliye
Ulusal Güçler-Denizli
http://www.kuvayimilliye.gen.tr
Kritik görevlere "Zekeriya" damgası.............
ERGENEKON Soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz ün ardından kritik iki göreve atanan savcıların isimleride "Zekeriya"... Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya, Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Sevimli yi "AKP" SORUMLUSU YAPTI. 30 Ağostos ta Genelkurmay Askeri Mahkemesi Başsavcılığı na da Zekeriya Duran gelecek.
İDDİANAMEDE REKOR CEZALAR TALEP EDİLDİ.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Ergenekon iddianamesini kabul etti.Danıştay baskınından Cumhuriyet'e bombalı saldırıya, terör örgütüne üyelikten hükümeti yıkmaya uzanan suçlama listesiyle, defalarca müebbet yüzlerce yıl hapis istendi.
VELİ KÜÇÜK
Silahlı terör örgütü kurma, yönetme, TC Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik, zorla hükümeti ıskata teşebbüs, kasten öldürmeye azmettirme, korku ve panik yarataack şekilde patlayıcı madde attırmaya azmettirmek,mala zarar vermeye ve ruhsatsız patlayıcı bulundurmaya azmettirmek. Emekli Tuğgeenral Veli Küçük'ün "kişiyi yerine getirdiği kamu görevinden dolayı tasarlayaark öldürmeye azmettirmek" ve "cebir ve şiddet kullanarak TC Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya taammen engellemeye teşebbüs etmek" suçlarından iki kez AĞILAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS cezasına çarptırılması istendi. "Kişiyi yerine getirdiği kamu görevinden dolayı tasarlayaark öldürmeye teşebbüse azmettirmek" suçundan 4 mağdur için ayrı ayrı cezalandırılması talep edildi. Küçük'ün bu suça ilişkin toplam 52 ile 80 yıl aarsında hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor. İddianamede, Küçük'ün diğer suçlamalara ilişkin 194 ile 435 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
SÖZCÜ.09.08.2008-TOKMAK
İŞ İYİCE SULANDI!
Birkaç tuğla kalınlığında olan 2500 sayfalık Ergenekon iddianamesi telefon muhabbetleriyle dolu....İşte, gizlice dinlenerek kayda alınan konuşmalardan biri......
Emekli Tuğgeenral Veli Küçük ile Adalet Bakanlığı eski Müsteşarı Fahri Kasırga eski bir tarihte konuşuyor:
Veli Küçük:"Alooo"
Fahri Kasırga:"Paşaların en yakışıklısı"
V.K.: "Uyy bakanların en büyüğü,abkanların en güzeli..."
F.K.:"Bayramınız kutlu olsun."
V.K.:"Valla beni mahcup ettin yav, ben arayacaktım yav."
F.K.:"Estağfirullah Paşam,nasılsın, iyi misin?"
V.K.:"Valla köydeyiz, hanımla kurban kestik, onunla uğraşıyoruz."
F.K.:"Oh ne güzel!"
V.K.:"Bayrama geldik, neredesiniz?"
F.K.:"Vallahi ben Ankara da kestim kurbanımı allah kabul ederse..."
V.K.:"Allah kabul etsin."
F.K.:"Amin"............
İki arkadaş arasında dostça bir kutlama ,,bir bayram kutlaması, konuşması bu..
Halk dilinde argo ifadeyle "Geyik muhabbeti" olduğu da söylenebilir.
Savcı, gizlice banda alınan bu konuşmayı da Ergenekon iddianamesine koymuş Ancak......
Ne suç var bunda, kimse anlayamadı!
İddianame bu tür kişisel konuşmalarla dolu olunca iş iyice sulanıyor!
Radikal'de Türker Alkan'ın yazısı;
Patates
08/08/2008
talkan@media.ankara.edu.tr
YAZDIR | YOLLA
Eskiden baş komplocu İngiltere idi. Başlarına ne gelirse, insanlar İngiltere’yi suçlardı. “Gene ‘böl ve yönet’ taktiğini uyguluyor İngilizler” diye sohbete başlardı kahvehane filozofları. “Ama şunu bilir, şunu söylerim ki, asılacaksan İngiliz sicimiyle asıl” diyerek İngiltere’ye olan hayranlıklarını da dile getirirlerdi.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra baş komplocu olarak Amerika sahneye çıktı ve hâlâ da başrol oyunculuğuna devam ediyor. Başımıza ne gelirse Amerika’yı suçlayarak bir açıklama getiriyoruz.
İşin paradoksal yanı şudur ki, solcular, ‘üretim ilişkileri, altyapı üstyapı, tarihi materyalizm’ gibi nesnel ölçütlerle tanımlanması ve gözlemlenmesi mümkün olan toplumsal olgulardan hareketle olayları açıkladıkları için komplo kuramlarına dayanmak zorunda değillerdi. Ama buna rağmen olayları yorumlarken büyük ölçüde komplolara dayandılar.
Solcuların komplo kuramlarını bu kadar öne çıkarmalarının önemli bir nedeni, derebeyliğini andıran küçük kümelere bölünmeleri ve yasal olmayan örgütlenmeye yönelmek zorunda kalmalarıdır. Bu ortamda herkes Gülhane Parkı’ndaki polis gibi gözükmeye başlar ister istemez. Ve en yakın arkadaşınızın gün gelip sizi ihbar etmeyeceğinin hiçbir garantisi yoktur.
Kafam karışık işlere bir türlü ermediği için midir, yoksa toplumbilim eğitimi görmenin getirdiği bir koşullanma mıdır, nedenini tam olarak kestiremiyorum, ama komplo kuramlarına hep kuşkuyla bakmışımdır. Kuşkusuz ki Amerika’nın da, İngiltere’nin de, yerli politikacılarımızın da komplo kurdukları ve bu işlerde başarılı oldukları zamanlar olmuştur.
Bundan sonra da olacaktır.
Fakat toplumsal siyasal yaşamımızı yönlendiren asıl önemli unsurların komploya dayanmadığını, ekonomik-toplumsal kurumsal yapılardan kaynaklandığını düşündüm hep. Komplolar, bu toplumsal yapılanmaların elverdiği ölçüde başarılı olabiliyorlardı.
Ama şu mahut ‘Ergenekon dosyası’ açılıp saçıldıktan sonra kendi kendime sormadan edemiyorum: “Aman Allah” diyorum her sabah gazetelere şöyle bir göz atınca, “böyle bir şey nasıl mümkün olabilir? Bütün bir toplum olarak hepimizi bu kadar uyutmaları, bu ölçekte komplo kurmaları nasıl mümkün olabilir?”
Belki de Türkiye’nin ‘gizli tarihini’ yazacak bir kahramana gereksinme var. Tabii ‘gizli’nin aynı zamanda ne kadar ‘gerçek’ olduğunun ölçüsü ne olacak, sorun burada.
Ergenekon iddianamesi ilginç ve çarpıcı olaylarla dolu. Anlatılanların tümünün gerçek olması elbette mümkün değil. Fakat, daha önce de yazdım, bu iddiaların küçük bir kısmı bile doğru olsa, bunların yargılanması siyasal yaşamımız açısından büyük önem taşır. Küçümseme ve yok saymaya hakkımız yok.
Gerçekleştiği ileri sürülen bazı olayların neden iddianamede yer aldığını anlamak mümkün değil. Örneğin Fatih Ürek, Sibel Can, Hülya Avşar, Hande Ataizi, Emel Sayın, Ayşen Gruda, Osman Yağmurdereli, Fatma Girik, Oğuz Çetin, Özer Çiller, Halis Toprak.. gibi isimlerin ölümle biten işkencelere katıldığı iddiasını ciddiye almak mümkün müdür?
Bu tür olmayacak şeyleri iddia etmek (komplo kuramının sınırlarını bile çoktan aştığınız için) inandırıcı olmadığı gibi, ‘belki gerçekleşmiştir’, diyebileceğimiz diğer iddialara da gölge düşürüyor.
Ama gene de Ergenekon dosyasını dikkatle ve ciddiyetle izlemekte yarar var. Ne kadarımız patates gibi toprağın altında, onu öğrenmek için.
DÖRT DÖRTLÜK REZALET
Ergenekon iddianamesi PKK nın tetikçksine dayandırılmış.
SÖZCÜ 09.08.2008
"Bozacının şahidi, şıracı olur." dedikleri bu. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, bir katili, bir bölücüyü dinleyerek o kadar insanı cezaevine atmış.
TÜRKİYE yi kamplara bölen Ergenekon iddianamesi, neresinden tutsan elinde kalıyor. Son rezalette gizli tanıkla ilgili. Savcı Zekeriya Öz, suçlamaya delil teşkil etsin diye bebek katili Öcalan ın sağ kolu H.B. isimli teröristi gizli tanık tayin etmiş. Savcı Öz iddialarını, teröristin söylediklerine dayandırmış. Bu bir skandal... Asıl skandal ise yasayla korunan gizli tanığa ait bilgilerin, dava dosyasında unutulup dağıtılması.
2005 TE YAKALANDI
Peki artık gizli olmayan bu tanık neden dinlendi? Abdullah Öcalan gibi Halfeti nin Ömerli Köyü doğumlu olan bu kişinin, 2005 te Almanya da tutuklanıp Türkiye ye iade edildiği ve ağabeyinin de, Suriye de Abdullah Öcalan ile birlikte aynı evde kaldığı belirlendi.
PAŞALARLA AYNI CEZAEVİNDE
Ergenekon soruşturması sırasında Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı na bir yazı yazılarak, Gaziantep Cezaevi nde bulunan H. B. nın PKK eylemleri ve Öcalan ın Şam da ki faliyetleri konusunda "Gizli Tanık" sıfatıyla dinlenmesi istendi. Bunun üzerine ifadesi alındı. Gizli Tanık daha sonra Ergenekon sanıklarının kaldığı Kandıra Cezaevi ne nakledildi. Kimliği ortaya çıkan PKK lı, verdiği ifade de "Örgütün 12 Eylül Darbe sini haber aldığını, Apo nun Suriye ye sığındığında bir Türk ateşe ile görüştüğünü" iddia etti.
Ergenekon operasyonu nda yeni dalga..........
İddaya göre ....Tutuklu Veli Küçük ün sağ kolu olan JİTEM in kurucusu emekli albay Arif Doğan, Ankara da gözaltına alındı. Doğan ile birlikte İstanbul da iki kişi daha gözaltında.
AKAPE başına gelen her musibeti Ergenekon a yüklemeye devam etsin. Nereye kadar??
Tuncay Özkan "Kanal biz" diye yeni bir TV kurdu ve yoluna devam ediyor. Bu konuyu açarken hakikaten tutuklanacağını tahmin etmiştim. Asla temenni değildi. Benimki si öngörü idi. Fakat öngörülerimde yanıldım.
Tuncay Özkan şovmenliğe devam edecek desenize.. Lazımdı zaten.. Eksikliğini hissediyorduk.. Vatana millete hayırlı olsun...
Abbas Bey, Tuncay Özkan artık kimseye kırgın olmadığını yeni bir sayfa açtığını ve kendisine reklam verilmesini istedi dün akşam.... Besleme basının safına geçiş yapıyor kokusu aldım. Umarım yanılıyorumdur.