-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Demokrasi ve Anayasa kelimelerinin ,yada fikir özgürlüğü hakkını kullanmak için özel vergimi alınıyor acaba?
Bu ülkede gerçekten Demokrasi olsaydı , farklı düşünceye sahip insanlara saygı gösterilirdi.Bu ülke,hepimizin ülkesi .Birilerinin Atasının emaneti ise,diğerlerininde Atasının emaneti.
İnanın sözde Demokrasi değil özdeDemokrasi uygulanan Ülkeler de görmüşüzdür.Hatta bunlardan birindede bendeniz bizzat senelerce yaşamış bulunuyorum.Herkese "cahil ,başka dünyadan gelme" muamelesi yapılmasını kınıyorum.
Yönetim şekillerinden Cumhuriyet-Demokrasi ve Laiklik açıklamasını altta belirttim.Siteyi ekleyebilirim dilerseniz.
Ancak sorum şu:A)T.Cumhuriyeti devleti olarak,Atatürk Devrimlerine uymak şartı ile ,aynı zamanda laik olmak sureti ile,aynı zamanda demokrasinin prensiplerine göre hazırlanmış olan bir Anayasa sahip başka bir örnek ülke varmıdır?B)Anayasa Temel Haklar Maddeleri nasıl bakış açısına veya duruma göre birbirine aykırılık yada kısmen örtüşme gösterbiliyor?İçinden çıkılmaz Labirent oluveriyor?
C)Anayasayı halkın çoğunluğunun seçtiği yönetimin değiştirme hakkı ,hangi gerekçelere dayanarak yasaklanıyor (Cumhuriyet-Demokrasi-Laiklik ilkesi)?
a) — Demokraside, toplumun idaresinde çoğunluğun menfaatine uygun bir yol tutulur. Bunu bir kişiye ya da bir sınıfa bırakmak doğru değildir. Böylece, bir toplumun idaresinde, o topluma bağlı her ferdin bir sözü ve bir oyu bulunur ve yönetim çoğunluğun isteğine göre yürütülür.
b — Toplumda, sosyal, iktisadî ve siyasî alanlarda herkese tam bir eşitlik sağlanır.
c — Kanun karşısında herkes tam bir eşitlik altında bulunur. Kanun karşısında herkes eşittir ve kanunlar her ferde aynı surette uygulanır
Türkiye'de demokrasi : Bugün çok partili bir sistem içinde devam ede gelen demokrasi hareketi, bu devresine gelinceye kadar birçok safhalardan geçmiştir.
Ancak, îkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesi üzerine, bu savaştan başarı ile çıkmış olan Batı devletlerinin Birleşmiş Milletler Teşkilâtını kurmaları ve Türkiye'nin bu teşkilâta üye olması ile ,devam ede gelen tek parti sistemine karşı bir tepki uyanmaya başlamıştır. Bunun sonucu olarak, tek partili totaliter rejimden çok partili demokratik hayata dönmek zorunluluğu berilmiş ve 1946 yılında Demokrat Parti'nin kurulması, ile Türkiye'de çok partili olan ve Batı demokrasileri ölçüsünde bir demokrasi hayatı başlamıştır.
Türkiye'de genel olarak şu seçimler yapılmaktadır : Milletvekilleri seçimi, Cumhuriyet Senatosu üyeleri seçimi, İl Genel Meclisleri seçimi, Belediye Meclisi üyeleri seçimi, şehir ve kasabalarda muhtar ve ihtiyar heyetleri seçimi, Ticaret ve Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları seçimi.Fakat seçim deyince, çoklukla “milletvekili” ve (9 Temmuz 1961 de halkoyunca kabul edilen Yeni Anayasamıza göre) Cumhuriyet Senatosu üyeleri seçimi anlaşılmaktadır
LAİKLİK
Bireysel ve toplumsal hayatın yönlendiricileri olarak din ve dünya otoritelerinin etki ve egemenlik alanlarının birbirlerine irca edilemez bir biçimde saha ve sınırlarının ayrılması; din ve devletin hak, yetki görev ve yürütme gücünün yerine getirilişinde birbirlerine karşı tamamen bağımsız davranmasını sağlayan siyasî, hukukî ve idarî kural.
Hukukî lâiklik ise, temel hak, özgürlük ve eşitlik ilkelerinden hareketle, doğrudan doğruya devletin yürütme organ ve ilkelerinden ayrılması prensibine dayanır. İlke gereğince devlet hiç bir dini tanımayacağı gibi, fertlerin bir dine sahip olma ya da dini ihtiyaçlarını tatmin etmedeki tavır, davranış ve eylemlerinde mutlak özgürlüklerini kabul eder. Devlet, dini kurallara dayalı kanunlar çıkaramayacağı gibi, dindarların dini yaşantılarını olumlu veya olumsuz yönde sınırlandırıcı ilkeler dikte edemez.
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
sayın senem kartal nede olsa yüzdesi cok yüksek müslüman olarak yaşanan
bir ülkedeyiz sizlerin anlayışıyla cözüm gözükmüyor bence purobleme degil çözüme odaklanmak olmalı zira sizler müslümanın örtüsüne bile tahammül gösteremiyorsunuz vede müslüman bir ülkede sizlerede birileri cıkıp müslüman olmayan bazı ülkeleri adres olarak gösterebilir haklı olarak onun için tavsiyem aklıselimi gözetip cözümü adaklanın tüm güzellikler türkiyenin olsun..
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
Çünkü Anayasal demokretik rejim değişmeyecek esaslara baglıdır.
(O nun için inadına Atatürk ve ilkeleri inadına demokrasi.)
Demokrasi korunmadan demokrasi olmaz inadına korunur.
Demokrosi korunmazsa yerine diktatörler ya da faşist rejimler gelir...
Demokratik rejimler demokrasiyi yıkmak isteyenlere karşı kesin sınırlar çizerler.(onun için inadına)
Öyle her isteyenin istediği referandumla, istediği soruya sorarak rejimi değiştirmesine müsade etmezler.(onun için inadına)
Demokrasi, ısparta Belediye Baskanı'nın ya da AKP Konya Milletvekili avukatın düşündüğü gibi bir rejim hiç değildir...
İsteyen istedeğini yaptırma anlamına hiç gelmez.
Sayın arkadaşım yukarıdaki saydıkların olagan üstü varlıklar tarafındamı yoksa zamanının insanları tarafındanmı yaşamımıza girmiştir öyle bakış acınız varki sanki bunlar degiştigi zaman dünya yörüngesindan cıkacakmış gibi bir mantık bu mantıkla düşünecek olursak hiçbir araştırmaya gerek yok tabiiki sonuc dünya arenasından diskalifiye olmak bugüne kadar oldugu gibi korkularımız aklımızı esir almaması gerektigini düşünüyorum kireclenmiş beyinlerle ilerleme olmayacagı acıktır kendimizi hesaba cekersek dünyanın bir araştırma sayesinde bu günlere geldigi vede yaşam kalitesi bence her şeyden ve her araştırmanın başında gelmesi gerektigi tartışılmaz bir gercek oldugu muhakkaktır saygılarımla
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Kimlere güvendiğinizi bir kere daha düşünün isterseniz?Bu ülke nerelere götürülmek isteniyor emnim farkındasınızn ama ses çıkamayarak geri dönüşü olmaya yollara girdiğimizi iafde etmek istiyorum.Ben Atatürk sevgisiyle büyüdüm.Vatanımı sevdim.Şimdi benden bu ülkeyi bölmek isteyenlere güvenmemi beklemesinler.Kanmayalım kandırılmayalım....
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Vatanımızda yaşanan tartışmayı ""Atatürk sevgisi " yada "düşmanlığı" olarak nitelendirmek,çok yanlış ve yersiz.Amaç ve olup bitenler neden ısrarla çarpıtılıyor?
Eğitim özgürlüğü için verilen bir mücadele,nasıl olurda bölücülük gibi algılanır?
Burda verilen mücadele vatanı bölmek değil;bu tavrı DTP ve PKK yanlılarına buyrun sergileyin (TBMM 'deki Vekillerin dokunulmazlığının iptali için).
Burda yine istediğiniz kadar ATATÜRKçülüğü savunabilirsiniz.
Bu ülkede herkes Atatürk ilkeleriyle ve sevgisiyle büyümüştür.Cumhuriyetimize ve Kurucusuna kimse saygısızlık ve nankörlük yaptığını düşünmüyorum.Dinini savunmak,Atatürkü sevmemek anlamına gelmez.Kesinlikle....
Hakkını aramak suç olamaz,yasal olduğu sürece.Anayasa ile bağdaşmaması,Atatürk düşmanlığı ve vatan hainliği sonucu çıkartmaz.Anayasa düzenlemesi bildiğim kadar 1961'de yapılmıştır.Yani Atatürkün ölümünden 23yıl sonra.Atatürk bu vatanın birlik ve beraberliği için savaşmıştır.Ve hayatta olsaydı,yine birlik ve beraberlik için en uygun uzlaşma yolunu seçerdi.
Aksini iddia eden olsada,bu kanaatteyim,çünkü verilen mücadelenin sonunda Vatanı bölme yada dış güçlerin eline geçmesi gibi bir tehlike yok ortada.İç huzuru sağlamak değilmi(-ydi),asıl mesele?
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Alıntı:
marita rumuzlu üyeden alıntı
Vatanımızda yaşanan tartışmayı ""Atatürk sevgisi " yada "düşmanlığı" olarak nitelendirmek,çok yanlış ve yersiz.Amaç ve olup bitenler neden ısrarla çarpıtılıyor?
Eğitim özgürlüğü için verilen bir mücadele,nasıl olurda bölücülük gibi algılanır?
Gercekten bu mucedelenin ozgurluk adina yapildigina inaniyor musunuz?Ben inanmiyorum..
Oncelikli amac ozgurlukse,din-vicdan hurriyeti ise,neden hala okullarda din dersi zorunlu ders olarak okutulmakta?Neden farkli mesheplerde olanlarin inanclarina saygi gosterilmemekte?
Neden muhalif basin sindirilmeye calisilip basin ozgurlugu zedelenmekte?
Neden 301.md uzerindeki degisiklik askida durmakta?
..
..
Neden?
Bu nedenleri daha da cogaltabilirim..Arkadaslar amac ozgurlugu,vs. degil amac laik duzeni yikmak..
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Sevgili Çetin Bey, ben tabiki çözüm isterim ya sev ya terk et demiyorum. Ama nedir bu örtü takıntısı? Kafalarından çekip çıkaran mı oldu,ama oruç tutmadığı için zamanında İnönü Üniversitesinde ölen oldu. Hiç dikkatinizi çekiyormu bu örtülü hanımların inanç gereği örtüleri(!) elbiseleri hangi renk ve desense ona uygun illa da ipek,saten,mümkünse markalı. Halbuki inanancımızda israf haram değil mi?geçim sıkıntısı olan ülkemde bu kadar örtüyü bedava dağıtan biri mi var diye düşünmeden edemiyorum. Ayrıca bu tür tartışma ve hareketlerin varacağı yerin;AB uyumu için diye habire değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının son bir değişiklikle(muhtemelen referandumla) yok edilerek ülkenin araplaşma yoluna sokulacağı ve böylece zaten bize meraklı olmayan avrupa kapısının kolayca mühürleneceği olduğunu düşünüyorum. Böylece ekonomik olarak bir çok yabancı sermayeye bağlı olduğumuzdan ;ne avrupa sömürüsünden kurtulabileceğiz ne arap dünyasına kabul edileceğiz ne de özgür yaşayabileceğiz.
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Eğitim özgürlüğü diye yazıları okuyunca paylaşmadan edemiycem;eğitim anayasal hak kimse tarafından engellenemez ya, ben memurum. Sırf kazandığım okulda devam edip okuyabilmem için genel müdürüm benim atamamı okulun olduğu ile yaptı. 6 ay her şey çok güzel derslerim çok iyi, başka kurumda staj bile yaptım. Sonra o il müdürü değişti. iİk işi 3 ay sürekli gece çalışmayı talep etmeme rağmen beni okuldan almakla beraber "başka kuruma mı geçecektin"diye alay etmesi oldu.???
Yönetim Notu:
Lütfen 'Yazım Kuralları'na uyunuz!
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Alıntı:
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının son bir değişiklikle(muhtemelen referandumla) yok edilerek ülkenin araplaşma yoluna sokulacağı ve böylece zaten bize meraklı olmayan avrupa kapısının kolayca mühürleneceği olduğunu düşünüyorum. Böylece ekonomik olarak bir çok yabancı sermayeye bağlı olduğumuzdan ;ne avrupa sömürüsünden kurtulabileceğiz ne arap dünyasına kabul edileceğiz ne de özgür yaşayabileceğiz.
Merak etmeyin Araplar( daha doğrusu Arap Ülkeleri) sizin düşündüğünüz gibi müslümanlığın tapusunu taşımıyorlar.Sadece dış görünüş itibarı çağrışım yapması,bazı insanların aldanmasına sebeb olabilir.
Müslümanlık sadece dış görünüşten ibaret değil.Bu kadar küçümsenmemeli.Din:herşeyden önce güzel ahlak,temizlik,hoşgörü ve sonrada ibadet ve diğer şartlar.
AB'ye gelince,tek bir kapalı kalmayınca ,AB'ye kesin alınacağımız sanılıyorsa,yanılıyor.Zaten yabancı sermayeler artmış ülkede,neden birde kapılarını açsınki?AB için hepimiz ideallerimizden,kişiliğimizden ödünmü vereceğiz?Atatürk Cumhuriyetine nolacak?
Araplara gelince;arap dünyasına girmek isteyen kim?İstedik de onlarmı almadı?Para var,gösteriş var,ama kendi kendine ayakta durabilecek kapasite yok.
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Alıntı:
Oncelikli amac ozgurlukse,din-vicdan hurriyeti ise,neden hala okullarda din dersi zorunlu ders olarak okutulmakta?Neden farkli mesheplerde olanlarin inanclarina saygi gosterilmemekte?
Sayın Değirmenci,
Neden....neden derken biraz araştırmak gerek, değilmi?
Forumlarda tartışırken ,diğer üyelerdede görüyorum,gerginlikler oluyor.
Bunların olmamasını dilerim.
Sadece şunu söyleyeyim:1)okullarda din dersi zorunlu ,evet.Ama istemeyen idare ile görüşür,geçerli nedenleri varsa,muaf olur.Yine örnek olarak diğer dindeki arkadaşlarımı göstereceğim,ama ilkokul (4.,5.)da dahi din dersine girmek zorunluluğu yok.Eskiden orta ve lisede idi.Ayrıca MEB dilekçe verilsin din yerine felsefe öğretsinler."Ağlamayan çocuğa mama yok..."
2)Bu sadece bizim ülkemiz için geçerli değil.Ben yurtdışında ilkokulda sadece din dersine girmeyi bırakın,haftanın iki günü sınıf ile birlikte kiliseye gitmek zorundaydım.İster istemez başka din ile ilgili bilgi sahibi oldum.Noldu?-Hiçbir şey.Dinim hala aynı ve etkilenmedim,ama bilgim var.
Aslında herşey insanın kendisine başlar,kendisinde biter.
Çevredeki tehlike olarak gördüğünüz unsurları kaldırmakla bir yere varılmaz.
3)Farklı mezhep dediğiniz, Alevilik ise eğer (ki siz bunu telafuz etmekten çekiniyorsunuz nedense),ben kendi adıma söyleyeyim:ben ayrım yapmadım hiç bugüne kadar.Ben kişinin insanlığına,ahlakına,davranışına,dürüstlüğüne önem veririm.Dinimi savunurum,o ayrı konu.Ama ayrım yapmak için değil;yanlışları düzeltmek için.Benim inandığım bir şey var,o da çevrenin kışkırtmalarına,yalan yanlış ayrımcılık dolduruşlarına,kin ve nefret duygusuna,aşılanmak istenen ll.sınıf insan muamelesine kapılmaktan uzaklaşmaktır.Bir kere bu fikir içimizde inanca dönüştümü,domino taşı gibi tetikler.
Kişisel olarak gördüğünüz bir zarar varmı bilemem.Umarım olmamıştır
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Sevgili marita ben ne AB ülkesi ne de Arap ülkesi olmamız lazım diyorum.Neden bir çok stratejik konuma sahipken mesela İsviçre gibi kendimize özgü bir ülke olamıyoruz demek istiyordum.Sermaye piyasımızı batılı ülkeler yönlendiriyor.Bazı ünlü zincir mağazaların bile bazı yörelere göre strateji geliştirerek içki reyonunu 40 km ötedeki diğer ilin mağazasına koyduğunu biliyorsunuzdur.Çünkü içki satmaları "o mağaza haram satıyor"diye düşünen o yöre müşterilerinin kaybı olmaktadır.Arap dünyasının ekonomisi çok daha farklıdır heralde ve Türkiye Cumhuriyeti ne kadar uyum sağlar,hangi finansman desteği bulur bilemiyorum?Zaten tüm önemli hammade dışardan gelmektedir ki imalata dönmesi bazen daha pahalıya mal olmaktadır.Kime,ne ihracı yapabiliriz,hangi şekilde var olabiliriz acaba bu siyasi gidişle demek istiyordum.
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
O halde yanlış anlamışım,kusura bakmayın,Sayın senemkartal.
Türkiyemiz için en iyisini,en doğrusunu istemekte haklısınız.Buna bende katılıyorum.Ama Türkiye de 1938'den bu yana "birileri " ve "diğerleri" çekişmesi her zaman gündem olmuştur.Asıl ülkeyi ileri götürecek olan teknoloji,bilim,ekonomi ve yer kaynakları bir kenara atılmış.Birilerinin el atmasını bekliyor.Bir atasözü var (yabancı):"iki kişi tartışırken,üçüncüye fırsat doğuyor".
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Alıntı:
senemkartal rumuzlu üyeden alıntı
Sevgili Çetin Bey, ben tabiki çözüm isterim ya sev ya terk et demiyorum. Ama nedir bu örtü takıntısı? Kafalarından çekip çıkaran mı oldu,ama oruç tutmadığı için zamanında İnönü Üniversitesinde ölen oldu. Hiç dikkatinizi çekiyormu bu örtülü hanımların inanç gereği örtüleri(!) elbiseleri hangi renk ve desense ona uygun illa da ipek,saten,mümkünse markalı. Halbuki inanancımızda israf haram değil mi?geçim sıkıntısı olan ülkemde bu kadar örtüyü bedava dağıtan biri mi var diye düşünmeden edemiyorum. Ayrıca bu tür tartışma ve hareketlerin varacağı yerin;AB uyumu için diye habire değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının son bir değişiklikle(muhtemelen referandumla) yok edilerek ülkenin araplaşma yoluna sokulacağı ve böylece zaten bize meraklı olmayan avrupa kapısının kolayca mühürleneceği olduğunu düşünüyorum. Böylece ekonomik olarak bir çok yabancı sermayeye bağlı olduğumuzdan ;ne avrupa sömürüsünden kurtulabileceğiz ne arap dünyasına kabul edileceğiz ne de özgür yaşayabileceğiz.
Sayın senem kartal yazılarınızdan sizin genc oldugunuz kanatindeyim benim orucolayı hakında birmalumatım yok fakat öyle bir olayı vuku buldugunu zannetmem olsada münferit bir olay oldugu kanaatindeyim.. Bizlerin gencliği döneminde öylesine elim olaylar yaşandıki size sadece birini aktarayım kardeş kardeşi vurup birisi 3 yıl onlarca amaliyattan sonra saglıgını idarelik kadar kazandı öteki kardeşi 9 yıl hapsanede kaldı ikisininde genclik hayalleri kabuslarla pişmanlıklarla gecti şimdi hayatları gecmişi telafi gayesi ve talebi ile geciyor olanlardan cok pişmanlar ama namludan cıkan kurşun misali hic bir şey eskisi gibi olmuyor onların bu olayda tek sucları tecrübelerinin olmaması neticesinde başkalarının dümen suyuna girmeleriydi senin oruc olayıda buna benzer veya bir meczubun birilerinin kötü emellerine alet olmasından kaynaklanmıştır
sayın senem benim yaşantım yanlışlarımı telafi ile ugraşmakla gecti yanlış anlaşılmasın yani sigara kumar içki gibi şükürler olsun son alışkanlıgımı terk edeli 18 yıl oldu diyecegim zararlı alışkanlıklarım bana maliyet olarak 20 yılmı aldı götürdü maddi bedelini varr sen hesab et o yirmi yıl benim en verimli dönemlerimdi siz israftan bahsediyorsunuz sizin bahsetiginiz insanlarda sigara belki cok nadir onun dışında en kücük kötü alışkanlık olamaz alınan örtülerde israfa girmez iyisini alırlar senelerce kullanırlar..
Sizin bahsettiginiz yeni kanunlar evrensel normarda avrupanın yıllardı uyguladıgı normlardır kanun ve yasaların tamamı nasıl bir arac beli süre sonra ihtiyaclara cevap veremedigi için teknoloji bakımdan degiştirildigi gibi kanunlar ve yasalarda ihtiyaca göre degiştirilelilir onun için müsterih olun türkiye iyi yolda ykimisi 70 kimisi 50 yıl önceki kanunlar vede avrupa kapısına muhtac günler coktan gecti ben zamanın başbakanını 1 milyar tl için elkapılarında dolaştıgı günleri unutmuş degilin şu an merkez bankasının döviz rezervi 70 milyar dolara yakın bizim ekonomimiz kuvvetli oldukca onlar bize yalvaracak ..
Araplardan korkmaya gerek yok onlar köle degil efedi arıyorlar kendilerine yol gösterecek biz olsak olsak onlara efendi oluruz..
Size tavsiyem korktugunuz o insanlara yakın olup incelemeniz çünki ben bütün kötü alışkanlıklarımı onların yardımıyla bir bir terkettim tüm güzel günler sizlerin olsun...
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Alıntı:
senemkartal rumuzlu üyeden alıntı
Sevgili Çetin Bey, ben tabiki çözüm isterim ya sev ya terk et demiyorum. Ama nedir bu örtü takıntısı? Kafalarından çekip çıkaran mı oldu,ama oruç tutmadığı için zamanında İnönü Üniversitesinde ölen oldu. Hiç dikkatinizi çekiyormu bu örtülü hanımların inanç gereği örtüleri(!) elbiseleri hangi renk ve desense ona uygun illa da ipek,saten,mümkünse markalı. Halbuki inanancımızda israf haram değil mi?geçim sıkıntısı olan ülkemde bu kadar örtüyü bedava dağıtan biri mi var diye düşünmeden edemiyorum. Ayrıca bu tür tartışma ve hareketlerin varacağı yerin;AB uyumu için diye habire değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının son bir değişiklikle(muhtemelen referandumla) yok edilerek ülkenin araplaşma yoluna sokulacağı ve böylece zaten bize meraklı olmayan avrupa kapısının kolayca mühürleneceği olduğunu düşünüyorum. Böylece ekonomik olarak bir çok yabancı sermayeye bağlı olduğumuzdan ;ne avrupa sömürüsünden kurtulabileceğiz ne arap dünyasına kabul edileceğiz ne de özgür yaşayabileceğiz.
Sayın senem kartal bugün zamanım olmadıgı için sadece örtü takıntısını irdeleyecegim örtü onlar için sizin basite indirgediginiz gibi takıntı degil. Tesettür olarak yani örtünme islami bir kural onlar sadece, kurala uyuyorlar, lakin birileri onların bu hakkını gasp etmek için 30 yıldır ugraş veriyor. Türbanı hayatımıza sokan o zamanın yanlış hatırlamıyorsam yök başkanı ihsan dogramacıdır. Olay şöyle cereyan etmiştir; üniversitelere örtülü kızları almadılar, zamanın cumhurbaşkanı da böyle bir uygulama olamaz diyerek karşı cıktı, o zamanlar cogu tülbent denen beyez örtü örtünürdü , özal zorlayınca türbanlı olarak okula girilmesine müsade ettiler. Şimdi aynı figüranlar türbandan şikayet ediyorlar, bana göre bunların niyeti üzüm yemek degil bagcıyı dövmek... Saygılarımla, tüm güzel günler Türkiyemizin olsun...
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Alıntı:
marita rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Değirmenci,
Sadece şunu söyleyeyim:1)okullarda din dersi zorunlu ,evet.Ama istemeyen idare ile görüşür,geçerli nedenleri varsa,muaf olur.Yine örnek olarak diğer dindeki arkadaşlarımı göstereceğim,ama ilkokul (4.,5.)da dahi din dersine girmek zorunluluğu yok.Eskiden orta ve lisede idi.Ayrıca MEB dilekçe verilsin din yerine felsefe öğretsinler."Ağlamayan çocuğa mama yok..."
2)Bu sadece bizim ülkemiz için geçerli değil.Ben yurtdışında ilkokulda sadece din dersine girmeyi bırakın,haftanın iki günü sınıf ile birlikte kiliseye gitmek zorundaydım.İster istemez başka din ile ilgili bilgi sahibi oldum.Noldu?-Hiçbir şey.Dinim hala aynı ve etkilenmedim,ama bilgim var.
Aslında herşey insanın kendisine başlar,kendisinde biter.
Çevredeki tehlike olarak gördüğünüz unsurları kaldırmakla bir yere varılmaz.
3)Farklı mezhep dediğiniz, Alevilik ise eğer (ki siz bunu telafuz etmekten çekiniyorsunuz nedense),ben kendi adıma söyleyeyim:ben ayrım yapmadım hiç bugüne kadar.Ben kişinin insanlığına,ahlakına,davranışına,dürüstlüğüne önem veririm.Dinimi savunurum,o ayrı konu.Ama ayrım yapmak için değil;yanlışları düzeltmek için.Benim inandığım bir şey var,o da çevrenin kışkırtmalarına,yalan yanlış ayrımcılık dolduruşlarına,kin ve nefret duygusuna,aşılanmak istenen ll.sınıf insan muamelesine kapılmaktan uzaklaşmaktır.Bir kere bu fikir içimizde inanca dönüştümü,domino taşı gibi tetikler.
Kişisel olarak gördüğünüz bir zarar varmı bilemem.Umarım olmamıştır
Sayin marita,
Cevabiniz icin oncelikle tesekkur ederim,bir kac sey eklemem gerekiyor sanirsam..
Din dersi gormek istemeyen ogrencinin okul idaresi ile gorusmesinin uygun bir yol oldugunu dusundugunuzu belirtmissiniz ki bu konuda sizinle ayni fikirde degilim..Boyle bir davranista bulunan veli ve ogrenci sizce diger ogrenciler tarafindan "dinsiz" olarak nitelendirilmeyecek mi?Diger aileler bu cocuklardan uzak durun diye cocuklarina baski uygulamayacak mi?
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Sayın Değirmenci,
Din ve siyaset konusunda bundan sonra yorum yapmama kararı aldım.
Benim için asıl önemli olan Türkiyedeki tüm vatandaşlarımızın huzur ve birlik içinde yaşamaları.Kimsenin kimseden üstün olmadan.Birbirlerinin haklarına riayet ederek.İçerde huzur,dışarda güç.
Alıntı:
Boyle bir davranista bulunan veli ve ogrenci sizce diger ogrenciler tarafindan "dinsiz" olarak nitelendirilmeyecek mi?Diger aileler bu cocuklardan uzak durun diye cocuklarina baski uygulamayacak mi?
Asılında cevap vermek istedim sorunuza.
Ben öyle düşünmüyorum, belki farklı ortamda yetiştiğimden bilmiyorum, ama başkalarının ne düşündüğü bu denli önemli gelmiyor bana.Başkalarının düşüncesi bir insanın mutluluğunu,özgürlüğünü kısıtlamamalı.Çocuklar zaman zaman çok daha acımasız olabiliyor,yetişkinlere göre.Ama sonuçta çocuk;sürdüremezler soyutlamaları.
Kendi fikrimi söylememi istermisiniz?
-Anlayış göstermeyen varsa, zaten uzak dursun. Hayatımızın devrelerinde
zaten bir yeri olmayacak.
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Alıntı:
Stj.Av.Ali Erdem rumuzlu üyeden alıntı
Bazı yazılara bakıyorumda oldukça Atatürk ististasmarcısı vede biryerlerlerden menfaatlendiği belli olan şahıslar var.Eğer Atatürk olsa idi yıllardır bu memleketi,sistemi bu hale getirenlere karşı içte ve dışta büyük bir kurtuluş savaşı verirdi.Dünün Marksistleri,PKK cıları,Türkiye düşmanları bugün sözde en hızlı Atatürkçü oluverdiler.Halbuki Atatürk yaşamış olsa bugün için kimlerle mücadele edeceğini iyi bilen güçlü bir şahsiyettir.İnadına Atatürk,inadına laiklik ,inadına cumhuriyet diyen şahıs Türkiye'yi kamplara bölmeye çalışanlardan birisidir.Bu ülke insanı Atatürkü,cumhuriyeti ve diğer temel ilkeleri içine sindirmiş kabullenmiş bir halk topluluğudur.Kimsenin dayatması ile ve zorlaması ile inadına bir sistem devam ettirilemez.Türk milleti çağdaş ve medeni dünyanın gereksinimlerini dikkate alarak bir gelişim ve ilerleme yolunu takip edecektir.Atatürk Türk milletine bunu yüklemiştir.Türk insanı kimin gerçekten Atatürk ilkelerine bağlı kiminde gerçekten sahtekar olduğunu iyi bilmektedir.Halkımız tehlikenin farkındadır ama sanıldığı gibi tehlikenin farkındamısınız başlığını atanın düşüncesine sahip olduğu gibi değildir.Onların tehlike anlayışı bellidir.Halktan uzak,marjinal bir tutum içerisinde devleti soyup,sistemi geliştirmeyenler Atatürkün dediği gibi en büyük yobazlardır.CHP ve benzeri diğer partilerin tutunacakları dal kalmamıştır.Hukuk dışı yollarla sistemi zorlayarak antidemokratik bir süreci başlaqtmak istemektedirler.Geçmişlerinde haksızlıktan,zulümden,baskıdan,sahtekarlıktan,hırs ızlıktan başka birşeyde yoktur.
Sayın kadeşim av.Ali Bey;Bu iletiler bana eski olmasına rahman gayet şikayetçi olduğum bu tıp konulara istediğim gibi bir cevap oluşturduğundan severek okudum.Diğer iletileri okurken bende oluşan hastalık,sizi okurken şıfa buldu.Teşekkür ederim.abdulmecid
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Oooooo... Abdülmecid han...
sizin bir de kanki hemi de kadılığa namzet avukat arkadaşlarınız mı var?
Bu gece rahat uyuyabiliriz o zaman... :)
Madem özgüvenden yoksunsun ve aracı olarak kadılığa namzet bu arkadaşını konuşturuyorsun lütfen aracılık et o zaman:
"CHP ne zaman, nerede ve nasıl bir hukuk dışı yol izlemiştir?"
Eline almış bir mecelle, kadılıkla yargıçlığı karıştırır da karıştırır... :)
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Her basiret sahibi insan kadı (hakim)dır.Ancak meseleler karşısına adil olandır.Av. Ali Erdem Bey'e saygı sevgi ifade etsin diye "kardeşim" terimi kullandım.Görünen o ki soyadı gibi erdemli birisi.Senin vereceğin kadılığa (hakimliğe) ihtiyacı gözükmemektedir.Pekala hakim zaten. İSKİ sana bir şeyler hatırlatsın artık.Dalan'la tanışmak isterseniz YEDİ TEPE ÜNİVERSİTESİ’ ne uğrayın artık.seni nazarı itibara almayacağım.Daha fazlasını söylemeyeceğim.Bu benim işim değil bunlar devletin işi ben sandık zamanı geldi mi oyumu veririm yada vermem.Bu seni hiç ilgilendirmez."Seni" diyorum çünkü "sen" diye birisi yoksun.Belli değilsin kamuya açık değilsin.Hitit kralı Suppiluliuma' nın nesisin?Senden başka daha kimin atasıdır?abdulmecid:kızgın: :kızgın::kızgın: :kızgın:
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Orası havaalanı değil .Can Ataklı 13-12-2008
Son günlerde, biraz da gerekli olduğundan toplu taşıma araçlarını çok sık kullandım. Metro, metrobüs, hafif raylı sistem en sıkışık trafikte imdadıma yetişti. Bayramdan önce Ankara’ya gittim. Uçak akşam 18.00’deydi. Yani Atatürk Havalimanı’na giden yolların en beter olduğu saatler.
Bunun üzerine Zincirlikuyu’dan metrobüse bindim. Merter’de indim. Köprüden geçip hafif raylı sisteme geçtim. Oradan bindiğim trenden Atatürk Havalimanı’nın altında indim. Doğru yukarı çıkıp uçağa gittim. Çok kolay oldu. Ama dikkatimi çeken bir şey de kafamı çok bozdu. Aksaray’dan Atatürk Havalimanı’na giden trenin üzerinde “Havaalanı” yazıyor. İlk anda “olabilir” diye geçirdim içimden. Sonuçta amaç belli. Ancak Atatürk Havalimanı’na gelince durum değişti. Çünkü burada da “Havaalanı” yazıyor. Üstelik bu sadece istasyon adı gibi peronda da yazmıyor. Yerin altındaki devasa gara giren kapının üzerinde de “Havaalanı” yazısı var.
AKP’li belediyenin Atatürk’ün adından bile rahatsızlık duyduğunu bilmeyen yok. Ama bunu yaparken dünyanın en önemli havalimanlarından biri olan Atatürk Havalimanı’nın bile adını yazamamak komik olduğu kadar çok da anlamlı. Belediye Başkanı Kadir Topbaş bilmeli ki İstanbul’da “Havaalanı” diye bir yer yok. “Atatürk Havalimanı” var.
Anlamakta zorluk çekebilir diye örnek vermek istiyorum. Metro için diyelim ki Ali Sami Yen Stadı’nın hemen yanında bir istasyon açacak olsa buranın adı “Stadyum” mu olacak?
Atatürk Havalimanı’nı metro güzergâhında “Havaalanı” diye göstermek bir ihmal değil kasıttır.
Vatan G.Z.T
-
Re: Tehlikenin farkında mısınız?
İstiklal Marşı çıkışı
http://w9.gazetevatan.com/newpics/ne...69989167_2.jpg
Bülent Arınç özel toplantılara ve lig maçlarına İstiklal Marşı ile başlanmasını eleştirdi
DHA
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik sözleri siyaset gündemine bomba gibi düşen TBMM Eski Başkanı AKP Milletvekili Bülent Arınç bu kez özel toplantılara ve lig maçlarına İstiklal Marşı ile başlanmasını eleştirdi, bu '12 Eylül'den kalan bir alışkanlık' dedi.
Haberin Devamı:http://w9.gazetevatan.com/Istiklal_M...27904/9/Manset
M.E.Sezen: Bu güne kadar siyasi kararlılığımızı göstermememizin sonuçlarıdır bunlar. Demokrasiden sivil insiyafetden yararlananlar hep TÜRKİYE CUMHURYETİ SİSTEMİNİ BOZMAK İSTEYEN İ............olmuştur!
-
Cevap: Tehlikenin farkında mısınız?
Latif DEMİRCİ
http://www.hurriyet.com.tr/_np/0933/9360933.jpg
Başbakan Erdoğan, partisinin dünkü grup toplantısında, "Bir köşe yazarının 'siyasetçiler ne kadar az konuşursa ülke o kadar huzur bulur' diye bir yazısı var. Ne kadar güzel... Ben de diyorum ki 'Siz köşe yazarları ne kadar az yazarsanız,ülke o kadar huzur bulur.' Geçmişte bir köşe yazarı haftada bir ya da iki kez yazardı. Ama şimdi her gün... Yarım saatte bir köşe yazısı yazabiliyorlar, ne kabiliyetli insanlar" demişti.
İşte Mehmet Tezkan'ın cevabı:
http://www.cnnturk.com/2009/turkiye/...8.0/index.html
-
Cevap: Tehlikenin farkında mısınız?
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
Latif DEMİRCİ
http://www.hurriyet.com.tr/_np/0933/9360933.jpg
Başbakan Erdoğan, partisinin dünkü grup toplantısında, "Bir köşe yazarının 'siyasetçiler ne kadar az konuşursa ülke o kadar huzur bulur' diye bir yazısı var. Ne kadar güzel... Ben de diyorum ki 'Siz köşe yazarları ne kadar az yazarsanız,ülke o kadar huzur bulur.' Geçmişte bir köşe yazarı haftada bir ya da iki kez yazardı. Ama şimdi her gün... Yarım saatte bir köşe yazısı yazabiliyorlar, ne kabiliyetli insanlar" demişti.
İşte Mehmet Tezkan'ın cevabı:
http://www.cnnturk.com/2009/turkiye/...8.0/index.html
Ara sıra vurgularım; -alıntı üzerine- bu ülkede adliye teşkilatı ve binaları olmasaydı ben de gereği üzerine mesleğimi daha iyi yapacaktım...
-
Cevap: Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Alıntı:
Av.Fırat Bayındır rumuzlu üyeden alıntı
Çok haklısınız, ancak eğer bu meclis % 3o luk bir oy ile %100'e tahakküm etmeye kalkarsa buna demokrasi veya halk iradesi denilebilir mi?
18-Temmuz-2010
Sabahattin ÖNKİBAR
Devlet silah bırakmalı diyen Valinin yaptığına bakın!
Anlattıklarım işin çok özet kısmı, eksiği var fazlası yok!
Gördüğünüz gibi Vali Hüseyin Avni Çoş o masum pankartı yere serme adına gün boyu büyük çabalar sergiliyor!
Peki bu Vali maazallah şehri PKK eşkıyası bassaydı benzer çırpınışları gösterir miydi?
MHP Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak ondan emin değil.
Nasıl mı?
Ali Bey’e göre bu Vali “Devlet de Güneydoğu’da silah bırakmalı” diyenler güruhundan!
Evet sevgili okurlar bugünkü Türkiye’nin hali pür melali aynen budur!
“Sen açıldıkça Analarımız ağlıyor” pankartına bile yasakların getirildiği, Valilerin iktidara alenen militanlık yaptığı ve yüzlerce polisin yargının kararına rağmen gece yarıları bir pankartın peşine düşürüldüğü rezil ve karanlık bir süreci yaşıyoruz.
Defalarca yazdım bir kere daha yazıyorum.
Bu AKP’den kurtulmak emin olunuz Cumhuriyet’i kurmaktan daha zordur!
Valilik makamında oturan bu adama ve yaptıklarına bakın, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız!
Böylelerinin Vali yapıldığı bir ülkede sandık ve seçim güvenliği de olmaz!
Türkiye’de ilan edilmemiş bir faşizm var da bunu dillendirebilen yok!
Yazının tamamı:http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr...hp?haber=14122
-
Cevap: Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Recep bey ne demişti:
***‘‘Bu ülkenin yüzde 99'u Müslüman. Hem laik, hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın, ya laik. İkisi bir arada olduğu zaman adeta ters mıknatıslanma yapar. Mümkün değil, ikisinin bir arada olması. Durum böyle olunca ben Müslümanım diyenin tekrar yanına gelip bir de aynı zamanda da laikim demesi mümkün değil.
***Demokrasi araçtır, amaç değildir..
BU CÜMLELERİNDEN VE İCRAATLERİNDEN RECEP BEYİN ATATÜRKÇÜ OLDUĞUNU KİMSE İDDİA EDEMEZ!
*************
'Artistlik yapma lan'
(11 Şubat 2006) Mersin'deki bir toplantıda Erdoğan ile çiftçi Kemal Öncel arasında şu diyaloglar yaşandı:
Erdoğan: Böyle bağırılmaz ki, terbiyesizlik yapma.
Öncel: Terbiyesizlik yapmıyorum. Lütfen bana hakaret etmeyin.
Erdoğan: Artistlik yapma.
Öncel: Artistlik yapmıyorum, ben sanatçı değilim.
'Ananı al git'
Erdoğan: Lan terbiyesizlik yapma.
Öncel: Lan mı?
Erdoğan: Şu anda çiftçiye ne verildiğinin farkında mısın?
Öncel: Benim mahsulüm öldükten sonra mı? 2 senedir anamız ağlıyor.
Başbakan: Hadi ananı al git buradan.
'Millet size mi çalışacak'
(28 Kasım 2004) Erzurum'da "Çiftçinin durumu ne olacak?" diye bağıran bir vatandaşı, "Yahu bu millet, yatıp kalkıp size mi çalışacak?" diyerek azarladı.
(22 Ekim 2005) Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'a destek olmak için Van'a giden rektörlere şu tepkiyi gösterdi: "Ben dünyayı dolaşıyorum, onlar Van'a gidiyor yahu..."
(14 Temmuz 2005) Ankara Sanayi Odası'nda yaptığı konuşmada, o dönemde özelleştirme sürecinde olan ve dev şirketlerin satın almak istediği yarışa girmeye hazırlandığı Ereğli Demir Çelik Fabrikası ile ilgili olarak şu nitelendirmede bulundu: "Bu kurumun içini dolaştığınız zaman her yer pislik içinde.
Rezalet, değersiz. Şu anda teknolojisini yenilemekte bile zorluk çekiyor. Ne kadar siyasetçi varsa, oraya ahbabını dolduruyor..."
(10 Mart 2006) AKP'nin Kızılcahamam toplantısında konuşurken, bankacılık sektörü üzerinde kuşku uyandıracak şekilde, "Yolsuzluklar, finans sektöründe büyük ölçüde ortadan kalktı. Hâlâ yüzde 100 kalkmıştır diyemiyorum ama süreç devam ediyor" dedi.
'Hoplatacağım'
(11 Temmuz 2006) Birleşmiş Milletler'in terörü finanse edenler listesinde adı geçen Yasin El Kadı'nın Türkiye'de kollandığı konusunda yayınları eleştiren Erdoğan, "Biz bunların derdini biliyoruz. Ben sabırlı gidiyorum. Açık ve net söylüyorum; vakti geldiğinde kesinlikle açıklayacaklarım, inanıyorum ki o zaman milletimi çok daha rahatlatacak, ama onları da hoplatacaktır" sözleriyle dikkat çekti.
Büyükelçiye de sert çıkmıştı
(25 Mayıs 2006) Erdoğan, Berlin'de Türk vatandaşlarıyla bir araya geldiği toplantıda, türbanlı bir kadının konsoloslukta başörtüsü sorunu yaşadıklarını dile getirmesi üzerine, Türkiye'nin Almanya Büyükelçisi Mehmet Ali İrtemçelik'e sitem etti. İrtemçelik'in, "Yazılı genelge var" sözleri üzerine Erdoğan, vatandaşların yanında büyükelçiye, "Ne talimatı bu, görmek isityorum" dedi.
KABADAYIVARİ TAVIRLARLA Halka çıkışan, bir başbakanı ben kabul etmiyorum!
-
Cevap: Re: Tehlikenin farkında mısınız?
Bir İnsan Hem AKP'Lİ hem ATATÜRKÇÜ olamaz
Malum... Cumhuriyet rejiminin ve Kemalist duruşun en büyük karşıtı AKP zihniyetidir. Hal böyle olunca AKP yandaşı bir vatandaştan, BÜYÜK KURTARICI ATATÜRK"E saygı ve vefa beklenemez.
Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve kurmayları, bu akımın öncüleridir.
Vatan ihanetçileri ve körelmiş zihniyetlerin dayanağıdır.
Mustafa Kemal Atatürk ilke ve devrimlerini yıkmak başlıca görevleri olmuş ve oldukça yandaş toplayıp laik cumhuriyetin 21.yy"daki en büyük düşman potansiyelini kurmuşlardır.
Cumhuriyet, Laiklik ve Atatürk Düşmanı bir Başbakanın Son 12 yılda söyledikleri:
İrticanın Portresi - Recep Tayyip Erdoğan (1994 – 2006)
Belediye Başkanlığı Döneminde
“Elhamdülillah şeriatçıyız” (21.11.1994 Milliyet)
“Yılbaşına karşıyım” (19.12.1994 Sabah)
“Ben tekkeye değil dergaha gittim” (22.1.1997 Gözcü)
“Ata"ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok”
(12.5.1994 Hürriyet)
“Her 10 Kasım"da yaygara kopartılıyor” (14.11.1994 Hürriyet)
“İçki yasaklansın” (1.5.1996 Hürriyet)
“İstanbul"u Medine yapacağız” (Akis)
“Bütün okullar İmam Hatip yapılacak” (17.9.1994 Cumhuriyet)
“Sarık operasyonu çok komik” (15.5.1995 Sabah)
“Yeşil (kaldırım rengi) medeniyettir” (25.6.1994)
“Sadece imamlar resmi nikah kıysın” (9.5.1995 Milliyet)
“Ben Millet Meclisi’nin de dua ile açılmasından yanayım”(8.1.1996 Milliyet) (Belediye Başkanlığı döneminde Belediye meclisinin her açılışı İstiklal Marşı yerine Kuran okunarak yapılmıştır. Yine böyle bir dualı açılıştan sonra bunu söylüyor.)
“Ben İstanbul"un imamıyım” (8.1.1995 Hürriyet)
“Mayo reklamı şehvet sömürüsüdür” (6.3.1996 Hürriyet)
“Milli Piyango zulümdür” (29.9.1994 Hürriyet)
“Taksim"deki caminin temelini inşallah atacağız” (1.7.1994)
“Cumhurbaşkanı"nın imam hatipli olacağı günler yakındır” (5.2.1996 Akit)
“Türkiye kendine din olarak Kemalizmi almış ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir...”
“Türkiye’nin yarınında artık Kemalizme ve Kemalizm benzeri rejimlere, sistemlere yer yoktur. Kemalizmin yeniden kendini üretmesi söz konusu değildir. Bizim için en üst belirleyici, İslam’ın etkileridir. Her şey ona göre belirlenir.”
“Camiler kışla, minareler süngü, kubbeler miğfer, müminler askerimizdir.”
“Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız.”
“Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz.”
-
Cevap: Tehlikenin farkında mısınız?
AKP ve PKK görüşmüşler... İşte o belge...
PKK ile AKP arasında görüşmeler olduğu iddiasına yönelik tartışma devam ediyor. Başbakan iddiaları dile getirenleri "şerefsiz" suçlamasıyla yanıtlarken görüşmelere ilişkin ilginç bir belge ortaya çıktı.
Avukat Vural Ergül´ün ortaya çıkardığı belge, KCK iddianamesinin 768-771 bulunuyor. Bu sayfalarda KCK ile Adalet Bakanlığı arasında Abdullah Öcalan´ın tutukluluk koşulları üzerine görüşmeler yapıldığı iddia ediliyor.
Savcılık iddianamenin 771 sayfasında "Bu görüşmeden KCK/TM sorumluları ile cezaevine giden avukatları arasında, PKK terör örgütü elebaşının saçının kesilmesi, verilen hücre cezaları ve örgüt ile ilgili olarak Adalet Bakanı ile toplantı yapılması konusunda grup kararı aldıkları, yapılan toplantıda Bakanın örgüt elebaşısı Abdullah ÖCALAN´ın saçının kesilmesinden haberi olmadığı, okuduğu görüşme notlarında bunun bir keyfi uygulama olduğu sonucuna vardığını, sorumluları hakkında gereğini yapacağını söylediğini, cezaevinde örgüt elebaşası Abdullah ÖCALAN´ın kaldığı odaya bir tane televizyon istediklerini, ayrıca örgüt elebaşısı Abdullah ÖCALAN´a verilen hücre cezalarının gereksiz olduğu yönünde Bakana baskı yaptıklarını, bu konuların KCK/TM yapılanmasınca örgütsel propaganda çerçevesinde değerlendirmek için neler yapacaklarını, PKK-HPG ve PJAK´ın sözde tecrit koşulları ve sağlık durumu hakkında ayrıntılı ve tehditkar bir açıklama yapılması gerektiğini ve KCK/TM mensuplarının vereceği kararların örgüt elebaşısı Abdullah ÖCALAN´a iletileceği anlaşılmaktadır." değerlendirmesini yaptı.
Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı İsmail Aksoy tarafından iddianamede yer verilen tespite göre KCK ile Adalet Bakanı arasında görüşmeler olduğu iddia ediliyor.
İŞTE O BELGE:
http://www.belturk.be/go.php?go=3042...last_news&pg=1
-
Cevap: Tehlikenin farkında mısınız?
Bir zamanlar "Genç Subaylar Rahatsız" diye aslı astarı olmayan gazete başlıkları günümüzde de "Tehlike nin Farkında Mısınız"a dönüşmüş.Evet tehlikenin son derece farkındayım.Tehlike 1980 de olduğu gibi tekrar Yargı-Asker-Üniversite ittifakıdır.
-
Cevap: Tehlikenin farkında mısınız?
AİHM yolunun kapanması, yargının siyasetin kontrolüne girmesi, kuvvetler ayrılığının en temel prensibinin (yargı siyaset ayrımı) çiğnenmesi de seni rahatsız etmiyorsa o zaman konuşacak bir şey kalmamış demektir seninle. Hep beraber bu ülkenin çöküşünü izleriz, sen de bu manzaraya "Evet" demiş biri olarak eserinle gurur duyarsın.”!!!!!!!!
-
Cevap: Tehlikenin farkında mısınız?
Alıntı:
yas2010 rumuzlu üyeden alıntı
AİHM yolunun kapanması, yargının siyasetin kontrolüne girmesi, kuvvetler ayrılığının en temel prensibinin (yargı siyaset ayrımı) çiğnenmesi de seni rahatsız etmiyorsa o zaman konuşacak bir şey kalmamış demektir seninle. Hep beraber bu ülkenin çöküşünü izleriz, sen de bu manzaraya "Evet" demiş biri olarak eserinle gurur duyarsın.”!!!!!!!!
Yıllardır, ”Bakanlık boyunduruğunda olmak istemiyoruz. Bağımsız olmak istiyoruz” diyen yargıçlar, ”İlk bağımsız seçimlerde” bakanlık bürokrasisine oy verdilerse, bize diyecek ne kalıyor ki!
Demek ki, yıllardır talep ettikleri hep yalanmış… Herkes kendine layık yönetimi seçer, onunla yönetilir.
(Fatih Altaylı Habertürk Gazetesi/ 19.10.2010)
Büyük marifet
Vatan Gazetesi’nden Kemal Göktaş’ın haberi, İzmir’e verilen bir “teselli ikramiyesi” sanki:
“İzmir hariç tüm illerde Adalet Bakanlığı’nın desteklediği HSYK listesi en çok oyu aldı.”
Yani.
İktidar sadece İzmir’de amacına ulaşamadı.
Yani.
İzmir yine tek.
İzmir yine farklı.
İzmir yine aykırı.
Derseniz ki:
“Aykırı olmak marifet mi?”
Evet.
Marifet.
Hele işin içinde “baskıya direnmek” varsa...
Bu devirde büyük marifet!
KAYNAK:Feyzi Hepşenkal
Tutunacak dal mı kaldı?
21 Ekim 2010 http://www.milliyet.com.tr/tutunacak...ult.htm?ver=69