Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Alenen sözcüğünün Türkçe karşılığı; herkesin gözü önünde, açıktan açığa dır.
Kanunkoyucunun, kavramları yeteri kadar açıklamadığı, çoğu zaman kavram kargaşasına sebep olduğu konusunda hemfikirim ancak bu maddede (225) aleniyetle ilgili herhangi bir eksiklik olmadığı kanaatindeyim. Aleniyet konusunun şekillenmesine yardımcı olacağını düşündüğüm eski TCK'nın 419. maddesi ile ilgili Yargıtay kararlarını ekliyorum, tartışma daha somutlaşır belki...
T.C. YARGITAY
5.Ceza Dairesi
Esas: 1979/843
Karar: 1979/873
Karar Tarihi: 10.04.1979
Dava: Alenen hayasızca vuz'u harekette bulunmaktan sanık Ali'nin yapılan yargılaması sonunda TCK'nun 419. maddesi gereğince takdiren onbeş gün hapis cezasıyla mahkumiyetine dair (Altındağ Üçüncü Sulh Ceza Hakimliği)'nden verilen 18.09.1978 gün ve 1976/214 esas 1978/1032 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş ve şartı yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Karar: Sanığın, yolda yürümekte olan mağdure Canan'ın karşısına geçerek tenasül uzvunu çıkarıp ona gösterdiği ve bu hareketin belirli bir şahsi hedef tutarak yapılmış olması bakımından sarkıntılık suçunu teşkil ettiği ve şahsi şikayete bağlı sarkıntılık suçundan dolayı CMUK.'nun 151 ve 350. maddelerine göre süresinde ve usulüne uygun şekilde yapılmış bir şikayet buunmadığından Usulün 253/5. maddesine göre kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiği düşünülmeyerek yazılı şekilde hüküm tesisi, yasaya aykırı sanık vekilinin temyiz itrazı ve tebliğname içeriği bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün (BOZULMASINA), CMUK'nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık Ali hakkındaki kamu davacsının TCK.'nun 108 ve CMUK.'nun 253. maddeleri uyarınca düşürülmesine, depo parasının geri verilmesine 10.04.1979 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C. YARGITAY
1.Ceza Dairesi
Esas: 1978/87
Karar: 1979/139
Karar Tarihi: 30.01.1979
(765 S. K. m. 419)
Dava: Alenen cinsi münasebette bulunmaktan sanık Haldun'un yapılan yargılaması sonunda; TCK.nun 419/son maddesi gereğince 6 ay hapis cezasiyle mahkumiyetine ve 647 sayılı Kanunun 4 ve 6. maddeleri uyarınca cezasının 3.600 lira ağır para cezasına çevrilmesine ve ertelenmesine dair (Altındağ Üçüncü Sulh Ceza Hakimliği)nden verilen 5.12.1978 gün ve 978/378 esas, 978/1444 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi o yer C. Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Karar: 1 - TCK.nun 419. maddesinde yazılı eylemleri kanunun müeyyide altına almasındaki asıl amaç, bizatihi ahlaka aykırı fiili değil, bu fiilin alenen işlenmesi sonucu ammenin edep, nezahet ve iffet hislerine vaki tecavüzü cezalandırmaktır. Nitelikleri bakımından herkesin gidebileceği umumi yerlerden böyle bir fiilin işlenmesinde, gece ve gündüz farkı gözetilmeksizin faillerinin tabii şekilde görülebilip görülemediklerine bakılmayarak aleniyet unsurunun varlığı kabul edilip suç oluştuğu halde, fiil özel mahallerde işlendiğinde civardan geçenler tarafından görülememesi halinde aleniyet unsuru oluşmuş sayılamaz. Dava konusu olayın gece 0.03 sularında, sapa bir yolun kenarındaki ağaçların altına park edilmiş bir özel otonun içinde işlendiği şahitlerin ifadelerinden anlaşılmıştır. Kaldı ki, yoldan geçmekte olan polisler, otomobilin böyle tenha bir yere park etmesinden şüphelenip, iyice yaklaşıp otomobilin içine ışık tutmak suretiyle sanığın cinsi münasebette bulunduğunu görebilmişlerdir. Sanıkların cinsi münasebette bulundukları kabul olunan özel otonun içinin özel bir mahal niteliğinde bulunduğu ve hadisede aleniyet unsurunun oluşmadığı gözetilmiyerek yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de:
2 - TCK.nun 419. maddesinde öngörülen ağır para cezası, bu maddedeki her iki hali de kapsadığı halde hüküm altına alınmaması,
3 - Olayın sanığa ait otomobilde cereyan ettiği nazara alınarak, sanığın ehliyetnamesi olup olmadığı araştırıldıktan sonra, sonucuna göre 6085 sayılı Yasanın 60/E maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışmasız bırakılması,
Yasaya aykırı, C. Savcısının temyiz itirazı bu nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün tebliğname gibi C.M.U.K.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.1.1979 tarihinde oybirliği ile karar verildi.