Cevap: Bize neler oluyor?
Beynimizin kimyası değişiyor
Taha Akyol
Milliyet 1 Mart 2010
Gazetemiz Milliyet’in arşiv yönetiminden rica ettim: 1998-1999 arasıdaki iki yılda haber ve köşe yazılarında “irtica, irtica tehlikesi, şeriat tehlikesi” gibi kavramlar kaç defa kullanılmış?
Cevap: Tam 1236 defa!
Peki, on yıl sonra, 2008-2009 arasında aynı kavramlar kaç defa kullanılmış?
Cevap: 370 defa!
Yani yüzde 30’a düşmüş!
Bakın, İlhan Selçuk bile “şeriat meriat gelmez” diyor nihayet.
Peki, aynı dönemlerde “Atatürkçü, Atatürkçülük, Atatürk ilke ve inkılapları, Atatürkçü düşünce sistemi” kavramları ne kadar kullanılmış?
Cevap: 1988-1999 döneminde 763 defa...
2008-2009 döneminde ise 439 defa.
On yıl öncesinin yüzde 58’i kadar yani.
Yeni kavramlar
Aynı şekilde, artık “devrim” kavramını da eskisi gibi kullanmıyoruz. Bugün “İnkılapçıyız, devrimciyiz, devletçiyiz” diye konuşan bir tek CHP’li var mı?
Halbuki “irtica” ve “devrim” kavramları yüz yıldır beyin kimyamızın asli elementleri olmuştu.
Cumhuriyet bu kavramları daha çok kullandı. “Atatürkçü düşünce”yi de anayasalara, kanunlara, ders kitaplarına yazdık...
Ama otuz yıldır bir şeyler değişiyor.
1960’larda Prof. Bahri Savcı’nın teorileştirdiği “Atatürkçü demokrasi” kavramını bugün referans yapan var mı? “İslami demokrasi” kavramı da içi boş bir taklitti, unutulup gitti.
Artık sadece “demokrasi” diyoruz, bir niteleme gerekirse, dünyada olduğu gibi biz de “özgürlükçü, liberal, sosyal” gibi terimleri kullanıyoruz.
Nejat Ölçen’in 1970’lerdeki “Atatürkçü ekonomi” kavramı Anayasa Mahkemesi kararına bile girmişti! Bugün kim ciddiye alır?
Türkiye’nin ulaştığı orta sınıflaşma, eğitim ve dışa açılma düzeyi beyin kimyamızı da değiştiriyor. Artık eski ‘blok’ kavramlar yetersiz kalıyor. Çözüm arayışlarımızı “reform, demokrasi, hukuk devleti, açılım, sosyal politika” gibi kavramlarla ifade ediyoruz.
İktisaden ve kültürce orta sınıflaşan yani modernleşen toplumlar tek fikirli, tek referanslı olamaz; zorunlu olarak demokratik ve çoğulcu olurlar.
Gelecek on yılda...
Göreceksiniz, “irtica tehlikesi” kavramı gelecek on yılda büsbütün gündemden düşecektir. Amerikalıların 1950’lerde McCarthy paranoyaklığını bugün hayretle okumaları gibi biz de 28 Şubat’ın paranoyaklığını daha bir hayretle okuyacağız.
“Atatürkçülük, Atatürkçü düşünce sistemi” gibi ideolojik referanslar gelecek on yılda biraz daha azalacak. Merkez sağ ve merkez sol gibi ana akımların dışında, Yeşil, çevreci, feminist, küreselci, anti-küreselci referanslar bugünküne göre artacak.
“Atatürkçülük” çeşitli kesimlerde değişik yasak ve baskı çağrışımları yaparak ideolojik referans olmaktan çıktıkça, Atatürk milli lider ve kurucu olarak çeşitli kesimlerce çok daha saygı duyulan milli bir simge olarak algılanacaktır, Amerikan kültüründeki “kurucu atalar” gibi...
Türkiye’de “on yıla kalmadan” laikliğin elden gideceğini yazanlarla bir tür bahse giriyorum böylece. Ömrü olanlar on yıl sonra bakıp hüküm verecek.
Herhalde geçen yüzyılda birkaç temel elemente göre şekillenmiş olan beyin kimyamız değişiyor. Daha çeşitli, daha zengin, daha demokratik bir beyin kimyasına geçişin ‘humma’larını yaşıyoruz.
Doğru yoldayız, aman cinnete kapılıp arabayı devirmeyelim.
http://www.milliyet.com.tr/beynimizi...ult.htm?ver=11
Cevap: Bize neler oluyor?
Taha Akyol, İran Devrimi öncesi "irtica" kavramının İranlılarca kaç kez kullanıldığını da araştırdı mı acaba?
(çok düşük ya da "hiç" çıkarsa hiç şaşırmayacağım)
Cevap: Bize neler oluyor?
Sayın Temel;
Taha Akyol'un İran'la ilgili, daha doğrusu İran ile bizim dinsel ve tarihsel mukayesemizi yapan güzel bir araştıması var. Doğan kitapçılık tarafından yayınlanan ve bir kaç baskı yapan "Osmanlıda ve İran'da Mezhep ve Devlet" isimli bu kitapta tarihsel ve dinsel analizler yapılarak, Türkiye'nin İran olup olamayacağı üzerinde duruluyor. Ben çok yararlanmıştım. Bir başka yazar da bu kitaptan bahsederken, "Türkiye'nin neden İran gibi olamayacağını bu kitabı okuyunca anladım" diye yazmıştı. Tam da sorduğunuz soru konusunda olduğu için anımsatmak istedim. Lütfen bu anımsatmayı bir saygısızlık ya da ukalalık olarak algılamayın. Selamlar, saygılar.
Cevap: Bize neler oluyor?
Türkiye ayağa kalktı
Türkiye Siirt'te, Manisa'da ve Şanlıurfa'da yaşanan tecavüz ve taciz olaylarının şokunu üzerinden atamadan bir yüz kızartıcı haber de Kayseri'den geldi.
Bu olaylara kimse sessiz kalamıyor Bakan Nimet Çubukçu dışında son yaşanan bu olayın sorumlusu yine medya mı?
Türkiye bu günlerde bu haftalarda tam anlamıyla utanılacak olaylar yaşıyor.Siirt, Manisa, Şanlıurfa son olarakta Kayseri peki bu işin sonu nereye varacak?
Munet Haber
Cevap: Bize neler oluyor?
`Dernekte değil, dışarda fuhuş yapıyoruz hakim bey'
BURSA'da 4 yıl önce kurulan ve kısa adı Gökkuşağı olan Travestileri Transseksüelleri Geyleri ve Lezbiyenleri Koruma Yardımlaşma ve Kültürel Etkinlikleri Geliştirme Derneği Başkanı Öykü Evren Özen'in, `dernek binasında fuhuş yaptırdığı' iddiasıyla yargılandığı davada, tanıklık yapan travestiler, "Dernekte fuhuş yapılmıyor, hakim bey. Biz fuhuşu dışarıda yapıyoruz" dediler.
12'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde dün `Dernek binasında travestilere fuhuş yaptırmak' suçundan hakkında 1 ile 3 yıl arasında hapis cezası istemiyle dava açılan tutuksuz sanık Öykü Evren Özen, suçlamaları kabul etmedi. Bu nedenle derneğin de kapatılmasının istendiği duruşmada tanık olarak dinlenen Gökkuşağı Derneği üyesi travestiler ise dernekte fuhuş yapılmadığını vurgulayarak, "Derneğe çay, kahve içmek için gidiyoruz. Dernekte fuhuş yapılmıyor, hakim bey. Biz fuhuşu dışarıda yapıyoruz" dediler.
Tanık olarak dinlenen `İren' takma adlı travesti Mesut Şaban Okan ise mahkeme heyetine, "Dernekte fuhuş yapılmıyor. Hatta başkanımız Öykü biz derneğe giderken açık seçik kıyafet giymemize bile kızarken, orada nasıl fuhuş yaparız. Bu mümkün değil. Ancak ben 14 yıldır fuhuş yaparak geçiniyorum. Travestiyiz diye bize iş verilmiyor. Türkiye şartlarında elimizden başka bir şey gelmiyor. Söyleyin biz başka ne yapabiliriz" dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Sait Kaçar ise "Bunu ben bilemem" diye yanıt verdi.
Mahkeme hakimi, eksik evrakların tamamlanması için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Öykü Evren Özen hakkında daha önce de İstanbul 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde zorla fuhuş yaptırmak, çete kurmak suçlarından 31.5 yıl hapis cezası verildi. Bu dava Yargıtay aşamasında.
Vatan
Cevap: Bize neler oluyor?
Taciz! Bir skandal haber de İzmir'den
Türkiye'de son günlerde okullarda meydana gelen cinsel taciz olaylarına İzmir'den bir yenisi eklendi.
İzmir'in Urla ilçesindeki bir ilköğretim okulunda beşinci sınıf öğrencisine cinsel tacizde bulundukları öne sürülen beş öğrenciden üçü tutuklandı.
Alınan bilgiye göre, Urla'daki bir ilköğretim okulunda beşinci sınıfta eğitim gören bir öğrenci, öğretmenlerine, yaşça büyük olan bazı öğrencilerin uzun süredir kendisine cinsel tacizde bulunup, görüntülerini cep telefonuna çektiğini söyledi.
Öğretmenlerin, polise haber vermesiyle başlatılan soruşturma kapsamında okulun sekizinci sınıfında okudukları öğrenilen beş öğrenci, polis tarafından gözaltına alındı.
Urla Adliyesine sevk edilen beş öğrenciden üçü tutuklandı.
Olayın hassasiyeti nedeniyle detaylı açıklama yapmayan Urla Kaymakamlığı'na vekaleten bakan Seferihisar İlçesi Kaymakamı Şakir Erden, "Üzücü bir olay. Hem adli hem idari soruşturma sürüyor. Milli Eğitim müfettişleri yaşananları araştırıyor" demekle yetindi. CNNTürk
Millet acaip sapıtmış. GDO lu ürünlerden olsa gerek !
Ne bu , olacak şey değil, tövbe tövbeee...