Adli sicil kaydının silinme süreci
Merhabalar
Benim 04/10/2001 tarihinde kesinleşen bir dava sonucum vardı.Bu sicilim 5 yıl sonra silineceği söylendi.benim üniversite ve askerlik zamanlarımdan sonra 5 yıl tamamlandı.ve ben bugün yani 21/12/2006 tarihinde asli ceza mahkemesine müracat ettim bunun silinmesi için.işte dilekçe yazdım,asliye ceza nöbetçi hakimine onaylattım ve oradaki görevli bayana verdim evrakları.onlarda bana bu evrakları ankaraya göndereceklerini söylediler.ancak 4 ay kadar sürüyormuş silinme işlemi yani evrakların sırada bekleme olayından dolayı.4 ay sonra da gidip sabıka kaydı çıkartıp öğrenebileceğim.
eskiden bu şekilde olmuyordu direkt ''adli sicil ve istatistik genel müdürlüğüne'' dilekçenizi gönderebiliyordunuz.onlarda cevabı 1 ay kadar sonra adresinize postalıyorlardı.ben bir ara denemiştim.tabi o zaman süre dolmamıştı.ve gelen mektupda da aynen şöyle yazıyordu ''....haber numaralı erteli kaydınız deneme müddetinin henüz tamamlanmamış olması nedeniyle silinme şartlarının oluşmadığı,ancak;5352 sayılı Adli Sicil Kanunun Geçici 2.maddesi gereğince yasal koşulları oluştuğunda gereğine tevessül edilebileceği hususunda,
bilgi edinilmesini rica ederim.''
altında da işte daire başkanının isim soyisim ve imzası vardı.
ben sabıkamın silinmesini istiyorum bir an evvel çünkü işe girmem lazım.acaba 3-4 ay zaman dilimi çok uzun değil mi?bunu kısaltmamın bir imakanı var mı?adli sicil'e telefon mu edeyim?e-posta mı atayım?
bir de merak ettiğim bir şey var ya silinmezse ne olacak?hukuk bu hep değişiyor.silinir mi yani?bana gelen resmi mektup silineceğini doğruluyor mu?
siz ne dersiniz bu konuyla ilgili merak ediyorum.gidip bir avukata danışayım mı?bütün iş yerleri istiyor çünkü sabıka kaydını
mesajlarınızı bekliyorum.teşekkür ederim.
Yönetimin Notu:Bu konuda çok detaylı forumlarımız mevcut. Lütfen "forum arama" seçeneğini kullanınız.
Re: Adli sicil kaydı silme
adlisicillerin silinmesi;1-Emniyette,G.B.T.diye bir bölüm bulunur sen eyer askeri okul,polis 0kulu gibi KAMU KURULUŞLARINA GİRECEKİSENİZ,(GÜVENLİTAHKİKATI İCİN ) bu kuruluşa (gizli yazı ile sorulur)2-Adli sicil(Sulh,Asdliy,Agır)ceza mahkemeleri vardır bunların hangisinde yargılanıp,ceza aldın ise (sulh,5,Aliye10,agır15)sene gectikten sonrabir dilekce ile ceza aldıgın mahkemeye baş vurup,mahkeme dosyanıadli sicsil'e gönderip silinmesisns saglar.G.B.T.'da kayıdın varsa,mahkemeden berat etmiş isen berat ettigin mahkeme karırı ile İçişleri Bakanlıgına başvurup kaydının silinmesini istiye bilirsiniz..
Re: Adli sicil kaydı silme
Alıntı:
erenhalil rumuzlu üyeden alıntı
merhabalar c:000002003c0128452 (99021786-03)
27.10.2000 ck:525/B-2;647SA 6.ŞİŞLİ;1.ASLCM 1Y H;91260000 AP. 15/11/2002 2001/2592-2002/920 25/12/2002 tarihinde DOLANDIRICILIK sucundan ceza aldım ve bu cezam 647 sayılı kanunu 6. maddesine göre tecil edildi. Şimdi sormak istiyorum bendemi 5 yıl bekliyecem sabıkamın kalkması için? Aldığın bu ceza memur olmamı etkilermi cevap yazarsanız cok memnun olurum.
657 sayılı Devlet memurları kanunun ilgili maddesi derki;yüz kızartıcı suçlardan tecil edilmiş olsa dahi (1)gün ceza alsanız memuriyetten ihrac olusunuz,kabahat nev'inden suclardan ise (6)yani(180)güngecerse daha sonra bu ceza limiti(kabahat nev'i suclarda) 1 yıl'a cıktı sen ancak, sabıkalılar icin iş yerlerinde ayrılan kontenjandan iş baş vurusu yapabilirsin
Re: Adli sicil kaydı silme
765 sayılı yasa göre cezaya hükmedilip 647 sayılı yasa gereği cezası tecil edilen kimsenin suçun kesinleşme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde suç işlemediği takdirde mahkumiyeti vaki olmamış sayılır ve adli sicil ve arşiv kaydından çıkarılır.Bu suç yüzkızartıcı suç dahi olsa konuya esas olan mahkumiyetin vaki olmamış sayılacağından(suç hiç işlenmemiş sayılacak) bu süre sonunda devlet memuru olmanızda herhangi bir sorun bulunmamaktadır.Ancak sadece kamu görevlisi olamazsınız çünki; kamu görevlisi olmanız için hakkınızda güvenlik soruşturması yapılacak ve sonucu olumlu çıkmayacaktır.
Re: Adli sicil kaydı silme
sn.patella,ömgretmenler 657 sayılı devlet memurudur,657 yasa da derki yüz kızartıcı suçlardan (1) gün dahi ceza alanlar Devlet memuru olamazlar siz adli sicilden sildirmeniz birşey degiştirmez cünkü,güvenlik tahkikatı diye bir olay var seni atıyacak bakanlık ikamet ettigin mahalde bulunan ilgili birimlerden güvenlik tahkikatını istiyecek,senin bu yapmış oldugun eylem,güvenlik tahkikatında ilgililer tarafından bidirilecektir.Senin işin çok zor bence özel sektöre yönlen.
Re: Adli sicil kaydı silme
Adlİ Sİcİl Kayitlari Uygulamada Otomatİk Olarakmi Sİlİnİyor Yoksa Talepmİ Gerekİyor ? Otomatİk Olarak Sİlİnmİyorsa Ertemede Olumsuzluk Yaratmiyormu?
Re: Adli sicil kaydı silme
SİlİneceĞİnİ Zannetmİyorum
Re: Adli sicil kaydı silme
peki özel sektörde çalışan biri için bakaya suçu işlemiş olmak yüz kızartıcı veya işe girişte engel olabilecek bi şuçmudur?
Re: Adli sicil kaydı silme
bakaya suçu yüzkızartıcı bir suç değildir.
( zimmet, ihtilas, irtikap, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istismal ve istihlak kaçaklığı dışında kalan kaçakçılı suçları, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma suçlarında biriyle mahkum olanlar) senin dediğin suçlar işte bunlar.
Re: Adli sicil kaydı silme
Sayın Av. Tayfun EYİLİK ' e KM ile sormuş olduğu soruya cevaben...
5237 sayılı yasanın 6 md.
c) Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi,
devlet memuru ise kamusal faaliyet dışında kalan devlet organlarının yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi, olarak anlaşılacağı aşikardır.Bu sebeble kamu görevlisi ile devlet memurunun aynı faaliyetleri yürütmediği dolayısıyle memurluğa yada kamu görevine alınacak kişilere haiz şartlar arasında farklılıklar bulunduğu (örneğin, polis memuru olacak kamu görevlisi alımında güvenlik tahkikatı yapılırken KİT lere alınan devlet memurlarına güvenlik soruşturması yaplımaması)
Yeni Türk Ceza Kanunun "Kamu İdaresinin Güvenirliğine ve İşleyişine Karşı İşlenen Suçlar" bölümündeki, zimmet, rüşvet, görevi kötüye kullanma ve diğer maddelerde, "Devlet Memuru" tanımı yerine "Kamu Görevlisi" tanımı getirilmiş fakat kamu görevlillerini kim olduğu tam olarak ortaya konmamıştır.
Eski Kanunda 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel ile 399 sayılı KHK'ye tabi personel de devlet memuru olarak cezalandıırılırken, özelleştirme kapsamına alınan bir çok kamu kuruluşu 399 Sayılı KİT statüsünden çıkarılarak özel hukuk hükümlerine tabi tutulmakta ve eski T.Ceza Kanunun 228, 230 ve 240. maddelerdeki görevi ihmal, görevi kötüye kullanma fiilerinden dolayı yargılanamamaktaydılar. Bu durumda sermayesi hazineye ait olan ve halen özelleştirme kapsamında bulunan ve özel hukuk hükümlerine tabi kamu bankaları ve Telekom gibi kamu kuruluşlarının personelinin yeni TCK'da kamu görevlisi olup olmadığını zamanla Yargıtay İçtihadları ortaya koyacakdır.
Bu konuya ilişkin Adalet Bakanlığını web sayfasında yayınlanan Yargıtay Üyesi İsmail Malkoç un makalesini bu hususu ortaya koymaktadır.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar
"Suçun Faili:
1) Kamu görevlisidir. Bu kavram, madde 6/c de “Kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi”,
Şeklinde tanımlanmıştır. 6. madde gerekçesinde ise:
“765 sayılı Türk Ceza Kanunundaki (memur) tanımının doğurduğu sakıncaları aynen devam ettirecek nitelikte olan tanım, tasarı metninden çıkarılarak; memur kavramını da kapsayan (Kamu görevlisi) tanımına yer verilmiştir. Yapılan yeni tanıma göre, kişinin kamu görevlisi sayılması için aranacak yegâne ölçüt, gördüğü işin bir kamusal faaliyet olmasıdır.”
Gerekçenin devam eden paragrafında açıklamalara devam edilmiş ve önceki dönemde yasalarla, uygulama ve öğretinin üzerinde anlaştığı görevliler örnek gösterilmiştir. Ancak yine de odacı, asansörcü…gibi görevlilerin kapsamda olup olmadıkları tartışmalı bırakılmıştır.
Kamu görevlisi kavramı en başta Anayasa’da 128 ve 129. maddelerde yer almaktadır.
Fail suç işlediği sırada kamu görevlisi ise yeterlidir. Sonradan sıfatı kaybetmesi sonucu etkilemez.
Kamu görevlisinin Anayasa 128 ve 129 uncu maddelere göre belirlenmesi yine de uygulamacıları çok uğraştıracaktır: Belirli olabilen tek ölçü, kamu otoritesine ait bir yetki kullanır durumda olmasıdır. Ama memur kavramından daha geniş olduğu açıktır.
765 sayılı yasa döneminde benimsenen ceza uygulamasında memur, idare hukukunda memur ayrımı terk edildi denebilir. Konu zimmet suçu bakımından artık kendisine para veya mal, eşya verilebilen görevlilerin fail olması gerekecektir.
Yalnız yasaların açıkça ve kesin olarak bu tür değerlerden uzak tuttuğu görevliler hariç olacak mıdır? Fiili durum zimmet konusu malı, görevlinin kabule yetkili olup olmaması sonucu değiştirmeyecekse ya da yasaların emredici-engel hükümlerine rağmen görevlendirmelerde suç oluşacaksa bir tutarsızlık söz konusu olacak ve uygulamanın buna bir çözüm getirmesi ve bu durumda suçun oluşamayacağına karar vermesi yolu seçilebilecektir. Ama yine de yasal hükümlerin çelişmemesi bakımından kesin engel bulunması halinde bu suçun oluşmayacağının kabul edilmesi uygun olur.
2) Memur Sayılanlar –Memur Gibi Ceza Görenler
Uygulamadan vereceğimiz örneklerle ve aşağıdakilerin benzeri birçok yasada yer alan hükümlere dayanılarak memur suçlarından diğer bir kısım görevlileri de cezalandırmak olanaklıdır.
a) 3771 sayılı KİT.
b) Milli Piyango Kanunu (spor- toto/ sayısal loto)
c) 2860 sayılı Kanun,
d) Dernekler Kanunu,
e) Kooperatifler Kanunu,
f) Asker (As. Ceza)
g) Bakanlar Kurulu üyeleri
Yabancı ülke memurları fail olamaz.
3) Devlet Malı Sayılma: Bazı özel yasalarda kurumun mallarının devlet malı sayılacağı ve bu mallara karşı suç işleyenlerin devlet memuru gibi cezalandırılacağı yazılıdır. Memurlar gibi cezalandırılma ile ilgili yasada açık bir hüküm varsa olanaklıdır.
Devredilmiş: (Zilyetlik) .Görevleri nedeniyle kamu görevlilerinin suç konusu mala zilyed olmaları aranır.
Koruma ve Gözetimle Yükümlü: Kurumların bazı üst yöneticilerinin o kurumun mal ve değerlerini koruma ve gözetimle yükümlü oldukları kabul edilir. Bunlar yasal düzenlemelerle uygulamanın belirlenmelerine göre saptanır. Sözü edilen görevlilere mal ve değerlerin devredilmesi ve devri gerekmez. Zilyed olmaları aranmaz. Bu nitelikleri taşıyanların kurum mallarını zimmete geçirmeleri halinde suç oluşur.
Eşyanın Aidiyeti: Eşya devlete bir kuruma (resmi—özel) bir özel ya da tüzel kişiye ait olabilir. Önemli olan görev nedeniyle görevliye zilyedliğinin devredilip edilmediğidir."
Adalet Bakanlığı seminer notlarında ise kamu görevlisi şu şekilde açıklanmaktadır..
"Tanımlar" maddesinde “kamu görevlisi” kavramı yeni bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilindiği gibi, bu konu yürürlükte Ceza Kanununun anlaşılmaz olan 279. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu maddeye doktrin bir anlam vermiş ve daha sonra Yargıtay’ın içtihatlarıyla da bu doktrin doğrultusunda bir uygulama oluşmaya başlamıştır. Ancak bu maddenin içeriğini hukuk tekniği bakımından doldurabilme imkanı ortaya çıkmamıştır. Yeni Ceza Kanununun kamu görevlisi kavramı tanımı ile bu karmaşaya son verilmiş ve yürürlükteki Ceza Kanununun 279. maddesine nazaran kamu görevlisi kavramının alanı genişlemiştir. Ama diğer kanunları göz önünde bulundurursak farklı bir durumla karşılaşılır. Zira, bazı kanunlarda, bu kanunların her birinin kapsamına giren suçlar açısından kişileri ceza kanunu tatbikatında memur sayılacağı yolunda düzenlemeler yer almaktadır. Örneğin, Kooperatifler Kanununda kooperatif yönetim kurulu üyelerinin memur gibi cezalandırılacağı yolunda düzenleme yer almaktadır. Kooperatif yönetim kurulu üyelerinin kamu görevlisi olmadığı ortadadır, ama buna rağmen Kooperatifler Kanunu kooperatif bünyesinde faaliyet icra eden bu kişilerin kooperatif zararına olarak işlemiş bulundukları suçlardan dolayı kamu görevlisi (memur) gibi cezalandırılacaklarını öngörmektedir. Bu özel kanunlardan hareketle meseleye bakılacak olunursa, kamu görevlisi kavramının alanının daraltılmış olduğu sonucuna ulaşırız.
Yürürlükteki Kanunun 279. maddesindeki tanımın bir yanlışlığı vardı. Aslında bir kamu görevi, bir kamusal faaliyete görevli olarak katılan kişileri ifade etmektedir. Görevli olan kişiler açısından bakıldığında kamu görevlisi ifadesini kullanırsınız. Buna karşılık bir kamusal faaliyetten yararlanan kişiler açısından meseleye baktığınızda bu bir kamu hizmeti olarak ifade edilir. Yani kamusal faaliyete bakış açınıza göre bir kamusal faaliyet kamu görevidir veya kamu hizmetidir. Bu kamusal faaliyeti yürütenler açısından kamu görevidir. Bu kamusal faaliyetten hizmet olarak yararlananlar kişiler açısından bu bir kamu hizmetidir. Bu bakımdan bir kamusal faaliyetin yürütülmesine sürekli, süreli veya geçici olarak katılan herkes kamu görevlisidir. Ama yine 5237 sayılı Kanunun 6. maddesinin gerekçesinde şu husus vurgulanmış bulunmaktadır. Bir kamusal faaliyetin yürütülmesine ihale hukukuna dayalı olarak katılan kişi kamu görevlisi değildir. Orada özel hukuk hükümleri çerçevesinde özel hukuk durumu söz konusudur ve ceza kanunun genel hükümlerinden hareketle bu faaliyete ihale hukuku ilişkisine dayanarak katılan kişilerin sorumluluğu yoluna gidilebilir."
SORU: Bilindiği üzere 765 sayılı yasanın 279.maddesinde bir ayırım vardır. Kamu görevi (amme vazifesi) yapan memur sayılır, kamu hizmeti yapan kural olarak memur sayılmaz ancak özel kanunda bu yönde hüküm varsa memur sayılır. Bundan başka mevzuatımızda çeşitli yasalarda memur gibi sorumlu tutulma hükmü bulunmaktadır. Yeni Kanununun 6.maddesinin ( c ) bendinde kamu görevlisi tanımlanıyor. İlk anda bu tanımın açıklığı karşısında sorun kalmıyormuş gibi görülüyor. Ancak Anayasamızın 129. maddesinde memurlar ve kamu görevlileri ibaresi vardır. Anayasadaki ve diğer yasalardaki tanımlardan ya da kavramlardan sonra bu tanımla onlar arasında içerik açısından fark var mı?
CEVAP: Bilindiği gibi Türk Ceza Kanununda kamu görevi ve kamu hizmeti ayrımı yapılıyor, Memur kavramının kapsamını daraltmak için “kamu görevlisi olma” kriteri getirilmiştir. Ancak diğer taraftan da bu kriter yetersiz kaldığı için TCK. M. 279’da kamu hizmetlisi sayılan kimseler, kanunun deyimiyle amme hizmetiyle muvazzaf olanlar, görevli oldukları kurumların kuruluş kanunlarına konulan hükümler vasıtasıyla memur gibi cezalandırarak karmaşık bir uygulama ortaya çıkarılmıştır. 1940’lı yıllarda Sahir ERMAN Hoca’nın yazdığı bir makalenin tesiriyle de Yargıtay kararlarında “amme vazifesi” nedir? Kamu görevlisi (amme vazifesi yapan) kimdir? Amme hizmeti nedir? Amme hizmetlisi kimdir? Bunun ayrımı yapıldı ve doktrin ve uygulamada bir mutabakat sağlandı. Bu uygulama devam ederken, 1982 Anayasası, doktrin ve uygulamada yerleşmiş bu ayrımdan farklı olarak 129. maddenin zannediyorum son fıkrasında “memurlar ve diğer kamu görevlileri” ibaresini kullanmak suretiyle yeni bir karışıklığın ortaya çıkmasına sebebiyet vermiş, iş bununla da kalmamış Anayasada kullanılan bu terimler bazı kanunlarda da (örneğin, 765 sayılı Kanunun 243. maddesi) kullanılarak, yeni bir tartışmaya sebebiyet verilmiştir. 279. madde anlamında kamu görevi yapan zaten memur olduğu için memurlardan başka diğer kamu görevlilerinin kim olduğu tartışması ortaya çıktı. Ayrıca benzer ifadeler 243.maddeye de konuldu başka yerlere konuldu. Bunların doğru olmadığını ifade etmiştik çeşitli kitaplarımızda veya diğer platformlarda. 1982 anayasasında biraz önce sayın MALKOÇ’un ifade ettiği düzenleme dolayısıyla (memurlar ve diğer kamu görevlileri denilmesi) sanki memurun dışında başka ceza hukuku anlamında kamu görevlisi varmış gibi bir anlam ortaya çıktı. Sonuç itibariyle yapılan yeni düzenleme ile kamu hizmeti, kamu görevlisi ayrımının doğru bir ayrım olmadığı, çünkü aslında kamusal faaliyeti ifa edenlerin, fonksiyonu yerine getirenlerin kamu görevlisi, işin hizmet alanlar bakımından değerlendirilmesi halinde ise kamu hizmetinin söz konusu olacağını, TCK m.279”daki ayırımın hukuki bir zemine oturmadığını ifade ediyoruz. Mevcut anlayış bakımından da konuyu değerlendirirsek şöyle söylemek yanlış olmaz. Mevcut kanun (765 sayılı K.) kapsamında kamu görevini yapanlar ile kamu hizmeti ile muvazzaf sayılan kimseler yeni düzenlemede kamu görevlisi sayılacaklardır. Şu andaki deyimle memur gibi değerlendirilecek bu suretle tüm personel bakımından özel kanunlarda hüküm olan Devlet Demir Yollarının kuruluşu hakkındaki kanun, Ziraat Bankasanın Kuruluşu hakkındaki kanun gibi vb. düzenlemelere ihtiyaç kalmayacak, bunlardaki personel kamu görevlisi başka bir ifade ile TCK anlamında memur sayılacaktır. Yapılan faaliyetin niteliği kamusal faaliyet olduktan sonra bunlar hepsi TCK anlamında kamu görevlisi sayılmaktadır.
SORU: 6. maddedeki kamu görevlisi tanımı ve 5. madde karşısında kooperatif yöneticisi artık zimmet suçunun sanığı olabilir mi?
CEVAP: Bu düzenleme Sadece Kooperatif Kanununda yok, böyle bir uygulama, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanununda var, Milli Piyango Teşkilatının Kurulması Hakkında Kanunda var. Bunlar nitelikleri itibariyle zaten şu andaki mevzuata göre kamu görevlisi kabul edildikleri için değil özel düzenleme gereği memur sayılıyorlar. Bunların kamu hizmeti veya kamu görevi yapmadığı şimdi de kabul ediliyor. Ama kanun koyucu bunların işini ve fonksiyonunu önemli gördüğü için memurlara benzeterek memur gibi sorumlu tutuyor. Bunda yeni uygulama açısından bir problem doğmayacaktır. Ancak doğrusu 1 Nisan’a kadar yeni bir düzenleme yapılmasıdır, ama yapılmadığı taktirde şu andaki duruma göre bunlar kamu görevlisi sayılmadıkları halde, memur gibi sorumlu tutulmaya devam edileceklerini düşünüyorum. Kanunlara baktığımızda Yeni Kanuna göre kamu görevi yapmadıkları açık olan birimler vardır. O görevlilerin bağlı oldukları özel kuruluş yasalarında özel hükümler vardır “Kurumun malları devlet malı sayılır. Bunlara karşı suç işleyenler memur gibi sorumlu olur” şeklinde hükümler yer alır.
Bu konuda farklı bir görüş olarak şu şekilde de düşünmek mümkündür; Kooperatif yöneticisinin, yeni tanıma göre kamu görevlisi olmadığı konusunda bir kuşku yoktur. Burada 5. maddedeki düzenleme nedeni ile 6. maddedeki kamı görevlisi kavramı artık kooperatifler kanunu ve diğer kanunlar bakımından da geçerlidir. Dolayısıyla o kanunları da değiştirmiştir. Kanun koyucu şimdi olduğu gibi 5237 sayılı kanunun yürürlüğe girmesine kadar açık bir düzenleme yapmazsa, Kooperatifler Kanununun ilgili maddesini değiştirmese dahi, bundan 5. maddedeki düzenleme ve 6. maddedeki tanım nedeni ile orada sadece artık emniyeti suistimal ya da güvenliği kötüye kullanma suçu söz konusu olacaktır. Zaten Emniyeti suiistimal suçunun cezası artırılmış olduğu için pek fazla problem çıkmayacaktır.
Re: Adli sicil kaydı silme
Arkadaşlar benim 2004 yılında eski TCK' nun 345. maddesine istinaden 10 ay hapis cezası aldım ve bu cezam ERTELENMİŞTİR. Bu cezam adli sicil kaydına geçmiştir. Bu kaydı sildirmek için 15.01.2007 tarihinde Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne müracaat ettim ve gelen cevapta;
Ankara 9. Asliye Ceza Mahtemesinin 03/06/2004 tarih ve ..........E.K. sayılı ilamı ile verilerek oluşturulan ............. haber numaralı erteli kaydınızla ilgili olarak geçmesi gereken yasal sürenin henüz tamamamlanmamış olması nedeniyle silinme şartlarının oluşmadığı, ancak; 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun Geçici 2. maddesi istinaden koşulları oluştuğunda gereğine tevessül edilebileceği hususunda;
diye cevap gelmiştir. Benim anlamadığım konu 5253 sayılı Adli Sicil Kaınununun Geçici 2. maddesi istinaden koşulları oluştuğunda gereğine tevessül edilebileceği kısmı, bu neyi ifade ediyor.
Vekaletle adli sicil kaydı alma
Merhaba,
Cevabını alamadığım bir konuda tekrar yardımınızı istiyorum.
Adli sicil kaydını sadece bir avukata vekalet vererekmi aldırabilirim yoksa herhangi biri mesela eşimvekaletle alabilirmi,ayrıca vekaletin yanında kimliğimi de götürmesi gerekiyormu?
Teşekkürler.
Re: Vekaletle adli sicil kaydı alma
Eşinize çıkartacağınzı vekaletname'de tüm resmi kurumlarda işlem yağma yetkisi vermeniz halinde; eşinizde adli sicil kaydınızı alabilir.
Re: Vekaletle adli sicil kaydı alma
Duygu hanım çok teşekkürler.
Re: Adli sicil arşiv kaydı
aynı suçtan 97 yılında sabıka aldım. 2002 yılında mahkemeye başvurup sabıka kaydımı sildirdim. 2003 2004 2005 te sabık akaydı alıp memurluk başvurusu yapsaydım sabıka kaydımda adli sicil kaydı yoktur yazacaktı ben şu an sabıka kaydı istediğimde 2006 haziranında çıkan yasaya göre adli sicil kaydı yoktur adli sicil arşiv kaydı vardır yazıyor.
elimdeki sabıka kaydı ( adli sicil kaydı yoktur. adli sicil arşiv kaydı vardır) ile memurluk başvurusu yaptığımda senin arşiv kaydın var memur olmamazsın denilir mi . lütfen cevap bekliyorum
Re: DGM' de Yargılanan suçun sicilde Temizlenmesi
Ceza aldığınız kararın kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içersinde, aynı suçtan ceza almazsanız siciliniz temizlenir
Re: DGM' de Yargılanan suçun sicilde Temizlenmesi
Yanıt için Teşekkür ederim, ama yeni ceza Kanunları ile her hangi bi değişiklik olmadı mı hiç bu hususda?
Avrup yasaları uyumluluk paketlerinde bunlar hiç etkilenmedimi?
Beni zamanında savunan Avukatım Muhiddin Yüzüak 5 sene sonra siline bilineceğinden bahsediyordu ?
Re: Adli sicil kaydı silme
Sayın Dilek Hanım, öncelikle böyle bir sitede böyle güzel bir sitede insanlara yardım ettiğiniz için gönülden teşekkür ederim.
Size bu yolla ulaşmam mümkün oldu ancak. Çünkü; bu siteye yeni üye olduğum için mesajların nasıl gönderildiğini bilmiyorum. Bu konu hakkında hatam varsa kusura bakmayın.
Ben 1979 Gaziantep doğumluyum, öğrenimimin her düzeyini Gaziantep'te tamamladım. Şu an üniversitede mezunuyum. En son bitirdiğim okul Gaziantep Üniversitesi "Beden Eğitimi Öğretmenliği" bölümü olmakla beraber, patella kullanıcı adlı arkadaşımızın sorunuyla aynı sorunu taşımaktayım.
Gençlik yıllarında yaptığım bir hatadan dolayı tutuklandım ve bu konudaki cezam para cezasına çevirilerek ertelendi. Bu arada suçum hırsızlıktı. Şu an bu kararın üzerinden 5 yılı aşkın bir süre geçti. Geçen sene şubat ayında askere gitmek istedim ve askerlik şubesine başvuruda bulundum. Bana 1 yıl sonra askere gidebileceğim söylendi; fakat ben hemen gitmek istediğimi söyledim ve dilekçemi verdim. Dilekçemin karşılığı olarak aynı yıl içerisinde aralık ayında sınava girip gideceğim söylendi ve sınava girmeden bir kaç gün önce askerlik şubesine çağırıp haklarımın elimden alındığını ve 15 ay er statüsünde askerliğimi yapacağımı söylediler. Ben o tarihten bu yana askerlik şubesine hala uğramadım ve avukatlarla görüştüm. Hiç bir avukat bana yardımcı olamadı ve hala uğraşıyorum. Ama yalnızca bir avukat 10 milyar para karşılığı bu işini hallederim dedi ama ben yanaşmadım.
Askerlik şubesine gittiğimde 5 yıllık sürem hala dolmamıştı ve şu an o olayın üzerinden 1 yıl geçti ve sürem doldu.
Ben şu anda ne yapabilirim nereye başvurabilirim ve nasıl haklarımı geri alabilirim. Bu konuda bana yardımcı olabilirseniz sevinirim. Bilgilerinizden yararlanmama izin verirseniz minnettar olurum.
Bu arada ben hala sicilimin silinmesi için bir işlem yapmadım. Bir kaç gün önce sicil kaydı aldım ve sicil kaydımın arşive dahil edildiğini ve hala sicilimin bulunduğunu ifade ediyor.
Bana bu konuda en kısa zamanda yardımcı olursanız çok sevinirim. Çünkü şu anda kaçak durumdayım. Eğer yapabileceğim veya hakkımı alabileceğim bir yol yoksa be askere bir an önce gideyim daha fazla zaman geçmeden.
Saygılar, başarılar
Re: Adli sicil kaydı silme
Bu arada ben hala sicilimin silinmesi için bir işlem yapmadım. Bir kaç gün önce sicil kaydı aldım ve sicil kaydımın arşive dahil edildiğini ve hala sicilimin bulunduğunu ifade ediyor.
demişsiniz sayın Philips...
Bu çok ciddi bir durum..
Anlaşıldığı üzere, arşive alınan eski tarihli kayıtların bile sabıka kaydında bir dipnot olarak göründüğü kesin..
O kadar mücadele verdik bu kendimizle ilgili olan kaydı sildirip arşive aldırdık..
İş verenlerin miğdesini bulandırmamak için yapılan bütün bu girişimler bunun için
miydi şimdi ???
Re: Adli sicil kaydı silme
Kanun öyle dese de şu anda geçmişte işlenmiş bulunan adli sicil kayıtları otomatik olarak silinmiyor.Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü'ne hitaben yazılacak dilekçe ile 30 gün içinde siliniyor.Durumun aciliyetini gösteren belgeleri dilekçeye eklerseniz bu süreç hızlanır.