Karakolda da ayna var :)
Gerçi pardon filminden hatırladığım artık hijyen takılıyorlarmış son sistem bilgisaylı falaka, elektrikli filistin askısı, AB onaylı kum torbası vs. son sistem son teknoloji (tabi bunlar işin espirisi :) ).
Printable View
Karakolda da ayna var :)
Gerçi pardon filminden hatırladığım artık hijyen takılıyorlarmış son sistem bilgisaylı falaka, elektrikli filistin askısı, AB onaylı kum torbası vs. son sistem son teknoloji (tabi bunlar işin espirisi :) ).
Konu hortlamış olacak belki ama tam benzeri olay başıma geldi şurada anlattım: https://www.hukuki.net/showthread.php...ht=#post517550
YAlnız benim olayda aktör savcı değil enstitü müdürü hakkımda açılan da adli soruşturma yerine disiplin soruşturması ve doktoradan attırmaya çalışmış hapse attırmak yerine :)
İlginçtir bu konuya 15/02/2013 tarihinde mesaj yazmışım benzer olaybaşıma geldiğinde ben karşı tarafa dava açınca karşı taraf da benim kurumuma resmi yazı göndermiş "kendisi uniplidir bizim üniversitede göreve başlaması lazımdı başlmadı" diyerek beni bu kez de işten attırmaya çalışmış. Unipli olmadığıma dair belgenin tarihi de 15/02/2013 Konuyu açan arkadaşla kader birliğimiz var :)
Bence Türkiye'nin en önemli sorunu her zaman adaletsizlikti. Benim için kişi başı gelirin yüksek olmasından çok daha önemli olan yargıya güvenebileceğim bir ülkede yaşamaktır. Türkiye'de özellikle devletin vatandaşa yaptığı haksızlıklarda vatandaşın haklı çıkma ihtimali sıfır. Bizim devlet anlayışımız bu durumun devleti güçlendirdiği görüşünde ama bence tam tersine zayıflatıyor. Savcıların konumlarını kötüye kullanarak insanları sırf kişisel ilişkilerinde sorun yaşadıkları için dava etmeleri ve meslektaşları savcı ve hakimlerin buna engel olmak yerine destek olması kabul edilebilir bir durum değil. Ama sizin olayda Türkiye koşulları göz önüne alındığında bence ucuz kurtarmışsınız. Geçmiş olsun.
Hak ararken bile uslüp ve yaklaşımı muhafaza etmek gerek. "seni amirine şikayet edeceğim" , ifadesi, minikte olsa bir tehdittir. Kim olursa olsun bu tehditten hoşlanmaz. İnsan olmanın tabiatında bu vardır. Ve insan olmanın tabiatında, kişi elindeki kozu da kullanır.Önce "insan", sonra "meslek".. bu sıra hiç bir zaman değişmez.
1 yıl süren mahkemede, harcanan enerji, bozulan moral, kafada taşınan 1 yıllık külfet...neden? .."ben nerede hata yaptım da bu başıma geldi " diye kimse içe dönük kendisini sorgulamaz.
Adına beraat deniliyor ama, bir yıl mahkemeye gelip gitmek bile bir cezadır. Kontrolsüz söylenmiş bir cümlenin cezası..
Amirine şikayet edeceğimi tehdit olarak algılayan bir kişi o pozisyonda durmamalı: İlki adaletsizliktir ikincisi bu tehdit değil uyarıdır, "yaptığının yasal olmadığını düşünüyorum hakkımı ararım" demektir. Hak aramayı tehdit olarak gören bir amir adaletli olamaz bence.
Kendimden örnek vereyim:
Üniversitede hocaydım, öğrenci bana küfretti bakın küfür diyorum öyle hak arama filan geçtim, niye küfür ettiğini sordum açıkladı, mantıklı geldi, haklısın dedim küfür etmemesi gerektiğini belirttim, notuna istediği ve HAKKI OLAN 20 puanı ekledim. Kendisine farkında olmadan bu haksızlığı yaparak kendisini tahrik ettiğim için özür dilediğimi belirttim. O günden sonra o öğrenci değil bana küfür etmek sesini yükseltmemek için kısık sesle konuşuyordu. Mezun olduktan yıllar sonra da bana mesaj atıp halimi hatırımı sordu.
Biraz hoşgörüyle dünya yıkılmaz.