Cevap: Bütün kadınlar boşanmada böyle mi oluyor?
Vurgulayarak belirtmek gerekir ki,var olduğu toplumun sosyolojik koşullarının yasa yapım sürecinde yasa koyucuyu münhasıran belli yönde davranmaya zorladığı,sosyal bir gerçektir.Nitekim,eğer toplum denen sosyolojik olgunun,kültürel ve sosyal yaşam tarzına aykırı nitelikte icrai ve uygulanması yaptırıma bağlanmış kurallar yasa hükmü olarak kabul edilse, uygulanma imkanının güçleşmesi ve normların içselleştirilmesi engellenmiş olacaktır.Bugün,din sosyolojisi denen bir sosyal inceleme alanının olması bize dinin de yaşam biçimini etkileyen asli sosyal olgulardan biri olduğunu ortaya koyan bilimsel emaredir.Dolayısıyla,toplumun genel eğilimini yansıtan bir sosyal olgu olarak dinin,yasa yapım sürecini etkilemesi kaçınılmaz bir durumdur.,hukuki nitelikleri açısından birbirinden farklı olan resepsiyon ve kodifikasyon kurumları arasındaki anlamsal farklılığın göz ardı edildiğini maalesef ortaya koyuyor.
Resepsiyon deyimi, bir ülkenin sosyal ve kültürel normlarına göre şekillenmiş yasal hükümlerin, kendi toplum yapısını göz ardı etmeden aynen alınması ve yasal zemine kavuşturulması demek iken,
Kodifikasyon ise başka bir ülkenin kültürel normlarının etkili olduğu yasal hükümler ve kurumların, iktibas edilecek ülkenin sosyal ve kültürel yaşam biçimine uyarlanması şeklinde cereyan eden bir yasa yapım sürecini ifade ediyor.
Olması gereken hukuk, yasa yapım sürecinde resepsiyon değil, kodifikasyon olgusunun hakim olmasını gerektiriyor. Yasaların büyük ölçüde ülkenin gelenek ve göreneklerinin hukuk çerçevesi altında yaptırıma bağlanan kurallar bütünü olarak tanımlanması mümkündür. Her ne kadar gelenek ve görenek ile yasal süreç arasındaki ilişki, mutlak olmasa da yasa koyucunun toplumsal normları süreçten dışlayarak yasa yapması sosyal gerçekliğe aykırı bir ifade olur. Belirtmek gerekir ki, nafakaya ilişkin hükümler ise araştırdığım kadarıyla Fransız Medeni Kanun un’dan ve Nafakaya Dair uluslararası nitelikte sözleşmelerden iktibas edilmiştir. Sonuç olarak şunu belirtmek isterim ki, yasa yapım sürecinde yasa koyucuları toplumsal nitelikte normlardan soyutlamak gerçekliğe aykırıdır, etkileşim mutlak nitelikte olmasa da uygulanabilir norm tesisinde etkin bir unsurdur. Ancak soyut açıdan yasa koyucunun bu kültürel normlarla çelişecek yasal tasarrufunda bulunması mümkündür. Nitekim münferit bazı vakalarda bize yasa koyucunun bu anlamda mutlak bağlı olmadığını gösteriyor..Olması gereken olgu,resepsiyon değil,kodifikasyon edilen yasal nitelikte kurumların ülkenin sosyal ve kültürel yaşam biçimine uyarlanmasıdır.
Bu husustaki yanlış algı toplumsal anlamda meşruiyet kazanmış görünmektedir. Yürürlükteki normları göz önüne aldığımızda, toplumsal ve kültürel normlardan ve uygulanabilir olmaktan uzak yasal hükümler azımsanacak boyutta olmadığını görmek gerektiği düşüncesindeyim.
Diğer taraftan takdir edersiniz ki hukuk normları adaleti tesis etmek açısından işlevsel uygulanmayınca bu soyut adalet fikri somutlaşmayınca hiçbir anlam ifade etmiyor. Ayrıca sistemin aktif süjelerinden biri olarak şunu göz ardı etmemek gerekir ki nihai adaleti tesis etmekle görevli hâkimlerimizin hukuk yargılamalarında normları kadın lehine yorumlama şeklinde tezahür eden yaklaşımı bir gerçektir. Hatta Kanada hâkimleri de mütemadi olarak bu tavrı gösterince yargılamalarda bu durumu pariental alienation adında bir psikolojik bunalımla yani literatüre geçmeye değer bir olgu olarak görülmüş ve hâkimlere yargılama cinsiyet eşitliğini bozmamaları telakki edilmişti. Bürokratik mekanizmaların ruhuna da işleyen bu durumun salt ülkemiz adalet mekanizmasına tahsis edilmemesini, karşılaştırmalı hukukta da oldukça geçerlilik ifade eden olumsuz bir durum olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerekir diye düşünüyorum...
Cevap: Bütün kadınlar boşanmada böyle mi oluyor?
Alıntı:
barent rumuzlu üyeden alıntı
Bir insan bu kadar değişebiliyorsa abi biz bi daha kimle evleneceğiz o halde? Resmiyetsiz yaşamak isteyeni bulmak mümkün değil ülkede...
Neden mumkun olmasin.
32 yil evli kaldim, ciktim geldim.
260.000 $ degerindeki evim tum yasam tasarrufumdu, biraktim.
Simdi cok sevdigim bir arkadasimla birlikteyim.
Evlenmeyi de asla dusunmuyorum.
Son 20 sene yurtdisinda yasadim, Ingiltere ve Kanada'da.
Ne dusunuyorum biliyormusunuz, bizim ulkemizde, devlet, kiz evlatlari icin yapmasi gereken babaligi, yakalayabildigi kocalara yikmak istiyor.
Ayni sigara vergisi gibi. Icmesin kardesim der gibi, odesin kardesim diyor. Bu durumlarin Kanada'daki halini uzun uzadiya yazmak istemiyorum ama orada evlenecek erkek bulmak oldukca guctur.
Yakinda bizim varacagimiz durumda o, masraflari öküz ( onlar icin ortak kod adimiz bu biliyorsunuz ) odeyecek, hanimefendi boyfrendi ile yasayacak.
Ne yani, bosandi diye cinselligide mi olmayacak. (!)
Sonra cumalari camii de anlat dur, yapmayin etmeyin..
Neyse..
Cevap: Bütün kadınlar boşanmada böyle mi oluyor?
Ha bu arada bir ayrintiyi yazmam lazim.
Benim kizim London, City Univ.Hukuk mezunu, orada avukatlik yapiyor.
Bizim davalarimiz hic mahkemede gorulmedi.
Ne zaman, kizim bunlar bunlar hep benim kredi kartimdan gitti dediysem.
Sorry baba, sen sobelendin dedi, kabul ettim. Ne yapayim.
Kizim oldugu icin itiraz, temyiz yok.
Off baba yaa, deyince susuyorum.
Cevap: Bütün kadınlar boşanmada böyle mi oluyor?
Alıntı:
Levent114 rumuzlu üyeden alıntı
Ne dusunuyorum biliyormusunuz, bizim ulkemizde, devlet, kiz evlatlari icin yapmasi gereken babaligi, yakalayabildigi kocalara yikmak istiyor.
Çok dikkatimi çeken bir noktayı yakalamışsınız sayın levent114.Belkide bir çok erkeğin düşündüğü/düşüneceği bir şeyi dile etirmişsiniz.Bu laf tutar:ok
Cevap: Bütün kadınlar boşanmada böyle mi oluyor?
Çoğu durumda koca haklı bulunsa dahi kocanın nafakaya mahkum edildiğini öğrenmek beni çok üzüyor.
Söylediklerinize kesinlikle katılıyorum. Devlet çalışmayan kadını haksız dahi olsa sahipsiz bırakmak istemiyorsa nafakasını devlet ödesin.
Boşanmak nedir? Hele ki çocuk yoksa. Madden de boşanmak ve manen de boşanmak demektir.
Koca haklı dahi olsa nafakaya mahkum edilerek boşanma da gerçekleşmiş olmaz.
Boşanırken yıpranan sinirleri iyice kötüye giden koca ne olur? Gazetelerin 3.sayfasına manşet olur. Allah böyle durumlardan korusun.
Cevap: Bütün kadınlar boşanmada böyle mi oluyor?
Alıntı:
bekirtas rumuzlu üyeden alıntı
Çoğu durumda koca haklı bulunsa dahi kocanın nafakaya mahkum edildiğini öğrenmek beni çok üzüyor.
Söylediklerinize kesinlikle katılıyorum. Devlet çalışmayan kadını haksız dahi olsa sahipsiz bırakmak istemiyorsa nafakasını devlet ödesin.
Boşanmak nedir? Hele ki çocuk yoksa. Madden de boşanmak ve manen de boşanmak demektir.
Koca haklı dahi olsa nafakaya mahkum edilerek boşanma da gerçekleşmiş olmaz.
Boşanırken yıpranan sinirleri iyice kötüye giden koca ne olur? Gazetelerin 3.sayfasına manşet olur. Allah böyle durumlardan korusun.
Zaten bahsettiğiniz 3. sayfa haberlerinin asıl sorumlusu ,-özüne bakarsak- kanun koyucu ve yorumluyuculardır..O adam sadece çevresinin ürünüdür.. Bir bakıma kader kurbanı. Aynı koşullarda o hakim veya Bill Gates de bulunsaydı belki aynısını yapacaktı..
Bence nafakaları SGK ödemeli.Ya da davayı gören hakim ödemeli..Saçma geliyor belki kulağa ama erkeğin 'geçimsizlik' sebebiyle kendisine dava açan çocuksuz kadına nafaka ödemesi de saçma.
Cevap: Bütün kadınlar boşanmada böyle mi oluyor?
Aslına bakarsanız nafakayı devletin ödemesi önerisi iyi bir fikir ama bunun da süistimal edilmesi mümkün olduğu için (Devletin bu şekilde bir desteği olduğunu duyan maddi olarak zor durumda olan bir çok insanın aklını çeler gibi geliyor.İşsizlik maaşın da olduğu gibi, ömür boyu devlet baba bana her ay şu kadar nafaka verecek diye düşünürse bir kadın sanırım bir çok evliliğin sonu olur.)
bu senaryonun hayata geçmesi zor gözüküyor bütçeye ekstra her geçen gün artak büyük bir yük binecek, ama onun yerine , çözüm olarak evli kaldığın yıla göre nafaka sistemi olsa.
Belki saçma gelebilir ama 1-5 yıl evli kalanlar için max 5 yıl
5-10 yıl evli kalanlar için max 10 yıl
10-15 yıl kalanlar için max 15 yıl gibi bir sistem olsa ne bileyim bir ömür ödemek yerine bu süreleri geçemeyecek vede karşı taraf evlendiğinde kesilecek şekilde bir tasarı olsa bir çok insan sanki ayağını biraz daha denk alır, bir nevi caydırıcı güç olabilir mi acaba ? Hem kadın hem erkek hayatını ona göre planlayabilir.
Bu sisteme ilave yada başka bir alternatif, kadın evleninceye kadar nafaka almaya devam ediyor ama erkek evlendiğinde değişen bir şey yok burada nafaka yükümlüsü erkek hem eski eşine nafaka ödeyecek , hem kendine yeni bir hayat kuracak ve yeni ailesine, çocuklarına bakmaya devam edecek ( eğer önceki evliliğinden çocuğu -çocukları varsa onlar içinde nafaka ödemeye devam edecek) bu kadar ağır yükün altına sokulan erkek için devlet belki biraz daha hoşgörülü olabilir mesela yeniden evlendiğinde maddi şartlarında pozitif yönde artış yoksa eski eşin nafakasında belli oranda indirime gidilse, yada başka yönde aileye destek olsa vergi borcunda yada devletle olan başka konularında belli oranda alacağından feragat etse fena olmaz.
Haklı olan her zaman hakkını alabilmeli ancak haksız insanlar kanunların boşluğundan yararlanarak gerçekte mağdur insanları korumaya yönelik yapılan kanunları suistimal ettiği için bir çok insan mağdur olmakta.Kadın davasında haklı ise tamam ama haksız ise maddi manevi tazminat ve ömür boyu nafaka nasıl bir adalet anlayamıyorum.
Bu tür önerilerin daha sesli olarak dile getirilmesi belki zamanla bir şeylerin daha hızlı değişmesini sağlayabilir.
Saygılarımla.