Cevap: Elimde senet yok internetten tanıştım bir kez görüştüm.
Üzüntü verici bir olay..Bence bu davayı açmayın. Çünkü ispat yükü sizde olacaktır. Elinizde bu paranın sizin rızanızın dışında çıktığına dair bir kanıt yok anladığım kadarı ile.Yani atm den para göndermek açıklama ayırtedici bir kayıt yok ise kendi rızanızla olmuş bir olaydır.Mahkeme masrafı,avukat tutarsanız avukatlık ücreti, posta tebligat gideri vb.. aylarca dava ya git gel , üzüntünüz size kar kalacaktır. Üstüne üstlük bildiğim kadarı ile karşı taraf aklanırsa karşı tarafın vekalet ücretinide karşılamanız gerekiyor. Bir de bu olay sizin ikinci benzer bir vakanız sanırım. Artık bunu bir tecrübe olarak kenara yazın , pahalı bir tecrübe de olsa yine de bir kazançatır.
Cevap: Elimde senet yok internetten tanıştım bir kez görüştüm.
Alıntı:
lhaka rumuzlu üyeden alıntı
hem psikolojik olarak,hemde maddi olarak kanıtlayamayacağınız bir serüven olarak görüyorum ama yine de allah yardımcınız olsun.
Neyi kanıtlayamayacak üstad ?
Yazılanları okumadınız mı ? Yada okudunuz ama anlamadınız mı ? Yada okudunuz anladınız ama henüz ne yazıldığı hakkında fikrinizi netleştiremediniz mi yorum yaparken?
Bakınız forum kuralları ne diyor sizin gibi bu tarz yorum yapan sayın üyelere bilgilendirmek anlamında
Alıntı:
Site ve Forum Kuralları rumuzlu üyeden alıntı
Forum Kuralları:
Forumumuza Hukuki ve Bilimsel yazılar yazılabilir
Cevap: Elimde senet yok internetten tanıştım bir kez görüştüm.
Alıntı:
carrot rumuzlu üyeden alıntı
Elinizde bu paranın sizin rızanızın dışında çıktığına dair bir kanıt yok anladığım kadarı ile.
Rıza dışı olmasa bile paranın karşı tarafa geçtiğini ispatlama imkanı var ! Rıza ile yollasa bile borç verme sözlü tahaahüt ile yapılmış,kayıtlı ve belirlenebilir şekilde para yollanmıştır.
Alıntı:
carrot rumuzlu üyeden alıntı
Yani atm den para göndermek açıklama ayırtedici bir kayıt yok ise kendi rızanızla olmuş bir olaydır.
Atm'den para göndermek yeterince ayırt edici bir kayıt kendi rızası ile olmuş olsada neticede açıklama kısmına borç veriyorum diye yazdırmak zorunluluğu yok anlaşma sözlü yapılmış para kayıtlı şekilde yollanmış.
Alıntı:
carrot rumuzlu üyeden alıntı
Mahkeme masrafı,avukat tutarsanız avukatlık ücreti, posta tebligat gideri vb.. aylarca dava ya git gel , üzüntünüz size kar kalacaktır. Üstüne üstlük bildiğim kadarı ile karşı taraf aklanırsa karşı tarafın vekalet ücretinide karşılamanız gerekiyor. Bir de bu olay sizin ikinci benzer bir vakanız sanırım. Artık bunu bir tecrübe olarak kenara yazın , pahalı bir tecrübe de olsa yine de bir kazançatır.
Devam hayatı ve oluşmaması gereken kaos ortamını engelleyen ve tv'deki mafya dizilerinden normal insan hayatını ayıran en önemli etken toplumun düzen ve istikrarını sağlamak amacıyla kurulmuş olan yasama,yürütme ve yargı organları vasıtasıyla bireylerin şahsi haklarını aramaları,devletin deliller ve şahitler yolu ile bireylere haklarını adaletli bir biçimde dağıtmaya çalışmasıdır.
Bunun gibi kaç davada vekillik ve mağdur olma durumunuz olduda bu kadar dayanaksız bahaneler ile çözüm üretiyorsunuz bilemiyorum.Fakat ilgili forum kuralı şöyle diyor sayın üye
Alıntı:
Site ve Forum Kuralları rumuzlu üyeden alıntı
Forum Kuralları:
Forumumuza Hukuki ve Bilimsel yazılar yazılabilir
Bilgilerinize...
Cevap: Elimde senet yok internetten tanıştım bir kez görüştüm.
Hukuki ve Bilimsel yazı olması temennisi ve Havale ile gönderilen paraların ''Borç'' açıklaması yok ise neden ve nasıl geri alınamayacağına dair fikir vermesi dileği ile.
DEKOTLARLA YAPILAN,ÖDEME,ALACAK,VERECEK DURUMLARINI GÖSTEREN ŞERHLERİN VERİLMESİ İSPAT KÜLFETİ.YARGI
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/10389
K. 2005/12554
T. 15.12.2005
• HAVALE MAKBUZU ( Taraflar Arasında Bir Borç İlişkisinin Varlığını Kabule Yeterli Olmadığı - Davacı Havale Edilen Paranın İleri Sürdüğü İlişki Nedeniyle Gönderildiğini Kanıtlaması Gereği )
• BORÇ İLİŞKİSİ ( Havale Makbuzu Taraflar Arasında Bir Borç İlişkisinin Varlığını Kabule Yeterli Olmadığı - Davacı Havale Edilen Paranın İleri Sürdüğü İlişki Nedeniyle Gönderildiğini Kanıtlaması Gereği )
• İSPAT ( Davacı Havale Edilen Paranın İleri Sürdüğü İlişki Nedeniyle Gönderildiğini Kanıtlaması Gereği )
• YEMİN DELİLİ ( Havale Makbuzunda Davacının İddiasını Doğrulayan Bir Açıklama Bulunmaması Nedeniyle Başka Delil Bulunmaması Halinde Yemin Teklif Etme Hakkı Hatırlatılarak Bir Karar Verilmesi Gereği )
818/m.457,458,459
ÖZET : Havale makbuzu taraflar arasında bir borç ilişkisinin varlığını kabule yeterli değildir. Davacı havale edilen paranın ileri sürdüğü ilişki nedeniyle gönderildiğini kanıtlamalıdır.
Havale makbuzunda davacının iddiasını doğrulayan bir açıklama bulunmamaktadır. Bu durumda davacıdan iddialarını doğrulayan başka delilleri varsa ibrazının istenmesi, başka delil bulunmaması halinde yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken ispat yükünün tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince her ne kadar duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de işin niteliği itibariyle bu istemin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı 20.4.1998 tarihli 15.000 DM bedelli dekonta dayanarak iflas yoluyla takibe geçmiş, itiraz üzerine iflas davası açmıştır.
Davacı, daha önce ortak olduğu davalı şirkete sermaye artırımı için 15.000 DM havale ettiğini ileri sürmüş, davalı ile gönderilen paranın daha önce davacının aldığı 50.000 DM paranın 15.000 DM'lik kısmının gönderildiğini savunmuştur. Havale makbuzu taraflar arasında bir borç ilişkisinin varlığını kabule yeterli değildir. Davacı havale edilen paranın ileri sürdüğü ilişki nedeniyle gönderildiğini kanıtlamalıdır.
Havale makbuzunda davacının iddiasını doğrulayan bir açıklama bulunmamaktadır. Bu durumda davacıdan iddialarını doğrulayan başka delilleri varsa ibrazının istenmesi, başka delil bulunmaması halinde yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken ispat yükünün tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA,peşin harcın istek halinde iadesine, 15.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/1527
K. 2008/9227
T. 2.7.2008
• İTİRAZIN İPTALİ ( Davacı Davalıya Banka Havalesi İle Borç Olarak Gönderdiği Paraların Ödenmediğini Davalı İse Gönderilen Paraların Daha Önceden Verdiği Ödünç Paranın Ödenmesine İlişkin Olduğunu Savunduğu - İspat Yükünün Davacıya Düştüğü )
• ÖDÜNÇ İLİŞKİSİNE DAYALI ALACAK İDDİASI ( Davalı Havale ile Gönderilen Paraların Daha Önceden Verdiği Ödünç Paranın Ödenmesine İlişkin Olduğunu Savunduğu/Gerekçeli İnkar Niteliğinde Olduğu - İspat Yükünün Davacıya Düştüğü )
• GEREKÇELİ İNKAR ( Davalı Havale ile Gönderilen Paraların Daha Önceden Verdiği Ödünç Paranın Ödenmesine İlişkin Olduğunu Savunması )
• İSPAT YÜKÜ ( Davalı Havale ile Gönderilen Paraların Daha Önceden Verdiği Ödünç Paranın Ödenmesine İlişkin Olduğunu Savunduğu/Gerekçeli İnkar Niteliğinde Olduğu - İspat Yükünün Davacıya Düştüğü )
• BANKA HAVALESİ ( Davacı Davalıya Banka Havalesi İle Borç Olarak Gönderdiği Paraların Ödenmediğini Davalı İse Gönderilen Paraların Daha Önceden Verdiği Ödünç Paranın Ödenmesine İlişkin Olduğunu Savunduğu - İspat Yükünün Davacıya Düştüğü )
2004/m. 67
1086/m.288
ÖZET : İtirazın iptali davasında davacı, davalıya banka havalesi ile borç olarak gönderdiği paraların ödenmediğini; davalı ise gönderilen paraların daha önceden verdiği ödünç paranın ödenmesine ilişkin olduğunu savunmuştur. Davalının bu savunması gerekçeli inkar niteliğindedir. Bu durumda ispat yükü davacıya aittir, davalıya ait değildir. Somut olayda, davacının dayandığı banka dekontlarının bazıları davacının iddialarını doğrulamaktadır. Bu havaleler için davanın kabulü gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Avukat Y.E. gelmiş; davalı tarafından gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalıya borç olarak banka havalesi ile 22.500 Dolar ve 2.000.00.- YTL gönderdiği halde, davalının borcunu ödemediğini, başlattığı icra takibine de haksız itiraz ettiğini ileri sürerek itirazının iptali ile % 40 İcra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının aldığı borç parayı banka havalesiyle ödediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı bu davasında davalıya banka havalesi ile 22.500 Dolar ve 2.000.00 .YTL borç olarak gönderdiğini ileri sürerek talepte bulunmuş, davalı ise gönderilen paranın önceden verilen ödünç paranın ödenmesine ilişkin olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Davalının bu savunması gerekçeli inkar niteliğindedir. Bu durumda ispat yükü davalıya değil, davacıya düşer. Ne var ki davacının dayandığı 15.04.2005 tarihli banka dekontunda "Erkin'e verilen borç" ve 16.04.2005 tarihli banka dekontunda "Erkin Kaya borç" yazılıdır. Bu yazılar davacının karz iddiasını doğrulamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece bu havaleler için davanın kabulüne karar verilmelidir. Mahkemece aksine düşüncelerle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 550,00.- YTL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 02.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/14219
K. 2006/895
T. 31.1.2006
• HAVALE MAKBUZUNUN HUKUKSAL NİTELİĞİ ( Bir Ödeme Aracı Olup Havale Olsa Dahi Havale Belgelerinde Paranın Borç Olarak Gönderildiğinin Belirtilmesi Gereği )
• ÖDÜNÇ İLİŞKİSİNİN KANITLANMASI YÜKÜMÜ ( Havale Makbuzlarında Paranın Borç Olarak Gönderildiği Belirtilmemiş İse Bu Şekildeki Bir Havale Belgesinin "Ödünç" İlişkinin Kanıtı Olabileceği Kabul Edilemeyeceği )
• ALACAK DAVASI ( Havale Makbuzlarında Paranın Borç Olarak Gönderildiği Belirtilmemiş İse Bu Şekildeki Bir Havale Belgesinin "Ödünç" İlişkinin Kanıtı Olabileceği Kabul Edilemeyeceği )
1086/m.287
ÖZET : Kural olarak "Havale" bir ödeme aracı olup, havale olsa dahi havale belgelerinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gerekir. Havale makbuzlarında paranın borç olarak gönderildiği belirtilmemiş ise, bu şekildeki bir havale belgesinin "ödünç" ilişkinin kanıtı olabileceği kabul edilemez.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı CT vekili avukat MÇ ve davalı NŞ vekili avukat KÖ ile davacı vekili avukat OA'nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar, 19.3.2001,21.3.2001 tarihinde davacı TK'nın banka hesabından, davalı N'nin talimatı ile diğer davalı C'nin banka hesabına 205.000.000.000 TL ile 100.000.000.000 TL borç para gönderdiklerini, ihtara rağmen davalıların borçlarını ödemediklerini ileri sürerek toplam 305.000.000.000 TL'nin faizi ile davalılardan tahsilini istemişlerdir.
Davalılar, davacılardan borç para almadıklarını, banka hesaplarına para havalesi yapılmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davacı DK'nın davasının reddine, davacı T'nin davasının kabulü ile 205.000.000.000 TL'nin davalılardan, 50.000.000.000 TL'nin davalı N'den, 50.000.000.000 TL'nin davalı C'den 11.7.2001 tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, davalılara banka havalesi ile borç verdikleri iddiası ile eldeki davayı açmış, böylece karz hukuki ilişkisine dayanmışlardır. Davalı taraf ise karz ilişkisini red edip davacılardan borç para almadıklarını banka havalesi ile hesaplarına para yatırılmadığını savunmuştur. Davalı taraf bu savunması ile akdi ilişkiyi inkar etmiş olup davacılar dayandığı karz hukuki ilişkisini yazılı delille ispatlamak zorundadır. Davacılar davalı CT hesabına banka havalesi ile ödeme yaptıklarını iddia etmiş iseler de havale yapıldığına dair bir belge ve delil ibraz edemedikleri gibi, bankadan gelen cevabi yazı ve dekontlarda havale yapıldığı belirtilmemiş olup, havalelerin davalılar arası olduğu, davacı Tnin banka hesabından para çektiği, davalı C'nin ise kendi banka hesabına para yatırdığı, kaldı ki çekilen ve yatırılan paraların miktarlarının da farklı olduğu davacı Tnin tasarrufunda bulunan babası S'nin Demirbank C Şubesindeki hesabından 19.03.2001 tarihinde 206.000.000.000 TL 21.03.2001 tarihinde aynı şubedeki kendi hesabından 55.000.000.000 TL 21.03.2001 tarihinde Sümerbank ( Oyak bank ) hesabından 50.000.000.000 TL. çektiği davalı C'nin de Demirbank C Şubesindeki hesabına 19.03.2001 tarihinde 205.000.000.000 TL, 21.03.2001 tarihinde 50.000.000.000 TL para yatırdığı anlaşılmaktadır.
Havale, esas itibariyle bir ödeme vasıtası olup, havale olsa dahi, havale makbuzlarında, paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gerekir. Havale makbuzlarında, paranın borç olarak gönderildiği yazılı değilse bu havale makbuzu karz ilişkisine dayanan davacının iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Davacılar, davalılara borç verdiklerini, yazılı delillerle ispat edemedikleri gibi, davalılara yemin teklif etme hakkını da kullanmadıklarına göre iddialarını ispat edememişlerdir.
Öyle olunca mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalılar yararına BOZULMASINA, 450'şer YTL. Duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 31.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
************************************************** **********
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/11706
K. 2002/820
T. 29.1.2002
• BORÇ PARA VERİLMESİ ( Davalı Davacının Borç Vermediğini Eşine Ait Parayı Gönderdiğini Belirterek Gerekçeli İnkarda Bulunması - Bu Durumda İspat Külfeti Borç Para Verdiğini İddia Eden Davacıya Ait Olduğu )
• GEREKÇELİ İNKAR ( Davalı Davacının Borç Vermediğini Eşine Ait Parayı Gönderdiğini Belirterek Bulunması - Bu Durumda İspat Külfeti Borç Para Verdiğini İddia Eden Davacıya Ait Olduğu )
• İSPAT KÜLFETİ ( Davalı Davacının Borç Vermediğini Eşine Ait Parayı Gönderdiğini Belirterek Gerekçeli İnkarda Bulunması Halinde Borç Para Verdiğini İddia Eden Davacıya Ait Olduğu )
818/m.306
ÖZET : Davacı, kayınvalidesi olan davalıya borç para verdiğini iddia etmiş , davalı ise davacının borç vermediğini, eşine ait parayı gönderdiğini belirterek gerekçeli inkarda bulunmuştur. Bu durumda ispat külfeti borç para verdiğini iddia eden davacıya aittir.
DAVA : Davacı, kayınvalidesi olan davalının ev satın alacağı için borç para istediğini, banka havalesi ile 1.926.632.712TL. ve 75.000.000TL.sını davalı hesabına gönderdiğini ancak davalının ödeyeceğini belirttiği bu borcunu ödemediğini bu nedenle icra takibi yaptığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı ise davacıdan borç para almadığını, davacının havale ile gönderdiği paranın eşinin alacaklarını damadı olan davacının tahsil edip onların ödenmesine ilişkin olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne itirazın iptaline ve asıl alacak miktarının %40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
KARAR : Davacı, kayınvalidesi olan davalıya borç para verdiğini iddia etmiş, davalı ise davacının borç vermediğini, eşinin alacaklarını tahsil ederek havale ile bu paraları, gönderdiğini belirterek gerekçeli inkarda bulunmuştur. Bu durumda ispat külfeti borç para verdiğini iddia eden davacı taraftadır. Toplanan delillere göre de taraflar arasında damat-kayınvalide ilişkisi olduğu sabit olduğuna ve davalı delil listesinde tanık bildirdiğine göre HUMK.293/1 maddesine göre davalı tanıkları dinlenmeli sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece, gerekmediği halde bilirkişi incelemesi yaptırılarak ve bu rapora dayanılarak karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 29.1.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi
************************************************** **********
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas : 2003/1046
Karar : 2003/3423
Tarih : 25.03.2003
ÖZET : Davacılar parayı, murisleri babalarının Almanya´dan davalıya borç olarak gönderdiğini ileri sürmüşler; davalı ise bu paraların ödünç olarak değil, bağış olarak gönderildiğini savunduğundan, davacıların iddialarını kanuni delillerle ispat etmeleri gerekir. Davada dayanılan havale makbuzlarında paraların hangi amaçla gönderildiği hususunda bir açıklama yoktur. Bu sebeple bu makbuzların tek başına alacağın varlığını kanıtladığının kabulüne olanak yoktur. Havale dekontları borç ödeme belgesi niteliğindedir. Davalının açık muvafakatı olmadığı için HUMK 289 maddesi hükmünce olayda miktar itibariyle tanık dinlenemez ve dinlenilen tanıkların beyanlarına itibar edilemez.
(1086 sayılı HUMK. m. 289)
KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilâmda yazılı sebeplerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belirli günde davalı Serpil T. ve vekili avukat Ferda Öztürk gelmiş sair taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR
Davacılar, murisleri babalarının 1993 ile 1997 yılları arasında banka havalesi ile davalıya toplam 3600 DM para gönderdiğini, davalının gönderilen paraları ödemediğini ileri sürerek 3600 DM´nın tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davacıların teyzesi olduğunu, bu paraların kendisine davacıların murisleri tarafından ödünç olarak değil, bağış olarak gönderildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, tanık anlatımları ve banka havale makbuzları kapsamı esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, davaya konu parayı murisleri babalarının Almanya´dan davalıya borç olarak gönderildiğini ileri sürmüşler; davalı ise bu paraların kendisine ödünç olarak değil, bağış olarak gönderildiğini savunmuş ve böylece karz ilişkisini inkar etmiştir. Bu halde davacıların iddialarını kanuni delillerle ispat etmeleri gerekir. Davada dayanılan havale makbuzlarında paraların hangi amacla gönderildiği hususunda bir açıklama yoktur. Bu sebeple bu makbuzların tek başına alacağın varlığını kanıtladığının kabulüne olanak bulunmamaktadır. Havale dekontları borç ödeme belgesi niteliğindedir. Davalının açık muvafakatı olmadığı için HUMK 289 maddesi hükmünce olayda miktar itibariyle tanık dinlenemez ve dinlenilen tanıkların beyanlarına itibar edilemez. Davacılar, murisleri babaları tarafından davalıya borç para gönderildiğini kanuni delillerle ispat edememişlerdir. Bu halde davanın reddine karar verilmelidir. Ne var ki davacılar dava dilekçelerinde "her tür kanuni delil" demek suretiyle yemin deliline de dayanmış bulunduklarından davacılara yemin hakları hatırlatılmalı, hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu hususun göz ardı edilerek yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA,peşin harcın istem halinde iadesine, 275.000.000 TL. duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 25.03.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Cevap: Elimde senet yok internetten tanıştım bir kez görüştüm.
Sn Emrah öztürk,bakıyorum yazdığım her satıra bir cevpa yazmışsınız. Ben yazdığım yorumları sadece okuduğum kanunlara değil mahkemelerde yaşadığım tecrüblere göre de yazıyorum. Burada insanların yaşadığı yazdığı herşeyi bu kadar hafife almayın lütfen. Kaldıki burası bir forum ve burada her yazılan bilimsellik özelliği taşısa idi burası birkaç akademik personelin yada hukukçunun okuyacağı ve sadece bilimsellikte kalacağı bir forum olurdu.Yada kopyala yapıştır kitap bilgilerini yazmak zor olmazdı. Burayı okunur kılan buradaki tüm değerli üyelelerin yanlış yada doğru görüş ve önerileridir. Buraya lezzet katan yaşanan günlük hayati tecrübelerdir. Kimse benim yazdığım çok doğrudur , yada benim yargım doğrudur diyemez. Bir kanunları yazan, bunu uygulayan, bunu yaşayan olmak üzere üç taraf var. Benim yazdıklarımı pek iyi okumamışsınız da, ben mağdurun yazdığı bilgilere göre açıklama yaptım. kadıncağız elimde borç sözleşmem vardı dedide ben mi görmedim. iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. iddiasını kanıtlayan herkes hakkını tabiki aramalıdır. Ben her konuda hakkını arayan ve soran biriyimdir. ve kimseye direkt olarak hakkını arama diye tavsiyede bulunmadım. zaten hakkının yendiğini düşünen ve bunu ispatlayacak kişi hakkını arar. Benim mahkemlerde yeterince tecrübem oldu. hatta kazandığım birkaç davada avukatımı yönlendiren ve manevra yaptıran da bendim. Bununla ilgili olarak burada avukat tutan mağdurlara, hak arayanlara tavsiyem şudur ki; davanızın birinci avukatı siz olun, avukatım var deyip davanızı takip etmemezlik yapmayın. Avukatınıza belge bilgi sunma konusunda dedektif gibi çalışın. Beyin fırtınası yapın fikirler alın ve bunları avukatınızla paylaşın. Bu da bilimsel değil ama tecrübe sayın üye. Bunda da bir yanlışlık olmasa gerek. Saygılarımla
Cevap: Elimde senet yok internetten tanıştım bir kez görüştüm.
Aynı şeyleri tekrar tekrar yazmışım diye düşünüyorum.
Bilimsel yazı derken akademik anlamda bilimsellikten bahsedilmezken,varsayımlar ile farzı misaller ile işlemeyen hukuk sistemine görülüyor ki güncel siyasi davalarda verilen siyasi kararlardan etkilenen bireyler yine varsayım ve farzı misaller ile olmaz,olamaz,gerek yok,boşver zaten birşey çıkmaz gibi kişi temel hak ve özgürlülerinin kullanılmasında kendi kanaatlerince sakınca görmektedirler.
İsmail Bey'in verdiği örnek yargıtay kararları ise konuyu başlatan üyenin nasıl bir yol izleyeceğine bağlı olarak geçerliliği olabilme ihtimali olan kararlar olup,bu üye gerçekten bu parayı almak konusunda kararlı ise ve yine aynı kararlılıkta bir avukat ile anlaşırsa -yanlış hesaba havale şekinde beyanatta bulunarak- bu parayı işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile birlikte alır..
Alıntı:
Kaplumbağayı tavşanın önüne geçiren hızı değil kararlılığıydı, kafanız kullanmasını bilmedikten sonra omuzlarınızın üzerinde denge sağlayıcı bir yük,beyniniz bir miktar et parçasından ibarettir !
Her zeka seviyesine göre açıklamaya çalıştım !
Cevap: Elimde senet yok internetten tanıştım bir kez görüştüm.
Sayin Emrah Ozturk'e kesinlikle katiliyorum... Havale gonderen kisi yanlis hesaba para gonderdim ve parayi istemem ragmen iadesi yapilmadi diye sebepsiz zenginlesme davasi acarsa kesinlikle kazanir...
Cevap: Elimde senet yok internetten tanıştım bir kez görüştüm.
Alıntı:
muhsint72 rumuzlu üyeden alıntı
Sayin Emrah Ozturk'e kesinlikle katiliyorum... Havale gonderen kisi yanlis hesaba para gonderdim ve parayi istemem ragmen iadesi yapilmadi diye sebepsiz zenginlesme davasi acarsa kesinlikle kazanir...
Kesinlikle kazanamaz belki ama ihtimal ki kazanabilir. Mesela alacaklı ilamsız takip başlatır borçluda süresi içinde itiraz etmez ise takibe devam eder, borçlunun hacze kabil malı, parası var ise icra yolu ile tahsil eder. Sebepsiz Zenginleşme davasında ise alacaklı parayı hataen borçluya gönderdiğini iddia edeceğine göre borçlu parayı gönderen bana olan borcunu gönderdi der ise bu kez elde yemin delilinden başka bir şey kalmaz. Ha borçlunun parayı gönderenin nasıl borcu olduğunu ispat etmesi gerekir deniliyorsa bu iddia çok güçlü bir ihtimalle havada kalır. Zira havale sureti ile alacağını tahsil ettiğini iddia edecek havaleyi kabul edenin elinde hala borcu ispat edecek belgenin zaten olmayacağı unutulmamalıdır.
Cevap: Elimde senet yok internetten tanıştım bir kez görüştüm.
ismail bey, davaci hatali havale yaptim diyor, davali borcunu odedi diyor.. yani alakali degil.. Avukat degilim ama hukuk dersinde bize anlatilan ornek sudur: eger hatali gonderilen havalenin iadesi kasten yapilmamissa, sebepsiz zenginlesme davasi acilarak para kesinlikle tahsil edilir. Eger davali borcunu geri odedi derse, borcun olup olmadigini ispat etmesi gerekir, cunku bu durumda davaci benim ona borcum yok, hatali havale yaptim diyecek.. bu konu bu bkadar basit..
diger yandan davaci kisi, havaleyi borc olarak gonderdim ama geri odeme yapmadi derse o zaman is uzayabilir.. sahit gerekir.. parayi ne icin borc verdigini, borclu kisinin bu parayi ne yaptigini, eger herhangi bir odemede kullandigini ispatlayabilirse olumlu olabilir.. ama dava uzun surer hatta kaybedilebilir..
ancak ilk secenek sebepsiz zenginlesme davasi kesinlikle kazanilir..
Cevap: Elimde senet yok internetten tanıştım bir kez görüştüm.
Sebepsiz Zenginleşme Davası özü itibarı ile bir ''Tespit'' ve tespitin mahiyetine göre de bir ''Eda - Tahsil'' davasıdır. Sebepsiz zenginleşme olgusunun varlığı için davacının mal varlığında bir eksilme davalının da mal varlığında bir artış olması gerekir. Somut olaydaki anlatıma göre bu olgu gerçekleşmiştir. Ancak mesele tespitin nasıl, neye dayanarak yapılacağı noktasında düğümlenmektedir. Davacının havaleyi sehven, yanlışlıkla yaptığı, buna bağlı olarakta ortada sebepsiz bir zenginleşme olduğu iddiası ile gönderilen paranın iadesinin sağlanması talebi karşısında davalı havalenin bir borcun ödenmesi için olduğu iddiası ile inkar yoluna giderse bu kez ''Gerekçeli İnkar'' gerçekleşmiş olacaktır. Gerekçeli inkarı bertaraf edebilmek için İspat Külfeti davacıya düşecektir. Bu durumda davacının elinde dava dilekçesinde belirtmiş olması koşulu ile Yemin Delilinden başka bir seçenek kalmayacaktır. Borcun olup, olmadığı nasıl tespit edilecektir? Zira tahsil yolu ile tasfiye edilmiş bir borç - alacak ilişkisinin ispatına yarayacak belge mahiyetindeki her türlü delil ancak havaleyi gönderen kişide olacaktır. Bir başka ifade ile İspat Külfeti havale kabul edenden istenemeyecektir. Konuyu başlatan üyenin anlatımlarından edindiğim kanaat; borçlunun borçlu olduğunu kabul etmemek için her yolu deneyeceği şeklindedir. Mesele bir miktar paranın borçluya havale ile gönderilmesidir. Yukarıda atıfta bulunduğum Yargıtay kararları herhangi bir açıklama yapılmayan havalenin bir borç - alacak ilişkisinin varlığına delil olamayacağı, ancak ödeme için olabileceğine dairdir. Yine şahsi kanaatim olarak şunu söylemek isterim. Konuyu başlatan üyenin anlatımının doğru olduğunu, şu veya bu şekilde mağdur olduğunu düşünüyorum. Ancak böyle düşünmemiz hukukende makul bir sonuç elde etmeye şüphesiz ki yeterli değildir. Şüphesiz çok çeşitli tarifleri olan HUKUK aynı zamanda ''Mümkünü Makulde Arama'' yöntemidir. Somut olayla ilgili ilamsız takip başlatılacağı gibi sizin belirttiğiniz gibi sebepsiz zenginleşme davası da açılabilir. Umulur ki muhatap kişi bir şekilde takibe veya davaya ilgisiz kalsın ve sonuç konuyu başlatan üyemizin zarar ziyanını geri alacak şekilde cereyan etsin. Ancak iyi temenniler müspet sonuçların tecellisi için ne kadar faydalı olabilir ki? Konuyu başlatan arkadaşımızın, buradan hasıl olan görüş ve değerlendirmeleri de dikkate alarak bir avukattan destek almasının en doğru davranış olacağı düşüncesindeyim.