Cevap: 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun Uygulanmasındaki Sorunlar
Alıntı:
Tedbir nafakasi istemek icin nasi bi yol izlemem gerekiyor?
İstiyorum demeniz yeterli, bunu avukatınız halledecektir.
Yalnız bu başlık altında yazan arkadaşlardan bir ricam olacak. Mümkünse sadece 4320 sayılı yasanın uygulamasına ilişkin tecrübelerimizi paylaşalım. Diğer konuları diğer başlıklarımızın altında sürdürebiliyoruz nasıl olsa... :)
Cevap: 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun Uygulanmasındaki Sorunlar
Alıntı:
Av.İlknur Sezgin Temel rumuzlu üyeden alıntı
Kendi kendime bir monologtur tutturmuş gidiyor olabilirim.
Ama üstteki şikayetlerimin de genel olduğu, bu kanunu uygulamakla görevli herkese yönelik olduğu düşünülsün istemem.
Özellikle yarınki panel için seçilmiş hakimlerin gerçekten duyarlı ve kanunun amacına uygun kararlar veren hakimler olduğunu düşünüyorum. Onlar gibi pekçok duyarlı hakimimiz de var.
Tebliğ ve izleme görevi olan her karakolu da aynı kefeye koyamam.
Geçen 4320 gereği koruma kararı aldığım bir müvekkilim karakoldan kendisinin ikametgahına da tebligat yapıldığını polisin kendisine telefon numarası bıraktığını, hangi hallerde araması gerektiğini izah ettiğini, kendilerinin sık sık kontrol edeceklerini, endişelenmemesi gerektiğini söylediğini anlattı. Bu kadar duyarlı ve aldığı eğitimin hakkını veren polislerimiz de var.
Ne yazikki bana tedbir kararini teblig eden karakoldaki polisler ayni duyarliligi gostermedi. Eve birakilan bir not ile karakola gitmem isteniyordu ben de gittim karari imza karsiliginda teslim aldim.Karsi tarafa ne zaman teblig edeceklerini sordugumda, evde bulursak bugun ederiz gibi bastan savma bi cvp aldim.Ayrica ne yapmam gerektigi hakkinda bilgi verilmeden karakoldan ayrildim.Ne yapmam gerektigi hakkinda bilgiyi sansliyimki bir avukatim var, ondan aldim.
Cevap: 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun Uygulanmasındaki Sorunlar
4320 S.Y. çerçevesinde verilmiş tedbirleri kim uygular, nasıl uygular?
Aile Mahkemesi kararını İnfaz Savcılığına gönderir. (Karar tarihi 24.06.2010)
İnfaz Savcılığı karardaki tedbirleri uygulayacak olan yerlere üst yazı yazar. Emniyet Genel Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü gibi. (üst yazı tarihi 28.06.2010)
Bu üst yazılar, eklerinde kararlar olmak üzere ilgili birimlere gönderilir. (Gönderme tarihi 29.06.2010)
Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde tedbirin uygulanacağı adrese göre hangi karakola gönderileceği belirlenir, bir üst yazı daha, bir daha postaya verme (bazen elden gönderme) ve nihayetinde yetkili Kolluğa koruma kararı gönderilmiş olur.
Kararın içinde aynı zamanda çocuğun geçici velayeti, nafaka gibi durumlar da düzenlenmiş olabilir. (somut olayımızda var)
Peki çocuğu annesine kim teslim edecek?
İnfaz savcılığı çocuğun İcra Müdürlüğü kanalıyla teslim edilmesi gerektiği görüşünde. Daha önce kendilerine yapılmış başvuruları yetkileri bulunmadığı gerekçesiyle reddettiklerini bildirdiler.
Ancak İcra Müdürlüğünden çocuk teslimi talep edebilmek için mahkeme kararının İLAM hükmünde olması gerekiyor. Esas numarası, karar numarası, kesinleşme tarihi aranıyor.
Bunlar yoksa, ortada bir mahkeme kararı bile olsa ilam hükmünde olmadığından doldurulabilecek bir icra formu dahi mevcut değil.
Çocuk teslimi sadece İlamların İcrasında kullanılan formlar arasında mevcut ama elimizdeki karar sadece TEDBİR KARARI.
O halde;
Savcılık çocuğu şiddet gördüğü yerden almaya yetkili değil,
İcra Müdürlüğüne yapılabilecek bir başvuru yok, yok zira doldurulabilecek bir Örnek-x mevcut değil.
Aile Mahkemesinin Koruma Kararındaki çocuk teslimini kim uygulayacak?
Kolluk kuvveti hukuk bilmez. Tedbir kararını götürürsünüz, bu karar henüz karşı tarafa tebliğ edilmedi, çocuğu alamam der.
Kararın bir tedbir kararı olduğunu, aslında infazı için tebliğ edilmesi gerekmediğini anlatmaya çalışırsınız.
"ama" der, "bakın hakim ne yazmış, bu karara 10 gün içinde itiraz edilebiliyor. Ya adam itiraz ederse...?"
İtirazın ne infazı durdurduğunu anlatmanız mümkün (zira apoletinde 3 yıldız var, o sizden iyi bilir) ne de tebligat olmaksızın infazın mümkün olduğunu anlatmanız mümkün...
Öfff....
4320'yi kim nasıl uygulayacak? Hangi tarihten itibaren kusurlu eş için tedbirler başlayacak?
Ne yazık ki bunu İnfaz Savcılığı dahi bilmiyormuş. Çünkü Karakol kusurlu eşe yaptığı tebligatı ancak koruma tedbiri süresi dolduğunda Savcılığa iade ediyormuş. Yani o arada kusurlu eş koruma tedbirlerine aykırı davranmış olsa, savcılığın re'sen dava açma yükümlülüğü olduğu halde savcılık tebligat tarihini bilmediğinden, davayı da açamayacaktır.
Ya biz avukatlar tebligat tarihlerini ne Aile Mahkemesi dosyasından, ne İnfaz Savcılığından öğrenemeyeceksek, koruma kararının başlayıp başlamadığını, ne zaman sona ereceğini, ihlal edilip edilmediğini nereden bilebileceğiz?
Cevap: 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun Uygulanmasındaki Sorunlar
Ankara Aile Mahkemelerinden bir karar ve sonuçları;
- Boşanma dava dilekçesiyle birlikte tedbir talep edildi -evin müvekkile ve müşterek çocuğa tahsisi ile tedbiren velayet- tedbiren nafakaya hükmedildi, diğer koruma tedbirleri yok.
Yeniden dilekçe yazıldı, aynı koruma tedbirleri istendi. İletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesine yönelik koruma tedbiri verildi.
Yeniden ama bu kez Değişik iş dosyasıyla 4320 S.Y. çerçevesinde dilekçe yazıldı, aynı koruma tedbirleri istendi. Sadece dosyaların birleştirilmesi kararı verildi. (Tüm bunlar 2 hafta içinde oldu)
Müvekkilim taciz edildi, tehdit edildi.
Sonuç: Karşı taraf müvekkilimi iletişim vasıtalarıyla rahatsız edemeyecek, telefon edemeyecek ama evin içine girip istediğini yapabilecek. Nitekim yaptı.
-Oturduğu evden başka aynı ilde gidebilecek yeri olmayan müvekkil yanındaki çocuğunu da alarak can güvenliğinin sağlanabileceği ailesinin oturduğu şehre gitmek zorunda bırakıldı.
- Tedbiren velayet müvekkilime bir türlü verilemediğinden MEB ve muhtarlıklar nezdinde çıkacak sorunlar sebebiyle çocuğu yeni şehirde okula kaydettiremeyecek. Çocuk eğitimine ara vermek zorunda kalacak.
- Çalışan müvekkilim işinden istifa etmek zorunda kaldı. Ekonomik şiddet.
Böylece, Aile Mahkemesi hakimi, kadınları her türlü şiddetten korumak amacıyla çıkarılan ve kanunen hiçbir delilin gerekmediği bir tedbiri vermemekte ısrar ederek sadece fiziksel şiddetten endişe eden mağduru, bu kez hem ekonomik şiddete, hem psikolojik şiddete uğrattı. Mağdurla birlikte çocuğa da aynı mağduriyeti yaşattı.