Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Arjantin mahkemesi: Türk devleti 'soykırım' suçlusu
Sözde "Soykırım Anma Günü” olarak kabul edilen 24 Nisan tarihi yaklaşırken, Arjantin Türkiye'ye ağır darbe indiren bir yargı kararı aldı. Diğer ülkelerden farklı olarak Arjantin'de alınan yargı kararı gereğince, ilk kez Türkiye'nin "insanlığa karşı suç işleyen bir ülke" olduğuna hükmedildi.
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın dün, ABD Başkanı Barack Obama’dan geleneksel başkanlık açıklamasında bu yıl “soykırım” sözcüğünü kullanmasını şahsen istediğini açıklamasının ardından, bugün de Arjantin mahkemesinin 1915 olaylarına ilişkin tarihi bir karar verdiği bildirildi.
Arjantin'in hassas davaları üstüne almasıyla ünlü yargıcı Norberto Oyarbide'nin açıkladığı mahkeme kararında, "Türk devleti 1915-1923 yılları arasında vatandaşı bir buçuk milyon Ermeni'yi sistemli bir şekilde yok ederek soykırım suçu işledi" ifadeleri yer alıyor.
Ermeni asıllı Arjantin vatandaşı Gregorio Hayrabediyan'ın 2000 yılında yargıya başvurarak 1. Dünya Savaşı sırasında Sivas ve Harput'ta yaşayan aile fertlerinin akıbetlerinin Türkiye'ye sorulması isteğiyle başlayan 11 yıllık yargı sürecinin sonunda dünya tarihinde ilk kez sözde ermeni soykırımı sorumlularına "evrensel yargı yetkisi" de tanındı. Mahkeme sonrası açıklama yapan Hayrabediyan'ın avukatı, kararın, Şili diktatörü Augusto Pinochet hakkında İspanyol yargıç Baltazar Garzon'un verdiği "insanlığa karşı işlenen suçların evrensel yargılanması" hükmüne dayandırıldığını söyledi.
Mahkeme kararı Türkiye aleyhine herhangi bir cezai müeyyideyi beraberinde getirmiyor ancak Ermeni örgütlerinin uluslararası forumlarda ve mahkemelerde Arjantin mahkemesinin verdiği bu yargı hükmünü delil olarak kullanabilmesinin önünü açıyor. Arjantin'de alınan kararın en önemli yanı ise daha öncekilerde Ermeni iddialarının tanınması söz konusuyken, bu kez ilk defa Türkiye hakkında bir yargıya varılmış olması.
Evrensel yargı yetkisi, "belli bir ülkede işlenmiş olmasına karşın aslında bütün insanlığa karşı işlenmiş sayılan suçların cezasız kalmasını önlemek için, bütün ulusal mahkemelerin yetkisinde bulunan suçların faillerinin, suçun yerine, fail ya da mağdurun vatandaşlığına bakılmaksızın yargılanabilir olması" anlamına geliyor. Yani fiil ile ilgili devlet arasında herhangi bir bağlantı noktası olmasa bile yargı yetkisinin varolması durumudur.
11 YIL SÜREN DAVADA ALMANYA'NIN GÖNDERDİĞİ BELGELER ETKİLİ OLDU
Türkiye'nin "soykırım suçlusu" ilan edildiği dava, 2000 yılında Gregorio Hayrabediyan'ın insan hakları evrensel beyannamesinde yer alan "gerçeği öğrenme hakkı" ilkesine dayanarak, Birinci Dünya Savaşı sırasında Sivas ve Harput'ta yaşayan ailesinin akıbetinin araştırılması için yargıya başvurmasıyla başladı.
2002 yılında yargıç Oyarbide, Türkiye'ye resmi başvuruda bulunarak, Hayrabediyan ailesinin "akıbeti" hakkında kendisinin bilgilendirilmesini ve kurbanlarla ilgili tüm arşivlerin Arjantin yargısına teslim edilmesini talep etti. Aynı zamanda İngiltere, Almanya, ABD ve Vatikan'a 1915-1923 yılları arasında Türkiye'de yaşanan olaylarla ilgili ellerindeki bilgilerin gönderilmesi istendi. Toplanan belgeler ve sözlü tanıkların dinlenmesiyle geçen 11 senenin ardından, mahkeme son kararını verdi.
Mahkemenin karar metninde Almanya'dan gönderilen belgelerde, dönemin konsolos ve diplomatlarının yazdığı kriptolarda, "Sadece Ermenilere karşı işlenen suçlar değil aynı zamanda Türkiye'nin Ermeni halkını ortadan kaldırmak için sistematik bir plan yürüttüğü" yönündeki yorumlar, Almanya'nın Osmanlı Devleti'nin en büyük müttefiki olmasından dolayı birinci derecede delil olarak kabul edildiği ibaresi yer alıyor.
Aynı zamanda son beş yılda Ermenistan, İngiltere, Fransa, Belçika, Almanya, Vatikan ve İsrail arşivlerinden gelen gizli belgeler, diplomatik kartlar vb. çeşitli dokümanlarda konuyla ilgili Türkiye aleyhine bulunan ibareler ve sözlü tanıkların da belgelerde yer alan iddiaları doğrulamasının, mahkemenin Türkiye'nin "soykırım" suçu işlediğini kabul etmesinin delilleri olarak gösteriliyor.
1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak ulusal düzeyde meclis kararıyla tanıyan ülkeler arasında bulunan Arjantin, 2007 yılında 24 Nisan'ı "Ermeni Soykırımı'nı Anma Günü" olarak ilan etmişti.
http://www.hurriyet.com.tr/planet/17442080.asp?gid=382
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Fransa Meclisi'nin onayladığı Ermeni soykırımının inkarına cezayı öngören yasa tasarısı şimdi de Senato yolunda. "France Info"(Frans Enfo) Radyosu'na göre tasarı, ay sonuna kadar senatoya sunulacak.
Haberde Türk hükümetinin tüm tehditlerine rağmen kanun tasarısının ocak ayı içinde Senato'da görüşüleceği iddia edildi. Ancak Senato'nun sayfasında tasarının gündeme alınıp alınmayacağıyla ilgili bir bilgi yok.
Tasarı, 22 Şubat'a kadar Senato'ya gitmezse geçerliliğini yitirecek.
Ermeni soykırımını inkarına 45 bin euro ile 1 yıl hapis cezasını öngören tasarı, 22 Aralık'ta Fransız Ulusal Meclisi'nde 36 milletvekili tarafından onaylanmıştı.
http://www.cnnturk.com/2012/dunya/01...5.0/index.html
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Soykırımı” Macaristan parlamentosunda
Macaristan’da, Milliyetçi Parti JOBBİK ve onun genç ve karizmatik Başkanı Vona Gabor, Türklerden sevgiyle bahsetmekte, atalarımızın bir olduğunu ve “hepimizin Attila’nın torunlarıyız” demekte.
JOBBİK bunun yanı sıra “Hocalı Soykırımını” Macaristan Parlamentosu’na taşıyarak, Ermenileri kazdıkları kuyuya düşürdü.
Dünya genelinde 1915 olaylarının 'soykırım' olarak tanınması için propaganda yürüten Ermenilerin bu arzularının aksine Macaristan sürpriz bir hamle ile “Hocali Katliamını” parlamentosuna taşındı. Sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla dünya parlamentolarında Türkiye’yi her fırsatta köşeye sıkıştırmaya çalışan Ermenistan, bu kez kendi oyununa düştü. Ermenistan dünya genelinde 1915 olaylarının 'soykırım' olarak tanınması için lobilerini yürütürken Macaristan'dan çok ilginç bir tepkiyle karşılaştı. Macaristan Parlamentosu, “Ermenilerin Dağlık Karabağ’da Azerbaycanlılara karşı toplu katliam gerçekleştirdiğini” tanıyan bir karar tasarısını gündeme aldı.
İddiaya göre, Macaristan muhalefetinin teklif ettiği tasarı yakın bir zamanda oylanacak. Tasarı Ermeni cephesinde şok etkisine neden oldu. Ermenistan hükümeti tasarıya tepki göstererek, kabul edilmesi halinde ‘Macaristan’ın uluslararası imajının sarsılacağını’ savundu.
Öte yandan Macaristan’ın attığı bu ulumlu adımı Türkiye’de ve birçok uluslararası medya organında yer aldı ve memnuniyetle karşılandı. Dağlık Karabağ’da 26 Şubat 1992’de Ermeniler tarafından gerçekleştirilen Hocalı katliamında 613 çocuk, kadın ve erkek hunharca öldürülmüştü.
Tasarıyı gündeme getiren Jobbik’i tanıyalım
Son zamanlarda Orta Avrupa’dan, Macaristan’dan bir dost sesi yükseldi. Macar Milliyetçi Partisi olan JOBBIC Başkanı Vona Gabor, Türkler ile Macar’ların aynı kökenden geldiğini ileri sürdü. Macaristan’da son seçimlerde yüzde 17 oy alarak ülkenin 3’üncü büyük partisi olan aşırı sağcı Jobbik’in lideri Gabor Vona, “Türkiye ile yakınlaşmalıyız” deyince Avrupa’daki ırkçıların hedefi oldu. Macar lider, kendisini eleştirenlere “hepimizin Attila’nın torunlarıyız” sözleriyle yanıt verdi.
2002’de sağ eğilimli öğrenciler tarafından kurulan Macar Jobbik (Daha iyiye) Partisi, katıldığı ilk seçimlerde yüzde 2 gibi düşük bir oy almasına rağmen, 2010’daki son seçimlerde adeta patlama yaparak yüzde 17 ile ülkenin 3’üncü büyük partisi haline geldi. Meclise 47 vekil sokan partinin genç lideri Gabor Vona da durum böyle olunca Avrupa’nın en gözde politikacılarından biri oldu. Mitinglerinde Nazi Partisi benzeri görüntüler veren, taraftarları tek tip üniforma ve kol bandı takan Jobbik, faşist olduğu konusundaki eleştirilere, “Biz sağcı bir parti bile değiliz. Sadece vatanseveriz” diye yanıt verirken seçim sloganı olarak da kendine, “Macaristan Macarlarındır” sözlerini seçmişti.
Avrupa’daki diğer aşırı sağcı partilerle AP seçimlerinde işbirliği yapan parti, Türkiye karşıtlığını seçim malzemesi yapan diğer partilerden bu konuda ayrıldı. Başkan Vona, “Biz Türkiye ile yakınlaşmanın Avrupa’nın yararına olduğunu düşünüyoruz. Diğer partilerin Türk ve İslam karşıtı politikalarına katılmıyoruz. Türkiye bize yeni fırsatlar sunuyor” açıklamasını yapınca Avrupalı aşırı sağcıların hedefi haline geldi. Ancak Vona bu eleştirileri, “Türklerle Macarların kökeni birdir. Hunlar’dır. Biz Türklere karşı çıkarsak kendi kökenimize de karşı çıkıyor oluruz. Türkler bizim kardeşimiz” yanıtı vermişti.
Macarların 4’ü Türk 9 farklı boyun bir araya gelmesiyle oluşan bir ulus olduğu biliniyor. Macarca’da Türkçe ile ortak (Balta, arpa, tarla, sakal...) gibi birçok kelimenin de bulunması dillerin birbirine olan yakınlığını ve böyle bir kültür bağı ise Başkan Vona’nın dediklerini haklı çıkarıyor.
‘KKTC bir an önce tanınarak AB'ye katılmalıdır’
Avrupa Birliği Dönem Başkanı Macaristan'ın üçüncü büyük partisi Jobbik’in Macar-Türk Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Eşbaşkanı Tamas Hegedüs ise, “AB Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne karşı açıkça haksızlık yaptı. KKTC’nin bir an önce tanınarak AB'ye katılması gerekir” demişti ve Kıbrıs Türk halkına uluslararası alanda yapılan haksız uygulamalarda, başı çeken Avrupa Birliği’nden farklı sesler yükselmeye başlamıştı.
Avrupa Birliği'nin bir "Hristiyan kulübü" olmadığını kanıtlaması gerektiğini belirten Hegedüs, "Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı var. Türkiyesiz Avrupa Birliği olamaz" dedi. Hegedüs, Avrupa Birliği'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne karşı da "açıkça haksızlık" yaptığını, KKTC'nin bir an önce tanınarak AB'ye katılması gerektiğini belirtti.
Macaristan'ın bu yılın ilk yarısında, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin hızlandırılması için partisinin gerekli desteği vereceği taahhüdünde bulunan Hegedüs, AB'nin Türkiye'ye çifte standart uygulayarak haksızlık yaptığı görüşünü dile getirdi.
Ayrıca Macaristan Parlamentosunun üçüncü büyük partisi konumunda bulunan muhalefet partisi Jobbik'in Genel Başkanı Gabor Vona, “Hocalı Soykırımının” parlamentoya taşınması konusunda yaptığı basın toplantısında, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarına silah zoruyla girerek binlerce masum sivili katlettiğini, Ermenistan'ın istila ettiği topraklardan halen çıkmadığını ve konunun AB Dönem Başkanı Macaristan tarafından da uluslararası platformlarda gündeme getirilmesini istediklerini açıkladı. Gabor Vona, "Ermenistan'ın Dağlık Karabağ ve Azerbaycan'a ait olan 7 bölgeden çıkmamasının kabul edilemez olduğunu, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının yüzde 20'ni istila ederek 20 bin Azerliyi katlettiğini, Ermenistan'ın yaptığının soykırım olduğunu, bunun tüm dünya tarafından tanınması gerekildiğini" kaydetti.
Ermeniler birçok platformda sürekli uluslararası örgütlere veya büyük devletlere Türklerin kendilerine yaptıkları ‘sözde soykırımı’ parlamentolarına taşıyıp tanımalarını istemesi yönündeki oyununu hep sürdürdü. Fakat son olarak Ermenilerin bu oyununu bozan Macaristan, adaletli bir karar alarak, ‘sözde Ermeni soykırımı’ yerine Ermenilerin, Azerbaycan halkına yaptığı ‘Hocalı Soykırımını’ parlamentosuna taşıdı. Bu da bir kez daha Ermenilere, oynadıkları oyunlardan vazgeçmelerini ve haklı tarafın kim olduğunu göstermiş oldu.
Dr. Abil İBRAHİMOV
abilibrahim80@yahoo.com
MRA
Kaynak: www.1news.com.tr
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Fransa parlamentosunda kabul edilen Ermeni yasa teklifi sonrasında Türk siyasetçilerden yükselen “Siz de Cezayir’de soykırım yaptınız” tepkisine Cezayir’den beklenmedik yanıt geldi. Cezayir Başbakanı Uyahya, “Osmanlı 1830’da 3 günde Cezayir’i Fransa’ya teslim etti. Kimsenin kanımızdan faydalanmaya hakkı yok” dedi
Türkiye, 22 Aralık’ta Fransız Parlamentosu’nda kabul edilen Ermeni yasa teklifi üzerine Fransa’ya yönelik olarak diplomatik atağa geçmiş ve büyükelçisini çekerek tepkisini göstermişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Fransa Parlamentosu gitsin, Cezayir’de, Ruanda’daki katliamları araştırsın. Cezayirliler, fırınlarda toplu olarak yakıldı. Acımasızca şehit edildiler. Eğer Sarkozy, bu soykırımı bilmiyorsa, gitsin 1940’larda Cezayir’deki Fransız Lejyonu’nda askerlik yapan babası Pal Sarkozy’e sorsun. Eminim ki oğluna katliamla ilgili söyleyecek çok sözü vardır” açıklamasında bulunmuştu.
Kolonileştirme ticareti
Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Bolu milletvekili Tanju Özcan, “Cezayir Soykırımını inkar edenlere 1 yıl ile 5 yıl arası hapis öngören yasa tasarısını TBMM’ye sunmuştu. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de “Senato onaylasın Cezayir Soykırım Anıtı dikeceğim” açıklamasında bulunmuştu. Türk siyasetçilerin Fransa’ya örnek gösterdiği Cezayir hükümetinden Türkiye’ye sürpriz tepki geldi. Cezayir Başbakanı Ahmed Uyahya, Türk mevkidaşı Erdoğan’a seslenerek, “Türk yetkililer Fransa ile girdikleri soykırım kavgasında Cezayir’e gönderme yapmasın” diye sert çıktı. Gazetecilere açıklama yapan Uyahya, “Biz Türk dostlarımıza Cezayir ’in kolonileştirilmesinin ticaretini yapmaktan vazgeçmelerini söylüyoruz. Türkiye, Cezayirlilerin kanları üzerinden çıkar sağlamaya çalışmasın” şeklinde konuştu.
NATO’nun katkısı varsa...
Cezayir’in Osmanlı himayesi altındayken, kısa sürede Fransız kolonisi olduğuna dikkat çeken Uyahya, “Osmanlı, yani Türkler 1830 yılında üç gün içinde Cezayir’i Fransızlara teslim etti. Ayrıca Cezayir 1962 yılında bağımsızlığını kazanana kadar Birleşmiş Milletler’de bu ülkenin lehine olan tüm kararları veto etti” diye konuştu. Partisinin grup toplantısında açıklamalarını sürdüren Uyahya, Erdoğan’ın Cezayir’de işlenen tüm suçların Fransa tarafından gerçekleştirildiğini söylediğine işaret ederek, “Cezayir’de soykırım yaşanırken Fransa NATO’nun silahlarını kullandı. Türkiye de NATO üyesi olduğuna göre, Cezayir halkına atılan kurşunların Türkiye’den gelmiş olma ihtimali de var” tepkisini gösterdi. n DIŞ HABERLER
1.5 milyon Cezayirli öldürüldü
Cezayir’in bağımsızlık için mücadele ettiği 1954’le 1961 arasındaki süreci hazırlayan olaylar Setif’te patlak vermişti. 8 Mayıs 1945’te, Fransızların kontrolündeki Setif’te, Fransız polisi sivil halka ateş açtı. Bu olayın ardından bin ile 6 bin arasında Cezayirli öldürüldü. Cezayir’in lideri Abdülaziz Bouteflika, yaptığı “Setif’te, savaş yıllarında yaşanacak soykırımın temelleri atıldı. Setif, Cezayir’in Oradur’udur” açıklaması Fransa ile diplomatik krize sebep olmuştu. Oradur, Nazilerin kamplar kurup 600 insanı öldürdüğü Fransız kasabası olarak tarihe geçer. Belgelere göre 54 ile 61 arasında 350 bin ile 1.5 milyon Cezayirli hayatını kaybetti. Fransızlara göre öldürülen Cezayirli sivillerin sayısı 350 bindi. Bouteflika’nın açıklamasına dönemin Cumhurbaşkanı Jacques Chirac “Tarihi siyasetçilere değil, tarihçilere bırakmak daha doğru” demişti.
314 yıl Osmanlı’da kaldı
Osmanlı Devleti’nin yönetimi altına 1516’da giren bölge, 1830’da Fransa saldırısına uğradı. Uzun ve kanlı geçen çatışmalarda büyük zaiyat verildi. Cezayir halkının üçte biri 1830 ile 1872 yılları arasında hayatını kaybetti. Bu dönemde yaklaşık 50 bin Fransız Cezayir’e yerleşti. 1961 yılında yapılan referandumla özerkliğini ilan eden Cezayir, 1962’de Fransa’dan bağımsızlığını elde etti.
http://haber.gazetevatan.com
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Senato Komisyonu'nda inkar yasasına ret
Fransız Senatosu Anayasa Komisyonu, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan ve Meclis'te kabul edilen yasa teklifinin Senato'nun gündeminde incelenmeye alınmamasını öngören değişiklik önergesini kabul etti.
Strasbourg - Önergenin kabul edilmesi tasarının Senato Genel Kurulu'na gitmeyeceği anlamına gelmiyor. Fransa meclisinde 22 Aralık'ta kabul edilen Ermeni iddialarının reddini suç sayan yasa teklifi Senato Anayasa Komisyonu'nda görüşüldü.
Anayasa Komisyonu, Ermeni soykırım iddialarının inkarını cezalandırmasını öngeren yasa teklifinin senatoda kabul edilmemesi yönünde sunulan önergeyi oy çokluğuyla kabul etti. Karar 29 kabul, 9 ret ve 8 çekimser oyla alındı.
Önerge komisyonda görüşülmeden önce Kanunlar Komisyonu Başkanı Sosyalist Senatör Jean-Pierre Sueur yasa teklifi için raportör tayin edildi.
Yasa teklifine karşı olmasıyla bilinen Sueur iktidar partisi ve muhalefetteki senatörlerin baskısına rağmen, hukukçu üyelerden oluşan kanunlar komisyonu yasa teklifi aleyhinde görüş bildirdi.
Önümüzdeki hafta 23 Ocak pazartesi günü Anayasa Komisyonu'nun kabul ettiği önerge Senato'da oylamaya sunulacak. Üyeler tarafından önerge kabul edilirse, Fransa Meclisi'nde kabul edilen "inkar" yasası kadük hale gelecek. Ancak önerge kabul edilmezse Senato yasa teklifini görüşerek oylamada bulunacak.
SUEUR: TEKLİF ANAYASAYA AYKIRI
Fransa Senatosu Kanunlar Komisyonu Başkanı Jean Pierre Sueur, yasa teklifinin Senato gündemine alınmaması yönündeki kararlarına gerekçe olarak "teklifin anayasaya aykırı" olmasını gösterdi. Sueur, teklifin anayasaya aykırı olmasının yanı sıra ifade özgürlüğü ve araştırma özgürlüğüne de aykırı olduğunu söyledi.
"Bu gerekçelerden dolayı biz Kanunlar Komisyonu'nda yasa teklifinin incelemeye alınmamasını istedik" diyen Sueur, "Bizim görüşümüze göre bu yasa teklifi anayasaya aykırı" ifadesini kullandı.
DAVUTOĞLU: KOMİSYONUN KARARI OLUMLU
Fransa Senatosu Anayasa Komisyonu'nun kararını değerlendiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Tabi bu önümüzdeki hafta tasarının gündeme alınıp alınmamasıyla ilgili net bir tabloyu ortaya koymaz ancak genel bir eğilimi ortaya koyar. Bu da Fransa yasalarına göre bile bu teşebbüsün ne kadar hukuk dışı olduğunu bir anlamda ortaya koymaktadır'' dedi.
Komisyonun bağlayıcı nitelik taşımayan kararını olumlu karşıladıklarını belirten Davutoğlu, ''Ümit ederiz ki Fransız Senatosunda aklıselim hakim olur ve bu yasa gündeme dahi getirilmez. Avrupa değerlerine uygun bir şekilde gündemden düşürülür'' şeklinde konuştu.
Davutoğlu, Senato Kanunlar Komisyonu kararından bağımsız olarak yasa teklifinin onaylanmasını engellemek için gerekli teşebbüs ve temasları sürdüreceklerini de söyledi.
TÜRKLER EYLEM YAPACAK
Fransa'daki Türk-Fransız dernekleri de, 21 ve 23 Ocak tarihlerinde Başkent Paris'te yasa teklifini protesto eden iki ayrı gösteri düzenleyecek.
Fransa meclisinde 22 Aralık'ta kabul edilen Ermeni iddialarının reddini suç sayan yasa teklifi 23 Ocak'ta Senato'dan kabul edilir ve Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından onaylanırsa "inkar" yasasını çiğneyenler 1 yıl hapis cezası ve 45 bin Euro para cezasına çarptırılacak.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25314958/