Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Mahkemede iki köylünün davasına bakılmaktadır, duruşma başlar başlamaz, köylünün biri “Hâkim bey, ben seni reddediyom!” der.
Hâkim şaşırır, ortada ne vardır ki, taraflardan biri kendisini daha duruşma başlamadan reddetmektedir, kısacası “Ben sana güvenmiyorum!” demektedir.
Hâkim sorar:
“Nedenmiş o?”
Köylü soruları sıralamaya başlar:
“Sen geçen ay, bizim köye keşfe geldin mi?
Köyde öğretmenin evinde kaldın mı?
Onun evinde yedin içtin mi?”
* * *
HÂKİM, bu soruların hepsine “evet!” karşılığını verir, köylü o zaman ret sebebini açıklar:
“İşte o öğretmen, evinde kaldığın öğretmen, bunun oğlu... Onun için seni reddediyom!”
Hâkim gülümser, karşı tarafa sorar:
“Öğretmen senin oğlun mu?”
“Evet!”
Hâkim ayağa kalkar:
“Haklısın davadan çekiliyorum!”
Halkın hâkime güveni, hâkimin de bu güven sevgisi budur işte!
Teröristlerin ayağına gidip ifade almak, yargılamak...
Tartışılır bir davranış değil mi?
Yasal kılıfı olsa bile.
26 Ekim-2009 Hasan Pulur Köşesinden. Milliyet G.Z.T
M.E.Sezen Notu: Panik yok yola devam..!
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Baştan belirteyim niyetim kesinlikle birbirlerinden etkilendiklerini, birbirleri ile paralel hareket ettiklerini iddia etmek değildir, zira neler olduğunu henüz bilmemekteyiz, netleşene kadar da yorum yapmayı yanlış buluyorum.
Malesef bu güzel düşüncenizi belirtmeye geç kaldınız. Çünkü; katılımıcılara meramınızı anlatmayı çıkmaza sokmazdan önce, eklemiş olduğunuz haberin bir köşesine not olarak düşmüş olmanız, daha isabetli olacaktı. Keşke bu güzel düşüncenizi; eline oyuncak verilmiş çocuklar gibi, zevkten köşe olup (haberi kendi kanunları ile hukuk skandalı olarak) okuyucularına faş eden malum medya da fark edebilseydi. Sizin gibi aynı güzel düşüncede olan Sayın Başsavcım da; fark edemedikleri bu farkı, iyi fark etsinler diye, malum kişilere hatalarını hukuk farkıyla fark ettirmiştir!
Görülen davanın taşıdığı değer ve ehemmiyetine istinaden, bir maddeden dava açması ise, tamamen kendisinin iyi niyete bağlı uyarı niteliğidir, yoksa eline tutuşturulmuş olan kanun kitabının; eyleme karşılık suç teşkil edecek her maddesini kırk şerh yapar, yaptığı her şerhe kırk dayanak bulup, bu da yetmiyormuş gibi ağırlaştırma delillerine giderek, o kişilerin ellerini ayaklarını hareket edemez hale getirirdi. Lakin basın kuruluşu olduğundan Sayın Savcım; kanuni olarak değilde, vicdani olarak çok müsamahakar davranmıştır. Sizi, hukukçu erdeminizden dolayı tebrik eder, neferi olduğunuz hukuk adına bir zafer kazandığınızı belirtmek isterim. Ön yargısız, karalamasız, adil olacak düşünce, işte böyle olmalıdır!
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Malesef bu güzel düşüncenizi belirtmeye geç kaldınız. Çünkü; katılımıcılara meramınızı anlatmayı çıkmaza sokmazdan önce, eklemiş olduğunuz haberin bir köşesine not olarak düşmüş olmanız, daha isabetli olacaktı. Keşke bu güzel düşüncenizi; eline oyuncak verilmiş çocuklar gibi, zevkten köşe olup (haberi kendi kanunları ile hukuk skandalı olarak) okuyucularına faş eden malum medya da fark edebilseydi. Sizin gibi aynı güzel düşüncede olan Sayın Başsavcım da; fark edemedikleri bu farkı, iyi fark etsinler diye, malum kişilere hatalarını hukuk farkıyla fark ettirmiştir!
Görülen davanın taşıdığı değer ve ehemmiyetine istinaden, bir maddeden dava açması ise, tamamen kendisinin iyi niyete bağlı uyarı niteliğidir, yoksa eline tutuşturulmuş olan kanun kitabının; eyleme karşılık suç teşkil edecek her maddesini kırk şerh yapar, yaptığı her şerhe kırk dayanak bulup, bu da yetmiyormuş gibi ağırlaştırma delillerine giderek, o kişilerin ellerini ayaklarını hareket edemez hale getirirdi. Lakin basın kuruluşu olduğundan Sayın Savcım; kanuni olarak değilde, vicdani olarak çok müsamahakar davranmıştır. Sizi, hukukçu erdeminizden dolayı tebrik eder, neferi olduğunuz hukuk adına bir zafer kazandığınızı belirtmek isterim. Ön yargısız, karalamasız, adil olacak düşünce, işte böyle olmalıdır!
Haber hakkında henüz tek bir yorum bile yapmamışken; konuyu ve haberi bambaşka bir mecraya çekip tartışmayı çıkmaza sokan sizsiniz Sayın Derman Bey. Son iletinizle de kendinizi çıkmaza sokmuşsunuz, size bunu kim ve nasıl fark ettirecek bilemiyorum ama ben şansımı deneyeceğim...
Hiçbir Cumhuriyet savcısı, birilerine birşeyleri fark ettirmek için soruşturma başlatmaz, hukukun amacı bu değildir. Ortada işlenmiş bir suç varsa, delil de varsa dava açar, suçun işlendiğine dair delil yoksa ya da şüphelinin suçsuz olduğuna dair deliller varsa takipsizlik kararı verir. "Aman dur şuna hatasını fark ettireyim de aklı başına gelsin." demez. Cumhuriyet savcıları, yetkilerini birilerine uyarıda bulunmak için kullanmaz. Ayrıca, sıfatı, ünvanı ne olursa olsun "Dur ben şuna biraz iyi niyetli, biraz da müsamahakar davranayım." da demez. Aksi takdirde keyfi hareket etmiş, yargı önünde eşitlik ilkesine aykırı davranmış olur...
Çok ilginç, sayenizde öğrenmiş olduk ki Cumhuriyet savcıları iyi niyetli olmadıkları zaman, şüpheli hakkında kılıf uydurarak, kanun maddelerini zorlayarak (Sizin deyiminizle , eyleme karşılık suç teşkil edecek her maddesini kırk şerh yapar, yaptığı her şerhe kırk dayanak bulup, bu da yetmiyormuş gibi ağırlaştırma delillerine giderek.) ellerini ayaklarını hareket ettiremez hale getirebiliyor öyle mi? Eeee, nerede kaldı diğer iletilerinizdeki yargıya olan inancınız ve de güveniniz? Zan altında bıraktığınız Cumhuriyet savcıları böyle keyfi uygulamalarda bulunabiliyorsa, gerçekten güvenir misiniz kendilerine? Yoksa, "Nasıl olsa bana yapmazlar." diyebildiğiniz için midir bu güven?
Hukuk herkese lazım Derman Bey, herkese...
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Sanırım sadece odatv hakkında soruşturma açılmasını eleştirmek için bu başlık açılmış. Türkiye'de maalesef saçma sapan nedenlerle soruşturma açılması sıkça karşılaşılan bir durum. Kanunları kendilerine yontanlar, genelde özgürlükleri kısıtlayıcı yorumlarda bulunabiliyorlar.
Mesela bir Hülya Avşar'ın söylediklerini ele alın.
Polislerle savcıların birlikte iftarını eleştirecek bir durum olmasa gerek. İkisi de kamu görevlisi, ikisi de suç olan bir eylem içinde değiller. Eleştirilecek bir şey olsaydı, HSYK başkanı Ali Suat Ertosun'un Ergenekon sanığı Engin İnal ile görüşmelerine kıyamet koparılması gerekirdi.
En azından orada bir sanık - hakim ilişkisi söz konusu ne de olsa.
O normalse, polis-savcı iftarı çok daha normal.
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Sn Dilek, öncelikle açmış olduğunuz başlığın arkasında durarak, çatır çatır fikirlerinizi savunuyor olmanızdan dolayı size teşekkür ederim.
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Haber hakkında henüz tek bir yorum bile yapmamışken; konuyu ve haberi bambaşka bir mecraya çekip tartışmayı çıkmaza sokan sizsiniz Sayın Derman Bey. Son iletinizle de kendinizi çıkmaza sokmuşsunuz, size bunu kim ve nasıl fark ettirecek bilemiyorum ama ben şansımı deneyeceğim.
Yani bize bazı şeyleri fark ettirmeyi; birikimlerinizle değil de şansla denemek istiyorsunuz, olur buyurun bakalım;
Demokrasiler gibi Hukukta'da çareler tükenmez sözü, hukuçunun hukuk birikimine istinaden söylenmiş bir sözdür. Eşit haklarla davacı ve davalı müvekkilerinden vekalet alan avukatlar, duruşmada, müvekkillerin suçlarını gizlemeye çalışırlar, çünkü; suç ve masumluk aleni olmayıp teferruatlarda gizli olduğundan, iş mahkemeye intikal etmiştir. İşinin ehl-i avukat hükmü kendi lehine çevirmek için; karşı tarafdaki muhatabını haklı gösterecek, hata gibi gözüken hamle ile kendi üzerine çeker, sevinerek gelen muhatabı bu hakkını almak isteyince, o hakkı kendi lehine çevirir!
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Hiçbir Cumhuriyet savcısı, birilerine birşeyleri fark ettirmek için soruşturma başlatmaz, hukukun amacı bu değildir.
Söylediğimiz bu söz mecazidir, yani malum kişilerin fark edemedikleri, savcılık tarafından kendilerine fark ettirilmiştir, o kişiler bu haberin suç teşkil ettiklerini bilselerdi isnat edilen cürümü işlemezlerdi. Savcılık soruşturma başlatınca bunun bir suç olduğunu fark ettiler. Suçu fark ettirmekte hukukun tam amacıdır ki; bir daha kimsenin hukukuna tecavüz edilmesin!
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Hiçbir Cumhuriyet savcısı, birilerine birşeyleri fark ettirmek için soruşturma başlatmaz, hukukun amacı bu değildir. Ortada işlenmiş bir suç varsa, delil de varsa dava açar, suçun işlendiğine dair delil yoksa ya da şüphelinin suçsuz olduğuna dair deliller varsa takipsizlik kararı verir. "Aman dur şuna hatasını fark ettireyim de aklı başına gelsin." demez. Cumhuriyet savcıları, yetkilerini birilerine uyarıda bulunmak için kullanmaz. Ayrıca, sıfatı, ünvanı ne olursa olsun "Dur ben şuna biraz iyi niyetli, biraz da müsamahakar davranayım." da demez. Aksi takdirde keyfi hareket etmiş, yargı önünde eşitlik ilkesine aykırı davranmış olur...
Savcılık suç unsuru teşkil eden bir eylemi soruşturma başlatarak yargılamaya sevk eder, bunun yanında savcıya bir çok fikri muamele yetkisi de verilmiştir, kendisi iddia makamı olup karar makamı olmadığından mütalâa şeklinde yargılamaya, eylemin ne gibi suçlar teşkil ettiğini kanun kitabında bulunan maddelere dayandırarak sunar.
Bir mahkumun iyilik hali göz önünde bulundurularak yetkili makamlar tarafından cezasının hafifletilmesi, diğer mahkumlara hukuksuzluk olmadığı gibi, mahkumun cezasını hafifletmemekte bir suç değildir. Bu yetkili makamın insiyatifidir.
Müsamahakâr davrandı demek, hukuk hezeyanı olur! musamahakâr davranmıştır sözü ise bizim zanni görüşümüzdür ve hüküm makamında değildir. Dil bilginiz iyi ise -dı- ve -tır- eklerinin ne manaya geldiğni biliyorsunuzdur. Bu zannımız da; Devletin varlığına ve bütünlüğüne ortadan kaldırmaya kast etmek ile bir hanenin varlığına ve bütünlüğüne kast etmenin bir olmayacağı anlamında, eylemin vahametine istinaden mübalağa içeren bir ifadedir.
Eşitlik ilkesi yargılamada herkese eşit haklar sunulması manasında olup, vatanı komple yıkanla, bir vatandaşı yıkan manasın da değildir, bunun için işlenen cürümlere göre mahkemeler ayrılmıştır.
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Çok ilginç, sayenizde öğrenmiş olduk ki Cumhuriyet savcıları iyi niyetli olmadıkları zaman, şüpheli hakkında kılıf uydurarak, kanun maddelerini zorlayarak (Sizin deyiminizle , eyleme karşılık suç teşkil edecek her maddesini kırk şerh yapar, yaptığı her şerhe kırk dayanak bulup, bu da yetmiyormuş gibi ağırlaştırma delillerine giderek.) ellerini ayaklarını hareket ettiremez hale getirebiliyor öyle mi? Eeee, nerede kaldı diğer iletilerinizdeki yargıya olan inancınız ve de güveniniz? Zan altında bıraktığınız Cumhuriyet savcıları böyle keyfi uygulamalarda bulunabiliyorsa, gerçekten güvenir misiniz kendilerine? Yoksa, "Nasıl olsa bana yapmazlar." diyebildiğiniz için midir bu güven?
Bazı satırlarınızın cevabını üste verdim. Yineliyorum; TC'nin Bütün Savcı ve Hakimlerine güvenim sonsuzdur, buna delillim de onların verdikleri kararları tastikliyor olmamdır. Bu sorunuzu; Savcılarımız ve hakimlerimiz tarafından verilen kararları; temyizde aramayıp, okurlarının galayanında arayan, bu milletin arasına nifak tohumları şaçan medya silahşörlerine sorun?
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Hukuk herkese lazım Derman Bey, herkese...
Evet, hukuk herkese lazım lakin, haksızlara gösterilen imtiyaz, haklılara hukuksuzluktur! Saygılar Efendim.
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Av.Ragıp Atay rumuzlu üyeden alıntı
Derman Bey
Demogoji iyi gibi görünen bir hastalıktır. Hele ki yapan da inanıyorsa. Tartışmaya niyetim yok.
Yalnız demokrasi,halk, irade vs. Bunları yanyana dizmek haklı olmak değil. Hukuki olmak ile kanuni olmak, he ki meşru olmak farklı şeylerdir. Halkın çoğunluğuna sahip olanların yaptıkları da herzaman demokratik olmuyor.
Tek soru sordum. Bana yanıt vermenize gerek yok. Kendinize yanıtlayın.
Çoğunluk tarafından seçilmiş bir hükümet, namaz kılmayı yasaklarsa, demokratik olur mu?
Sayın Ragıp Atay
Demogoji; muhatabına cevap vermek yerine, muhatabını duygusal alana çekmek için, savunmasını geçiştiren beceriksizlerin eylemidir! Aklın ve fikrin hakim olduğu her yerde, hele ki, sonuca varılacak bir karar da, duygusallığa kesinlikle yer yoktur. Demogojiyi sürekli zikretmek mi, sorulan sorulara cevap vermek mi demogoji dir?
Alıntı:
Av.Ragıp Atay rumuzlu üyeden alıntı
Çoğunluk tarafından seçilmiş bir hükümet, namaz kılmayı yasaklarsa, demokratik olur mu?
Sorunuz şuna benzemiş; Çoğunluğu delilerin oluşan memlekte, seçme hakkı verilmiş delilerin seçtiği bir hükümet, akıllı olmayı yasaklarsa, demokratik olur mu?
Sorunuzu, bir daha sorma zahmetinde bulunmayıp, okuyup-okumama da sizi muhayyer bırakarak, merakınızı gidermek için cevaplıyorum;
Bir bağnazlığı oluşturan bireylerin, çoğunluk desteği ile Bağnazistan'ın başına gelen hükümet, evresel olan dinin bir vecibesine yasak getirirse, onunkisi; Bağnasistan demokrasisi olur ama, Muasır demokrasi olmaz! Demokrasi çoğuncul, Din ise, Hukuk gibi evrenseldir!
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
"Şansımı deneyeceğim" sözümün özü işte buydu Sayın Derman Bey. İnsan fark etmek, hatasını kabul etmek istemeyince, hatayı fark ettirmek isteyenlerin işi sadece şansa kalıyor maalesef.
"Savcı iyi niyetli olduğu, karşısındaki de basın kuruluşu olduğu için sadece uyarıda bulunmuş, müsamahakar davranmıştır, iyi niyetli olmasa idi ellerini ayaklarını hareket ettiremez hale getirirdi vs..."
Özetle bu saydıklarınızın hepsi, Cumhuriyet Savcısının yetkilerini -iyi veya kötü- niyetine göre keyfi kullandığı anlamına gelir. Cumhuriyet Savcısı varsa hafifletici veya ağırlatıcı sebep elbette hepsini değerlendirmek, iddianamesinde ya da takipsizlik kararında belirtmek ve dava açılırsa yargılama aşamasında da ileri sürmekle görevli-yetkilidir. Öte yandan varsa bir ağırlatıcı sebep, iyi niyetli davranarak sadece uyarıda bulunayım diye bunları da görmezden gelemez, gelmemelidir. Aynı şekilde varsa bir hafifletici sebep, bu basın kuruluşu değil, buna müsamahakar davranmamalıyım diyerek hareket edemez, etmemelidir.
Bu özet de forumu takip eden diğer üyeler içindi ve sondu. Ben şansımı sizin için daha fazla zorlamak istemiyorum, zira anlamak istemediğiniz için hep aynı eksende tartışacağız demektir ki bunun da kimseye faydası olmayacak....
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Sn Dilek, Haksızlığı kabul etmeyip bir saniye bile tehir etmek, haklıya haksızlıktır, bununda bir tanımı vardır o da, zulüm! Kişinin eksenindeki yanlış ve doğrular genel hak kanâatini bağlamadığı gibi, bağlatmaya çalışanlar da toplumumuzu bu hale getirmiştir. Şahsım böyle bir taassuptan şiddetle içtinap etmekteyim, bunu hakkını savunmak ile haksızlığı gizlemek kategorisinde değerlendirmeyiniz! İletinizdeki alıntılara, (Bu özet de forumu takip eden diğer üyeler içindi ve sondu.)notunuz ve bizimle şansınızı denemek istemediğinizi belirtiğiniz için, cevap verme ihtiyacı duymuyorum. Şansınızı denemek istediğiniz katılımcılarla kaldığınız yerden siz devam edebilirsiniz, ekseninize medlûl iyi mütalâalar.
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
İFTAR FOTOĞRAFLARINA DAVA AÇILDI
20.01.2010 00:05
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı 5 Kasım 2009’da yayınladığımız “Bu Fotoğraflar Olay Yaratacak” başlıklı haber nedeniyle haber müdürümüz Barış Terkoğlu hakkında dava açtı. Ergenekon davasını soruşturan emniyet mensuplarını, savcıları ve davaya bakan hakimleri bir iftar yemeğinde bir arada gösteren fotoğrafların yer aldığı haberimiz, “toplumu ajite etmek ve soruşturma ve yargılamada görev alan kişileri hedef göstermek, soruşturma sürecine gölge düşürmek” ile suçlanıyor. Dava gerekçesinde bazı okuyucu yorumlarına da yer verilerek, bu yorumlar dikkate alındığında amaca ulaşıldığı kanaatine varıldığı belirtiliyor.
Ayrıca bu habere daha sonra gazetesinde yer vermiş olan Cumhuriyet Sorumlu Yazı işleri Müdürü Güray Tekinöz’e de aynı gerekçeyle dava açıldı.
Davanın ilk duruşması 28 Nisan 2010 saat 09.10’da yapılacak.
Arkadaşımız Barış Terkoğlu dava gerekçesinin yerinde olmadığını belirterek “Biz gazeteci olarak kamuoyunu bilgilendirme görevimizi yaptık” dedi.