Rehin kurulmasını engelleyen bir hüküm bulunmadığı görülüyor
Printable View
Yargıtay 11. HD.nin 09.10.2000 tarih ve 2000/6909 Esas, 2000/7670 Karar sayılı kararından;
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Kahramanmaraş Sulh Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 29.3.2000 tarih ve 1999/515-2000/302 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı, maaşlarını aldığı davalı bankadan 1998 yılı Ağustos-Eylül ayı maaşlarını alamadığını, bankaya defalarca başvurduğu halde ödenmeyen 78.813.000 lira ve aynı miktarda manevi tazminatın kanuni banka faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının maaşını Milli Eğitimin bankaya yatan hesabından aldığını, Ağustos ayı maaşını çektiğini, Eylül ayı maaşının ise Bankanın verdiği kredi kartı borcuna mahsup edildiğini, davacı ile müvekkili banka arasında yapılan kredi sözleşmesi gereği tüm maaşını müvekkil bankaya temlik ettiğini ve tümünün haczine muvafakat ettiğini ve müvekkili bankanın buna dayanarak takas hakkını kullandığını, manevi tazminatın şartlarının oluşmadığını, kanuni banka faizi diye bir faiz türü olmadığından bunu talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere göre, davacının 20.8.1999 tarihli dilekçesiyle Ağustos 1998 maaşını aldığını, bankayla bireysel bankacılık sözleşmesi imzaladığını, aralarındaki sözleşme gereğince kredi borcundan dolayı maaşlarının bloke edilip borcuna mahsup edilmesinin sözleşme gereği bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı temyiz etmiştir.
Dava, haksız el konulan paranın istirdadına ilişkindir.
Davalı Pamukbank A.Ş., Milli Eğitimde çalışan davalının kredi kartı borcuna mahsuben Kahramanmaraş şubesince ödenen Ağustos maaşının bir kısmı ile Eylül maaşının tamamına el koymuştur. Bunu davacı ile aralarında yaptıkları Bireysel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesine dayandırmıştır.
Davacı, İİK.nun 83/2 md. uyarınca bankadan aldığı maaşından 1/4 oranında mahsup yapılabileceğini sözleşme ile kabul edebilir. Onun dışında tüm maaşının bankanın alacağı için baştan feragati geçersizdir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden Bireysel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesine yanlış anlam verilmek suretiyle banka alacağından dolayı davacının tüm maaşından kesinti yapılabileceğini kabul etmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılacak iş taraflar arasında uyuşmazlık konusu bulunmayan davalı bankada mevcut davacıya ait 78.813.939 lira için yukarıda yazılı ilkeler doğrultusunda gerekli inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASI, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 9.10.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E:2003/14366
K:2004/8820
T:27.09.2004
Taraflar arasında görülen davada Mudanya Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 20.03.2003 tarih ve 2002/268-2003/96 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı bankanın muris eşinin kredi borçlarını göstererek, bankadan aldığı eşine ait üç aylık maaşına haksız olarak el koyduğunu, aylarca bu nedenle üzülüp mağdur olduğunu ileri sürerek, üç aylık maaşın Haziran 2002 tarihinden başlayarak borca uygulanan faiz oranı ile eşit bir faizle 800.000.000.-TL olarak maddi ve 200.000.000.-TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müteveffa eşinin borçlarından sorumlu olduğu için, eşin borcu için bankadaki hesabından kesinti yapıldığını, manevi tazminat şartlarının bulunmadığını, savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, banka tarafından maaşa el koymanın haksız olduğu, ancak olayda manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 800.000.000.-TL.sının olay tarihi 03.06.2002 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekcesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına gore, davacı vekilinin tum ve davalı vekilinin aşagıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmistır.
2- Dava, maaşa konulan haksız bloke kaydı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı banka kredi sözleşmesinin 11 nci maddesi hükmüne dayanmıştır. İİK.83/a maddeleri hükmü uyarınca; SSK kanunu gereğince bağlanacak gelir veya aylıklar ve sağlanacak yardımlar nafaka borçları dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemeyeceği gibi, bu mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir. Dairemiz uygulamasına göre, Emekli Sandığından alınanın dahi aynı madde gereğince 1/4'nün haczedilebileceği yönündedir. Yine, BK.nun 123 ncü madde hükmüne göre de, bu alacakların takası da kabil değildir. Bu itibarla, mahkemece, kredi sözleşmesinin 11 nci madde hükmü bastan itibaren Borçlar Kanunu'nun 19 ve 20 nci maddeleri hükümleri uyarınca gecersiz sayılacagı göz önüne alınarak, mahkemece, İİK.nun 83 ncü madde hükmune gore, davacının emeklı maaşından kesilmesi gereken miktar takdir edilip, maaştan tenzil edildikten sonra kalan miktarın davalıdan tahsiline karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Ayrıca, mahkemece, davanın reddedilen miktarı davalı vekili lehine 4667 sayılı kanunla değişik Avukatlık Kanunu'nun 168 nci maddesi hükmü uyarınca, karar tarihinde geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı lehine ücreti vekalete karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) ve ( 3 )nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 27.09.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/1623
K. 2003/4158
T. 4.3.2003
#8226; HACZEDİLEMEZLİK HAKKINDAN VAZGEÇME ( Takibin Kesinleşmesinden önce Haczi Mümkün Olmayan Malların Haczedilebileceği Yönünde Alacaklı ile Borçlunun Yapmış Olduğu Anlaşmanın Geçersiz Olması )
#8226; BORÇLUNUN HACZEDİLEMEZLİK HAKKINDAN VAZGEÇME ( Kesinleşmeden Önce Haczi Mümkün Olmayan Malların Haczedilebileceği Yönünde Alacaklı ile Borçlunun Yapmış Olduğu Anlaşmanın Geçersiz Olması )
#8226; GEÇERSİZ ANLAŞMA ( Takibin Kesinleşmesinden Önce Haczi Mümkün Olmayan Malların Haczedilebileceği Yönünde Alacaklı ile Borçlunun Yapmış Olduğu Anlaşmanın Geçersiz Olması )
2004/m.83/1,83/a
ÖZET : Borçlunun, hacizden önceki bir dönemde, haczi mümkün olmayan bir mal veya hakkın haczedilebileceğine dair alacaklı ile yapmış olduğu anlaşma geçerli olmadığından, ihtiyati haciz sırasındaki kabul, takibin kesinleşmesinden önce olması sebebiyle geçerli değildir. Borçlu, haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından, haciz sırasında veya haciz işlemlerinin gerçekleşmesinden sonraki dönemde vazgeçebilir.
DAVA : Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Sari temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İİK. 83-a maddesi gereğince borçlunun, hacizden önceki bir dönemde haczi mümkün olmayan bir mal veya hakkın haczedilebileceğine dair alacaklıyla yapmış olduğu anlaşma geçerli değildir. Anılan maddenin amacını açıklayan gerekçesinde de "....borçlunun, hacizden önce sonuçlarını tahmin edemeyeceği cihetle, bir mal veya maaş yahut ücretin haczedilemeyeceği yolunda şikayette bulunmayacağını bildirmesinin, lehine olan yasa hükmünün uygulanmasından feragat etmesinin hükümsüz sayılacağı, zira, bir malın ne derece haczedilmez olduğunu, borçlunun ve ailesinin haciz anındaki durumlarına göre saptanabileceği" ifade olunmuştur. Bu durumda haciz sırasında yada haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde borçlu haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebilir. İhtiyati haciz sırasındaki kabul takibin kesinleşmesinden önce olduğundan ve yukarıdaki gerekçeler karşısında bu muvafakat geçerli değildir. Bu durumda merciin İİK.nun 83/1. maddesi gereğince inceleme yaparak sonucuna göre karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru olmadığı gibi 1/4 nispeti dışındaki haczin kaldırılmasına karar verilmesi de isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 04.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/10143
K. 2002/2566
T. 21.3.2002
• EMEKLİ MAAŞINA UYGULANAN BLOKE İŞLEMİNİN KALDIRILMASI ( Sosyal Sigortalar Kanununa Göre Bağlanan Gelir ve Aylıkların Haczedilememesi )
• KISMEN HACZİ CAİZ OLAN ŞEYLER ( Sosyal Sigortalar Kanununa Göre Bağlanan Gelir ve Aylıkların Haczedilememesi )
• MAAŞA UYGULANAN BLOKE İŞLEMİNİN KALDIRILMASI VE TAHSİLİ ( Sosyal Sigortalar Kanununa Göre Bağlanan Gelir ve Aylıkların Haczedilememesi )
• TEMLİK SENEDİ ( Maaşta Tasarrufu Engelleyici Nitelikte Sözleşme Olması Nedeniyle Geçersizliği )
506/m.121
2004/m.83
818/m.19,20
ÖZET : 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre bağlanan gelir ve aylıklar ile sağlanan yardımlar haciz edilemez. İcra İflas Kanunu 83. maddesi uyarınca borçlunun, hacizden önceki bir dönemde haczi caiz olmayan bir malın haczedilebileceği hakkında alacaklı ile yapmış olduğu anlaşma geçerli değildir. Yargıtay'ın uygulaması, Emekli Sandığından alınan maaşların 1/4 ünün haczedilebileceği yönündedir. Bu durum karşısında davacının imzaladığı temlik belgesinin, maaşta tasarrufu engelleyici nitelikte bir sözleşme olduğu ve Borçlar Kanunu 19. ve 20. maddeleri uyarınca geçersiz sayılacağının gözönüne alınması gereklidir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Dörtyol Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 9.7.2001 tarih ve 2001/382-2001/405 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ata Durak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka şubesi aracılığı ile SSK.Genel Müdürlüğünden emekli maaşı aldığını, dava dışı Ayten'in davalıdan aldığı kredi sözleşmesine de kefil olduğunu, bir süre sonra müvekkilinin maaşına el konulduğunu, 506 sayılı kanunun 121. maddesi uyarınca bağlanan gelir ve aylıkların haczedilemeyeceğini, İİK hükümlerine göre haczi mümkün olmayan hak ve malların önceden haczedilebileceğine ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğunu ileri sürerek, toplam 255.000.000-lira maaşı üzerindeki blokenin kaldırılması ve yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava emiştir.
Davalı vekili, davacının maaşının imzaladığı temlik senedi uyarınca alındığını, ortada bir haciz işlemi olmadığını, 506 sayılı kanunda temliki önleyen hüküm bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara dayanılarak, davacının imzaladığı belgenin haczedilemezlikten feragat mahiyetinde değil BK.162. maddesinde düzenlenen alacağın temliki mahiyetinde bulunduğunu, davalı bankaca yapılan bloke işleminin yasal olduğu gerekçesiyle, davanın REDDİNE karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının imzaladığı temlik belgesi dolayısıyla davalı banka şubesi tarafından SSK. Genel Müdürlüğünden aldığı emekli maaşına uygulanan bloke işleminin kaldırılması ve tahsili istemine ilişkindir. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu 121. maddesi uyarınca, bu kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar ile sağlanan yardımlar haciz edilemez. İcra İflas Kanunu 83. maddesi uyarınca borçlunun, hacizden önceki bir dönemde haczi caiz olmayan bir malın haczedilebileceği hakkında, alacaklı ile yapmış olduğu anlaşma geçerli değildir. Dairemiz uygulaması, Emekli Sandığından alınan maaşların dahi aynı madde gereğince 1/4 ünün haczedilebileceği yönündedir. Bu durum karşısında mahkemece, davacının imzaladığı temlik belgesinin maaşta tasarrufu engelleyici nitelikte bir sözleşme olduğu ve Borçlar Kanunu 19 ve 20 maddeleri uyarınca geçersiz sayılacağı gözönüne anılmaksızın, alacağın temliki mahiyetinde bulunduğu gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı İbrahim Kabak yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.3.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Merabalr ben de bir soru sormak istiyorum çok alakalı olur mu bilmiyorum ama yeni bir konu açmak istemedim açıkçası
.Benim irada olan dosyalarım yüzünden maaşımın 1/4 üne haciz geldi ,bunda bir sorunum yok zaten biliyordum. Fakat ben devlet hastanesinde çalışıyorum ve döner sermaye alıyorum ki zaten burada çalışma sebebim bu.Şimdi döner sermayenin hepsi icra ya gidiyor
Bu uygulama doğrumudur yoksa döner sermayenin de 1/4 ü mü kesilmeli.
Aslında kanun maddesi sarih olarak şöyle diyor;
KISMEN HACZİ CAİZ OLAN ŞEYLER
MADDE 83 - (Değişik: 3890 - 3.7.1940 / m.1) Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilâma müstenid olmayan nafakalar, tekaüd maaşları, sigortalar veya tekaüd sandıkları tarafından tahsis edilen iradlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra müdürünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir.
Yani en az, 1/4 kesinti yapılır diyor ilgili kanun maddesi.Tabi aynı kanun maddesi, borçlu ve ailesinin geçinmesi için gerekli olan yaşamı idame ettirmek için elzem miktarı saptama yetkisini icra müdürüne vermiş.
Ama düşünceme göre burada döner sermaye gelirinden yapılacak kesintinin; 1/4 olacağına dair bir açıklık yok...
Yani hepsini keserler diyorsunuz.
Teşekkür ediyorum
benim şuanda döner sermayemin hepsi kesiliuyor bunun için ne yapmam gerekir peki.
İcra dairesine mi yoksa mutebete mi gideyim