Re: Üzmez'i Üzelim (Basın Bildirisi)
Aslında bu vesile ile bilirkişi raporlarının da sorgulanması ve bilirkişi raporunu tek doğruymuş gibi kabul ederek bu dandik raporlara göre karar veren yargıçların da sorgulanması gerekiyor. Yargılama hukukunda bilirkişi raporları kesin delil değildir. Mahkemenin takdirindedir. Ama uygulamada yargıçlar kararlarını bilirkişi raporlarına göre karar veriyorlar. Kendine güvenen yargıç bu rapora uymaz ve raporu sorgulayarak yeniden rapor alınmasını isteyebilir. Sadece adli tıp raporunu yazanlar değil, bu rapora değer veren mahkeme de sorgulanmalıdır.
Re: Üzmez'i Üzelim (Basın Bildirisi)
Üzmez muayene olmalıydı
Bursa Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nde koruma altına alınan B.Ç.'nin arkadaşlarına, "Adli Tıp Kurumu'na benim değil asıl Hüseyin Üzmez'in gitmesi gerekliydi" dediği öğrenildi. 14 yaşındaki B.Ç. dün hastanede kemik yaşının tespitine yönelik tetkiklerden de geçti. Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Üzmez ve küçük kızın annesi Livaze Ç'nin tahliye edilmelerine karar verdiği ikinci duruşmada, 1994 yılında İnegöl Devlet Hastanesi'nde dünyaya geldiği bildirilen mağdur B.Ç'nin doğumuyla ilgili kayıtların bulunamaması nedeniyle, çocuğun tam teşekküllü bir hastanede kemik ölçümü yapılarak gerçek yaşının tespit edilmesini kararlaştırmıştı.
En güzel cevabı B.Ç vermiş.
Re: Üzmez'i Üzelim (Basın Bildirisi)
Bilirkişi raporlarının değerlendirmesi mahkemelere aittir. Diğer bir deyişle hakim raporu kabul etmeyebilir, bir başka merciye rapor oluşturmak hakkına haizdir.
Üzülür, üzülmezi tanımam. Ama mahkemenin "hah rapor lehe" haydi bakalım tahliye çocuklar tavrını bir hukukçu olarak beğenmedim. İnfial yaratıp yaratmaması ile ilgilenmesem de "sağlık veya ileri yaş" nedeniyle tahliye etselerdi daha mertçe ve daha hukuki bulurdum. Minare kılıf olayına girmenin anlamı yoktu Yüce Türk Mahkemesi için!
Re: Üzmez'i Üzelim (Basın Bildirisi)
Tahliye yetmedi, dava düşebilir
ANKARA Milliyet Üzmez davasında savcının ‘B.Ç.15 yaşından büyük olabilir’ diyerek kemik testi istenmesini sağladığı ortaya çıktı.
http://i.milliyet.com.tr/HaberAnaRes..._mf126881.Jpeg
B.Ç.
Tahliyenin gerçek nedeni
İnegöl Devlet Hastanesi, anne ve babasının “Bu hastanede doğdu” beyanına rağmen B.Ç.’nin hastane kaydının bulamadığını bildirdi. ???
B.Ç.’nin mahkemeye gelen nüfus kaydında, doğum yeri “hastane” değil “diğer” olarak bildirildi.
28 Ekim’de yapılan duruşmada savcılık, bu nedenle B.Ç.’nin 15 yaşından büyük olabileceği tezini ortaya attı. (savcılık avuktaklık yapıyor)
Savcılık, B.Ç.’nin 15 yaşından büyük çıkması halinde suçun vasfının değişeceğini, hakkındaki şikâyet geri çekilen Üzmez ile annesi L.Ç.’nin tahliyesinin gerekeceğini bildirdi.
Savcılığın talebini yerinde bulan mahkeme, Üzmez ile L.Ç.’yi tahliye ederken, B.Ç.’nin 15 yaşından küçük olup olmadığının tespiti için hastaneye sevkine karar verdi.
Kapı aralandı
Üzmez, TCK’nın “cinsel istismar” başlıklı 103. maddesine muhalefet ettiği gerekçesiyle yargılanıyor. Bu maddeye göre, 15 yaşından küçük ya da 15 yaşını tamamlamış olmakla birlikte fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş çocuklara yönelik cinsel istismarda bulunanlar, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına mahkum ediliyor. Aynı maddenin 6. fıkrasına göre, çocuğun ruh ve beden sağlığı bozulmuşsa, sanığa en az 15 yıl hapis cezası veriliyor.
Şikâyet şartı
Kemik grafisi çekilen B.Ç.’nin 15 yaşından büyük çıkması halinde Üzmez’e tamamen kurtulma yolu açılacak. Bu durumda Üzmez, TCK’nın “reşit olmayanla cinsel ilişki” başlıklı 104. maddesine göre yargılanacak. Bu maddeden yargılama yapılabilmesi için “şikâyet” şartı aranıyor. B.Ç.’nin şikâyetini geri çekmesi nedeniyle, bu durumda davanın tamamen düşürülmesi gerekiyor.
Düşük ceza
Kemik incelemesi sonunda B.Ç.’nin gerçekten 14 yaşında olduğunun anlaşılması halinde, Üzmez için İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı rapor kurtarıcı olacak. Üzmez, 15 yıl yerine üç yıldan sekiz yıla kadar hapisle yargılanacak.
Avukat itiraz etmedi
Duruşma tutanakları, söz konusu Adli Tıp raporu ve tahliye kararına ne savcılığın, ne müdahil avukatların itiraz etmediğini ortaya koydu. Tanıklar da daha önce hakkındaki şikâyet geri çekilen Üzmez’in aleyhine konuşmamayı tercih etti. Tanıklardan A.Ü., “Teyzesi, sanıkların bu suçu işlemediklerini anlattı” dedi.
Re: Üzmez'i Üzelim (Basın Bildirisi)
Taha Akyol l3 Kasım Pazartesi 2008 / MİLLİYET
t.akyol@milliyet.com.tr
Hayasız adam!
ADAMIN iğrenç adını bile anmak istemiyorum. 70 milyon onu biliyor. Adam utanmaz, olay bir iğrençlikler dizisi!
Bir anne düşünün ki 14 yaşındaki kızını takdim ediyor!
Kim bu anne müsveddesi? Utanmaz adamın eski sekreteri! Eskiden de öyle imiş! Şimdi kızını pazarlıyor!
Utanmaz adam da bütün bu ‘evveliyat’ı bile bile kabul ediyor! “Torunum yaşında, ayıptır” diyecek kadarcık bir ahlaktan yoksun! Hatta TV’lere çıkıp iğrenç laflar etmekten çekinmiyor hayasız adam!
Hz. Peygamber, “Haya imandandır!” dememiş miydi?
Olayımızda hayasız bir ana, hayasız bir adam ve zavallı bir kız çocuğu var! Hukuk bu zinciri gözden kaçırmamalıdır.
Hukuk ne diyor?
Bu iğrenç olayda, zavallı kızcağızın “Beden ve ruh sağlığı bozulmuş” ise utanmaz adama verilmesi gereken ceza, 103. maddeye göre, 15 yıldır. Adli Tıp, “Beden ve ruh sağlığı bozulmamış” diye rapor verdiği için hukuki sorunlar çatallaşıyor:
Mahkeme, Adli Tıp raporuna itibar etmeyip ikinci bir tıbbi inceleme isteyebilirdi; istememiş... Kaldı ki, dosyada Bursa Tıp Fakültesi’nin “Beden ve ruh sağlığı bozulmuştur” diye raporu var. Mahkemenin mutlaka üçüncü bir bilirkişi görevlendirmesi gerekirdi; yapmamış.
Diyelim ki, Adli Tıp raporu teknik olarak doğru; mahkeme, bu durumda bile cezanın üst sınırının 8 yıl olduğunu ve fiilin fevkalade iğrençliğini dikkate alarak “takdiren ve teşdiden” ceza vermeyi düşünerek utanmaz adamın tutukluğunu devam ettirebilirdi. Ben yargıç olsam öyle yapardım.
Şimdi feci bir ihtimal daha var: Kemik incelemesinden kızın gerçekten 15 yaşından büyük olduğu sonucu ortaya çıkarsa, davanın yürümesi ailenin şikâyetine bağlı olacaktır. Halbuki anne olacak utanmaz kadın şikâyetten vazgeçmiştir! Dava düşecek, dosya kapanacaktır!
Anne olacak utanmaz kadın kim bilir kaç para karşılığında kızını bu utanmaz adama takdim etmiş, kaç para karşılığında şikâyetten vazgeçmiştir!
Bu durumda utanmaz adamla utanmaz anne cezasız mı kalacak? Bana göre, TCK 227’deki “fuhşa teşvik” suçu dikkate alınmalıdır.
Bu olayda evvela Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’yu kutluyorum; bu iğrenç olaya karşı ve mahkemenin tahliye kararına karşı kamu vicdanının tepki göstermesine öncülük etti.
Bütün partilerin kadın milletvekilleri elbirliğiyle yeni yasa taslağı hazırlıyorlar.
Gerçekten, fuhuş ve cinsel taciz suçlarında cezalar biraz daha artırılmalı, zamanaşımı süresi uzatılmalıdır.
‘İkinci bahar’ rezaleti
Bir soruna daha değinmeliyim: Türkiye uzun zamandır iktisadi ve sosyal gelişme sürecinden geçiyor, ‘sınıf atlama’ olayları yaygınlaşıyor; bu iyi... Ama...
Taşrada erken yaşta mütevazı bir evlilik yapmış veya yaptırılmış bazı utanmazlar, milletvekili, paralı iş adamı falan olunca eski karısını terk ediyor!
Tam bir ‘sosyal sınıf’ hastalığı!
Süslü, gösterişli kadınlarla, sekreterleriyle “ikinci bahar” yaşıyorlar! Bazen resmen, bazen imam nikâhıyla...
Bunu hukuken yasaklamak kolay değil. Ama kamuoyunda bunlar teşhir ve rezil edilmelidir; böyle bir “toplumsal yaptırım” bari işlemelidir.
Terk edilen eşler mahkemelerden yüksek tazminat alabilmelidir.
Bu bilhassa AKP için önemlidir. AKP sosyolojik olarak kenar-merkez hareketliliğinin partisidir; bu tür utanmazlıklara herkesten sert tepki göstermelidir.
Re: Üzmez'i Üzelim (Basın Bildirisi)
Hüseyin Üzmez hasta mı, suçlu mu?
http://www.haber7.com/haber/20081103...i-suclu-mu.php
Ne yani şimdi bu insan eşiyle ortalarda pişkin pişkin dolanacak mı??? Bir de birçok kadına iyilik yaptım diye övünecek öyle mi? kanal kanal görüntülecek? bu insanın (demeye bin şahit lazım) suratını görmek istemiyorum! Hastaysa ilgili yere nakletsinler madem, değilse anlatıklarının herbiri birer itiraf değil midir?
Re: Üzmez'i Üzelim (Basın Bildirisi)
Aslında burada düşünelmesi gereken bir kaç durum var:
“Beden ve ruh sağlığı bozulmuş” ise verilmesi gereken ceza, 103. maddeye göre, 15 yıldır. Adli Tıp, “Beden ve ruh sağlığı bozulmamış” diye rapor verdiği için hukuki sorunlar ortaya çıkıyor.
Cinsel istismara uğramış bir çocuğun yaşı ister 14 isterse 15 olsun! ruh ve beden sağlığının bozulmamış olması imkanı yoktur. Adli Tıp Kurumu bu konuda uzmanların görev yaptığı bir birim olabilir.Belki en iyi uzmanlar çalışıyor olabilir orada. Ancak hatta aynı raporda çocuğun zeka yaşının 9 olduğu da belirtilirken, nasıl oluyorsa "beden ve ruh sağlığı bozulmamış" denebiliyor? Beden sağlığının bozulması için bedeninin iş görmez olacak şekilde parçalanmış vs olması mı gerekiyor? Sonuçta bu bir travmadır çocuk için.Cinsel ilişki için erken yaşların ileriki yıllarda sorun çıkarmayacağı kestiriminde bulunabilirler mi? Ancak daha önemlisi çocuğun zeka yaşıdır. 9 yaş zekaya sahip bir çocuğun bedensel olgunluğu ve kemik yaşına göre karar verilmesi bana göre yanlıştır. Ruh sağlığının ise zarar görmemiş olduğu varsayımı bile kabul edilemez çünkü böyle bir olasılık karşımızdaki bir çocuksa gerçekçi değildir.
Aynı adli tıp çocuğun zeka yaşını 9 olarak göstermiş. Hakimin takdirine söyleyeceğimiz bir şey olamaz ancak yasal düzenlemelerde sadece kemik yaşı - fiziksel olgunluk değil bunun da göz önüne alınması gerekir.
Buna ek olarak anne bu suç isnadı nedeniyle tutukluyken şikayet hakkının hala annede olması ne kadar mantıklıdır? Çocuğun koruma altına alınması ve şikayet hakkının da ya varsa başka vasisi yoksa da devletçe kullanılması gerekir. Zaten anne olaya sebebiyet vermişken şikayetçi olmasını beklemek de mantıklı değil.
Üzmez vesilesi ile belki de bu düzenlemeler yeniden ele alınacak..Ancak keşke bu tip düzenlemeler birilerinin canı yanmadan yapılabilmiş olsa..
Re: Üzmez'i Üzelim (Basın Bildirisi)
Taşlar yerine oturuyor. Haber metninden:
Adalet Bakanlığı’nda geçen ay yapılan “Çocukların cinsel istismarı ile ilgili kanunda yapılacak değişikler" toplantısında ortaya atılan bir öneri çok tartışma yaratmıştı. Öneride "14 yaşındaki kızlar evlendirilsin" denilmişti. Bu teklif ilk anda Adalet Bakanlığı’na mal edildi.
Hüseyin Üzmez’in küçük bir kıza taciz olayı henüz yaşanmışken, hükümetin onu kurtarmak için harekete geçtiği şeklinde yorumlanmıştı. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ise bu teklifin Yargıtay üyesinden geldiğini kendileriyle bir ilgisi olmadığını açıkladı. Dün Radikal Gazetesi’nde bir yazısı yayınlanan Dr. Güçlü Ildız, bu teklifi veren kişinin Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu Başkanı Psikiyatr Dr. Yalçın Ergezer olduğunu yazdı.
Re: Üzmez'i Üzelim (Basın Bildirisi)
Re: Üzmez'i Üzelim (Basın Bildirisi)
Alıntı:
Mehtap Deniz rumuzlu üyeden alıntı
Bilirkişi raporlarının dikkate alınıp alınmamasında hakimin takdir hakkı var,peki hakim kendi uzmanlık alanına girmeyen bir konuda defalarca bilirkişi raporu istedi ve her defasında da farklı sonuçlar alındı diyelim. olayda olduğu gibi. adli tıpdan alınan raporun üniversiteden alınmış bir raporun üstünde olup olmama gibi bir sıralaması söz konusu mudur? adli tıpda inceleme komisyonunda çocuk psikiyatristi bulunmadı yazıyor haberde. böyle bir komisyonun verdiği raporun geçerlik ve güvenirlik sorunu olmalı. ölçmeye uygun yeterlikte uzman barındırmıyorsa. hakim adli tıptan gönderileni dikkate almak zorunda mıdır yoksa üniversiteden yollanan beden ve ruh sağlığının zarar gördüğüne dair raporla yetinebilir miydi? hukuki prosedür nedir ?