Re: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Çeber'e işkence görüntüleri dosyada
Engin Çeber'in Metris Cezaevi'nde işkence sonucu ölümüyle ilgili cezaevi kamerası tarafından kaydedilen görüntülerin fotoğrafları dava dosyasına girdi. Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 60 sanıklı dosyaya giren kamera kayıtları, 15 Nisan'daki duruşmada izlenecek.
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 60 sanıklı dosyaya giren kamera kayıtları, 15 Nisan'daki duruşmada izlenecek.
Fotoğraflarda ilk olarak Engin Çeber'in cezaevine gelişi görülüyor.
Fotoğraflarda, savcının aldığı notlar da bulunuyor. Notlarda, Çeber'in konulduğu odada kameranın bulunmadığı belirtiliyor.
Kapıda copla bekleyen görevlinin içeri girdiği, sonra copla çıkıp diğer tarafa gittiği görüntüde yer alıyor.
Elinde cop bulunan görevliler ok işareti ile gösteriliyor. Olay günü, 7 Ekim 2008 tarihinde koğuşta sayım yapılmasının ardından Engin Çeber rahatsız diye koğuştan çıkartılıyor.
Çeber'in önce revire götürülüp sonra geri getirildiği ve jandarma tarafından hastaneye sevk edilmesi kayıtlarda yer alıyor.
Devamı: http://www.ntvmsnbc.com/id/24956848/
Re: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
İşkence yüzünden öldüğü ileri sürülen Engin Çeber’in polis karakolu ve cezaevinde kaydedilen sekiz DVD ve 17 CD’ye aktarılan kamera görüntülerinin bir bölümü mahkemede izlendi.
İŞKENCE ile öldürüldüğü iddia edilen Engin Çeber’le ilgili duruşmaya Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün devam edildi. Engin Çeber’in ailesinin de katıldığı duruşmada, Muhsin Bodur Polis Merkezi ve Metris Cezaevi’ndeki kamera görüntüleri izlendi. İki görüntü ve bir dudak okuma uzmanı eşliğinde önce karakol kayıtları izlendi.
Çeber’in kız kardeşi Şerife Çeber ile annesi Kamile Tekin, görüntüleri izlerken gözyaşlarını tutamadı.
İŞKENCE ile öldürüldüğü iddia edilen Engin Çeber’le ilgili duruşmaya Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün devam edildi. Duruşma Metris Cezaevi 2’nci Müdürü Fuat Karaosmanoğlu, infaz koruma memurları Murat Çise, Selahattin Apaydın, Yavuz Uzun, Sami Ergazi ve Nihat Kızılkaya ile tutuksuz yargılanan 26 gardiyan katıldı. Engin Çeber’in ailesinin de katıldığı duruşmada, Muhsin Bodur Polis Merkezi ve Metris Cezaevi’ndeki kamera görüntüleri izlendi. İki görüntü ve bir dudak okuma uzmanı eşliğinde önce karakol kayıtları izlendi.
Görüntülere göre, parmak izi alınması aşamasında Engin Çeber, Özgür Karakaya, Cihan Gün ve Aysu Baykal’a yerde oturarak direniyor. Sicil için fotoğraflarının çekilmesine de izin vermiyor. Cihan Gün, kendisine kötü davranıldığını belirterek, yırtılan montunu işaret ediyor. Görüntülerin devamı ise CD bozuk olduğu gerekçesiyle izlenemedi. Ardından Metris’deki kayıtlara geçildi. Kayıtlarda Engin Çeber’in 7 Ekim 2008’de sabah saat 9.00 sıralarında kendinden geçmiş vaziyette cezaevi avlusuna taşındığı görülüyor. Bir süre yerde bekletiliyor ve sedyeyle hastaneye taşınıyor.
Engin Çeber’in işkence gördüğü koğuşta bulundukları için tanıklıklarına başvurulan Aşkıner Koçak, "Tutukluluğum sürüyor. Endişelerim var, cezaevinde idare ve mahkûmlarla diyalog halindeyim" diyerek ifade vermek istemediğini söyledi. Diğer tutuklu tanık Hacı Koçak da, benzer gerekçelerden dolayı ifade vermedi.
39’u infaz koruma personeli, üçü cezaevi müdürü, 13’ü polis, dördü jandarma ve biri doktor olmak üzere toplam 60 kamu görevlisinin yargılandığı davanın sonunda sanık avukatları, görüntülerde kötü muamele yapıldığının görülmediğini ve somut belge bulunmadığını ileri sürerek tutukluların tahliyesini talep etti. Mahkeme, bilirkişi heyetine bir ay süre tanıdı ve görüntülerin çözümünün yapılmasına, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verererk duruşmayı 8 Haziran’a ertelendi.
ÇEBER'İN KARDEŞİNE TACİZ İDDİASI
Duruşma sırasında Engin Çeber’in kızkardeşi Şerife Çeber, tutuksuz sanıklardan gardiyan SalimG.’yi kendisini elle taciz etmekle suçladı.Avukat Nazan Yaman’ın müdahalesiyle salonda arbede yaşandı. Taraflar birbirinden şikayetçi oldu. Osmaniye Polis Merkezi’ne götürülen, sonra da Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na sevkedilen Gardiyan Salim G. serbest bırakıldı.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11443641.asp?gid=233
Cevap: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Nezarethanede ölüme protesto!
Karakolun nezarethanesinde ölen Abdurrahman Sözen'in ailesi ve bazı sivil toplum örgütü üyeleri, olayın meydana geldiği Gümüşpala Karakolunun önüne siyah çelenk bıraktı.
İzmir'in Bayraklı ilçesinde 5 gün önce adam yaralamaktan gözaltına alındıktan sonra karakolun nezarethanesinde ölen Abdurrahman Sözen'in ailesi ve bazı sivil toplum örgütü üyeleri, olayın meydana geldiği Gümüşpala Karakolunun önüne siyah çelenk bıraktı.
Karakolun önüne kadar slogan atarak gelen grupta, 2 yıl önce ''dur'' ihtarına uymadığı gerekçesiyle polis tarafından uyarı ateşi açılması sonucu yaşamını yitiren Baran Tursun'un babası Mehmet Tursun da yer aldı.
Siyah çelengi bırakmak isteyen grubu polis karakola yaklaştırmak istemedi. Polisler ile grupta bulunanlar arasında kısa süren gerginliğin ardından Sözen'in aile fertleri ile Mehmet Tursun siyah çelengi karakolun duvarına bıraktı.
Bu sırada, Abdurrahman Sözen'in annesi Emine Sözen, karakolun önünde fenalık geçirerek yere düştü. Yakınlarının su ve kolonyayla müdahale ettiği Emine Sözen, daha sonra kendine geldi.
Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şube Başkanı Hülya Üçpınar, burada yaptığı açıklamada, evli ve 2 çocuklu Abdurrahman Sözen'in 21 Temmuz Salı günü ayakkabılarını bile giymesine izin verilmeden gözaltına alındığını söyledi.
Abdurrahman Sözen'in Gümüşpala Karakolunda bir polisin silahından çıkan kurşunla öldüğünü belirten Üçpınar, idam cezasının kaldırılmış olmasına ve mevzuattaki diğer reformlara rağmen yaşam hakkının hala korunamadığını ileri sürdü.
Hülya Üçpınar, Abdurrahman Sözen'in biçimi ve nedeni ne olursa olsun devletin koruması altındayken ölmesinin ciddi bir hak ihlali olduğunu, soruşturmanın etkili, tarafsız ve bağımsız olarak yürütülmesi gerektiğini söyledi.
Açıklamanın ardından grup sessizce dağıldı. Polisin, karakolun önünde güvenlik önlemi aldığı görüldü.
Adam yaralamaktan 5 gün önce gözaltına alınan Abdurrahman Sözen'in Gümüşpala Karakolu nezarethanesinde su istediği polisin tabancasını alarak intihar ettiği bildirilmişti.
http://www.haber7.com/haber/20090726...e-protesto.php
Cevap: Re: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Cevap: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Çeber'in karakoldaki görüntüleri
Cezaevinde işkence sonucu yaşamını yitiren Engin Çeber ve iki arkadaşının tutulduğu polis karakoluna ait görüntülere NTV ulaştı. Görüntülerde Çeber ve arkadaşları “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” diye sloganlar atıyor.
NTV, cezaevinde gördüğü işkence sonucu yaşamını yitiren Engin Çeber ile Aysun Bakkal ve Cihan Gün ve Özgür Karakaya'nın İstinye Polis Merkezi'nde gözaltında tutulduğu anlara ait görüntülere ulaştı.
Nezarethanede elleri kelepçeli olarak yerde oturtulan Çeber ve biri kız iki arkadaşının oldukça bitkin oldukları gözden kaçmıyor.
Fotoğraf çektirmek istemeyen gençlerden biri “Kamera açık diye gülüyorsunuz. Yaptıklarınız işkencedir” diyor.
Görüntülerde Çeber ve arkadaşları “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” ve “İşkence yapmak şerefsizliktir” şeklinde sloganlar atıyorlar.
Nezarethaneye giren bir polis, gözaltındakilere "Bağırmanıza gerek yok, fotoğrafınızı çekip parmak izinizi alıp gideceğiz. Niye zorluk çıkarıyorsunuz” diyor.
Gözaltındaki kız ise “Kamera kayıttaysa iyi konuştun. Orada yaptığınız işkenceyi çeksenize" diye konuşuyor.
Polisler buna gülerek karşılık verirken, bir polis ise “Hayatınız yalan ya!” diyor.
Genç kız “Arkadaşınız hareketini çeksenize ahlakınızı da gösterirsiniz. Küfürlerinizi de çekin. Pislikler” diyor.
Gençlerden biri ise gürüntülerde "Fotoğraf çekmeyeceğiz. 10 saat işkence yaptınız. Bağladığınız kelepçe elimizin içine girdi" diye konuşuyor.
Görüntülerde kendisine soru sorulan Engin Çeber’in ise çok bitkin olduğu ve sesinin çıkmadığı görülüyor.
Öte yandan, görüntülerin bir kısmının kesildiği de belirlendi.
ADALET BAKANI ÖZÜR DİLEMİŞTİ
Dergi dağıttıkları için gözaltına alınan Engin Çeber ve iki arkadaşı, İstinye Polis Merkezi’nde tutulmuştu.
Daha sonra tutuklanan Çeber, Metris Cezaevi’nde gördüğü işkence sonucu yaşamını yitirmişti.
Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Çeber'in ailesinden özür dilemişti.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25006202/
Cevap: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Özür dilemek yetmez, suçlular cezalandırılsın.
Cevap: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
'Gardiyanlar Engin Çeber'i dövdüler'
Metris Cezaevi'nde işkence ve kötü muamele sonucu öldüğü öne sürülen Engin Çeber ile ilgili davanın son duruşması, ses kaydı yapılmadığı için tekrarlandı. Geçen celse dinlenen 5 tanıktan 1'i duruşmaya katıldı. Tanık Ahmet Aksu gardiyanların Engin Çeber'i dövdüğünü söyledi.
Duruşmaya geçen celse dinlenen 6 tanıktan sadece Ahmet Aksu katıldı.
Engin Çeber'le bir süre aynı koğuşta kaldığını belirten Aksu, ''Engin Çeber, olay günü sabahleyin sayıma kalkmadı. Gardiyanlar bayağı bir dövdüler. Ancak dövenleri şimdi hatırlamıyorum. Çeber, bunun üzerine rahatsızlanınca kendisini revire götürdük. Daha sonra hastaneye sevk edildiğini öğrendik'' diye konuştu.
Ahmet Aksu, Engin Çeber'in ölmeden önce yazdığı mektubu kendisine vererek Cumhuriyet Savcılığı’na iletmesini istediğini, kendisinin de bu mektubu ayakkabısının içine saklayarak ilgili yerlere teslim ettiğini anlattı.
NTV'nin yayınladığı görüntülerde polis merkezinde Engin Çeber ve arkadaşları ile polisleri sakinleştirmeye çalışırken görünen İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi Yöneticisi Avukat Ömer Kavili de tanık olarak dinlendi.
Kavili,'Nezarettekileri de yatıştırdım. Nezarette Engin Çeber'i de gördüm. Başında yara vardı'' dedi.
Duruşmada söz alan tutuklu sanık Fuat Karaosmanoğlu, kendisinin masum olduğunu savunarak, ''Mahkeme hipnoz ya da ilaçla tekrar ifademi alabilir, ben kendimden eminim'' dedi.
Mahkeme bu şekilde bir ifade alma biçiminin olmadığı gerekçesiyle sanığın bu talebini reddetti.
Tahliye isteklerini kabul etmeyen mahkeme duruşmayı kasım ayına erteledi.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25006977/
Cevap: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Engin Çeber'in ölümü davası devam ediyor...
Engin Çeber'in, Metris Cezaevi'nde ''işkence ve kötü muamele'' sonucu hayatını kaybettiği iddiasına ilişkin kamu görevlilerinden oluşan 60 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Duruşmada, 1 gardiyan ile Çeber ile aynı koğuşta ve karantinada bulunan toplam 10 kişi tanık olarak dinlenildi.
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasına, tutuklu sanıklar Murat Çise, Nihat Kızılkaya, Sami Ergazi, Fuat Karaosmanoğlu, Selahattin Apaydın ve Yavuz Uzun ile 10 tutuksuz sanık katıldı.
Duruşmada dinlenilen tanıklardan Murat Gevrek, B8 koğuşuna getirilen Çeber'in durumunun kötü olduğunu, karantinada üzerine bulaşık suyu döküldüğünü söylediğini ifade ederek, ''Olay günü ben yukarı çıkmadım. Tekme tokatla dövdüler. Bayıldığı için zile bastık, gardiyan geldi. 'Sara hastasıdır, soğan koklatın' dedi. Ayılmayınca revire götürdük. Doktor, 'bu beyin travması geçiriyor', yanındaki de 'bu ölmüş' dedi. Biz de Çeber'i alıp cezaevinin giriş kapısına kadar götürdük'' dedi.
Gıyasettin Şakiroğlu da koğuşa gelince üstü ıslak olan Çeber'in, kafasında da kesik ve darp izleri olduğunu ifade ederek, ''Durumu kötüydü. Olay günü sayıma çıkmayınca gardiyanlar kalabalık geldi. Selahattin Apaydın ve bir kişi daha üzerine yürüdü. Selahattin ensesine bayağı vuruyordu. İlk vurmaya başladıklarında herkes aşağıdaydı. Zaten 5-6 dakika sürdü dayak. Vurmanın etkisiyle kafasını duvara ve demire çarptı'' şeklinde konuştu.
Olaydan sonra koğuşta, cezaevindeki görevliler tarafından genel bir konuşmanın yapıldığını, Çeber'in zaten cezaevine geldiğinde durumunun kötü olduğunun ve olayın gardiyanlarla alakasının olmadığının söylendiğini belirten Şakiroğlu, ''Psikolojimiz bozuldu. Gözümüzün önünde insan öldürüldü. Sonra 'herkes gördüğünü anlatsın' dedik. Vicdan azabı çekmek istemiyordum'' dedi.
Şakiroğlu, duruşma salonunda teşhis ettiği sanıklardan infaz koruma memuru Fuat Karaosmanoğlu'nun da sayıma kalkmayanın şiddet göreceğini söylediğini ileri sürdü.
Tanık İbrahim Kılıç da koğuşa gelen Çeber'in polislerin kendisini dövdüğünü söylediğini anlatarak, sayım vermediği için olaydan bir gün önce Çeber'e 2-3 tokat atıldığını kaydetti.
Kılıç, ertesi gün 10 kişinin geldiğini, birkaç kişinin Çeber'i dövmeye başladığını ve kafasını duvara vurduklarını savundu.
Karantinada da dayak dediği iddiası
Çeber ile cezaevinin karantina koğuşunda olduğunu söyleyen Cem Çelebi de durumu kötü olan Çeber'in bacaklarına gardiyanların kapı demiriyle vurduğunu gördüğünü söyledi.
Çelebi, ''Buradaki arkadaşlar kurban seçildi. Engin ile konuştuğumda, polisin ve jandarmanın da dövdüğünü söyledi. Kendisi sürekli kafasını tutuyordu. Polisin, askerlerin ve gardiyanların kafasına vurduğunu söylüyordu'' diye konuştu.
Tanıkların dinlenmesinin ardından söz alan müdahil avukatlarından Taylan Tanay da İçişleri Bakanlığı tarafından sanık 13 polis memuru hakkında sürdürülen disiplin soruşturmasına ilişkin evrakların gönderilmesini istedi.
Yine dosyada olan Adalet Bakanlığı müfettişlerinin infaz koruma memurlarıyla ilgili raporun da sadece sonuç kısmının gönderildiğini ifade eden Tanay, müfettişler tarafından alınan tanık beyanlarının da gönderilmesini talep etti.
Bu raporda tutuksuz yargılananların da aralarında bulunduğu bazı sanıkların devlet memurluğu görevinden çıkarılması yönünde tespitlerde bulunulduğunu anımsatan Tanay, tutuksuz yargılanan bu sanıkların tutuklanması gerektiğini öne sürdü.
Mahkeme heyeti, dinlenilmeyen tanıklar Fahrettin Demir, Aşkıner Koçak, Gazi Arı ve Hacı Koçak'ın duruşmada hazır edilmesine karar vererek, esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için dosyanın Cumhuriyet savcılığına gönderilmesini kararlaştırdı.
Müdahil avukatlarına da esas hakkındaki görüşlerini bildirmeleri için süre verilmesini hükme bağlayan mahkeme heyeti, İçişleri Bakanlığına da yazı yazılarak polisler hakkındaki disiplin soruşturmasına ilişkin evrakların gönderilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.
Duruşmanın ardından adliyenin önünde toplanan bir grup da pankart açıp sloganlar attı.
Burada kısa bir açıklama yapan avukat Taylan Tanay, duruşmada dinlenen tanıkların eski beyanlarını değiştirmediklerini ifade ederek, Fuat Karaosmanoğlu başta olmak üzere diğer sanıkların da teşhis edildiğini, artık davada sona gelindiğini söyledi.
http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&kid=7&hn=94756
Cevap: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Karakolda şüpheli ölüm
Ozan URAL/İSTANBUL, (DHA)
Dağıtım iznine gelen er bot bağlarıyla asılı bulundu
DAĞITIM iznine gelen 2 aylık asker Osman Aslı, gözaltına alındıktan sonra götürüldüğü Avcılar Firuzköy Karakolu’nun avukat görüşme odasında Ölü bulundu Ailesİne, 20 yaşındaki gencin bot bağlarıyla kendisini astığı söylendi. Aile iddiayı gerçekci bulmadı. Olayı araştıran ailenin avukatı, morgta gördüğü gencin burnunun kenarında morluk olduğunu belirtti. Dava açmaya hazırlanan avukat, Adli Tıp Kurumu raporunu beklediklerini söyledi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün de olayı araştırması için iki müfettiş görevlendirdiği öğrenildi.
Karakoldaki ölüm olayı, cuma akşamı saat 19.00 sıralarında meydana geldi. İddialara göre, Avcılar’da devriye görevi yapan motosikletli TİM Amirliği’ne bağlı yunus ekibi, 20 yaşındaki Osman Aslı’nın yalpalayarak yürüdüğünü farketti. Elindeki poşetten bali çektiği iddia edilen Aslı’yı gözaltına alan polisler saat 18.00 sıralarında Avcılar Firuzköy Karakolu’na teslim etti. Burada asker olduğunu bildiren Aslı, nezarethaneye değil de avukat görüşme odasına alındı.
İNTERNET BAĞLANTISI KESİKTİ
Karakolda Aslı’nın GBT kaydı yapılmak istendi. Ancak bilgisayarların internet bağlantısının kesilmesi nedeniyle kaydı alınamadı. Bu yüzden Aslı, avukat görüşme odasında bekletilmeye devam edildi. Görevli polisler İnzibat Komutanlığı’nı arayarak bilgi verdi. Gündüz görevli polisler değişim sırasında nöbetçi polislere, nezarethanede kimsenin olmadığını avukat görüşme odasında bir askerin olduğunu ancak kaydının sorulamadığını söyledi. Saat 19.00 sıralarında görevi devralan polisler avukat görüşme odasını kontrol ettiği sırada Aslı’nın kendini asılı şekilde öldüğünü gördü. Durum hemen savcılığa ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bildirildi.
BOT BAĞLARIYLA KENDİNİ ASTI İDDASI
Aslı’nın ayağında botu olduğu ve bu bottan söktüğü ipleri penceredeki jaluziyi tutan 3 adet çiviye asarak intihar ettiği öne sürüldü. Olay yerine gelen savcının incelemesinin ardından ceset Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Aslı’nın Zonguldak Er Eğitim Jandarma Alayı’nda asker olduğu ve acemi birliğini tamamladıktan sonra Nevşehir İl Jandarma Komutanlığı’ndaki usta birliği öncesi İstanbul’a ailesinin yanına dağıtım iznine geldiği belirlendi.
ACILI AİLE POLİSİ SUÇLADI.
Oğlunun usta birliğine teslim olacağı gün ölüm haberini aldıklarını belirten acılı baba İ. Aslı, "Dağıtım oldu, iznine geldi. Biletini almıştı, akşam askere gidecekti. Gece bana saat 00.45’te ölüm haberini verdiler. Polis memuru, ’çocuğunuz morgta. İntihar etmiş başınız sağolsun’ dedi. Karakol bana 200 metre uzaklıkta. Bu böyle mi söylenir. Olayı duyar duymaz bir yakınımızı karakola gönderdik. ‘Bot ipiyle kendisini asmış’ dediler. Ben davacıyım. O gün emniyette sorumlu herkesten davacıyım. Onların da evladı var, bugün bana ise yarın onlara" dedi. Ağıtlar yakan anne Fatma Aslı ise,
"Oğlumun suçu nedir. Kimse açıklama yapmadı. Benim oğlum katil dahi olsa polisin onu koruması gerekirdi" diye konuştu. Aslı’yı cuma sabahı son gören arkadaşı ise , "Hiçbir şeyi yoktu. Biletini almış Nevşehir’e gidecekti" şeklinde konuştu.
"BURNUNUN KENARINDA MORLUK VARDI"
Ailenin Avukatı ise Adli Tıp Kurumu önünde cenazeyi teslim alırken açıklamalarda bulundu. Avukat, talihsiz gencin cesedini morgta gördüğünü ifade ederek "Boynunda ip izi olduğunu gördüm. Burnunun kenarında da morluk vardı. Raporu adli tıp uzmanları verecekler. Biz de Adli Tıp Kurumu raporuna göre harekete geçecegiz" dedi. Aslı’nın cenazesi Adli Tıp Kurumu’ndaki işlemlerin ardından Hatay Kırıkhan’a gönderildi.
2 MÜFETTİŞ OLAYI İNCELEYECEK
Bu arada Aslı’nın yapılan GBT kontorlünde ‘kişinin hürriyetini tehdit etme’ ve ‘bıçakla yaralama’suçlarından arandığı tespit edildi. Osman Aslı’nın daha önce hırsızlık ve yağma olaylarına karıştığı belirlendi. Karakoldaki sır ölümle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 2 müfettiş görevlendirdiği, müfettişlerin yarın İstanbul’a gelerek inceleme yapacağı öğrenildi.
Sır dolu ölümden geriye O. Aslı’nın 6 önce abla Y. Kocataş’ın düğününde çekilen görüntüleri ve usta birliğine teslim olmak için Cumartesi günü saat 22.00'ye aldığı bileti kaldı.
http://www.milliyet.com.tr/Yasam/Son...icleID=1176076
:'(
Cevap: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Emniyet klasiği: Polisin suçu yok
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Engin Çeber'in ölümüyle ilgili idari soruşturmada 13 polis ile ilgili 'cezaya gerek olmadığı'na karar verdi. Polislerden biri Çeber davasında müebbet istemiyle yargılanıyor
Engin Çeber’in işkence sonucu ölümüyle ilgili idari soruşturma açan İl Emniyet Müdürlüğü, aralarında Çeber ve arkadaşlarına ‘işkence’ yaptığı suçlamasıyla hakkında ‘ağırlaştırılmış müebbet’ hapis istenen Abdulmuttalip B.’nin de bulunduğu 13 polisle ilgili ‘ceza tayinine mahal olmadığı’ kararına vardı.
Çeber’in İstinye Şehit Muhsin Bodur Polis Merkezi ve Metris Cezaevi’nde gördüğü işkence sonucunda ölümüyle ilgili Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde altısı tutuklu 60 sanık hakkında dava açılmıştı. Bu sanıklardan 13’ü polisti. Polislerden Abdulmuttalip B.’ye ‘ağırlaştırılmış müebbet’, ikisi hakkında ‘eziyet’ suçunu iki kez işledikleri iddiasıyla 10’ar, diğerleri hakkında da beşer yıla kadar hapis cezası istenmişti.
İl Emniyet Müdürlüğü de ‘eziyet’ suçlamasıyla tam bir yıl sonra 15 Temmuz 2009’da idari soruşturma açtı. 2. Sınıf Emniyet Müdürü Hüdai Sayın’ın 33 polis hakkındaki soruşturması sonucunda şu değerlendirme yapıldı:
Polisler, 28 Eylül 2008’de Sarıyer’de dergi dağıtan gruptan Çeber ve arkadaşı Karakaya’yı hakkında ‘arama kaydı’ olduğu gerekçesiyle alınmak istemiş, iddiaya göre Çeber ve Karakaya’nın yanı sıra Aysu Baykal ve Cihan Gün de buna direnmişti. Polisin ‘tahliline’ göre bu direniş polis aracında ve karakolda sürdü. Bu sırada dört polis yaralandı.
Bu ‘tahlil’ ışığında, aralarında ‘işkence’ suçundan ‘ağırlaştırılmış müebbet’ istenen Abdulmuttalip B.’nin de bulunduğu 13’ü şüpheli, 33 polis hakkında ‘ceza tayinine mahal olmadığı’ kararına varıldı. Ancak “Gözaltındakilere fiziki müdahaleler, kelepçe takma ve çıkarma, sakinleştirme, öfke kontrolü konusunda eğitim verilmesi” kararlaştırıldı.
Tahta copla dayak ve taciz
Çeber’in üç arkadaşı, teşhis ettikleri polisler hakkında şu suçlamalarda bulunmuştu:
* Aysu Baykal, İsmail Cengiz K.’nin Asayiş Bürosu’nda parmak tespiti sırasında kol, baş, boyun ve sırtını 25 dakika boyunca okşayarak kendisini taciz ettiğini ileri sürdü.
* Serkan T., Karakaya’ya tekme attı. Mehmet B. de tahta copla, Erkan E. ise tekmeyle Karakaya’ya vurdu, Gün’ün kafasına yumruk attı.
* Ümit Remzi A., birbirine kemerle bağlanan üç arkadaşa tekme ve tokatla vurdu.
* Mehmet P., tahta copla dövdü.
* Mustafa K., Karakaya’ya tekmeyle vurdu. Ömer D. tekme, tokat ve tahta copla vurdu.
* Abdulmuttalip B. Gün’ün beline basıp tekme attı. Baykal’ın kuyruk sokumuna tekmeyle vurdu, “Bırakın öldüreyim” dedi.
* Baykal, Aliye U.’nun “Seni ezmek, öldürmek istiyorum, sen fahişesin” dediğini, saçını çekip masaya ve yere vurduğunu ve bu yüzden bayıldığını öne sürdü. Bu iddiaya Karakaya ve Gün de doğruladı.
Çeber Davası’na, Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün devam edilecek.
22/02/2010
http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=77