İTİRAZ
1 - SÜRESİ VE ŞEKLİ
MADDE 62 - (Değişik: 538 - 18.2.1965 / m.33) İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (Değişik 2. cümle: 4949 - 17.7.2003 / m.13) İtiraz, takibi yapan icra dairesinden başka bir icra dairesine yapıldığı takdirde bu daire gereken masrafı itirazla birlikte alarak itirazı derhal yetkili icra dairesine gönderir; alınmayan masraftan memur şahsen sorumludur.
(Değişik 2. fıkra: 4949 - 17.7.2003 / m.13) Takibe itiraz edildiği, 59 uncu maddeye göre alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle üç gün içinde bir muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilir.
(Ek fıkra: 4949 - 17.7.2003 / m.13) Borçlu veya vekili, dava ve takip işlemlerine esas olmak üzere borçluya ait yurt içinde bir adresi itirazla birlikte bildirmek zorundadır. Adresini değiştiren borçlu yurt içinde yeni adres bildirmediği ve tebliğ memurunca yurt içinde yeni adresi tespit edilemediği takdirde, takip talebinde gösterilen adrese çıkarılacak tebligat borçlunun kendisine yapılmış sayılır. (*)
_____
(*) Madde 62 ye 2. fıkradan sonra gelmek üzere yukarıdaki fıkra, 30.7.2003 tarih ve 25184 sayılı R.G.'de yayımlanan, 17.7.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunun 13. maddesi hükmü gereğince eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
_____
Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lâzımdır. Aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılır.
(...) (Madde 62 nin 4. fıkrası, 30.7.2003 tarih ve 25184 sayılı R.G.' de yayımlanan, 17.7.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunun 103. maddesi hükmü gereğince yürürlükten kaldırılmıştır.)
Borçlu takibin müstenidi olan senet altındaki imzayı reddediyorsa, bunu itirazında ayrıca ve açıkça beyan etmelidir. Aksi takdirde icra takibi yönünden senetteki imzayı kabul etmiş sayılır.
Borçluya, itiraz eylediğine dair bedava ve pulsuz bir belge verilir.
İtiraz edilen ve edilmeyen borç miktarı itirazdan açıkça anlaşılmalıdır ki, alacaklı, borçlunun itiraz etmeyerek kabul ettiği borç miktarı için takibe devam edilmesini isteyebilsin(m66,I c3).
Örneğin borçlu , “borcum bu kadar değildir, itiraz ediyorum” gibi genel bir ifade kullanmışsa, böyle itiraz geçerli değildir; yani borçlu hiç itiraz etmemiş sayılır (62,III) ve ödeme emri (borcun tamamı için ) kesinleşir. Çünkü borçlu, itirazında , itiraz ettiği alacak miktarını açıkça göstermemiştir.
R.Aslan, E. Yılmaz ve B. Kuru ; Kısmi itirazın belirtilmemiş olmasına müeyyidesi çok ağırdır “Aksi taktirde itiraz edilmemiş sayılır” Bu nedenle borçlunun iradesini yorumlarken, şüphe halinde borçlu lehine hareket edilmesi görüşündedir.
Ancak Yargıtayın söz konusu kuralı istisnasız uyguladığı görülmektedir
12. HUKUK DAİRESİ E. 1992/1504 K. 1992/8699 T. 24.6.1992
ÖZET : Kısmi itirazda bulunan borçlu, itiraz ettiği borç miktarını ayrıca ve açıkça belirtmedikçe, itiraz etmemiş sayılır ve ödeme emri kesinleşir. Takip kesinleştikten sonra ayrıca tetkik merciinden itirazın kaldırılmasının istenilmesi anlamsızdır.
DAVA:Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 3.2.1992 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR:49 örnek ödeme emri tebliği üzerine borçlu belediye vekili "borcun dosyasında belirtilen miktar kadar olmadığını" ileri sürmek suretiyle itiraz etmiştir. İİK`nun 62/3. maddesine göre borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır. Aksi taktirde itiraz edilmemiş sayılır. Olayda borcun dosyada belirtilen miktarda olmadığı itirazen ileri sürülmüşse de o kısmın cihet ve miktarı açıkça gösterilmediğinden itiraz geçerli değildir. Takip kesinleşmiştir. Kesinleşen takibi yürütme imkanına sahip alacaklı vekilinin Merci Hakimliği`ne başvurusu gereksizdir. Bu gerekçe ile itirazın kaldırılması talebi red edilmek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazı yerinde görülmekle merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK`nun 366. ve HUMK`nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 24.6.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
12. HUKUK DAİRESİ
E. 1999/17710 K. 2000/988 T. 21.1.2000
ÖZET : Borçlu itirazında kiranın itiraz ettiği kısmını göstermediğinden kira miktarına yönelik geçerli bir itiraz bulunmadığından alacaklının istediği aylık kira miktarı kesinleşmiştir. İstenen kira miktarının ödendiği İİK'nun 269/c maddesinde belirtilen bir belge ile kanıtlanamadığından itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar vermek gerekirken kira miktarının ihtilaflı olduğundan bahisle istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
12. HUKUK DAİRESİ E. 2002/1196 K. 2002/2353 T. 5.2.2002
2004/m.62/3
ÖZET : Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmının cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır. Aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılır. Bu durumda borcun aslı yönünden geçerli bir itirazda bulunulmaması durumunda borcun aslı yönünden takip kesinleşir. Alacaklının artık borcun aslı için itirazın kaldırılmasını istemesi gerekmez.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Borçlu icraya itirazının l.inci maddesinde "borç belirtilen miktarda değildir" şeklinde itirazları yanında faiz oranın ve yetkiye de itiraz etmiştir. İİK.nun 62/3 maddesine göre borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmının cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır. Aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılır. Bu durumda borçlu borcun aslı yönünde geçerli bir itirazda bulunmamıştır. ve borcun aslı yönünden takip kesinleşmiştir. Alacaklının artık borcun aslı için itirazın kaldırılmasını istemesi gerekmez. Alacaklı isteğinin bu bölümü yönünden reddine karar vermek gerekirken borcun aslı yönünden de itirazın kaldırılması ve inkar tazminatı verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 5.2.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.