Re: Adalete inanmaya devam edin. Keyfi site yönetimlerine son verilebilir!
Alıntı:
Bahadir.yigit rumuzlu üyeden alıntı
Tapusu olan kat maliki elbette var! Ancak ne karar alındığından, ne toplantıdan kimsenin haberi olmuyor ki, itiraz süresinin geçip geçmediğini bilelim.
Bu keyfi yönetime karşı bir şeyler yapmanın mutlaka bir yolu olmalı! Bundan eminim! ama ne?
Link için teşekkürler::o
Kat maliklerine tebligat yapılmadıysa süre başlamamıştır. :o
Kat mülkiyeti kanununu okuyalım, okutalım. :o
Re: Adalete inanmaya devam edin. Keyfi site yönetimlerine son verilebilir!
Alıntı:
Bahadir.yigit rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Ulaş değirmenci, Sorun benim şahsımla ilgili değil,
1.) Benim "Tapu Belgem" var ancak bu durum sorunu çözmeye yetmiyor
2.) Çünkü bir çok "hak sahibi", şu ya da bu sebeple tapusunu almadığı veya nakti olmadığı için alamıyor.
3.) Bu da, site yönetimini belirlemek için çoğunluk sağlanamaya yetmiyor.
Soru ve sorun,
1) (genel olarak) elinde "satış vaadi sözleşmesi" olan kişilerin, site yönetimi seçimlerine katılmalarının bir hak olup olmadığı meselesi.
2.) Yani, elinde "tapusu" olsun olmasın, "satış vaadi sözleşmesi" site yönetimi seçimlerinde, tapu ile eşdeğer bir belge olarak kabul edilebilir mi?
3.) Bunu sağlamak için ne yapmalı?
Teşekkür ederim...
Sayın Yiğit
Proje aşamasında satışa sunulan bir konutu satın almak isteyen tüketicilerin ; gayrimenkül satış vaadi sözleşmesini yaparken bazı konulara dikkat etmesi gerekmektedir.Çünki bu sözleşme konut alıcısını doğrudan tapu sahibi yapmaz.
Hatta ki,Borçlar kanunu 213 madde ve Noterlik kanunu hükümleri içersinde; Noterlik (resmi merci) huzurunda yapılmayan bu tür sözleşmeler hukuken sonuç doğurmamaktadır.
Türk Medeni Kanunu, Gayrimenkul Kıraları Hakkındaki Kanun ve Kat Mülkiyeti Kanunu'nun ,mülkiyet hakkı sahiplerine tanıdığı bazı haklardan yararlanabilmek için ;tapu kayıt maliki olmak gerekmektedir.Dolayısıyla ,bu sözleşmeyi imzalayanlar,konut satış vaadi sözleşmesinin ,bir ön sözleşme niteliğinde olup; taşınmaz mülkiyetini doğrudan sağlamadığını biliyor olmaları gerekir.Bu sözleşme konut tüketicisine,konutu satmayı vaat edeni ,konutu kendi adına tapuda tescil ,devir etmeye zorlama hakkı vermektedir.Sözleşme hükümlerini yerine getiren her tüketici bu hakkı kullanabilir.
Ayrıca Alıcı ; Satış vaadi sözleşmesinde belirtilen ödeme planı çerçevesinde satış bedelini ödemeyi kabul ettiği gibi , bağımsız bölümün devrinin gerçekleştirilmesine yönelik vergi , harç ve masrafları ,yapı kullanma izin belgesinin alınması ile ilgili harçaları ,diğer tüm masrafları da ödemeyi kabul eder.Tüm bunlar olmadan da tapu işlemleri gerçekleşemez.
Yukardaki alıntıda kendi bağımsız bölümünüzün tapusu olduğunu söylüyorsunuz.Demek ki siz sözleşme hükümlerini yerine getirip ,tapunuzu alabildiniz.Burada diğer alıcıların da aynı yolu izlemeleri gerekiyor.(Ayrıca yuvanızda sağlık ve mutluluk içinde yaşayın.)Diğer maliklerden bazılarının ise maddi imkansızlıklar yüzünden tapu alamadığından bahsediyorsunuz.
Sayın Yiğit ,konut sektörü ülke ekonomisi için lokomatif bir sektör.Tabi ki her sektörde olduğu gibi burada da olumsuzlukların yaşanması birtakım kötü örneklerin olması doğal.Fakat gerçekten de bu işi profesyonelce yapan firmalar birçok vatandaşı ev sahibi yapıyor.Tüm bunları görmezden gelmeden tüm insanlara "insanca" yaşayabilecekleri ,"benim" diyebilecekleri ve huzurla yaşamlarını sürdürebilecekleri konutlar dileyelim.
Saygılarımla
Re: Adalete inanmaya devam edin. Keyfi site yönetimlerine son verilebilir!
Alıntı:
Halit Hayri Eriş rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Yiğit
Proje aşamasında satışa sunulan bir konutu satın almak isteyen tüketicilerin ; gayrimenkül satış vaadi sözleşmesini yaparken bazı konulara dikkat etmesi gerekmektedir.Çünki bu sözleşme konut alıcısını doğrudan tapu sahibi yapmaz.
Hatta ki,Borçlar kanunu 213 madde ve Noterlik kanunu hükümleri içersinde; Noterlik (resmi merci) huzurunda yapılmayan bu tür sözleşmeler hukuken sonuç doğurmamaktadır.
Türk Medeni Kanunu, Gayrimenkul Kıraları Hakkındaki Kanun ve Kat Mülkiyeti Kanunu'nun ,mülkiyet hakkı sahiplerine tanıdığı bazı haklardan yararlanabilmek için ;tapu kayıt maliki olmak gerekmektedir.Dolayısıyla ,bu sözleşmeyi imzalayanlar,konut satış vaadi sözleşmesinin ,bir ön sözleşme niteliğinde olup; taşınmaz mülkiyetini doğrudan sağlamadığını biliyor olmaları gerekir.Bu sözleşme konut tüketicisine,konutu satmayı vaat edeni ,konutu kendi adına tapuda tescil ,devir etmeye zorlama hakkı vermektedir.Sözleşme hükümlerini yerine getiren her tüketici bu hakkı kullanabilir.
Ayrıca Alıcı ; Satış vaadi sözleşmesinde belirtilen ödeme planı çerçevesinde satış bedelini ödemeyi kabul ettiği gibi , bağımsız bölümün devrinin gerçekleştirilmesine yönelik vergi , harç ve masrafları ,yapı kullanma izin belgesinin alınması ile ilgili harçaları ,diğer tüm masrafları da ödemeyi kabul eder.Tüm bunlar olmadan da tapu işlemleri gerçekleşemez.
Yukardaki alıntıda kendi bağımsız bölümünüzün tapusu olduğunu söylüyorsunuz.Demek ki siz sözleşme hükümlerini yerine getirip ,tapunuzu alabildiniz.Burada diğer alıcıların da aynı yolu izlemeleri gerekiyor.(Ayrıca yuvanızda sağlık ve mutluluk içinde yaşayın.)Diğer maliklerden bazılarının ise maddi imkansızlıklar yüzünden tapu alamadığından bahsediyorsunuz.
Sayın Yiğit ,konut sektörü ülke ekonomisi için lokomatif bir sektör.Tabi ki her sektörde olduğu gibi burada da olumsuzlukların yaşanması birtakım kötü örneklerin olması doğal.Fakat gerçekten de bu işi profesyonelce yapan firmalar birçok vatandaşı ev sahibi yapıyor.Tüm bunları görmezden gelmeden tüm insanlara "insanca" yaşayabilecekleri ,"benim" diyebilecekleri ve huzurla yaşamlarını sürdürebilecekleri konutlar dileyelim.
Saygılarımla
Halit Hayri Eriş,
Öncelikle, bir bilenle kraşılaşmaktan çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. Ayrıca iyi dilekleriniz için de...
Ancak, bir konuda bir insana fayda sağlanılması, diğer yandan o insanın sömürülmesini getirmemeli.
Yönetime kimi getirirsek getirelim, kendi aramızdan birini seçsek bile, bir aidat ödeyeceğimiz muhakkak. Buna kimsenin itirazı da yok. En azından büyük bir çoğunluğun.
Ancak bunu bile yapmıyorlar. Çünkü, hak sahiplerine karşı bir sorumlulukları yok ve onların elinin kolunun bağlı olduğunu biliyorlar. Maaşlarını alıyor ve yan gelip yatıyorlar.
Büyük bir olasılıkla, bunun mübala olduğunu düşünüyorsunuz. Ama, yeşil alanların halini görseniz, içiniz sızlar. Tamamı ile kurudu. Toplanan paraların nereye harcandığı belli değil. Çocuk parkları onarılmıyor. Kuruyan ağaçların yerine yenisi dikilmiyor. İnsanlar, ortak yeşil alanlarda yün kurutuyorlar. Halı seriyor piknik yapıyorlar. Güvenlik kendisinin yetkili olmadığını söylüyor. Peki bizim adımıza zabıtaya dilekçe de mi veremez. Bunlar site yönetiminin görevleri arasında değil mi?
Bina cephelerinde yapılan değişiklikler, balkonların kapatılması, Demir parmaklılar yaptırılması, Balkonların türlü renklere boyanması, çanak anten veya klima cihazı takılması site yönetiminin takip etmesi gereken görevler değil mi?
Para yetmiyor denilemez. Biz söz sahibi olmadığımız için, aidatı diledikleri gibi belirleyebilirler. Bu tamamı ile, "sorumsuzluk".
8 bin konutluk bir siteden bahsediyorum. aylık 75 liradan kaç para yapar siz hesaplayın. (75x8000x12= 7.200.000 YTL) Sadece güvenliğe ödenen para, 500.000 YTL.
Neden görevlerini yapmıyorlar. Bunlara kim dur diyecek. Site yönetimi, reklam müdürü alıyor. Kime sordular. Kaç para maaş veriliyor. Bunların hiç biri belli değil.
Bunun bir sorumlusunun olması Ve birilerinin de korkmadan bunun üstüne gitmesi gerek mez mi? Bunun sadece bizim sorunumuz olduğunu sanmıyorum. Toplu yapıların tamamında bu yöntem uygulanıyor. Bu onlar için bir gelir kapısı.
Görüşlerinizi benimle paylaştığınız için teşekkür ederim
Dostça selamlarımla...