Re: Seyit Onbaşı ve RTE Mizahi Gerçek Öykü...
3 Nisan 2008 CHP genel Merkezi...
Deniz Baykal partinin tüm üst düzeyini toplamıştır.
'' Arkadaşlar İstiklal Savaşımızın son gazisini kaybettik. Bu hükümet hiçbirşeyin farkında olmadığı gibi bunun da farkına varmaz. Ama biz CHP olarak gazimizin son yolculuğunda yanında olmalıyız. Tüm milletvekilleri ve Eskişehir parti yönetimi orada olacak devlet törenine çevireceğiz.... Bu bizim asli sorunumuzdur. Halkımızada gerçekleri bir nebze olsun göstereceğiz....'' Alkışlar Alkışlar Alkışlar.... CHP hazırlığa koyulur.....
3 Nisan 2008 Genel Kurmay
Genel Kurmay başkanı Üç kuvvet komutanıyla Jandarma Genel Komutanını çağırmıştır. Ankara'nın hızlı gazetecileri '' Ahanda gündüz gözüyle darbe toplantısı'' derken Star gazetesi yıldırım baskıya girer '' Sarıkız hayata geçirildi. Ordu darbe toplantısında Ergenekon ortaya çıktı....''
Genel Kurmay Başkanı
'' Değerli Silah arkadaşlarım. Dün akşam İstiklal savaşımızın son gazisi vefat etti malumlarınız. Bizler bu yerleri onlara borçluyuz. Onun için Bu hükümetten yada herhangi bir yerden haber beklemeksizin bir askeri tören için hazırlıklı olalım. Başta beşimiz olmak üzere tüm general ve amiraller törende hazır bulunsun. Şanına layık bir törenle uğurlayalım gazimizi...''
Tüm kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanı birliklerine döner plan çalışmaya başlar....
Star gazetesi ikinci yıldırım baslısını yapar...'' Ordu harekete geçti darbe geldi....''
Re: Seyit Onbaşı ve RTE Mizahi Gerçek Öykü...
Sonunda farkına varılırki Devletiyle Hükümetiyle Ana Muhalefetiyle TSK sıyla herkes seferber olmuştur son gazimiz için. Gerçek bir devlet töreni hemde gerçekten hak eden birisine...
Çark işlemeye başlar Cumhurbaşkanlığı bir basın bildirisiyle halka bunu duyurur. Yaşayan tüm Cumhurbaşkanları Eskişehir e davet edilir. Mülki ve askeri erkan oradadır. Yargının tepesi oradadır. Ülkede 4 nisan da bayrakların yarıya inmesi bir günlük ulusal yas ilan edilmesi kararlaştırılmıştır.
Yaşlı genç çoluk çocuk herkes farkındadır ki bugün eğer iyi kötü kavga ediyorsak knedi dilimizde konuşup kendi dinimize göre ibadet ediyorsak bunu son gazimize ve silah arkadaşlarına borçluyuz. Bugün başta 11. olmak üzere Cumhurbaşkanlığı başbakanlık genel kurmay varsa işte bu gazimize borçluyuz. Demekki Türkiye nin en önemli adamı vefat etmiştir. Ona göre davranmamız gerekir.
Türk Bayrağına sarılı gazimizin naaşı top arabasındayken etrafında başta Genel Kurmay Başkanı olmak üzere Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı nöbet tutmaktadır. Kenan Evren Süleyman Demirel A.Necdet Sezer ve Abdullah Gül saygı duruşunda bulunmakta arkasında tüm eski başbakanlarla birlikte halihazırdaki başbakan tüm muhalefet liderleri Tüm askeri ve sivil yargı başkanları Komutanlar tüm milletvekilleri kısaca Devlet saygı duruşunda bulunmaktadır. Tüm Türkiye tek bir yumruk tek bir ulus olmuş son gazimize son görevini yapmaktadır...
İşte tam bağımsız laik demokratik sosyal bir hukuk devleti olan TC son gazisi sonsuzluğa böyle uğurlanmakta bu vesile ile tüm dünyaya Türk ulusunun büyüklüğü yıkılmaz birlik beraberlik mesajı verilmektedir....
Re: Seyit Onbaşı ve RTE Mizahi Gerçek Öykü...
Hayali bile güzeldi ama olmadı. Hemde hiçbiri olmadı. Siyasilerin aslında ne kadar boş konuştuklarının en güzel örneğini yaşattı bize Yakup dede sonsuzluğa intikalinde... Ve maalesef bu kısır sığ ve abuk ortamdan TSK da nasibini aldı ve son gazimizin son yolculuğunda kuru bir mesajla geçiştirdiler. O gazi ki çok ama çok şey demekti...
Şimdi bizler hamaset edebiyatı yaparken büyük ulusuz derken birileri çıksa '' Hadi leyn... bulgura kömüre oyunu satan üç kuruş için değerlerini yabancılara devreden gazisine bile sahip çıkamayan garip bir ulus oldunuz '' dese ne deriz ???????
18 Martta akla zarar konuşan RTE nin eline işte böyle bir altın fırsat geçmişti Sonsuzluğa intikal eden Yakup dede bu fırsatı verdi RTE ye Törenin nasıl olası gerktiğini nasıl ulus olunacağının göstergesininde Fransa gazisini uğurlarken verdi. İşin garibi peşpeşe oldu bunlar 1 Aylık sürede yaşandı bitti. Ofsayt osman işte burada tam doksana golü atardı. Görüldüğü gibi kalede kalecide yok Cumhurbaşkanıda yanınd ver pası o atsın o versin sen at ne yaptılar ? Teki abuk bir Emiri karşıadı öteki bir gençlik kolunda devlet parasıyla konuşma ... Nerede iman ? Nerede devlet ? Palavra....
CHP side masum değil. O her zamanki gibi iki gol birden kaçırdı yukarıda yazdıklarımızı birdaha yazmaya gerek yok. Bunlarda safsata Al sana Ulus demenin bundan iyi yolu mu olur ? Cumhuriyetin gazisine sahip çıkamıyorsun Cumhuriyete sahip çıkacaksın... Hadi canım sende....
TSK da siyasetin bu garip girdabından mı? Hantallığından mı ? Nedir anlayamadım onlarda ayıp etti. Bugün Genel Kurmay Başkanı O koltukta Oturuyorsa bunu Yakup Dedeye borçlu kaldıki O yaşayan en büyük asker siz bakmayın sıfatının ER olduğuna MARAŞALDİ MARAŞAL ...
Bizler siz biz hepimiz aynaya baktınız mı? Ne gördünüz ?
Al sana nokta İman la top kaldırıldı dedi RTE yardımcısı büyük adam ve düşünür de imanı tarif etti... '' Türbanını çıkar demek donunu çıkar demektir...''
Ey şehitlerim nur içinde yatın....
Sonun sonu Türban mı don mu bilemem de ben size gene başarırsam Türk kadını nasıl bu günlere geldi hikaye şeklinde anlatayım mı ? 1880 den başlayarak... Mücadeleleri görün ve bakalım ne diyeceksiniz bu duruma İstermisiniz??? Commodore1tr'ınız sizi 1. lige çıkarsın mı ???
BİTTİ.
Re: Seyit Onbaşı ve RTE Mizahi Gerçek Öykü...
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Türk kadını nasıl bu günlere geldi hikaye şeklinde anlatayım mı ? 1880 den başlayarak... Mücadeleleri görün ve bakalım ne diyeceksiniz bu duruma İstermisiniz???
Evet...
Bir önceki gerçek hikaye için de çok teşekkürler...
Re: Seyit Onbaşı ve RTE Mizahi Gerçek Öykü...
1. bölümü okudum, oldukça güzel bir başlangıç...:)
Re: Seyit Onbaşı ve RTE Mizahi Gerçek Öykü...
Saati 2300 kabul edersek yaklaşık 5 saat 30 dakika sonra Çanakkale cehenneme dönecek ve büyük destanın kara ayağı yazılmaya başlayacak . RTE nin şehit ettiği Seyit Onbaşıda muhtemelen bir Çanakkale kahramanı olacağını bilmeden gergin bir uykuda. Hiç biri bilmiyor cehennemin başlayacağını Elizabeth gemisinde son planlar yapılmış mağrur ve ukala İngilizlerde uykuda o kadar eminler bir günde Alçı Tepeye gidileceğinden...
İvrin'dili ( Balıkesir) Azman Dede ki 104 yaşında vefat eden bir gazimiz'nin bir anısını yazayım dedim. Hani gerçek olanlarından bir çok yerde okumuşsunuzdur ama olsun burada da yeridir. Azman dede 1934 yılında soyadı kanunu ile Azman soyadını alır esas ismi neredeyse unutulmuş bir gazimizdir. Boyu iki metreye yakın olduğundan Azman diye anıla anıla soyadı olup kalmış bir kişidir.
-“Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk denecek yaşta üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. Bölüğü düzene soktum. Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. Sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söylerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular. Yüzbaşı sordu; “Yavrum siz kimsiniz?”, içlerinden biri; “Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz Vatan için ölmeye geldik!..” diye cevap verdi. Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. “Mermi böyle basılır. Tüfek şöyle tutulur. Süngü böyle takılır. Düşmana şöyle saldırılır!..” diye. Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık. Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik. Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar. Yer gök top sesleriyle inliyordu. Her mermi düştüğünde minare gibi alevler yükseliyor birgün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak gibi parçaları havaya kalkan toprakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalmıştı. Bir ara yüzbaşı “Azman yandık!..” diye siperin köşesini işaret etti. O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tir tir titriyorlardı. Çocuklar harbin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı. Ürkmüşlerdi. Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Muharebede bir ürküntü panik meydana getirebilirdi. Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı!..
Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı
Al sancağı teslim etti Allah'a ısmarladı
Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana
Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana
Baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı. Biraz sonra biri daha... Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar. Avaz avaz!.. Gözleri çakmak çakmak... Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış, dişler kenetlenmiş bekliyorlardı. O an geldi. Birden yüzbaşı “Hücum!..” diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. İşte tam o anda, tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler. İşte o an. Tam o an bir makinalı yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler. Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor!.. İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum!..”
Azman dede ağlıyordu. Ben ağlıyordum. Kahvede kim varsa ağlıyordu. Kahveci gözyaşları içinde bize çay getirdi. Eğildi;
“Azman dede hep ağlar. Niye ağladığını bugün ilk defa anlattı.” dedi.
Galatasaray lisesi 1915 te hiç mezun veremedi... Tüm şehitlerimizin toprağı bol ruhları şad olsun...
Re: Seyit Onbaşı ve RTE Mizahi Gerçek Öykü...
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı
Al sancağı teslim etti Allah'a ısmarladı
Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana
Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana
Bu hazin öyküyü hatırlattın, sen de bizi tekrar ağlattın ya commodore, helal olsun sana...
Çanakkale savaşlarının 93. yıldönümü törenlerine katılmak üzere Avustralya'dan gelen bir bayan asker Şehitler Abidesi'nin alt kesiminde aniden yere yığıldı. Bu durumu gören ve bölgede bulunan 2. Kolordu Komutanlığı'na bağlı 2 asker yere yığılan askerin koluna girerek yardım etti. Kenara oturtularak ilk önce kendine su verilen Avustralyalı bayan askerin tedavisinin yapılması için bölgeye ambulans istendi. Kısa sürede olay yerine gelen ekipler tansiyonu düşen askeri Eceabat Sağlık Ocağına götürdü. Bu arada Avustralyalı diğer askerler ise rahatsızlanan bayan askere yardımcı olan Mehmetçiklere teşekkür ettiler.
Mayıs ayının başından itibaren bu bölgedeki savaşlar siper savaşlarına dönüşmüş, siperler arası mesafeler 7 ile 8 metreye kadar düşmüştü. Siperlerde karşılıklı yoğun atışlar devam ediyordu. Böyle bir esnada iki siper arasında yaralı yatan bir İngiliz subayı yardım istemesine rağmen hiç kimse yardım edemiyordu. Bu esnada Türk siperlerinden bir Türk askeri siperden çıkıp yaralı İngiliz subayını kucaklayıp Anzak siperi önüne bırakarak geri dönmüştü. Bu olay karşısında büyük şaşkınlık yaşayan Anzak askerler, kendilerine anlatılan Türklerin barbar olduğu sözlerinin gerçek olmadığını anlamışlardı. İşte bunun ardından Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'ndaki Kabatepe-Conkbayırı arasındaki bölgeye bunu tasvir eden bir anıt yapılarak konuldu.
İHA
Bugün çok önemli ve mucizevi bir habermiş gibi ; banka hesabına yanlışlıkla yatırılan 17.000 YTL'yi sahibine iade eden kişi haber oldu medyada.
Bir tarafta Çanakkale'nin insan oğlu insan kahramanları, dürüstçe olması gerekeni yapan vatandaş, diğer yanda bugün yine medyada yer alan Kemer'de 68 yaşında kadına tecavüz edip öldüren mahluklar.
Biz bunları kesinlikle haketmiyoruz.:kızgın:
Re: Seyit Onbaşı ve RTE Mizahi Gerçek Öykü...
Türkiye Cumhuriyetinin başbakanına RTE şeklinde saygısızca hitap edilmesini kınıyorum.
Ne bu kin bu nefret..
yazık..
Re: Seyit Onbaşı ve RTE Mizahi Gerçek Öykü...
başbakanın gafları kim bilir belkide bilinç altında olanlardır..aslında bu hiçde saçma bi fikir değil..
http://vdo.mynet.com/video/16182
Yazık.
Re: Seyit Onbaşı ve RTE Mizahi Gerçek Öykü...
Alıntı:
Ahmet Turan Yıldırım rumuzlu üyeden alıntı
Türkiye Cumhuriyetinin başbakanına RTE şeklinde saygısızca hitap edilmesini kınıyorum.
Ne bu kin bu nefret..
yazık..
Kin nefret demeyelim de tepkiyi ortaya koyma yolu diyebiliriz belki. İnsanın isminin baş harfleri onun parafı olarak kullanılabilir. Paraf neden saygısızca hitap olsun ki?