Aaa bir YUH ARTIK BEY daha
Printable View
Öncelikle bilinmelidir ki ben bir şeylerden rahatsızlık filan duymuyorum.
Burda bir konu üzerinde fikir cimnastiği yapıyoruz. Bir birimizin fikirlerinden yorumlarından üzülüp alınacaksak hiç başlamayalım.
Vatan adına işlenmiş suçlara örnek istemiş birisi.
Bu ülkenin başbakanını, bakanlarını, gencecik insanlarını asanlarına, on yılda bir ülkenin balansını bozanlarına mikrofon uzatıldığında gerekçe olarak "vatan söz konusuydu" demekten öteye gitmeyeceklerdir. Ben de bu teferruatı red ediyorum.
Atatürk'e ait veya Atatürkçe bir çok sözü ben ondan başkasına yakıştıramyorum. Gerçek Atatürkçüleri, Atatürkçü geçinenlerle Atatürk'ten geçinenlerden ayırd etmek o kadar zorlaştıki.
Ha şimdi "Bu söz kurtuluş savaşı dönemini kapsar ne alaka?" diyen çıkabilir.
E kardeşim o dönemden ileriye götüremeyecekmiyiz mevzuyu?
Uydurma hadis ile uydurma ama güya Atatürkün vizyonuna cuk oturuyor tarzındaki izahı benzeştirmek bana çok şık gelmiyor.
Hadis bir ilim dalıdır, Dünyada ve ülkemizde islami ilimlerle meşgul koca koca üniversitelerde bu ilmin ihtisasını yapan hocalar profesörler vs akademisyenler var uydurma hadisleri ayıklama çalışması onların işidir. Yani birileri bindörtyüz sene önce yaşamış bir zatın arkasından bir şeyler uydurabilir zaman teknik buna müsaittir. Atatürk için de aynı şeyi söylemek üzerine her fırsatta ısrarla durduğu ilme,fenne, bilime tekniğe haksızlık olmazmı?
Son olarak Atatürk de Hz. Muhammed de hepimizin değer verdiği lider saydığı yüce insanlar, lütfen birbirimize haksızlık etmeden suçlamadan incitmeden bir şeyler paylaşalım.
Soy isminiz unutmuşlar oda HİKAYE oluyor herhalde sayenizde
Yuhartık Hikaye Bey;
Commodor'un delili ispatlı yazdıklarına hikaye derken Soy ismizi belirtmek istemişsiniz herhalde.
Biz nasibimizi alıyoruz yazılanlardan. Anlaşılan sizde nasibinizi almışsınız ki köpürmüş ağzınızla saldırmayı seçmişsiniz.
Atatürk düşmanlarına saldırılmış olması ise kastınız, sizi niye rahatsız ettiki.
Commodor arkadaş bir kısım arkadaşların anlaşabileceği gibi örmeklemek istemiş ve bence çok da açıklayıcı olmuş. Yazılanlardan ne dinimizi küçülten ne den peygamberimize bir hakaret var. Bu saldırı neden anlamadım.
Peygamberimiz yaptıkları ve söyledikleri ile ilgili olarak söylenenlerin ve yazılanların doğruluğu KURAN'a bakılarak anlaşılıyor ise Atatürk'ün söylediği veya yaptığı söylenen şeylerin doğruluğu da onun görüşlerine bakılarak anlaşılabilir. Elbette Atatürk peygamber değildir. Ama Yaşar Nuri Öztürk'ün dediği gibi
"Bütün İslam dünyası, ama özellikle Müslüman-Türk dünyası bilmelidir ki, mutlu ve onurlu bir insanlık için Muhammed ne istemişse Mustafa da onu istemiştir. Aksi olsaydı, Muhammed’in düşmanları aynı zamanda Mustafa’nın da düşmanı olurlar mıydı? . "
Bu tartışma Bursa Nutku içinde yapılmış ve bence sonuçlanmıştır.
Ben yine sormak istiyorum yapılmak istenen söylenmek istenenin dinimize peygamberimize bir hakaret içermediği bu kadar açıkken neden bu saldırganlık Neden Atatürk'ün söylediği rahatsız etti sizi
Bu günlere benzerlik gösterdiği için olmasın sakın
Yazınızı okuyunca aklıma ilk şu anektot geldi doğrumudur bilinmez ama ilginç..
Eski zamanların birinde... karakolun birisine bir sürü genç toplamışlar... Kemalizm/Atatürkçülük ü kullanarak devrimcilik taslayan gençlermiş bu gençler... Ama ifadeleri alınacak gibi değil kalabalık mı kalabalık... Ne yapsak diye düşünürlerken eski polis kaşını kaldırmış gençlere demiş ki...
'' Gidin içeriye kimler Atatürkçü diyin, Atatürkçü olanları salın gitsin... Mustafa Kemalciyiz diyenleri tutun işte devrimci tehlikeli olan onlardır...''
Biz saçma sapan bir şekilde (sitedekileri ayrı tutarım ya da tutmak isterim...) Atatürk'ü yok etmeye anlamamaya ona O na has olmayan gariplikler yapıştırarak halkın gözünden düşürmeye çalışırken.... Taaaa Kuzeyden İskandinav ülkelerinden garip garip işler çıkıyor... Oslo Üniversitesi gidip ATATÜRK KÜRSÜSÜ kuruyor... meşhur kişilerinden birisi yılbaşı kartına
TÜRKLER ATATÜRK'Ü TANRI'YA ; GERİ KALAN HERŞEYİ ATATÜRK'E BORÇLUDUR...'' diyor... Bizim Çankayada ki 11. ile RTE ise onun sayesinde oturduğu makamlardan ona nefret kusuyor....
''Vatan adına işlenmiş suçlara örnek isteyen '' birisi ben olduğum için... net olmayan örnekleri okudum... 61 ve 80 ihtilali, Sincan'da tankların yürümesi gibi örneklerin işin özünden çok uzak olduğunu düşünüyorum.... Ne 61 ne de 80 ihtilalini mantık olarak desteklememekle birlikte bu iki dönemin önündeki olaylarında kabul edilebilirliği yoktur. Saçma sapan gerekçelerle ihtilal yaptılar gerekçelerine inamayacak kadar da eğitimliyim... Bir takım gerzeklerin ''ihtilal ortamı yaratmak için beklediler'' saçmalığına inanmayacak kadar tarihe sahibim... Bir ülkede seçimle iş başına gelmiş kişilerin bir ihtilal sonucu öylesine bir yargılamadan sonra asılmasını elbette içime sindiremiyorum... Ama onların yaptıkları hukuksuzluğu ülkeyi tarumar etmesinide kabul etmiyorum... Bunlar bir elmanın iki yarısı gibidir... Sadece tek yarısına bakıp durmak bütünü görmeyi engeller.... Celal Bayar'ın anılarında bile yazmaktan çekinmediği '' Adnan (Menderes) onay için bazı kanunları önüme getirdiğinde tereddütte kalır sorardım... Bu Atatürk'ün Aziz ruhuna saygısızlık olmaz mı? Laikliğe karşı değil mi? Adnan gülümser ve her zamanki kibarlığıyla bu kadar gelişmeden sonra bu ufacık kusurlarımızı da affeder....'' ( Celal Bayar-Ben de yazdım..) cinsinden yönetimi Atatürk karşıtı saymak hiç te anormal olmasa gerek... Hali hazır hükümetinde aynı yolda daha beter ilerlediğini görmek içinde müneccim olmaya gerek yoktur... Elbet birileri çıpık Futbol ayakkabısı almaya parası olmayan birisinin dünyanın en zengin sekizinci başbakanı nasıl olduğunu soracaktır ? Gemicikleri v.s yi v.s yi... Bakınız siyaset olarak hiç bakmadım...
Dolayısı ile örneklerin Atatürk ün bu sözüne tezat veya doğrular nitelikte olduğundan bahsetmek olası değildir.
İslam Peygamberiyle ilgili olarakta şunu diyebiliriz ki Peygamberin sözlerini tartışma konusu yapanlar ne yazıkki en Peygamberci geçinen dincilerdir... Peygamber e ait olmayan sözleri yazıp yazıp sonra tartışma çıkıp ters yanıt alındığında bu İslam Peygamberine değil Kendisini Peygamber sanan şarlatanlara gösterilen bir tepkidir...
Sayın commodore1tr'nin açıklamasından anladığım kadarı ile; burada tartıştığımız Atatürk'e ait olduğu iddia edilen söz, Atatürk'ün bir konuşmasındaki bir cümlenin bağlamından koparılıp, kelimelerin yerlerinin değiştirilerek üretilen bir slogandır. Atatürk'e ait orijinal bir söz değildir. Yani açıkçası bu söz Atatürk'ün değil, "Atatürkçülerin" ürettiği bir sözdür. Atatürk'ün konuşma ve demeçlerinin derlendiği ciddi kaynaklarda böyle bir söz yok.
Hep söylüyorum. Bizim Atatürkçüler Atatürk'ten daha fazla Atatürkçüdür. Atatürk adına söz uydurmakta sakınca görmezler.
Bu konuda hadisleri örnek vermemizden rahatsılık duyan arkadaşlar olduğu anlaşılıyor. Ama bunda rahatsızlık duyulacak bir şey yok. Peygamber, bir dinin önderi olduğu kadar tarihi bir şahsiyettir. Bu nedenle dinde "dini" olanla "tarihi" olanlar hep karıştırılmıştır. Peygamber adına binlerce söz (hadis) uydurulmuştur. Hadis konusu üniversitelerde elbette bilimsel olarak incelenip araştırılmaktadır, ama aynı şey Atatürk için de yapılmaktadır. Bir çok üniversitenin Atatürk Araştırma Enstitüsü vardır.
Peygamberin tebliğ ettiği din "müslümanlar" tarafından yozlaştırılmıştır, Atatürk de "Atatürkçüler" tarafından uydurma sözlerle milletimize yanlış anlatılmaktadır.
Çok güzel bir demagoji örneği, ders olarak verilebilir....
Vatanın bir bütün olarak savunulmasında gerekli önlemleri almak her türlü şartı zorlamak herkesin görevidir gerisi önemsiz teferruattır anlamına gelen sözü başka anlamlar yükleyerek ilgisiz denizlere yelken açılmasını anlayamıyorum.. Özetlenerek sözylenen ''Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.'' cümlesinde önemli olan dayandırılan olgu VATANDIR. Ve özellikle vatanın müdafaası yani savunulması ile ilgilidir. Bu sözden anlaşılan anlam budur. Her hangi bir olay yada olgunun Vatan için olduğu kesinse gerisi teferruattır anlamındadır. Yani kişisel çıkar olmayacak bölücülük olmayacak dini sömürü olmayacak rant olmayacak siyasi çıkar olmayacak... Anlam açık ve net Bunun neresinden rahatsız olunduğunu anlamam ise olanaklı değil...
Sayın Abbas bey,n demogojik yazısını okuduğumuzda enteresan bir durumda çıkıyor...
Atatürk hiç bir yerde salt olarak
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
dememiştir...
29 Ekim 1933 te Ankara'da Cumhuriyetin ilanının 10. yılında Ulu Önder Onuncu Yıl Nutku'nu okumuştur... Bu nutkun son cümlesi 28 Ekim akşamı aslından değiştirilerek Ne Mutlu Türküm Diyene olarak düzenlenmiştir Atatürk tarafından...
Ne mutlu Türküm demenin şartı nutkun ön satırlarında sıralanmıştır. Nedir bunlar ?
Yaptıklarımızı ( Ki Cumhuriyettir...) asla yeterli görmeyeceğiz
Çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz..
Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız..
Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız..
Milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız...
Asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşüneceğiz...
Geçen zamana nispetle, daha çok çalışacağız...
Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız...
Türk milletinin karakteri yüksektir..
Türk milleti çalışkandır..
Türk milleti zekidir...
Türk milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir...
Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir...
milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtri zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür..
Diye devam edip giden şartlar emirler betimlemeler... Ha bütün bunları yaptıktan sonra göğsünü gere gere Ne Mutlu Türküm Diyene de denmektedir bu muhteşem ötesi nutukta...
Günümüze baktığımızda bunların hiçbirini yerine getirmediğimiz... dediklerinin ve betimlemelerinin tam tersini yaptığımız 1928-38 arasında ki uygarlıktan bile fersah fersah geride olduğumuz gerçeği göz önünde tutulduğunda... Bu son sözün tam tersinin geçerli olduğunu görüyoruz...
Anlayan anladı sanırım... Sözün tamamı Aptala söylenirmiş...
Sayın commodrore1tr diyor ki, "Atatürk'ün konuşmalarından montajlama yaparak yeni "özdeyişler" üretebiliriz ve piyasaya sürebiliriz."
Oysa özdeyişler, bu tür montajlama yoluyla değil, söyleyenin ağzından çıktığı gibi (aslına sadık kalınarak) topluma aktarılmalıdır. Bunun yolu açılırsa, herkes kendinde bu hakkı görür ve istediği kalıpta bir Atatürk takdim edebilir bizlere.
Ben de diyorum ki, tarihsel kişilere bu türden zorlama yapıştırmalar o kişileri gerçek kişiliği ile değil, "yapıştırmayı" yapanların istediği biçimde anlamaya hizmet eder. Bu sadece Atatürk için değil, tüm tarihsel kişiler için geçerlidir.
Atatürk uzmanı Utkan Kocatürk, "Atatürk'ün b böyle bir sözü yok" diyor, bizimkiler de "yoksa da biz uydurduk oldu" diyorlar. Birileri de çıkıp Atatürk'e aiitir diye başka türlü uydurursa ona ne diyeceksiniz? Atatürk'ün Sovyetleri öven ve kötüleyen sözlerinden hangisine uygun olanını uydursak iyi olur acaba? Sovyetlerden yardım almak için sıcak mesajlar gönderirken, meclisteki gizli oturumlarda ağır ifadeler var. Hangisi doğru? Uydurmayı hangi yönde yapalım? (Meclis gizli oturumu denince aklıma geldi, bugünlerde birileri "meclis kapalı oturum yaparsa bunları açıklarım" diyor. Atatürk'ün kapalı oturumdaki konuşmaları yanılmıyorsam 50 yıl sonra açıklandı, neden acaba?)
Atatürk'ü "Atatürkçülerin" elinden kurtarmak lazım.
Bence bu tarz yaklaşımlar bir kenara bırakılmalı ve bizlerin tarihe hangi sözleri,hangi yenilikleri,gelişmeleri yazacağı düşünülmeli.
Atatürk söylemiş ya da söylememiş.Önemli olan biz ona yakışan şekilde cümleler söylüyor muyuz?
Burada yaşı benden büyük,meslekte yer edinmiş büyüklerim var.Ben işin başında bir öğrenciyim henüz.Ama okuduğum kadarıyla işin başında olan bir ben değilim.Boş tartışmalarla zaman harcamak yerine kalıcı bir şeyler yapmak daha anlamlı olmaz mı?
Zamanında, Komünizmle Mücadele Dernekleri Sorumlusu Tevetoğlu'nun "Komünizm her görüldüğü yerde ezilmelidir." sözünü Atatürk'e maletmek gibi bir şey mi bu sence? Sen daha iyi bilirsin Abbas Üstad...:DD