Cevap: Mustafa Kemal gibi düşünmek
Bay Oğuz,
Mustafa Kemal gibi düşünmek için yazmış olduğum
TUZU KURU OLMAK önermesinin açılımını yazdım...
Bu önermeye yanıt olabilecek bir başka Mustafa Kemal Gibi Düşünmek var ise öğrenmekten onur duyarız...
Benim önermeme ilham olmaktan gayri hiçbir katkınız yok...
KASMAYIN!
Cevap: Mustafa Kemal gibi düşünmek
Cevap: Mustafa Kemal gibi düşünmek
24 Ekim Cumartesi 2009/MİLLİYET
can.dundar@e-kolay.net
Can Dündar
BARIŞ CESURLARIN İŞİDİR
27 Ekim 1930 günü, Yunanistan Başbakanı Venizelos Türkiye’ye geldi.
Yunan birliklerinin İzmir’i işgal edip Anadolu içlerine yürümesinin üzerinden henüz 11 yıl geçmişti.
Yaralar tazeydi.
Atatürk, Yunan Başbakanı’nı Ankara Palas’ta karşıladı.
Giriş kapısında durdular. “Yunan mezalimi”ni unutmamış halk, karşıdan hareketsiz bakıyordu.
O an Atatürk hissettirmeden Venizelos’un arkasına geçti, karşıdan kendilerini izleyen vatandaşlara alkışlamaları için işaret yaptı. Ondan sonra alkış başladı.
(Afet İnan, “Atatürk’ün Bazı Özellikleri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Kasım 1984, s. 97)
* * *
Ankara Palas önündeki Türklerin gösterdiği tepkinin benzerini Yunan muhalifleri de Venizelos’a gösterdi.
O da “Yunan ordusunun Anadolu’da verdiği kurbanları unutarak” Atatürk’ün “ayağına gittiği” için ülkesinde sert eleştirilere uğradı. Bu eleştirileri şöyle yanıtladı:
“Efendiler! Her iki taraf da bu olayı unutmaya karar vermedikçe el ele vermek ve gerçek bir dostluk kurmak mümkün olur muydu?”
* * *
Ancak Türkiye ile yakınlaşma politikası Yunan Başbakanı’na seçim kaybettirdi.
Venizelos daha sonra, 1933 sonbaharında bu kez Balkan Paktı için İstanbul’a geldi.
O güne dair ilginç bir anı vardır:
Atatürk sabah Yunan konuğu için hazırlanmaya başlar.
Giyinirken Selanikli berberi Mehmet’e takılır:
“Mehmet, bugün Venizelos’un ayağına gideceğiz. Kendisiyle görüşeceğiz. Buna ne dersin?”
Mehmet bir an düşünür ve der ki:
“Paşam, ben sizin yerinizde olsam ne gider, ne de görüşürüm. Çünkü onlar bizim Selanik’imizi, toprağımızı, yerimizi aldı. Bu yetmiyormuş gibi bir de Ankara’mızı almaya kalktı. Bütün bunlardan sonra siz onlarla dost gibi konuşacaksınız. Ben olsam yapmam.”
Atatürk şöyle cevaplar:
“Bu memleket iyidir. Bu yüzden dost olmaya mecburuz. Bunu yapmazsak tarih bizi affetmez.”
(Turhan Gürkan, “Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri”, Fer Y., 1971)
* * *
Barış, vizyon ve özgüven gerektirir.
Cephede gırtlak gırtlağa savaştığın işgalcinin “ayağına gitmek”...
Halktan 10 yıl önce çocuklarını süngüleyenleri alkışlamasını istemek...
Eski düşmanla dost olmayı başarabilmek...
Bu cesareti, ancak güçlü özgüven sahipleri gösterebilir.
Nitekim Atina’ya zeytin dalı uzatan, kendi döneminde ders kitaplarına Yunan karşıtı ifadeler sokmayan Atatürk, 1934’te bizzat eski düşmanı Venizelos tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmiştir.
* * *
Şimdi “Dağda onca yıl savaştıklarımızla barışacak mıyız yani?” diye soranlar için yazdım bu anıları...
Biz, topraklarımızı işgale gelen askerlerin annelerine “Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta can verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır” diyen bir kurucu lidere sahibiz.
21. yüzyıl Türkiye’sine de, onun özgüvenine yaraşır bir barış yakışır.
“Bunu yapmazsak, tarih bizi affetmez.”
Cevap: Mustafa Kemal gibi düşünmek
Can Dündar, Mustafa Kemal gibi düşünemediğinden böyle bir yazıyı yazmış.
Yazıdaki karşılaştırma tamamen yanlıştır. Yunanistan ve Türkiye iki ayrı devlettir. Yunan askeri Anadolu'dan gitmiş, acı da olsa büyük bir nüfus mübadelesi yaşanmıştır. Mübadele İngilizlerin fikri olup, Türk tarafınca da kabul edilmesinin en önemli nedenlerinden biri işgal esnasında Rumların önemli bir kısmının yüzyıllardır birlikte yaşadıkları insanlara ihanet etmeleri, işgalcilerle birlikte hareket etmeleridir. Bu durum Nutuk'ta da çeşitli yerlerde anlatılır. Toplamda Yunanistan'daki Türkler ve Türkiye'deki Rumlardan 2 milyon kişi... O zaman ülke nüfuslarının düşüklüğü de dikkate alındığında, olayın büyüklüğünü kavrayabilmek için mübadele sonucu Yunanistan nüfusunun 1/4 oranında arttığını belirteyim.
Yunanistan'la ve diğer Balkan ülkeleriyle iyi ilişkiler kurma düşüncesi de Almanya'da Nazilerin, İtalya'da Mussollini'nin iktidara gelmesi ve yayılmacı politikalarına karşı bir önlemdir. Yani temel amaç, ülkeyi korumaktır. Yüzde yüz yerli bir düşüncenin ve ulusal çıkarların bir sonucudur.
Türkiye'deki Kürt kökenli nüfus Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır. Geçmişte bu vatandaşların kimi kültürel haklarının gaspedildiği tartışmasızdır. Ancak bugün kültürel haklar anlamında neredeyse sorun çözülmüş durumdadır. Özel radyo ve televizyonların da serbestçe Kürtçe yayın yapabilmesi yönünde yasal engeller kaldırıldıktan sonra bir ulus devlette etnik kimliğe verilmemiş bir hak kalmayacağı aşikardır. Öyleyse sorun nedir?
Açılımın yabancı patentli olması, açılımın sonunda gelinecek noktanın kaynaşmaya değil ayrışmaya gideceği... Bunun için PKK'lı teröristlerin ülkelerine bakmak yeter. Türkiye, Suriye, İran... Büyük Ortadoğu projesi de bu üç ülkeden toprak alarak kurulacak bir Kürt Devleti'ni öngörmektedir. Stratejik ortağımız ABD'de ve bazı AB merkezlerinde dolaşıma sokulan haritalar yıllardır zaten bu niyeti teyid etmektedir. Açılımı yapan iktidarın başı BOP Eşbaşkanı olduğunu açıklıkla söylemektedir.
Söyleyin bakalım : Vatan haini olamayacağına göre, Mustafa Kemal sizin kadar saf mıydı?
Cevap: Mustafa Kemal gibi düşünmek
Mustafa Kemal Kurtuluş savaşı için belirli bir paraya ihtiyaç olduğunu hissedince hiç düşünmeden saf kan atlarını satar geçer gider parayı da vatan için harcar... Can Dündar ise her kesimden parayı hüpletir parayı veren düdüğü çalar misali isteyene istediğini veren bir yalakadır ... Mustafa filmi buna en güzel örnektir... Yunanistanda da bedava promosyon olarak dağıtılmıştır...
Can Dündar Mustafa Kemal in kestiği tırnak dahi olamayacağı için o kız tavlamakta kullandığı buğulu sesi de pekte önemi yoktur benim için... Siz bakmayın zamanında onun Atatürkçü yazılar yazdığına para konuşturur insanı...
Can Dündarın yazısının son satırında belirttiği sözün aslı
''Uzak diyarlardan evlatlarını
harbe gönderen Analar! Göz yaşlarınızı dindiriniz.
Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.Huzur içindedirler ve
huzur içinde rahat uyuyacaklardır.Onlar bu topraklarda
canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.''sözüdür. (Çanakkaleye tersten bakış... okuyunuz...)
Ama bu sözü Kurtuluş savaşı için değil Çanakkale savaşı için Anzak askerlerinin analarına demiştir. Neden dediğini anlamak içinde 1915 ten sonra Avustralya da ki gelişmeleri takip eden herkes bilir .Can Dündar hariç....
Aynı Mustafa Kemal 1932 de bir baloda kendisine ters ters bakan bir İngiliz Binbaşısının neden ters baktığını öğrenmek ister aldığı yanıt ''babasını Çanakkale de öldüren komutan'' olduğudur... Mustafa Kemal tebessüm eder Yaverine '' Gir sor bakalım binbaşıya babası çanakkale de ne arıyormuş ?'' da diyen bir kişiliktir...
İşte aradaki farkı anlayabilmek ATATÜRK GİBİ DÜŞÜNEBİLMEKTİR.
Mustafa Kemal Düşmanını affederdi... Çünkü savaş barışla biter... Barış gelince düşmanlık sona ermezse bir savaşa daha gebe olur... Atatürk bunu çok iyi bildiğinden ve bir savaş daha istemediğinden Yurt ta sulh Dünya da sulh demiştir. Ama aynı Mustafa Kemal ihaneti hainliği vatan satmayı asla affetmemiştir... Yumuşamaz görmezliğe gelmiştir... Bazılarının kini savaş ruhuna vermiştir... Ama barışta gerçekleri görmeyeni asla affetmemiştir... 1930 Kubilay olayını asla affetmemiş... Menderes i affetmemiştir ( Andan Menderes değil Tarihte menderes olayı olarak geçen )
Mustafa Kemal işbirlikçileri de affetmemiştir... 150 likler unutulmamalıdır... ''Anaların göz yaşı dinsin anaların ağlamasını mı istiyorsunuz...'' sözleri ihanetin baskı unsurudur... Başkabir şey değil...
Bu sözden nefret eder konuma geldim... Ulan ben mi ağlatıyorum anaları... Vatanı satmayı ben mi yapıyorum... Uyuşturucu baronlarının desteklediği o lanet PKK yı ben mi kurdum? Çoluk çocuk demeden Kürtleri yok ederek kürtleri savunduğunu iddia eden çarpık zihniyeti ben mi oluşturdum? İmralıda ki Şeref yoksunu köpeği benmi palazlattım?
Can Dündar mış... O Atatürk ün adını ağzına alacak en son kişilerden birisidir günümüzde... Olayları çarpıtarak şirin gözükmeye çalıştığı ortam yok olunca gene izleyin kendisini... Hiç sevmem ama bunlar her devrin adamları...
Cevap: Mustafa Kemal gibi düşünmek
"Amarika, Avrupa ve bütün medeniyet cihanı bilmelidirki, Türkiya halkı her medeni ve kabiliyetli millit gibi kayıtsız şarysız hür ve bağımsız yaşamaya katiyen karar vermiştir.
Bu meşru kararı ihlale yönelik her kuvvet Türkiya'nın ebedi düşmanı kalır.
Atatürk'ün Bütün Eserleri, Cilt 14,a,g,e, s31
Kendi yurdumuzda, hiçbir milletin bize hakim, bize efendi olarak yaşamasına tahammül edmeyiz. Dağdan gelip bağdakini kovmak isteyenlerin hakkı, kötek ve satır olacaktır.
Hüseyin Ragıb Bey.