ne yazık ki yenisine isim bulmuşlardır bile..
Printable View
ne yazık ki yenisine isim bulmuşlardır bile..
Bir hukukçu olarak, parti kapatmak için dava açılması yerinde değildir, siyasal hak ve özgürlükler kapsamında değerlendirildiğinde "parti kapatmak" çağ dışı bir uygulama olarak gözükmekte ve demokrasiye balta vurmaktadır.
Bir vatansever olarak, söze konu olan parti derhal kapatılmalı, üyeleri siyasi yasaklı sayılmalıdır. Dağdaki teröristleri kardeş sayan şahısların TBMM gibi yüce bir kuruma dahil edilmesi doğru değildir.
Sn. Bilgili,
Bırakınız , Anayasa'yı, Siyasi Partiler Kanunu'nu... Size sorum şu:
Siz evsahibi olsanız , PKK davasından 12 yıl hüküm giymiş ve cezasını çekmiş birine (burada hükme konu olan davanın nevii önemli, yoksa eski hükümlülerin desteklenmesi ve topluma kazandırılması konusunda hiç bir tereddütüm yok) evinizi kiraya verir miydiniz?
Ben evimi kiraya vermezdim, muhtemelen sizin yanıtınız da bu doğrultuda olur.
Şimdi ev kiralamakta dahi tereddüt edeceğimiz adamlar, bırakın bir siyasi partiye üye olmayı, siyasi parti genel başkanı olabiliyor.
Ya da işyeriniz olsa, geçmişte esrar kaçakçılığından veya nitelikli dolandırıcılıktan hükümlü birini işe alır mıydınız? Bırakın işe almayı, bu adamlar milletin vekili olup, Meclis'te bizi temsil edebiliyor.
Bunlara sebep yasal boşluğun yanında, partiye endeksli , ya liderin iki dudağı arasında belirlenen ya da parti içi demokrasi adı altında delege sultasının önümüze getirip koyduğu ne idüğü belli olmayan adamlara oy verme zorunluluğumuz değil mi?
Tekrarlıyorum, pozitif hukuk tamam, sosyal ihtiyaca dayalı hukuk tamam ama Allah aşkına, şu yukarıda örneklediğim konuların, hukukla , demokrasi ile bir bağı var mı sizce?
Hukuk , demokrasi herkese gerekli ama iş nalıncı keseri gibi haksızı haklı çıkarmaya yarayacak bir sisteme dönüşüp buna hukuk, demokrasi gibi yüce kavramlar alet ediliyorsa, kusura bakmayın "lanet olsun böyle hukuka da, demokrasiye de..."
Selamlar,
Sayın Gür;
Sizi gayet iyi anlamakla birlikte, konu hakkında farklı düşünüyorum. Önümüzde çok önemli bir sorun var. Daha önce de bir çok defa belirttiğim üzere, "Kürt Sorunu" denilen bu sorunun büyümesinde yanlış politikalar etken olmuştıur. Sorunu sadece "baskıcı ve yasakçı" yöntemlerle çözmeye çalışmak çözüm olmamış, aksine büyütmüştür.
15-20 yıl önce üst makamlarda görev yapmış paşalar, o zaman yanlış yapıldığını itiraf ediyorlar. Bu yanlışlığın nelere mal olduğu ortada. Bundan 20 yıl sonr da yine "yanlış yapmışız" denmemeli.
Aynı kafayla hareket edip yine yasaklama peşindeyiz. DTP'nin kapatılmasını PKK'nın da istediğine dair basında çok sayıda yorum yapıldı ve bu yorumcular Kürtçü akımlara sempati duyan insanlar değil. Daha önce de bunların partisi kapatıldı ve milletvekilleri ceazevine gönderildi. Şimdi kapatılırsa "yedekleri" sırada bekliyor.
PKK'nın etkisi ile DTP zaten giderek radikalizme kaymış durumda. PPK, bu radikalizmi artırarak DTP'nin kapatılmasını sağlamaya çalışıyor. Çünkü, demokratik düzende radikaller giderek soyutlanır. Bu nedenle soyutlanmış (tecrit edilmiş) duruma düşmemek için kapatılmasından yanalar.
Oysa çözüm, PKK'yı bölge halkından izole etmek ve bölge halkının önüne tercih edebilecekleri seçenekleri sunmaktır. Bu seçeneklerin içinde DTP, AKP, CHP, MHP vs. gibi partiler olmalı. Zaten seçimlerde bölge halkının yarıdan fazlası DTP'ye oy vermemiştir. Bu durum DTP'nin taban kaybettiğinin bir göstergesidir. CHP ve MHP gibi partilerin ise bölgeden oy alamaması, bölge halkının çok uzağında olduklarını gösteriyor. Bunun için bölge halkını değil, bu partileri eleştirmek gerekir. AKP'yi beğenelim veya beğenmeyelim, bölge halkının büyük bir kısmının oyunu almış olması DTP'yi (ve PKK'yı) zor durumda bırakmıştır. Gönül isterdi ki, diğer partilerimiz de bölge halkından oy alabilsin ve bu şekilde bölge halkı ülkeye (ve siteme) daha fazla entegre olsun.
Yasaklamakla, entegrasyon kanallarını tıkamış oluruz ve bölge halkını PKK'nın kucağına atmış oluruz. Bu tuzağa düşmemek gerekir.
Saygılar.
Nurettin Demirtaş'ın veya Leyla Zana'nın veya milletvekili olanlar dışında diğer DTP'lilerin dokunulmazlığı yok. Bunların işlediği bir suç varsa dava açılır, gereği yapılır.
Milletvekilleri hakkında da savcı iddianameyi hazırlayıp dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep edebilir. Böyle bir fezleke meclise geldiği takdirde meclis dokunulmazlığı hemen kaldırır.
Ancak bir iddianame yokken milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırmak siyasi bir karar olur.
Şu an DTP milletvekili olanlar DTP'den değil Bağımsız milletvekili seçildiler.
DTP seçimlere girmediği için hazine yardımı, devlet desteği filan da almayacak.
DTP kapatılırsa, bunun mağduriyetini kullanarak yine en az bu sayıda milletvekili bağımsız olarak seçilecektir.
Dolayısıyla partiyi kapatmak yerine suçu sabit olan şahısları yargılayıp mahkum etmek daha akıllıca olmaz mı?
Etnisitiye yada herhangi bir dini temele dayalı bütün partiler yasak olmalıdır. Birleri de çıkıp Türk partisi kurarsa ne olacak? öbürü alevi diğeri sünni??? Türk partisinin oyları kürt parti,sinin oylarıseçimle harita çizdirecekler. Bir ülkenin tümünü kucaklamaya aday olmayan partilerin ne zararı olur? Balkanlara bakın. Iraka bakın. Oyuna gelmeyin. Genç mi sivil mi ne olduğu belli olmayanlardan bazıları bizim ne töre sorunumuz var ne terör bizi istemeyeni biz istemeyiz. Sınırı çizelim herkes işine baksın. Hem laik kalırız hem AB bizi koşarak alır deyip geziyor ortada...
Güneydoğu bölgesinin tek ayıbı, halen feodaliteyi yıkamamaktır. Herhangi bir partiden seçilenlere bakın, aşiret sistemi ile seçilmiyorsa, diyecek başka şeyim yok...
Oralarda Toprak Reformu yapamadıkça ve Kastamonu köylüsünün zavallığını , bir de aşiret, ağa baskısı altında olanlarla paylaşmadıkça, saçma sapan töre adı altındaki suç zincirini kırmadıkça, Güneydoğu sorunu çözülmez. Doğu , güneydoğudaki vatandaşlarımız, İç Anadolu veya vb. bölgelerdeki geri kalmışlıkla aynı kaderi paylaşmaktadır, bunun farkındadırlar veya direkt o bölgeden İstanbul'un mütena semtlerine eğitim amaçlı gittiklerinden Devlete haklı olarak kırgındırdırlar. Bu insanları İç Anadolu'nun kuş uçmaz , kervan geçmez, suyu, elektriği olmayan köylerine götürmek lazımdır.
Bizim vatandaşlarımız benzer sorunlarla bu cennet ülkenin birçok yerinde karşı karşıyadırlar. Doğu ve Güneydoğudaki vatandaşlarımızın ana sorunu bu yokluk içerisinde bir de kanlarını emen aşiretlerle uğraşmaktır.
Güneydoğu sorunu, töreyi ve feodalizmi yıkmadan çözülmez, Devlet de siyaseten bu hazır oy ambarını kullanmadan, bireyi birey yapacak sosyal gelişimi sağlamadan bir beklenti içerisine girerse yanılır. Zaten değil midir ki, seneler boyunca sağ ve sol iktidarlar, bu düzenden yararlanmamış olsunlar...
Bu düzen değişmelidir, bu 1940'ların hayata geçemeyen Toprak Reformu yanında, bugün sosyal ihtiyaçlardan kaynaklanan iyileştirmelerin hayata geçirilmesi ile mümkün olabilir.Bu arada aşiret sisteminden dem vururken o bölgede şimdilerde ikame edilen tarikat sisteminden de bahsetmekte fayda var. Bölücülerin tarikatlara karşı Zerdüşt dinini ön plana çıkarmaya çalışmaları da o bölgedeki dinsel yapılanmanın ne düzeyde olabileceğine ışık tutmaktadır.
Selamlar,
Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) kapatılmasına ilişkin davada ilk incelemesini tamamlayan Anayasa Mahkemesi, iddianamenin kabulüne karar verdi.
Anayasa Mahkemesi heyeti, bugünkü toplantısında kapatma davasına ilişkin ilk incelemeyi yaptı. Toplantıya ilişkin açıklama yapan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt, Anayasa Mahkemesi heyetinin bugün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın DTP'nin kapatılması talebiyle yaptığı müracaatı ve bu amaçla gönderdiği iddianameyi ele aldığını bildirdi.
Paksüt, “Yapılan görüşmede iddianamenin kabulüne karar verilmiştir. Bundan sonra yargı süreci bilinen usuller çerçevesinde, Ceza Muhakemesi Kanunu, Anayasa Mahkemesi'nin Görevleri ve Yargılama Usulleri Hakkındaki kanun hükümleri çerçevesinde devam ettirilecektir” diye konuştu.
Bir soru üzerine Paksüt, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın DTP'ye uygulanmasını istediği yaptırımlarla ilgili bugün bir karar alınmadığını ifade ederek, “Tedbir talepleri daha sonra ele alınacak. Bugün bu konuyla ilgili bir karar verilmedi. Daha ayrıntılı hukuki inceleme yapacağız. Bu inceleme ışığında önümüzdeki dönemde tedbir talepleri hakkında da karar vereceğiz” dedi.
“Bu süreçten sonra DTP'nin ön savunma süresi ne zaman başlayacak?” sorusuna karşılık Paksüt, iddianamenin kendilerine tebliğinden itibaren sürenin başlayacağını kaydetti. Paksüt, başka bir soruyu yanıtlarken de kabul edilen iddianamenin tensip tutanağının imzalanmasıyla birlikte tebliğe çıkarılacağını söyledi.
Paksüt, “Ama ellerine ne zaman, hangi tarihte geçer onu bilemeyiz. Ellerine geçtiği tarihten itibaren süreleri başlar” dedi. Tensip tutanağı ile birlikte iddianamenin tebliğe çıkmasının teknik konular olduğunu belirten Paksüt, “Bugün olmazsa önümüzdeki hafta çıkarılabilir” dedi.
SÜREÇ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, bir siyasi partinin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesine açılan davalarda, “ceza davası” prosedürü izleniyor.
Hazırlanacak tensip tutanağında kapatma davası sürecinde izlenecek yöntem belirlenecek. Bu yöntem ile birlikte iddianame, ön savunmanın verilmesi için DTP'ye gönderilecek.
DTP'nin, yasal bir aylık süre içinde ön savunmasını vermesi gerekiyor. Bu sürenin uzatılması için yapılabilecek başvuruyu, Anayasa Mahkemesi karara bağlayacak. Ön savunmanın ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, esas hakkındaki görüşünü sunacak. Bu görüş, DTP'ye gönderilecek. Daha sonra belirlenecek bir tarihte Yalçınkaya sözlü açıklama, DTP yetkilileri de sözlü savunma yapacaklar. Bütün bu sürecin ardından, davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu işlemler sürerken, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı gerekse davalı DTP ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek.
Raporun, Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesine dağıtılmasının ardından, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç bir toplantı günü belirleyecek. Üyeler belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacaklar.
DTP hakkındaki kapatma davasını, 11 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi Heyeti karara bağlayacak. Asıl üyelerden herhangi birinin bulunmaması veya emekliye ayrılması halinde 4 yedek üyeden en kıdemlileri heyete katılacak.
Anayasa'da son yapılan değişiklikle bir siyasi partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranacak. Buna göre, kapatma kararı için Anayasa Mahkemesinin 11 asıl üyesinin en az 7'sinin oyu gerekecek.
Hürriyet
T.c Devleti Yetkilileri Parti Kapatmayi Degil, O Partiyi Susturmayi Ogrenseler Hicbir Sorn Kalmaz . Ne Olursa Olsun Hic Kimse Cikipta Milletin Meclisinde Vatanimiz, Namusumuz Dedigimiz Bir Ulke Topraginda Bu Ulkeyi Bolecek Zedeleyecek Laflar Edemez. Bunu Ogretsinler Kafİİİİ
Ben sadece olayları takip etmeye çalışan bir vatandaşım ama parti kapatmanın doğru olmadığına, parti kapatılırsa ülke olarak uluslararası platformda başımızın çok ağrıyacağına inanıyorum. Lakin mevcut seçim sisteminde değişiklikler olmalı; en önemlisi, rüşvet, dolandırıcılık, bölücülük gibi suçlardan ceza almış ya da suçlu bulunmamış dahi olsa davalara karışmış kişilerin siyasete girmesi yasaklanmalı. Geçmişi şaibeli kişiler nasıl temiz siyaset yapabilirler? Dokunuşmazlık kesinlikle kalkmalı ve yasaların uygulanmasında ciddi cezai yaptrımlar olmalı. Bugün yurt dışında insanlar kanunlara uyuyorlarsa, aksi davranışların cezası çok ağır olduğu için uyuyorlar. Ama hepsinin de ötesinde bu tip konular için halkın, benim gibi sade vatandaşların da katılımda ve talepte bulunması gerekli.