Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Alıntı:
kronikyorgun rumuzlu üyeden alıntı
Dün Emin Çölaşan’ın ayrılması dolayısıyla verilen tepkilere baktığımda şunu anlıyorum.
Hürriyet bu ülkenin en temel üç beş müessesesinden biri.
.............
Hürriyet’e gelince, işin rengi değişiyor.
Bir muhabirin işine son verilmesi bile olay oluyor.
"Büyük gazete" olmanın bedeli var.
Başkaları hep küçük kalmaya, kendilerini küçük görmeye devam ettikçe, biz olduğumuzdan da büyük görüneceğiz ve bu bedeli ödemeye devam edeceğiz.
Sn.Ertuğrul Özkök, yağan tepkileri tamamen yanlış anlamış. Bu tepkilerin nedeni, Hürriyet'in değil, Emin Çölaşan'ın kaleminin gücüdür.
Sn.Bilgili'nin de ifade ettiği bir kısım yorumlar haklıdır. Evet, Çölaşan'ın takıntıları mevcuttur, evet yazılarının bir çoğu son derece serttir, hatta öyle ki, Hürriyet'e büyük meblağlarda tazminata mal olmuştur, evet objektif bir yazar değildir, evet laik, Atatürkçü cumhuriyetin tarafıdır ve bundan ödün vermemektedir.
Ve sanıyorum ki sevmeyenleri dahil, hiç kimse Çölaşan'ın dürüst ve onurlu bir yazar olduğu gerçeğini reddedemeyecektir.
Çölaşan'ın önemi, her daim, olayları, belgelere dayanarak gündeme taşımasından gelir.
Çölaşan'ın önemi, pek çoklarının görmezden geldiği doğruları, korkusuzca dile getirebilmesinden gelir.
Çölaşan'ın önemi, savunucusu olduğu değerler için verdiği mücadeleden hiç vazgeçmeyecek olmasından gelir.
Çölaşan daha yazacak çok şeyim var diyor. Ve bizlerin de onun kaleminden öğreneceğimiz daha çok gerçek var.
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Emin Çölaşan'ın bu yazısını iyi irdelemek gerekir;
1) Emin Çölaşan, yazısına konu ettiği derginin adını dahi vermemiştir. Bu derginin adı "Baran"dır. İBDA-C isimli terör örgütünün yayın organıdır. Emin Çölaşan, insaflı, vijdanlı ve de objektif bir yazar olsa idi, bu derginin bir terör örgütü olan İBDA-C'nin yayın organı olan BARAN isimli dergi olduğunu yazardı. Bu hususları açıklamayarak, derginin normal islami basından birisi olduğu intibaını yaratmaya çalışmış ve bu şekilde okuyucularını da aldatmıştır.
2) Söz konusu dergi, sadece Atatürk'e ve CHP'ye değil, AKP'ye ve R. Tayyip Erdoğan'a da ağır şekilde hakaretler eden, normal insanların kabul edemeyeceği bir yayın organıdır. Emin Çölaşan, derginin bu özelliklerine de değinmeyerek, okuyucularını aldatmıştır.
3) Dergi ve arkasındaki örgüt hakkında söylenecek çok şey var. Emin Çölaşan, bunların hiç birinden bahsetmemiştir. Okuyucularını yanlış yönlendirmiş ve gaza getirmiştir.
4) Dünya görüşünü hiç benimsemediğim bir yazar olan Emin Çölaşan'ın Hürriyet'ten ayrılması benim açımdan bir kayıp olmamakla birlikte, yazılarını zaman zaman okuyordum. Önemli olan farklılıkların farkında olmak ve bizim gibi düşünmeyenlerin de görüşlerine saygı duymaktır. Bu anlamda farklı bir yazarı belki bir süre okuyamayacağız, ama Hürriyet'te zaten aynı doğrultuda yazan başka yazarlar mevcuttur. Üstelik bunlara şimdi Yılmaz Özdil de ilave edilmiştir. Bu nedenle Emin Çölaşan gitti diye üzülen dostlar üzülmesin, benzerleri zaten var. Farklı seslere de kulak vremekte yarar var, biraz da farklı olanları dinleyelim.
Selamlar.
Sayın Abbas Bilgili hassas noktaları tesbit ettiğiniz için tebrik ediyorum.
Ancak, şu noktalarda yanlış bilgilendirme yapmaktasınız;
Alıntı:
1) Emin Çölaşan, yazısına konu ettiği derginin adını dahi vermemiştir. Bu derginin adı "Baran"dır. İBDA-C isimli terör örgütünün yayın organıdır. Emin Çölaşan, insaflı, vijdanlı ve de objektif bir yazar olsa idi, bu derginin bir terör örgütü olan İBDA-C'nin yayın organı olan BARAN isimli dergi olduğunu yazardı. Bu hususları açıklamayarak, derginin normal islami basından birisi olduğu intibaını yaratmaya çalışmış ve bu şekilde okuyucularını da aldatmıştır.
"BARAN DERGİSİ" yasadışı İBDA-C örgütünün değil, İBDA fikriyatını benimsemiş kişilerin legal dergisidir.
Yukarıda, arkadaşın da bahsettiği gibi normal ve anormal islami basın tabirini anlamamakla beraber "BARAN DERGİSİ" "Haftalık İslami Dergi" değil, "Haftalık Siyasi Dergi" dir.
Alıntı:
2) Söz konusu dergi, sadece Atatürk'e ve CHP'ye değil, AKP'ye ve R. Tayyip Erdoğan'a da ağır şekilde hakaretler eden, normal insanların kabul edemeyeceği bir yayın organıdır. Emin Çölaşan, derginin bu özelliklerine de değinmeyerek, okuyucularını aldatmıştır.
"Normal insanların kabul edemeyeceği bir dergi" diyerek belli bir kitleyi anormal insan sınıfına koymanız fazlasıyla etik dışı. Ki şahsımda bahsedilen derginin okuruyum. Bundan dolayı sizi kınıyorum
Evet, dergi her hangi bir grubu karşısına alarak yayın politikası belirlemiyor, halktan yana haksızlık ve yanlışlık gördüğü her gruba ve kişiye gerekli cevapları veren bir yayın politikası izlemektedir.
Bu da basın yayın ilkeleri'nin gereğidir.
Tarahı halk ve hak olmak üzere halka ve hakka düşman herkes derginin potansiyel hedefidir.
[QUOTE][3) Dergi ve arkasındaki örgüt hakkında söylenecek çok şey var. Emin Çölaşan, bunların hiç birinden bahsetmemiştir. Okuyucularını yanlış yönlendirmiş ve gaza getirmiştir/QUOTE]
O halde Emin Çölaşan'ın düştüğü yanlış ve yanılgıya sizlerde düşmektesiniz. Lütfen "Dergi ve Örgüt" hakkında söylenecek her şeyi söyleyiniz. Yoksa içerisinde devasa fikir birikimini barındıran Üstad Necip Fazıl önderliğindeki "BÜYÜK DOĞU İDOLOCYASI" nı ve 52 Telif Eser ortaya koymuş Sayın Salih Mirzabeyoğlu önderliğindeki "İBDA FİKRİYATI" nı töhmet altında bırakırsınız.
Alıntı:
4) Dünya görüşünü hiç benimsemediğim bir yazar olan Emin Çölaşan'ın Hürriyet'ten ayrılması benim açımdan bir kayıp olmamakla birlikte, yazılarını zaman zaman okuyordum. Önemli olan farklılıkların farkında olmak ve bizim gibi düşünmeyenlerin de görüşlerine saygı duymaktır. Bu anlamda farklı bir yazarı belki bir süre okuyamayacağız, ama Hürriyet'te zaten aynı doğrultuda yazan başka yazarlar mevcuttur. Üstelik bunlara şimdi Yılmaz Özdil de ilave edilmiştir. Bu nedenle Emin Çölaşan gitti diye üzülen dostlar üzülmesin, benzerleri zaten var. Farklı seslere de kulak vremekte yarar var, biraz da farklı olanları dinleyelim.
Selamlar.
Emin çölaşan işgal ettiği köşesinde bir gün olsun halkın sorunlarına eğilmemiş, sürekli provakatif yazıları ile bir yerleri harekete geçirme çabası ve beklentisi içerisinde olmuş bir kişi (Yazar diyemiyorum zira yazarlığın ölçüleri olduğuna inanıyorum.) Hem bu bakımdan hemde sizin belirttiğiniz hususlardan dolayı yani E.Çölaşan'ı aratmayacak çok sayıda kişinin ayrıldığı yerde mevcut olduğu gerçekliği ile konunun pek önem taşıdığına inanmıyorum.
Bir diğer husus ise aslında üzerinde pek durmaya gerek yok ama yinede kendimi cevap vermek sorunda hissediyorum.
Emin Çölaşan yazısında, tamam ile dergiyi bir yerlere ispiyonlama ve dergide bahsedilen gayet normal konuları fazlasıyle abartarak her zaman yaptığı gibi "İrtica Yaygaralağı" görevine soyunmuştur.
Emin çölaşan'ın Kayseri'deki olayı yorumlama ve algılama şekli, Anadolu insanının kültür ve ahlak anlayışını tamamen hiçe sayarak yapılmış bir yorum. Sayın Çölaşan bilmelidir ki kendisi rahatsız olmasa dahi Anadolu insanı "Sex Shop" veya benzeri "Ahlaksızlık Yuvalarını" yerleşim yerlerinde istememektedir.
Seçim sürecini Laik-Müslüman çatışmasına dönüştürenler Tandoğan, Çağlayan ve İzmir'de halkı "İslam Karşıtlığı" na yönlendiren zihniyettir ve bunun bayraktarlığını da CHP üstlenmiştir. Kendisini Laik-Kemalist kitlelerin temsilcisi gibi, diğer kitleleride Kemalizm karşıtı İslamcılar olarak göstermiştir.
Dergi tarafından'da bu mesaj alınmış ve seçim sonuçlarının hemen akabinde çıkan sayıda da konu ya atıf yapılarak kapak konusu edinilmiştir. Seçim sonucunda CHP nin "İSLAMCILAR" olarak nitelediği kesim %47 ile birinci parti olurken, "LAİKÇİ KEMALİST" kesimin temsilcisi olarak iddia edilen CHP %20 lerde oy alarak adeta sandığa gömülmüştür buna mukabilde, Kapak'ta "LAİKLİK ve KEMALİZM" in sandığa gömüldüğü anlatılmaya çalışılmıştır.
Kapakta karikatürize edilen resim Anıtkabir değil, Seçim Sandığı'dır.
Diğer Sayıda ise CHP yi temsilen 6 ok çizilmiş ve 6 okun bugün itibari ile neleri ifade ettiği anlatılmaya çalışılmıştır.
Bunlar "Dinsizlik, Halk Düşmanlığı, Fahişelik-İbnelik, Ayyaşlık-Hırsızlık, Batıcılık-Hayvanlık, Vatan Hainliği"
Gelinen nokta da CHP nin temsil ettiği misyon olarak özetleyici bir ilke dizisi verilmiş. Aslında bunların tamamına yakını CHP nin "HALK DÜŞMANLIĞI" olarak değerlendirilebilir ve bu ilke altında toplanabilir. Çünkü CHP halkın hiç bir değerini temsil etmeyen bir parti haline gelmiştir. Halk tan yana hiç bir icraatı olmayan, halka karşı ise her oluşumun içinde yer alan CHP öyle bir noktaya gelmiştir ki halk arasına çıkamayacak duruma gelmelerine sebebiyet vermiştir.
Cami yapılmasına karşı çıkmak için mitingler ve gösteriler düzenleyen, İçkili mekanların kapatılmasını içki içerek protesto eden, Cumhurbaşkanlığı seçiminin halk oylaması ile yapılmasına karşı çıkan, Seçim otobüsünde fuhuş yapılan açıkçası halkın kabul edeceği hiç bir eylemi olmayan bir parti.
Özellikle Dinsizlik boyutunu Sayın Baykal'da görmüş olacakki geçtiğimiz günlerde Partililere "Cuma Namazına" gidin telkininde bulunabiliyor.
Not: "BARAN DERGİSİ" ile ilgili yaptığım yorumlar kesinlikle "BARAN DERGİSİ" nı bağlayıcı değildir. Tamamen "BARAN DERGİSİ" okuru olarak yazdığım şahsi düşüncelerimdir...
Teşekkür ederim Saygı ve Sevgilerimle...
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Sayın Mehmet K.;
Emin Çölaşan-İBDA-C ve Baran Dergisi bağlamında yazdığım iletiye vermiş olduğunuz cevap ve eleştiriler için biraz gecikerek cevap vermek zorunda kaldım, çünkü bir kaç günlüğüne inzivaya çekilmiştim, ancak şimdi fırsat bulabildim. Şu hususların üzerinde durmak istiyorum;
1) Baran Dergisi'nin "islami" değil", "siyasi" bir dergi olduğundan bahsediyorsunuz. Biz onu islami olarak biliyorduk, kusura bakmayın, düzeltiyoruz ve özür diliyoruz. Zaten, üslübunda "yavşak, o... çocuğu, ibne" gibi küfür edebiyatından geçilmeyen bir derginin "islami" olamayacağını bilmemiz gerekirdi, bu da bizim cahilliğimiz, kusura bakmayın. Bu konuda gerçekten çok haklısınız; Peygamberin söylediklerinde ve din büyüklerinden bize intikal eden kitaplarda böyle bir küfürbaz üslup olmadığınıa göre, bu derginin islami olmadığı konusunda hemfikiriz diye düşünüyorum.
2) Zaten ben "normal insan" ya da "normal olmayan insan" ayrımı yaparken de; dergideki ağır küfürlü lafları görünce böyle bir değerlendirme yapmıştım. Ama galiba bu konuda da yanılmışım, size bu konuda da özür borçluyum. Edebiyatta "üslup insanın aynasıdır" anlamında eskilerin söylediği bir söz var. Ben bu söze göre değerlendirme yapmıştım. Anladığım kadarı ile siz bu tür sözlerden muafsınız. Tekrar özür dileyerek benimsediğiniz derginin size yakıştırdığınız üslubu ile sizi başbaşa bırakıyorum.
3) "Üstad" Necip Fazıl Kısakürek konusuna gelince, bu konuda bir kaç kelam etmek gerekir diye düşünüyorum. Üstad'ın islami hareket içinde önemli bir yeri olduğu inkar edilemez. Geçmişini irdelemek belki yakışık almaz, ama yine de bilinmesinde yarar var. Üstad'ın hayatı zikzaklarla geçmişti. 1940'lı yıllara kadar "şarapçı ve kumarbaz" idi. Fransa'ya devlet tarafından okuması için gönderildiğinde, bursu dahi kumarda kaybedip beş parasız Paris sokaklarında kalmıştı. 40'lı yıllarda Abdulhakim Arvasi Hazretleri ile karşılaşınca imana geldi. Anılarını "Babıali" ve "Ben ve O" isimli kitaplarında topladı. "Babıali", daha çok basın dünyasındaki anılarla ilgilidir. "Ben ve O" ise Arvasi hazretleri ile tanışmasına ait anılardır. 1940'lı yıllardan sonra yazdığı kitaplar islami hareket içinde önemli bir yer tutar, ama bunların mutlak doğrular olmadığı da bir gerçektir. Ciddi bir süzgeçten geçirildiğinde, doğrular yanında abartılı övgüler ve yanlışları da içinde barındırdığı görülecektir. Daha bir kaç gün önce tarihçi İlber Ortaylı, Necip Fazıl'ın Vahdettin'le ilgili kitabının gereksiz ve abartılı övgülerle dolu olduğunu yazmıştı. Gazeteci Taha Akyol da bir yazısında "İdeolocya Örgüsü" isimli kitabını oldukça ideolojik bulmuştu. Şairliği konusunda objektif bir değerlendirme yapmak gerekirse, ideolojik şiirler genellikle sanatsal özelliği arka planda bıraktığından, ideolojik şiirlerinin dışındakilerin sanatsal değeri yükesktir. Bu diğer ideolojilerde de böyledir. Örneğin, Nazım Hikmet'in ruble için şiirler yazdığını oğlu Memet söylüyor. Bu tür şiirlerin sanat değeri yoktur, ideolojiktir. Ama Nazım Hikmet'in dünya çapında bir şairimiz olduğu da bir gerçektir. Ayen Necip Fazıl gibi.. Necip Fazıl şiirin hasını yazmıştır. Edebiyat camiasına hakim olan sol görüşlü eleştirmenler, Necip Fazıl'ın genellikle 40'lı yılardan önceki şiirlerini çok beğenirler ve sonrakileri yok sayarlar. Özellikle de "Kadın Bacakları" ile ilgili şiirini her antolojiye koymayı da ihmal etmezler. Oysa Necip Fazıl'ın sonradan da kaliteli şiirler yazdığı inkar edilemez. Üstad'ın hayattaki zikzaklarını islamcı olarak bilinen yazar Kadir Mısıroğlu'nun yazdığı "Üstad" isimli kitapta da görebilirsiniz. Uzun süre MSP'nin gençlik örgütü "akıncıları" desteklemiş iken, ömrünün son demlerinde MHP gençliğine yaklaştığı, bu konuda şiirler ve konuşmalar yaptığı da dönemin gazete ve dergilerinin arşivinde durmaktadır. Böyle bir hayattan "devasa bir fikir birikimi" çıkaran sizlerin değerlendirmesi ise size aittir. Saygı duymaktan başka yapacak bir şeyimiz yok.
4) 52 telif eser yazdığını belirttiğiniz Sayın Salih Mirzabeyoğlu'nun hiç bir eserini okumadığım için bir yorum yapamayacağım. Bu da bizim cahilliğimiz, kusura bakmayın.
5) Forumda başka iletileirimi gördüyseniz; laik kesimin "irtica geliyor" şeklindeki görüşüne katılmadığımı da görmüş olmalısınız. "İrtica geliyor" diye bağıranların "din elden gidiyor" diye bağıranların karşı uçtaki versiyonu olduğunu daha önce yazmıştım. Bunlar karşı uçlarda yer almakla birlikte ruhsal yapıları oldukça örtüşen bir durumdur.
5) Cumhuriyet mitingleri ile ilgili olarak ilgili bir kaç forumda çok sayıda iletim vardır. Bu mitinglere hep eleştirel yaklaştım, eleştirilerimi yaptım. Ama unutmayın ki bu mitinglere ilişkin eleştirilerime siz de katılmayabilirsiniz. Örneğin, bu mitinglerin birinde ulusalcı bir profösör, ülkemizdeki misyonerleri eleştirirken, Malatya'da misyonerler katledildi. Siz bu profösörün yanında mısınız, katledenlerin yanında mısınız yoksa katledilenlerin yanında mısınız? Bu değerlendirme belki mitinglerle ilgili görüşünüzü de gözden geçirmenizi gerektirebilir.
Şimdilik bu kadar. Derin ve devasa fikir dünyanızdan yararlanmak ümidi ile sevgiler ve saygılar.
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Adını ısrarla söylenmemesini savunduğum ama üzülerek lanse edildiğini gördüğüm derginin islami veya siyasi bir yönünün olduğunu sanmıyorum.
Hiç bir yerine dokunmadan hafif sansürlü bir yazısını aşağıya alıyorum ...
''Haber 7 denen i....ler yuvası, Emin Çölaşan’ın dergimizle ilgili ihbarnamesini daha da bir açıklığa kavuşturacağını düşünmüş. Ne zaman İBDA ile ilgili bir mesele olsa, haber sitesi olduğunu, haberciliğin şartlarının tarafsızlık demek olduğunu unutuyor ve başlıyor saldırmaya, ihbara... Yine öyle yapmış o..... çocukları. Kâfir karşısında ezilip büzülenler, iş Müslümanlar’a gelince, İBDA’cılara gelince, kâfir rejimi bizim üzerimize kışkırtmaktan zerre haya etmeden, o aşağılık muhbir kisvesine bürünüveriyorlar... (...) Bu sizin yaptığınız gazetecilik mi, Manukyan dölleri? Dergi baskısı azmış, dağıtılmamalıymış... Ulan nerde kaldı sizin demokratlığınız, herkesin söz söyleme hakkına olan inancınız? Söversem söverim, savcısı var, hâkimi var, size girip çıkan ne? Ulan piç kuruları, Avrupa’da Deniz Feneri rezaletini biz mi yaptık? O kadar parayı iç etmekten biz mi sabıkalandık? Dine imâna sövülse gıkınız çıkmaz, ama iş Müslümanlar’a gelince sırtlan kesilirsiniz. (...) İBDA’cıların yakalanması ve tutuklanmasına gelince, bu Müslüman için şereftir. Sizin anlayamayacağınız bir şeydir bu. (...) Dergiyi İBDA-C çıkartmıyor. İBDA fikriyatını benimsemiş bizler çıkartıyoruz. Siz var ya koçum, sizin gibi i....lerin o laiklerden hiçbir farkı yok gözümüzde. Onlarla aynı saftasınız madem, onlarla aynı muameleye tabi olacaksınız!”
Atatürk ilkelerine küfür yağdıran derginin son sayısının başyazısında, 17 Ağustos 1999’da yaşadığımız büyük deprem bakın nasıl anılıyor:
“Bunlar laik azınlığın son çırpınışları... 17 Ağustos’un 8. yıldönümünde yerin dibine geçirilen azgın ve azınlık laiklere yeni siyasî-sosyal depremleri müjdeliyoruz! İntikâm hissiniz daim olsun!”
Her nekadar Mehmet K. biz islami dergi değiliz desede yetkilileri pek öyle düşünmüyor. Ama Mehmet K. ya katılmamak ta mümkün değil. İslam dininin adını terörle kirleten ve Müslümanlar adına küfür etmeyi bile ‘inanç’ sayabilecek kadar hukuk ve ahlak dışı bu örgütün sorumlu yazı işleri müdürü geçtiğimiz günlerde tutuklandı. Dinle hakla adaletle ilgisi olmayan terörü öven bir dergiden başka bir şey değildir bu dergi. Üyemizin iddia ettiği gibi halktan yana olan bir satırına bu güne kadar ben rastlamış değilim.
Mehmet K.nın dediği gibi o resmin seçim sandığı olduğunu söyleyen tek kişi kendisi çıktı '' merdivenle çıkılan önün de gönderli Türk bayrağı olan mozelenin olduğu binaya tıpatıp benzeyen bir seçim sandığı'' Herhalde dünyada tek ve buna inanacak salak ta yoktur diye düşünüyorum. Zaten üzerinde de inanan çıkarsa diye yazısı var ''Millet Laiklik ve Kemaliz mi sandığa gömdü '' Yani Atatürk...
Bu bu konudaki ilk ve son yazımdır. terör örgütünü öven bir derginin propogandasının yapılaması için bu konuyu buada kesiyorum...
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Emin Çölaşan'ın bu yazısını iyi irdelemek gerekir;
1) Emin Çölaşan, yazısına konu ettiği derginin adını dahi vermemiştir. Bu derginin adı "Baran"dır. İBDA-C isimli terör örgütünün yayın organıdır. Emin Çölaşan, insaflı, vijdanlı ve de objektif bir yazar olsa idi, bu derginin bir terör örgütü olan İBDA-C'nin yayın organı olan BARAN isimli dergi olduğunu yazardı. Bu hususları açıklamayarak, derginin normal islami basından birisi olduğu intibaını yaratmaya çalışmış ve bu şekilde okuyucularını da aldatmıştır.
2) Söz konusu dergi, sadece Atatürk'e ve CHP'ye değil, AKP'ye ve R. Tayyip Erdoğan'a da ağır şekilde hakaretler eden, normal insanların kabul edemeyeceği bir yayın organıdır. Emin Çölaşan, derginin bu özelliklerine de değinmeyerek, okuyucularını aldatmıştır.
3) Dergi ve arkasındaki örgüt hakkında söylenecek çok şey var. Emin Çölaşan, bunların hiç birinden bahsetmemiştir. Okuyucularını yanlış yönlendirmiş ve gaza getirmiştir.
4) Dünya görüşünü hiç benimsemediğim bir yazar olan Emin Çölaşan'ın Hürriyet'ten ayrılması benim açımdan bir kayıp olmamakla birlikte, yazılarını zaman zaman okuyordum. Önemli olan farklılıkların farkında olmak ve bizim gibi düşünmeyenlerin de görüşlerine saygı duymaktır. Bu anlamda farklı bir yazarı belki bir süre okuyamayacağız, ama Hürriyet'te zaten aynı doğrultuda yazan başka yazarlar mevcuttur. Üstelik bunlara şimdi Yılmaz Özdil de ilave edilmiştir. Bu nedenle Emin Çölaşan gitti diye üzülen dostlar üzülmesin, benzerleri zaten var. Farklı seslere de kulak vremekte yarar var, biraz da farklı olanları dinleyelim.
Selamlar.
Sayın Bilgili yorumunuz için teşekkürler.%100 katılıyorum